• Sonuç bulunamadı

1.2. HABER KAVRAMI

1.3.1. Küreselleşme Bağlamında Haber

İnsanlığın her şeyi bilme arzusu sonucunda, haberdar etmek amacıyla ortaya çıkan haber, bugün küresel bir köye dönüşen dünyada dil, din, ırk ayırmaksızın tüm coğrafyalara ulaşabilmektedir. Etkileri özellikle 1980’li yıllarla birlikte hissedilmeye başlayan küreselleşme olgusu, ulaşım ve haberleşme alanlarında meydana gelen gelişmeler sonucunda dünyanın ekonomi-politik ve kültürel anlamda bütünleşmeye doğru gitmesidir (İyibozkurt, 2000: 79).

Öte yandan küresel olma iletişim ve teknolojinin dünya çapında kullanılmasıyla olur. Küreselleşme iletişim devriminin oluşturduğu teknolojik altyapıyı kullanarak daha da hissedilir hale gelmiştir. Böylece karşılıklı olarak büyüyen iletişim ve teknoloji küreselleşmenin en belirgin ölçütlerindendir. İletişim tabanlı teknolojilerin süratle gelişmesi, haberin hızına hız katmış ve herhangi bir ülkede yaşanan olaydan tüm dünya aynı anda haberdar olmaya başlamıştır.

Baudrillard’a göre (2001: 119- 120) küresel olma; teknolojinin, pazarın, turizmin, iletişimin dünya çapında kullanılmasıyla olmaktadır. Küreselleşmeyle birlikte medya biçimlerinin de globalleşmesiyle bütün medya araçları ve ürünleri küresel pazara dahil olmuştur. Bazı düşünürler ise küreselleşmenin medya ile mümkün olduğunu söylemektedir.

Öte yandan küreselleşen medya araçlarıyla birlikte, medya sermayesi ve firmaları da küreselleşmiştir. Küresel medya, iletişim teknolojisi alanındaki gelişmelerin yanı sıra, yayın organlarındaki seçenek zenginliğe rağmen, mülkiyetin bir azınlığın elinde bulunması nedeniyle; politik, ekonomik ve ideolojik anlamda bir bağımlılığın ortaya çıkması gibi sorunlarla baş başa kalmıştır. Kitle iletişim araçları kişileri bir yandan özgürce bilgilendirirken diğer yandan da neo-liberal politikaların en önemli silahına dönüşmüştür. “Dünya bizim izleyicimiz” diyen Time Warner’ın, bu sözleri söz konusu gerçeği açıklamaktadır (Erdoğan ve Alemdar, 2005: 416-417).

Küresel pazarda hızla yerini alan medya endüstrileri çoğu düşünüre göre küreselleşme olgusunun gelişiminde önemli bir yapı taşıdır. Giddens’ın (2004: 75) şu sözleri medyanın küreselleştirici etkisine işaret etmektedir:

“Medyanın küreselleştirici etkisi, kitlelere yönelik gazetelerin ilk gelişim döneminde birçok yazar tarafından dile getirildi. 1892 yılında bir yorumcu, modern gazetelerin çıkışıyla, küçük bir köyde oturan bir kişinin çağdaş olayları yüzyıl öncesinin başbakanından daha iyi anladığını yazar. Gazete okuyan bir köylü; Şili’deki devrimle, Doğu Afrika’daki gerilla savaşıyla, Kuzey Çin’deki soykırımla, Rusya’daki açlıkla eş zamanlı ilgilenir”

Teknolojinin küreselleşme üzerinde çok ciddi bir etkisi vardır ve bu etki, 1980 sonrasında ciddi bir ivme ile hız kazanmıştır. 1980’li yıllardan itibaren enformasyon teknolojilerinin (iletişim teknolojileri, bilgisayar, uydu iletişimi, yeni bilgi olanakları, kullanımı çok ciddi boyutlara ulaşmış ve giderek artan internet) yaygınlık kazanması, var olagelen mesafe kavramının anlamını yitirmesine neden olmuştur. Günümüzde giderek ucuzlayan ve an be an yeni kullanım olanakları ile karşımıza çıkan enformasyon teknolojileri, uluslararası değişim ve etkileşim sürecinde küresel dönüşüm sürecini de hızlandırmaktadır. 1945 yılından beri; okyanus ötesi taşıma bedelleri %50, hava taşımacılığı bedelleri %80, transatlantik telefon bedelleri %99 oranında ucuzlamıştır (Uluç, 2003: 173-174).

