• Sonuç bulunamadı

Terim Sorunu

Belgede Kayıtlı sermaye sistemi (sayfa 56-58)

Sermayenin yönetim kurulu kararıyla artırılmasını öngören düzenin, bütün olarak bir sistemi mi oluşturduğu, yoksa sadece sermayenin artırılmasını sağlayan bir yöntem mi olduğunun tespit edilmesi gerekir. Bu tespit, bu düzenin isimlendirilmesi açısından önem arz etmektedir.

Konuyu düzenleyen TTK hükümlerine bakıldığında, kanun koyucunun kurumdan söz ederken istisnasız olarak “kayıtlı sermaye sistemi” ifadesini kullandığı görülmektedir. Bölünmede sermayenin artırılmasının düzenlendiği TTK’ nin 163/2. maddesinde, anonim ortaklıklarda en az sermaye tutarının düzenlendiği TTK’ nin 332/1. maddesinde, çıkma ve çıkarılmanın düzenlendiği TTK’ nin 332/3. maddesinde, sermaye artırım yetkisinin yönetim kuruluna ait olduğunun belirtildiği TTK’ nin 456/2. maddesinde, bu düzenle ilgili en kapsamlı düzenlemelerin yer verildiği TTK’ nin 460. maddesinin madde başlığında, yeni pay alma hakkının düzenlendiği TTK’ nin 461/2. maddesinde, sermayenin azaltılmasının düzenlendiği TTK’ nin 473/6. maddesinde ve nihayet yönetim kuruluna primli pay çıkarma yetkisinin tanındığı TTK’ nin 480/2. maddesinde, bu düzenden “kayıtlı sermaye sistemi” olarak bahsedilmektedir. Keza, 2499 sa. SerPK ve SerPK’ deki düzenlemelerde de “kayıtlı sermaye sistemi” kavramı kullanılmaktadır. Mevzuat hükümlerinin lafzına göre, bu düzen, bir sistem oluşturmaktadır112

.

Aynı şekilde, TTK’ nin 332. maddesinin gerekçesinde de sermayenin yönetim kurulu kararıyla artırılmasını öngören düzenin, bir sistemin mi yoksa bir yöntemin mi ifadesi olduğu tartışmalarına girilmekte ve bu düzenin, yönetim kuruluna yetki verilen özellikli bir sermaye artırım yönteminden öte, bir sermaye sistemi olduğu; bunun neticesinde Türk anonim

111

Sicile tescil edilen hususlar, Kanun’ da veya Kanun’ un 26. maddesine göre çıkarılacak yönetmelikte aksine bir hüküm bulunmadıkça ilan olunur (TTK m. 35/3; TSY m. 41/1). TTK’ nin 460/6. maddesinde ise, çıkarılmış sermayeyi gösteren esas sözleşme maddesinin yeni şeklinin, yönetim kurulunca sadece tescil edileceği düzenlenmektedir. Bunun yanında, esas sözleşme değişikliklerinin tescilinin düzenlendiği TTK’ nin 455. maddesine göre, esas sözleşme değişiklikleri ticaret siciline tescil edilir ve fakat ilana bağlı hususlar ilan edilir. Söz konusu 455. madde, özel hükümler saklı kalmak kaydıyla sermayenin artırılması kararının tesciline de uygulanır (TTK m. 456/5). Bu konuda, esas sözleşme değişikliklerinin tescilinin düzenlendiği 455. madde, TTK’ nin 35. maddesine nazaran özel hüküm teşkil etmektedir. TTK’ nin 35/3. maddesinin eleştirisi için bkz. Bahtiyar, M., “6102 Sayılı TTK’ da, Ticaret Siciline Tescil Yanında İlanı Da Gereken Hususlar Sorunu (m. 35/3)”, REGESTA, C. 3, S. 2, 2013/2, (s. 3-14), s. 7 vd. TTK’ nin 35/3. maddesi nedeniyle, tescil edileceği öngörülen bir hususun, aksi öngörülmediği müddetçe, artık ilan da edileceği yönünde bkz. Akdağ Güney, N., Anonim Şirketlerde Kuruluş, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2014, s. 202.

112

ortaklıklar hukukunda, esas ve kayıtlı sermaye sistemi olmak üzere iki tür sermaye sisteminin tanınmış olduğu ifade edilmektedir113

.

