• Sonuç bulunamadı

Genel idari kolluk ve mülki idare amirlerinin genel idari kolluk yetkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Genel idari kolluk ve mülki idare amirlerinin genel idari kolluk yetkileri"

Copied!
161
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU HUKUKU ANABİLİM DALI

GENEL İDARİ KOLLUK VE MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN

GENEL İDARİ KOLLUK YETKİLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Cemil KAYA

Hazırlayan Ferda İLERİ

(2)

I İÇİNDEKİLER KISALTMALAR ... III GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ... 3 KOLLUK ... 3

I. KOLLUK KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ ... 3

A. TANIMI ... 3

B. KAMU DÜZENİ VE UNSURLARI ... 4

1. GÜVENLİK ... 6

2. DİRLİK VE ESENLİK ... 6

3. SAĞLIK ... 7

C. İDARİ KOLLUĞUN ÖZELLİKLERİ ... 7

II. KOLLUK ÇEŞİTLERİ ... 8

A. İDARİ KOLLUK-ADLİ KOLLUK ... 8

B. GENEL İDARİ KOLLUK-ÖZEL İDARİ KOLLUK ... 10

1. BELEDİYE ZABITASI ... 12

2. KÖY KORUCULARI ... 13

3. ÇİFTÇİ MALLARINI KORUMA KOLLUĞU ... 14

4. ÇARŞI VE MAHALLE BEKÇİLERİ ... 15

5. ORMAN MUHAFAZA KOLLUĞU ... 16

6. LİMANLAR KOLLUĞU ... 16

7. HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK KOLLUĞU ... 16

8. ÖZEL GÜVENLİK TEŞKİLATLARI ... 17

9. GÜMRÜK VE TEKEL KOLLUĞU ... 17

C. İDARİ KOLLUK- SİYASİ KOLLUK ... 17

1. GENEL OLARAK ... 17

2. MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI (MİT) ... 18

III. GENEL İDARİ KOLLUK MAKAMLARI ... 20

A. BAKANLAR KURULU ... 20

B. İÇİŞLERİ BAKANI ... 22

C. VALİ ... 23

D. KAYMAKAM ... 25

E. BUCAK MÜDÜRÜ ... 26

IV. KOLLUK YETKİSİNİN SINIRLARI VE DENETİMİ ... 27

A. KOLLUK YETKİSİNİN ANAYASAL VE YASAL SINIRLARI ... 28

B. KOLLUK YETKİSİNİN DİĞER SINIRLARI ... 31

C. KOLLUK YETKİSİNİN DENETİMİ ... 33

V. KOLLUK YETKİSİNİN GENİŞLEMESİ ... 34

A. OLAĞANÜSTÜ HAL ... 35

1. OLAĞANÜSTÜ HAL İLANININ SONUÇLARI ... 36

2. OLAĞANÜSTÜ HALİN SON BULMASI VE YARGI DENETİMİ ... 40

B. SIKIYÖNETİM ... 40

1. SIKIYÖNETİM İLANININ SONUÇLARI ... 42

2. SIKIYÖNETİMİN SON BULMASI VE YARGI DENETİMİ ... 44

İKİNCİ BÖLÜM ... 46

GENEL İDARİ KOLLUK TEŞKİLATLARI ... 46

I. JANDARMA ... 46

A. TANIMI VE TARİHÇESİ ... 46

B. TEŞKİLAT VE PERSONEL YAPISI ... 49

(3)

II

1. GÖREVLERİ ... 54

2. SORUMLULUK ALANI ... 57

D. MÜLKİ AMİR VE JANDARMA İLİŞKİLERİ ... 59

II. POLİS ... 65

A. TANIMI VE TARİHÇESİ ... 65

B. TEŞKİLAT VE PERSONEL YAPISI ... 71

C. GÖREVLERİ ... 79

D. MÜLKİ AMİR VE POLİS İLİŞKİLERİ ... 85

III. SAHİL GÜVENLİK ... 87

A. TANIMI VE TARİHÇESİ ... 87

B. TEŞKİLAT VE PERSONEL YAPISI. ... 87

C. GÖREVLERİ ... 90

D. MÜLKİ AMİR VE SAHİL GÜVENLİK İLİŞKİLERİ ... 92

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 95

MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN GENEL İDARİ KOLLUK YETKİLERİ ... 95

I. KOLLUK TEDBİRLERİ VE YAPTIRIM ... 95

A. DÜZENLEYİCİ KOLLUK İŞLEMLERİ ... 95

B. BİREYSEL KOLLUK İŞLEMLERİ ... 97

C. KOLLUK EYLEMLERİ ... 98

D. YAPTIRIM ... 98

II. MÜLKİ İDARE AMİRLERİNE YETKİ VEREN BAZI MEVZUAT HÜKÜMLERİ ... 100

A. İL İDARESİ KANUNU ... 100

B. TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ KANUNU ... 106

C. TAŞINMAZ MAL ZİLYEDLİĞİNE YAPILAN TECAVÜZLERİN ÖNLENMESİ HAKKINDAKİ KANUN ... 111

D. POLİS VAZİFE VE SALAHİYET KANUNU ... 116

E. DERNEKLER KANUNU ... 123

F. YARDIM TOPLAMA KANUNU ... 128

G. KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE KANUNU ... 130

H. ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER HAKKINDA KANUN ... 132

I. BASIN KANUNU ... 137

İ. TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ, GREV VE LOKAVT KANUNU ... 138

J. UMUMİ HAYATA MÜESSİR AFETLER DOLAYISIYLA ALINACAK TEDBİRLERLE, YAPILACAK YARDIMLARA DAİR KANUN ... 139

K. HAYVAN SAĞLIĞI VE ZABITASI KANUNU ... 142

L. UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU ... 144

SONUÇ ... 148

(4)

III KISALTMALAR

AİD : Amme İdaresi Dergisi AyM : Anayasa Mahkemesi Bkz : Bakınız

c. : Cilt

CMUK : Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu DD : Danıştay Dergisi

DDDK : Danıştay Dava Daireleri Kurulu

E. : Esas

İSD : İdarecinin Sesi Dergisi

K. : Karar

KHK : Kanun Hükmünde Kararname KT : Karar Tarihi

m. : Madde

MBD : Mülkiyeliler Birliği Dergisi MİT : Milli İstihbarat Teşkilatı OHAL : Olağanüstü Hal

RG. : Resmi Gazete

s. : Sayfa

sy. : Sayı

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TİD : Türk İdare Dergisi

TODAİE : Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü TSK : Türk Silahlı Kuvvetleri

(5)

IV TEZ ÖZETİ

Devlet, toplum içerisinde yaşayan kişilerin tutum ve davranışlarını izlemek, denetlemek ve gerektiğinde müdahale etmek suretiyle, kamu düzenini sağlar. Kamu düzenini sağlamak için de kolluk gücünü kullanır.

Devletin kamu düzenini koruma ve bozulan düzeni tekrar sağlama görevi, eski çağlardan bu yana ayrı bir kamu hizmeti olarak örgütlenmiş olup; bu hizmeti yürüten kuruluşa da “kolluk” adı verilmiştir.

Bu çalışmada öncelikle kolluk ele alınmakta; tanımı, kamu düzeni kavramı, kolluk çeşitleri, genel idari kolluk makamları, kolluk yetkisinin sınırları ve kolluk yetkisinin genişlemesi halleri olan olağanüstü hal ile sıkıyönetim konusu üzerinde durulmaktadır. Bunun yanısıra, kamu düzeninin unsurları ile bazı özel idari kolluk teşkilatlarına da kısaca değinilmektedir.

İkinci bölümde genel idari kolluk teşkilatları üzerinde durulmakta; jandarma, polis ve sahil güvenlik teşkilatlarının görev, teşkilat ve personel yapısı ve mülki idare amirleri ile ilişki ve bağlılıkları incelenmektedir.

Üçüncü bölüm de ise vali ve kaymakamların genel idari kolluk yetkileri başlığı altında, kolluk usulleri olan düzenleyici ve bireysel kolluk işlemleri ile vali ve kaymakamların idari kolluk yetkilerine kaynaklık eden ve uygulamada sıkça kullanılan bazı kanun hükümleri ele alınmaktadır.

(6)

V THESISSUMMARY

The stateof the people livingin the communityto monitor theattitudes and behaviors, throughtosupervise andintervenewhen necessary, allows thepublic order.Law enforcementalsousesto ensurepublic order.

Protectionofpublic orderandorderdeterioratedagainthe task of providingthe stateis organized asaseparatepublic servicesinceancient times; organizationsincarrying out thisservice "law enforcement" is named.

In this studyis discussedprimarilylaw enforcement; definition ofthe concept ofpublic order, law enforcementtypes,the administrativelaw enforcement agencies,borderandlaw enforcement powersof thelaw enforcement powersofthestatessubjecttomartial lawfocuses onthe expansion ofa state of emergency. In addition,it isalsomentioned brieflysome specificelements of theadministrative law enforcementagencieswithpublic order.

In the second partisfocused ongeneraladministrative law enforcementagencies; gendarmes, police andcoast guardduties, organization andstaffstructure andrelations withcivil administrationsand commitmentare analyzed.

The third partisunderthe governor, andthe administrativepowers ofthegovernors, law enforcementprocedures,regulatoryand individualenforcementactionsbygovernors and district governorsofthe source ofadministrativelaw enforcement powers, and some provisions of the lawfrequently usedin practiceare discussed.

(7)

GİRİŞ

İnsanlığın en temel ihtiyaçlarından biri, belki de en önemlisi güvenlik ihtiyacıdır. Çünkü güvenlik olmadan insanların toplum içinde huzurlu, mutlu ve müreffeh olarak yaşamaları adeta imkansızdır. Bundan dolayı da insan, tek başına gideremediği güvenlik ihtiyacını; bir araya gelerek ve güç birliği yapmak suretiyle gidermiş, “Devlet” denen olgunun en önemli görevinin güvenlik olduğu gerçeğini, her fırsatta dile getirmiştir. Bu doğrultuda 1982 Anayasasının 5. maddesinde, Devletin temel amaç ve görevleri şu şekilde belirtilmiştir: “Türk Milletinin bağımsızlığı ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun, refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır”.

