• Sonuç bulunamadı

C. Türk Kültüründe Toplumsal Cinsiyet ve Cinsiyet Rollerinin AlgılanıĢı

1.8. EĢ Olarak Kadın

1.8.3. Uyarıcı ve Yol Gösterici EĢ Olarak Kadın

Türk toplumunda kadın aklı temsil eder. Destanlarda eĢine akıl verip, bazı durumlarda uyarır ve yol gösterir. Bu da kadının toplum içerisinde sözünün geçtiğini ve fikrini rahatlıkla dile getirdiğini gösterir.

Er Tabıldı Destanı‘nda Torkobek‘in annesi eĢi Çalkalmak‘a yol gösterir: ―Hanım sana uygun ise,/ Hatunun sözü geçerliyse,/ Benim de söyleyeceklerim var./ Verecek olursanız Torku‘yu,/ BeĢ Kırgız‘la gelelim,/ Haysiyetliyse Tabıldı,/ Onu iyice sınayalım./ Onun ihtiyarını getirmeden,/ Kır gün burada bakalım./ ġahin ise Tabıldı,/ Önce niyetini öğrenelim./ ÇatıĢıp da düĢman olmadan,/ Kızı verip yaklaĢalım./ Kırgızlar‘la birlik olup,/ Eziyet etmeden halkımızı bakalım…‖ (Namatov, 2001: 514).

Kırgız Türk destanlarında eĢleri zor durumda kaldıklarında veya ne yapacaklarını bilemediklerinde eĢleri onlar için plan yapar ve yol gösterir. Azkaza Baatır Destanı‘nda Gaoz Han aklına bir gün peri kızı düĢer ve endiĢeye kapılır. Bunu gören

113 karısı Cıldız Ay derdini dinler. Daha sonra Gaoz Han ―Cıldız Ay Ģimdi bana küsme/ Cambıl'a gitmem bulmadan Köhi Katı/ Babamız periden üç kız almıĢ idi./ Bir gün ecel yetince göçer dünyadan./ Her Ģeye rağmen Cılız Ay'ı alamazsam,/ Kaygılı yüreğimden gitmez hasret./O zaman sevgili için gitmemezlik edemem.‖ der. Durumu anlayan Cıldız Ay eĢi Gaoz Han‘a peri kızını nasıl yakalayacağına dair yol gösterir: ―Kız, ey bahadır, beni dinle, dedi/ Perinin saltanatını anlattı./ Yakalamanın yolunu öğreteceğim,/ Aklına çivi gibi çaktı söylenen sözü./ Üç gün sonra bana gelecek/ Erliğin gayretini göstermelisin./ GiriĢe altın sandık koyacağım,/ Belli etmeden seni içine koyacağım‖ der. Bunun üzerine Gaoz Han ―Razıyım padiĢah kızı Cıldız Ay'ım./ Sizinle yoldaĢ yapan Tanrı'm./ Hile ile yakalarsan bu kızı/ Ölene kadar iyiliğini unutmam.‖ der (Egimbayeva, 2012: 113-114).

Destanlarda kadınlar, eĢleri zor durumda kaldıklarında, baĢı sıkıĢtıklarında nasihat verir. Eğer destanlarda erkekler eĢlerinin tavsiyelerine uyar, sözünü dinlerse tehlikelerden kurtulurlar, eğer eĢlerini dinlemez, tavsiyelerine uymazlarsa zararlı duruma düĢer ve bundan büyük bir piĢmanlık duyarlar. Manas Destanı‘nın Radloff varyantında, Almambet Er Kökçö‘nün yanından gidince, Ak Erkeç eĢi Er Kökçe‘ye, ―"Ey Er Kökçöm, ey efendim,/ erkekliğin var ama aklın yok,/ bir hiç ile uğraĢıyorsun./ Bir at yüzünden dostluk bozulur mu?/ Elbise yüzünden dostluk bozulur mu?/ Bir Kök-ala'yı sakınayım derken/ birçok attan oldun,/ sürüyü

sakınayım derken/ birçok sürüden oldun!/ Günleri sayacak olursam,/ geceleri sayacak olursam/ Almambet geleli bir ay olmuĢ./ ġimdi Almambet gidince,/ kapıdan

