• Sonuç bulunamadı

Edirne’de Var Olan Kadın Örgütleri Edirne’de bulunan kadın kuruluşları;

A KADIN VE SİYASAL YAŞAM / WOMEN AND POLITICAL LIFE

EDİRNE’DE KADIN HAREKETİ, ÖRGÜTLENMESİ VE TOPLUMSAL ZEMİNİ WOMEN’S MOVEMENT IN EDİRNE, ITS ORGANIZATION AND SOCIAL ROOTS

3. Edirne’de Var Olan Kadın Örgütleri Edirne’de bulunan kadın kuruluşları;

- Türk Kadınlar Birliği

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği - Cumhuriyet Kadınları Derneği - Kent Konseyi Kadın Meclisi

- Edirne Kadın Gelişim Merkezleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Roman Derneği) - Trakya Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi

- Edirne Barosu Kadın, Aile ve Çocuk Komisyonu

- Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu

Kadın örgütlerinin ortaya çıktıkları dönem ve destek aldıkları üyeleri tablolaştırmak gerektiğinde;

Tablo 1: Edirne’de Bulunan Kadın Örgütleri ve Kurumsal Özellikleri Kadın Örgütü Adı Kurulduğu Yıl Üye Sayısı

Türk Kadınlar Birliği 1952 50 Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği 2002 57 Cumhuriyet Kadınları Derneği 2010 56

Edirne Barosu Kadın, Aile Ve Çocuk Komisyonu

1999 10

Edirne Kent Konseyi Kadın Meclisi

2009 2000 üzeri

Edirne Kadın Gelişim Merkezleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Roman Der.) 2014 32 EKAME-DER 2012 25

Tablo incelendiğinde, çalışma kapsamında olmayan TÜKSAM VE ETSO Kadın Girişimciler Kurulu’nun ortaya çıktığı tarihler göz önüne alındığında, Edirne’de kadın hareketi 2002’de ortaya çıkmış, 2010 sonrası örgütlenmiş ve görünür olmuştur. Saha çalışmasının yürütüldüğü kadın örgütlerinin kurumsal yapısına göz atıldığında, dayandıkları üye sayıları oldukça cılız kalmaktadır. 2000 üzeri üyesi bulunan Kadın Meclisi,

üyelerinin çoğunluğunu Toplum Merkezlerinde bulunan kadınlardan almıştır. Bu üyelerin çoğunluğu, Kadın Meclisi toplantılarına gelmemekte, hatta çoğunluğu Meclisin yerini bilmemektedir. TKB en köklü kadın örgütü olmakla birlikte, üye sayısının azlığında; üyelerinin yaş ortalamasının yüksekliği ve geçmişte var olan üyelerin hayatta olmaması önemli bir faktördür. Roman Kadın Derneği henüz Aralık 2014’de kurulmuş ve örgütlenmeyi tamamlama çabasını sürdürmektedir.

4. Bulgular

Kadın örgütlerinde bulunan kadınlarla yürütülen saha çalışmasında, kadınların sivil toplum içinde niçin yer aldıkları sorgulandığında;

 Kadınların kendini özgürce ifade edebilmesi,  Kadınların yaşam standartlarını yükseltmek,

 Emeklilik sonrası, evde boş oturmak yerine topluma faydalı olmak öncelik sırasını oluşturmaktadır.

Kadın örgütlülüğünün kuruluş amacı belli bir koşul gerektiren durumlarda yanıtlar farklılık gösterebilmektedir. Örneğin; “Kadının ezilmesine karşı hukuksal olarak destek olmak istedim. Sadece söylemde değil, kadının başvurabileceği bir yer olsun istedim. Edirne’de amacım tıpkı Ankara’daki gibi bir Gelincik Hattı oluşturmak. Hukuksal destek vermek istiyorum. Kadınlarımız haklarını bilmiyor. Hafif cezalarda kadınlarımıza karakolda telkin ediliyor ya da şikâyetçi olmasından vazgeçirtiliyor. Kadınımız korkuyor, hukuk uygulanmıyor, devlet kadını korumuyor.”

“Eğitim, istihdam, sosyal dışlanma yaşayan bir toplulukta kadınların olmadığı örgütlenme bir anlam taşımıyor. Kadınlar varsa bir hareketin içinde, o hareket çok canlı ve diri oluyor. Türkiye’de kadının durumu belli. Roman kadın olunca, sorunlar katmer katmer büyüyor. Kendini değiştirmeyen bir kadın, çocuğunu nasıl değiştirecek.”

