• Sonuç bulunamadı

SIKIYÖNETİMİN SON BULMASI VE YARGI DENETİMİ

B. SIKIYÖNETİM

2. SIKIYÖNETİMİN SON BULMASI VE YARGI DENETİMİ

Sıkıyönetim rejiminin amacı, kamu düzenini ağır ve çok ciddi şekilde bozan nedenlerin ortadan kaldırılması ve kamu düzeninin sağlanması ile genel güvenlik ve asayişin temin edilmesidir. Eğer sıkıyönetim, seferberlik ilanı ile birlikte yapılmışsa amaç, savaş hazırlıklarının tamamlanmasıdır. Savaş durumunda sıkıyönetim ilanı sözkonusu ise amaç; savaşın zorunlu kıldığı tüm tedbirlerin alınmasını sağlamaktır. Bunlardan dolayı sıkıyönetim nedenlerinin ortadan kalkması ile, sıkıyönetim de yeni bir idari işlemle sona erer. Bunun yanısıra, sıkıyönetim kararının TBMM tarafından onaylanmaması veya sıkıyönetim süresinin bitmesi ile de, sıkıyönetim kendiliğinden sona erer208.

206 1402 sayılı Kanun, m. 2. 207 GÜNDAY, s. 279.

45 Sıkıyönetimin sona ermesi ile birlikte, normal kolluk düzeni geri gelir. Kolluk yetkisi askeri makamlardan sivil makamlara geçer. Sıkıyönetim askeri mahkemelerinin görev ve yetkileri de sona erer. Mahkemelere intikal eden, serbest olan veya hazırlık soruşturması safhasında olan bütün dava dosyaları, görevli ve yetkili adli yargı mercilerine intikal ettirilir209. Yine sıkıyönetimin kaldırılması ile birlikte, askeri mahkemelerce tutuklanarak askeri cezaevine konulan sanıklar, Adalet Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığının varacağı mutabakat çerçevesinde sivil cezaevlerine alınırlar. Adli infaz sistemi, bu kişiler hakkında da uygulanır210.

Sıkıyönetim ilanı işlemi, Bakanlar Kurulu tarafından yapılan icrai bir idari işlemdir. Dolayısıyla idari yargıda iptal davasına konu olabilir. Bununla birlikte Danıştay, sıkıyönetim ilanı işlemini nitelik olarak, TBMM onayından geçtiği için, yasama işlemi olarak görmekte ve görevsizlik kararı vermektedir211. Aynı düşünce olağanüstü hal ilanına ilişkin kararlar için de geçerlidir. Bununla birlikte sıkıyönetim (veya olağanüstü hal) kararları meclis kararı haline dönüştükten sonra, Anayasa Mahkemesi tarafından da denetlenememektedir. Çünkü Anayasada, Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenebilecek TBMM kararları tek tek belirtilmiştir. Bu durumda Sıkıyönetim (ve Olağanüstü Hal) ilanına ilişkin kararlar, hem idari yargı hem de anayasa yargısının denetimi dışında kalmaktadır212.

Anayasada, sıkıyönetim makamlarının tesis ettikleri idari işlemlerin yargı denetimi dışında kalmasına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamasına rağmen; 1402 sayılı Kanunun Ek (3.) maddesi uyarınca sıkıyönetim komutanlarına tanınan yetkilerin kullanılmasına ilişkin idari işlemler hakkında iptal davası açılmamaktadır. Yine aynı maddeye göre, sıkıyönetim komutanlarının şahsi kusurları nedeniyle hukuki sorumlulukları dahi ileri sürülememektedir. Bu durumda sıkıyönetim kolluk makamlarının, idari yargı denetimine tabi olduklarını söylemek mümkün gözükmemektedir.

Uygulamada sıkıyönetim rejimin bitmesiyle birlikte; Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından, Olağanüstü hal ilan edilmekte ve kamu düzeninin sağlanması, genel güvenlik ve asayişin temin edilmesi, bir kez de bu suretle gözlemlenmektedir213. 209 1402 sayılı Kanun, m. 23. 210 1402 sayılı Kanun, Ek m. 9. 211 DDK, E. 70/442, K. 70/445, KT. 05.07.1970, DD. sy. 2, s. 19. 212 GÜNDAY, s. 280. 213 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 771.