Doktrinde bir görüşe göre, esas sermaye sistemi ve kayıtlı sermaye sistemi olarak iki ayrı sistemden söz edebilmek, ayrı düzene tabi iki ayrı “sermaye” kavramının varlığını gerektirir. Ne var ki, hem esas hem de kayıtlı sermaye bakımından sermayenin belirliliği, paylara bölünmüş olması, pay senedine bağlanabilmesi gibi özellikler aynıdır. Bu nedenle esas ve kayıtlı sermayede, sermaye kavramı aynı sermayeyi ifade eder. Esas ve kayıtlı sermaye arasındaki fark, yalnızca sermaye artırım usulü noktasındadır. Nitekim 2499 sa. SerPK’ deki, kayıtlı sermayeye geçen halka açık anonim ortaklığın, o anda sahip olduğu esas sermayesinin çıkarılmış sermaye olarak kabul edileceğine ilişkin düzenleme, esas ve kayıtlı sermaye bakımından “sermaye”nin aynı olduğunun bir göstergesidir (2499 sa. SerPK m. 12/2). Bu görüş, Kanun’ da kullanılan “sistem” ifadesinin isabetsiz olduğundan ve artırma usulüne işaret ettiğinin kabul edilmesi gereğinden söz etmektedir114

.

Bizim de katıldığımız diğer görüşe göre, kayıtlı sermayeye ilişkin düzenlemeler, kendine özgü kuralları, yöntemi ve unsurları bünyesinde barındıran bir sistemi oluşturmaktadır. Bu görüşe göre, kayıtlı sermayeye ilişkin düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Kanun koyucu, kayıtlı sermayeye ilişkin düzenlemeleri, salt yönetim kurulunun kayıtlı sermayeye kadar sermaye artırımı yapabilmesi noktasında bırakmamaktadır; yönetim kuruluna sermaye artırım yetkisi yanında bazı yetkilerin verilmesine imkân tanıdığı gibi, sistem içindeki hukuka aykırılıklar için özel olarak yaptırım öngörmektedir. Yönetim kurulunun sermaye artırım kararının iptalinin düzenlenmiş olması (SerPK m. 18/6; TTK m. 460/5), yönetim kuruluna sermaye artırımına karar verme yetkisine bağlı olarak büyük çoğunluğu esas itibariyle genel kurulun münhasır yetkileri arasında olan yetkilerin tanınabilmesi (SerPK m. 18/5; TTK m. 460/4), kayıtlı sermaye düzenini sermaye artırım usulü olmanın ötesine taşımaktadır115

.

113 Bkz. Gerekçe, TTK m. 332. Yine aynı maddenin gerekçesinde TTK’ nin 463. vd. maddelerinde düzenlenen şarta bağlı sermaye artırımı, esas ve kayıtlı sermaye sisteminden farklı tutularak şarta bağlı sermaye artırımının, sistem değil, özellikli bir sermaye artırım yöntemi olduğu ifade edilmektedir. Şarta bağlı sermaye artırımının, bir sermaye artırım yöntemi olduğu yönünde bkz. Saraç, T., Anonim Şirketlerde Şarta Bağlı Sermaye Artırımı, Asil Yayıncılık, Ankara 2009, s. 29, dn. 83.

114 Tekinalp, Ü., “Sermayeyi Artırmada ‘Çift Usul’ün Geçerliliği ve Gerekliliği Sorunu”, BATİDER, C. XVIII, S. 4, Y. 1996, (s. 3-7), s. 3, 4.

115

Ayrıca belirtmek gerekirse, TTK’ nin sermayenin artırılmasını düzenleyen hükümlerinin oluşturulmasında, daha ziyade İsv. BK’ nin buna dair hükümleriyle, sistematiği116

esas alınmıştır. Bununla birlikte İsv. BK’ nde, bu düzenden bir sistem olarak söz edilmemekte; kayıtlı sermaye artırımı anlamına gelen “Genehmigte Kapitalerhöhung” başlığı altında, sermayenin artırılması yöntemi olarak ele alınmaktadır117. Aynı şekilde, karşılaştırmalı hukukta118 bu konuda sistemden söz edilmediği görülmektedir.

Bir amaca erişmek için izlenen yol anlamına gelen yöntem119, Türk hukukunda sermayenin yönetim kurulu kararıyla artırılması temelli düzenlemelerle diğer hukuk sistemlerindeki buna ilişkin düzenlemeler karşılaştırıldığında, bu düzeni açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Türk hukukunda, sermayenin yönetim kurulu kararıyla artırılması temelli düzenlemeler, sermayenin artırılması amacına yönelik yöntemler düzeninden120 oluşmaktadır; yönetim kurulu, esas sermaye sisteminde karar makanizmasını elinde bulunduran genel kurulun yerine geçmekte ve takdir yetkisini kullanarak sermayenin artırılacağı kaynağı belirleyebilmekte, bu düzen kapsamında alınan kararların etkisi ve geçerliliği yine bu düzene has düzenlemeler kapsamında değerlendirilmektedir.

Belgede Kayıtlı sermaye sistemi (sayfa 56-58)