• Sonuç bulunamadı

EL DEĞİŞTİREN MEKANLAR: HAKLARIN SATIŞ,

I. BÖLÜM

13. EL DEĞİŞTİREN MEKANLAR: HAKLARIN SATIŞ,

Vakıfların, kimi durumlarda kendisine ait bazı malları satmak suretiyle tamir yoluna gittiği dikkati çeken önemli bir konudur.600 Vakıf kiracıları, tasarruf ettikleri yerleri yangın sonrasında maddi durumlarına göre mütevelli iznine bağlı olmak kaydıyla yeniden imar edebilirlerdi. Buna güçleri olmayanlar ise, var olan enkazı satmak suretiyle tasarruf haklarını yine mütevelli izni ile ücretsiz olarak başkasına devredebilecekleri gibi,601 anlaştıkları bir meblağ karşılığında arsadan el çekebilirlerdi.602 Mutasarrıfın arsadan çekilmesi, bazen arsayı vakfa ya da ortağı olduğu kişilere terk etmesi anlamına da gelmekle birlikte,603 çoğu zaman böyle durumlarda herhangi bir ücret alınmazken, mutasarrıfın vakfa borcu olduğu halde, mütevelli tarafından mutasarrıfa teberruan bir miktar ferağ ücreti verildiği verildiğine rastlanabilmektedir.604 Bu tarz bir uygulamanın tercih edilmesinde, mutasarrıfın yangın ile birlikte her şeyini kaybetmiş olması ve yoksul düşmesi bulunuyor olabilir. Zira mütevelli, mutasarrıfın bu borcuna kefil ve zâmin olduğunu da beyan etmektedir.

599 1660 yangınında bazı mahalleri zarar gören hamamın yapımı ile ilgili belge için bk. EHM ŞS, 51, 205/1 (104a) (4 Ra 1071/7 Aralık 1660).

600 Hüma Şahsultan Vakfı’na ait Bayezid’de bulunan sarayın bazı bölümleri 1660 yangınında yanar ve taş duvarı da yıkılır. Mütevelli bu taş duvarından çıkan taşları satmak ve duvarı tamir ettirmek için hakimden izin ister ve gerekli izin verilir. EHM ŞS, 52, 64/2 (2 B 1072/21 Şubat 1662).

601 İŞS, 8, 27a/2 (25 Ra 1071/28 Kasım 1660); İŞS, 9, 56a/1 (20 Za 1071/17 Temmuz 1661); İŞS, 12, 78a/2 (14 Ra 1074/16 Ekim 1663); İŞS. 17, 5b/4 (12 R 1076/22 Ekim 1665).

602 Molla Fenari mahallesinde icareteyn ile tasarruf ettiği menzilin yanması üzerine mutasarrıfın kalan enkazı 700 kuruşa satıp, arsayı da 200 kuruşa ferağ ettiğini gösteren belge için bk. İŞS, 9, 260b/3 (16 C 1072/6 Şubat 1662); Belgrad eski kadısı olan Ali Efendi, kendisine ait yanmış menzil arsasının yanında bulunan Medine-i Münevvere Vakfı’na ait olan arsayı 6500 akçe karşılığında devralmış ve bu arsanın diğer tarafında yer alan bir başka mülk arsayı da sahiplerinden (vakıf arsanın tasarrufu ve mülk arsanın mülkiyeti aynı kişelere aittir) satın almıştır. Böylelikle üç ayrı arsa (mülk-vakıf-mülk) tek kişinin tasarrufuna geçmiştir. bk. İŞS, 12, 88b/1 (10 Ra 1074/12 Ekim 1663), 89b/2 (29 Ra 1074/31 Ekim 1663). Ayrıca burada şunu da belirtmek gerekir ki, eğer arsa üzerinde enkaz mevcut değilse genellikle herhangi bir devir ücreti söz konusu olmazken, boş arsayı devralmaya istekli çevre arsaların mülk sahipleri bu isteklerini gerçekleştirmek adına ücret karşılığında bu boş arsaları da talep etmekteydiler. Bunun neticesinde kimi mülk ve vakıf arsaların yekpare bir hal almış olduğunu söylemek mümkündür. Zira, bu tarz devir teslimlerin ihtiyaçtan ziyade kiracıların ellerinde bulundurdukları yeri büyütme gibi bir amaca matuf olduğu, burada görüldüğü gibi, birkaç belgenin takibi ile anlaşılabilmektedir.

