• Sonuç bulunamadı

Toplumsal Hafızayı Aktarma Şekli Olarak Sözlü Anlatım

Dengbêjs as the Transmitters of Social Memory

2. Toplumsal Hafızayı Aktarma Şekli Olarak Sözlü Anlatım

Toplumsal belleği aktarmanın farklı yolları bulunmaktadır. Bu aktarım kimi zaman şekilsel bir araç ile yapılırken kimi zaman da sözsel bir anlatım ile gerçekleşir. Sözsel veya sözlü anlatım da diyebileceğimiz bu anlatım tarzı kendi içerisinde ayrılmaktadır. Örneğin hikaye anlatımı veya tarih anlatımı gibi düz bir anlatım şekli benimsenebileceği gibi, aynı olaylar ezgisel bir formda da sunulabilir.

Toplumsal belleğin aktarım araçlarından birisi de hiç şüphesiz müziktir. Özellikle yazılı edebiyatın yaygın olmadığı coğrafyalarda, müzikal bir tarzda anlatılan olaylar, toplumsal hafızanın aktarılmasında önemli rol oynamaktadır. Mutlu, genel olarak sözlü anlatım ile sırlandırılmış bir toplumun hayatında müziğin doğal olarak alışılışın dışında bir ve daha ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğunu ifade eder. Ona göre, müzik, farklı bir toplumsal işlev üstlenmek zorunda kalarak, yaşanmış birçok olayın müzik aracılığıyla kayıt altına alınarak toplumun kolektif hafızasına bu yolla sokulmuştur (Mutlu, 1996, s. 55).

Kürt toplumu göz önüne alındığında belli bir fondaki müzikal aktarımın dengbêjler aracılığıyla gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Belli formlar altında anlatıla gelen olaylar, temel amacı olan ezgisel bir dinlenmeyi sağlamasının yanında anlatılan olay kurgusu bağlamında dinleyicilerin kendi toplumunun kültürel kodları ile temas kurmasını da sağlamaktadır. Ağıt tarzı bir klam dillendirilirken, dinleyiciler hem ruhsal anlamda bir duygunun tatminini yaşarken hem de geçmişte yaşanan olumsuz bir olayın detaylarına vakıf olabilmektedir. Örneğin Erdhêja Lîcê klamını dinleyen bir kişi, hem klamın tınısındaki duyguları yaşamakta hem de geçmiş bir zamanda Lice’de bir depremin yaşandığını ve bu depremin hangi boyutlarda olduğunu öğrenmektedir. Yine benzer şekilde 1976 yılında Van’da meydan gelen ve yaklaşık 6000 kişinin ölümüne neden olan Van depremini anlatan Ağrı’lı Dengbêj Nuro tarafından söylenen klam da (Öz, 2003, s. 89) benzer bir şekilde geçmişte yaşanan olayların yeni nesillere aktarımına aracılık etmektedir.

77

Toplumsal Hafızanın Aktarıcısı Olarak Dengbêjler Ahmet Aktaş 3. Toplumsal Belleğin Korunması ve Aktarılmasında Dengbêjlik Bir toplumun içerisinde doğan her şey, o toplumdan izler taşır. Aynı durum dengbêjlerin aktardıkları için de geçerlidir. Dengbêjlerin, müzikal bir formda dile getirdiği olay örgüleri, toplumsal renkleri yoğun bir şekilde barındırır. Bu müzikal aktarım, duygusal bir aktarım olmasının yanı sıra anlattığı olay örgüsü itibariyle geçmiş ile ilecek arasında bir hafıza aktarımı işlevini de yerine getirir. Özellikle okum ayazma oranlarının düşük olduğu yerlerde sözlü anlatım biraz daha ön plana çıkmaktadır.

