II AVRUPA BİRLİĞİNDE DOLAYSIZ VERGİLERİN UYUMLAŞTIRILMASI ÇALIŞMALARININ GELİŞİMİ
C. Van Den Tempel Raporu
1970 yılında Komisyon kurumlar vergisi ve iç pazardaki etkileri üzerine bir rapor hazırlamak için Hollandalı bir maliyeci olan A.J. Van Den Tempel’i görevlendirmiştir. Van den Tempel kârların şirketlerin ve pay sahiplerinin elinde ne şekilde vergilendirildiğini incelemiştir ve Toplulukta dağıtılan kâr paylarına uygulanan klasik, bölünmüş oranlı vergileme ve vergi alacağı (imputation) gibi üç farklı vergilendirme sistemi belirlemiştir. O tarihte uygulanan sistemler, kârların kurum bünyesinde ve ortaklar elinde ayrı ayrı vergilendirildiği klasik sistem (Lüksemburg, Hollanda ve Birleşik Krallıkta uygulanan sistem); ekonomik çifte vergilendirmenin dağıtılan kârlara, dağıtılmayan kârlara nazaran daha düşük bir vergi oranı uygulamak suretiyle hafifletildiği çift oranlı‐bölünmüş oranlı sistem (Batı Almanya’da uygulanan sistem) ve ortaklara en az kurum bünyesinde ödenen vergi kısmını temsil eden bir vergi alacağı tanıyan sistem şeklinde özetlenebilir.
Rapor, bu sistemlerin avantaj ve dezavantajlarını inceleyen teknik bir çalışmadır.
Rapor yalnızca bu metotlardan herhangi birisinin Topluluk seviyesinde uygulanmasının sonuçlarını ele almamakta, aynı zamanda bir sistemi ya da diğerini benimsemenin mali, sosyal ve ekonomik etkilerinin yanı sıra AT ve üçüncü ülkeler arasındaki vergisel ilişkilerin sonuçlarını da kapsamaktadır311. Van Den Tempel raporu, her ne kadar bir üye devlette mukim kurumların gelirlerinde çifte vergilemeye neden olsa da diğer üye devletlerdeki işlemlerde gelir getiren Hollanda kurumlar vergisi modelini AET’nin izlemesini önermektedir. Van Den Tempel raporuna göre, Topluluk seviyesinde uyumlaştırılmış bir sistem, vergi alacağı sisteminin yabancı pay sahibi ayrımı gözetmemesi şeklindeki başlıca
310 Her iki öneri de 15 Ocak 1969 tarihinde verilmiştir.
311 JIMENEZ, s.111.
99
dezavantajını önlemesi sebebiyle klasik sistemin çizgileri içerisinde yer almalıdır.
Her ne kadar klasik sistem çifte vergilendirmeye yol açsa da, basitliği ve tarafsızlığı AT’nin uyumlaştırılmış bir kurumlar vergisi sistemi geliştirmesi yönünde potansiyel bir başlangıç noktası teşkil edecektir312.
1 Ağustos 1975 tarihinde Komisyon, kurumlar vergisi sistemlerinin ve kâr paylarındaki tevkifatın uyumlaştırılması amacıyla bir direktif teklifini313 Konsey’e sunmuştur. Van Den Tempel raporunda yer alan öneriler 1975 tarihli Direktif önerisinde dikkate alınmamıştır, zira Van Den Tempel raporu yayımlandıktan sonra bazı üye devletler 1970 tarihinde ve öncesinde yürürlükte olan klasik sistemi terk ederek vergi alacağı sistemini benimsemişlerdir314. Komisyon, Neumark ya da Van Den Tempel’in raporlarından ayrılıp bunun yerine kısmi bir vergi alacağı sistemi önermiştir. Direktif önerisine göre, ulusal kurumlar vergisi oranları, %45‐55 arasında olmalı ve herhangi bir üye devletin pay sahibi, yerel pay sahibi ile aynı vergi alacağını elde etmelidir. Buna göre üye devletler kurum kazancına %45 ila 55 arasında bir vergi uygulayacaklardır. Ayrıca kâr payı dağıtımı %25 oranında tevkifata tabi olacaktır. Ekonomik çifte vergilendirmenin önlenmesi için kâr payı elde edenler kaynakta ödenen kurumlar vergisinin %45 ila 55’i tutarında bir vergi alacağına sahip olacaklardır. Kâr payı sahibi, Toplulukta mukim olması ve ikamet devletinde gelir vergisine tabi olmak şartıyla iadeyi mukim olduğu devlette alacaktır. Mukim olunan devlet, vergi alacağını kaynak devletinden geri alacaktır.
Vergi alacağı sistemine ilişkin teklif, hiçbir zaman yürürlüğe konmamıştır.
Avrupa Parlamentosu, kurumlar vergisi matrahını uyumlaştırmadan kurumlar
312 BLUE, s.448; JIMENEZ, s.111.
313 COM (1975) 392, OJ, C‐253, 5.11.1975.
314 1970 yılından itibaren üye devletler vergi alacağı sistemine ya da bölünmüş oran sistemine geçmeye başlamışlardır ve o tarihteki dokuz üye devlet içerisinde sadece Lüksemburg ve Hollanda klasik sisteme bağlı kalmıştır.