çıkınca gördüm ki/ hayvanların meleği/ hep canların meleği/ çıkmıĢ arkasından

gidiyor./ Bu gün ayın yedisi,/ yarın ayın sekizi,/ Kök-ala'nı vermezsen/ mahvolup gideceksin sen !/ Bu gün söyle de burada kalsın!” Ģeklinde uyarır ve yol gösterir

(Radloff, 1995: 41).

BaĢka bir yer de Cakıp Han, Manas‘ın dirilmesinin ardından, oğlunu aramaya çıkar bulamaz. Bunun üzerine baybiçesine akıl danıĢır, ihtiyar kadın―Ala-dağ gibi doğan Cakıp Han,/ Serek ile Sırgak'ın/ can dostu Kara-toko ile/ Bakay'a da gittin mi?/ Ona da haber verdin mi?"/ "Hayır onlara gitmedim."/ "Bu üçüne kadar git de,/ onlara da haber ver gel !/ Burunları büyüdü,/ öğütler hep kayboldu./ Serek ile Sırgak'ı da/

üçünü buraya alıp gel,/ Bakay'ı da alıp gel!/ Yalvar, canımızı feda edelim!/ Manas'ın mezarına gidelim‖ Ģeklinde yol gösterir (Radloff, 1995: 104).

114

Manas bir gün kâfir Coloy‘a savaĢ açmak ister. Bu durumu önceden rüyasında gören Coloy‘un karısı Angıçal kızı Ak Saykal eĢini, uyarır. Destanda Ģu Ģekilde geçmektedir: ―Angıçal kızı Ak Saykal/ Coloy'un karısı değil mi?/ Pek kerim bir insan idi,/ gece bir rüya görmüĢtü./ Erkenden ayağa kalktı,/ çıkıp Coloy'a geldi o,/ Coloy'a gelince dedi ki:/ "Tövbe, Coloy, büyük hanım,/ dün gece bir rüya gördüm,/ bu pek müthiĢ bir rüyaydı,/ yüreğimi ürküten/ bir rüyaydı bu./ Karaça'yı kötü niyetli görüp/

hep at sesi iĢittim./ DüĢman zulmünü çok gördüm!/ Kudretini görmedim ben,/ gazabını çok tattım ben,/ bahadır Coloy, büyük han!/ Rüyam beni korkutuyor,/ arĢın

boylu Er Manas/ sürülerine saldırmıĢ,/ yıldızlara doğru bakıp,/ yüzünü güneĢe

çevirmiĢ,/ elbise yağmalaıp sırtına giymiĢ,/ baĢlık yağmalayıp baĢına geçirmiĢ !/ Bunlar ne demek olsa gerek?‖(Radloff, 1995: 144-145). Fakat Coloy bu uyarıları dinlemez ve sonunda kendisi zararlı duruma düĢerek, Manas‘ın ona kılıç sallaması üzerine ölür.

Destanın bir yerinde de Kanıkey, Manas‘ı uyarır, Manas karısını dinlemez: ―Han çocuğu Kanıkey, Manas'ı yakaladı,/ Han Manas'a dedi ki:/ "Hayvanlar için bu uğursuz/ bir gün, efendim,/ pars yılında yaĢın yirmi/ beĢ, efendim,/ bu yıl senin

doğduğun yıl, efendim,/ atlar için bu uğursuz bir yıl, efendim,/ erler için bu uğursuz

bir yıl, efendim !"/ Manas' yakalayıp da" Dur! Dur!" dediyse de Manas aldırmadı,/ Kanıkey'in sözüne kulak vermedi!‖ (Radloff, 1995: 156).