“Faydalı olmak istiyorum. Bizim amacımız, Atatürk’ün sağladığı kadına dönük kazanımları korumak ve savunmak.”

Sivil toplum içinde bulunan kadınların tümü, eş ve yakın çevreden kesinlikle destek ve teşvik görüyorlar. “Eşlerimiz, ailelerimiz Cumhuriyetçiydi. Kayınvalidem çocuğuma bakar, beni Birliğe gelmem yönünde teşvik ederdi.”

“Bu işin içinde olan erkekler destek veriyor.”

Kadın örgütlülüklerinin yürüttüğü faaliyetlerin yelpazesinin genişliği ve farklığı dikkat çekicidir. En çok faaliyetlerini dezavantajlı bölgelerde sürdürmektedirler. “Yaşam içindeki kendi farkındalıklarını artırıcı faaliyetler, eğitici programlar gibi. Çocuk gelinler, şiddet, cinsel şiddet eğitim konularımız. Daha çok dezavantajlı bölgelerde.”

“Kadının yasal haklarını içeren bir kitapçık hazırladık. Belediye sponsor oldu. Tüm Türkiye’ye 8 Mart günü Cumhuriyet gazetesinin eki olarak dağıtıldı. Bunların dışında, evlilik akdi gerçekleşmeyen insanları buluyoruz, özellikle Romanlar içinde. Belediye ile ortaklaşa nikah yaptık.”

“Biz sahalarda çok etkin olmadık. Kapalı cezaevinde kadınlara yönelik yaşadıkları yerleri gördük, hukuki ihtiyaçlarını sorduk, koğuşlar yetersiz, havasız. Tek tuvalet tek banyo var, odalar iç içe (30 kişilik). TV, buzdolabı, çamaşır makinesi aldık. Kimliği (suçlu) ne olursa olsun insan. Kadının 1,5 aylık bebeği devlet korumasındaydı. Sütü sağıp götürüyorlardı. Bebeği annesine tekrar geri alması için yardım ettik ve aldı. Bebeğin ihtiyaçları karşılandı.”

“Geçmişte Bosna için yiyecek, giyecek pek çok yardım topladık. En büyük çalışmamızdı, çok destek gördük. Bir tır malzemeyi Bosna’ya götürdük ama içeri alınmadık. Çok şevkimiz kırılmıştı. Sonra oradan çok göç geldi Kırklareli’ne, kampa. Çocuk bezi, biberon, mama yine bir sürü yardım malzemesi topladık. Bizi içeri yine almadılar. Bu sefer gizlice arka taraftan tel örgülerden attık yardımları. Kadın her yerde kadın, biri cımbız ve ayna istedi benden.”

“Bizim diğer alanımız kapalı cezaevi. Pek çok kadınımız okuma yazma bilmiyordu. (çoğu Roman) Şükran abla her gün oraya gitti, okuma-yazma öğretti. Çocuk koğuşuna TV aldık. Kadınlar koğuşuna buzdolabı aldık Yün- iplik götürüyoruz. El işi yapmak istiyorlar. Terlik, iç çamaşırı illaki gidiyor. Sonra bir kuaför götürüyoruz, saçlarını kestiriyoruz.”

“Evdeki kitaplarımın hepsini cezaevine bağışladım. Okumak isteyenler var.”

“Edirne merkezde dolaşan aklı başında olmayan Nevin, Deli Ayşe gibi kadınlarımız vardı. Bakırköy’e götürdük. Ayşe biraz düzeldi. Özel İdare’de çaycı olarak başladı. Sonra kayboldu. Aradık, bir daha hiç haber alamadık.”

“Uçan Süpürge’nin “Çocuk Gelinlere Hayır” sergisini düzenledik. En çok da Roman mahallesindeki ilkokullardan götürdük. Çocuk gelin çok var. Bunun için kısa film gösterimi yaptık.”

Kadın örgütlerinin yürüttüğü faaliyetlerde mutlaka Romanlar var, özellikle eğitim programları odaklı. Sadece iki dernek öğrenci bursu veriyor. TÜKD 14 üniversiteli kız öğrenciye, TKB kız-erkek karışık, ilköğretim ve üniversite ayırmadan 24 öğrenciye burs veriyor. Örgütler arasındaki faaliyetler incelendiğinde, TKB’nin etkinlik alanı ve skalasının genişliği (burs, eğitim, kapalı cezaevi, okullar, heykel yaptırmak, park açmak…) dikkat çekiyor.