603 Miras olarak vakıfta hakkı olan mutasarrıflardan birinin arsadan kasr-ı yed etmesi ile ilgili hüccet için bk. GŞS, 130, 9a/3 (23 S 1094/21 Şubat 1683).

Enkaz satışı, mutasarrıfın tamamen kendi tercihine kalmış bir durumdur. Zira genellikle belli bir bedel karşılığında satılabilen enkazın, arsaya talip olan kişiye hibe edilebildiği de görülmektedir.605 Diğer yandan, mütevelli izni alınmaksızın mukataalı arsanın üzerindeki hakkın başkasına satıldığı örneklere rastlamak mümkündür. Çünkü mukataalı bir yerin, kira ücreti belirtilmek suretiyle arsadaki hakkını başkasına bâtten satmak mutasarrıfın hakkıdır.606 Ayrıca, arsaların vakıftan kiralandığı durumlarda mütevelli izni olmaksızın, üzerinde bulunan enkazı ile birlikte,607 veya yalnızca enkazın608 satıldığına tesadüf olunmaktadır.

Diğer yandan, mülk sahibi olan kişilerin, arsalarının çevresinde bulunan yerlere karşı ilgili olduklarına yukarıda değinilmişti. Örneğin, silahdar halifelerinden olan Mehmed Halife isimli şahıs, mülk arsasının yanında bulunan ve Ebülvefa Vakfı’na ait iki arsa üzerinde bulunan arsayı enkazıyla birlikte mutasarrıflarından devralmıştır.609

Bununla birlikte, ferağı lâzım gelen bazı yerlerin müzayedeye çıkarıldığı görülmektedir.610 Bunlar çoğunlukla nafaka ve kisveye ihtiyaç duyan şahısların tasarruflarındaki yerlerdir. Tabiatıyla muhtaç durumda bulunan şahısların, yanmış yerleri imar etmeleri mümkün olmamaktadır. Bu durumda arsanın “tâlibîne arzı” ve müzayede olunması hem vakıf hem de mutasarrıf için hayati bir önem kazanmaktadır.

Arsaların devri, hukuki konumlarına göre değişkenlik göstermektedir. Yani bir arsanın mukataalı ya da icareteynli olması devir işlemlerinde farklılığı belirleyen en önemli etkendir. Mukataalı arsaların satışları, icareteynli yerlerin devirlerinden ayrılmaktadır. Zira mülk olan bina ve enkazın satışı ile arsanın mütevelli iznine bağlı olarak ferağ edilmesi, her ne kadar ücretsiz devir kayıtlarına rastlansa da, önemli meblağlar karşılığında mümkün olmaktadır.

605 İŞS, 8, 18b/4 (16 Ra 1071/19 Kasım 1660), 27a/2 (25 Ra 1071/28 Kasım 1660). Bu belgelerden ilkinde enkaz 10.000 akçeye satılmasına karşın, bu meblağ satıcılar tarafından sebep belirtilmeksizin enkazı satın alan Mehmed Halife’ye ferağ ve tefviz edilmiştir.

606 Öerneğin, Murad Paşa vakfından mukataalı arsanın yarısının üzerinde bulunan enkazı ile birlikte bir başkasına satılması konusundaki hüccet için bk. İŞS, 9, 113a/2 (9 M 1072).

607 Şeyh Alaaddin Vakfı’na yılda 40 akçe mukataalı yer ve üzerindeki mülk enkazın satışı ile ilgili hüccet için bk. İŞS, 16, 50b/1 (18 M 1076/31 Temmuz 1665).

608 Şeyh Ferhad mahallesinnde bulunan vakıftan kiralı arsa üzerindeki enkazın satışı için bk. İŞS, 9, 109b/3 (2 M 1072/28 Ağustos 1661).

609 Mehmed Halife, kendi mülk arsası yanında bulunan iki vakıf toprağını kendi tasarrufuna almıştır. Bk. İŞS, 8, 18b/4 (16 Ra 1071/19 Kasım 1660), 22a/2 (20 Ra 1071/23 Kasım 1660).

Yangın sonrasında kiracılar, sahibi oldukları enkazı belli bir bedel karşılığında talibine satarlar ve arsanın ferağı için belli bir ücret alırlardı.

Örneğin, Medine Vakfı’na ait, Şeyh Süleyman mahallesinde bulunan mukataalı arsa üzerindeki evden kalan enkazın 17.000 akçeye satıldığı ve arsanın 25.000 akçeye ferağ edildiği, şeriyye sicillerindeki bir belgeden anlaşılmaktadır.611 Aynı vakfa ait bir başka kayıtta ise, yangından geriye kalan arsa, hamam, su kuyusu ve çitlerin 915 kuruşa satıldığı görülmektedir.612 Buna benzer diğer bir kayıtta ise, enkaz 20.000 akçeye satılmış ve mukataalı vakıf arsa 100.000 akçeye devredilmiştir.613 Ayrıca, mukataalı bir arsanın devri ile birlikte üzerinde bulunan enkazının 200.000 akçe gibi yüksek bir meblağa satıldığı önemli bir başka örnek olarak verilebilir.614 Öte yandan, mukataalı olarak işletilen bir değirmen arsasının 55.000 akçe gibi bir bedelle devredildiğine şahit olunmaktadır.615

Bu örneklere göre mukataalı arsaların devrinde genellikle belli bir bedel alındığı görülmekteyken, bazı durumlarda arsaların karşılıksız olarak devrinin söz konusu olabileceğini belirtmek gerekir.616

Varisler arasında tasarruf edilen vakıf yerler, eğer yangın sonrasında yeniden yaptırılamıyorsa, bu durumda mutasarrıfların bu yerlerden el çektikleri gözlenmektedir. Maddi olarak yeniden inşa imkânları olmayan mutasarrıfların bu yerleri vakfiyelerde genellikle nihai olarak şart edildiği vakıf olan Haremeyn Vakfı’na terk etmeleri, yangınların yol açtığı önemli sonuçlardan bir tanesidir. Zira, ancak varislerin ve şart edilen kişilerin ölümüyle, adı geçen vakfın ilgili

611 İŞS, 10, 59a/3 (6 L 1072/25 Mayıs 1662).

612 İŞS, 13, 56a/3 (29 Ş 1074/27 Mart 1664). Bu kayıttaki dikkati çeken ifade vakfa ait olup mukataalı olan arsanın satıldığı ibaresidir. Bu ifadeden anlaşılması gereken aslında tasarruf hakkının satılmasıdır. Yoksa mülk olarak arsanın satılmasından bahsedilmemektedir.

613 İŞS, 10, 2a/2 (6 B 1072/25 Şubat 1662).

614 Bıçakçı mahallesinde bulunan ve Hâmid Efendi Vakfı’na senede 1000 akçe mukataası olan arsanın kiracısı İstanbul kadısı Abdurrahman Efendi’nin, arsa ile birlikte üzerinde bulunan enkazı, dört duvar ve üç su kuyusu ile birlikte Defter Emîni Salih Efendi’ye “bâtten” sattığı görülmektedir. Bk. İŞS, 10, 57b/4 (7 L 1072/26 Mayıs 1662). Bu arada, mukataalı arsalarla ilgili olarak “bâtten bey‘” ifadesinin de kullanılabildiğini bu belge ile anlamaktayız.

615 İŞS, 9, 113b/2 (8 M 1072/3 Eylül 1661). Arsanın ücretle ferağı ve enkazın satışı konusundaki bir başka örnek için bk. İŞS, 9, 207a/3 (16 R 1072/9 Aralık 1661).

