• Sonuç bulunamadı

Vakıf ve Şahıslardan Kredi Alma: İstiğlal

I. BÖLÜM

6. VAKIFLAR DIŞINDAKİ YENİDEN İNŞA FAALİYETLERİ ve

6.1. Vakıf ve Şahıslardan Kredi Alma: İstiğlal

Şahısların yatırım yapmak için veya herhangi bir şekilde para ihtiyacı olduğu zamanlarda vakıflardan bir tür kredi şekli olan istiğlal adı altında para alırlardı. Hukuki terminolojide, alış verişlerde satış muamelesi olarak kabul edilen istiğlal, vakıflar tarafından faizli borç verilmesi işleminin bir türünü teşkil eder. Yangından etkilenen şahıslar, binalarını yeniden inşa edebilmek için nakit paraya olan ihtiyaçlarını özellikle para vakıflarından borç alarak karşılamaktaydılar. İpotek anlamına da gelen istiğlâl teriminin sözlük karşılığı, “ev, dükkân tarla ve bunlara benzer gayrimenkulün geliri, karşı gösterilerek

rehine koyma”278 şeklindedir. İstiğlal tam olarak şahısların vakıflardan vadeli ve faizli olarak aldıkları nakit para karşılığında bu borcun teminatı olarak kendilerine ait gayrımenkullerini rehin ya da ipotek etme yoluyla vakfa vermiş göstermeleri ve bu borca başkalarının kefil olması şeklinde gerçekleşmektedir.

İstiğlalli satışlarda ana para ile faiz oranı her senede 10’a 11, yani %10 oranında bir faiz konularak vakıf parası kullandırılırdı. Zira, bununla ilgili olarak vakfiyelerde açık bir biçimde belirtilmiş şartlar bulunmaktadır.279

İstiğlal muamelesi şu aşamalarda gerçekleşir: 1. istiğlal ile satış muamelesi

2. paranın alınması

3. gayrımenkulün satılması 4. gayrımenkulün kiralanması 5. ödeme takviminin belirlenmesi

Bunlardan muamele-i şer’iyye olarak yerin satılması, kredinin vakıftan alınabilmesi için gereklidir. Yani, alınan krediye bedel/rehin olarak gayrımenkul

278 Devellioğlu, s. 546.

279 Örneğin, Cenan Hatun bt. Abdülvehhab’ın para vakfı için şartlarından birisi; “meblağ-ı merkūm her sene onu on bir akçe üzre ale’l-vechi'ş-şer‘i’l-helâl yed-i mütevellî ile istirbâh ve istiğlâl olunup …” şeklindedir. Bk. İŞS, 3, 11b/1 (26 S 1027/22 Şubat 1618); Kurd b. Mehmed’in para vakfı için şartlarından birisi de; “nukūd-ı merkūme her yılda onu on bir akçe olmak hesâbı üzre vakf-ı mezbûrun mütevellîsi yediyle mu‘âmele-i şer‘iyye ve murâbaha-i mer‘iyye ile ale’l-vechi’l-hâl istirbâh ve istiğlâl …” şeklindedir. Bk. İŞS, 3, 21a/1 (Ra 1027/Mart 1618). Benzer örnekler için bk. İŞS, 3, 85b/1 (13 L 1027/3 Ekim 1618); İŞS, 12, 33a/5 (24 Za 1073/30 Haziran 1663).

gösterilmektedir. Yerin kiralanması meselesi, bir muamele-i şer’iyye uygulaması olarak, borcun taksitlendirilmesi için gerekli olan bir aşamadır ve söz konusu muamele ancak bu şekilde meşru bir zemine oturmaktadır. Diğer yandan ödeme takvimi, kira ödemelerinin yapılması yani vade şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Örneğin, Mehmed isimli şahsın, yeniçerilerin onuncu ağa bölüğüne ait para vakfından aldığı 87 esedi ve 50 riyali kuruş ile 5000 akçe karşılığında Eynebey mahallesinde bulunan arsasını vakfa verdiği ve 180 gün tamamına dek 1500 akçeye aynı yeri kiraladığı görülmektedir.280 Bir başka örnekte de, Hasan Çavuş isimli kişinin Mimar Ayas mahallesinde bulunan mülk menzil arsası ile yangından sonra inşa etmiş olduğu bir başka vakıftan mukataalı iki bab odasını Mahmud Efendi Medresesi Vakfı’na 535 riyali kuruş karşılığında vermiş olduğu görülmektedir.281

El-Hâc Ömer vakfı Nevcivan bt. Abdullah’a 300 esedi kuruş kredi vererek El-Hâc İshak mahallesinde yanmış olan menzilini yapma imkânını sağlamıştır.282 Afife bt. El-Hâc Mehmed isimli kadının ise, Manisalı Çelebi mahallesinde bulunan arsaları birbirine sınır iki menzilinden birini ve arsa içindeki hamamını yaptırabilmek için mahalle avarızına vakfedilmiş paradan 215 kuruş283 ve diğer menzilini yaptırabilmek için ise, Kadı Alaaddin vakfından 79 kuruş284 kredi kullanmıştır.

Uzunçarşı yakınlarında Yavaşçaşahin mahallesinde bulunan evini yaptırabilmek için vakıftan kredi alanlardan biri de Şeyh Mehmed Efendi’dir. Gül Camii mahallesi avarızından yılda 7,5 kuruş kira bedeli adıyla, vakfa geri ödemek üzere toplam 50 kuruş almıştır.285

İstiğlalli satış muamelesi ile kredi verenler arasında vakıfların yanında şahıslar ve özellikle yetimler de bulunmaktaydı. Yetim mallarına yukarıda da değinildiği gibi, vakıf malları kadar hassasiyet gözetilmesinden dolayı, kâr

280 İŞS, 9, 24a/3 (3 Za 1071/30 Haziran 1661).

281 İŞS, 16, 12a/3 (23 Z 1075/7 Temmuz 1665).

282 İŞS, 14, 74b/1 (21 M 1075/14 Ağustos 1664).

283 İŞS, 8, 35b/1 (7 R 1071/10 Aralık 1660). Geri ödenecek meblağ ana para yanında yıllık 32,5 ve 3 rub‘ kuruştur.

284 İŞS, 9, 60b/1 (20 Za 1071/17 Temmuz 1661). Geri ödenecek meblağ ana paraya ilave olarak yıllık 1335 akçedir.

getiren her türlü meşru ekonomik alış verişte kullanıldığı görülmektedir. Örneğin, Kumkapı’da bulunan evi 1660 yangınında yanan Ermeni Yamandi, evini yaptırabilmek için kalan arsasını 10.000 akçe karşılığında bir yetime istiğlâl ile satmış ve yılda 2000 akçeye müeccel bedel ile kiralamıştır.286 Diğer yandan, bazı kayıtlarda evleri yanan kişilere şahısların da borç verdikleri görülmektedir. Buna dair bir örnekte görüldüğü gibi, Manisalı Çelebi mahallesinde bir menzil ve Saraçhane’de bir dükkân yaptıran Receb Ağa, Mahmud Efendi vakfı ile Eski saray bölükbaşısı Mahmud Ağa’dan borç almıştır.287

İstiğlalli satış muamelelerine dair örneklerin çoğunda, kredi verme işleminde para vakıflarının ön planda yer aldığı görülmektedir.288 Zira, faizli para işleten bu vakıflar için kendilerine kazanç sağlayan bir yol olarak borç vermeleri, bir taraftan nakit ihtiyacı olan şahıslara harap olmuş yerlerini imar etme imkânı sunarken, diğer taraftan bu borçlarının taksitlendirilmesi ile yangının maddi külfetini bir miktar aza indirme kolaylığı sağlıyordu. Vakıflar bu sayede ellerindeki nakiti çalıştırmakta ve vakfa bir kâr döngüsü sağlamaya imkân bulmaktaydılar. Bununla birlikte şahısların da birbirlerine borç verirken bu yola başvurdukları ayrıca belirtilmelidir.289

Diğer yandan yukarıdaki örneklerde her ne kadar alınan kredinin, üzerinde işlem yapıldığı arsaların imarı için olduğuna dair bir bilgi yoksa da, aksi bir ibarenin de bulunmaması bu fikri ileri sürmemize imkân sunmaktadır. Bununla birlikte, vakıflardan istiğlal yollu satış ile alınan kredilerde herhangi bir sebebin belirtilmesi hukuk bağlamında zaten mümkün değildir.290 Zira hukuken, yapılan muamele tamamıyla satışla ilgili olup, borç ve geri ödeme ile ilgili kira, yani taksit dışında muameleyi ifşa eden herhangi bir ibare kesinlikle kullanılmaz. Bu bakımdan yukarıdaki örneklere konu olan yerlerin tamamının bu alınan kredilerle yaptırılmak istendiği açıklık kazanmış olmaktadır.

286 İŞS, 9, 57b/4 (20 Za 1071/17 Temmuz 1661).

287 İŞS, 9, 119a/2 (6 M 1072/1 Eylül 1661).

288 Diğer örnekler için bk. İŞS, 3, 10a/3 (1027/1618); İŞS, 12, 37b/4 (1 Z 1073/7 Temmuz 1663), 45b/2 (24 Z 1073/30 Temmuz 1663), 50b/7 (2 M 1074/6 Ağustos 1663), 57a/5 (24 M 1074/28 Ağustos 1663), 59a/2 (29 M 1074/2 Eylül 1663).

289 İŞS, 3, 56a/4 (5 B 1027/28 Haziran 1618).

Ayrıca, kişilerin vakıflara olan borçlarını kapatmak için istiğlâl ile tekrar borçlanma yoluna başvurduklarını belirtmekte yarar vardır. Zira, neden dolayı borçlandığı belli olmayan Emetullah Hatun isimli kişinin, Karaçelebizade vakfı ile yaptığı bu türden bir alım-satım, bazı mücevherlerini rehin verme, borç ödeme ve nihayetinde elindeki bazı malları bâtten (kesin) satış ile vakfa devretmesi gibi muamelelerden hareketle istiğlâl ile kredi kullandırma işleminin yoğunluğuna işaret etmek mümkündür.291 Bu konuyla ilgili bir başka örnekte 1069/1659 yılında vakıftan aldığı 1212 riyali kuruş karşılığında, menzilini rehin vermiş olan Ali Efendi isimli bir kadı, evin 1070/1660 yangınında yanması üzerine vakfa ödemesi gereken 1000 kuruş borcu için mevcut arsa ile üzerindeki enkazı tekrar istiğlâl yoluyla vakfa vermiş, belirlenen parayı da önceki borcuna takas ettirmiştir. Daha sonra ise, aylık 165 riyali kuruşa bir yıllığına arsayı vakıftan kiralamıştır.292

Vakıflara borcu olanların yanmış menzil arsalarını rehin bırakmaları da rastlanan bir uygulama türü olarak dikkati çekmektedir.293