• Sonuç bulunamadı

Arsa, Enkaz Keşfi ve Satışı

I. BÖLÜM

6. VAKIFLAR DIŞINDAKİ YENİDEN İNŞA FAALİYETLERİ ve

6.2. Arsa, Enkaz Keşfi ve Satışı

Yanmış arsaların mülkiyetini ellerinde bulunduran kişiler, önce bu arsalarda mevcut olan enkazın keşfini yaptırır, sonra var olan sermayelerinin değerini resmi olarak belirlerler, daha sonra ise inşa işine başlarlardı.294 Yeniden inşa dışında, mevcut enkazın satılması söz konusu ise, bu durumda da keşfe ihtiyaç duyulurdu.

Şahısların kendi mülklerinin mesaha ölçümünü yaptırmaları, bir anlamda yerin kime ait olduğunun anlaşılmasını sağlayan bir fonksiyona sahipti. Bir yerin resmi olarak kime ait olduğunun belirlenmesi, ileride doğabilecek ihtilafları önleyen önemli bir işleve sahipti. Bu bakımdan keşif ve mesaha ölçümü, yangınlar sonrasında kadıların en çok meşgul olduğu kalemlerin

291 Emetullah Hatun ile vakıf arasındaki muameleler konusundaki örnekler için bk. İŞS, 9, 74b/3 (6 Z 1071/2 Ağustos 1661), 79a/3 (22 Za 1071/19 Temmuz 1661), 81b/1 (6 Z 1071/2 Ağustos 1661), 82b/2 (6 Z 1071/2 Ağustos 1661), 87a/4 (6 Z 1071/2 Ağustos 1661), 115b/2 (6 Z 1071/2 Ağustos 1661).

292 EHM ŞS, 51, 107a/1 ve 2 (30 Ra 1071/27 Temmuz 1661).

293 İŞS, 15, 90b/2 (10 Za 1075/25 Mayıs 1665). Bu kayıtta Barfar v. Marat isimli Ermeni, Şemsiranâ Hatun Vakfı’na olan 345 kuruş borcu için yanmış mülk evininin arsasını vakfa rehin vermiştir.

294 Papasoğlu mahallesinde bulunan ve 1105 yangınında yanan bir menzilin enkaz keşfi için bk. İŞS, 23, 7a/3 (28 R 1108/24 Kasım 1696).

başında gelmektedir. Örneğin, mülk arsasından ifraz ettiği yere damlalık koyan şahıs, bu yerin keşfinin yapılıp hesabının çıkarılmasını mahkemeden talep ederken,295 ileride doğabilecek muhtemel aidiyet problemlerinin de önüne geçmek istemektedir.

Yukarıda da değinildiği üzere, yanmış bir binanın enkazını doğal olarak taş malzeme oluşturmaktadır. Bunun yanında ahşap binaların, yangının etkisini azaltmayı ve söndürmeyi amaçlayarak yıkılmasından dolayı meydana gelmiş bir enkazdan bahsedilebilir. Her ne olursa olsun, yıkılmış ya da yanmış binasını yeniden inşa etmeye gücü olmayan kişiler, ellerindeki bu enkazı satmak yoluyla belli bir sermaye sağlamaktaydılar. Bununla birlikte genel eğilimin, arsaların enkaz ile birlikte satılması şeklinde olduğunu belirtmek gerekir.

Kimi durumlarda bazı şahısların yangınların kendilerine verdiği zararı, bulundukları yerleri devretmek ya da satmak suretiyle bertaraf etmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Zira, mülkiyetlerinde bulunan yerleri enkazları ile birlikte elden çıkarmaları buna işaret etmektedir. Her ne kadar belgelerde, yanmış arsaların satış sebepleri belirtilmemişse de, kendilerine yeniden inşa için sermaye sağlamak saikiyle birlikte bir başka semte göç etme fikrinin amil sebepler olduğu muhtemeldir.