100
vergisi sistemlerinin ve oranlarının uyumlaştırılmasının bir anlamı olmayacağı gerekçesiyle teklife ilişkin görüşünü açıklamamıştır. Komisyon 1990 tarihinde teklifi geri çekmiştir. Komisyon bu tarihten sonra, vergi uyumlaştırmasından ziyade kurumlarda çifte vergilendirmenin önlenmesi ve dolaylı vergilere ilişkin sorunlara odaklanmıştır.
29 Kasım 1976 tarihinde, Komisyon ayrıca, “ilişkili işletmeler arasındaki kâr transferlerinin ayarlanmasına ilişkin çifte vergilendirmenin önlenmesine ilişkin direktif (tahkim prosedürü)” teklifinde bulunmuştur315. Teklif, hiçbir zaman direktif olarak yayınlanmamıştır. Ancak 1990 yılında, Roma Anlaşmasının eski 220’nci maddesi (yeni 293’üncü madde) temelinde üye devletler arasında çok taraflı bir sözleşme olarak yürürlüğe girmiştir316. 1976 yılında teklif edilen transfer fiyatlandırması tahkim direktifi, üye devletlerin vergi idareleri arasında karşılıklı yardımlaşmaya ilişkin aynı tarihli direktif teklifi ile bağlantılıdır. Bunun sebebi, vergi idareleri arasında bilgi değişimi artışı söz konusu olursa, vergisel amaçlarla kâr ayarlamalarında da bir artış olacağı düşüncesidir317.
Topluluk seviyesinde dolaysız vergiler alanında kabul edilen ilk direktif, dolaysız vergiler alanında üye devletlerin yetkili mercileri arasında karşılıklı yardımlaşmaya ilişkin 19 Aralık 1977 tarihli Konsey direktifidir318. Bu direktif daha sonra 79/1070/EEC ve 92/12/EEC direktifleri ile değiştirilmiştir319. Bu direktif, maddi hukuka ilişkin hükümler içermemekte, üye devletlerin bilgi değişimine ilişkin yükümlülüklerini düzenlemektedir.
315 COM (76) 611, 24.11.1976, OJ, C‐301, 21.12.1976.
316 23 Temmuz 1990 tarih ve 90/436/EEC sayılı Konvansiyon, OJ, L‐225, 20.08.1990.
317 TERRA/WATTEL, s.203.
318 77/799/EEC, OJ, L‐336, 27.12.1977.
319 79/1070/EEC, OJ, L 331, 27.12.1979.
101 D. Burke Raporu
Komisyonun ekonomik ve parasal birlik hakkındaki teklifler zamanında sergilediği dinamizm kısa süreli olmuştur. Bozulan ekonomik iklim ve yeni üye devletlerin katılımı, bazı alanlarda daha düşük gelir riski ile birlikte gelecekte büyüme artışı vadeden uyumlaştırma önlemlerinde isteğin azalmasına yol açmıştır320. Komisyon, 1980 tarihli Burke Raporunda321, gerçek bir ortak pazarın oluşturulması için acil gördüğü tedbirleri belirtmiş; uyumlaştırmanın tek başına bir amaçtan ziyade malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı için bir araç olduğunun altını çizmiş ve farklı üye devletlerin işletmeleri arasında eşit bir rekabetin oluşabilmesi ve sermaye hareketlerinin vergisel kaygılardan etkilenmemesi ve ortak pazarın iyi bir şekilde işleyebilmesi için dolaysız vergiler alanında işletmelerin vergi yüklerinin yakınlaştırılmasının esas olduğunu belirtmiştir322. 1980’li yıllarda var olan durumda fazla bir değişiklik olmamıştır.
Kurumlar vergisi alanında, vergi matrahlarının uyumlaştırılmasına ilişkin uyumlaştırma düşünceleri herhangi bir sonuca varmamıştır.
1990 yılı dolaysız vergiler alanında bir dönüm noktası olmuştur. Kurumlar vergisi alanında en önemli gelişmeler, 1990 yılında Konsey’de bir paketin kabulü ile gerçekleşmiştir. “Kurumlar Vergisinde Ana Esaslar”, Avrupa Topluluğu bünyesindeki işletmelerin sınır ötesi faaliyetlerinin önündeki engellerin değerlendirilmesinden sonra, iç pazarın tamamlanması için çeşitli tedbirlerin alınması gerektiğini belirtmiştir. Bu tedbirlerden ilki iki direktif ve bir sözleşmeden oluşan paketin kabulüdür. Bunlar Birleşme Direktifi323, Ana Şirket‐
Bağlı Şirket Direktifi324 ve Tahkim Anlaşmasıdır325. Diğer iki tedbir ise yabancı
320 FARMER/LYAL, s.24.
321 COM (80) 153 final, Bull. 1/80.
322 COMMUNIER, s.151; DIBOUT, s.9.
323 23 Temmuz 1990 tarih ve 90/434/EEC sayılı Konsey Direktifi, OJ, L‐225, 20.08.1990.
324 23 Temmuz 1990 tarih ve 90/435/EEC sayılı Konsey Direktifi, OJ, L‐225, 20.08.1990.
325 23 Temmuz 1990 tarih ve 90/436/EEC sayılı Konvansiyon, OJ, L‐225, 20.08.1990.
102
ülkelerdeki zararlar hakkında direktif teklifi326 ve grup şirketleri arasındaki faiz ve gayri maddi hak bedeli ödemelerindeki tevfikatın kaldırılması hakkında direktif teklifidir327.
E. Birleşme Direktifi