Birey için asıl olan can, mal ve ırz güvenliğinin sağlanması; kendisine karşı işlenecek olan suçun önlenmesidir. Suçlunun yakalanıp, cezalandırılması birey açısından olayın tali boyutudur. İşte bu noktada karşımıza idari kolluk çıkmaktadır. Devlet, kamu düzeninin bozulmasını engelleyecek ve bozulduğu anda da düzeni kuracak bir güce sahip olmak zorundadır. Ülkemizde bu görev ve yetki, 3152 sayılı Kanunla İçişleri Bakanlığı’na verilmiştir. İçişleri Bakanlığı, genel idari kolluk yetkisini, kendisine bağlı kuruluşlar olan Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı marifetiyle yerine getirmektedir. İçişleri Bakanlığı, kendisine bağlı bu iç güvenlik kuruluşları vasıtasıyla, ülke ve milletin bütünlüğünü, iç güvenlik ve asayişi, sınır, kıyı ve karasularının güvenliğini, karayollarında trafiği temin eder. Ayrıca, suç işlenmesini önler ve suçluları takip eder.

Türkiye’nin mülki idaresi, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu çerçevesinde yetki genişliği esasına göre görev yapan, il, ilçe ve bucak idaresi olarak düzenlenmiştir. İçişleri Bakanlığı, asli görevi olan önleyici kolluk yetkisi ve görevini, taşrada valilik ve kaymakamlıklar vasıtasıyla yerine getirmektedir. Vali ve kaymakamlar da idari kolluk yetkilerini kullanarak sosyal ve genel düzenle ilgili kanun, tüzük ve hükümet emirlerinin uygulanmasını sağlarlar ve suçun işlenmesini engellemeye yönelik tedbirler alırlar. Mülki idare amirlerinin emrinde olan genel idari kolluğun en belirgin özelliği, önleyici nitelikte olması, kanunların suç saydığı fiiller için önceden bazı önlemler alması ve uygulaması, emir ve yasaklar koyması ve gerektiğinde kuvvet kullanma yetkisine sahip olmasıdır. Her ne kadar mülki idare amirleri, vali, kaymakam ve bucak müdürü olarak kanunen kabul edilmiş ise de; fiilen ortadan kalkan bucak müdürlüğü, mülki idare içersindeki etkinliğini kaybetmiştir. Bu nedenle çalışmada, mülki idare amirlerinin genel idari

(8)

2 kolluk yetkileri incelenirken, sadece vali ve kaymakam açısından konuya değinilecek, bucak müdürlerinin idari kolluk yetkileri çalışmanın kapsamı dışında bırakılacaktır.

Bu çalışmada öncelikle kolluk ele alınacak; tanımı, kamu düzeni kavramı, kolluk çeşitleri, genel idari kolluk makamları, kolluk yetkisinin sınırları ve kolluk yetkisinin genişlemesi halleri olan olağanüstü hal ile sıkıyönetim konusu üzerinde durulacaktır. Bunun yanısıra bu bölüm içerisinde, kamu düzeninin unsurları ile bazı özel idari kolluk teşkilatlarına da kısaca değinilecektir. İkinci bölümde genel idari kolluk teşkilatları üzerinde durulacak; jandarma, polis ve sahil güvenlik teşkilatlarının görev, teşkilat ve personel yapısı ve mülki idare amirleri ile ilişki ve bağlılıkları incelenecektir. Üçüncü bölüm de ise vali ve kaymakamların genel idari kolluk yetkileri başlığı altında, kolluk usulleri olan düzenleyici ve bireysel kolluk işlemleri ile vali ve kaymakamların idari kolluk yetkilerine kaynaklık eden ve uygulamada sıkça kullandıkları bazı kanun hükümleri ele alınacaktır.

(9)

3 BİRİNCİ BÖLÜM

KOLLUK I. KOLLUK KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ A. TANIMI

İnsanlar, toplum halinde yaşamak ve o toplum içerisinde düzen ve güveni sağlamak zorundadırlar. İnsanların toplumda emniyet ve huzur içerisinde yaşamaları; hürriyet içinde yaşamalarından daha öncelikli ve eskidir. En ilkelinden en gelişmişine kadar bütün insan toplulukları, siyasi ve sosyolojik anlamda toplum olmak ve müşterek hayatı devam ettirebilmek için, belirli bir düzene ve uyulması zorunlu kurallar sistemine bağlanmak zorundadır. Bu nedenle, siyasi toplumlarda kamu gücünü temsil eden devletin en eski ve en yaygın temel görevi, toplum düzenini ve güvenliğini sağlamak olan kolluk faaliyetidir1.

Devlet, toplum içerisinde yaşayan kişilerin tutum ve davranışlarını izlemek, denetlemek ve gerektiğinde müdahale etmek suretiyle, kamu düzenini sağlar. Kamu düzenini sağlamak için de kolluk gücünü kullanır2. Esasen devletin faaliyetleri, “kamu hizmeti” ve “kolluk” olmak üzere ikiye ayrılmakta; kolluk faaliyetlerine “zabıta” veya “polis” de denilmektedir3. Buradan hareketle kolluğu; “kamu makamları tarafından, kamu düzenini sağlamak amacıyla kamu özgürlüklerine konulan sınırlamalar” şeklinde tanımlayabiliriz. Kolluk, özgürlüklere getirilen birtakım sınırlamalar olması hasebiyle, kanunla düzenlenmesi gerekli bir konudur. Kamu düzenini korumak veya bozulan kamu düzenini tekrar sağlamak için, idareye temel hak ve özgürlükleri sınırlama yetkisi veren kanunlara, “kolluk kanunları” adı verilir4.

Kişilerin özgürlüklerini kısıtlayan bu kurallar; şüphesiz aynı zamanda kişilerin huzur ve güvenliklerini sağlarlar. Bu niteliğe sahip kuralları uygulayarak idareye; toplumda dirlik, düzen, esenlik ve genel sağlığı korumak görevi verilmiştir5.

Devletin bütün faaliyetleri geniş anlamda kamu düzeninin sağlanmasına katkıda bulunur. Ancak, devletin kamu düzenini koruma ve bozulan düzeni tekrar sağlama görevi, eski çağlardan bu yana ayrı bir kamu hizmeti olarak örgütlenmiş olup; bu hizmeti yürüten kuruluşa da “kolluk”

1 KIRATLI Metin, Koruyucu İdari Hizmetler, Ankara 1973, s. 27, 28. Bu konuda ayrıntılı olarak bkz. ONAR

Sıddık Sami, İdare Hukukunun Umumi Esasları, c. 3, İstanbul 1966, s. 1479.

2 GİRİTLİ İsmet – BİLGEN Pertev – AKGÜNER Tayfun, İdare Hukuku, İstanbul 2001, s. 740. 3 GÖZLER Kemal, İdare Hukuku, c. 2, Bursa 2003, s. 417.

4 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 740.

(10)

4 (Zabıta, Polis) adı verilmiştir. Kolluk, fonksiyonel anlamda kamu düzenini koruma ve sağlama hizmetini, organik anlamda ise, bu görevi yerine getiren kuruluş veya örgütleri ifade eder6.

Devletin, zor kullanma ve şiddet unsurunu kolluk teşkil eder. Hakimiyetin zor kullanma unsuru, ordu ve kolluktan meydana gelmektedir. Ordu, (veya askeri silahlı kuvvetler) dış güvenliğin korunma vasıtasını teşkil eder. Ordu, idare teşkilatının dışındadır ve doğrudan hükümete bağlıdır. Kolluk ise iç güvenlik ve kamu düzeninin korunma ve icrasının vasıtasını teşkil eder. Kolluk, idare içindeki kolluk makamlarının emri altındadır. Bununla birlikte olağanüstü durumlarda, kamu düzeninin korunmasında silahlı kuvvetlerden de yararlanılabilir7.

B. KAMU DÜZENİ VE UNSURLARI

Kolluk faaliyetlerinin temel amacı, yukarıda da belirtildiği gibi, kamu düzeninin korunması ve bozulan kamu düzeninin yeniden sağlanmasıdır. İdari kolluk faaliyetlerinin nihai amacı da, diğer kamu hizmetlerinde olduğu gibi, kamu yararının sağlanmasıdır8.

Kolluk faaliyetleri konusunda bu kadar önemli olan “kamu düzeni”nin tanımı ve nelerden oluştuğu konusunda iki farklı anlayış vardır. Maurice Hauriou tarafından 1900’lü yılların başında savunulan Klasik anlayışa göre kamu düzeni; toplumun “maddi ve dış düzeni olarak” tanımlanmıştır. Bu görüşe göre kolluk; kamu düzenini koruma ve sağlama konusundaki yetkilerini, “ahlakı” korumak amacıyla kullanamaz. Klasik anlayış, Fransa’da mahkemeler tarafından 1900’lerin ilk yarısında kabul edilerek uygulanmıştır. Klasik anlayış kamu düzeninin unsurlarını, kamu güvenliği, kamu huzuru ve kamu sağlığı olarak kabul etmektedir. İkinci anlayış olan modern anlayış ise; kamu düzeninin tanımında bu üç unsurun yanısıra, “genel ahlak”, “kamusal estetik” ve “insan onuru” gibi yeni unsurları da kabul eder. Klasik anlayış, genel ahlakın kamu düzeninin bir unsuru olmasını kesinlikle reddederken; Modern anlayış bazı durumlarda, genel ahlakın da kamu düzeninin bir unsuru olduğunu kabul eder9.

Anayasa Mahkemesi kamu düzenini şu şekilde tanımlamıştır: “… toplumun huzuru ve sükununun sağlanması, devletin ve devlet teşkilatının korunmasını amaç alan her şeyi ifade eder. Bir başka deyişle, toplumun her alandaki düzeninin temelini oluşturan bütün kuralları kapsar”10. Kolluk yetkileri ancak kamu güvenliğini, dirlik ve esenliği ve genel sağlığı korumak ve bunları temin etmek amacıyla kullanılabilir. Kolluk makamları kişilerin özgürlüklerine ancak güvenlik,

6 KIRATLI, s. 28. 7 ONAR, c. 3, s. 1507. 8 ONAR, c. 3, s. 1479. 9 GÖZLER, s. 418, 419.

(11)

5 dirlik ve esenlik ile genel sağlığın korunması amacıyla ve kanunlardan aldıkları yetkilerle sınırlama koyabilirler ve kanunda açık bir yetki yoksa, kamu yararı bile olsa, kamu özgürlüklerini kısıtlayamazlar11.