46 İKİNCİ BÖLÜM

GENEL İDARİ KOLLUK TEŞKİLATLARI I. JANDARMA

A. TANIMI VE TARİHÇESİ

Jandarma kelimesi Fransızca “Gendarmerie” kelimesinden dilimize geçmiştir. Gendarmerie kelimesi Fransızca “Gens” ve “Darmes” kelimelerini birleşmesinden meydana gelmekte ve “silahlı adamlar” anlamı taşımaktadır214. Bununla birlikte “Jandarma” kelimesinin, Mısır’da “muhafız, koruyucu” anlamına gelen Farsça kökenli “Candar” kelimesinden dilimize geçtiği de iddia olunmaktadır. Selçuklular döneminde şehrin emniyet ve huzurunu temin eden görevlilere de “Candar” denilmekteydi. Ancak jandarma kelimesinin Fransızca mı yoksa Farsça mı olduğu konusunda tam bir netlik bulunmamaktadır215.

2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun (3.) maddesinde jandarma şu şekilde tanımlanmıştır: “Türkiye Cumhuriyeti Jandarması emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanun ve nizamların verdiği görevleri yerine getiren silahlı, askeri bir güvenlik ve kolluk kuvvetidir.”

Tarih boyuncu birçok devlet kurmuş olan Türkler, milli savunma ile genel güvenlik ve asayişin sağlanmasını beraber düşünmüşler ve askeri kuvvetlerle iç güvenliği temin etmişlerdir. Eski Türk Devletlerinde, devletin idari ve adli kolluk hizmetleri, eyalet veya devletin başında bulunan komutanlar tarafından yürütülmüştür. Orhun Kitabeleri’nde “Yargan” olarak geçen ve emniyet ve asayiş hizmetlerini yürüten, bir kolluk teşkilatının bulunduğu bilinmektedir216.

İslamiyeti kabul etmelerinden sonra Türkler kolluk teşkilatını islami esaslara göre yeniden düzenlemişler ve Anadolu Selçuklularından itibaren kolluk faaliyetleri konusunda kadılık sistemini uygulamışlardır. Büyük Selçuklularda “Şahne”, Anadolu Selçuklularında “Surta”, Osmanlılarda “Subaşı” ve daha sonrasında ise “Zaptiye” ve nihayet “Jandarma”, kamu düzeninin korunması ve emniyet ve asayiş hizmetlerinden sorumlu bir teşkilat olarak karşımıza çıkmaktadır217.

Osmanlı Devleti’nde mülki idare, kaza, sancak ve eyalet sisteminden oluşmuş; kazalarda “Kadı”, sancaklarda “Mirliva” veya “Sancak Beyi”, eyaletler de ise “Mirmiran” veya “Beyler” o

214 AKMAN Nurettin, Yönetimde İç Güvenlik ve Jandarma, Ankara 1991, s. 59. 215 OKÇABOL Derviş, Zabıta Tarihi-3, Polis Enstitüsü Yayını, Ankara 1940, s. 58. 216 AKMAN, s. 60.

47 yerde padişahı temsil eden mülki ve askeri otorite olarak görev yapmışlardır. Osmanlı Devletinin başkenti İstanbul’da kolluk hizmetleri, aynı zamanda önemli bir askeri ocak olan yeniçeriler tarafından yürütülmüştür. Bu amaçla İstanbul’un belli yerlerinde karakollar açılmış ve bu karakollarda “Karakullukçu” denilen yeniçeriler görev yapmışlardır. Bu değişikliklerden sonra kolluk hizmetlerinde en büyük makam Sadrazamlık olmuştur. Sadrazamdan sonraki kolluk makam ve görevlileri olarak, Yeniçeri Ağası, Cebecibaşı ve Cebeciler, Kaptan Paşa, Topçubaşı ve Topçular, Bostancıbaşı ve Bostancılar, Hasekiler, Baltacılar, Çavuşlar, Kapcılar, Çavuşbaşı, Muhzir Ağa, Asesbaşı ve Kadılar emniyet ve asayişten sorumlu olarak görev yapmışlardır218.