Satış kayıtlarında enkazın miktarı belirtilmezken, arsanın yalnızca hudutları verilmektedir. Bunun yanında, enkaz ile ilgili olarak “mikdârı

beynimizde ma‘lûm”296 ibaresine rastlanmaktadır. Ayrıca, belgelerde hangi tür

satış olduğu özellikle belirtilmektedir. Zira kimi yerlerin, kesin satış anlamına gelen bâtten297 veya bey‘-i kat‘î,298 bazı yerlerinse, rehine benzeyen bir satış türü olan vefâen299 satıldığı görülmektedir. Söz konusu satış türlerinden en çok rastlanılanı bâtten satıştır. Bu durum, evleri yananların çoğunun genel bir eğilim

295 EHM ŞS, 51, 202/2 (102b) (26 S 1071/31 Ekim 1660). Bu kayıtta geçen bilgiye göre, her ne kadar bahse konu olan yer özel mülkiyet statüsünde ise de, damlalığın konulduğu tarafta iki ayrı vakfa ait arsa bulunmaktadır. Yani vakıflarla ve dolayısıyla vakıf yerlerle doğrudan ilgisi olmamasına rağmen, bu mesaha ölçümü kaydının Evkaf Müfettişliği mahkemesince tutulmuş olması ayrıca dikkati çekmektedir.

296 İŞS, 14, 62a/2 (13 M 1075/6 Ağustos 1664), 85b/3 (28 M 1075/21 Ağustos 1664); İŞS, 10, 100a/2 (13 Za 1072/30 Haziran 1662).

297 İŞS, 8, 4b/2 (8 Ra 1071/11 Aralık 1660), 31b/4 (5 R 1071/8 Aralık 1660), 32a/5 (6 R 1071/9 Aralık 1660); İŞS, 12, 144b/3 (24 Ca 1074/24 Aralık 1663); İŞS, 13, 13b/1 (10 B 1074/7 Şubat 1664); İŞS, 14, 14b/3 (12 Za 1074/6 Haziran 1664), 85a/2 (26 M 1075/19 Ağustos 1664); İŞS, 16, 41a/3 (12 M 1076/25 Temmuz 1665); İŞS, 17, 17b/4 (21 R 1076/31 Ekim 1665); İŞS, 19, 108b/1 (6 M 1093/15 Ocak 1682).

298 İŞS, 14, 62a/3 (13 M 1075/6 Ağustos 1664).

olarak mülklerini yeniden inşa etmedikleri veya edemedikleri ve bu yüzden arsalarını başkalarına devretmek suretiyle diğer bölgelere yerleştikleri şeklinde açıklanabilir. Buna ek olarak, arsa sahibi olup enkazı ile birlikte yerini satan kişilerden bazılarının, mülklerinden feragat ederek, vakıf yerlere yöneldiklerine tanık olunmaktadır. Zira, bazı mülk sahiplerinin kendi arsalarının hemen bitişiğinde bir vakıftan kiraladıkları ikinci bir yeri tasarruf etmeleri bu tür yönelime örnek olarak verilebilir.300

Diğer yandan, bazı mülk sahiplerinin kendi arsalarına ilaveten, bitişiklerinde bulunan mülk yerleri satın almak suretiyle mülkiyet alanlarını genişlettiklerine de rastlanmaktadır. Örneğin, Hoşkadem mahallesinde oturan Osman Ağa isimli bir kişi kendi arsası sınırında yer alan bir başkasına ait arsayı enkazı ile birlikte mülkiyetine dahil etmiştir.301 Diğer bir benzer örnekte ise, koyun emini Hasan Ağa’nın Sofular mahallesinde kendi arsası bitişiğindeki mülk yeri satın aldığı görülmektedir.302 Yine aynı şekilde, Arabacılar meydanında bulunan bir arsayı, bu arsaya sınır yeri olan Zülfikar isimli kişinin satın aldığı dikkati çekmektedir.303 Komşular arasında cereyan eden buna benzer diğer bir alış verişe dair örnekte, Halil Efendi isimli kişinin Monla Hüsrev mahallesinde, birbirine sınır arsalarından birini, yine bu arsaya komşu müteferrika Muharrem Ağa’ya sattığı görülmektedir.304 Ayrıca, Kemalpaşa mahallesinde bulunan bir arsanın bu arsaya sınır yeri olan Fatma isimli kadına satılmış olması bir diğer örnek olarak zikredilebilir.305 Bu işlemlerin arka planında, herhangi bir şekilde şuf’a hakkının olup olmadığından bahsedilmemekle birlikte söz konusu belgelerin bu hakkın gözetildiğini ileri sürmek mümkündür.