Okuma yazması olmayan topluluklar, kimliklerinin önemli bir tamamlayıcısı olan yaşam deneyimlerini ve tarihlerini sonraki kuşaklara aktarmak için, müzikle akıcı ve kalıcı hale getirilmiş anlatılardan faydalanır. Somut olmayan kültürel mirasını dillendiren, söz söyleme sanatı ve müzik becerisi toplulukça onaylanmış “uzman” kişiler, yaşadıkları kültürün aktarıcısı konumuna gelerek toplumun gözü, kulağı ve belleği olurlar. Çalgıdan ziyade sesini kullanarak daha etkili/kalıcı bir performans sergileyebilen ozan, kültürel iletişim biçimlerine yakın bir form olan “şarkı” aracılığıyla bellek aktarımını gerçekleştirir (Alkar, 2011, s. 6)

Belleğin korunması ve aktarılmasında “kodlama” önemli bir işlev üstlenir. Deneysel psikologlara göre, belleğin desteklenmesi noktasında üç farklı unsurun etkili olmaktadır. Bunlar semantik kodlama, sözel kodlama ve görsel kodlamadır (Connerton, 1999, s. 46). Bu kodlama türleri içerisinde konumuzla yakından ilgili olan kısım “sözel kodlama”dır. Bu kodlama, her şeyi sözle dile getirmeye hazır duruma getirme olanağı veren her türlü bilgi ve programı içerir. Dengbêjlerin, özellikle toplumsal hafızanın bir sonraki nesle aktarılması noktasında toplumun geçmişini sözel anlamda kodladığını ve böylelikle bu aktarımın daha efektif olmasını sağladığı söylenebilir.

Kürt sözlü geleneğinin en güçlü unsuru olarak dengbêjlik kurumu, Kürt halkının belleğini, hafızasını canlı tutmuş ve tarihselliğiyle birlikte Kürt kimliğinin yok olmasının önündeki en büyük engel olmuştur (Taş, 2015, s. 51). Kültürel belleğin canlı tutulması ve yeni nesle aktarılmasında dengbêjlerin klam’larında anlattıkları olaylar önemli bir rol oynamaktadır. Dengbêjler bir taraftan dinleyenleri eğlendirirken öbür taraftan da belleğin korunması ve aktarımını sağlar. Bu durumun örneklerine başka kültürlerde de rastlamak mümkündür. Jan Assmann, “isimleri değişmekle

78 Dengbêjlik Kültürü ve Dengbêjler

(Uluslararası Sempozyum Bildirileri)

birlikte her kültürde belleğin aktarımını üstlenen kişiler olduğunu, burada insan belleğinin veri taşıyıcısı olarak yazının bir ön biçimi olarak kullanıldığını” (Assmann, 2001, s. 57) ifade eder.

Dengbêjler, “şevberk” denilen gecelerde belli bir mekana toplanan kişilere anlattıkları olay örgüleri ile orada bulunanlara geçmişe dair bir bakış açısı verirler. Kürt toplumunda sözlü kültürün ana taşıyıcıları olan dengbêjlik geleneği, toplumun hem hafızası hem de düşünce yapısının temel unsuru olmuştur (Uygar, 2009, s. 28). Uzun, Dengbêjlerin anlattığı hikâye ve olayların kültürel belleğin şekillenmesinde ve devam etmesinde etkili olduğunu ifade ederek; bu durumda insan beleğinin tıpkı yazılı bir belge gibi işlev gördüğünü, anlatıcının yani dengbêjin dinleyicileri eğlendirirken, kültürel belleğin korunmasını da sağladığını söyler (Uzun, 2006, s. 23). Bu aktarım bireyleri kendi kültürel geçmişine bağlayarak aidiyet duygusunun gelişmesine katkı sunmaktadır.