Kadın örgütlerine, Edirneli kadınların sorunlarını sıralamaları istendiğinde maddeler aşağıdaki gibi olmuştur;

 Ekonomik yoksulluk, işsizlik

 Eğitim

 Çocuklarının gelecek kaygısı

 Özellikle Romanlarda çocuk gelinler  Aile içi şiddet

 Kreş

 Yeni yapılaşmadan dolayı göç

“Refah yüksek gibi ama görünüşte. Edirneli yiyeceğinden keser, dış görünüşüne verir.”

“Eğitim sorunu var. Modern bir şehir olarak görünse de, kendi içinde modern değil. Erkek egemen bir yapı. Kadınların söz hakkı varmış gibi görünüyor, ama son söz erkeğin.”

“Derneğe üye olmak istiyorum diyor bir aydın öğretmen arkadaşımız. Ama çocuğunun iş bulmasını ve kariyerini etkiler mi korkusuyla üye olmuyor.”

“Roman vatandaşların içinde çocuk gelinler var. Doğu’da aile zoruyla evleniyor. Burada ise, gençler birey olduklarının ispatı olarak evlilik yapmak için kaçıp evleniyorlar.”

“Ekonomik yoksulluk Roman kadınında daha ağır. Ya tarlada çalışacak, ya da hizmetçi olacak, hep vasıfsız işler………….Çocuk gelinler ve nikahsız yaşam eskiye oranla düştü ama gerçek.”

Kadın örgütlülükleri ekonomik yetersizlikler üzerine yoğunlaşmıştır. Sorunları sıralarken, yukarıdaki ilk iki örnekte görüldüğü gibi, bazen cevaplarına tezat olarak Edirne kadını ve toplumunun bir takım olumsuz özelliklerini vurgulamışlardır. Bu olumsuz özellikler, kadın hareketi ve örgütlerine kadınların katılımını engellediği gibi, kadın örgütlerinin de temel sorun kaynağını oluşturan bir unsura dönüşüvermektedir. “Çevreyi koruma, başkasının hakkını gözetme yok. “Ben” unsurlu bir toplum. Görgü kurallarına uyulmuyor. Yapay bir görüntü var.”

“Edirne çok özgür gibi görünüyor ama değil. Belirli semtlerde gezebilirsin. Kimse kimseye bakmaz deniyor. Ama okullarda cinsel istismar çok fazla. Aileden ve yakın çevreden oluyor çocuklara. Ağır ceza mahkemesinin kararlarından çıkan sonuç, uyuşturucu ve cinsel istismar.”

“Edirneli kadınlar ve de Edirneli, kadınlarına çok vakıf ve duyarlı değil. Kadının bütçesinden ayırıp, buraya aidat ödemesi bile bir sıkıntı.”

“Erkek baskısı yaşıyorum. Ne yapacaksın oraya gidip de? Diyor. Eğer para kazanıyorsan engel olmuyor, eliyle bırakıyor.”

“Hiçbir zaman Edirne’de yobazlık olmadı, hep moderndi. Eskiden orduevinin bahçesinde orkestra çalar ve dans edilirdi. Bu modernlikte, burada yaşayan Yahudi gibi azınlıkların çok payı vardı. Onların hepsi Alliance’dan mezundu, Fransızca bilirlerdi, çocuklarını liseye İstanbul’a gönderirlerdi. Edirne’deki sosyal yaşantının modern oluşunda, azınlıkların büyük katkısı vardı. Ancak modern yüzü değişiyor. Eski modern, çok moderndi. Köylerden, Anadolu’dan çok göç aldı.”

Kadına yönelik şiddet konusu sorgulandığında, kadın örgütleri arasında fikir birliği yok. “Bence şiddet yok. Kendi çevremizde yok.”

“Hocam şiddetten ne anladığımız önemli. Kulak çekmek, çocuğun poposuna şaplatmak, küfür veya bağırarak konuşmak bizim yaşamımızla içselleşmiş bir durum. Eğer şiddet buysa, biz Türkiye’de her saniye şiddet uyguluyoruz.”

“Geçenlerde bir kadın geldi, topuklu ayakkabı giydi diye kocası ayakkabılarını baltayla kesmiş, abisine pompalı tüfekle saldırmış. Biz mesleğimiz gereği bu tarz olaylarla sık karşılaşıyoruz. Eski sevgili askerden dönünce, lise öğrencisi kızı sürekli dövüyor. Kız sporcu, okula bile babayla gidiyor. Polis koruması sağladık ve eski sevgilinin ceza almasını sağladık. Daha küçücük bir kız, özgürlüğü elinden alınmıştı, kapıdan dışarı çıkamıyordu. Bu iki örneğimde Romanlardan değil, Edirneliydiler.”