İdari kolluğun amacını oluşturan kamu düzeninin, şahıslara ilişkin olan ve şahsi ve özel çıkarlara dayalı olan bir düzenle ilgisi yoktur. Kamu düzeni Klasik anlayışın sonucu olarak, toplumun dış ve maddi düzeni olup; umumi ve umuma açık yerlerdeki düzeni ifade eder. Umumi yerler; yollar, parklar, caddeler, umuma açık yerler ise; gazino, sinema, tiyatro, disko, bar, otel gibi yerlerdir. Bu yerlerde kişilerin, güvenlik, dirlik ve esenlik içinde ve sağlıklı olarak yaşamaları kamu düzeninin sağlanmasıdır. Kişilerin konut ve işyerlerindeki düzen ile kişilerin kendi ahlak anlayışlarına göre oluşturdukları düzenin korunması ve sağlanması idari kolluğun görevi değildir12.

2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun 1. maddesinde; “Polis, asayişi, amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eder” denilmekle, idari kolluğun asıl ve temel görevinin, toplumun dış ve maddi düzenini korumak olduğu belirtilmektedir. Ancak sözkonusu Kanunun bazı maddeleri, kişilerin ahlak anlayışlarının dışa yansıması niteliğindeki bazı eylem ve davranışlarını da, kolluk faaliyetlerine konu yapmaktadır13. Burada dikkat edilmesi gereken husus, kolluğun bu gibi eylem ve davranışlara müdahale edebilmesi için, bu tür davranışların toplumun dış ve maddi düzenini bozma ve yıkma noktasında açık ve yakın bir tehlike oluşturmaları gereğidir. Eğer açık ve yakın bir tehlike sözkonusu değilse, kişilerin ahlak anlayışlarının dışa vurulması olan bu tür eylem ve davranışlara kolluğun müdahale etmesi, görevin kötüye kullanılması olup; yetki aşımıdır14.

Kolluk gücünü elinde bulunduran siyasi iktidarlar; yerleşik ve normal dönemlerde sadece toplumun maddi ve dış düzenini korurlar. Ancak hızlı değişim ve toplumsal buhran dönemlerinde, mevcut düzeni değiştirmeye yönelik fikir, düşünce ve idealleri de kontrol etmeye çalışırlar. Modern hukuk devleti anlayışında fikir ve düşünceler, eyleme dönüşerek toplumun maddi ve dış düzenini bozucu bir tehlike oluşturmadıkça, idari kolluğun faaliyet alanı dışında kalmaktadır15.

11 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 745.

12 GÜNDAY Metin, İdare Hukuku, Ankara 1997, s. 246. 13 Bkz. 2559 sayılı Kanun, m. 8/d, 9/f,11/a .

14 GÜNDAY, s. 247.

(12)

6 Şu halde, yukarıdan beri açıkladığımız hususlar çerçevesinde toplumun dış ve maddi düzenini oluşturan kamu düzeninin unsurlarını, güvenlik, sağlık, dirlik ve esenlikolarak sıralayabiliriz16.

1. GÜVENLİK

Güvenlik, mevzuatımızda “emniyet”, “emniyet ve asayiş” bazen de “amme emniyeti” olarak tarif ve ifade edilmektedir. Anayasanın 13. maddesi, kamu güvenliğini ifade etmek için “genel asayiş” ibaresini kullanmıştır17.

Güvenlik, kişilerin umumi ve umuma açık yerlerde, can ve malları için huzur içinde olmalarını ifade etmekte olup; aynı zamanda kişilerin can ve mallarına zarar verebilecek tehdit ve tehlikelerin yokluğu anlamına da gelmektedir18. Toplumda güvenliğin var olduğundan bahsedebilmek için, aynı zamanda kişilerde bu tehlike ve saldırıların olmadığına dair inancın olması da gereklidir19.

Kısacası kamu güvenliği, “kişilerin genel (kamuya açık) yerlerde canlarının ve mallarının tehlikeye düşmemesi, kendilerinin saldırıdan, kazadan yoksun olmaları ve bu bağlamda kişilerin olumlu bir kanıya sahip olmaları” biçiminde tanımlanabilir20.

2. DİRLİK VE ESENLİK

Bazı kanuni düzenlemelerde, “intizam”, “selamet” veya “sükun” kelimeleri ile ifade edilen dirlik ve esenlik; günlük hayatın akışını engelleyen her türlü düzensizlik, gürültü, kargaşa, toz, pislik, duman, kötü koku ve benzeri rahatsız edici dış etkenlerin yokluğu anlamına gelmektedir. Toplumun maddi esenliğini bozmayan eylem ve davranışlar idari kolluğun faaliyet alanı dışında kalmaktadır21.

Dirlik ve esenlik unsuru, genel ahlak ile olan bağlantısı nedeniyle tartışma konusu da olmaktadır. İnsan haklarının tabii sonucu olarak, kişilerin düşünce ve inanç özgürlükleri, devletin doğrudan ve zorlama yoluyla müdahale etmesinin hoş karşılanmadığı bir alandır. Ancak idare; eğitim ve öğretim etkinlikleri aracılığıyla veya kanuni düzenlemelerle, bazen “manevi ve ahlaki” alana da müdahale edebilmektedir. Prensip olarak kolluğun, manevi ve ahlaki alana müdahale

16 YAYLA Yıldızhan, İdare Hukuku, İstanbul 1990, s. 52; GÜNDAY, s. 248; KIRATLI, s. 32. 17 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 746.

18 GÜNDAY, s. 248. 19 YAYLA, s. 52.

20 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 746.

(13)

7 edebilmesi için, genel ahlaka aykırı hareket ile, maddi düzende meydana gelen veya gelebilecek karışıklık arasında sıkı bir illiyet bağının bulunması gerekmektedir22.

3. SAĞLIK

Umumi Hıfzıssıhha Kanununa göre, sıhhat olarak da adlandırılan sağlık; genel sağlığın korunmasını ifade eder23. Genel sağlık, hastalık tehlikesinin toplum hayatında yokluğu, toplumun bulaşıcı ve salgın hastalıklardan korunması ve toplum hayatının sağlıklı bir ortamda sürdürülmesi anlamına gelmektedir24. Genel sağlığın korunması ve temini güvenliğin özel bir türüdür25.

Kamu düzeninin önemli bir unsuru olan genel sağlık, kişilerin tek tek hastalıklardan korunması, kurtarılması anlamına gelmemektedir. Kişilerin hastalıklarının iyileştirilmesi ve kişilerin hastalıklardan kurtarılması, ayrı bir kamu hizmeti alanını oluşturup, bir kamu hizmeti olan, “sağlık kamu hizmetinin” konu ve amacıdır. İdari kolluğun faaliyet alanını oluşturan genel sağlık ise; toplumun genel olarak bulaşıcı ve salgın hastalıklardan uzak tutulması, bu türden hastalık tehlikelerinden korunmasıdır. Genel sağlığın korunması ve sağlanmasına yönelik tedbirler; insanlar ve hayvanlar üzerinde uygulanabileceği gibi, menkul yahut gayrimenkul mallar üzerinde de uygulanabilir26.

C. İDARİ KOLLUĞUN ÖZELLİKLERİ

Kamu düzenini sağlamak amacıyla kamu özgürlüklerine getirilen sınırlamaları ifade eden idari kolluğun, başlıca özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

1. İdari kolluk, önleyicidir. Bu özellik idari kolluğu adli kolluktan ayıran en belirgin özelliktir27.

2. İdari kolluk her zaman tek taraflıdır. Yani kolluk yetkililerinin, düzenleyici ve bireysel nitelikte işlemleri, tek taraflı işlemler olarak karşımıza çıkar28. Diğer bir ifadeyle idari kolluk, düzenleme ve tedbirlerinde bunlara muhatap olan kişilerin iradesine bakmaz ve idari kolluk işlemleri, sözleşme konusu olmaz29.

22 ÖZAY, s. 499. 23 ÖZAY, s. 497.

24 DURAN Lütfi, İdare Hukuku, İstanbul 1982, s. 255. 25 YAYLA, s. 52.

26 GÜNDAY, s. 249. 27 KIRATLI, s. 34. 28 GÖZLER, s. 434. 29 KIRATLI, s. 35.

(14)

8 3. İdari kolluk yetkisi, idare tarafından kullanılır. Bu yetki özel kişilere devredilemez30. 4. İdari kolluk yetkisi, kullanılması zorunlu olan bir yetkidir. İdari kolluk makamları, kamu düzenini, güvenliğini ve sağlığını tehdit eden bir tehlike halinde; gerekli tedbirleri almak ve tehlikeyi bertaraf etmek zorundadırlar. Dolayısıyla kolluk yetkisi, kullanılma zorunluluğu açısından “bağlı yetkidir” ve “idarenin harekete geçme yükümlülüğü” vardır31.

5. İdari kolluk eylem ve işlemleri, hak doğurucu eylem ve işlemler değildir. Kolluk işlemleri her zaman geri alınabilir32.

6. Kural olarak, idari kolluk eylem ve işlemleri nedeniyle ortaya çıkan zararlardan idare, ancak “ağır kusur” halinde sorumlu olur33.

II. KOLLUK ÇEŞİTLERİ

A. İDARİ KOLLUK-ADLİ KOLLUK

Ülkemizde idari kolluk ve adli kolluk kavramları, fonksiyonel olarak birbirlerinden ayırt edilebilirse de; bu iki kolluğun organik açıdan birbirinden ayrılması sözkonusu değildir. Çünkü bu iki kolluk faaliyeti, aynı teşkilat ve personel tarafından yerine getirilmektedir34.

İdari kolluk ve adli kolluk ayrımı, amaca göre yapılan bir ayrımdır. İdari kolluk, kamu düzeninin bozulmasını önlemek, bozulan kamu düzenini yeniden kurmak ve korumakla görevlidir. Adli kolluk ise; kamu düzenini bozan ve suç sayılan eylemlerin işlenmesi halinde, suçluları ve suç delillerini araştırıp bulmak ve adli makamlara teslim etmekle yükümlüdür. Adli kolluk, işlenen suçları ve bunları işleyen suçluları ortaya çıkarıp, yakaladıktan sonra; kişileri önceden belirlenmiş makamlara teslim eder. Adli kolluk suçluların cezalandırılmasını sağlamak ve suçluları yakalamak amacındadır35. Bundan dolayı idari kolluk, kanunların suç saydığı eylemlerin işlenmesinden önce kamu düzenini tehdit eden ve tehlikeye düşüren eylem ve olayların ortaya çıkması halinde, harekete geçerek “önleyici” ve “engelleyici” nitelikte bir görev ifa etmektedir. Adli kolluk ise; suç işlendikten sonra suçlu ve suç delillerini tespit için harekete geçerek, “bastırıcı” nitelikte bir faaliyet yürütmektedir36.

