• Sonuç bulunamadı

Sisteme Geçiş İçin Bakanlıktan İzin Alınması

Belgede Kayıtlı sermaye sistemi (sayfa 148-153)

2.2 Kayıtlı Sermaye Sistemine Giriş Koşulları

2.2.2 Kayıtlı Sermaye Sistemini Kuruluşta Kabul Etme

2.2.2.2 Sisteme Geçiş İçin Bakanlıktan İzin Alınması

Daha evvel, kayıtlı sermayenin yükseltilmesi bahsinde de belirtildiği üzere505, SerPK’ nin aksine, TTK’ de sisteme geçiş için izin alınması koşulu aranmamaktadır. TTK, esas

502 Yönetim kurulunun yetkilendirilmesi konusunda ayrıntılı açıklama için ayrıca bkz. aş. 2.3. 503

Gericke, s. 185.

504 Bu konuda kayıtlı sermaye sisteminin düzenlendiği esas sözleşme maddesinde bir açıklık bulunmazsa, yetkilendirme işlemi geçersiz sayılmamalıdır; yönetim kurulunun sermaye artırım kararları, TTK m. 339/2, i uyarınca ortaklığa ait ilanların yapıldığı şekilde ilan edilmelidir.

505

sözleşmede gerekli değişikliklerin yapılmasını, sistemin uygulanabilmesi için yeterli görmektedir.

Öte yandan, TTKYUK’ nin 20/3. maddesinde, halka açık olmayan anonim ortaklıkların, kayıtlı sermaye sistemini kuruluşta kabul etmelerine ya da daha sonra bu sisteme geçmelerine ilişkin usul ve esasların GTB tarafından hazırlanacak tebliğle düzenleneceği hükmüne yer verilmektedir. Kanunda sisteme geçiş için izin koşulu düzenlenmediğinden, kanunlar hiyerarşisi gereği506

, GTB’ nin söz konusu yetkiye dayanarak çıkaracağı tebliğde, buna yönelik bir düzenlemeye yer verilemez. Kanunda izin koşulu düzenlenmiş olsaydı, tebliğde ancak izin başvurusunun usulüne ve esaslarına ilişkin düzenlemeler öngörülebilirdi. Bu bağlamda, TTKYUK’ nin 20/3. maddesine dayanılarak çıkarılan KSS Bakanlık Tebliği’ nde yer alan GTB’ den izin alınmasını öngören düzenlemeler, hukuki dayanaktan yoksundur. Sisteme geçişte, izin koşulunun aranmasının gerekli olup olmadığına değinmek gerekirse; gerek İsviçre, gerekse Alman hukukunda sisteme geçiş için belli bir kurumdan izin alınması koşulu aranmamaktadır. Öte yandan, sistemin Türk hukukuyla tanışması, izne bağlı bir kurum olarak kabul görmesine neden olmuştur. 2499 sa. SerPK’ de olduğu gibi SerPK’ de de sisteme giriş, SPK’ den izin alınması koşuluna bağlanmaktadır. SPK, izin başvurusunda, sisteme geçişin, SerPK’ nin öngördüğü amaca (SerPK m. 1, m. 128) uygunluğu denetimini yapmaktadır. Bir başka ifadeyle, SerPK’ de sisteme geçiş için izin alınması koşulunun aranması, sistemin bir gereği olmaktan ziyade, SerPK ile elde edilmek istenen amacın elde edilmesi için gerekli görülen, kanuna özgü bir durumdur. Kanun koyucu diğer konularda olduğu gibi, kayıtlı sermaye sistemine girişte de, bu kanun açısından özel denetim öngörmektedir.

Tüm anonim ortaklıklar açısından esas sermaye sistemi geçerli iken, 2499 sa. SerPK’ de, buna istisna getirilerek, kayıtlı sermaye sisteminin sınırlı özellikteki ortaklıklar tarafından kabul edilmesi, üstelik bu ortaklıkların sistemin Türk hukukunda uygulanması açısından pilot olarak görülmesi, özellikle sistemin kötüye kullanılması kaygılarının etkisiyle, sisteme girişin izin denetimine tabi tutulmasını haklı kılabilir.

