• Sonuç bulunamadı

1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile, ülkenin sağlık şartlarının iyileştirilmesi ve halkın sağlığına zarar veren bütün hastalıklarla veya diğer zararlı etkenlerle mücadele etmek ve gelecek neslin sağlıklı olarak yetiştirilmesini sağlamak ve halka sağlık ve sosyal yardımda bulunmak devletin genel kamu hizmet ve görevlerinden sayılmıştır612.

Her ilde Sağlık Bakanlığına bağlı bir sağlık müdürü bulunur ve sağlık müdürleri görev yaptıkları ildeki valilerin sağlık müşaviridirler. Valiler, mevcut kanunlar içerisinde sağlık müdürlerini istihdam ederler ve onların sağlık konularında görüş ve düşüncelerini alırlar. Sağlık

607 3285 sayılı Kanun, m. 20; Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliği, m. 60. 608 3285 sayılı Kanun, m. 23.

609 3285 sayılı Kanun, m. 25. 610 3285 sayılı Kanun, m. 28. 611 3285 sayılı Kanun, m. 30. 612 1593 sayılı Kanun, m. 1.

145 müdürleri, görev yaptıkları vilayetin sağlık iş ve işlemlerinden vali ile birlikte sorumlu olup; sağlık mevzuatının en iyi şekilde uygulanmasına nezaret ederler613.

Aynı şekilde her ilçede de, bir veya birden fazla hükümet doktoru bulunur ve bunlardan bir tanesi vali onayı ile sağlık grup başkanı olarak görevlendirilir614. Sağlık grup başkanları kaymakamların emri altındadır ve kaymakamların sağlık iş ve işlemleri konusunda müşaviridirler615.

Her il ve ilçe merkezinde, vali ve kaymakamın başkanlığında toplanan bir umumi hıfzısıhha meclisi oluşturulur. İlde bu meclisler, sağlık, bayındırlık, tarım ve milli eğitim müdürü ile var ise, sahil sağlık merkezi doktoru, bir hükümet ve belediye doktoru ve hastane başhekimi ile garnizon ve askeri birlik bulunan yerlerde en büyük askeri doktor ve serbest çalışan bir doktor ile bir eczacıdan ve belediye başkanından oluşur. İl meclisi, vali veya valinin görevlendireceği sağlık müdürünün başkanlığında toplanır. Sekreterlik hizmetleri, vali tarafından görevlendirilecek kişi tarafından yürütülür. İlçelerde de hıfzıssıhha meclisi, kaymakamın başkanlığında belediye başkanı, sağlık grup başkanı, tarım müdürü, varsa askeri doktor ve kaymakam tarafından görevlendirilen bir serbest doktor ile bir serbest eczacıdan oluşur616. Hıfzısıhha meclisleri, olağan olarak ayda bir defa toplanır. Olağanüstü bir durumun veya salgın bir hastalığın ortaya çıkması halinde valinin veya Sağlık Bakanlığının talebi üzerine daha sık da toplanabilirler617.

Hıfzısıhha meclislerine görevlendirilen üyeler, her üç yılda bir değişir. Eski üyenin tekrar görevlendirilmesi mümkün olup; her değişiklik kaymakam tarafından valiliğe, valilik tarafından da Sağlık Bakanlığına bildirilir618.

Hıfzısıhha meclisleri; il veya ilçenin sağlık şartlarını daima göz önünde bulundurarak, belediye ve köy sınırları içerisindeki sağlık şartlarının iyileştirilmesini ve var olan sıkıntıların giderilmesini sağlayacak gerekli tedbirleri alırlar. İnsanlar açısından tehlike teşkil eden yaygın ve salgın hastalıklar konusunda halkı bilgilendirerek, koruyucu sağlık tedbirlerinin öğretilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda da gerekli tedbirleri alırlar. Bunun yanısıra salgın hastalıkların önlenmesi konusunda alınması gerekli tedbirleri tespit ederek uygulanmasını sağlarlar.

613 1593 sayılı Kanun, m. 6, 7.

614 Şayet ilçede yataklı tedavi kurumu yoksa, bu durumda görevlendirilen doktor sadece idari tabip olarak görev

yapar.

615 1593 sayılı Kanun, m. 8. 616 1593 sayılı Kanun, m. 23, 24. 617 1593 sayılı Kanun, m. 26. 618 1593 sayılı Kanun, m. 25.