30 GÖZLER, s. 435. 31 GÖZLER, s. 436. 32 KIRATLI, s. 35. 33 KIRATLI, s. 36. 34 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 741. 35 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 742.

(15)

9 Adli-İdari kolluk ayrımı, görev açısından her iki etkinliğin aynı teşkilatlar (polis, jandarma ve sahil güvenlik) tarafından yerine getirilmesi nedeniyle, uygulamada oldukça önemlidir. Çünkü idari kolluk, idari kolluk makamlarının emri altındadır. İdari kolluk faaliyetlerinin icrası esnasında ortaya çıkan uyuşmazlıklar, idari yargı mercilerinin görev sahasındadır. Buna karşılık adli kolluk, görevlerinden dolayı cumhuriyet savcıları ve diğer adli mercilere karşı sorumlu olup; onların emri altındadır. Adli kolluk faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıklar, adli yargıda çözüme kavuşturulur37.

İdari ve adli kolluk personelinin, görevleri nedeniyle işledikleri suçlardan yargılanmaları da, adli-idari kolluk ayrımına göre farklılık arz eder. İdari kolluk personeli hakkında, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun tatbik edilir. Adli kolluk personeli hakkında ise, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 154. maddesi gereğince cumhuriyet savcılıklarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır38.

İdari kolluk ile adli kolluk arasındaki en önemli farklardan bir tanesi de; idari kollukla ilgili düzenlemelerin, idari makamlar tarafından da yapılabilmesidir. İdari kolluk makamları; tüzük, yönetmelik ve genel emirler çıkartmak suretiyle, birtakım işlem ve düzenlemeler yapabilir39. Oysa, adli kolluk alanında suç ve cezanın, muhakkak surette kanunla düzenlenmiş olması gerekir.

Adli ve idari kolluk arasındaki bir diğer önemli fark da; adli kolluk personelinin suçluyu adli mercilere teslim etmek zorunda olmalarıdır. “Cezai müeyyide” uygulama yetkileri yoktur. Oysa idari kolluk, kolluk faaliyetlerine aykırı durumlarda, buna neden olan kişiler hakkında “idari müeyyide” uygulama yetkisine sahiptir. Bu kişileri idari kolluk makamlarına teslim etme zorunlulukları yoktur. Mesela; Polis veya jandarma, ruhsatsız olarak çalışan gazinoyu kendiliğinden kapatabilir40.

Adli ve idari kolluk arasında şu önemli fark da bulunmaktadır: Adli kolluk sadece devlet adına yürütülürken; idari kolluk mahalli idareler (İl özel idaresi, belediye ve köy) adına da yürütülür. Dolayısıyla adli kolluğun icrasından kaynaklanan zararlardan daima devlet sorumludur41.

37 CMUK, m. 154 ve Emniyet Teşkilatı Kanunu, m. 12. 38 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 742.

39 ÖZAY, s. 493. 40 ÖZAY, s. 493. 41 GÖZLER, s. 429.

(16)

10 Bütün bunlara rağmen, adli ve idari kolluğu birbirinden ayırt etmek, yine de zordur. Bazı idari kolluk makamları (bucak müdürü, vali ve köy muhtarı) adli kolluk personeline emir verebilir veya doğrudan doğruya kendileri, adli kolluk görevini yerine getirebilirler. Mesela; İl İdaresi Kanununun 45. maddesine göre; cumhuriyet savcısı olaya el koyana kadar idari kolluk makamı olan bucak müdürü, adli kolluk üstlerinin Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunundaki yazılı yetkilerini kullanabilir42.

B. GENEL İDARİ KOLLUK-ÖZEL İDARİ KOLLUK

Emniyet Teşkilatı Kanununun 3. maddesinde zabıta teşkilatı, umumi ve hususi olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Kanun koyucunun, idari kolluğu ikiye ayırmasının sebebi, kamu düzenini ilgilendiren bazı alanların, özel ve farklı bir düzenlemeyi gerektirmesi ve ayrı bir bilgi ve örgütlenmeyi zorunlu kılmasıdır. Gümrüklerin denetlenmesi, kültür ve tabiat varlıklarının korunması, ormanların muhafazası gibi idari kolluklar, bu zorunluluğun sonucudur 43.

Aynı Kanunun 3. maddesinin 2. bendi umumi zabıtayı, silahlı kuvvet olan polis ve jandarma olarak iki kısma ayırmıştır. Burada kamu düzeninin en önemli unsuru olan, “güvenlik” ön plana çıkartılmaktadır. Kanunun 9. maddesinde, “İdari polis, içtimai ve umumi intizamı temin etmekle mükellef olan kısımdır” ifadesiyle de kamu düzeninin dirlik ve esenlik unsuru belirtilmiştir. Kamu düzeninin “sağlık” unsuru, 1930 tarihli Umumi Hıfzıssıhha Kanununda düzenlenmiştir. Mevzuattaki bu düzenlemeden hareketle, tüm Türkiye genelinde kamu düzenini korumak ve bozulduğunda yeniden sağlamak üzere, kamu düzeninin her üç unsurunu amaç edinen kolluğun, genel idari kolluk olduğunu söyleyebiliriz.

İl İdaresi Kanunu44 il ve ilçe sınırları içerisinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa ilişkin emniyetin ve kamu esenliğinin sağlanmasını, vali ve kaymakamın temel görevi saymıştır.

Emniyet Teşkilatı Kanununun 3. maddesine göre, “Hususi zabıta: Umumi zabıta haricinde kalan ve mahsus kanunlarına göre teşekkül edip muayyen vazifeleri gören zabıta kuvvetleridir”. O halde, “… benzer konularda olabilmekle beraber, [genel idari kolluk] dışında kalan ve özel kanuni düzenlemelerle ilkinden farklı teşkilat, personel ve daha değişik metotlarla

42 KARATEPE, s. 227. 43 YAYLA, s. 54.

(17)

11 yürütülmesi gereken kolluk faaliyetlerine de özel idari kolluk veyahut da hizmet kolluğu denilmektedir”45.

Burada bir hususu açıklığa kavuşturmak faydalı olacaktır: İçişleri Bakanı, vali, kaymakam ve bucak müdürünün emri altındaki polis ve jandarma tarafından yürütülen genel idari kolluk faaliyetlerinin yanısıra; 1580 sayılı Belediye Kanunu ve 442 sayılı Köy Kanunu da belediye ve köy idarelerine dirlik ve esenlik ile genel sağlık açısından birtakım görevler vermiştir. Dolayısıyla dirlik ve esenlik ile genel sağlığın korunması açısından merkezi idare ile mahalli idareler, genel idari kolluk yetkisiyle donatılmışlardır. Temelde belediye ve köylerin kolluk görevlerinin, beldenin ve belde halkının veya köyün ve köy halkının, dirlik ve esenliğini ve sağlığını korumak olduğu ifade edilebilir. Ancak 3194 sayılı İmar Kanununa göre, vatandaşların can ve mal güvenliğini korumak amacıyla, yıkılmaya yüz tutmuş tehlikeli binaları yıkmak görevi belediyelere verilmiştir. Yine benzer şekilde Köy Kanunu da, köy sınırları içinde herkesin ırzını, canını ve malını korumak için köy korucularının tutulması gerektiğini belirtmiştir46. Dolayısıyla konu ve amaç yönünden mahalli idare kolluk faaliyetleri ile merkezi

idare tarafından yürütülen genel idari kolluk faaliyetleri örtüşebilmektedir. Emniyet Teşkilatı Kanununa göre; “Belediye zabıtası işleri; lüzum görülen yerlerde idari polis kadrosundan ayrılan ve tahsisatı belediyelerden alınan bir kısım tarafından ifa edilir. Bu kısım memurlar dahi işbu kanun hükümlerine tabi tutulurlar”47. Bu konuda benzer bir düzenleme 1580 Sayılı Belediye Kanununda da öngörülmüş olup; belediye zabıtası görevinin, Bakanlar Kurulu kararı ve Cumhurbaşkanı onayıyla, devlet zabıtasına verilebileceği belirtilmiştir. Sonuç olarak, özel kanunlarına göre faaliyet yürüten mahalli idare kollukları da, genel idari kolluk olarak kabul edilebilir olmakla birlikte, biz mahalli idare kolluklarını, genel idari kolluk olarak kabul etmiyoruz48.

Özel idari kolluklar, sadece belirli bir faaliyet alanında veya belirli grup kişiler hakkında yetkili olan idari kolluklardır. Bu kolluklar, belirli bir coğrafi alanda genel yetkili olmayıp; yalnızca görevlendirildikleri faaliyet konusu itibariyle yetkilidirler. Genel idari kolluk dışında, özel idari kolluğa ihtiyaç duyulmasının nedeni, idareyi bazı özel nitelikteki tehlikelere karşı daha kuvvetli hale getirmek ve ihlali halinde daha ağır şekilde cezalandırmaktır49. Hizmet kollukları

45 ÖZAY, s. 495. 46 Köy Kanunu, m. 68.

47 Emniyet Teşkilatı Kanunu, m. 8.

48 Aynı yönde bkz. GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 743; KIRATLI, s. 51. Aksi görüş için bkz. GÜNDAY,

s. 252, GÖZLER, s. 473.

(18)

12 olarak adlandırılan bu kolluklar, Emniyet Teşkilatı Kanununun 3. maddesinde yer alan, özel kolluk tanımına da uymaktadırlar. Mesela; Orman, çevre, gümrük, turizm, imar, av, banka, sigorta, tarım, tarih ve doğal anıtları koruma kolluğu, özel kolluk olarak zikredilebilir50. Hizmet kollukları, ilgili hizmeti yerine getiren bakanlık veya kamu kuruluşunun yetki ve sorumluluğu altında icra edilirler.