Dengbêjler, kendi bölgesindeki yapı hakkında dinleyicileri bilgilendirecek aktarımlar yapabildiği gibi, farklı bölgeler hakkında da bilgi verebilmektedir. Nezan, dengêji tanımladıktan sonra onun, Kürt kültürünü bir uçtan bir uca taşıyıp tanıttığını ifade eder (Nezan, 1996, s. 12 vd.). Bu durum daha çok gezici dengbêjler aracılığıyla olmaktadır. Örneğin Serhad bölgesinden bir dengêj Diyarbakır, Urfa veya Mardin gibi bir yere gittiğinde kendi yöresinde yaşanmış tarihi bir olayı anlatan bir klam söylediğinde, dinleyiciler o bölgede yaşananlar hakkında bilgi sahibi olabilmektedir. Bu durum, özellikle ulaşımın yaygın olmadığı zamanlarda bölgeler arası iletişim ve ilişkinin canlı kalmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Dengbêjlerin dile getirdiği olaylardaki detaylı betimlemeler, yöre hakkında detaylı bilgi sahibi olmaya aracılık edebilmektedir. Dolayısıyla dengbêjler sadece kendi yöresindeki insanların geçmişi ile bağ kurmasına aracılık etmemekte; aynı zamanda bölgeler arası iletişimi de sağlayabilmektedirler.

Dengbêjlerin toplumsa hafıza aktarımına örnek olarak verilebilecek bir başka konu ise tarihi olayların aktarımıdır. Bu tarihi olaylarda kimi zaman yaşanan savaşlar kimi zamanda doğa olayları anlatılır. Örneğin Ahlat savaşını anlatan aşağıdaki dizeler, tarihsel süreçte Osmanlı-Rus savaşlarında bölgede nasıl bir durumun yaşandığını göstermektedir.

79

Toplumsal Hafızanın Aktarıcısı Olarak Dengbêjler Ahmet Aktaş Şerê Xelatê (Ahlat Savaşı)

Hey bavo hey lê lê wayyy ...

Xwedê li me xrabık şerê ser xelatê hey lo lo bavo Askerê kafırê sari moskofê jı gave le dıne çar m katre

Keseki xwedane xera tıne cabeki bıde sultan Mıhemmed Reşit Lı be te malık xırabiyo, çav korbiyo

Kafıre sari moskofe me qelandiye Koka xorte eşirte hey bavo lo lololoy Hey babam heyy..

Allah bize Ahlat savaşım tekrar göstermesin

Kafir sarı Moskof askerleri dört bir yandan geliyorlar Kimse yok mu Allah için bunu Reşit paşaya haber edecek Evi yıkılası, kör olası adam

Kafir sarı Moskoflar bizi kıyımdan geçiriyor

Aşiret gençlerinin kökünü kurutuyor görmüyor mu?... (Öz, 2003, s. 64). Yukarıdaki dizeler, Osmanlı-Rus savaşının ne denli yıkıcı olduğunu ve bölgede nasıl sonuçlar doğurduğunu açık bir dille anlatmaktadır. Bu anlatım tarih bilincinin oluşmasında önemli rol oynamaktadır. İnsanların kendi geçmişleri hakkında bilgi sahibi olmarını sağlamaktadır. Geçmiş ile klamlar aracılığıyla kurulan bu ilişki, bir tarih bilinci oluşumuna katı sunmaktadır.

Dengbêjlerin tarihi olayları anlatması aynı zamanda alternatif bir tarih anlayışının gelişmesine de vesile olabilmektedir. Özellikle resmi tarih yazımının ileri safhada olduğu dönemlerde, alternatif gerçekliklerin ortaya çıkmasında da dengbêjler önemli roller üstlenebilmektedir.