146 Uygulamada sık sık, grip, kızamık, suçiçeği gibi bulaşıcı hastalıklar veya aşırı kar yağışı ve dondurucu soğuklar nedeniyle, ilk ve orta dereceli okullarda eğitim ve öğretime il veya ilçe hıfzısıhha meclis kararları ile ara verilmektedir619.

Hıfzısıhha meclisleri tarafından karara bağlanmış mahalli görevler ve işler, vali veya kaymakamlar tarafından yerine getirilir. Tereddütlü veya anlaşılamayan konular, kaymakamlık tarafından valiliğe; valilik tarafından da Sağlık Bakanlığına sorulur ve gelen cevaba göre hareket edilir620.

Bulaşıcı veya salgın bir hastalığın ortaya çıkması veya çıkmasından şüphe edilmesi veya böyle bir ihbarın yapılması durumunda, derhal hükümet doktorları, olmaması halinde belediye doktorları tarafından duruma müdahale edilir. İhbarın doğruluğu ve doğru ise hastalığın çıkışı ve nedenleri araştırılır ve durum derhal mülki idare amirine bildirilir. Bulaşıcı hastalıkla mücadele eden sağlık personeline, bütün kolluk teşkilatları ve askeri birlikler gerekli yardım ve kolaylığı göstermek zorundadırlar. Sağlık müdürlüğü veya sağlık grup başkanlığı tarafından bulaşıcı veya salgın hastalığın önlenmesi amacıyla ilk etapta gerekli tedbirler alınır. Görevli sağlık personelinin raporu doğrultusunda hıfzısıhha meclisleri derhal toplantıya çağrılarak hastalığın önlenmesi ve söndürülmesi konusunda alınması gereken tedbirler karara bağlanır. Bütün kamu kurum ve kuruluşları bu tedbirlere uymak zorundadırlar621.

Yaşadıkları çevreye bulaşıcı ve salgın bir hastalığı taşıma riski çok yüksek olan kişiler, geçici olarak ve bu neden ortadan kalkıncaya kadar mesleklerini icradan, hıfzısıhha meclis kararı ile men edilirler622.

Köylerdeki mezarlıkların yerleri, bu konuda sağlık grup başkanlığının görüşü alındıktan sonra o köyün bağlı olduğu kaymakam tarafından tespit edilir. Birbirine yakın birden çok köy için tek bir mezarlık yeri tespit edilebilir623.

Doktor bulunmayan yerlerde ölülerin muayeneleri sağlık memurları veya bu iş için yetiştirilmiş memurlar tarafından yapılır ve defin ruhsatı verilir. Bunların bulunmadığı yerlerde defin ruhsatı ya jandarma karakol komutanı veya köy muhtarları tarafından düzenlenir. Bütün

619 1593 sayılı Kanun, m. 27. 620 1593 sayılı Kanun, m. 28. 621 1593 sayılı Kanun, m. 65, 69. 622 1593 sayılı Kanun, m. 76. 623 1593 sayılı Kanun, m. 213.

147 belediye ve köylerde, ölü muayenesi yapacak ve defin ruhsatı verecek olanlar, vali veya kaymakamlar tarafından tayin ve ilan edilirler624.

Otelcilik ve pansiyonculuk yapacak ve her ne suretle olursa olsun ücret karşılığı misafir kabul edecek kişilerin özel izin almaları zorunludur. Bu izin belediye sınırları içerisinde belediye başkanları; belediye sınırları dışında ise vali veya kaymakamlar tarafından verilir. İzin verilmeden önce, bu yerlerin sağlık yönünden durumları sağlık teşkilatları tarafından incelenir625.

Birinci sınıf gayri sıhhi müessese ruhsatları Sağlık Bakanlığı tarafından verilir ve verilen ruhsat Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bildirilir. Ruhsat almak isteyen işletme sahipleri bir dilekçe ile işletmenin bulunduğu yerdeki valilik veya kaymakamlığa müracaat ederler. Bu müracaat üzerine sağlık teşkilatı tarafından gerekli rapor düzenlenir ve dosya Sağlık Bakanlığına gönderilir. Sağlık Bakanlığı gerekli görür ise, ayrı bir soruşturma ve araştırmadan sonra gerekli ruhsatı verir626. İkinci sınıf gayri sıhhi müessese ruhsatları, gerekli araştırma ve soruşturmalardan sonra, valiler tarafından düzenlenir. Üçüncü sınıf gayri sıhhi müessese ruhsatı verme konusunda da kaymakamlar yetkilidir. Vali ve kaymakamlar tarafından düzenlenen ruhsatlar, Sağlık ile Sanayi ve Ticaret Bakanlıklarına bildirilir627.

624 1593 sayılı Kanun, m. 219. 625 1593 sayılı Kanun, m. 260. 626 1593 sayılı Kanun, m. 271. 627 1593 sayılı Kanun, m. 272.

148 SONUÇ

Güvenlik ihtiyacı, insanların tarihi açıdan duydukları en eski ihtiyaçtır ve bu temel ihtiyaç devletin en önemli görevi olarak kabul edilmiştir. Güvenlik hizmetleri tarihi açıdan bütün devletlerde, silahlı ve hiyerarşik açıdan askeri veya sivil idarecilere bağlı kolluk teşkilatları tarafından yerine getirilmiştir. Tarihi süreç itibariyle emniyet hizmetleri, başta askeri kuvvetler ile yürütülürken zaman içerisinde yerini profesyonel kolluk teşkilatlarına bırakmıştır. Adı ne olursa olsun toplum içerisinde düzen, güvenlik ve tasarruf emniyetini sağlamaya ve temelde suç işlenmesini önlemeye yönelik sınırlamaların bütününü genel idari kolluk tedbirleri ve bu kolluk hizmetini yerine getiren kuruluşları da genel idari kolluk teşkilatları olarak isimlendiriyoruz.

Modern toplumlarda genel idari kolluk, kamu düzen ve güvenliğinin sağlanması ve korunması amacıyla hareket eden ve sivil otoriteye bağlı bir kolluktur. Ülkemizde kamu düzeninin sağlanması ve korunmasından İçişleri Bakanlığı sorumlu ve yetkilidir. İçişleri Bakanlığı, ülke genelinde emniyet ve asayiş hizmetlerini kendisine bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı aracılığıyla yerine getirir. Emniyet ve asayiş hizmetleri, İl ve ilçe seviyesinde İçişleri Bakanlığı adına vali ve kaymakamlar tarafından yürütülür. Kural olarak bütün genel idari kolluk teşkilatları mülki idare amirlerinin emri altındadır ve önleyici kolluk görevlerinin yerine getirilmesinden mülki idare amirlerine karşı sorumludurlar. Jandarma, sorumluluk alanı olarak belediye sınırları dışında ve henüz polis teşkilatı kurulmayan yerlerde; polis, belediye sınırları içerisinde; sahil güvenlik teşkilatı ise deniz ve karasularımız içerisinde görevli ve yetkilidir. Sorumlu oldukları bölgelerde ayrı bir adli kolluk teşkilatı olmadığı için, adli kolluk hizmetleri de polis, jandarma ve sahil güvenlik tarafından yerine getirilmektedir.

İl İdaresi Kanununa göre vali ve kaymakamlar, il ve ilçe sınırları içerisinde kamu düzen ve güvenliğinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ve bozulan kamu düzeninin yeniden kurulması konusunda birinci derecede sorumlu kılınmıştır. Önleyici kolluk yetkisi tamamen mülki idare amirlerinin görevlerindendir. Bu nedenle il ve ilçe sınırları içerisinde görev yapan bütün genel ve özel kolluk kuvvetleri vali ve kaymakamların emri altındadır. Vali ve kaymakamlar, mülki sınırları içerisindeki kamu düzen ve güvenliğini sağlamak için gerekli karar ve tedbirleri almak ve bunları uygulamak konusunda tam yetkilidirler.

Devlet ve toplum hayatı açısından böylesine önemli bir görev ve sorumluluğu yürüten vali ve kaymakamların, genel idari kolluk teşkilatları üzerindeki kontrol ve yetkilerinin de tam olması zorunludur.