Merkezi idareye, yani devlete bağlı genel idari kolluk teşkilatları, Emniyet Teşkilatı Kanununun 3. maddesinde, polis ve jandarma olarak belirtilmiştir. Yaygın olarak doktrinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı da, özel idari kolluk olarak nitelendirilmektedir51. Sahil Güvenlik Komutanlığı, 1982 tarihinde 2692 sayılı Kanunla, görev ve hizmet yönünden İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak kurulmuş, ancak savaş halinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının bir parçası olarak öngörülmüş, silahlı ve askeri bir teşkilattır. Esas görevi deniz yoluyla yapılan kaçakçılığın önlenmesi, izlenmesi ve suçlular hakkında gerekli kanuni işlemlerin yapılmasıdır. Bundan dolayı biz, Yayla’nın kısmen kabul ettiği gibi Sahil Güvenlik Komutanlığı’nı, genel idari kolluk teşkilatı olarak değerlendiriyoruz52.

Devlete bağlı genel idari kolluk teşkilatları, ikinci bölümde kapsamlı olarak inceleneceği için, burada bir kısım hizmet kollukları ile mahalli idare kolluklarına önemlerine binaen kısaca değinilecektir:

1. BELEDİYE ZABITASI

Belediye kolluğunun en temel özelliği silahsız, kısmen sivil ve kısmen de üniformalı belediye memurlarından teşekkül etmesidir53. Ancak uygulamada, geçici işçi vizesiyle çalıştırılan personele dahi, belediye zabıtası görevi verilebilmektedir. Belediye yönetimleri tarafından, fiili (de facto) olarak gerçekleştirilen bu uygulamalara, personel yetersizliği gerekçe olarak ileri sürülmektedir.

1580 sayılı Belediye Kanununa göre belediye zabıtası; belediye sınırları içerisinde, beldenin düzen, sağlık ve sınırlarını temin ve korunması ile yükümlü olup, bu Kanundan doğan sorumluluklarını, belediye başkanı ve bağlı olduğu belediye müdürlerinin emri altında yerine getirir54. Belediye zabıtası örgütü, belediye zabıta müdürü, lüzumu kadar yardımcıları, merkez

50 GÜNDAY, s.251. 51 GÜNDAY, s. 252; DURAN, s. 258. 52 YAYLA, s. 56. 53 GÜNDAY, s. 256. 54 Belediye Kanunu, m. 104.

(19)

13 memuru, komiser ve ikinci komiser ve komiser muavinleri ile memurlardan oluşur55. Belediye zabıtasına karşı gelenler veya mukavemette bulunanlar, aynen devlet zabıtasına karşı koyanlar gibi adli açıdan cezalandırılırlar56.

Belediye Kanununa göre, belediyenin düzeni açısından kişilerin hüviyetlerinin tespitini yapmak, malların kaynağını sormak, umumi yerlerin gereksiz yere işgallerini ve bu konudaki direnişleri engellemek, gerektiğinde kanunla öngörülen bir kısım para cezalarını kesmek, belediye zabıtasının görevleri arasında örnek olarak sayılabilir57. Belediye zabıtasının görevleri, Bakanlar Kurulunun kararı ve Cumhurbaşkanının tasdikiyle gerekli görülen beldelerde, devlet zabıtasına devredilebilir. Belediye zabıtası olarak görevlendirilen devlet zabıtası personeli; emniyet mensubu kadrosunda çalışmaya devam ederler. Ancak ödenekleri belediye bütçesinden karşılanır58.

2. KÖY KORUCULARI

442 sayılı Köy Kanununa göre; köy sınırları içerisinde herkesin ırzını, canını ve malını korumak için köy korucuları bulundurulur59. Her köyde en az bir köy korucusu bulunur ve

nüfusu binden yukarı olan köylerde, her beş yüz kişiye bir korucu daha tutulur60. Köy korucuları, köy ihtiyar heyeti tarafından tutulur ve kaymakamın onayı ile işe başlarlar61. Korucular silahlı olup; köy muhtarının emri altındadır ve kendilerine karşı gelenler, devlet zabıtasına karşı gelmiş gibi cezalandırılırlar62. Bunların yanısıra, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti tarafından, mahsul zamanlarında eşkıya ve çapulcunun türemesi halinde ve ürünü yağmadan korumak amacıyla köylülerden, lüzumu kadar gönüllü köy korucusu tespit edilerek, yazılı olarak kaymakama bildirilebilir. Kaymakamın onayıyla; bu gönüllü köy korucuları da, diğer korucularla beraber görev yaparlar63.

Ayrıca, Köy Kanununun 74. maddesine eklenen fıkraya göre, “Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illerde; olağanüstü hal ilanını gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya ne sebeple olursa olsun, köylünün canına ve

55 Belediye Kanunu, m. 105. 56 Belediye Kanunu, m. 108. 57 Belediye Kanunu, m. 15 ve m. 19.

58 Belediye Kanunu, m. 109. Emniyet Teşkilatı Kanunu, m. 8. 59 Köy Kanunu, m. 68.

60 Köy Kanunu, m. 69. 61 Köy Kanunu, m. 70. 62 Köy Kanunu, m. 73. 63 Köy Kanunu, m. 74/1.

(20)

14 malına tecavüz hareketlerinin artması hallerinde de, Valinin teklifi ve İçişleri Bakanlığının onayı ile yeteri kadar geçici köy korucusu görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilen geçici köy korucularına görevleri süresince ödenecek ücret ile hizmetin bitiminde verilecek tazminat miktarı ve giyim bedelleri İçişleri ile Maliye ve Gümrük Bakanlıklarınca müştereken tespit edilir ve Maliye ve Gümrük Bakanlığı bütçesinin ilgili transfer harcamaları bölümünden İçişleri Bakanlığı bütçesine aktarılacak ödenekten bu Bakanlıkça karşılanır”. Sözkonusu fıkranın, Anayasaya aykırılığı iddiasıyla açılan iptal davası, Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmiştir64.

Yapılan bu kanuni düzenlemeye istinaden, uygulamada düzenli olarak her ay maaş alan ve çok sayıda geçici köy korucusu istihdamına gidilmiştir. Özellikle bölücü terörün etkisiyle, doğu ve güneydoğu bölgesindeki köylerimizde, emniyet ve asayişin sağlanmasına yardımcı olacakları düşüncesiyle, geçici köy koruculuğu uygulaması yaygınlık kazanmıştır. Ancak kabul etmek gerekir ki, bazı bölgelerde geçici köy korucuları, emniyet ve asayişin kendi sorumluluk alanlarında sağlanmasında büyük yararlılıklar göstermişler ve bölücü terör örgütüne darbe indirmişlerdir. Geçici köy korucularının sayısının zamanla artması, terörist faaliyetlerin bitmesi veya azalması neticesinde, kendi aralarında ihtilaf ve silahlı çatışmalar da meydana gelmiştir. Özellikle devletin verdiği silahlar, arazi ve kan davalarında yoğun olarak kullanılmaktadır. Uygulamada karşılaşılan sakıncalarda göz önünde bulundurulursa; kolluk görevinin Devletin en temel görevlerinden olması, devlet tarafından düzenli ve sürekli kolluk personeli istihdamı ile yerine getirilmesi zorunlu olduğundan, gönüllü ve de özellikle geçici köy koruculuğu sisteminin, doğru bir çözüm şekli olmadığı açıktır65.

3. ÇİFTÇİ MALLARINI KORUMA KOLLUĞU

4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre, çiftçi mallarını korumak amacıyla ayrı bir örgüt ve bu örgüt içinde de ayrı bir kolluk teşkilatının kurulması öngörülmüştür. Bu Kanun hükümleri, tarım ürünü üretilmekte olan köy, şehir ve kasaba dışındaki alanlarda uygulanır66. Ekili, dikili veya kendiliğinden yetişen bütün bitkilerle, Orman Kanununa girmeyen ağaçlar ve ağaçlıklar, tarımda kullanılan ve tarımla ilgili olan her çeşit taşınır ve taşınmaz mallar, su arkları, set ve bentlerle hendek, çit, duvar ve benzeri engeller, tarla ve bahçe yolları bu Kanun gereğince korunacak çiftçi mallarıdır67.

64 AyM, E. 85/5, K. 85/23, KT. 10.02.1985, AyM Kararları Dergisi, c. 21, s. 252. 65 GÜNDAY, s. 256.

66 4081 sayılı Kanun, m. 2. 67 4081 sayılı Kanun, m. 1.

(21)

15 Çiftçi Mallarını Koruma teşkilatının iki organı vardır. Bunlardan biri yerinden yönetim organı olan Çiftçi Mallarını Koruma Meclisidir. Her il, ilçe ve belde merkezinde oluşturulan meclis, beş asil ve beş yedek üyeden oluşur. Seçim, belediye meclisleri tarafından yapılır. Koruma meclisi, kendi arasından bir başkan seçer. Diğer organ ise, Murakabe Heyetidir. Heyet, il merkezinde valinin görevlendireceği bir memurun, ilçelerde ise kaymakamın başkanlığında, usulüne uygun olarak seçilen beş üyeden oluşur68.

Bu organlar çiftçi mallarını, her türlü insan, hayvan ve su tarafından verilecek zararlardan korumak ve zarar gören çiftçilerin zararlarını gidermek zorundadırlar. Giderler, malları korunan çiftçilerden sağlanır69. Köy sınırları içinde koruma meclisinin görevini ihtiyar heyeti yerine getirir70.

Çiftçi mallarını korumak için koruma meclisleri tarafından Köy Kanundaki hükümlere uygun olarak bekçiler görevlendirilir. Bu bekçiler vali veya kaymakamın onayıyla atanırlar. Bekçilerin sayısı, çalışma süresi, bölge ve ücretleri, koruma meclisleri tarafından tespit edilir71.

Bekçiler silahlı olup; silah ve mühimmatları devlet tarafından temin edilir72.

4. ÇARŞI VE MAHALLE BEKÇİLERİ

772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanununa göre, belediye sınırları içerisinde kurulan çarşı ve mahalle bekçi teşkilatı en büyük mülkiye amirinin emrinde ve genel idari kolluğa yardımcı olan silahlı bir kuruluştur73. Polis teşkilatı bulunan yerlerde bekçilerin mesleki amiri, polis teşkilatının en üst amiridir. Jandarmanın görev sahası içerisinde bulunan yerlerde ise ilgili jandarma komutanıdır74.