SerPK’ nin öngördüğü amacının elde edilmesi bakımından sistemin, izin denetimi vasıtasıyla denetim altında tutulması, kanun koyucunun tercihidir. Kanunun amacı göz önünde bulundurulduğunda, bu denetimin yerinde olduğu söylenebilir. Ne var ki, 2499 sa. SerPK’ den farklı olarak, SerPK’ de, yönetim kurulunun yetkisi için azami bir süre

506

sınırlaması getirildiğinden (SerPK m. 18/2) ve ayrıca yönetim kurulunun sermaye artırım kararı esas sözleşme değişikliği olarak düzenlendiğinden507

, hak sahiplerinin menfaatlerinin korunması için gerekli tedbirlerin alınmış olduğu ileri sürülerek, SPK’ nin izin denetimine gerek bulunmadığı da ileri sürülebilir. Nitekim SerPK’ nin 91. vd. maddeleri uyarınca SPK, sistemin uygulanması sürecinde vuku bulabilecek hukuka aykırılıkların tespit edilmesi durumunda, gerekli tedbirlerin alınması konusunda geniş yetkilerle donatılmıştır.

Bununla birlikte, sisteme geçiş, esas sözleşme değişikliğini gerektirmesi nedeniyle TTK’ nin 33/2. maddesi uyarınca SPK’ den uygun görüş alınmasını gerektirmektedir. Bu aşamada SPK zaten, SerPK hükümleri uyarınca gerekli incelemeyi yapacağından, bir de izin prosedürünün öngörülmesi gereksizdir.

SerPK’ ye tabi ortaklıklar açısından, sisteme geçişte izin denetiminin, SerPK’ nin özel niteliği gereği öngörülmüş olduğu, SerPK’ nin diğer hükümleri ele alındığında, bu ortaklıklar açısından dahi söz konusu denetimin kaldırılmasında bir sakınca bulunmadığı bu şekilde tespit edildikten sonra, konunun, halka açık olmayan anonim ortalıklar açısından değerlendirilmesi gerekir. TTK, SerPK’ nin aksine özel amaçlı, belirli menfaatlerin korunmasını konu edinen bir kanun değildir. Dolayısıyla, bir amacın özel denetimi söz konusu olamaz. Bununla birlikte, TTK, ortaklıkları, tamamen devletin denetiminden soyutlamamıştır. Anonim ortaklıkların kuruluşu ve esas sözleşme değişikleri açısından TTK’ nin 333. maddesinde öngörülen düzenleme, buna örnek olarak gösterilebilir. Ne var ki, devletin ortaklıklar üzerinde denetim yetkisini kullanmasına yönelik bu düzenlemelerin istisnai karakteri de göz ardı edilmemelidir508. Ortaklığın kayıtlı sermaye sistemini kabul etmesi, TTK’ de hâlihazırda öngörülen devlet denetimi tedbirleri dışında ayrıca bir denetime tabi tutulmasını gerektirmez. Aynı SerPK’ de olduğu gibi, halka açık anonim ortaklıklarda da kayıtlı sermaye sistemi açısından öngörülen düzenlemeler, ortaklığın kendi içinde – yönetim kurulu ile pay sahipleri ilişkileri açısından- gerekli olan denetim mekanizmalarının işletilmesine elverişlidir.

KSS Bakanlık Tebliği’ inde sisteme geçişte izin denetimi öngörülürken, diğer hükümlerdeki benzerlikler de dikkate alındığında, bu konuda SerPK uygulamasının emsal alındığı görülmektedir. Ne var ki sisteme geçişte izin denetiminin SerPK’ de öngörülme

507

Bkz. yuk. 1.5.