149 Belediye sınırları içerisinde emniyet ve asayiş hizmetlerini yürütmekle yetkili ve görevli kolluk teşkilatı polistir. Polis, genel idari kolluğun en önemli asli unsurudur. Polisin taşra teşkilatları olan il ve ilçe emniyet müdürlük/amirlikleri vali ve kaymakamların gözetim ve sorumluluğu altında görev yaparlar. Polis sadece adli görevlerinin ifası konusunda Cumhuriyet savcılarına karşı sorumludur. Polis izin, sicil, açığa alınma, ceza verme ve her türlü özlük hakları itibariyle tamamen vali ve kaymakamlara bağlı olarak görev yapar. Bu bağlılık emniyet ve asayiş hizmetlerinin etkin ve verimli şekilde yerine getirilmesinde, mülki idare amirleri açısından son derece önemlidir. Vali ve kaymakamların, polisin sorumlu olduğu alanlardaki önleyici kolluk yetkilerinin varlığı ve etkinliği tartışmasızdır.

Genel idari kolluğun en büyük ve ikinci asli kuvveti jandarmadır. Gerçekten de Ülkemiz yüzölçümünün yaklaşık yüzde (92)’si jandarmanın görev ve sorumluluk alanını oluşturmaktadır. Jandarma, teşkilat kanununda da belirtildiği gibi önleyici kolluk görevi yapan silahlı ve askeri bir kolluk kuvvetidir. Yaptığı görev itibariyle sivil görev ifa eden jandarma, İçişleri Bakanlığına bağlı bir kolluk teşkilatıdır ve taşradaki mülki görevlerinin yerine getirilmesi açısından vali ve kaymakama karşı sorumludur. Bununla birlikte jandarma, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçasıdır ve eğitim ve öğrenim açısından Genelkurmay Başkanlığına bağlıdır. Seferberlik ve savaş durumunda jandarma teşkilatı, tamamen Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlanmaktadır. Dolayısıyla jandarma açısından çifte bağlılık sözkonusu olmakta, bu da uygulamada önleyici kolluk hizmetlerinin yerine getirilmesinde aksaklıklara neden olmaktadır.

Jandarma, mülki görevlerinin yerine getirilmesi konusunda vali ve kaymakamlara karşı sorumlu olmasına rağmen, bu sorumluluk idari bir bağlılığı içermemektedir. Vali ve özellikle kaymakamların jandarma üzerinde klasik anlamda idari yetkileri bulunmamaktadır. Vali ve kaymakamlar, uzman jandarma çavuşlar dışındaki jandarma personeli hakkında ceza verme, açığa alma, görev yerini değiştirme, sicil verme ve özlük hakları itibariyle bir yetkiye sahip değildir. Jandarma personeli izin, sicil, disiplin ve özlük hakları konusunda tamamen askeri üstlerine bağlıdır. Mülki idare amirlerinin jandarmayı teftiş ve denetlemesi de olağan değildir. Zaten jandarma teşkilat kanununa göre kaymakamların böyle bir yetkisi de bulunmamaktadır.

Jandarmanın nevi şahsına münhasır ve özerk bir teşkilat olarak görev yapması, emniyet ve asayiş hizmetlerini vali ve kaymakamlar açısından olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanunu günümüz şartları itibariyle yeniden ele alınmalı ve jandarma personeli sicil, disiplin, izin ve özlük hakları itibariyle vali ve kaymakamlara bağlanmalıdır. Eğitimi ve teknik donanımı açısından, geçmiş yıllarla kıyaslanamayacak ölçüde kendisini yenileyen jandarma teşkilatında da uzmanlaşmaya gidilmeli ve uzman personel istihdam oranı artırılmalıdır. Yine uzun vadede, tamamen kadrolu personel uygulamasına

150 geçilmeli ve acemi er uygulamasına son verilmelidir. İl ve ilçelerde jandarma bölük komutanları, mesailerinin büyük bir kısmını askerin iaşesi, eğitimi ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda harcamakta ve dolayısıyla asli görevleri olan emniyet ve asayiş ile önleyici kolluk hizmetlerine yeterince zaman ayıramamaktadırlar. Kaldı ki, narkotik, istihbarat, bilgi toplama, kaçakçılığı önleme, bilişim suçları ile mücadele ve halkla ilişkilerin geliştirilmesi gibi güvenlik hizmetlerinin, bugünkü teşkilat yapısıyla verimli ve etkili bir biçimde jandarma tarafından yürütülmesi mümkün gözükmemektedir.