Çarşı ve mahalle bekçilerinin, genel kolluk kuvvetlerinin derhal müdahalesine imkan bulunmayan acele ve zaruri hallerdeki görevleri ile, genel kolluk kuvvetlerine yardım görevleri ve mahalle sakinlerinin istirahat, sağlık ve selametini sağlamak bakımından yerine getirmeleri gereken görevleri, kanunda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir75.

68 4081 sayılı Kanun, m. 4. 69 KIRATLI, s. 54. 70 4081 sayılı Kanun, m. 3. 71 4081 sayılı Kanun, m. 7. 72 4081 sayılı Kanun, m. 32. 73 772 sayılı Kanun, m. 1. 74 KIRATLI, s. 54. 75 772 sayılı Kanun, m. 3.

(22)

16 Bucaklarda görev yapan çarşı ve mahalle bekçilerinin birinci sicil amiri bucak müdürü, ikinci sicil amiri ise kaymakamdır. Bunun dışındaki alanlarda görev yapan çarşı ve mahalle bekçilerinin birinci sicil amiri en büyük mesleki amiri olan emniyet amiri veya ilçe jandarma komutanı, ikinci sicil amiri ise kaymakamdır76.

Çarşı ve mahalle bekçilerinin çalışma süreleri genel olarak güneşin batışı saatinden, doğuşu saatine kadar olan zaman dilimidir. Buna rağmen bekçiler, güvenlik ve kamu düzeni açısından gerekli görülen durumlarda vali veya kaymakamın onayıyla, gündüz saatlerinde de çalıştırılabilirler. Bunun dışında kesinlikle gündüz çalıştırılamazlar77. Ancak uygulamada eskiye nazaran sayıları oldukça azalmış olan bekçiler; genellikle karakollarda yardımcı hizmetli veya odacı konumunda sivil olarak çalıştırılmaktadırlar.

5. ORMAN MUHAFAZA KOLLUĞU

Orman Muhafaza Kolluğu, 6831 sayılı Orman Kanunu ve 1985 tarih ve 32834 sayılı Orman Genel Müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkındaki kanun hükümlerine göre faaliyet yürüten bir hizmet kolluğudur. Ormanların korunması, orman suçlarının ve suça ait delillerin ele geçirilmesi, tespit edilmesi ve bunların adli makamlara intikal ettirilmesi başlıca görevleri arasındadır78.

6. LİMANLAR KOLLUĞU

Limanlar kolluğu, 1341 tarih ve 618 sayılı Limanlar Kanununa ve bu Kanuna istinaden çıkarılan tüzüğe göre kurulmuş olan bir hizmet kolluğudur. Doğrudan liman reisliğine bağlıdır. Limanda genel emniyet ve düzeni sağlamak, deniz kıyılarında bir kısım tesisler için izin vermek, denizlere tecavüzü ve limanların genişliğini daraltıcı girişimleri engellemek, batan gemilerin çıkarılmasını sağlamak ve rasgele yapılan dalgıçlık faaliyetlerini durdurmak ve bu emir ve yasaklara uymayanlar hakkında bir kısım para cezaları uygulamak veya suçluları ilgili adli makamlara teslim etmek başlıca görevleridir79.

7. HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK KOLLUĞU

Hudut ve sahiller kolluğu, 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanununa göre kurulan özel bir idari kolluktur. Hastalıklara karşı milli hudutlarımızı ve sahillerimizi korumak, gemileri sağlık muayenesine tabi tutmak, gemi acentelerini kontrol etmek, genel sağlığı tehdit eden maddeler

76 772 sayılı Kanun, m. 11. 77 772 sayılı Kanun, m. 4. 78 6831 sayılı Kanun, m. 5, 78. 79 618 sayılı Kanun, m. 2.

(23)

17 taşıyan gemilerin, limanlara ve hudutlarımızdan içeri girmelerini engellemek ve yine emir ve yasaklara uymayanlar hakkında inzibati tedbirler almak başlıca görevleri arasında sayılabilir80.

8. ÖZEL GÜVENLİK TEŞKİLATLARI

1981 tarih ve 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanuna göre; banka ve benzeri iktisadi faaliyetlerde bulunan kurum ve kuruluşların güvenliklerini, kuracakları özel bir güvenlik teşkilatı ile sağlamaları öngörülmektedir. Kurulacak olan özel güvenlik teşkilatları, soygun, hırsızlık ve sabotaj gibi suçlara karşı kuruluşu korumak; işlenecek suçlara el koymak, genel idari kolluğu haberdar etmek, sanıkları yakalamak ve delilleri tespit ile muhafaza etmek gibi görevlerle sorumlu ve yetkili kılınmıştır81.

9. GÜMRÜK VE TEKEL KOLLUĞU

4458 sayılı Gümrük Kanunu ile tüm sınır ve gümrük kapılarında gümrük iş ve işlemlerini yürütmek üzere Gümrük Müsteşarlığının kurulması öngörülmüştür. Gümrük ve tekel kolluğu, kara hudutlarındaki gümrük kapılarında, gümrük teşkilatı olan hava ve deniz limanlarında, serbest bölgelerde ve gümrük teşkilatı olan diğer yerlerde, kaçakçılığın men ve takibi ile soruşturmasını yapmak üzere görevlendirilmiş özel idari kolluktur. Buna göre kaçakçılığı önlemek, araştırmak ve takip etmek, 4926 sayılı Kaçakçılık Kanunu kapsamına giren suçları araştırmak, önlemek ve ilgilileri yakalamak, söz konusu müsteşarlığa bağlı Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğünün en önemli görevleri olarak sayılabilir82.

C. İDARİ KOLLUK- SİYASİ KOLLUK 1. GENEL OLARAK

Emniyet Teşkilatı Kanununun 9/a maddesine göre, “İdari polis; İçtimai ve umumi intizamı temin etmekle mükellef olan kısımdır”. Aynı maddenin b bendine göre ise, “Siyasi polis, Devletin umumi emniyetine taalluk eden işlerle mükellef olan kısımdır”. Burada belirtilen “Devletin umumi emniyeti” ifadesi, idari kolluğun amacından farklı olup; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, bağımsızlığına, Devletin üniter yapısına ve Cumhuriyete ve demokrasiye karşı içten ve dıştan gelebilecek her türlü saldırı ve tehlikelere karşı emniyet altına alınmasını ifade eder. Oysa idari kolluğun amacı, kamu düzenini korumak ve sağlamaktan

80 1593 sayılı Kanun, m. 3l, 33, 34, 40. 81 2495 sayılı Kanun, m. 8.

(24)

18 ibarettir83. Siyasi kolluğun görevi; devletin siyasi varlığına ve üniter yapısına karşı yürütülen her türlü isyan, başkaldırı, ayaklanma, bölücülük ve bunlara benzer faaliyetleri takip altına alarak gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasına yardımcı olmaktır84.

Siyasi polis faaliyetleri, devletin milli güvenliğinin sağlanmasına yönelik gizli polis faaliyetleridir. İdari kolluğun görev alanına giren “dirlik ve esenlik bozucu olaylar” daha ziyade ferdi ve bölgesel kalan ve kamu düzenini bozmakla birlikte, devletin birlik, varlık ve bütünlüğünü tehlikeye düşürmeyen olaylardır. Oysa siyasi kolluğun görev alanına giren dirlik ve esenlik bozucu olaylar, Devletin genel güvenliğini, birlik ve bütünlüğünü, Cumhuriyetin temel niteliklerini ve siyasi yapısını değiştirmeye yönelik genel olaylardır85.

Sonradan yapılan kanuni düzenlemelerle polis ve jandarmaya siyasi kolluk anlamında istihbarat faaliyetlerinde bulunma görev ve yetkisi verilmiş ise de, Türkiye’de siyasi kolluk görevi, esas itibariyle Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) görev ve sorumluluğu altında yürütülmektedir86.

2. MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI (MİT)

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) kuruluş ve faaliyetleri esas olarak 01.11.1983 tarih ve 2937 sayılı Kanunla düzenlenmiştir.

Türkiye’de siyasi kolluk görevini yürüten MİT; Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı, içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında, milli güvenlik istihbaratını, Devlet çapında oluşturmakla sorumlu ve yetkili kılınmıştır. Bunun yanısıra, Devletin milli güvenlik siyaseti ile ilgili planların hazırlanması ve yürütülmesinde; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ve ilgili bakanlıkların istihbarat istek ve ihtiyaçlarını karşılamak; elde edilen istihbaratı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay başkanı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterine ve ilgili kuruluşlara bildirmek ve Türkiye’ye yönelik olarak yürütülen istihbarat faaliyetlerine (Kontr-espiyonaj) karşı koymakla görevlidir87.

83 GÜNDAY, s. 250. 84 KARATEPE, s. 227. 85 KARATEPE, s. 228. 86 2559 sayılı Kanun, Ek m. 7. 87 2937 sayılı Kanun, m. 4.

(25)

19 MİT, doğrudan doğruya Başbakana bağlı bir müsteşarlık olup; müsteşar, müsteşar yardımcıları, başkanlıklar, daireler ve şubeler ile diğer birimlerden oluşmaktadır88. MİT müsteşarı, Milli Güvenlik Kurulunda görüşüldükten sonra Başbakanın imzası ve Cumhurbaşkanının onayı ile atanır. Müsteşar yardımcıları ile başkanlar müsteşarın teklifi üzerine Başbakan ve Cumhurbaşkanın onayı ile atanırlar. Bunların dışındaki personelin atanması müsteşar tarafından gerçekleştirilir89. MİT personeli; müsteşarlık kadrolarında istihdam edilen memurlardan, sözleşmeli personelden ve Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında görevli subay, astsubay, sivil memur, erbaş ve erlerden oluşmaktadır90. Müsteşarlık kadrolarına atanan personel; göreve başladıktan sonraki beş yıl içerisinde görevinden istifa eder veya müstafi sayılırsa; ilişik kesme tarihinden itibaren beş yıl geçmedikçe devlet memurluğuna alınmaz91.

2937 sayılı Kanundaki görevlerin yerine getirilmesi sırasında; genel idari kolluğa tanınan hak ve yetkilerin tamamı MİT personeli tarafından da kullanılabilir. Genel idari kolluğa tanınan hak ve yetkilerin kullanılmasında güvenlik güçleri ile işbirliği yapılması genel kural olmakla birlikte, özellikle istihbarata karşı koyma faaliyetlerinde MİT personeli, genel idari kolluğa tanınmış olan yetkileri tamamen kullanabilir92.