Osmanlı Devletinde kolluk hizmetleri, 1826 tarihine kadar polis ve jandarma ayrımı olmaksızın, askeri görevliler tarafından ve askeri hizmet olarak yürütülmüştür. 1826’ya kadar yeniçeri ve sipahi teşkilatları tarafından yürütülen emniyet ve asayiş hizmetleri, bu tarihte Yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla birlikte yerini, Asakir-i Muntazama-ı Mansuri ve Asakir-i Muntazama-i Hassa ve 1834 yılında Anadolu ve Rumeli’nin bazı eyaletlerinde kurulan Asakir-i Redife isimli askeri teşkilatlara bırakmıştır219.

Jandarmanın kuruluşundan günümüze kadar geçirdiği safhalar, genellikle beş dönem halinde incelenmektedir. Birinci dönem 1826-1846 tarihleri arasındaki dönemidir. Bu dönem Yeniçeri ocağının kaldırılmasından sonraki süreci kapsar. Asakir-i Muntazama-i Mansuri ve Asakir-i Muntazama-i Hassa adı altında askeri teşkilatlar kurulmuş ve bunlar İstanbul’un en büyük kolluk amiri durumuna gelen Serasker’e bağlanmıştır. Osmanlı Devletinin zor döneminde ortaya çıkan bu teşkilatlar, eyaletlerde yetersiz ve etkisiz duruma düşmüş ve ülke genelinde halkın can ve mal güvenliği temin edilememiştir. Bu nedenle halkın can, mal ve ırz güvenliğini sağlamak için Gülhane Hattı Hümayunu ilan edilerek, kolluk teşkilatları bakımından yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Bu dönemde kolluk hizmetleri, Sancak beyleri ve Eyalet valilerinin emrindeki aylıklı özel zaptiyeler, zaptiye memurları ve zaptiye teşkilatları marifetiyle yürütülmüştür220.

İkinci dönem 1846-1879 tarihleri arasındaki dönemdir. Bu dönemde “Zaptiye Müşirliği” adı alında İstanbul’da bir teşkilat kurulmuş ve eyalet ve sancaklardaki Umur-u Zaptiye hizmetleri bu makama bağlanmıştır. 14 Haziran 1869 tarihinde Asakir-i Zaptiye Nizamnamesi çıkartılarak, Zaptiye Müşirliği kanuni bir düzenlemeye tabi tutulmuştur. Zaptiye Müşirliği,

218 AÇIKMEŞE İbrahim, Cumhuriyetin 70. Yılında Jandarma Genel Komutanlığı, TİD, Aralık 1993, sy. 401, s.

311.

219 AÇIKMEŞE, s. 312.

48 Dahiliye Nezaretinden ayrılarak üst seviyede askeri makam olan Seraskerliğe bağlanmıştır. Bu dönem, emniyet ve asayişte ülke genelinde sorumlu olan teşkilatların, tek elden sevk ve idarelerinin sağlandığı dönemdir. O nedenle bu döneme Tevhid-i Zabıta Dönemi de denilmektedir221.

Üçüncü dönem 1879-1909 tarihleri arasındaki dönemdir. 93 Harbi olarak adlandırılan Osmanlı-Rus savaşından sonra, kolluk teşkilatında bozulan düzen ve disiplinin tesisi için Fransa ve İngiltere’den askeri uzmanlar getirtilmiş ve Avrupa Devletlerinde olduğu gibi, etkili ve kuvvetli bir jandarma teşkilatı oluşturmak istenmiştir. Sadrazam Sait Paşa tarafından, Seraskerliğe iç güvenlik teşkilatının yeniden düzenlenmesi için emir verilmiş ve bu emir içeriğinde de kurulacak yeni kolluk teşkilatının ismi “Jandarma” olarak belirlenmiştir. Zaptiye Müşirliği’nin adı Zaptiye Nazırlığı’na dönüştürülmüş ve yeniden Seraskerliğe bağlanarak, jandarma teşkilatı da “Umum Jandarma Merkeziyesi” adını almıştır. İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonraki askeri ve idari teşkilattaki yenileştirme faaliyetleri, jandarmaya da yansıtılmıştır222.