Devlet kolluğu olan genel idari kolluğun üçüncü unsurunu, sahil güvenlik teşkilatı oluşturmaktadır. Sahil güvenlik teşkilatı, polis ve jandarma ile kıyaslandığında oldukça yeni bir kolluk teşkilatıdır. İçişleri Bakanlığına bağlı bir kolluk teşkilatı olmasına rağmen, sahil güvenlik teşkilatının vali ve kaymakamlar yönünden hiçbir bağlılığı bulunmamaktadır. Sahil güvenlik teşkilatının, sivil idareye bağlılığı ve mülki idare amirleri ile olan ilişkileri jandarmanın da gerisindedir. Sahil güvenliğin kendine özgü yapısı ve tamamen askeri bir teşkilat olması, mülki idare açısından önleyici kolluk hizmetlerinin icrasındaki verim ve etkinliği azaltmaktadır. Bu nedenle sahil güvenlik teşkilatının kanuni düzenlemeyle Jandarma Genel Komutanlığına bağlanması ve görevlerinin jandarmaya devredilmesi, önleyici kolluk hizmetlerinde etkinliği artıracak ve genel idari kolluk alanındaki çok başlılığı azaltacaktır. Aynı şekilde deniz sahilleri, boğazlar ve limanlarda, emniyet ve asayiş hizmetlerinin deniz polisi adı altında polis teşkilatı tarafından yürütülmesi de düşünülebilir.

Kamu düzeninin sağlanması ve korunmasında veya bozulan kamu düzeninin yeniden kurulmasında vali ve kaymakamlar gerektiğinde silahlı kuvvetlerden de yararlanabilir. İl İdaresi Kanununa göre bu yetki sadece valilere tanınmıştır. Kaymakamlar böyle bir durumda validen askeri kuvvet ister ve en yakın askeri birliğe de haber verir. Bu durumda yardıma gelen askeri kuvvet, vali ve kaymakamın emir ve sorumluluğu altında görev yapar. Müdahale eden askeri kuvvetin görevi, önleyici kolluk görevidir ve askeri kuvvetin adli kolluk yetkisi bulunmamaktadır. Buna rağmen önleyici kolluk görevi yapan askeri personelin, görevleri nedeniyle işledikleri suçlar hakkında askeri mevzuata tabi olması bir çelişki doğurmaktadır. Aynı olayda birlikte görev yapan jandarma veya polis 4483 sayılı Kanuna tabi olurken, askeri personel Askeri Ceza Kanununa ve farklı bir yargılama usulüne tabi olacaktır. Yine vali ve kaymakamın görev yapan askeri personel üzerinde sicil ve disiplin yönünden bir yetkisinin bulunmaması da ayrı bir eksikliktir.

Genel idari kolluk alanında çok sayıda kanun, tüzük ve yönetmelik vali ve kaymakamlara yetki ve sorumluluk vermektedir. Bu kadar geniş ve önemli yetkilerin kullanılması ve görevlerin yerine getirilmesi iyi yetişmiş ve nitelikli mülki idare amirlerinin varlığını zorunlu kılmaktadır.

151 Mevzuatı takip eden, araştırmacı, sorgulayan ve halkla ilişkilerde uzmanlaşan idareciler şüphesiz genel idari kolluk hizmetlerinde verim ve etkinliği artıracaklardır. Diğer yandan toplumun sosyo- ekonomik yapısı ve değer yargılarındaki değişimlere paralel olarak mevzuatın yenilenmesi, ileri ve modern devletlerdeki emniyet ve asayiş hizmetlerindeki gelişmelerin özenle takip edilmesi de hizmette kaliteyi yakalamada yararlı olacaktır.

152 KAYNAKÇA

AÇIKMEŞE İbrahim, Cumhuriyetin 70. Yılında Jandarma Genel Komutanlığı, TİD, sy. 401, Aralık 1993.

AKIN Ahmet, Genel Zabıtanın Problemleri, Asayiş Şurası ve Müşavirliklerin Kurulması Hakkında Kişisel Görüşler, TİD, sy. 397, Şubat 1997.

AKMAN Nurettin, Yönetimde İç Güvenlik ve Jandarma, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1991. ALPAY Mehmet, Türkiye’de Zabıta Problemi,TİD, sy. 325, 1970.

ALYOT Halim, Türkiye’de Zabıta, Ankara 1947.

