• Sonuç bulunamadı

A KADIN VE SİYASAL YAŞAM / WOMEN AND POLITICAL LIFE

KURUMSALLAŞMANIN KADININ SİYASİ YAŞAMA KATILIMINA ETKİLERİ”

4. Sivil Toplum Kuruluşları Bağlamında Kadın ve Siyaset

4.2. Temsilcilik ve Aracılık Faaliyetler

Uzun süren vatandaşlık tartışmalarından sonra elde edilen haklarla kadının kamusal alanda görülmeye başlanması aslında kadının sivil topluma girişinin de ilk adımını oluşturmaktadır. Çünkü sivil toplumun tarihsel geçmişine bakıldığında, sivil toplumun kamusal alanla aynı anlamda kullanıldığı görülmektedir. Kamusal alan erkeklerin egemenliği altında ve erkeklere özgü bir alan olarak başarı ve eşitlik ile nitelendirilmektedir. Diğer yandan, kadın özel alana

159 hapsedilmekte ve bu alan birincil ilişkilerin hâkim olduğu bir alan olarak sınırlanmaktadır. Çaha, kadının giremediği kamusal alana eşi ya da efendisinin kendisini bu alanda temsil etmesiyle girdiğini ifade etmektedir (Çaha, 1994: 79-88). Diğer taraftan kadınların sivil toplum kuruluşları aracılığıyla kendilerini temsil etme gücünü elde ettikleri ve kolektif bir güç oluşturarak kendilerinin ve başkalarının yaşamlarını değiştirdikleri görülmektedir (Gök, 2014).

Sivil toplum kuruluşlarında kadının nasıl yer aldığı ve temsil edildiği ile ilgili farklı bakış açıları bulunmaktadır. Bu bakış açılarının çoğunda, kadının farkındalığının artması ve kadın hareketlerinin çoğalmasına odaklanıldığı görülmektedir. Messer ve Davidow temsili bireysel bilinçlenme, kişisel yaşam ve toplum üzerinde değişiklik yapabilen bir kapasite olarak kavramlaştırmaktadırlar (1995: 29).

Robertson ise temsili bireysel, sosyal ve siyasi olmak üzere üç farklı düzeyde tanımlamaktadır: Bireysel boyutta geçekleşen temsilde, insanların kendi hayatlarında ve diğerlerinin hayatında yeni yolları kullanarak oluşturdukları değişimler gözlemlenebilmektedir. Bu değişimler kişilerin kapasitelerini geliştirmelerini, ayrı bir kimlik oluşturmalarını ve farklı biçimlerde hareket edebilmeleri için gerekli yetenekler inşa etmelerini kapsamaktadır. Sosyal boyutta gerçekleşen temsilde birey, toplumla bütünleşir ve toplum için faydayı herşeyin üstünde tutabilmektedir. Siyasi boyutta gerçekleşen temsilde ise esas olan politikaya etki etme ve siyasetin içinde yer almadır. Temsilin bu türleri farklı seviyelerde birbirleri ile etkileşim halindedir ve belirli noktalarda kesişmektedir (2007: 63- 65).

Tablo-2. Çok Boyutlu Temsil Modeli Özel Alan Temsilin Düzeyi Birey (üye) (mikro) Kolektif (kuruluş düzeyinde) (meso) Kolektif

(toplum- sosyal grup olarak kadınlar)

160 B oyu tu Kişisel Kişisel temsil de kadın kendine güvenen, özsaygısı gelişmiş ve bağımsız bir kimliğe sahip olarak algılanır. Özgüven, saygı ve bağımsız kimlik inşası, kaynaklara erişimi kolaylaştırır ve kadınları kendi yaşamlarında güçlendirecek yeteneklerin ortaya çıkmasını kolaylaştırır.

Kişisel temsil sivil toplum kuruluşlarında kolektif kaynakların inşa edilmesini sağlar.