Bakanlıklar ve diğer kamu kurumları; görevlerinin gerektirdiği istihbaratı oluşturmak, MİT tarafından istenecek haber ve istihbaratı elde etmek, istihbarata karşı koymak ve elde ettikleri milli güvenliğe ilişkin bilgi, belge ve bulguları anında MİT’e bildirmekle yükümlüdür. Ayrıca bu makamlar MİT mensuplarına hizmetlerin yerine getirilmesi sırasında her türlü yardım ve kolaylığı göstermekle de yükümlüdürler93.

MİT’in örtülü giderleri, Başbakanlık bütçesinin örtülü ödenek tertibinden karşılanır. Teşkilatın diğer giderleri, Başbakanlık bütçesi içerisinde özel bir tertibe yeterli miktarda ödenek konulmak suretiyle karşılanır. Konulan ödeneğin yıl içinde yeterli gelmemesi durumunda, ihtiyaç olan ödenek, Maliye Bakanlığınca öncelikle temin edilir94.

MİT personelinin, görevlerini yerine getirirken, görevinden kaynaklanan veya görevin yerine getirilmesi sırasında işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı haklarında soruşturma 88 2937 sayılı Kanun, m. 3. 89 2937 sayılı Kanun, m. 13 90 2937 sayılı Kanun, m. 10, 11. 91 2937 sayılı Kanun, m. 14. 92 2937 sayılı Kanun, m. 6. 93 2937 sayılı Kanun, m. 5. 94 2937 sayılı Kanun, m. 20.

(26)

20 açılması, Başbakanın iznine bağlıdır. Yine, görevlerinin gizliliği ve devlet çıkarlarının zorunlu kıldığı hallerde, tanık olarak adli mercilerde dinlenebilmeleri, MİT müsteşarının iznine tabidir95.

MİT’in olağanüstü hal, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali durumunda, bakanlıklar, Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer kamu kurumları ile ilişkileri, Milli Güvenlik Kurulunun görüşü alındıktan sonra, Bakanlar Kurulunca çıkartılacak bir yönetmelikle düzenlenir. MİT müsteşarı, belirtilen bütün görevlerin yerine getirilmesinden Başbakana karşı sorumludur. Başbakanın dışında hiçbir kurum veya kişiye karşı sorumlu tutulamaz96.

III. GENEL İDARİ KOLLUK MAKAMLARI

Kolluk makamları; kamu düzeninin korunması, sağlanması veya bozulması halinde, yeniden tesisi için düzenleyici veya bireysel idari kolluk işlemleri yapmaya yetkili kılınmış olan makamlardır. İdari kolluk faaliyetlerine katılan tüm makamları; genel idari kolluk makamları, mahalli idare kolluk makamları ve özel idari kolluk makamları olmak üzere üç gruba ayırabiliriz97.

Burada sadece genel idari kolluk makamları olan ve sorumlu oldukları çevre itibariyle her türlü işlem ve kararı alarak, devletin kolluk gücünü kullanmaya yetkili olan; Bakanlar Kurulu, İçişleri Bakanı, vali, kaymakam ve bucak müdürü incelenecektir.

A. BAKANLAR KURULU

Anayasaya göre, “yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir”98. Bu hükme göre Cumhurbaşkanı da yürütmenin başı olması ve mevzuatın uygulanmasında görevli olması nedeniyle, kolluk makamı olarak kabul edilebilir. Fakat Cumhurbaşkanı’nın, söz konusu yetkisini, müşterek kararname ya da Bakanlar Kurulu kararnamesiyle kullanması söz konusu olduğundan asıl kolluk makamı Bakanlar Kuruludur99.

Bakanlar Kurulunun temel görevi, Devletin genel yönetim politikasını belirlemek ve uygulamaktır. Bakanlar Kurulu bu amacın gerçekleştirilmesi için, tüzük ve yönetmelik çıkarmak, yüksek seviyede kamu görevlilerini atamak, (vali ve büyükelçi tayinleri gibi) iç ve dış işlerle

95 2937 sayılı Kanun, m. 26, 29. 96 2937 Sayılı Kanun, m. 7, 8. 97 KARATEPE, s. 228. 98 Anayasa, m. 8. 99 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 748.

(27)

21 ilgili önemli siyasi ve idari kararları almak gibi, görev ve yetkilere sahiptir. Kurulun almış olduğu kararlar kesin olmayıp; idari yargı yoluyla iptali cihetine gidilebilir100.

Bakanlar Kurulu, idari kollukla ilgili kanunların uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştay incelemesinden geçirilmek şartıyla tüzük çıkarabilir101. Yine anayasaya göre Bakanlar Kurulu, kollukla ilgili kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak ve bu kanun ve tüzüklere aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilir102.

Yukarıda belirtilen hükümlerden dolayı Bakanlar Kurulu, kollukla ilgili kanunların uygulanmasını göstermek ve sözkonusu kanunların emrettiği düzenlemeleri yapmak üzere tüzük ve yönetmelik çıkarmak suretiyle, düzenleyici nitelikte işlemler yapabilmektedir. Hatta Grev ve Lokavt Kanununda verilen yetkiye istinaden, grev erteleme kararı almak gibi bireysel nitelikli işlemler de yapabilmektedir103.

Bakanlar Kurulunun, müşterek ya da ortak sorumluluğu gereği yaptığı işlemlere, bütün üyelerinin katılması mecburidir. Dolatısıyla Bakanlar Kurulu kararlarını oybirliğiyle alır. Bakanlar Kurulu üyeleri, kararlaştırılan işlerin aleyhinde yazılı ve sözlü beyanda bulunamazlar. Görevlerinden istifa etmedikçe de bakanlar kurulu kararını imzalamaktan imtina edemezler104.

Bakanlar Kuruluna, Başbakan başkanlık eder. Ancak olağanüstü hal ve sıkıyönetim ilanı ile kanun hükmünde kararname çıkartılması durumlarında, Cumhurbaşkanı Bakanlar Kuruluna başkanlık edebilir105. Bakanlıklarla ilgili çok sayıda kararın Bakanlar kurulu tarafından alınması gerektiğinden; Bakanlar Kurulunun iş yükü oldukça ağırdır. Mesela, Türk Vatandaşlığı Kanunundan kaynaklanan vatandaşlıktan çıkma, vatandaşlığı kaybetme, vatandaşlığa alınma gibi çok sayıda karar için Bakanlar Kurulu kararı şarttır106.

59. Hükümete kadar, Bakanlar Kurulunun çalışma şekli, belli bir düzene bağlanmamıştı. Çalışmalar genellikle 2. meşrutiyet döneminden kalma “Meclis-i Vükela Nizamnamesi

100 KARATEPE, s. 102. 101 Anayasa, m. 115. 102 Anayasa, m. 124. 103 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 748. 104 DURAN, s. 96. 105 Anayasa, m. 119, 120, 122. 106 KARATEPE, s. 102.

(28)

22 Dahilisi”ne göre oluşan geleneklere göre yürütülmekteydi. Yapılan son idari düzenlemeyle görüşmeler, Bakanlar Kurulu toplantılarında tutanağa geçirilmektedir107.

Bakanlar Kurulunun iş yükünü hafifletmek amacıyla, hükümetin ortak sorumluluğunu ve ülke genel siyasetinin yürütülmesini doğrudan ilgilendiren veya alt seviyede sonuçlandırılamayacak işlem ve eylemlerle ilgili kararların, Bakanlar Kurulunca alınması yerinde bir uygulama olacaktır. Bunun yanısıra Bakanlar Kurulunun hukuki çerçevesinin yeniden belirlenmesi ve Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliğinin oluşturulması da faydalı olacaktır108.

B. İÇİŞLERİ BAKANI

Emniyet Teşkilatı Kanununa göre, ülkenin genel güvenlik ve asayiş işlerinden İçişleri Bakanı sorumludur. İçişleri Bakanı bu işleri, kendi teşkilat kanunlarına göre hareket eden ve İçişleri Bakanlığına bağlı olan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı aracılığıyla yerine getirir. Gerektiğinde Bakanlar Kurulu kararıyla Silahlı Kuvvetlerden de yararlanır109. Aynı şekilde Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda da, genel idari

kolluğun en büyük amirinin, İçişleri Bakanı olduğu belirtilmiştir110.

Ülke genelinde huzur ve güvenliğin sağlanmasından, Hükümete ve Başbakana karşı birinci derecede sorumlu olan İçişleri Bakanlığının teşkilat ve görevleri, 14 Şubat 1985 tarihinde yürürlüğe giren 3152 sayılı Kanunla belirlenmiştir. Bu Kanuna göre İçişleri Bakanı; kendisine bağlı iç güvenlik kuruluşlarını sevk ve idare etmek suretiyle, Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, iç güvenlik ve asayişi, kamu düzenini, genel ahlakı, anayasal hak ve hürriyetleri korumak; sınır, kıyı ve karasularının güvenliğini sağlamak; karayollarında trafiği düzenlemek ve kontrol etmek; suç işlenmesini önlemek, suçluları takip ve yakalamak; her türlü kaçakçılığı önlemek ve takip etmekle sorumlu ve yetkili kılınmıştır111.

Polis Vazife ve Salahiyet Kanununa göre; genel idari kolluk görev ve yetkilerinin ifa ve icrası esnasında, vali ve kaymakamlar tarafından verebilecek emirler, İçişleri Bakanı tarafından da verilebilecektir112. Yine İçişleri Bakanlığı, kanun ve tüzüklerin uygulanmasını göstermek amacıyla ve sorumlu olduğu kolluk faaliyetleriyle ilgili olarak, yönetmelik de

107 DURAN, s. 96.

108 ERGUN Turgay, Cumhuriyetin 70. yılında Türk Kamu Yönetimi, TİD, Aralık 1993, sy.401, s. 74. 109 Emniyet Teşkilatı Kanunu, m. 1.

110 2559 sayılı Kanun, m. 22. 111 3152 sayılı Kanun, m. 2. 112 2559 sayılı Kanun, m. 22.

(29)

23 çıkartabilecektir113. Bu çerçevede İçişleri Bakanı; genel ve bireysel nitelikte idari kolluk işlemleri yapan makamlardan bir tanesidir.