Semetey gece bir rüya görür, eĢi Ak Çürök önce onun sonra kendi rüyasını yorar ve bu rüyaların iyi bir rüya olmadığını belirtir: ―Gece bir rüya gördün,/ gece gördüğün

rüya korkunç bir rüyaydı/ yüreğimi yakan bu rüyayı/ ben sana yorayım,/ sonra da buradan gideyim!/ Kavak dibinden sarsıldı;/ deniz dibinden çalkalandı,/ efendim, söyle ne dernek bu?/ Ölü ile dirilerin/ ervahı ata binmiĢlerdi,/ ervahın dirliği kaçmıĢ

demektir./ Göğe uçan sarı alaca ağlayacak,/ çok ihtiyar yaĢlılar ağlayacak,/ gökteki

ekin kargası ağlayacak,/ altı yaĢındaki çocuk ağlayacak,/ ben rüyandan korkuyorum!/

Sen bu seferden vazgeçsen!/ BaĢka bir sefer yola çıksan!;/ NakıĢları altın hilalli

sancak gördüm,/ altı birlik ordu gördüm,/ dalgalanan sancaklar gördüm,/ yer titreten ordu gördüm!/ Gel Ģu seferden vazgeç!‖ (Radloff, 1995: 242). Burada görüldüğü

üzere sefere çıkmaması eĢini uyarır ve yol gösterir. Fakat Semetey eĢini sözlerine aldırmaz.

Manas Destanı‘nın Orozbekov varyantında bey Cakıp çocuğu olmaz ve bu duruma çok üzülür. Ne yapacağını bilemez bunun üzerine ilk eĢi Çıyırdı bir rüya görür.

115 Rüyasında aksallı bir adam iki elma verir. Bu elmalardan beyaz elma nefsini öldürmesi içindir. Bir de kırmızı elma verir. Rüyasını Cakıp‘a anlatır. Çocuğun olması için Cakıp‘a Ģu Ģekilde yol gösterir: ―Bey Cakıp anlattı rüyasını,/ Karısı Ģunları anladı./ KonduracakmıĢ tanrım,/ Devlet kuĢunu baĢına,/ BaĢkaları duymasın,/ Anlat bunu yakınlarına./ Ben de güzel rüya gördüm,/ EritecekmiĢ tanrım/ Kalbindeki buzları,/ BaĢıboĢ gezen kalabalık sürülerimizi/ Esirgemeyelim bundan,/ Yarın milleti toplayıp,/ En azından kırk elli hayvan keselim./ Kaybolan çocuk bulun ursa,/ Acımadan malı keselim./ Sonu nasıl olur bilemeyiz,/ Küçük bir düğün yapalım./ Kabul edilirse dileğimiz,/ Sağ salim bulunursa/ KaybolmuĢ ailemiz.” (Musayev, Akmataliyev, 2007: 47). Fakat eĢi Cakıp bu söylenenlere kızar ve söylediklerini dinlemez. Fakat genellikle destanlarda görüldüğü gibi eĢinin sözünü son çare olarak yerine getirir (Musayev, Akmataliyev, 2007: 73).

Er TöĢtük Destanı‘nda Kenceke eĢinin canının bulunduğu demir eğeyi gidip Celmoguz‘dan alması için Er TöĢtük‘ü uyarır ve Er TöĢtük demir eğeyi almak için yola çıkacağı zaman ona nasihat verir, yol gösterir:

Altı ayaktuu ala atıñ Tamanı cuka taĢ ötöt Mañdayı cuka kün ötöt Cayın caylap katesiñ TöĢtük Cay ısıkka kalasın TöĢtük KıĢın kıĢtap ketesin TöĢtük KıĢ suukka kalasın TöĢtük Böödö ölüp kalasın TöĢtük Üstüñdögü kıl torko TöĢtük Baktası cuka ton eken TöĢtük Katındın atı demeseñ TöĢtük Çal kuyruktu minip al TöĢtük Katındın tonu debeseñ TöĢtük Kıl torkumdu kiyip al TöĢtük.

Altı ayaklı ala atın, Tabanları ince, taĢ batar, Alnı ince, güneĢ vurur,

Yaz boyunca yazı geçireceksin, Yaz sıcağında kalırsın,

KıĢ boyunca kıĢı geçireceksin, KıĢ soğuğunda kalırsın, Yok yere ölürsün TöĢtük, Üstündeki ipekli giyim TöĢtük, Pamuğu ince giyimmiĢ, TöĢtük, Karımın atı demezsen TöĢtük, Çal Kuyruk‘a bin, TöĢtük!

Karımın giyimi demezsen TöĢtük, Benim ipeklimi giy, TöĢtük!‖ (Ġliç, 2012: 58-59).

Kadın erkeğine yeri geldiğinde öğütler vererek nasıl davranması gerektiğine dair fikirler öne sürer. Sarinci, Bököy Hikâyesi‘nde Sarinci Ak Bermet‘le evlenmek istediğini söyler. Bunu duyan Bököy, ikinci eĢ olarak Sarinci‘nin evleneceği eĢ adayı

116 Ak Bermet‘i almak ister. Bunun üzerine Bököy‘ün ilk eĢi Akça, Bököy‘ü uyarır ve öğüt verir. Ak Bermet‘i alacağı konusunda itiraz etmez, olgun bir davranıĢ sergiler. Fakat Bököy‘e bu evlilikten vazgeçmesini söyler. Hikâyede bu davranıĢı Ģu Ģekilde sergilenmiĢtir:

Baykoomdo Koñnurdun, Aytıp kelgen sözünün

Baarısı calgan – tögün – dep. Alam – dep, baatır aptıkpa, Ak Bermet sizge kelin – dep. Ak Bermeti alam – dep, An üçün peylin süybösün, Körbösöm da bilemin, Bermettin sizge tiybesin. Ġniñe düĢman kılmakka, Ortodo buzup cürbösün… Koñurbay sözü calgandır. KündöĢtüktön kep aytpaym, Küygöndüktön degi aytpaym, ―Kelininiğdi alam – dep, Kantip kastık oyloysuñ Kargaday calgız inine? Calgızdın zaybın sen alsañ, Ayıkpagan söök öçtü Caman bolor tübüñö.

MüĢahadelerime göre Kongur‘un SöylemiĢ olduğu sözün

Hepsi yalan, dolan dedi

Alacağım-diye, yiğit, heyecanlanma Ak Bermet sizin gelininiz- dedi Bermet‘in size dokunamayacağını Görmesem de biliyorum,

Onun için ―Ak Bermet‘i alacağım‖ diye Gönlün sevinmesin.

Yeğenine düĢmanlık besleme, Arayı bozmaya çalıĢmasın… Kongurbay‘ın sözü yalandır. Sözü kıskançlıktan söylemiyorum, Kızgınlıktan da söylemiyorum. ―Gelinimi alacağım‖ diyerek, Karga gibi yalnız yeğenine, Nasıl düĢmanlık düĢünürsün? Yalnız‘ın karısını sen alsan,

DüĢmanlık edenin sıhhati düzelmez, Yazık olur soyuna.

(Alper, 2004: 144-145).

Boston Destanı‘nda, Boston Cezbilek‘e, hem ana-babasını görmek, kardeĢi Kara Çaç‘ın kaygılarını dinlemek hem de yurduna yönelik düĢman saldırdığı için gideceğini söyler. Bunun üzerine Cezbilek, Boston‘un yolda baĢına bir Ģey geleceğinden ve oraya gidip de dönemeyeceğinden endiĢelenerek onu uyarı ve yol gösterir:

Karabozdoy can dosun Aytkanına könüp cür. BaĢtagan colgo barıp cür.

Karaboz gibi can dostunun Söylediğine uy.

117 …

Anık çarçap bararsıñ, Aran izdep tabarsıñ. Dagı aytamın Alp Boston, KarındaĢıñ Kara Çaç, Aruusuna sen kirseñ, Kelbes cayga ketersiñ, Kaygı tartıp ötörsüñ, Karaboz amal tappasa, Ak coluñdu açpasa, Ceriñdi takır körböysüñ, Eliñe kaytıp kelbeysiñ.

Yorulup bitap düĢüp varırsın, Zor arayıp bulursun.

Daha da söyleyeyim Alp Boston, KardeĢin Kara Çaç'ın

Masumluğuna inanırsan, Gelmez yola gidersin, Kaygı çekip ölürsün, Karaboz çare bulmazsa, Hayırlı yolunu açmazsa, Yurdunu asla göremezsin, Halkına dönüp gelmezsin.

(Akmataliyev; Kadırmambetova, 2009: 186).

CanıĢ BayıĢ Destanı‘nda Celkayıp ile BayıĢ kaçarlarken Aydıñ-Köl‘ün kıyısına geldiklerinden sayısız askerin orada olduklarını görürler. Celkayıp düĢmandan nasıl kurtulacağını bilemez ve kaçma yollarını arar. Celkayıp BayıĢ‘ı bu konuda uyarır: DuĢmandarga körünböy

BaĢka ayla tabalık Kutular caktı bet alıp Tetir colgo salalık. Adırduu beles aĢalık Ak-Munar toodo col bolsa Aralap ötö kaçalık.

Ce bolboso sırttanıp

ÇarpıĢıp çaman kelybet ko. Oñoy menen bul duĢman Saga bagınıp berbeytko. Tılimdi alıp bul colu TiyiĢip buga barbagın. Calgız canın talaada Mayıp bolup kalbagın. Menin atım ayal da

DüĢmanlara görünmeden BaĢka bir çare bulalım

Kurtulacağımız tarafa yönelip Tersine yola koyulalım. Tümsekli yer aĢalım

Ak-Munar dağda yol olursa DolaĢıp geçip kaçalım. Aksi takdirde yiğidim

Sanırım çarpıĢmaya gücün yetmez. Bu düĢman kolay kolay

Sana boyun eğmese gerek. Sözümü dinleyip bu kez Buna saldırıp gitme. Bir baĢına bozkırda Kötürüm olup kalma. Benim adım kadındır

118

Az tiyer saga cardamım. Az dokunur sana yardımım.

(Akınataliyev; Mukasov, 2013: 126). Kadın erkeğine dikkat etmesini söyler, gelecekte olacak kötü felaketler konusunda onu uyarır. KocacaĢ Destanı‘nda KocacaĢ gördüğü bir rüyayı Zulayka‘nın yorumlamasını ister. Kadın bu rüyayı iyiye yormaz ve eĢini uyarır: ―Yorumlamadan rüyanı bıraksana./ KuĢağı bele bağlamıĢsın,/ Yollanıp dağa varmıĢsın,/ Avcılıktan fayda yok,/ Avcım bırak bu iĢi./ O zaman ben üzülüp dul kalırım./ Çarığı ayağa bağlamıĢsın,/ Baban ihtiyar, kardeĢin küçük./ ÇatıĢmaya girme, KocacaĢ,/ O zaman ben kederlenip dul kalırım./ Altın toynak, çevik bilek,/ Atını tutup binmiĢsin,/ Baban ihtiyar, kardeĢin küçük,/ Ne yapacaklar senin ev halkın?/ KuĢanma bırak demiri,/ Ġsteyerek evlendiğin Zulayka,/ O zaman ben azap çekip yanarım… Bu tüfeği sonunda,/ Eğer dinlersen avcı bırak,/ Sizi ölüme götürür.‖ Fakat bu uyarılara rağmen eĢini sözünü dinlemez (Akmataliyev; KırbaĢev, 2007: 77, 79). KocacaĢ, aramaya gider. Uzun süre gelmeyince Zulayka eĢini bulmak için yola çıkar. KocacaĢ‘ı bulduğunda onu yine uyarıp geri dön diye yalvarmasına rağmen KocacaĢ: ―Sözünden döndükten sonra,/ O adam insan değil./ Tutayım diye Eçki 'yi,/ Elimi uzatmıĢ bulundum./ Ettiğim yemin olmasa,/ Haberim bile yok idi,/ Zulayka kederinden karĢı çıkmak için./ Kinlenip ettiğim yeminim böyle,/ Kederlenme Zulayka,/ Ben gidemem gerçekten.‖ der (Akmataliyev; KırbaĢev, 2007: 173).

Masallarda da kadınlar tehlikli bir durum karĢısında eĢlerine yol göstermektedir. Kırgızların ―Uyanık Fakir‖ (Amalduu Kedey) adlı masalda han bir gün bir yıl içerisinde Hızır‘ı getirene bir tabak altın vereceğini ilan eder. Bunu duyan fakir çiftin karısı eĢine gidip bu altını almasını söyler. Fakir adam eĢinin söylediğine önce itiraz etsede daha sonra ikna olup bir tabak altını alır. Bunlar yerler içerler, bir yıl dolmasına yedi gün kalınca hanın gelip öldüreceğinen korkarlar. Bunun üzerine karısı eĢine Ģu Ģekilde yol gösterir: ―Bir künü ayalı eköö cıldı esepteĢse cıl maalına ceti kün kalıptır. OĢondo ayalı: "Ceti kündön kiyin kandın vaziri kelet, men seni Kıdırdı izdep ketken deymin. Sen toogo kaçıp ket",- dep küyöösün toogo kaçırıp ciberet.‖ (Bir gün hanımıyla birlikte günleri hesaplasalar ki, yılın dolmasına yedi

gün kalmış. O zaman hanımı: "Yedi gün sonra hanın veziri gelir. Ben senin için Hızır'ı aramaya gitti, derim. Sen dağa kaç," diyerek kocasını dağa kaçırmış.)

119 ―Biricik Oğul Canadıl‖ (Calgız Uul Canadıl) adlı masalda Canadıl‘ın kız kardeĢi Karlığaç düĢman Kalmuk Han‘ı Çekir Han‘la evlenmeye karar verirler. Fakat Çekir Han Canadıl‘ın kız kardeĢini vermeyeceğini düĢünürler. Bunun üzerine Karlığaç abisine ihanet planları yapar ve ağabeyine karnına ağrı girdiğini kötüleĢtiğini söyler. Ağabeyi bahĢılar getirdiyse de çözüm bulmazlar. Bunun üzerine Karlığaç Çekir Han‘a gitmelerini söyler. Çekir Han ebe, doktor gönderir. Onlar hastalığa iyi gelecek tek Ģeyin "Mürök KakbaĢ'ın suyu‖ deva olduğunu söylerler. Fakat bunlar planın bir parçasıdır. Daha sonra Canadıl yola çıkacağı zaman eĢi Ģu Ģekilde uyarır: "Eyvah, biricik oğul Canadıl'ın kız kardeĢinin Çekir Han'dan aldığı söz var. Mürök KakbaĢ'ın suyuna gitme, baĢını derde sokma!" der. Canadıl ona inanmaz, hanımını döver ve yola çıkar." Fakat sonunda Canadıl‘ın eĢi haklı çıkar (Doğan, 2009: 193).

Kırgızların baĢka bir masalı olan ―Kötü Çoban‖ (Caman Koyçu) da Kötü‘nün eĢi akıllı ve bilgilidir. Masalda yer alan Deli Han, Kötü‘nün eĢine âĢık olur. Bunun üzerine Kötü‘yü öldürüp karısıyla evlenmek ister. Deli Han bir plan yaprak Kötü‘yü ölümsüzlük suyu bulması için ―gidilse gelinmez‖ adlı yola gitmesini ister. Bu durumu anlayan karısı bilge tavrını göstererek kocasının ne yapması gerektiğini anlatır. ―Kadın, hana giden kocasına: ‗Han, seni uzağa gönderecek, gitmem deme, gidiver! Seni yiğitler yolcu eder. Aygıra binme, semiz kısrak isteyip bin. Hanın seni yolcu eden yiğitleri seni bırakıp dönerler. Onların arkasından sen de geri gel. Hiç kimseye görünmeden eve gir. Hiç kimseye sırrını söyleme,‘der.‖ Daha sonra Kötü yolda giderken yiğitlerden ayrılıp evine gelir, karısı onu bir müddet çukurun için saklar. Deli Han altı aydan sonra gelip asıl niyetini söyleyince Kötü saklandığı yerden çıkar (Karadavut, 2006: 377-379). ―Madılgen Güzel‖ (Madılgen Suluu) masalında Madılgen erkek kılığına bürünür. Bir gün hanın kuĢu onun bulunduğu kulübeye konar. Han almaya gittiğinde kızı görünce güzelliğine hayran olur. Ama onun kız mı erkek mi olduğu ne kadar yol denedilerse de öğrenemezler. Sonunda Hanın hanımları yol göstermiĢtir: ―O zaman hanın bir hanımı: "Ey Han'ım! Onun kız ya da erkek olduğunu öğrenmek zor değil. At yarıĢı yapalım, deyin. Erkekse eteği dalgalanıp gider, kız ise gömlek eteğinin uçmaması için sıkıca tutarak yarıĢacaktır. Böylece öğrenmiĢ olacaksınız.‖ der.‖ (Doğan, 2009: 242).

―Han ile Vezir‖ (Kan Menen Vezir) masalında Han kızına sormadan onu kel biriyle evlendirir. Kız akılsız olan bu kocasını akıllı yapar. Ardında Han‘ın kızı kocasına yol gösterir. Ġkinci gün ve üçüncü gün de kocası birer saksağan vurur. Bunu gören kız

120 kocasına der ki: ―Hanın bir altın geyiği var. Senede bir defa gelir. Her sene onu avlamaya çalıĢırlar, kimse yakalayamaz. Sen ona git, onu yakala. Han ile arkadaĢ ol. Giderken han ile karĢılaĢırsın han, sana ‗altın geyiği kovala!‘ diye bağırır. Sen ona uyma… Han senin yanına ―dostum‖ diye yaklaĢır. Yol boyunca sesini çıkarma. ġehri dolandıktan sonra evine götürerek geyiği bağla…‖ Ģeklinde akıl verir ve yol gösterir. Altın geyiğin geleceği zamanı belirleyen han, kırk yiğidi ile ava çıkar. Kız da bunu öğrenince kocasını tulpara bindirir, eline okunu vererek onu gönderir. Kocası yola çıkar. Hanımının dediklerinin hepsini bir bir yapar, geyiği de yakalar. Daha sonra kız kocasına Han‘ı evine davet etmesini söyler. Kocası dediğini yapar ve Han‘ı evine getirir. Han karısını görmek ister. Kız bir süre çıkmaz. Han bir daha görmek istediğini söyleyince kız Han‘ın karĢısına çıkar. Han, kızını görünce, kız da babasını görünce ağlayarak birbirlerine sarılırlar. Han, kızının akıllılığını takdir ederek tahtını damadına bırakır. Bundan sonra ―Hatun iyi, er iyi‖ diye söylenen söz halk arasında yayılır (Özen, 2008: 326-327). Masalın sonunda söylenen ―Hatun iyi, er iyi‖ sözü kadının akıllığına ve bilgeliğine vurgu yapmaktadır. Kadın ustaca hareketleri ve verdiği akıl sayesinde eĢini yönetmiĢ ve kendiyle birlikte eĢini de üst seviyelere taĢımıĢtır. Önceden hiçbir iĢe yaramayan koca, eĢinin verdiği akıl sayesinde tahta geçmiĢtir.