Dengbêjler, devletlerarası savaşları anlattığı gibi, bölgedeki aşiretler arası çatışmaları veya aşiretlerin merkezi yönetim ile olan çatışmalarını da konu edinen klamlara ses vermişlerdir. Aşiretler arası kavgaları anlatan klamlardan birisi Reşkotan ve Etmankî aşiretleri arasındaki çatışmayı anlatan Fîlîtê Quto klamıdır. Klam, tarihi kesin olmamakla birlikte, 1900 ile 1910 yılları arasında, bir tarafta Reşkotan aşiretinin lideri Fîlîtê Quto diğer tarafta Etmankî aşiretinin lideri Elî Etmankî arasında, yol haracı yüzünden çıkan çatışmayı anlatır (Karacan & Nayman, 2014, s. 374). Bu klam, bölgenin yapısı hakkında önemli aktarımlar yapmaktadır. Burada

80 Dengbêjlik Kültürü ve Dengbêjler

(Uluslararası Sempozyum Bildirileri)

yol haracı alınma mevzusu öne arz etmektedir. Bu durum, bölgede merkezi otoriteden ziyade yerel güçlerin hakimiyetinin daha güçlü olduğunu göstermektedir. Bilindiği üzere Kürt coğrafyasında 1514 yılında Osmanlı ile İran arasındaki Çaldıran savaşından önce bölgedeki mirlere resmi anlamda özerklik veriliyor. Mirliklerin merkezileşme politikası sonucunda mirlikler tasfiye edilmiş ancak bölgenin feodal yapısı varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Dengbêjlerin anlattığı aşiretler arası çatışma, bölgede aşiretlerin güçlü yapısını göstermektedir.

Dengbêjlerin ses verdikleri klamlar aracılığıyla toplumsal hafıza aktarımı anlamında bölgenin dini ve etnik yapısı hakkında bir aktarım yaptığını söyleyebiliriz. Bu kapsamda söylenilen klamlar, bir taraftan duygusal yönü ağır basan bir ortam oluşturmanın yanı sıra bölgede farklı dini inancın bir arada yaşadığını da göstermektedir. Örneğin Kirivê klamı buna örnek gösterilebilir.

Kirivé (kirve)

Kirivé tu zani guné min u te çiye ev Hewqa şop u ré li min u te girtîye

Ji min u tera buye suç ku ez mıslimanım Tu ji ézidiyi kirivé lé Kirvem önümüzü tıkayan, bize engel olan

Günahımızın ne olduğunu biliyor musun?

Bize suç olmuş benim Müslüman senin Yezidi olman kirvem lé…

Yukarıdaki klam, dönemin etnik ve dini yapısı hakkında bir aktarımı yapmaktadır. Klam’dan hareketle, bölgenin dini yapısı hakkında bilgi sahibi olabilmekteyiz. Bölgede yezidi ve Müslümanların birlikte yaşadığı, bu iki dini grubu mensupları arasında aşkların yaşandığını görmekteyiz. Bugün Türkiye sınırları içerisinde kaybolmaya yüz tutmuş bir olan bir dini grup olan Êzidi halkı hakkındaki bilgiler konusunda hafızanın canlı tutulup yeni nesillere aktarıldığını görmekteyiz. Günümüzde Müslüman ve Êzidiler arasındaki ilişkiler her ne kadar yok denecek kadar az olsa da tarihsel süreçte bu ilişkilerin daha yoğun olduğunu, iki farklı inançtan insanın birbirine aşık olacak kadar yakın ilişki içerisinde olduğunu görmekteyiz. Son yüzyıl içerisinde Türkiye’de yaşayan Êzidilerin sayısındaki dramatik düşüş göz önüne alındığında bundan 50 yıl sonra bu geleneğin son temsilcileri de yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Dolayısıyla 50 yıl sonraki nesil için bu coğrafyada Êzidilerin yaşadığına

81

Toplumsal Hafızanın Aktarıcısı Olarak Dengbêjler Ahmet Aktaş dair bilgiler bu klamlar aracılığıyla sağlanabilecektir.

