• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM IV: KURAMSAL TARTIŞMA

4.5 Talmy’nin Sınıflandırması

Bu bölümün başında da değinilmiş olduğu üzere, referans çerçeveleri ile ilgili olarak yapılmış pek çok çalışma, Levinson’ın kavram ve sınıflandırmalarını temel almıştır.

Bununla birlikte, Talmy’nin kavramları yapılandıran sistemleri betimlediği kitabında, yalnızca referans çerçeveleri değil, bunların kurucu öğeleri de son derece ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir. (Talmy her ne kadar doğrudan ‘referans çerçevesi’ terimini kullanmayıp bunun yerine ‘referans nesnelerin figürleri konumlandırma biçimleri’ vb.

ifadeler kullanmayı seçmiş olsa da, yapmış olduğu sınıflandırmayı Levinson ile karşılaştırırken, bu sınıflandırmayı dolaylı olarak ‘referans çerçeveleri’ ile eşleştirmiştir.)

Özellikle, kitabın dilin uzamı nasıl yapılandırdığını anlatan üçüncü bölümünde, uzamsal ilişkileri kodlayan dilbilgisel araçların (yani temel olarak ilgeçlerin) Ky ve Kn’nin hangi geometrik özellikler ve ayrımlar üzerinden kavramsallaştırılmasına olanak tanıdıkları;

ayrıca, Ky ve Kn arasındaki olası ilişkilenmeler betimlenmektedir. Bu bölümün kapsamı dâhilinde yalnızca Talmy’nin sınıflandırması Levinson ile karşılaştırmalı olarak anlatılacak, çerçevelerin öğelerine ilişkin ayrıntılara ise, bir sonraki bölümde yer verilecektir.

Talmy’nin sınıflandırması, her şeyden önce, Kn’nin konumunu belirleyen tek bir Ky ya da ikincil bir Ky daha olup olmamasına göre, iki temel ayrım üzerinden şekillenmektedir. Bu bakımdan, tıpkı Levinson’da olduğu gibi, ben-merkezlilik kavramına belirleyici bir yer verilmemiş, bunun yerine yalnızca ikili (Kn ve Ky) ve üçlü (Kn ve iki Ky) sistemler ayrımı yapılmıştır. İlk durumda söz konusu olan tek bir Ky’nin içsel geometrik özellikleri olduğu için, bu türden referans çerçeveleri Ky-temelli [ground based] olarak adlandırılmaktadır. Talmy, Ky-temelli referans çerçevelerinin Levinson’ın İRÇ’sine denk düştüğünü de eklemektedir (Talmy, 2001: 212). Yani

buraya kadar Talmy ile Levinson’ın sınıflandırması arasında bir fark bulunmamaktadır.

Aralarındaki fark, sınıflandırmanın geri kalanında ortaya çıkmaktadır.

Talmy’e göre diğer referans çerçevelerinin hepsi de ikincil bir Ky içermektedir.

Hatırlanacak olursa, Levinson’da iki Ky bulunan tek çerçeve ‘göreli’ olandır. Oysa Talmy, MRÇ’nin de iki Ky içerdiğini öne sürmekte ve bu çerçeveyi yine Levinson’dan farklı olarak saha-temelli [field-based] olarak adlandırmaktadır (Talmy, 2001: 212).

Buradaki farklılaşmanın ve bununla bağlantılı olan adlandırmanın ise iki önemli nedeni bulunmaktadır: 1) Saha-temelli bir çerçeve kavramsal olarak mutlak değil, görelidir. 2) Yalnızca yeryüzü-temelli [earth-based] değil, sıra-temelli [queue-based] de olabilmektedir (Talmy, 2001: 213).

Birinci maddenin açılımı, temel yönler gibi, nesnelerin içsel özelliklerinden ya da kişinin bakış açısından bağımsız referans noktalarının bile nihayetinde kültürel uzlaşımlara dayalı olmasıdır. Aslına bakılırsa, Levinson da bunun aksini iddia etmemektedir, ancak kullanmış olduğu ‘mutlak’ terimi nedeniyle yanlış anlaşılabilmektedir. İkinci madde ise, Levinson’ın ‘mutlak’, Talmy’nin ise ‘saha-temelli’ olarak adlandırdığı sistemlerde temel yönleri, yani yeryüzünü temel alan referansın dışında, bir sıranın yönlülüğünün temel alınarak bunun bir referans noktası olarak kullanılabilmesidir (Talmy, 2001: 212).

Örneğin, ‘Banka kuyruğunda Ali Ayşe’nin önündeydi’ tümcesinde, sıranın doğrultusu vazgeçilmez bir referans noktası durumunda olup, birincil Ky olan Ayşe’nin konumunu da kapsamaktadır. Yani, Ali’nin Ayşe’ye göre önde olması, aslında sıranın yönlülüğü üzerinden tanımlanmaktadır. Bu bağlamda, Talmy saha-temelli referans çerçevelerinin sınıflandırmasındaki yerini ‘kapsayıcı bir ikincil referans nesne içerenler’ olarak belirlemektedir (Talmy, 2001: 213).

Dolayısıyla, Talmy’nin kapsayıcı Ky’ler içeren sistemlere ilişkin tartışmasında sahanın türünün veya ölçeğinin herhangi bir önemi yoktur. Hem insanların oluşturduğu bir kuyruk, hem de yeryüzüne ilişkin referanslar aynı nitelikte kabul edilmektedir. Buradan bakıldığında, ‘Banka kuyruğunda Ali Ayşe’nin önündeydi’ örneğinin ne şekilde yorumlanması gerektiği belirsizdir. Zira Levinson’a göre Ali’nin konumu Ayşe’nin bedeni üzerinden belirlendiği için, burada içsel ve ikili bir ilişki olduğu kabul edilmelidir; oysa Talmy’ye göre burada sıranın yönlülüğü de etkili olduğu için, buradaki ilişkiye saha-temelli ve üçlü bir ilişki denilmelidir.

Sınıflandırmaya devam edilecek olursa, ikincil bir Ky nesne içermekle birlikte, bu nesnenin saha-temellideki gibi kapsayıcı nitelikte olmadığı sistemler Talmy’de dışsal olarak adlandırılmakta ve ikiye ayrılmaktadır:

1. Levinson’ın göreli referans çerçevesine denk düşen, ancak Talmy’deki terimsel karşılığı yansıtan-temelli [projector-based] olan çerçevede, Ky nesnenin –insan bedeni gibi- asimetrik bir geometrisi bulunmaktadır. Burada, çoğunlukla konuşucu ya da daha önceden verilmiş olan bir bakış açısı, yansıtmanın kaynağı olarak işlev görmekte ve referans çerçevesini oluşturmaktadır (Talmy, 2001: 212).

Ör. 19: Bisiklet kilisenin solunda (benim bulunduğum ya da son bahsettiğim noktaya göre )

2. Levinson’da bulunmayan, yansıtıcı olmayan ve Talmy’nin kılavuz-temelli [guidepost-based] olarak adlandırdığı dördüncü referans çerçevesinde, Ky nesne ya asimetrik bir geometriye sahip değildir ya da sahip olsa bile bu geometrinin yansıması herhangi bir konumlama işlevi görmemektedir. “Dışsal bir ikincil referans nesne, birincil referans nesnenin kendisine en yakın olan belli bir bölümünü seçen geometrik bir nokta olarak işlev görmekte, bu bölüm de daha sonra yakındaki bir figürün konumlandırılmasını sağlamaktadır” (Talmy, 2001: 212):

Ör. 20: Bisiklet kilisenin mezarlığa bakan tarafında. (Bu örnekte geometrik olarak noktasal olarak kavramlaştırılan ikincil bir varlık (mezarlık), kilisenin ‘belli bir tarafını’

seçmekte ve bu da ‘Kn’nin konumunu belirlemektedir.)

Ör. 21: Bisiklet kiliseyi geçince, mezarlığa doğru. (Bu örnekte Kn’ye giden bir rota verilmektedir.)

Ör. 22: Bisiklet caddenin karşısındaki ara sokağın aşağısındaki kilisenin köşesinde.

(Bu örnekte Ky geometrik bir komplekstir ve Kn’ye giden rota, birbirini izleyen kılavuz noktalar aracılığıyla tarif edilmektedir.)

Ör. 23: Bisiklet kilisenin bu tarafında. (Bu örnekte konuşucu dışsal ve noktasal bir ikincil konumlayan işlevi görmektedir.)

Tablo 8

Talmy'de Kn'yi konumlandırma biçimleri (parantez içinde Levinson'daki karşılıklarıyla birlikte) (Talmy, 2001: 212)

Kn’yi Konumlandırma Biçimleri yalnızca birincil bir

ky ile

ikincil bir ky daha kullanarak

Ky-temelli (içsel) kapsayıcı ikincil nesne

dışsal ikincil nesne

saha-temelli (mutlak)

yansıtmasız kılavuz-temelli

yansıtmalı yansıtıcı-temelli (göreli)

Talmy’nin Levinson’dan diğer bir farkı da, yukarıda anlatılmış olan bütün referans türlerini kesiştiren bir takım terimlerden söz ediyor olmasıdır. Bunlar: yeryüzü-temelli, sıra-temelli ve konuşucu-temelli sistemlerdir.

Yeryüzü-temelli bir sistemde, yeryüzü ve ilişkili referans çerçevesi, Kn’yi konumlamak için Ky-temelli bir tür sistem olarak kullanılabilmektedir. Talmy’e göre Örnek 24’teki

‘doğu’, tümcenin tek Ky’si olduğu için, Ky-temelli bir referans çerçevesi sunmaktadır ve yeryüzüne ilişkin koordinatları temel almaktadır (Talmy, 2001: 213). Ancak Ky-temelli bir sistemden bahsedebilmek için, Ky’nin tümcedeki tek Ky olmasının dışında, içsel özelliklerine dayalı bir referans yapılmış olması gerekliliği de bulunmaktadır. Bu anlamda, Talmy’ye göre dünya asimetrik bir geometriye ve birbirinden ayrı olarak algılanabilir bölümlere sahip bir zemin olarak kabul edildiği için, burada ‘doğu’

dünyanın içsel özelliklerini temel alan bir referans olarak kabul edilebilmektedir (Talmy, 2001: 202). Oysa eğer bu örnek Levinson’a göre incelenecek olsaydı, sunduğu çerçeve mutlak olarak kabul edilecekti.

Ör. 24: Doğuya doğru gittim.

Yine yeryüzü-temelli bir sistemde, yeryüzü ve ilişkili referans çerçevesi saha-temelli bir tür sistem olarak da kullanılabilmektedir. Talmy’e göre Örnek 25’teki ‘doğu’,

‘Ankara’yı kapsayan ikincil bir Ky’dir (Talmy, 2001: 213).

Ör. 25: Ankara’dan doğuya doğru gittim.

Eğer Örnek 25 Levinson’ın bakış açısından ele alınacak olsaydı, ana yönlerden

‘doğu’nun kullanımı bu örneğin mutlak bir çerçeve olarak sınıflandırılmasını gerektirecekti. Öte yandan, bu aynı zamanda birincil Ky olan Ankara’nın denklemden çıkarılmasını gerektirecekti; çünkü Levinson’a göre mutlak sistemlerde yalnızca ikili bir ilişki kodlanmaktadır. Bu örneğin üçlü bir ilişki kodlayan tek çerçeve olan GRÇ

dâhilinde sınıflandırılması ise mümkün değildir, çünkü konuşucunun bakış açısı burada herhangi bir şekilde yer almamaktadır.

Benzer şekilde, sıra-temelli bir sistem de, hem Ky-temelli hem de saha-temelli olarak işlev görebilmektedir. Örnek 26’da ‘sıra’ tek Ky olduğu için burada Ky-temelli bir sistem söz konusudur. Örnek 27’de ise, ‘sıra’, ‘Ahmet’i kapsayan ikincil bir Ky olduğundan, burada saha-temelli bir sistem söz konusudur.

Ör. 26: Ayşe sıranın önüne doğru ilerledi.

Ör. 27: Ayşe sırada Ahmet’in önünde.

Örnek 26 Levinson açısından incelendiğinde, ‘ön’ kavramı ‘sıra’nın içsel geometrisine göre belirlendiğinden, burada içsel bir referanstan bahsedilmektedir. Yani, Talmy ile Levinson arasında terminoloji hariç herhangi bir fark bulunmamaktadır. Öte yandan, Örnek 27’ye bakıldığında, Levinson’a göre Ayşe’nin konumu Ahmet’in bedeninin içsel özelliklerine göre belirlenmektedir ve bir Ky ile bir Kn’den oluşan ikili bir ilişki söz konusudur. Ancak, fark edilebileceği üzere, eğer Ahmet sırada yanına ya da arkasına dönük bir şekilde duruyor olsa, bu durumda Ayşe ya sıranın dışına çıkacak ya da sıranın arkasında kalmış olacaktır. Dolayısıyla, sıranın yönlülüğünün bu çerçevede herhangi bir etkisi olmadığını söylemek mümkün değildir ve aslında burada iki Ky’nin yer aldığı üçlü bir ilişki bulunmaktadır.

Son olarak, konuşucu-temelli bir sistemde, konuşucu, kılavuz-temelli bir sistemin yansıtıcı olmayan Ky’si olarak (Örnek 28), ya da yansıtıcı-temelli bir sistemin asimetrik geometriye sahip nesnesi olarak da işlev görebilir (Örnek 29).

Ör. 28: Bisiklet hangarın bu tarafında.

Örnek 28’deki ‘bu taraf’ herhangi bir şekilde yansıtma yapmamaktadır, çünkü her ne kadar konuşucuyu referans alsa da, bedeninin içsel özelliklerinin burada hiçbir belirleyiciliği yoktur; kişinin bedeni yalnızca noktasal bir kılavuz olarak kullanılmıştır.

Eğer bu örnek Levinson açısından incelenecek olsaydı, ‘bu taraf’ bedensel asimetrisi etkili olsun olmasın, konuşucunun bakış açısını içeriyor olduğu için bir GRÇ olarak kabul edilecekti.

Ör. 29: Bisiklet hangarın solunda.

Örnek 29’da ise, konuşucu yansıtıcı bir işlev görmektedir, çünkü bedeninin asimetrisinden yararlanılmaktadır. ‘Hangarın solu’nun nereye denk düştüğünü belirlenebilir kılan, konuşucunun yüzünün hangara dönük olmasıdır. Bu örnek Levinson’ın bakış açısından ele alınacak olsaydı, tek fark terminolojik olacak, arka plandaki koordinat sistemi ‘yansıtıcı-temelli’ yerine GRÇ olarak adlandırılacaktı.