Dördüncü dönem 1909-1923 tarihleri arasındaki dönemdir. Bu dönem yeniden teşkilatlanan jandarmanın, özellikle Rumeli’de büyük başarılar gösterdiği ve teşkilatın tüm yurt geneline yaygınlaştırıldığı dönemdir. Bu dönemde jandarma, Umum Jandarma Komutanlığı adıyla teşkilatlandırılmış ve Harbiye Nezaretine bağlanmıştır. Bunun yanısıra, başarılı olmuş yabancı subayların müfettiş olarak görevlendirildiği, Jandarma Müfettiş-i Umumiliği adı altında bir teşkilatta oluşturularak, ülke müfettişlik bölgelerine ayrılmıştır. 1914 yılında jandarma teşkilatına kanuni bir dayanak kazandırmak için, Jandarma Kanunu yürürlüğe sokulmuş ve 1917 tarihinde de jandarmanın mülki makamlarla ilişkilerini düzenleyen kararname çıkarılmıştır. Bunun akabinde 1919 yılında da jandarma, İçişleri Bakanlığı’na bağlanmıştır. İstiklal Savaşı süresince jandarma, huzur ve güvenliğin sağlanmasında ve TBMM’nin kararlarının uygulanmasında ve isyanların bastırılmasında ordu ile birlikte büyük yararlılıklar göstermiştir223.

Nihayet beşinci dönem, 1923’ten bugüne kadar uzanan dönemdir. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanı ile birlikte jandarma teşkilatı yeniden yapılandırılmıştır. Öncelikle teşkilat, 10 Haziran 1930 tarihinde kabul edilen 1706 sayılı Jandarma Kanunu ile mevzuat dağınıklığından kurtarılarak, bugünkü hukuki statüsüne kavuşturulmuştur. Bu dönemde sabit jandarma birlikleri, (13) bölge müfettişliği ve bunlara bağlı il jandarma alay komutanlıkları

221 IŞIK Hüseyin, Cumhuriyetin 50. Yılında Jandarma, TİD, Eylül-Ekim 1973, sy. 344, s. 105. 222 AÇIKMEŞE, s. 315.

49 oluşturulmuştur. 1956 yılında 6815 sayılı Kanunla sınır, kıyı ve karasularının güvenlik ve asayişine ilişkin görev, Gümrük Genel Komutanlığı’ndan alınarak, jandarma teşkilatına verilmiştir.224 1957 yılında jandarma sınır birlikleri, tugaylar haline dönüştürülmüş ve jandarma eğitim tugayları oluşturulmuştur. Müteakip yıllarda da, anarşik olaylarla daha etkili mücadele için, Jandarma Komando Birlikleri ve keşif ve gözetleme helikopterlerinden oluşan, Jandarma Havacılık Birliği kurulmuştur. Bunların yanısıra 1969 yılında, genel komutanlık bünyesinde Narkotik Şube oluşturulmuş ve bu amaçla kullanılmak üzere üç uçaklı bir hava kontrol ekibiyle takviye edilmiştir225.

6815 sayılı Kanun ile jandarmaya verilen, kıyı ve karasularımızın korunması ve güvenliğin sağlanması görevi, 1982 yılında çıkarılan 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu ile Jandarmadan alınarak, yine İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sahil Güvenlik Komutanlığı’na; kara sınırlarının korunması ve güvenliğinin sağlanması görevi ise, 1988 yılında çıkarılan 3497 sayılı Kanun ile, Kara Kuvvetleri Komutanlığına devredilmiştir. Bununla birlikte halen İran ve Suriye sınırlarının bir kısmı ile, Irak kara sınırının tamamının korunması ve güvenliğinin sağlanması görevi, jandarma teşkilatı tarafından yürütülmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde meydana gelen terörist ve bölücü hareketlere karşı uygulanan sıkıyönetimin 1987 yılında kaldırılmasıyla, bölgede ilk etapta sekiz ili kapsayacak şekilde Diyarbakır merkezli Olağanüstü Hal Bölge Valiliği kurulmuştur. Ayrıca kolordu seviyesinde Jandarma Asayiş Komutanlığı da oluşturulmuş ve 286 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Olağanüstü Hal Bölge Valisine karşı sorumlu kılınmıştır226.

B. TEŞKİLAT VE PERSONEL YAPISI

Jandarma teşkilatı, bugünkü hukuki statüsü ve teşkilat yapısına, 1983 yılında kabul edilen 2803 sayılı Jandarma Teşkilatı, Görev ve Yetkileri Kanunu ile kavuşmuştur. Aynı yıl Jandarma Teşkilatı, Görev ve Yetkileri Yönetmeliği de yürürlüğe girmiştir.