C. VALİ

Vali, il seviyesinde genel ve özel kolluğun amiri olup, yetki genişliği esasına göre görev yapar. Valiler, İçişleri Bakanlığının inhası ve Bakanlar Kurulunun kararı ve Cumhurbaşkanın onayı ile atanırlar. Lüzumu halinde valiler; tayinlerindeki usule göre kadro aylığı ile merkez emrine alınarak, İçişleri Bakanının uygun göreceği işlerde görevlendirilebilirler114.

Vali, görev yaptığı ilde, Devletin ve Hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her bakanın temsilcisi ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtasıdır. İlin idaresinden her bakana karşı ayrı ayrı sorumludur. İl seviyesinde önleyici kolluk yetki ve sorumluluğuna sahip olan vali; kanun, tüzük, yönetmelik ve hükümet kararlarının verdiği yetkiyi kullanmak ve bunların yüklediği ödevleri yerine getirmek için “genel emirler” çıkarabilir ve bunları ilan eder115.

Vali, görev yaptığı ilin her yönden genel idari ve genel gidişini düzenlemek ve denetlemekten sorumlu olup; adli ve askeri teşkilat dışında kalan, bütün devlet daire, müessese ve işletmelerini, özel işyerlerini, özel idare, belediye ve köy idareleri ile, bunlara bağlı bütün müesseseleri denetleyip, teftiş edebilir. Bu denetlemeleri isterse, kurum müfettişleri veya kurum personeline de yaptırtabilir116.

Vali görevli bulunduğu il sınırları içinde kolluk makamı olması nedeniyle, mevcut olan bütün genel ve özel kolluk kuvvet ve teşkilatlarının amiridir. Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenliğini korumak için gereken tedbirleri almakla yükümlü olup; bu amaçla Devletin genel ve özel kolluk kuvvetlerini istihdam eder. Sözkonusu teşkilatların amir ve memurları, vali tarafından verilen emirleri derhal yerine getirmekle yükümlüdürler117.

Yine aynı şekilde vali; il sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, kamu esenliğinin sağlanmasından, ülkenin sınır ve kıyı güvenliğinin temin edilmesinden de sorumludur. İlin emniyet ve asayişini korumak için valiler, gerekli olan her türlü karar ve tedbirleri alırlar. İlanı sağlanan bu kararlara karşı aykırı hareket eden kişiler hakkında, Türk Ceza Kanununun 526. maddesine göre işlem yapılır118.

113 Anayasa, m. 124. 114 5442 sayılı Kanun, m. 6. 115 5442 sayılı Kanun, m. 9. 116 5442 sayılı Kanun, m. 9/d. 117 5442 sayılı Kanun, m. 11. 118 5442 sayılı Kanun, m. 66.

(30)

24 Vali; Devlete, özel idare, belediye ve köylere ait olan veya bunlara bağlı bulunan veya bunların gözetim ve denetimi altında iş gören daire ve müesseselerle, diğer bütün gerçek ve tüzel kişilere ait olan mali, ticari, sınai ve iktisadi işletmelerle ambarlar, depolar ve sair uzman, fen adamı, teknisyen, işçi gibi personel bulunduran yerleri, emniyet ve asayiş ile iş hayatının düzenlenmesi açısından gözetim ve denetimi altında bulundurur119. Valinin söz konusu denetim yetkisi, hizmet yönünden bir denetim değil, önleyici kolluk yetkisinden kaynaklanan bir denetimdir120.

Valilerin emniyet ve asayişin sağlanmasındaki en önemli ve yaygın olarak kullanmak durumunda kaldıkları bir yetkileri de; ordudan kuvvet talep etme yetkileridir. İl seviyesinde önleyici kolluk makamı olan vali; çıkabilecek toplumsal olayların emrindeki kolluk kuvvetleriyle önlenmesine imkan bulunamayacağı kanaatine varırsa veya kolluk kuvvetleriyle bastırılamayacak ani ve olağanüstü olayların meydana gelmesi karşısında, en yakın askeri birlik komutanından yardım gönderilmesini isteyebilir. Acil durumlarda talep; sonradan yazılı olarak iletilmek şartıyla sözlü olarak da yapılabilir. Valinin talebi, ilgili askeri birlik komutanı tarafından gecikmeksizin yerine getirilir. İstenen kuvvet, valinin görüşleri doğrultusunda olaya hızla el koymaya en uygun yerde veya cereyan eden olay yerinde hazır bulundurulur121.

Vali görevli bulunduğu ilin kamu düzeni ve genel güvenliği ile ilgili eylem ve işlerde; kamu davası açılıncaya kadar geçecek aşamalar hakkında, ilgili Cumhuriyet savcısından yazılı olarak bilgi isteyebilir. İlgili cumhuriyet savcısı, gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür. Yine aynı şekilde vali; adli kollukla ilgili olarak, gerekli gördüğü durumlarda, adli kolluk üst ve astlarına; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 156. maddesindeki yetkileri kullanmaları konusunda emir verebilir. Vali; adliyede görülmekte olan adli işlemlerin geciktiğini haber aldığı zaman, gecikme nedenlerini cumhuriyet savcılarından yazılı olarak sorabilir. İlgili cumhuriyet savcısı, valinin talebine cevap vermek zorundadır122.

Vali; İçişleri ve ilgili kurumun bağlı olduğu bakanlığa bilgi vermek kaydıyla; jandarma, polis, gümrük muhafaza ve diğer özel kolluk kuvvetlerinin, il içindeki görev yerlerini geçici veya sürekli olarak değiştirebilir123.

119 5442 sayılı Kanun, m. 11/E. 120 ONAR, s. 624.

121 5442 sayılı Kanun, m. 11/D. 122 5442 sayılı Kanun, m. 10. 123 5442 sayılı Kanun, m. 11/Ç.

(31)

25 Valilerin genel idari kolluk yetki ve sorumluluklarına üçüncü bölümde geniş olarak değinilecektir.

D. KAYMAKAM

Kaymakam, ilçe seviyesinde bütün genel ve özel kolluk teşkilatlarının amiridir. İlçe genel idaresinin başı ve merciidir. Kaymakam ilçede hükümetin temsilcisidir. Görevlerini valinin gözetim ve denetim altında yerine getirir. Valiliğin aksine kaymakamlık, taşra meslek memurluğudur124. Kaymakamlar, İçişleri Bakanlığı Müdürler Encümeninin teklifi ve İçişleri Bakanının tasvibi üzerine müşterek karar ve Cumhurbaşkanın onayıyla atanırlar125.

Kaymakamların hukuki ve idari durumları da, valilerin durumuna benzer. Fakat vali, aynı zamanda Devletin temsilcisi olmasına rağmen, kaymakamda bu temsil niteliği yoktur. Bundan dolayı valilerin, Devleti temsil etmekten kaynaklanan bir kısım yetkilerine, kaymakamlar sahip değildir126. Kaymakamlar bu tür durumlarda, valiyi temsil ederek ve onun adına işlem yapabilirler. Aynı şekilde kaymakamların icrai karar alma yetkileri de, valilere göre daha sınırlıdır. Kaymakamlar, Devletin temsilcisi olmadıkları için siyasi sorumlulukları bulunmamaktadır127.

Kolluk makamı olarak kaymakam, görev yaptığı ilçe içerisinde, kanun, tüzük yönetmelik ve hükümet kararlarının uygulanmasını sağlar ve bunların verdiği yetkileri kullanır. Valinin emirlerini de yerine getirmekle yükümlüdür128. İl İdaresi Kanunu ile, il genelinde valiye verilen görev ve yetkilere paralel olarak, ilçe sınırları içerisinde de kaymakama aynı görev ve yetkiler verilmiştir.

Valiler, kanunla düzenlenen her konuda İl İdaresi Kanununa göre, “genel emir” çıkartmak şeklinde düzenleyici idari kolluk işlemi yapma yetkisine sahip iken, kaymakamlar, sadece idari kolluk faaliyetleriyle ilgili olarak düzenleyici idari kolluk işlemi yapabilirler. Kolluk dışında kaymakamların düzenleyici işlem niteliğinde karar alma yetkileri yoktur129.

Kaymakam, görev yaptığı ilçe sınırları içinde; valinin tasvibiyle genel ve özel kolluk amir ve memurlarının ilçe içindeki görev yerlerini geçici veya sürekli olarak değiştirebilir. Kaymakam, ilçe içerisinde çıkabilecek olayların, emrindeki kolluk kuvvetleriyle önlenemeyeceği

124 5442 sayılı Kanun, m. 27. 125 5442 sayılı Kanun, m. 29.

126 Misal olarak, Devlet namına sözleşme yapmak, mahkemelerde veya başka yerlerde devleti temsil etmek gibi. 127 GİRİTLİ – BİLGEN – AKGÜNER, s. 215.

128 5442 sayılı Kanun, m. 31.

Referanslar

Benzer Belgeler

a) Proje , yapım işi dökümü ve Özel Teknik Şartname arasında uyuşmazlık olması durumunda konunun netleştirilmesi için İdareye başvuracaktır. Sorular için

a) Türk Kızılayı’nca gerek görüldüğünde ihale tarihinden en geç 2 iş günü öncesine kadar tüm isteklilere yazılı bildirimde bulunmak kaydıyla şartname

a) Türk Kızılayı’nca gerek görüldüğünde ihale tarihinden en geç 2 iş günü öncesine kadar tüm isteklilere yazılı bildirimde bulunmak kaydıyla şartname

Teklifler, teklif mektuplarının açıldığı günden itibaren asgari 90 takvim günü geçerli olacaktır. İhaleyi kazanan istekli ile yapılacak sözleşme neticesinde

Teklifler, teklif mektuplarının açıldığı günden itibaren asgari 90 takvim günü geçerli olacaktır. İhaleyi kazanan istekli ile yapılacak sözleşme neticesinde

Teklifler, teklif mektuplarının açıldığı günden itibaren asgari 90 takvim günü geçerli olacaktır. İhaleyi kazanan istekli ile yapılacak sözleşme neticesinde

Teklifler, teklif mektuplarının açıldığı günden itibaren asgari 90 takvim günü geçerli olacaktır. İhaleyi kazanan istekli ile yapılacak sözleşme

(Değişik: 3/10/2001-4709/5 md.) Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve