• Sonuç bulunamadı

1.2. HABER KAVRAMI

2.1.2. Yeni İletişim Teknolojilerine Farklı Yaklaşımlar

2.1.2.1. Teknolojiye İyimser Yaklaşım

İnsan, dünyaya adım attığı andan bu yana doğayı alt etmek ve hayatı kolaylaştırabilmek adına çeşitli aletler, makineler üretmeye çalışmıştır. Bir toplumun gelişmiş olup olmadığı da bu ölçüde belirlenmiş, makineler yani teknoloji ne denli çok kullanılmışsa toplum da aynı ölçüde gelişmiş olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda bireylerin yaşamını rahatlaştırarak gelişen, üretkenliği arttıran ve hatta doğaya hakim olmayı sağlayan teknoloji, insanların

vazgeçilmezi olmuştur. Özellikle Harold Adam Innis ve Marshal McLuhan gibi düşünürler teknolojiyi toplumun değiştiricisi olarak nitelendirirler.

Teknolojik iyimserlik denince ilk akla gelen McLuhan’ın Global Köy (The Mechanical Bridge) isimli eseridir. Ancak McLuhan çalışmalarını, Harold Innis’in hayatının son 10 yılında yazdığı Empire and Communication ve Communication Bias isimli eserlerini temel alarak geliştirmiştir. Innis’e göre (2006), geniş alanların etkin yönetimi, büyük ölçüde iletişimin etkinliğine bağlıdır. Innıs, 1950 yılında yazdığı

Empire and Communucation isimli çalışmasında, imparatorlukların çöküş ve

yükselişlerinde iletişimin önemini vurgular. İletişim teknolojilerini “zamana bağlı” ve “mekana bağlı” olarak ayıran Innis (2006: 28) bu ayrımı şu sözleriyle açıklar:

“Zaman ve mekan kavramları, uygarlaşmada medyanın önemini yansıtır. Zamana vurgu yapan medya, parşömen, kil ve taş örneğindeki gibi niteliği gereği dayanıklıdırlar. Ağır malzemeler, mimari ve heykeltıraşlığın geliştirilmesine de uygun düşüyordu. Mekana vurgu yapan medya, papirüs ve kağıt örneğinde olduğu gibi niteliği gereği daha az dayanıklı ve hafif olma eğilimindedir. Mektup, içinde devlet yönetimini ve ticaretin yapıldığı geniş alanlara uygundu. Mısır’ın fethi, Romalılara, papirüs üretim kaynaklarına erişim ve böylece geniş alanları yönetebilen temel bir imparatorluk haline gelme olanağı verdi.”

Innıs bu sözleri ile her iletişim aracının, örgütlenme ve enformasyonu denetleme bakımından bir yanlılığı olduğunu iddia ederek, taş ve kili ağır ve kalıcı olmaları sebebiyle kullanıldıkları toplumları zaman üzerinde yayan, taşınması kolay iletişim araçlarının kullanıldıkları toplumları ise coğrafi olarak yayan özellikleri olduğuna dikkat çekmiştir (Başaran, 2014: 23). İletişim teknolojileri ile toplum yapısı arasındaki etki bağını bireyler üstü bağlamda ele alan Innis’e göre varolan iletişim araçları toplumsal örgütlenme biçimini güçlü bir şekilde etkiler ve egemenlik iletişim araçlarının denetimi ile oluşur (Erdoğan, Alemdar, 2005: 139-140). Innis’e göre, zamana veya uzama dair güçlü yanlılıklar “bilgi tekelleri” olarak adlandırdığı belli bir sınıf insan topluluğunu güçlendirmektedir. Bilgi tekelleri ise “neyin bilgi” olarak niteleneceğinden, bilginin nasıl yayılacağına dair her aşamada belirleyici rol üstlenir (Başaran, 2010: 262). İmparatorluk ve İletişim Araçları isimli kitabında da tarihsel süreçleri detaylı bir şekilde ele alan Innıs, bilgi tekelleri ve egemenliğe dair çok çeşitli örnekler verir.

Innis, yazının icadının sözlü kültürü belirginleştirerek, gelecek toplumların incelemeleri için bir nesne haline getirmesinin yanı sıra farklı kültürlerin mekânlarının sınırlarından kurtulmalarına da izin verdiğinin altını çizer (Stevenson, 2008: 198).

McLuhan da Innis’in peşinden giderek Global Köy (War and Peace in the Global Village) adlı kitabında; iletişim araçlarının sınırları ortadan kaldırdığını belirtir. McLuhan’ın deyişiyle yeniçağda en zengin insan, sıradan insanlarla aynı eğlenceye, aynı gıda ürünlerine sahip olacaktır. Dolayısıyla yeni iletişim teknolojileri evrenselleştirici küreselleşme ideolojisinin en önemli yapı taşlarından biridir (Yücesan- Özdemir, 2009: 21). Ancak burada Innis belli bir döneme ait kültürün yazının bulunmasıyla mekanın sınırlarından çıkarak, zamanda yer alacağına işaret eder. McLuhan’ın Global Köy’ünde ise iletişim araçları demokratik ve eşitlikçi bir kültürü ortaya çıkarmaktadır. McLuhan, iletişim teknolojisinin kişilerin duyularını dönüştürdüğünü savunur. Teknolojinin toplum üzerindeki etkisini ise araç kullanımının niceliksel çokluğuna odaklanan bir yaklaşımla dünyayı “global köye” çevirdiğiyle açıklar (Erdoğan ve Alemdar, 2005: 142). McLuhan’ın bahsettiği küresel köy ile küresel bir kültür oluşmaya başlamıştır.

