• Sonuç bulunamadı

Gelir Vergisine Tabi Gelirin Temel Özellikleri

Herhangi bir vergi türünde olduğu gibi gelir vergisinin de kendine has bir takım temel özellikleri vardır. Gelir vergisinin konusunu kişiye ait gelir oluşturduğundan, bu özelliği itibariyle objektif olan ve geliri vergilendiren diğer bir vergi türü olan kurumlar vergisinden ayrılmaktadır. Gelir vergisi özellikle ödeme gücüne ulaşmada artan oranlılık, en az geçim indirimi ve ayırma prensibi gibi temel tekniklerin kullanılmasına uygun bir yapıya sahip olması nedeniyle hem vergi adaletinin sağlanması412 hemde gelir dağılımının düzenlenmesi açısından önem taşımaktadır. Günümüzde dolaysız subjektif vergiler arasında en yaygın ve adil olduğu kabul edilen ve aynı zamanda en verimli vergi olarak gösterilen gelir vergisine413 tabi gelirin temel özelliklerini gelir dağılımı açısından birkaç başlık altında toplayabiliriz:

- Şahsi ve Yıllık Olması, - Gerçek ve Safi Gelir Olması, - Elde Edilmiş Olması

Gelir vergisinin en temel özelliği sübjektif karakterli bir vergi olması yani yapısı itibariyle şahsileştirmeye elverişli olmasıdır. Vergilendirilecek birim olarak aileyi ele alarak mükellefin kendisi ve ailesine ait özel nitelikteki bir takım indirimler vergileme sürecinde dikkate alınmaktadır. Mesela, ailedeki kişilerin durumunu ayrı ayrı dikkate alarak, çalışma olanaklarında azalmaya yol açan yaşlılık, sakatlık, uzun süren hastalıklar gibi unsurlar kişi üzerindeki vergi yükünün azalmasına neden olmaktadır. Ayrıca, kantitatif (nicel) ve kalitatif (nitel) farklılaştırmalar da gelir vergisinin şahsi olmasına katkıda bulunmaktadır. Burada, kantitatif farklılaşmanın temel unsuru artan oranlı vergi tarifesinin uygulanması, kalitatif farklılaşmada ise

412

Gıyas AKDENĐZ, Vergi Bakımından Gelir, A.Ü. S.B.F, Yayın No: 55, Yeni Matbaa, Ankara, 1956, s. 9.

413

önemli olan sermaye ve emek gelirinin farklı oranlarda vergilendirilmesidir414. Đleride daha ayrıntılı bir şekilde ele alınacak bu tür unsurlar gelir dağılımının düzenlenmesinde gelir vergisine ait en önemli unsurlardır.

Vergiye tabi olacak gelirin hangi zaman aralığını kapsaması gerektiğinin belirtilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde günlük, haftalık, aylık veya yıllık gelirin mi vergilendirilmesi gerektiği konusu tartışma konusu olacaktır. Kişinin vergi ödeme gücünün belirlenmesinde hernekadar geniş bir zaman dilimi içerisinde elde ettiği gelirin vergilendirilmesi gerektiği ileri sürülse de, idari ve teknik bakımdan ortaya çıkabilecek birtakım sorunlar nedeniyle günümüzde, bir yıllık gelir vergiye tabi tutulmaktadır415.

Gelirin gerçek ve safi olması vergiye tabi gelirin diğer önemli bir özelliğidir. Burada gelirin gerçek olmasından kast edilen şey gelirin belgelere, defterlere dayandırılabilen asıl tutarının vergiye tabi tutulmasıdır. Đdari, sosyal ve mali bir takım gerekçelerle gelirin gerçek tutarlarının yerine tahmini tutarlar üzerinden vergilendirme yapıldığı görülmektedir416. Đşte gerçek değil de tahmini tutarlar üzerinden vergilendirme yapılması kişiler üzerindeki vergi yükünün farklılaşmasına, dolayısıyla gelir dağılımında bozulmaya yol açabilecek bir etken olarak ileri sürülebilir. Çünkü, ödenen vergi kişinin gelirinde azalmaya neden olduğundan tahmini yöntemle gerçek tutar üzerinde vergi alınması kişinin daha fazla gelir kaybına neden olacaktır. Tersi durumda da yani, tahminleme yoluyla vergisi gerçek tutardan daha az tespit edilen kişi ise kullanılabilir gelir bakımından bu durumdan bir menfaat elde etmiş olacaktır.

Gelirin safi olması ise, gelirin elde edilmesi sürecinde yapılan masrafların gelirden düşülmesi anlamına gelmektedir. Neticede gelirin elde edilmesinde kullanılan masrafların indirilmesi bize vergi matrahını verir. Bu şekilde kişinin gerçek ödeme gücüne yaklaşılır417. Fakat, yapılan masrafların doğru tespit

414

TURHAN, a.g.e., s. 112-113.

415

Abdurrahman AKDOĞAN, Vergilerin Đncelenmesi ve Değerlendirilmesi, T.C. G.Ü., Ankara, 1991, s. 36.

416

Abdurrahman AKDOĞAN, Türk Vergi Sistemi ve Uygulaması, Gazi Büro Kitabevi, Ankara 1995, s. 25.

417

edilemediği veya tahminleme418 yolu kullanılacaksa doğru tahminlenemediği durumlarda kişilerin kullanılabilir gelirleri bundan olumlu veya olumsuz yönde etkilenecektir. Dolayısıyla, bu durum gelir dağılımını etkileyecektir. Yani, bir takım kişilerin vergi sonrası gelirinde artış meydana gelebilecekken, diğer bazı kişilerin gelirinde ise azalma söz konusu olabilecektir.

Gelir vergisine tabi gelirin diğer bir özelliği de gelirin elde edilmiş olmasıdır. Kazanç ve iratların gelir vergisi kapsamında vergilendirilebilmeleri için gelirin elde edilmiş olması gerekmektedir. Burada elde etme, sözkonusu kazanç ve iratların kişinin fiilen ve hukuken tasarrufuna geçmiş olması gerekmektedir. Kişinin bu gelirle mal ve hizmet satın alması, borçlarını ödeyebilmesi, bağışta bulunabilmesi gibi durumlar elde etmeye örnek olarak verilebilir419. Fakat, her nekadar gelir vergisi açısından gelirin fiilen ve hukuken kişinin tasarrufuna geçmesi şart olsa da, bazı istisnai durumlarda gelirin tahakkuk etmesi halinde de gelir elde edilmiş sayılır. Dolayısıyla, bazı gelirlerin tahsil, bazılarının ise tahakkuk esasına göre vergilendirilmeleri, kazanç ve iradın iktisadi bünyesi veya bu alanda yerleşmiş olan geleneklere bağlı olarak belirlenebilmektedir420.

IV- GELĐR DAĞILIMININ DÜZENLENMESĐNDE ROL OYNAYAN GELĐR VERGĐSĐNE AĐT TEMEL UNSURLAR

Gelir vergisi etkin bir şekilde kullanıldığı durumda gelir dağılımının düzenlenmesinde etkin bir vergisel araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerde gelirin yeniden dağılımının birincil aracı olduğu yaygın bir görüştür421. Sözkonusu bu yaygın kanıya sebep olan bir takım unsurları gelir vergisi bünyesinde barındırdığı için gelir dağılımı açısından önem arz etmektedir. Örneğin daha öncede bahsedildiği gibi gelir vergisinin kişisel bir vergi olması ve ödeme gücü bakımından mükelleflerin kişisel ve ailevi durumunu ilgilendiren bir takım özel nitelikteki indirimleri vergilendirme sürecinde dikkate alması ve kantitatif ve kalitatif bir takım unsurlar vasıtasıyla vergi yükünün farklılaştırılması gelir vergisinin gelir dağılımı açısından önemini ortaya koymaktadır. 20. yüzyılın Liberteryen

418

Burada tahminlemeye örnek olarak bir dönem Türk Vergi Sistemi’nde uygulanan Götürü Usül yöntemi verilebilir. 419 AKDOĞAN, a.g.e., 1995, s. 24. 420 TOSUNER-ARIKAN, a.g.e., s. 23. 421 BIRD-ZOLT, a.g.m., s. 1.

iktisatçılarından Hayek’e göre gelir vergisi tek metot olmamakla birlikte gelir vergisinin bu yüzyılın en önemli gelirin yeniden dağılımı araçlarından birisi olduğu kabul edilmektedir422.

Burada, gelir vergisinin gelir dağılımının düzenlenmesine etki eden en önemli unsurları olarak vergi tarifesi, en az geçim indirimi ve ayırma kuramı ele alınıp incelenecektir.