Kişisel kazanımlar ve temsil toplumdaki kadın algısı üzerinde olumlu etki yaratır ve kadının toplumda sosyal bir grup olarak güçlendirilmesinde önemli bir yere sahiptir. T em sil in Sosyal Sosyal temsil de kadın kendi yaşamında ve diğerlerinin yaşamında farklılık yaratan bir sosyal değişim ajanı gibi görülür. Kadınlar sivil toplum kuruluşlarında kolektif bir güç oluşturarak, toplumda farklılık yaratırlar. Kadınlar kolektif olarak kadınların sosyal temsilini etkilerler. Toplumdaki kadın algısı üzerinde etkili olurlar. Siyasi Politik temsil kişisel düzeyde gelişir. Kadınlar kuruluşta kolektif olarak yönetim biçimi ile yakın ilişki kurar ve yönetim biçimine etki eder.

Kolektif politik temsil kadınların sosyal bir grup olarak algılanmasını sağlar. Kişisel politik temsilin kadınları toplumda sosyal grup olarak belirli bir grup kimliği altında takdim etmesidir.

161

Kamusal Alan

Kaynak: (Robertson, 2007: 65)

Sivil toplum kuruluşlarında bireysel seviyede kadınlar, dünyayı yeni yollarla keşfedebilecekleri yetenekleri kazanabilirler. Sadece kadınların bulunduğu bir alanda kendine güvenin varlığı, bilgi ve liderlik yeteneklerinin geliştirilmesi kadının bağımsız bir kimlik kazanmasına, ihtiyaçlarının farkında olmasına ve bunları araştırabilmesine olanak tanımaktadır. Ayrıca bu boyutta sivil toplum kuruluşlarının kadınların beşeri sermayelerini ve yeteneklerini geliştirmede nasıl bir katkı sağladığı görülebilmektedir (Robertson, 2007: 63). Esser’e göre sosyal boyutta, sosyal kontrol ağda yer alan bütün diğer üyelerin eylemlerine ve kaderlerine etki edebilir ve normların, değerlerin ve erdemin geçerliliği grup, örgüt veya toplum için önem taşımaktadır. Bu boyutta kadınlar tek başlarına değil de kolektif olarak toplumsal yararı esas alırlar ve değerleri yaşatırlar (Esser, 2008: 25). Sosyal boyutta kadınlar kişisel boyutta kazandıkları bilgi ve becerileri örgütsel yapı aracılığıyla kuruluştaki diğer kadınlar ve toplumdaki diğer insanların, hayatlarında farklılık yapmak için uygulamaya koyabilirler. Siim, feminist bilim insanlarının sıklıkla kadının aracılık yönünü; kadınların kendi hayatları üzerinde belirleyiciliğe sahip olduğu kadınsal bir güç ve aynı zamanda kamusal alanda farklılık yarattığı kolektif bir yetenek olarak gördüklerini ifade etmektedir (2000:4).

Siyasi boyutta ise sivil toplum kuruluşları, üyelerini bir araya getirip siyasi sorunları tartışabilecekleri ve bunu toplu olarak resmi kurum ve kuruluşlara iletebilecekleri fırsatlara kavuşmaktadırlar. Ayrıca bu boyutta kadınlar kendi seslerini duyurabilecekleri ve toplu olarak kendilerini ifade edebilecekleri imkânlar bulmaktadırlar. Kendi isteklerini siyasi süreçte devlete ve kamusal alana duyurmaktadırlar. Kolektif olarak konuları tartışıp, bir kimlik kazanmakta ve yön belirlemektedirler (Robertson, 2007: 11). . Hooghe’a (2007) göre sivil toplum kuruluşlarının demokrasi ve vatandaşlık hakları konusunda çalışmaları katılanların davranışlarını ve tutumlarını daha fazla etkilemektedir.

Sivil toplum kuruluşları aracılığıyla kadınların başkalarıyla temasa girme yoluyla kendilerini geliştirmeleri ve kendilerinin farkına varmaları çok önemli olmakla birlikte, diğer kadınları siyasi ve toplumsal alanda temsil etmeleri kadının siyasi hayata katılımına katkıda bulunmaktadır. Özellikle kadınların sorunlarını ve taleplerini siyasi alanda duyurma çabaları kadınların siyasi alanda konumlanmalarına aracılık etmektedir.