Diğer yandan, bazı mülk sahiplerinin kendilerine ait ikinci arsalarını satarak elde ettikleri sermaye ile bina yaptırma yoluna gittiklerine tanık olunmaktadır. Örneğin, Şeyh Ferhad mahallesinde Kazer isimli Ermeni,

300 Hızır Bey mahallesinde bulunan yanmış menzil arsasını satan Hasan Beşe b. Mehmed’in aynı zamanda sattığı arsaya sınır olan Mehmed Kethüda Vakfı’na ait menzilin de mutasarrıfı olduğunu görmekteyiz. Bk. İŞS, 10, 43b/2 (10 N 1072/29 Nisan 1662). 301 İŞS, 14, 85a/2 (26 M 1075/19 Ağustos 1664). 302 İŞS, 8, 42b/5 (21 R 1071/24 Aralık 1660). 303 İŞS, 12, 136b/3 (8 C 1074/7 Ocak 1664). 304 İŞS, 8, 33b/1 (6 R 1071/9 Aralık 1660). 305 İŞS, 12, 29a/3 (20 Za 1073/26 Haziran 1663).

birbirine sınır iki arsasından birini bir başkasına 30.000 akçeye306 ve Afife Hatun’un Manisalı Çelebi mahallesinde kendisine ait iki arsadan birini 15.000 akçeye satmış olmaları307 bu durumu daha açık bir şekilde göstermektedir.

Kimi durumlarda ise, iki arsaya sahip bazı kişilerin, yerlerinden birisini çocuklarına sattıkları göze çarpmaktadır. Buna örnek olarak, her ikisi de Kâtib Kasım mahallesinde bulunan iki Ermeni’nin arsalarından birini çocuklarına satmaları verilebilir.308 Yine biri mülk biri de vakıftan kiralık olmak üzere Hüseyin Beşe isimli kişinin tasarrufunda bulunan iki arsadan mülkü olanını ve vakıf arsa üzerinde bulunan enkazını sattığı görülmektedir.309

İlginç olan bir başka tür satış işlemi ise, arsanın ifraz edilmesi suretiyle satılması şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Monla Hüsrev mahallesinde bulunan vakıf arsa üzerindeki enkazı, üzerinde bulunduğu arsa ile birlikte iki farklı kişiye satılmıştır.310 Yine, Hatib Muhyiddin mahallesinde Rum Mehmed Paşa Vakfı’na ait arsa ile sınırı olan Ahmed Çelebi’ye ait arsanın bir kısmının ifraz edilerek, vakıf arsayı tasarruf eden Hacı Mustafa’ya satıldığı görülmektedir.311 Söz konusu Ahmed Çelebi’nin kendisine ait bu arsasına sınırı olmamakla birlikte hemen arkasında bulunan bir başka mülk arsayı da satın aldığı görülmektedir.312 Diğer bir örnekte ise, Belgrad eski kadısı olan Ali Efendi’nin kendisine ait yanmış menzil arsasının yanındaki biri vakıf diğeri mülk iki arsayı üzerine almıştır. Bunlardan vakıf olanı Medine-i Münevvere Vakfı’na ait olup Ali Efendi burayı 6500 akçe karşılığında devralmış ve bu arsanın diğer tarafında yer alan bir başka mülk arsayı ise sahiplerinden (vakıf arsanın tasarrufu ve mülk arsanın mülkiyeti aynı kişelere aittir) satın almıştır. Böylelikle ikisi mülk biri vakıf üç ayrı arsa tek kişinin tasarrufuna geçmiştir.313

Yeniçerilerden bazılarının yanmış yerlere talip oldukları dikkat çeken bir konudur. Örneğin, Baba Hasan İlmî mahallesinde bulunan yanmış menzil

306 İŞS, 14, 90b/3 (6 S 1075/29 Ağustos 1664).

307 İŞS, 8, 32a/6 (7 R 1071/10 Aralık 1660).

308 İŞS, 12, 23a/6 (5 Za 1073/11 Haziran 1663); İŞS, 16, 41a/3 (12 M 1076/25 Temmuz 1665).

309 İŞS, 16, 50b/1 (18 M 1076/31 Temmuz 1665).

