• Sonuç bulunamadı

2.4. ALTERNATİF BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SOSYAL MEDYA

2.4.4. Sosyal Medya ve Geleneksel Medyanın Farklılıkları

Son günlerde sosyal medyanın, insanların tüketim alışkanlıklarını, iletişim ve işbirliği şekillerini değiştirdiği yönünde artan bir fikir birliği hakimdir. Sosyal medyanın, geleneksel medyaya nazaran elektronik ve internet araçlarını daha etkili şekilde kullanımı sonucunda insanlar birbirleri ile bilgi ve deneyimlerini zaman ve mekan fark etmeksizin diğer insanlarla tartışabilmektedir. Bu anlamda sadece birkaç yıl içinde sosyal medyanın, kişisel ve iş hayatlarımızın neredeyse her yönü içine kendini entegre ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Teknolojinin Web 2.0 adı verilen gelişimiyle sosyal medya uygulamaları ve bu uygulamaların kullanımı giderek artmış, video paylaşım siteleri ve Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlarla kullanıcılar tam anlamıyla içerik üreticisi konumuna gelmişlerdir. Kullanıcının içerik üretiminde aktif rol almaya başlaması ise kullanıcılara profesyonel medya çalışanları ile aynı işi yapma fırsatını sunmuştur. Bu bağlamda, yeni içerik üreticisi olan kullanıcı ve profesyonel medya çalışanları arasında bir rekabet ortamı oluşmuştur.

Paul Saffo (2005), mevcut yeni medya ortamı sonucunda, haber üretici ve tüketicileri arasındaki geleneksel ilişkinin dengelendiğini söyleyerek, bu değişikliği şöyle açıklar (akt: Newman, et. al., 2012: 13):

“Bundan 50 yıl önce ana akım medya devrimi, televizyonlarla bize dünyayı teslim etti, ama bu tek yönlü bir gezi oldu ve biz sadece cam bir ekran karşısına oturup izledik. Buna karşılık, kişisel medya iki yönlü bir yolculuğa izin verdi. Bizler izlerken cevap da verebilmeye başladık.”

İletişimsel gücü geliştirme yoluyla, herhangi bir haber kuruluşundan çok daha az bağımlılığı olan sosyal medya, diğer web siteleri ve sosyal ağlarını kullanarak, bireylerin kendi bilgilerini dünya çapındaki diğer bireylerle paylaşmasını sağlayıp, ana akım

medyanın üretim ve dağıtım tekellerini kırıp, yeni bir haber medyası oluşturmuştur. Gazete, televizyon ve radyo gibi geleneksel medya araçları tek yönlü bir dağıtım paradigmasıdır. Bu geleneksel medya şeklinden farklı olarak web 2.0 teknolojilerini kullanan sosyal medya ise kullanıcıların birbirleri ile etkileşim ve çevrimiçi diyaloglar kurmasına izin vererek bir sanal topluluk ortaya çıkarır.

Sosyal medyanın kullanıcılara sunduğu olanakları tanımlayan yaklaşımlar genellikle geleneksel medya ile farkına odaklanmaktadırlar. Stokes (2009), geleneksel ve sosyal medyanın farklılıklarını tespit etmek amacıyla ortaya koyduğu yaklaşım, ayrımın kavranması açısından önem teşkil etmektedir. Kullanıcıların üretici konumuna geçtiği tek yönlü iletişimin seyrini değiştiren sosyal ve geleneksel medya arasındaki farklar Tablo 3’te özetlenmiştir:

Tablo 3. Geleneksel ve Sosyal Medyanın Farklılıkları

GELENEKSEL MEDYA SOSYAL MEDYA

Sabittir, değişmez Anında güncelleştirilebilir

Yorumlar sınırlı ve gerçek zamanlı değildir Yorumlar sınırsız ve gerçek zamanlıdır Sınırlı ve gecikmeli en tiraj ve izlenme

oranı ölçümü sunar Anında popülerlik ölçümü sunar

Arşivlere erişim kötüdür Arşivlere erişilebilir

Medya araçlarının karma kullanımı

sınırlıdır Tüm medya araçları karma kullanılabilir

Sorumlu bir komite tarafından yayınlanır Bireysel yayınlanır

Genel olarak sınırlıdır Sınırsızdır

Paylaşıma teşvik etmez Paylaşım ve katılıma teşvik eder

Kontrol vardır Özgürdür

Kaynak: Stokes, 2009: 124

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi Stokes (2009), sosyal medya ve geleneksel medyanın farklılıklarını ortaya koyarak, sosyal medyayı tanımlamıştır. Bu ayrımlarda özellikle belirginleştirdiği hususlar, sosyal medyanın tüm medya araçlarını karma kullanarak; kullanıcılara özgür ve bireysel, anlık erişim ve katılıma izin veren sınırsız bir medya ortamı sunmasıyla ilintilidir. Örneğin, televizyon veya gazete gibi geleneksel medya araçları, kullanıcının uymasını gerektiren sınırlı bir içerik ve katı bir zaman çizelgesine sahiptir. Sosyal medya ise, kullanıcılara çok daha fazla seçenek ve içerik sunarken, bunları kontrol etmeye de izin vermektedir (Koçak, 2012: 78). Herhangi bir

verinin istenilen herhangi bir zamanda ulaşılabilir olması dolayısıyla, internet kullanıcılarının farklı zaman dilimlerinde mesaja ulaşabiliyor olması, geleneksel medyadaki aynı andalık zorunluluğunun ortadan kalktığını göstermektedir (Göker ve Doğan, 2011: 180).