508 Nitekim 333. madde dahi, tüm anonim ortaklıkların değil ve fakat tebliğde gösterilen ortaklıkların GTB denetimine tabi olduğunu düzenlemektedir. Bu maddeye dayanılarak çıkarılan Kuruluş İzni Tebliği’nde gösterilen ortaklıklara bakıldığında, devletin, özel nitelikli bazı konularda faaliyet gösteren, daha ziyade büyük ölçekli ortaklıkları, denetim kapsamına almak istediği anlaşılmaktadır.

nedeni, kayıtlı sermaye sisteminden ziyade SerPK’ nin özel amaçlı bir kanun olmasından kaynaklandığından, buna ilişkin SerPK düzenlemeleri, TTK’ ye tabi ortaklıklar açısından emsal teşkil edemez. Aksi takdirde, SerPK’ ye tabi ortaklıklarda olduğunun aksine izin sistemine alışık olmayan halka açık olmayan anonim ortaklıklar açısından kayıtlı sermaye sistemi, uygulanamaz bir kurum haline gelir.

Hal böyle olmasına rağmen, -gerekmemekle birlikte- kanuni dayanağa kavuşturulduğu varsayılarak, KSS Bakanlık Tebliği’ nde, sistemin kuruluşta kabul edilmesi aşamasında öngörülen izin denetime ilişkin düzenlemelere bakmak gerekirse: Bunun için, gerekli belgelerle birlikte GTB’ ye bağlı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’ ne başvurulması gerekir (KSS Bakanlık Tebliği, m. 6/1). Kuruluşta kayıtlı sermaye sistemini kabul etmek isteyen ortaklıkların, izin başvurusunda sunmaları gereken belgeler, şunlardır:

• Esas sözleşme örneği

Kayıtlı sermaye sisteminin uygulanabilmesi için gerekli hükümleri ihtiva eden ortaklık esas sözleşmesinin, kurucular tarafından imzalanmış ve bu imzaların noterce onaylanmış olması (TTK m. 339/1) gerekir (KSS Bakanlık Tebliği m. 6/2, a). Şu halde Tebliğde, kuruluşta kayıtlı sermaye sistemini izin başvurusunun yapılabilmesi için, en azından ön anonim ortaklığın (TTK m. 335/1) kurulmuş olması şartı aranmaktadır.

• Başlangıç sermayesinin tamamen ödendiğine dair banka mektubu

KSS Bakanlık Tebliği’ nde, kuruluşta kayıtlı sermaye sistemini kabul etmek isteyen ortaklığın, başlangıç sermayesinin tamamen ödemiş olması ve GTB’ ye yaptığı izin başvurusunda başlangıç sermayesinin tamamen ödenmiş olduğuna dair banka mektubunu509 sunmuş olması koşulu aranmaktadır (KSS Bakanlık Tebliği m. 6/2, b).

Bilindiği üzere, anonim ortaklığın kurulabilmesi için, nakden taahhüt edilen payların tamamının tescilden önce ödenmesi şart değildir; bu payların itibari değerlerinin en az yüzde yirmibeşinin ödenmesi yeterlidir (TTK m. 344). TTK’ de, bu konuda, kuruluşta kayıtlı sermaye sistemini kabul eden ortaklıklar için farklı bir düzenleme öngörülmemiştir. Kaldı ki, halka açık olmayan anonim ortaklıklar açısından, sistem içi yapılacak sermaye artırımlarında ödenmesi gereken en az nakdi tutar konusunda, TTK’ nin 344. maddesinin kıyas yoluyla uygulanacağı düzenlenerek (TTK m. 460/3; TTK m. 459/3); sermayenin ödenmesi konusunda kayıtlı sermaye sistemi için ayrıca hükümlere yer verilmemektedir. Buna rağmen KSS

509 Ortaklığın kuruluşunda nakdi ödemeler, bir bankada ortaklık adına açılacak özel bir hesaba yatırılır (TTK m. 345/1).

Bakanlık Tebliğinde, Kanun’ da yer almayan başlangıç sermayesinin tamamen ödenmiş olması koşuluna yer verilmektedir510

. Tebliğ’ de yer alan bu düzenleme kanuna aykırı olduğundan, izin başvurusunda “başlangıç sermayesinin kanunen ödenmesi gereken

miktarının ödenmiş olduğuna dair banka mektubunun sunulması” şeklinde

değiştirilmelidir511 .

