• Sonuç bulunamadı

2.4. ALTERNATİF BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SOSYAL MEDYA

2.4.5. Yeni Toplumsal Hareketler ve Sosyal Medya

2.4.5.1. Sosyal Medya Ekseninde Oluşturulan Alternatif Hareketler

2.4.5.1.1. Arap Baharı

2011 yılının ilk aylarında başta Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da başlayan halk hareketlerinin örgütlenme ve iletişim aracı olarak sosyal medya araçlarından yararlanmaya başlamasıyla bu coğrafyalarda yaşanan halk hareketlerine “sosyal medya devrimi” denilmeye başlamıştır. Özellikle Tunus’ta başlayan ve tüm Ortadoğu’yu etkileyen siyasi irade değişimlerine yönelik sosyal medya hareketleri “Arap Baharı” ismiyle nitelendirilmiştir. Bu süreçte, sosyal medyanın baskıcı rejimlerin devrilme sürecindeki rolü, tüm dünyada kabul görmüştür (Korkmaz, 2012: 2147). Bu siyasi irade değişiminin temelinde Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin liderlerinin; Arap halklarının siyasi reform, bağımsız ve adil seçimler, hukukun üstünlüğünün tesisi gibi taleplerini yansıtmaktan uzak kalmaları bulunmaktadır (Şen, 2012: 101).

Arap Baharı, Arap dünyasında otoriter ve baskıcı yönetimlere karşı son dönemde meydana gelen farklı ölçeklerdeki halk hareketlerini anlatmak ve süreci bir demokratikleşme dalgası şeklinde olumlu anlamda ifade etmek maksadıyla (Doğan ve Durgun, 2012: 62) özellikle Batı Medyası tarafından kullanılan anonim bir kavramdır. Yüzyıllarca farklı ulusların kontrolü altında olan Mısır, yabancı güçlerin hakimiyetinden 1952 senesinde Britanya Krallığı tarafından desteklenen monarşi rejimini yıkarak kurtulmuştur. Ancak bu tarihten sonra cumhuriyet olarak yönetilmeye başlayan ülkede kralların yerini otoriter diktatörler almıştır. 2011 yılında ise bu otoriter rejim 2011’de patlak veren halk ayaklanması ile yıkılmıştır. Mısır’ın en son diktatörü Hüsnü Mübarek’in istifa etmesine neden olan bu protestolarda sosyal medya başat bir rol üstlenmiştir (Telli, 2012: 67-66).

17 Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan ilk isyan, 26 yaşındaki bilgisayar mühendisi Muhammed Buazizi Sidi’n Bouzid kasabasında bir arabaya koyduğu meyve ve sebzeyi satarken zabıtalara yakalanmasıyla başlamıştır. Buazizi’nin arabasına ve mallarına el koyan zabıtanın gence bir de tokat atmasının ardından Buazizi, protesto için valiliğin önünde kendini yakmıştır. Ancak sosyal medyanın Arap Baharı’na etkisi ele alınırken gözden kaçmaması gereken önemli bir nokta Muhammed Buazizi’nin kendini ilk yakan Tunuslu olmamasıdır. Abdesselam Trimech isimli başka bir seyyar satıcı, Buazizi’den bir sene önce bölgesel yönetimin, çalışmasını engellemesini protesto etmek amacıyla kendini yakmıştır. Fakat bu olaydan az sayıda kişi haberdar olmuştur. İki eylem

arasındaki tek fark Buazizi bir kamera önünde kendini yakmış, intiharının fotoğrafları Facebook’ta paylaşılmış ve sonuç olarak sadece Tunus değil bütün dünya olaydan haberdar olmuştur (Karagöz, 2013: 137). Yine 2010 yılında Mısır’da 28 yaşındaki iş adamı Khalid Said’in polis tarafından dövülerek öldürülmüştür. Bu olayın örtbas edilmesini protesto etmek için binlerce sosyal medya kullanıcısı bir araya gelmiştir. “Hepimiz Khalid Said’iz” adlı Facebook sayfası üzerinden örgütlenen çok sayıda kişi olağanüstü hal yasasını, polis şiddetini, düşük ücretleri ve yiyecek-içecek fiyat artışlarını da protesto etmek için Mısır sokaklarında büyük bir yürüyüş yapmıştır (Kök ve Tekerek, 2012: 63). Bu süreçte Kuzey Afrika ve Arap sokaklarında hareketlilik devam etmiştir. Ancak Tunus, Mısır, Libya ve Yemen’in dışında diğer ülkelerde yaşanan olaylar daha sönük ve etkisiz kalmıştır (Topak, 2014: 244).

Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in istifasından önceki tüm hafta boyunca Mısır ve dünyada tweet sayısı 2.300 iken bir günde 230 bine çıkmıştır. Protesto ve siyasi yorum içeren önemli 23 video ise yaklaşık 5,5 milyon izlenime ulaşmıştır. Muhalif gruplar tarafından çevrimiçi üretilen içeriğin miktarı, Facebook ve siyasi bloglarda da önemli ölçüde artış göstermiştir. Mısır ve Tunus’ta iktidar bu direnişi durdurmak için Twitter ve Facebook’u yasaklamış ve internete erişimi tamamen engellemiştir. Fakat muhalifler bir diğer yeni iletişim teknolojisi olan cep telefonları üzerinden örgütlenerek eylemlerine devam etmiştir. Mobil cihazlardan atılan toplu mesajlar, multimedya mesajlar ve görüntülerin paylaşımı halkı tamamıyla organize etmiştir. Bu bağlamda eylemler süresince bu ülkelerde mobil cihazların sosyal medyadan daha ön planda olduğu, sosyal medyayı da uluslararası medya kuruluşlarının takip ettiği söylenebilmektedir (Akbıyık ve Öztürk, 2012: 1020).

Bu süreçte Twitter ve Facebook Devrimleri şeklinde yapılan nitelendirmeler sosyal medyanın gücü ve önemine işaret etmektedir. Zira eylemciler, gönderdikleri bir tweette, Facebook ile protestolarını programladıklarını, Twitter ile koordine ettiklerini ve YouTube vasıtasıyla da dünyaya duyurduklarını belirtmişlerdir (Khondker, 2011: 676- 677). Öte yandan Arap Baharı’nın birinci sebebi sosyal medyanın yaygınlaşmasıdır. İnternet, bir taraftan diktatörlüklerin altını oyarken, diğer taraftan demokrasiyi yüceltmiştir. (Akbaş, 2012: 58).

Arap baharı sürecinin yönetilmesi ve halkların meydanlara toplanmasında, bilişim teknolojileri, internetin ve sosyal medya paylaşımlarının oldukça etkili olduğu gözlenmiştir. Özellikle halkını baskı altına alan rejimlerin korkulu rüyası haline gelen sosyal medya kullanımı ve cep telefonları mevcut olumsuzlukları tüm dünya kamuoyunun dikkatine sunmuş ve toplumsal hareketlenmenin yaşandığı coğrafyalardaki en önemli motor güçlerinden birisi olarak değerlendirilir hale gelmiştir (Topak, 2014: 247). Gösteriler sırasında statülerini güncelleyerek gelişmeleri dakikası dakikasına aktaran ve kaydedilen görüntüleri düzenli olarak paylaşan aktivistler tüm dünyanın dikkatini polis şiddeti üzerine çekmiştir. Mısır hükümetinin gösteriler sırasında Tahrir Meydanı’ndan röportaj yapılmasını yasaklamasına rağmen, her bir gösterici sosyal medya teknolojilerinin sunduğu imkanlar sayesinde bağımsız birer gazeteci haline gelerek yaşananları aktarmaya devam etmiştir (Telli, 2012: 81).

Bu süreçte iktidarın kontrolünde olan egemen medyadan seslerini duyuramayan halkın sesini tüm dünyaya duyuran sosyal medyanın örgütlenme ve haberdar etme konusundaki önemi keşfedilmiştir. Böylelikle sosyal medya, alternatif bir haber medyası olması anlamındaki başarısını tüm dünyaya kanıtlayarak, dikkatleri üzerine çekerken, Arap Baharı ise sessiz yığınlara bir umut ışığı olmuştur. Sosyal medyanın Arap Baharı’na doğrudan etki ettiği yapılan bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmıştır. Washington Üniversitesi’nde yapılan “Arap Baharı’nda Sosyal Medyanın Rolü” isimli araştırmada Kuzey Afrika’dan Orta Doğu’ya yayılan demokrasi ve özgürlük hareketini sosyal medyanın hızlandırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçla birlikte sosyal medyanın özgürlük elde etmede çok etkin bir silah olduğunun altı çizilmiştir (Kırık, 2012: 95).