“Cumhuriyetin 80. Yılı için “Özgür ve çağdaş kadın” heykelini yaptırdık ve şehir merkezine konuldu. Sonra Belediye onu kaldırmış ve tunç heykeli siyaha boyamış, itiraz ettik. Daha sonra Vali Konağı’nın oradaki adaya tekrar dikildi. Bazı vatandaşlar onu sökmek istemişler ama becerememişler ve sırtüstü yatar pozisyonda bırakmışlar. Kadına bakış açısı heykeline bile yansıyor, Edirne gibi bir yerde. Heykelin müstehcen bölgesini kırmızıya boyamışlar. Cinsel taciz kadının heykeline bile yönelik. (Heykel, örtüsünü atan çıplak bir kadını simgeliyor.)Şimdi heykeli, bankaların bulunduğu, işlek caddeye yeniden dikecekler. Basında çok yer bulmuştu bu olay.”

Kadın örgütlerine karşılaştıkları güçlüklerin neler olduğu sorulduğunda hepsi ekonomik güçlükler üzerinde birleşmiştir.

 Ekonomik zorluklar

 Yerel yönetimlerin sadece kendi öncelikleri ve arzuladıkları işlerde işbirliğine yanaşmaları  Eğitimli, bilinçli ve en önemlisi çalışmaya istekli insanların azlığı

 Siyasallaşmadan bir şey yapılamıyor oluşu

“Finansal anlamda çok sıkıntı çekiyoruz. Bizde bağış, aidat gibi bir yapı yok. Daha çok bizden beklenti var.”

“Kadınlar kendi işlerini önceliyorlar. Dernek üyeliği aidat gerektiriyor. Bunları ya karşılayamıyor, ya da vermek istemiyor. Siyasal kaygıları olanlar da var.”

“Derneklerin maddi olanakları yok, en büyük engel. Belediye, Valilik yeni yeni elimizden tutuyor bazı işlerde.”

“Kadınlar duyarsız, zaman ayırmıyorlar. Bu tip işler maliyetli. 50 liralık aidatı ödemek istemiyor.”

“Geçmişte çocukları alıp, sinemaya, sirke, tarihi gezilere götürürdük. Şimdi MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) izin vermiyor. Okullarda birinci olan çocuklara bisiklet alıyoruz. Ayrıca biz artık çelenk koyamıyoruz.” “Roman kadını kimliği derken biz rahatsız oluyoruz. Bu derneklerle toplumsal birlikteliği sağlayacakken, tam aksine ayrıştırıyor. Her şey biti de, sizin dertleriniz mi kaldı? diye serzenişler olabiliyor. Valilik Mehter takımı kuracağım diyor, Romanları alıyor. Neden Romanlar diye soruyorlar. Çalgı çengi işini zaten biz yapıyorduk ve yapıyoruz. O nedenle çok görünür olmak istemiyoruz.”

“Roman kadının sosyalleşmesi başlı başına sorun. Fiziki görüntü anlamında bir defa problem var, toplumdan dışlanıyor. Biz dernek olarak vatandaşlarımıza gidiyoruz. Bize tam açık değiller. Çünkü şimdiye kadar hep vaat edilmiş, umut olarak bakmışlar. Bize de öyle bakıyorlar, inanmıyorlar. Siyasi gibi görüyorlar. Sen fayda görüyorsun, maddi kazancın var, o yüzden bu işi yapıyorsun diyorlar.”

Kadın örgütlerinin sesini duyurabilmesi, görünür olabilmesinin çözüm yolları araştırıldığında; “Daha çok çalışmalı örgütler, daha çok proje yapmalı. Her mahallede kadın merkezi olmalı.”

“Bir kadının çarpanı olması gerekiyor, yaygınlaştırmak gerekiyor. Biz bunu pek başaramıyoruz. Sadece örgüt içindekilerle iş dönmemeli.”

“Önce güven uyandırmak lazım. Sahaya dönük araştırmaların artması gerek. İnsanları çekmek lazım. Sosyal aile bağları çok kuvvetli değil Edirne’de.”

Ortak kanaat; kadın örgütlerinin sosyal yaşama somut biçimde dokunan çalışmaların ortaya çıkması yönündedir. Bu noktada hepsinin temennisi ortak bir platform oluşturmak yönündedir. Ancak bu temenniler söylemin ötesine taşınamamaktadır. Hatta böyle bir işbirliğini denedikleri ve başarısız olduklarını belirtmişlerdir.

“Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçileceği dönemde, tüm STK’lar bir araya gelerek bir Kadın Platformu kurduk. Başkanı Ayşen Tamergil, Sekretarya Zerrin Tiryakioğlu, Vildan Yazıcı, Tülay Demiralay tarafından oluşturulmuştu. İlk işimiz, TBMM’ye şapkalı alınmayan kadınlar için, hepimiz protesto amaçlı şapkalarımızı giyerek, Kadın Eserleri Sergisi’ni yaptık. STK’lar içindeki kadınlar kendileri öne çıkmak istedi. Herkes ben böyle, bunu yapmak istiyorum dedi. 1 sene kadar sürdü. Sonra dağıldı.”

Saha çalışması yürütülen tüm kadın örgütlerinin belirli bir zaman aralığında, düzenli olarak toplandığı gözlenmiştir. Hepsinin özel mekânı bulunmaktadır. Belediye; TKB, EKAME-DER, Kadın Meclisi, TÜKD’ne yer tahsis etmiştir. Diğer örgütlerin yerleri, kira veya kurum içinde bulunmaktadır. Kadın örgütlerinin güçlülüğü ve etkililiğinde dayanak noktası olarak, Belediye’nin özellikle mekân imkânı gibi desteği küçümsenemez.

“Bizim binamız var, kirasını ve giderlerini, Edirne mis sabunu gibi malzemeleri satarak karşılıyoruz. Belediye, küçük miktarda katkıda bulundu. Kira, hammadde, su parası gibi yardımları oldu.”

Kadın örgütleri ile yapılan görüşmede, örgüt üyelerinin kitap okuma alışkanlığı sorgulandığında, bu alışkanlığın kişisel olduğu, ancak yaygın kitap okuma alışkanlığının olmadığı tespit edilmiştir.

SONUÇ

STK’larda faal olarak çalışan kadınların, genel olarak yaş ortalaması yüksek, faaliyetlere zaman ayırabilecek durumları olan (çoğu emekli), belirli ekonomik yeterlilikleri bulunan kadınlar olduğu gözlenmiştir. Kadın örgütlülükleri, çocuk ve yaşlı bakımı, ev temizliği, iş yaşamı (mesai saatleri) gibi zaman alıcı, ciddi sorumluluklar taşımayan kimselerden oluşmaktadır.

Belirli bir koşul gerektirmeyen (örneğin Baro bünyesinde Kadın, Aile ve Çocuk Komisyonu) örgütlerde, kadın üyelerin birden fazla STK içinde üye konumunda olduğu dikkat çekicidir. Bu durum, her etkinlikte aynı yüzlerin görünmesi, aynı insanların toplaşması sonucunu doğurmaktadır.

Edirne’de kadın hareketi ve örgütlerinin bir alt yapısı olduğu, her bir örgütlülük içinde, tıpkı diğer kurumlarda olduğu gibi sayıları 5’i aşmayan kişilerin var gücüyle çalıştıkları bir gerçektir. Etkin olabilmeleri için, öncelikle üyelerin çalışmaya istekli olması gerekir. İçeride birliktelik ve çalışma gayreti sağlandığı takdirde, kadın hareketi ve örgütleri Edirne’de yaygınlaşabilecek, görünür olabilecek ve böylelikle üye sayılarını artırabileceklerdir. Geçmişe oranla, Belediye ve Valilik gibi kurumların desteği, proje geliştirebilmeleri için devlet dışı kurumların sağladığı maddi olanaklar, iş üretmek isteyen kadın örgütlerine kapılarını açmıştır. Bu olanakların fırsata çevrilip, saha çalışmaları ile kadınların kendini ifade edecek ekonomik, siyasal, sosyal alanların açılması, kadınları çekmek ve harekete geçirmek, kadın örgütlerinin temel amacı olmalıdır.

Kadın örgütlerinin faaliyetlerine bakıldığında, sadece kadına değil, tüm topluma dönük çabalarının olduğu görülmüştür. Bunun sebebi, ağırlık merkezleri kadın olmakla birlikte, ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamda olmayan kadının, bu alanlardaki tüm sorumlulukları yüklenmesinde yatmaktadır. Kadın bu alanlarda yoktur ancak, bu alanların sorunları kadının içindedir.

INSTITUTIONAL INSPIRATIONS: WOMEN’S POLICY AGENCIES IN TURKEY AND ITS