Sosyal medya ve geleneksel medya farklılıklarını açıklayan araştırmacılar öncelikle sosyal medyanın kullanıcılara sunduğu “etkileşim” özelliğine odaklanmaktadır. Genel anlamda daha önceki kullanıcı adına gelen yayınlar ve metinlere tepki olarak tanımlanan etkileşimi McMillan (2002); kullanıcıdan sisteme, kullanıcıdan kullanıcıya ve kullanıcıdan belgeye olarak üç şekle indirger. Kullanıcıdan kullanıcıya olan etkileşim iki ya da daha fazla kişi arasında, e-mail ya da Messenger gibi medya sistemleri vasıtasıyla gerçekleşir. Kullanıcıdan sisteme etkileşim ise, sosyal medya kullanıcılarının, Google ya da Yahoo gibi teknolojik sistemlerle kişisel bilgisayarları vasıtasıyla etkileşime girmesidir. Son olarak kullanıcıdan belgeye olan etkileşim ise, kullanıcıların site metinlerini değiştirmesi ya da alıcılardan toplanan gerçek zamanlı geri bildirimlerin, kaynak tarafından kullanılarak mesajın değişmesi yoluyla gerçekleşir (Atkinson, 2014: 231-232).

Zira teknolojinin hayatımıza girdiği günden itibaren iletişim tek yönlü bir çizgide ilerlemiştir. Radyo, televizyon ve gazetelerin sunduğu bu tek yönlü iletişim ortamında dinleyici/izleyici/okuyucular edilgen bir konumdayken, sosyal medyanın sunduğu yeni çift yönlü iletişim ağı geleneksel medyanın sunduğu edilgenliği yok etmiştir. Bu anlamda sosyal medyanın iletişime yeni bir yön ve anlam getirmiştir. Kullanıcılar dünyanın her yerinden diğer kullanıcılarla çevrimiçi iletişim kurarak, fikir ve yorumlarını birbirleriyle paylaşmaya başlamıştır.

Öte yandan sosyal medyanın geleneksel medyadan belki de en belirgin farkı katılımcı bir iletişime izin vermesidir. Sosyal medyayla ilgili yapılan araştırmaların neredeyse hepsinde, sosyal medyanın kullanıcıların üretim ve içeriğe katılımına olanak sağlaması sonucunda iletişim ortamlarının daha demokratik bir hale geldiği savunulmaktadır (Jenkins, 2006; Bailey et al., 2007; Mayfield, 2008; Sandoval, 2009, Zeller et al., 2010; Perez- Latre et al., 2011).

Sosyal medyanın etkileşime izin veren yapılanması sonucunda katılımcı olan bireyler kendilerine ait düşünce, fotoğraf, video, vb. içerikleri Facebook, Twitter ve YouTube gibi sosyal ağlardan paylaşmaktadır. Yani kullanıcı türevleri içeriklerin dolaşıma girebilmesinde sosyal medyanın katılımcı kültürü desteklemesinin önemi büyüktür. Sosyal medya geleneksel medyanın sınırlarını ortadan kaldırmış ve geleneksel medyada ele alınmayan tarzda bir esneklikle, içeriği belirli bir grubun tartıştığı ya da konuştuğu bağlamdan çıkarmıştır.

Sosyal medyada oluşturulan katılımcı kültürün bir diğer hali yurttaş gazeteciliğidir. Yurttaş gazeteciliği, geleneksel medyada yayınlanan haberlerin tiraj veya reyting kaybetmesine engel olmak için, haber değeri taşıyan unsurların belirlenmesi ve ilgili medya kuruluşunun nasıl uygulamalar benimsemesi gerektiği gibi konularda kamunun görüşlerini dikkate alan bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır. Yurttaş gazeteciliği, yeni iletişim teknolojileri ile birlikte ve dolayısıyla sosyal medyayla birlikte, geleneksel medya kuruluşlarından bağımsızlaşmıştır (Bayraktutan, 2013: 113).

Aynı zamanda katılımcı gazetecilik olarak isimlendirilen yurttaş gazeteciliği, günden güne kullanımı artmakta olan akıllı telefonların yanı sıra sosyal paylaşım siteleri vasıtasıyla da küresel ölçekte yapılanmaya başlamıştır. Katılımcılar etrafında yaşanan gelişmeleri, haber değeri taşıyan olayları geleneksel medya muhabirlerinden daha hızlı iletebilmektedirler. Bu bağlamda sosyal medya kullanıcıları geleneksel medyaya nazaran, özgür ve sınırsız şekilde hatta daha hızlı haber ürettiğini söylemek mümkündür. Üretilen haberler ise herhangi bir denetimden geçmeksizin tüm dünya ile anında paylaşılabilmektedir.