310 İŞS, 12, 28a/1-2 (15 Za 1073/21 Haziran 1663). Bu kayıtlarda dikkati çeken bir husus var ki, o da arsadan mukataalı vakıf yer olarak bahsedilmesine karşın mülk gibi satılmış olmasıdır. Yine buradaki iki satış işleminin ortak bir özelliği alıcı kişilerin karı koca olmasıdır.

311 İŞS, 12, 46a/2 (2 Z 1073/8 Temmuz 1663). Toplam 410 zira’ olan arsanın 74,5 zira’lık kısmı 2000 akçeye satılmıştır.

312 İŞS, 12, 46a/3 (25 Za 1073/1 Temmuz 1663). Söz konusu arsanın 46a/2’deki arsa gibi Rum Mehmed Paşa ve Abdüsselam vakıflarına sınırı vardır.

arsasını sahiplerinin Hasan Ağa isimli yeniçeri başçavuşuna satmalarının314 yanı sıra, yeniçeri kol kethüdası İbrahim Ağa’nın Aksaray’da Murad Paşa-yı Atik mahallesinde bulunan bazı vakıf yerlerin tasarrufunu devralırken,315 bazı mülk yerleri de satın aldığı görülmektedir.316 Burada önemli olan husus, İbrahim Ağa’nın vakıf ve mülk olarak aldığı yerlerin tamamı birbirine sınır yerler olmasıdır. İbrahim Ağa’nın ayrıca, bir hamam arsasını enkazı ile birlikte bir başka yeniçeriye satmıştır. İbrahim Ağa, söz konusu vakıf olan yerlerden birini icareteyn, diğerini ise mukataa ile kiralamış, geri kalan yerleri ise enkazları ile birlikte satın almıştır.317

Yukarıdakilere benzer bir diğer örnekte ise, Ali Beşe isimli kişinin Haremeyn Vakfı’na ait mukataalı bir arsa ile buna sınır, bir mülk arsayı, bu iki yerin mutasarrıfının varislerinden aldığı görülmektedir.318 Ayrıca başka bir belgede, Kızılminare mahallesinde bulunan binası yanmış bir arsanın, yeniçeri orta çavuşlarından Sefer Ağa tarafından satın alındığı görülmektedir.319

Bu örnekler içinde yer alan, özellikle İbrahim Ağa’nın imar planı her ne kadar bilinemese de, bu nispette geniş bir alana yeni binaların yeniden inşa edileceği düşünülecek olursa, şahısların imar faaliyetleri kapsamındaki rollerini bir ölçüde tahmin etmek mümkündür. Yine buna benzer diğer bir örnekte, kol kethüdalarından Mustafa Ağa’nın, Tahtaminare mahallesindeki bir arsayı enkazı ile320 ve diğer bir kol kethüdası Selman Ağa’nın da Dülgerzade mahallesinde bulunan yanmış bir menzili321 satın aldıkları görülmektedir.

Bu bağlamda ilginç bazı satış örnekleri verilebilir. Oruç Gazi mahallesinde bulunan bir arsayı, içindeki enkazı ile birlikte satın alan İstanbul ağası Ali Ağa burayı, bir müddet sonra bu arsaya sınır yeri olan kardeşi Saliha

314 İŞS, 17, 17b/4 (21 R 1076/31 Ekim 1665).

315 İŞS, 16, 93a/1 (27 S 1076/8 Eylül 1665), 97a/3 (4 Ra 1076/14 Eylül 1665), 98a/2 (4 Ra 1076/14 Eylül 1665).

316 İŞS, 16, 83a/3-4 (20 S 1076/1 Eylül 1665), 93a/2 (28 S 1076/9 Eylül 1665).

317 İŞS, 16, 108b/2 (11 Ra 1076/21 Eylül 1665).

318 İŞS, 8, 4b/1 (6 Ra 1071/9 Kasım 1660).

319 İŞS, 17, 30a/1 (26 R 1076/5 Kasım 1665).

320 İŞS, 13, 13b/1 (10 B 1074/7 Şubat 1664). Mustafa Ağa’nın söz konusu yeri 360.000 akçe gibi çok yüksek bir fiyattan satın aldığını da belirtmeliyiz.

Hatun’a aldığı fiyata satmışken,322 yine aynı mahallede bulunan bir vakıf yerini ise, icareteyn ile kiralamıştır.323

Ayrıca, Rahip Papa Mağdanos324 ve Asvader325 isimli Ermenilerin, arsalarını diğer Ermenilere ve Sultana bt. Serkiz isimli Ermeni’nin arsasını İvaz isimli bir başka Ermeni’ye satmasın örneklerinde326 olduğu gibi, bazı gayrimüslim unsurların da arsalarını sattıkları ve bulundukları yerleri terk ettikleri gözlenmektedir. Diğer yandan Rabia Hatun isimli kadının, Langa’da bulunan yanmış evini bir Ermeni’ye sattığı327 ve yine bir başka örnekte, Ermeni bir aileye ait olan bir arsa ve enkazın zaruret-i nafaka için satıldığı görülmektedir.328

Diğer yandan, bazı alacaklıların yangından hemen sonra borçlulardan alacaklarını tahsil etme yoluna gittikleri göze çarpmaktadır. Nitekim, on yıl önce satılmış olan bir yer bedelinden kalan meblağın 1660 yangınından sadece üç ay sonra talep edilmiş olmasından hareketle kimi durumlarda böyle bir endişenin açığa çıktığı ileri sürülebilir.329 Bunun yanında mülklerini borç ödemenin bir yolu olarak satanların varlığı da dikkat çekmektedir.330

Elbette, satılan mülk yerlerin sadece menzil arsaları olduğu söylenemez. Bunun yanında, bazı dükkânların da satış sözleşmelerinde yer aldığı görülmektedir. Örneğin, Lâleliçeşme’de bulunan ve üzerinde yangın öncesinde ne dükkânı olduğu belirtilmeyen bir mülk arsa bunlardan bir tanesidir.331 Bu duruma diğer bir örnek ise, Sofular mahallesinde bulunan bir berber dükkânıdır. Burası, sahibi Rıdvan Beşe tarafından karısına satılmıştır.332

Örneğin, Sahhaf Süleyman mahallesinde yer alan bir arsanın içinde bulunan enkazının mahiyeti belirtilmediği halde “dört taş duvar”333 ibaresine rastlanması ve yine Oruç Gazi mahallesinde satılan bir arsa üzerinde bulunan

322 İŞS, 16, 49a/1 (12 M 1076/25 Temmuz 1665); İŞS, 17, 21a/2 (26 Ra 1076/6 Ekim 1665).

323 İŞS, 13, 32b/3 (29 B 1074/26 Şubat 1664). 324 İŞS, 13, 55a/2 (28 Ş 1074/26 Mart 1664). 325 İŞS, 13, 107b/3 (4 Za 1074/29 Mayıs 1664). 326 İŞS, 10, 25a/4 (14 Ş 1072/4 Nisan 1662). 327 İŞS, 8, 8b/4 (15/4) (5 Ra 1071/8 Kasım 1660). 328 İŞS, 12, 30b/3 (23 Za 1073/29 Haziran 1663). 329 İŞS, 8, 27b/4 (27 Ra 1071/30 Aralık 1660).

330 Belkıs Hatun’un 1000 kuruş borcu için mülk arsasının satışından elde ettiği 450 kuruşu havale etmesi örneği için bk. İŞS, 12, 20a/6 (29 L 1073/6 Haziran 1663).

331 İŞS, 10, 45b/1 (14 N 1072/3 Mayıs 1662).

332 İŞS, 8, 34a/4 (9 R 1071/12 Aralık 1660).

enkaz ile birlikte “etrâf-ı selâsesinde taş duvarı”334 olduğundan bahsedilmesi bu yerlerin kârgir bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir.

Enkazın neredeyse bir ev fiyatına tekabül ettiği durumlarla da karşılaşmak mümkündür. Buna dair bir örnekte, İzmir’de Kasap Hızır mahallesinde yanmış bir menzil enkazının 3651 esedi kuruşa satıldığı görülmektedir. Ayrıca aynı kayıttan, bu enkazın devlete ait bir arazi üzerinde bulunduğunu ve söz konusu arsanın, vakıflarda çoğu zaman olduğu gibi, karşılıksız olarak devredildiği anlaşılmaktadır.335