ATAKLI Mücip, Güvenlik ve Asayiş, MBD, c.7, sy. 54, Ocak, Mart 1979.

AYDIN A. Hamdi, Polisin Organizasyon Yapısı ve Yönetim Sisteminde Postmodern Değişim, TİD, Haziran 2000, sy. 427.

ÇINAR Bekir, Demokratik Devletlerde Polis ve İstihbarat, Yeni Türkiye Dergisi, Ekim 1997. ÇOKER Ziya, Mülki İdare Amirliği ve Geleceği, TİD, y. 65, sy. 401, Aralık 1993.

ÇOLAK Haluk, Kolluk Teşkilatı ve Adli Kolluk, Sayıştay D, Mart 1998.

DERDİMAN R.Cengiz, Kamu Yönetiminde Polis Eylem ve İşlemleri, TİD, sy. 408, Eylül 1995. DERDİMAN R.Cengiz, Kolluğun Cumhuriyet Savcısı Karşısında Konumuna İlişkin Düşünceler

ve Öneriler, TİD, Haziran 1997, sy. 415.

DERDİMAN R.Cengiz, Polisin Parmak İzi ve Fotoğraf Alma Yetkisi, TİD, Haziran 1996, sy. 413.

DURAN Lütfi, İdare Hukuku Ders Notları, İstanbul 1982.

DÜNDAR A. Nihad, Osmanlı Yönetiminde 78, Cumhuriyet Döneminde 70 Yılı Geride Bırakan Bir Teşkilat, Polis Teşkilatı, TİD, Aralık 1993, sy. 401.

DÜNDAR A. Nihat, Cumhuriyet Polisi, TİD, Aralık 1998, sy. 421.

ELBİRLER M.Yavuz, Yönetim Bilimi Açısından Kolluk Kuvvetleri, Tarihi Gelişim ve Etkinlikleri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Ü., İstanbul 1990.

ERDOĞAN Özcan, Mülkiye Müfettişleri İçin, Sahil Güvenlik Bölge/Grup Komutanlığı Teftiş Rehberi, (www.icisleri.gov.tr.)

153 ERYILMAZ Bilal, Kamu Yönetimi, Üniversite Kitapevi, İzmir 1994.

FINDIKLI Remzi, Şeffaf Polislik, TİD, Aralık 1993, sy. 401.

FINDIKLI Remzi, Çağdaş Polislik, Değerler-Nitelikler-Roller, TİD, Aralık 1992, sy. 397.

GENÇ Turan, Mülki İdare Amirlerinin Güvenlik Görevleri ve Güvenlik Hizmetlerinin Teşkilatlanması, TİD, yıl 65, sy. 399, Haziran 1993.

GİRİTLİ İsmet – BİLGEN Pertev – AKGÜNER Tayfun, İdare Hukuku, İstanbul 2001. GÖRELİ İsmail Hakkı, İl İdaresi, Ankara 1952.

GÖRGÜLÜ Fahri, Güvenlik Sorununa Genel Bir Yaklaşım, AİD, c. 13, sy. 1, 1980. GÖZLER Kemal, İdare Hukuku, c. II, Bursa 2003.

GÖZÜBÜYÜK Şeref – AKILLIOĞLU Tekin, Yönetim Hukuku, Ankara 1992. GÖZÜBÜYÜK Şeref, Yönetim Hukuku, Turhan Kitapevi, Ankara 1998.

GÜNAL Yılmaz, İdare Amirlerine Tanınan Zabıta Yetkilerinin Kullanılma Şekli olarak Bir Örnek Olay, AÜSBFD, c. 21, sy. 4, Aralık 1966.

GÜNAYDIN Osman, İlçe Yönetimi ve Kaymakam, İSD, c. 1, sy. 6, Kasım 1987. GÜNDAY Metin, İdare Hukuku, Ankara 1997.

GÜNEY Erhan, Jandarmanın Önleyici Kolluk Gücü Olarak Kolluk İçerisindeki Görevi, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul 1990.

GÜR Muhlis, Jandarma Teşkilatının Son Durumu, İSD, c. 2, sy. 5, Eylül 1988.

GÜRAN Sait, Genel İdare Zabıta Faaliyetlerinde Askeri Kuvvetlere Başvurulması, AİD, c. 3, sy. 1, Mart 1970.