Jandarmanın görev ve sorumluluk alanı, polis görev sahası dışıdır. Bu alanlar il ve ilçe belediye sınırları dışında kalan veya henüz polis teşkilatı kurulmayan yerlerdir.227 Jandarma teşkilatı, temelde bir kolluk kuvveti olmasına rağmen; Türk Silahlı Kuvvetlerinin de bir parçasıdır. Jandarmanın yerine getirmekle sorumlu olduğu görevleri ve bağlılığının değişik nitelikler taşıması, onu diğer kolluk teşkilatı olan polisten ayırmakta; nev-i şahsına münhasır bir

224 AKMAN, s. 66. 225 AKMAN, s. 67. 226 AÇIKMEŞE, s. 323.

50 teşkilat haline getirmektedir. Bu münasebetle Jandarma Genel Komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili görevleri ve eğitim ve öğrenim bakımından Genelkurmay Başkanlığına; emniyet ve asayiş işleriyle diğer görev ve hizmetlerin ifası yönünden ise İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Ancak Jandarma Genel Komutanı, İçişleri Bakanına karşı sorumludur228.

Jandarma Genel Komutanı, Genelkurmay Başkanının teklifi, İçişleri Bakanının inhası, Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının onaylayacağı müşterek kararname ile atanır229. Jandarma Genel Komutanı; jandarmayı askeri ve mesleki yönden yetiştirmek, teşkilatı denetlemek veya denetletmek, disiplini sağlamak için gerekli tedbirleri almak ve sıkıyönetim, seferberlik ve savaş durumlarında silahlı kuvvetler emrine girecek birlikleri barıştan itibaren hazırlamakla yükümlüdür. Aynı şekilde jandarma teşkilatının sevk ve idaresinden, kanun ve nizamların icrasını sağlamaktan ve bunlara dayalı olarak verilen emir ve kararların yapılmasından da sorumludur230.

Jandarma Genel Komutanlığının kuruluş kadro ve konuşlanması, 2803 sayılı Kanunda belirtilmiştir. Buna göre Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatı, görevin özelliği ve TSK’daki esaslara uygun olarak kendi kuruluş ve kadrolarında gösterilmektedir. Jandarmanın kuruluş, kadro ve konuş yerleri, Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınarak, İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenmektedir. Bununla birlikte seferberlik ve savaşta, kuvvet komutanlıkları emrine girecek birliklerin kuruluş, kadro ve konuşlarının düzenlenmesinde Genelkurmay Başkanlığının onayı alınır. Emniyet ve asayiş ile görevli jandarma birliklerinin kuruluş ve konuşlarının düzenlenmesinde ise; zorunlu haller dışında mülki taksimat esas alınmakta; hizmette verim ve etkinliğin sağlanması amacıyla birden çok ili içine alan bölgelerde teşkilatlanmaya da gidilebilmektedir231.

Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin (5.) maddesine göre Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatı şu şekilde belirlenmiştir:

a. Jandarma Genel Komutanlığı Karargahı ve Bağlı Birlikleri b. Jandarma İç Güvenlik Birlikleri

1. Mülki Teşkilata Tabi Olmayan Jandarma Birlikleri a. Jandarma Komando Birlikleri

228 2803 sayılı Kanun, m. 4. 229 2803 sayılı Kanun, m. 14.

230 2803 sayılı Kanun, m. 6; Jandarma Yönetmeliği, m. 10. 231 2803 sayılı Kanun, m. 5.

51 b. Jandarma Havacılık Birlikleri

c. Jandarma Sınır (Seyyar) Birlikleri d. Jandarma Eğitim Birlikleri

e. Jandarma Okulları

f. Jandarma İdari ve Lojistik Destek Birlikleri

g. Görevin özelliğine bağlı olarak kurulacak diğer kuruluşlardan oluşur. 2. Mülki Teşkilata Tabi Olan Jandarma Birlikleri

a. Jandarma Bölge Komutanlıkları b. İl Jandarma Alay Komutanlıkları

c. İl Merkez ve İlçe Jandarma Bölük Komutanlıkları d. Bucak Jandarma Takım Komutanlıkları

e. Jandarma Karakol Komutanlıkları f. Jandarma Koruma Birlikleri

g. Jandarma Asayiş Komando Birlikleri

Yukarıda da ifade edildiği gibi, emniyet ve asayiş ile görevli jandarma iç güvenlik