616 Aksaray’da Murad Paşa medresesi müderrislerine mukataalı arsadaki enkazın 15.000 akçeye satılması ve arsanın meccanen ferağı konusunda bk. İŞS, 12, 114a/1 (3 Ca 1074/3 Aralık 1663); Üzerinde bulunan enkazı 50.000 akçeye satılan mukataalı arsanın meccanen ferağı konusunda bk. İŞS, 9, 80a/1 (5 Z 1071/1 Ağustos 1661)

akara dahli öngörülmekte ve şart edilmekteyken yangınlar, bu öngörü ve şartı zaman bakımından öne çeken sebepler olarak değerlendirilebilir.617

İcareteynli arsaların devri söz konusu olduğunda ise, ancak mütevelli izniyle beraber devir ücreti karşılığında arsadan feragat mümkün olabilmektedir.618 Fakat bu tür arsalarda feragat genellikle karşılıksız olarak gerçekleşen bir durumdur. Yangın sonrasında arsadan feragat olayları, Kızıltaş mahallesinde icareteynli evi yanan Ömer Ağa’nın yeniden inşaya gücü olmaması dolayısı ile arsayı vakfa terk etmesinde619 ve Tahtakale’de bulunan icareteynli odaların yanmasından sonra mutasarrıfları olan Yahudilerin burayı ait olduğu Hoca Hayreddin Vakfı’na terk etmelerinde620 olduğu gibi salt el çekme anlamında gerçekleşebilmekteydi. Buna benzer örnekler, çoğunlukla ulemaya meşrut olan arsaların devrinde görülmektedir. Bu duruma, yanmış binayı yeniden yapmaya gücü olmayan müderris Mustafa Efendi’nin, Elvanzade mahallesinde bulunan arsadaki tasarruf hakkını karşılıksız olarak, vakfiye şartlarına uygun bir şahıs olan Ali Efendi’ye terk etmesi örnek verilebilir.621

Burada dile getirilen örneklerden hareketle şunu söylemek mümkündür, icareteynli ve alimlere vakfedilmiş evler dışında kalan mukataalı arsalar ve icareteynli olsun olmasın dükkân arsaları için çoğunlukla belli bir miktar devir ücreti alınmaktadır. Nitekim, imamlara meşrut olan bir evin mütevellisi olan imam, yangın sonrası söz konusu menzil arsasını eşine icareteyn ile kiralamış ve vakıf adına herhangi bir devir ücreti talebinde bulunmamışken,622 Çelebioğlu mahallesinde, ferman gereği artık buradan ayrılmak durumunda kalan Yahudilerden Abraham v. Yako’nun tasarrufunda bulunan üç dükkân arsası Ebubekir Ağa’ya 7.000 akçeye ferağ olunmuştur.623

Ayrıca kimi durumlarda, yangından sonra binayı icareteyne bağlı olarak yeniden yaptıran mutasarrıfın, yaptığı masrafı mütevelliden teslim alarak, söz

617 EHM ŞS, 51, 109a/1 (7 R 1071/10 Aralık 1660).

618 Nohud Mustafa Vakfı’na ait icareteynli iki dükkân arsasının 100 kuruş karşılığında ferağı konusunda bk. İŞS, 21, 61a/4 (3 C 1100/25 Mart 1689).

619 İŞS, 12, 58b/6 (28 M 1074/1 Eylül 1663); İŞS, 14, 26a/4 (7 Z 1074/1 Temmuz 1664).

620 İŞS, 3, 34a/5 (12 Ca 1027/7 Mayıs 1618).

621 İŞS, 15, 106b/1 (6 Z 1075/20 Haziran 1665).

622 İŞS, 8, 46b/4 (20 R 1071/23 Aralık 1660). Mütevelli, arsa üzerinde bulunan menzil enkazını 3520 akçeye satıp, arsayı da günde 1 akçeye kiraya veriyor.

623 İŞS, 9, 90b/1 (19 Z 1071/15 Ağustos 1661). Ayrıca icareteynli iki dükkân arsasının, mutasarrıfı tarafından 5.000 akçe karşılığında kızına devri konusunda bk. İŞS, 8, 44b/3 (23 R 1071/26 Aralık 1660).

konusu yerden el çektiği durumlara rastlanmaktadır. Örneğin, Mercan’da bulunan Hân-ı Kebîr’in bir odasını icareteyn ile kiralayıp yeniden yaptıran mutasarrıfın, mütevelliden oda için kendi malından yaptığı masrafı alarak, odadan el çekmiş olması ilginç bir uygulama olarak dikkati çekmektedir.624 Bu durumun sebebini tahmin etmek zor olmakla birlikte, mütevelli ile aralarında gerçekleşen muhtemel bir anlaşmazlıktan bahsedilebilir. Zira mutasarrıfın ifadesinden, mevcut odanın yangın öncesinde de kendi tasarrufunda olduğu anlaşılmaktadır.

Bütün bu anlatılanlara karşılık, vakfiyelerde özellikle suleha ve ulemaya şart edilmiş olan arsaların ferağı, bu tür yerlerde herhangi bir ticari kaygı olmadığından dolayı, genellikle karşılıksız olarak yapılmaktadır. Elbette, arsa üzerinde bulunan binalar mülk statüsünde bulunduğundan dolayı, bunların enkazı mecburen satıldığı halde arsa, vakıf şartlarına uygun olarak bir başka kişiye ücretsiz olarak devredilebilmektedir.625

Arsaların satışı, aynı zamanda eşler arasında borçların kapatılmasında bir araç olarak da kullanılmaktaydı. Konuyla ilgili bir kayıtta, mukataalı bir arsanın mutasarrıfının, mehir borcunu kendisine ait bir arsayı eşine devrederek ödediği görülmektedir. Örnek olayda mutasarrıf, sahibi olduğu enkazı 200 kuruşa eşine satmış, ev arsasını da 400 kuruşa devretmiştir. Bunun toplamı olan meblağ eşine olan mehir borcundan düşülmüştür.626 Aslında yangınların bu tür uygulamalar için birer vesile olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Diğer bir kayıtta ise, mukataalı harap olmuş evini kocasına 30.000 akçeye satan Havva Hatun da satış gerekçesi olarak yeniden inşaya gücü olmadığını ileri sürmektedir.627

Bu örneklere bakıldığında yangınların eşler arasında alışveriş sıklığını arttırdığı söylenebilir. Nitekim bu durumla ilgili diğer bir örnekte, Ümmühani isimli kadının tasarrufunda olan yanmış vakıf arsa üzerindeki hakkının

624 İŞS, 9, 123a/3 (17 M 1072/12 Eylül 1661).

625 Şeyh Vefa vakfından olup sulehâya meşrut olan arsa üzerindeki mülk binası yanan Mehmed Çelebi evin enkazını 8000 akçeye satarken, arsanın ferağından herhangi bir ücret almamıştır. Bk. İŞS, 8, 27b/5 (28 Ra 1071/31 Aralık 1660).

626 İŞS, 13, 74a/2 (29 N 1074/25 Nisan 1664).

627 İŞS, 8, 46a/1 (23 R 1071/26 Aralık 1660). Burada söz konusu edilen ev 1043/1633 yılı Cibali yangınında yanmış ve yeniden yaptırılmıştır. Satış tarihi olan 1071’de ise bina harap bir haldedir.

yarısından, eşi İbrahim’e verilmesi şartı ile karşılıksız olarak feragat ettiği görülmektedir.628

Yangınlar dolayısıyla, vakıfların ticari gayelerle alım-satım yaptıkları söylenebilir. Örneğin, Kızıltaş mahallesinde bulunan yanmış mülk ev arsasını, içinde bulunan enkazıyla birlikte Şeyhülislâm Mehmed Efendi vakfının satın aldığı ve bir müddet sonra bir başkasına 110.000 akçe gibi yüksek bir meblağa sattığı görülmektedir.629 Bununla birlikte diğer bir önemli husus ise, vakıfların ellerinde bulunan sermayeyi korumak saikiyle, satmış oldukları enkaz bedelini, daha fazla kâr elde etmek amacıyla faizle işlettiklerine tanık olunmaktadır.630

14. ARSA TEVCİHİ - DEVİR: RECÜL-İ SÂLİHLERE ŞART EDİLEN YERLER

Yangınlar dolayısı ile ulemadan meskene ihtiyaç duyan bir recül-i sâlihe şart edilmiş olan yerlerin devri, önemli bir mesele olarak kayıtlara yansımıştır. Dile getirilen tanıma uyan şahıslar çoğunlukla seyyid, müderris ve şeyh gibi toplumda saygın bir yeri bulunan niteliklere sahip şahıslardan oluşmaktaydı. Bu tarz vakıf yerlerde, eğer önceki mutasarrıf binayı imar etmeye muktedir ise bunu üstlenir, değilse şartları uygun olan bir başkasına devrederdi. Bu arada bu tür yerlerin mutasarrıflarının seyyidlerden oluştuğunu da belirtmek gerekir.

Belgelerde kayıtlı bulunan konuyla ilgili bir vaka dikkati çekmektedir. Buna göre, ulemaya meşrut olan Ali Hoca Vakfı’na ait bir yer, önceki mutasarrıf Ali Efendi tarafından Şeyh Mustafa’ya devredilmiş, fakat bu işlemden yalnızca beş ay sonra Şeyh Mustafa, bina yaptırmaya gücü olmadığını belirterek arsayı Şeyh Ahmed Efendi’ye devretmiştir.631 Şeyh Mustafa’nın arsayı öncelikle kabul etmesi ve ardından devretmesinin sebebini kesin olarak bilmek mümkün değilse bile, imar maliyetinin tahmin edilenden daha yüksek olmasından dolayı yeterli ölçüde borcun temin edilememesi veya farklı bir arsayı devralmış olması gibi nedenler sıralanabilir. Ayrıca şunu belirtmek

628 İŞS, 8, 28a/1 (28 Ra 1071/31 Aralık 1660).

629 İŞS, 10, 45b/5 (10 N 1072/29 Nisan 1662). Satış tarihi Za 1660 yangınından tam bir yıl sonradır (Za 1071).

630 Bk. Saraylı Lâleruh Hatun’un vakfı olan bina yandıktan sonra enkazının satılıp gelirinin “cânib-i vakıfdan irbâh olunmak vakfa nâfi‘ olmağın” faize konduğu iki belge için İŞS, 12, 4b/3 ve 8a/2.

gerekir ki bu tarz yerlerin devrinde, devredenin bir ihtiyacının ya da binayı yeniden yaptıracak mali gücünün olmaması ve devralanın da “mahal ve müstahık” olması arsa tevcihine sebep teşkil etmektedir.632

Bu durumu yansıtan diğer bir örnekte, Seyyid Halil’in oğullarından Seyyid Ahmed’in kendi tasarrufundayken Muharrem 1105/Eylül 1693 tarihinde yanan ev arsasından el çekmesi üzerine bu yerin, kardeşi Seyyid Mehmed’e tevcih edildiği görülmektedir.633 Benzer bir şekilde, bir başka recül-i sâlihe vakfedilmiş olan yerde mülk evi olan Abdürrahim Efendi, yine aynı tarihli yangından sonra, enkazı kırk kuruşa kardeşi Abdurrahman Efendi’ye satmış ve arsadan el çekmiştir.634

Arsa tevcihi ve devir konularında şikâyet defterlerinde recül-i sâlih niteliğine sahip bazı şahıslarla ilgili kayıtlara rastlamak mümkündür. Bu duruma dair bir örnek olayda ilgili şahıs, vakıf zaviyesi yandıktan sonra, vakıfta müsaade olmasına rağmen uzun süreden beri yeniden inşa olunmadığı, üstelik vakfın mütevellisi, cabisi ve diğer kişilerin vezaiflerini aldıkları halde kendisine ve vakfa gadredildiğini ifade ederek, mütevellinin muhasebesinin görülmesi ve gerekenin yapılmasını talep etmiştir.635

15. KAÇINILMAZ SON: KÜÇÜK VAKIFLARIN BÜYÜK