McLuhan’a göre teknoloji, insan duyularından herhangi birini öne çıkmaya zorlarken öteki duyuları zayıflatır ya da tümüyle ortadan kaldırır. Bu süreci McLuhan, şu ifadeler ile anlatır:

Teknoloji, insan duyularından herhangi bir tanesini öne çıkmaya zorlar; aynı anda öteki duyular ise ya zayıflatılır ya da geçici olarak tümüyle ortadan kaldırılır. Bu süreç, insanoğlunun kendi uzantılarına, ilahi niteliğin bir biçimi olarak tapınma eğilimini bir kez daha hayata geçirir. Yeterince ileri gidildiğinde de böylelikle insanoğlu ‘kendi makinesinin bir yaratığı’ haline gelir” ifadelerini kullanır. (McLuhan ve Powers, 2001: 25).

Her yeni teknolojinin bir insan organının uzantısı olarak geliştirildiğine inanan McLuhan’a göre tarihin itici gücü medya teknolojileridir. Marshall McLuhan “araç mesajdır” sözü ile toplumların iletişimin içeriğinden ziyade iletişimde bulundukları araçlar tarafından biçimlendirildiğini söylemektedir (Güzelcik Ural, 2011: 59). Bu iletişim aracının iletinin kendisi olduğu anlamına gelmektedir.

Günümüzde medyanın insanların benliğini tümüyle teslim aldığını savunan McLuhan başlangıç çalışmalarında sözlü kültürlerin zaman eğimli, okuryazar kültürlerin ise mekan eğimli olduğunu savunarak Innis’in izinden gitmiştir. Ancak matbaanın yerini elektronik devre sisteminin almasıyla zaman ve mekan koordinatları yok olmuştur (Stevenson, 2008: 205). McLuhan için zaman ve mekanın ortadan kalkması, kitle iletişim araçlarındaki teknolojik gelişmelere bağlıdır. Elektrik

teknolojisinin getirdiği “yeni tarihsel mozaik” biçimi ile elektronik araçlar; toplumdan daha güçlüdür, tek başlarına hareket eder, dünyayı ve bu dünyadaki insanları değiştirirler (Erdoğan ve Alemdar, 2005: 147).

McLuhan’ın “teknolojik determinizmi” teknolojinin keşfedilmesiyle ve yenilenmesiyle oluşur. Bu bağlamda yeni iletişim teknolojilerine olumlu anlam yükleyenlere McLuhan bir nevi önder olmuştur. Günümüzde teknoloji sayesinde bilginin eşit ve hızlı bir şekilde küresel ölçekte yayıldığını, daha eşit ve demokratik bir zeminde ilerici ve faydacı bir dönüşümün başladığını kabul eden olumlu yaklaşımlar McLuhan’ın “teknolojinin her şeyi değiştirdiği” düşüncesinden yola çıkmaktadır.

Teknolojilerin gerek insan hayatına gerekse medya alanına getirdiği kolaylıklar ve yenilikler elbette göz ardı edilemez. Özellikle yeni teknolojik gelişmelerin en popüler ürünlerinden olan akıllı telefonlar ve tabletler bireylerin hayatlarında oldukça kolaylık sağlamaktadır. Kullanıcıların bu aygıtlara yüklediği mobil bank, mobil alışveriş sitesi gibi uygulamalar, zaman kaybetmeden sıra beklemeksizin işlemlerini yapmalarına izin verir.

Bilgi teknolojilerinin artan kullanımına dair iyimser görüşler günümüzde sosyal ağlar ekseninde de şekillenmektedir. Dünün sessiz yığınları bugünün konuşan, sesini duyuran bireyleri olarak yorumlanmaktadır. Örneğin Amanda Mitra, Güney Asya’da dijital teknolojilerin kullanımının kadınlar gibi geri planda kalmış, görünmeyen grupların seslerini duyurabilecekleri bir alan açtığını söylemektedir (Baban, 2012: 65).

Bugün McLuhan’ın hayalini kurduğu Küresel Köy’ün, özellikle internete bağlı teknolojilerin yaygınlaşmasıyla tam anlamıyla gerçek olduğunu söylenilebilir. Teknoloji temelli gelişmeler; sessizlerin sesini duyurmasında, özgür ve demokratik bir iletişim platformunda bireylerin bilgi sahibi olup yeri geldiğinde bilgilendirebilmesini sağlamaktadır. Zaman ve mekanın anlamını yitirdiği bu süreç, tüm olumluluklarının yanı sıra teknolojinin kendine bağımlı bir kitle oluşturup, bireyleri tek tipleştirdiği yönünde olumsuzlukları da içinde beslemektedir.