• Özel kurucular beyanı

Kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kuruluna, sermayenin artırılması yetkisi yanında, ihtiyari olarak imtiyazlı ve itibari değerinin üzerinde pay çıkarabilme ve pay sahiplerinin yeni pay alma haklarını sınırlandırabilme yetkilerinden biri/ birkaçı ya da tamamı tanınabilir (TTK m. 460/4). Tebliğe göre, kayıtlı sermaye sisteminin kabul edilmesinin gerekçeleri ile bu yetkilerin verilmesinin gerekçelerinin, kurucular tarafından bir belgede açıklanması, bu belgenin kurucular tarafından imzalanıp izin başvurusunda GTB’ ye sunulması gerekir (KSS Bakanlık Tebliği m. 6/2, c).

Kuruculardan bu içerikte bir beyan hazırlamalarının istenmesindeki amaç, kayıtlı sermaye sisteminin keyfi ya da belli bir kesimin menfaatlerine hizmet etmesi amacıyla kullanılmasına engel olma düşüncesidir. Beyan, kuruluş işlemlerinde şeffaflığın esas kabul edildiği, kuruluştan doğan sorumluluğun özel olarak düzenlendiği TTK’ nin sistemine uygundur. Nitekim TTK’ nin 349. maddesinde düzenlenen kurucular beyanı, kuruluş işlemleri konusunda kurucular dışındaki kişilerin doğru ve eksiksiz olarak bilgilendirilmelerini sağlayan bir kamuyu aydınlatma belgesidir512

. İşte, GTB’ ye izin başvurusunda istenen bu belge, kuruluş belgeleri arasında sayılan kurucular beyanının özel bir türünü oluşturmaktadır. Öyle ki her ikisi de aynı amaca hizmet etmektedir. Bu sebeple, kurucular beyanının hazırlanması bakımından TTK’ nin 349/1. maddesinde öngörülen ilkelerin, bu beyanın hazırlanmasında da dikkate alınması gerekir. Şu halde beyan, dürüst bir şekilde bilgi verme ilkesine göre, doğru ve eksiksiz olarak hazırlanmalıdır (TTK m. 349/1).

510

Bu konuda ayrıntılı açıklama için ayrıca bkz. yuk. 1.1.

511 Belirtmek gerekirse, Tebliğ’ deki bu düzenleme, aynı zamanda yanıltıcıdır. Düzenlemede, başlangıç sermayesinin ödendiğinin ispatlanması amacıyla yalnızca buna dair banka mektubunun sunulmasının istenmesi, kayıtlı sermaye sisteminin nakdi kuruluşa has bir kurum olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Ne var ki TTK’ de, gerek kuruluşta sermaye konulması gerekse sistem içi yapılan sermaye artırımları bakımından genel hükümlerden farklı düzenlemeye yer verilmemiştir. En az sermaye tutarının düzenlendiği 332. maddede, yalnızca, ortaklık esas sermayesinin 50.000 TL’ den, kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş anonim şirketlerde başlangıç sermayesinin 100.000 TL’ den aşağı olamayacağı hükmüne yer verilmektedir. Yine kayıtlı sermaye sistemi kapsamında sistem içi sermaye artırımlarına, ayni sermaye konulmasına ilişkin TTK m. 342 ile ayni sermayeye değer biçilmesi konusunu düzenleyen TTK m. 343 hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanacağı düzenlenmektedir (TTK m. 460/3; TTK m. 459/3). Şu halde, kayıtlı sermaye sistemini kuruluşta kabul etmek isteyen ortaklıklarda ayni ya da nakdi sermaye taahhüdünde bulunulabilir.

512

Bu sonuç, belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması durumunda hukuki sorumluluğun doğacağını düzenleyen TTK m. 549 hükmü ile de açıklanabilir. İlgili hükümde, ortaklığın kuruluşu, sermayenin artırılması, azaltılması gibi işlemlerle ilgili belgelerin beyanların yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenlerin ve beyanları yapanların sorumlu olduğu düzenlenmektedir. Kayıtlı sermaye sistemi bakımından kurucular tarafından TTK m. 349’ dan ayrı olarak düzenlenmesi icap eden bu beyanın yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, kurucuların sorumluğuna neden olacaktır.

Belgede Kayıtlı sermaye sistemi (sayfa 148-153)