Siyasi olayların aktarımına da Erzurum yöresinde büyük bir aşiretin lideri olan Selahattin Ağanın sürgününü konu edinen Selahaddin Ağa Klamı’dır. Yeni kurulan cumhurite karşı girişilen bazı ayaklanmalar sonucunda çıkarılan Takrir-i Sükun kararı çerçevesinde bölgedeki bazı din adamları ve nüfuzlu aşiret liderleri sürgüne gönderilmiştir. Selahaddin ağa klamı da bu süreçte aşireti devlete karşı başkaldırılara karıştığı gerekçesi ile Ankara’ya sürgün edilen selahaddin ağa sürgününü anlatmaktadır.

…Lê gava dinerim, va berê kekê Sılhadin Begê dıdane Anqara rengin Lı Kaymakamê lı Hakîma, yüzbaşiye temame lı tanka hefta runiştine li hev cîvîne

Hinek reş dike hinek diniwise hinek îdam a mîrê min derxine

Kesekî xwadane xêra li tinîna li kağizekê merekê bişîne mafela Erzuruma rengîn (Öz, 2003, s. 69)

….

Selahaddin bey kardeşimi yönünü Ankara’ya sürgüne verdiklerini görünce

Kaymakamlar, hakimler, yüzbaşılar yedinci tank’ta toplanmış, Bazıları karalar, bazıları yazıyor kimisi de mirimin idamını çıkarıyor. Hayırsever biri yok mu ki Erzurum adliyesine bir kağıt gönderecek Yukarıdaki sözler, cumhuriyetin ilk yıllarına ışık tutmaktadır. Cumhuriyetin ilanı ve halifeliğin kaldırılmasından sonra bölgede yeni kurulan sisteme karşı bazı başkaldırılar olmuş devlet de kendi otoritesini kabul ettirmek adına bazı adımlar atmıştır. Bunlardan birisi de devletin kendisine potansiyel tehlike olarak gördüğü kişileri Anadolu’nun farkı şehirlerine sürgün etmesidir. Bu tarz trajik olayların dengbêjlerin hayat verdiği klamlar aracılığıyla dilden dile dolaştığını ve geçmişte nelerin yaşandığı konusunda halkta bir hafıza aktarımı olduğunu görmekteyiz.

Dengbêjlerin dillendirdikleri klamlar hafıza aktarımının yanı sıra kolektif belleğin sürekli canlı kalmasında da etkili olmaktadır. Tarihte yaşanmış birçok olayın toplumun zihninde canlılığını koruması buna

82 Dengbêjlik Kültürü ve Dengbêjler

(Uluslararası Sempozyum Bildirileri)

örnek olarak verilebilir. Mesela Şeyh Said hadisesi bunlardan birisidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanmış ve Şeyh Said ve arkadaşlarının idamı ile sonuçlanan hadise, dengbêjlerin ağıt tarzında dile getirdikleri klamlar aracılığıyla toplumun hafızasında kolay kolay silinmeyecek bir yer edinmesini sağlamıştır. Ferit Taş’ın, Muş Çukurbağ köyünde ikamet eden Dengbêj Cahit’ten aktardığı klama ait aşağıdaki ifadeler, bu olayın dilden dile dolaşmasını sağlamıştır.

Ax mîrê min

Dîwar xalî ye ez nizanim ka şêxê min

Mîrê min li heyran ca rabe çû me Diyarbekra şewitî bira weliyane Taqîba bavê Şêx Elî Riza qutbê zemanê çiyayê Bîngolê derketiye Ji Erzûrûma Qerekîlîsê bira ji Wanê Bilîsê deste bi deste ye

Taqîba bavê Şêx Elî Riza qutbê zemanê çiyayê Bîngolê digere cotê qanûna Polês e law dewriya ne

Ez çûme li derê mehkema Diyarbekra şewitî

distînin îfada bavê Şex Elî Riza qutbê zeman e çiyayê Bîngolê li min rebenê ji Kurda ra îdam qerar dane

Lo lo bira ji Kurda re idam qerar dane

Tarihsel süreçte yaşanan ve toplumu derinden etkileyen birçok hadise, klamlar aracılığıyla sürekli canlı kalmıştır. Ağrı isyanı, tehcir kanunu vb. birçok olay, klamlar aracılığıyla toplumsal hafızada kayıt altına alınarak sonraki nesillere aktarılmıştır.

Coğrafi geçişkenlik bağlamında bir hafıza aktarımından da bahsetmemiz mümkündür. Bilindiği üzere, tarihin hiçbir döneminde günümüzde Türkiye ile Suriye ve Irak arasında bir sınır olmamıştır. Birinci dünya savaşından sonra Ortadoğu haritası şekillenirken Türkiye’nin günümüzdeki sınırları da belirlenmiş oldu. Bu sınırlar doğal sınırlar olmayıp tamamen yapay sınırlardır. Kürtlerin yaşadığı coğrafya yapay sınırlarla dört farklı ülkenin sınırları içerisine dâhil olmuştur. Kimi zaman büyük yerleşim yerleri kimi zaman da köyler yapay sınırlardan dolayı bölünerek farklı ülkelerin sınırına dâhil olmuştur. Aynı ailenin farklı üyeleri bir anda farklı ülkelerin vatandaşı olmuştur.

Dengbêjlerin klam’larına baktığımızda toplumsal hafızada böyle bir bölünmenin olmadığını, örneğin Urfa’dan Diyarbakır’a gitmek ne ise

83

Toplumsal Hafızanın Aktarıcısı Olarak Dengbêjler Ahmet Aktaş Urfa’dan günümüzde Suriye veya Irak sınırları içerisinde kalan yerleşim yerlerine gitmek de o kadar doğal bir süreç olarak anlatılmaktadır. Örneğin Urfa yöresinde Meşhur Dengbêj Osê Hemê’nin hayat verdiği ve Osman ile Elê (Elif) arasında yaşanan aşk hikâyesini anlatan klam’da, Osman, sevdiği kadın Elê’ye seslendiği bölümde, “önce Bozova Kanlıavşar’a eğer orası olmazsa Suruç ovasına, orası da olmazsa Suriye topraklarında Kumluk köyündeki yeğeni Mehmet’in konağına gideceğini ifade etmesi”, hem akrabalık bağlarının sınırı aştığını hem de bölge insanının zihninde bu iki yerleşim yeri arasında bir sınır ayrımının olmadığını göstermektedir. Yeni nesil için bugün Türkiye ile Suriye ve Irak arasındaki sınır benimsenmiş olsa bile tarihsel süreçte böyle bir sınırın olmadığını dile getirilen klamlarda açık bir şekilde görmekteyiz. Bu durum toplumsal hafızanın yeni nesle aktarılmasında önemli bir işlev üstlenmektedir.

Sonuç

İnsanın kendi geçmişi ile bağı, farklı yollar üzerinden sağlanmaktadır. Bu bazen bir resim ile olurken bazen de bir edebi eser aracılığıyla olmaktadır. Edebi eserler daha çok okuma yazma eylemi ile yakın ilişki içerisinde olan toplumlarda olmuştur. Okuma yazma oranının az olduğu yerlerde yazılı kayıtlar yerine sözlü aktarım daha ön planda olmuştur. Sözlü aktarım farklı coğrafya ve kültürlerde farklı isimlerle anılan kişiler aracılığıyla sürmüştür. Söz konusu Kürt toplumu olunca bu görevi dengbêjler üstlenmiştir.

Dengbêjlik geleneği, sözlü kültürün vazgeçilmez unsurlarından birisidir. Kürt coğrafyasına baktığımızda yazılı edebiyat alanında da çok güçlü şahsiyetler yetişmiş olmasına rağmen, sözlü edebiyatın da çok ileri safhada olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle uzun kış gecelerinde anlatılan hikâyeler bölgede önemli birer unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözlü gelenekte aktarılan olay örgüsünün sürükleyiciliği kadar, onu dile getiren kişinin maharetleri de önem arz etmektedir. Bu durumda, söze hayat veren, onu hafızlara nakşeden Dengbêjler devreye girmektedir. Dengbêjler, klamlar aracılığıyla, uzun kıs gecelerinde kimi zaman kavuşamayan iki aşığın hikâyesine hayat verirken kimi zaman da savaşın acımasız yüzünü tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermişlerdir. Dengbêjler aracılığıyla dile gelen bu olaylar, salt müzikal yönleri ile dinleyicileri etkilemekle kalmamış aynı zamanda onların geçmiş ile bir bağ kurmasına aracı olmuşlardır. Dolayısıyla dengbêjler burada sadece

84 Dengbêjlik Kültürü ve Dengbêjler

(Uluslararası Sempozyum Bildirileri)

insanları eğlendirmemiş aynı zamanda toplumsal hafızanın canlı kalıp yeni nesillere aktarılmasına aracılık etmişlerdir.

Günümüzde okuma-yazma oranın artmasına paralel olarak Dengbêjlerin üstlenmiş oldukları toplumsal hafızayı aktarma rolü azalmış almakla beraber, tarihsel süreçte Kürt coğrafyasında okuma-yazmanın az gelişmiş olması hesaba katıldığında, dengbêjlerin bu alanda ne kadar önemli bir rol oynadığı daha iyi anlaşılacaktır. Öte yandan küreselleşmenin dünyayı global bir köye dönüştürdüğü, kültürlerin gittikçe birbirine benzediği ve yerel kültürlerin hızlı bir şekilde kaybolmaya yüz tuttuğu günümüzde, kendi kültürel mirasımızı korumak ve yeni nesillere aktarmak adına bu geleneğin canlı kalmasını sağlamak zorundayız.

Kaynakça

Alkar, R. (2011). Kültürel Belleğin Aktarımında Kürt Toplumunda Kılam Söyleme Geleneği. İzmir: Dokur Eyül Üniv.Güzel Sanatlar Enstitüsü Doktora Tezi.

Aras, A. (2004). Efsanevi Kürt Şairi Evdalê Zeynikê. İstanbul : Evrensel Basım Yayım.

Assmann, J. (2001). Kültürel Bellek. (A. Tekin, Çev.) İstanbul: Ayrıntı yayınları.

Connerton, P. (1999). Toplumlar Nasıl Anımsar. (A. Şenel, Çev.) İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Karacan, H., & Nayman, R. (2014). Dengbêj Salihê Qubînî ile Karapatê Xaço Şarkılarında Aşiret Kavgaları: Fılîtê Quto ile Elî Etmenkî Kavgası. Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 16(2), 361-388.

Kardaş, C. (2013). Denbêjlik Geleneği ve Âşık Edebiyatı İle Karşılaştırması. Elazığ: Fırat Üniversitesi SBE Yayınlanmamış Doktora Tezi.

Mutlu, E. (1996). Kürt Müziği Üzerine. K. Nezan (Dü.) içinde, Kürt Müziği. İstanbul: Avesta Yayın Basım.

Nezan, K. (1996). Kürt Müziği. İstanbul: Avesta yayınları.

Öz, S. (2003). Doğu ve Güneydoğu Anadolu Sözlü Kültüründe Hikaye Anlatıcılığı. İstanbul: Mimar Sinan Üniv. SBE. Yayınlanmamış YL Tezi.

Taş, F. (2015). Dengbêjlik Geleneği ve Dmnüşümler. Ankara: Ankara Üniv. SBE.

85

Toplumsal Hafızanın Aktarıcısı Olarak Dengbêjler Ahmet Aktaş Uygar, Y. (2009). Kültürel Bellek ve Dengbêjlik: Doğu Anadolu’daki

‘‘Dengbêjlik’’ Geleneğinde Bellek ‎Üretimi. İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi SBE. Yayınlanmamış YL Tezi.

DENGBÊJLIK KÜLTÜRÜNDE SUNUM FARKLILIKLARI: