• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM IV: KURAMSAL TARTIŞMA

4.3 Uzamsal Referans Çerçeveleri

4.3.1 Levinson’ın sınıflandırması

4.3.1.3 Uzamsal - Göreli Referans Çerçevesi (uGRÇ)

Bu referans çerçevesinde, koordinat sisteminin başnoktası bir BA’dır ve Kn, Ky ile bu BA’nın perspektifi üzerinden ilişkilenmektedir. Yani, yine bir nesne (Kn) diğer bir nesneye (Ky) göre konumlanmakta, ancak bu konuşucunun ya da yön sağlayan ayrı bir nesnenin bakış açısından olmaktadır (Tenbrink, 2011: 706; Zinken, 2010: 12).

Dolayısıyla, GRÇ diğer referans çerçevelerinden farklı olarak üçlü bir yapılanmaya sahiptir.

BA’nın çoğunlukla bir insana ait olmasına bağlı olarak, GRÇ’nin dilsel kullanımları prototipik olarak ben-merkezli, yani gösterimseldir. Levinson’ın belirttiği üzere, bu eğilim nedeniyle, GRÇ’nin genel olarak insan vücuduna ait düzlemleri, yani yukarı-aşağı, ön-arka ve sağ-sol yarı-kesitlerini temel aldığı söylenebilir. Bu açıdan, koordinatların belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden biri, konuşucunun vücudunun konumudur (Levinson, 2003: 43-44).

Göreli koordinatların farkındalığımız dâhilindeki uzamsal davranışlarımızın çoğunu düzenlediği bir kültürde yaşamaktayız. İzleyici merkezli sağ-sol ayrımına olan bağlılığımız, pek çok şekilde kültürümüzün içine işlemiş durumdadır: yazı yazma yönü, trafik yönü, güzergâh tariflerimizdeki yönelimler, kumanda panellerindeki, masa

düzenlemelerindeki, kapılardaki ben-merkezli asimetriler ve benzerleri (Levinson, 2004: 112).

Öte yandan, daha nadir olmakla birlikte, bakışın yönü ya da başka bir nesne (veya yer) de GRÇ’de koordinatların belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden olabilmektedir (Levinson, 2003: 43-44). GRÇ için verilebilecek tipik bir örnek, ‘Kedi (bana göre) arabanın sağında’dır. Hatırlanacak olursa, yukarıda İRÇ için verilmiş olan ‘Bilgisayar benim önümde’ örneğinde her ne kadar insan vücudu referans alınıyor olsa da, burada insan vücudu yalnızca bir nesne olarak kavramlaştırılmıştır ve bu örnekte BA’yı da içeren üçlü bir yapılanma olmadığından, GRÇ ile karıştırılmaması önemlidir. Öte yandan, yukarıda yine İRÇ için verilmiş olan ‘Top arabanın önünde’ örneği, uygun bir bağlamda GRÇ olarak da yorumlanabilir. Her ne kadar arabanın uzlaşımsal bir ‘ön’ü olsa da, konuşucunun topun yönünü kendisine göre belirlediği bir kavramsallaştırma, yani ‘Top (bana göre) arabanın önünde’ gibi bir ifade ya da anlam da mümkündür.

GRÇ’de konuşucunun alanında ve onunla aynı hat üzerinde ikinci bir nesne olması halinde, her iki nesnenin de doğrudan konuşucu ile ilişkilendirilebilmesi veya iki nesnenin birbirleriyle ilişkilendirilebilmesi için üç farklı olanak ortaya çıkmaktadır.

Bunlar da, GRÇ’nin üç farklı değişkesini doğurmaktadır: yansıtma [reflection], aktarma[translation] ve döndürme [rotation]. Her üç değişkede de, Kn’nin kaynak BA ile Ky ile aynı hat üzerinde –BA ile Ky’nin arasında ya da Ky’nin ötesinde- yer alması gerekmektedir. Böylesi bir durum oluştuğunda, GRÇ’nin asıl koordinat sistemi (X) Ky üzerine aktarılır ve böylelikle merkezi Ky olan ikinci bir koordinat sistemi (X2) oluşmuş olur (Bender vd., 2010: 288).

Yani, bakış açısıyla ilişkilenen koordinatlar GRÇ’nin betimlenmesinin yalnızca ilk adımıdır. Bakış açısına ait koordinatların Kn üzerine eşleştirilmesiyle, ikinci bir koordinat sistemi oluşmaktadır. Bu eşleştirme sonucu oluşan dönüşümler de aktarma, döndürme ve yansıtma yöntemleri ile olabilmektedir.

Aktarmada, yönlendirme eksenleri bir nesneye (yani Ky durumuna geçen nesneye) devredilir ve bu nesne daha önce konuşucunun gördüğü görevi üstlenmeye başlar. Bu durumda, BA ile Kn aynı doğrultudadır ve aynı yöne bakmaktadır. İkinci, yani hedef nesne aracılığıyla konuşucunun ‘önü’ ve ‘ötesi’ biçiminde ayrılabilecek iki ayrı alan tanımlanmış olur. Aynı zamanda, bu nesnenin ön-arka ekseni ile konuşucununkiler eşleştirilmiş olur. Dolayısıyla, BA ile Ky arasındaki alan Ky’nin ‘arka’sı ve BA’nın

‘ön’ü; Ky’nin ötesindeki alan ise Ky’nin ‘önü’, BA’nın ise ‘öte- önü’ olarak tanımlanmış olur. Örneğin, konuşucunun önünde bulunan bir ağacın ötesinde bir top varsa, bu top, konuşucunun önünde (ama ötesinde), ağacın da önündedir (Bender vd., 2010: 288).

Şekil 4

Aktarma, döndürme ve yansıtma (Bender vd., 2010: 288)

KyK

Döndürmede, ön-arka ekseni tersine çevrilir ve böylece Ky nesnenin ön tarafı konuşucuya dönük olmuş olur. Bu durumda, kaynak BA ile Ky arasındaki alan ‘ön’, Ky’ın ötesindeki alan ise ‘arka’ olarak tanımlanmış olur. Örneğin, bir konuşucu ile bir ağaç arasındaki bir top, ağacın ‘önünde’ olarak tanımlanır (Bender vd., 2006: 221-22).

Aslında burada söz konusu olan, konuşucunun BA’sını Ky üzerine yansıtmak, yani konuşucu ağacın yerindeymiş gibi bir canlandırma yaparak ekseni 180° çevirmektir.

Yansıtmada ise ise sağ ve sol algılayan ile aynı kalırken, bakış açısına yakın olan uzamsal bölge ‘ön’ olmaktadır. Ayrıca, bakış açısının karşısındaki taraf Ky’nin de önüdür. Bu değişkede Kn konuşucuyla yüz yüze olan başka bir insan gibi düşünülür (Levinson, 2003: 44-45).

Bunların yanı sıra, GRÇ ve değişkelerinin hiç birinde bakış açısının konuşucuya ya da konuşma katılımcılarından birine ait olması gerekmez. Örneğin, ‘Pınar topu masanın sağına attı’ tümcesinde sağ Pınar’ın bakış açısına göre belirlenmiş olsa da, Pınar konuşmacı ya da konuşma katılımcısı değildir.

Majid vd.’ne göre, GRÇ ile İRÇ arasında sıkı bir bağ vardır; ilki olmadan ikincisinin olması mümkün değildir. Bunun nedeni şu şekilde anlaşılabilir: GRÇ için, tıpkı İRÇ’de olduğu gibi, nesnelerin ve en önemlisi de kişinin bedeninin ön, arka, sağ ve sol taraflara ayrılması gerekmektedir (Levinson, 2004: 109). Dolayısıyla, öncelikle İRÇ’ye içkin bir yöntem gibi gözüken bu ayrıştırma, aslında GRÇ için de temeldir.

Son olarak, Levinson’a göre göreli referans çerçevesini test etmek için şu yollar kullanılabilir: a) Göreli dizgenin içsel parçaları olmayan nesnelerle birlikte kullanılabilmesi. b) Konumlayandan ayrı olarak görüş açısıyla birlikte üçlü ilişki olup olmadığı (Levinson, 2003: 45-46).