IŞIK Hüseyin, Cumhuriyetin 50. Yılında Jandarma, TİD, Eylül-Ekim 1973, sy. 344.

İDARENİN YENİDEN DÜZENLENMESİ İLKELER VE ÖNERİLER, İdari Reform Danışma Kurulu Raporu, TODAİE Yayınları, No: 123, Ankara 1972.

İL GENEL YÖNETİMİ, İçişleri Bakanlığı Yayını, İç Düzen Genel Rapor 5, c. 1, Ankara 1972. KABAALİOĞLU Haluk – YILDIRIM Turan, Türkiye’nin İdari Teşkilatı, İstanbul 1995. KARAGÖZ Ahmet, İdari Kolluk, İdari Kolluk Önlemleri ve Bu Önlemlere Başvurmadaki

Şartları, İdari Kolluk Önlemlerindeki Ölçülülük İlkesi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Ü., İstanbul 1990.

154 KARATEPE Şükrü, İdare Hukuku, İzmir 1995.

KAVGACI H. İbrahim – ÇINAR Bekir, Medya, Polis ve Demokrasi, Yeni Türkiye, Özel Sayı, Aralık 1996.

KAYA Cemil, İdarenin Takdir Yetkisi ve Yargısal Denetimi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 1997.

KELEŞ Ruşen, Yerinden Yönetim ve Siyaset, İstanbul 1992. KIRATLI Metin, Koruyucu İdari Hizmetler, Ankara 1973.

KOLLUK HİZMETLERİ, İçişleri Bakanlığı Yayını, İç-Düzen Genel Rapor 5, c. 1, Ankara 1972.

KÖKSAL Erhan, Türkiye’de Vali ve Kaymakamların Fonksiyon ve Yetkileri, AİD, c. 2, sy. 1, 1969.

KUBİLAY Metin, Türkiye’de Mülki İdare Sistemi, TİD, sy. 5, Eylül 1988.

MERKEZİ HÜKÜMET TEŞKİLATI KURULUŞ VE GÖREVLERİ, Mehtap Raporu, TODAİE Yayınları, Ankara 1966.

NALİŞ Seyfettin, Taşra Düzeyinde Devlet ve İçişleri Bakanlığı AİD, c. 14, sy. 3, Eylül 1981. NAZLIOĞLU Bedri, İçişleri Bakanlığında Yapılan Mevzuat Çalışmaları, TİD, sy. 398, Mart

1993.

OKÇABOL Derviş, Zabıta Tarihi-3, Polis Enstitüsü Yayını, Ankara 1940. ONAR Sıddık Sami, İdare Hukukunun Umumi Esasları, İstanbul 1966.

ORKUN Hüseyin Namık, Eski Türklerde Zabıta ve Karakol Sözlerine Dair Bir Araştırma, Polis Dergisi, Nisan 1934, sy. 309.

ORTAYLI İlber, Türk İdare Tarihi, TODAİE Yayını, Ankara 1979. ÖZAY İl Han, Günışığında Yönetim, İstanbul 2002.

ÖZER Ahmet, Genel İdarenin Taşra Kuruluşları ve Mülki İdare Amirleri, TİD, sy. 401, Aralık 1993.

ÖZEV Arif Fikret, Jandarmanın İdari Kolluk Faaliyeti, Yüksek Lisans, 1999.

ÖZŞEN Tayfur, Cumhuriyetin 70. Yılında İçişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri, TİD, sy. 40l, Aralık 1993.

155 ÖZYİĞİT Ercan – USLU Emrullah, Demokrasi ve Polis, Yeni Türkiye, Özel Sayı, Ekim 1997. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI Genel Sekreterliği, Sahil Güvenlik Komutanlığının

Tarihi, Görevleri ve Geleceğe Yönelik Hedefleri, TİD, Mart 1992, sy. … ŞAFAK Ali – BIÇAK Vahit, Ceza Muhakemesi Hukuku ve Polis, Ekim 1999.

TANIR Oğuz, Cumhuriyetin 70. Yılında Sahil Güvenlik Hizmetleri, TİD, sy. 401, Aralık 1993. TONGUR Hikmet, Önleyici Zabıtanın Sevk ve İdaresi, TİD, sy. 211, Temmuz-Ağustos 1951.