Kitle iletişim araçları, yalnızca teknolojik değil, ekonomik, kültürel, ideolojik ve toplumsal değişimin evrelerini yaşamaktadır. İletişim dünyasındaki gelişmelere paralel olarak üstyapıda da gerek içeriksel gerekse biçimsel bir takım değişimler ortaya çıkmaktadır. (Mengü, 2003: 25).

Tüm bu enformasyon teknolojisindeki gelişimle birlikte uluslararası haber yayıncılığı da değişmiştir. Haber yayıncıları, özellikle 1980 sonrasında küresel izlenimi veren aktörlere dönüşmüştür. Bu dönüşümün beraberinde haber ajansları, yayıncı kuruluşlar ve servis sağlayıcılar arasında şeffaf olmayan bir bütünleşme gerçekleşmiştir. Bir başka deyişle çeşitli farklı haber medyasının adeta bir bütünleşik stratejinin parçalarıymış gibi davranacak biçimde yatay bütünleştikleri konusundaki genel yönelimden de söz edilmektedir (Çalışır, 2012: 110). Hal böyleyken haberlerde özgünlük, çeşitlilik artık gözlenememektedir.

Haber iletimi, kitle iletişim araçlarının kuşkusuz en önemli işlevlerinden birisidir. Daha açık bir anlatımla, yönetsel örgütlerin görüşlerini kitlelere iletebilmeleri için gerekli olan kanalları sağlayan haber medyası, bu örgütlerin ya da kurumların etkinliklerinin tarafsız, yasal, eşitlikçi ve kamu yararına olduğunu ortaya koyabilmeleri için çok önemli bir işlev üstlenmektedir (Dursun, 2001: 19).

Medyanın “gündem oluşturma” gücü, kamuoyunun oluşumunda oldukça etkilidir. Kitle iletişim araçları “istedikleri” haberleri önemseyip büyütmekte, yine “kendi istedikleri” haberleri önemsizleştirebilmektedirler. Medya, kamuoyunu yönlendirirken ve etkilerken bu politikayı sıkça kullanmaktadır (Özkan, 2006: 15). Dahası İletişim yoluyla, dünya üzerindeki geniş kitlelerin bilmeleri ve bilmemeleri gereken şeylerin yanı sıra koşullandırılma biçimleri de belirlenebilmektedir. Kitle iletişim araçları toplum ve kültür adına hızlı, dinamik ve yeni ortak düşünce temelleri oluşturmaktadır (Erdoğan ve Alemdar, 1990: 54).

Öte yandan haber medyasının küreselleşme eğilimini sürdürmekle birlikte bölgeselleşme yönelimine girmiştir. Bir yandan haber yayıncılığı daha fazla küresel öz ve biçim edinmeye başlamış, diğer yandan genel strateji olarak bir tür yerelleşme sayılabilecek bölgesel bir yeniden yapılanma eğilimi içine girmiştir (Çalışır, 2012: 110). Robertson da bu düşünceye benzer bir şekilde, küreselleşme sürecinin bir yüzünü

evrenselin yani küreselin yerelleşmesi, diğer yüzünü ise tikellikler/yerelliklerin evrenselleşmesinin olduğunu belirtmektedir (Aktaran: Yetim, 2004: 140).

Küreselleşen ortamda medyaya düşen görev, yeni ekonomik örgütlenmelerin ve egemenliğin inşasında gerekli olan bilinç dönüşümünün inşaat ustası olmaktır. Yeni medya araçları kitle iletişiminin oluşumuna kaynaklık ederken, küresel sürecin alt yapısını oluşturmuş ve günümüzdeki haliyle küresel sürecin bir parçası olmuştur. Artık insana dair her şey küresel iletişimin bir konusu olarak biçimlenmeye başlamış (Bilgili, 2008: 49); empoze edilen ideoloji, başat kültürel yapı ve ekonomi-politik haber söyleminin kodlanmasında etkili olmaya başlamıştır. Dolayısıyla, genel anlamda kitle iletişim araçları ve özellikle de televizyon, sermayenin belirleyiciliği nedeniyle kültür endüstrisinin öğelerine dönüştürülmektedir. Böylelikle, egemenlik ilişkileri içinde varlığını sürdüren televizyon ve piyasa koşullarında üretilen haberin, ideolojik dizgenin belirlediği çerçeve içinde toplumsal iktidarın güçlendirilmesinde önemli bir işlevi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır (Mengü, 2003: 30).

Küreselleşmeyle birlikte günümüz teknolojisindeki gelişmeler, bireylerin habere ulaşma sürecine hız kazandırmıştır. 1990 yılında CNN’in Körfez Savaşı’nı CNN’in canlı olarak yayınlaması bir büyü, başarı hikayesi olarak tanımlanırken, bugün televizyon ekranlarına gereksinim duymadan kullandığımız akıllı telefonlardan kıtalarca uzaklıktaki bir ülkede yaşanılan güzel bir olaya dünya olarak sevinip, öldürülen bir insan için dünya olarak üzülebilmekteyiz. Görüntünün gücüne dayanan televizyon haberciliğinin doruğa çıktığı Körfez Savaşı’ndan sonra şu an sosyal medya sıradan vatandaşın muhabir olmasına olanak tanıyarak haberi yeni bir boyuta taşımıştır.

Bu durum başat ideolojik bakış açısını benimseyen kitlesel medyayı zor duruma sokmuş ve medya, “yandaş” olarak tanımlanmaya başlamıştır. Halk anaakım medyayı, siyasi aktörlerin ve güç sahiplerinin sözcüsü olarak ötekileştirmiştir. Bunun en önemli nedeni, olarak “siyasal boyutu giderek törpülenen ve politik yapıyla ilişkisini egemen ideolojik yapının sürdürülmesi bağlamında koruyan bir basının, demokratik dizge içerisinde denetleyici” rolünü yerine getiremeyeceği gösterilmiştir (Mengü, 2003: 30).

Kitle iletişim araçlarının inandırıcılığını kaybetmesi üzerine bilgi çağının gündem belirleyicisi alternatif medya olmuştur. Özellikle genç kuşak gündemi öğrenmek için

gazete okumak, televizyon izlemek yerine Twitter ve Facebook gibi sosyal ağları ya da internet haber sitelerini tercih etmektedir.

Bilginin geniş kesimlere aktarılabilmesi ve toplumsal gerçekliğin oluşmasına katkı sunmasında önemli bir rol üstlenen kitle iletişim araçları, günümüzün teknolojik gelişmelerini dikkate alarak, hız ve zaman kaygısı ile internete doğru evrilmeye başlamıştır. Haber bültenleri, tartışma programları gibi gündemle ilgili olan yayınlarda da görüldüğü gibi sunucu; sosyal ağlardan gelen soru ve istekleri dikkate alarak, kişilerden gelen bu görüşlere yayın sırasında yer vermektedir. Böyle bir ortamda bireylerin haber üretim aşamasında aktif bir rol oynamaya başlaması, küresel ölçekte habercilik anlayışını da yeni bir platforma taşımıştır.

Çalışmanın ikinci kısmında gazete, radyo ve televizyonu habercilik anlamında alışılagelmiş tanımlarından çıkararak bambaşka bir potada eriten internet ve internet tabanlı sosyal ağlar incelenecektir.

İKİNCİ BÖLÜM

YENİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE ALTERNATİF BİR HABER

KAYNAĞI OLARAK SOSYAL MEDYA

2.1. YENİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ

Bireylerin yaşadığı toplumda duygu, düşünce ve tutumlarını belirtmek için diğer bireylerle ilişki kurması gerekir, bu ilişki de iletişim olarak tanımlanmaktadır. İnsanlığın başlangıcından bu yana bireyler toplumsal yaşamın devamlılığını sürdürebilmek için birbirleriyle iletişim halinde bulunmuşlardır. Mağara duvarlarında, ağaç gövdelerinde bulunan insan ve hayvan figürleriyle başlayıp, papirüs rulolarında veya elyazmalarında karşımıza çıkan veriler, iletişim araçlarının da insanlığın gereksinimleri temelinde, ancak yaşadığı coğrafyanın ve içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşulların sunduğu olanaklar çerçevesinde şekillendiğini ortaya koymaktadır (Törenli, 2005: 7).

İnsan toplumunun bir ağı olan iletişim, iyi belirlenmiş kanallarıyla bir iletişim sisteminin yapısı, onu çevreleyen toplumsal oluşumun iskeleti gibidir (Lucian’dan aktaran: Özçağlayan, 1998). Bu bağlamda iletişim olmaksızın insanın kendi ve toplumsal varlığını sürdürmesi olanaksızdır. John Fiske de (2003: 16) iletişimin yaşamın merkezinde olduğuna inananlardandır, iletişim olmadan herhangi bir kültürün ölmek zorunda olduğunu savunur. Genel olarak insanlar ve toplumlar arasında ortaklık yaratma çemberi etrafında tanımlanan iletişim yine Gerbner’e göre (1967), mesajlar yolu ile kurulan bir toplumsal etkileşimdir.

Öte yandan insan kendini ve toplumunu üretebilmek için giriştiği etkinliklerde hem doğal hem de kendi yarattığı teknolojik araçları kullanır (Erdoğan ve Alemdar, 2005: 15). Teknolojik yenilikler ve gelişmelerle doğaya hâkim olma savaşı veren bireyler, sürekli yeni teknolojiler keşfetme uğraşı içindedirler. Özellikle son yüz elli yılda, iletişimde yaşanan teknolojik gelişimler toplumun temelden ve süratle değişimini tetiklemiştir (Karasar, 2004: 117).

Yaşanılan çağa göre teknolojinin anlamı, bilim ve teknolojinin kullanım şekillerinin değişmesine bağlı olarak değişiklik göstermiştir. Son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmelerin en belirgin özelliği, bu gelişmelerin getirdiği yeniliklerin ürün üzerine olmasından çok üretim sürecine yönelik olmasıdır. Dolayısıyla teknolojik gelişmeler üretim süreci üzerinde etkili olmuş ve özellikle bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler üretim, dağıtım ve ulaşım safhalarını farkedilir bir şekilde değiştirmiştir (Şaylan, 1994: 14).

Teknolojinin bir türü olan iletişim teknolojisi, modern toplumlarda oldukça önemli bir yer tutar. Mağara duvarlarına çizilen figürler ve konuşulan dilin icadı gibi yaşanılan çağa uygun iletişim sistemleri, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana vardır. Fakat 1980’li yıllarda iletişim, teknolojinin de etkisiyle farklı bir önem kazanmış ve bilgisayar tabanlı iletişim sistemleri ile bilgi alışverişini oldukça kolaylaştırmıştır (Rogers, 1986: 2). Telefon, telgraf, faks, gibi iletişim araçlarını eski olarak tanılayan bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler, iletişim teknolojileri üzerinde etkili olmuştur. Breitrose (1985: 78), bilgisayar tabanlı gelişmeler ekseninde “yeni” olarak tanımlanan iletişim teknolojilerini 2 başlık altında eski iletişim teknolojilerinden ayırır:

“1- Eski teknolojilerde azınlık bir grubun çoğunlukla iletişim kurmasına izin vererek, çoğunluğun istek ve beğenileri azınlık tarafından tespit edilmektedir. Yeni teknolojilerde ise çoğunluk kendi istediği bilgiye ulaşabilmektedir,

2- Eski iletişim teknolojileri üretici merkezlidir ve aynı iletişim içeriğini bütün izleyici/dinleyiciler için sağlamaktadır. Yeni iletişim teknolojileri ise bunun tam tersi bir şekilde alıcı merkezlidir ve bilgisayarın hafızasındaki enformasyona erişim biçimi çoklu bir yapıya göre uyarlanmıştır.”

Rogers ise Communication Technology: The New Media in Society (1986: 4-5) isimli kitabında, yeni teknolojiler sonucunda bireylerin iletişiminde neler değiştiğini 3 başlıkla tanımlar:

“1- Etkileşim: Yeni iletişim sistemlerinin hepsinde iki kişi ya da yüz yüze gibi belirli bir düzeyde etkileşim olur. Etkileşim yeni iletişim sistemlerinin (genellikle bilgisayarın olduğu) bir konuşmaya katılan birey gibi kullanıcıya cevap yetisidir. Yeni medya şu an eski

kitle iletişim araçlarının olmadığı kadar etkileşimcidir, yeni medya bireylerin iletişimini daha kişilerarası iletişime dönüştürse de yüzyüze olan iletişimden daha çok kişiye ulaştırır. Bu nedenle yeni iletişim teknolojileri, iletişim araçlarının ve kişilerarası iletişim yollarının belirli özelliklerini birleştirerek daha geniş kitlelere hitap eder,

2- Kitlesizleştirme: Yeni iletişim teknolojileri büyük bir kullanıcı kitlesi içinde, her bireyle belirli bir mesaj alışverişi yapılabilmesini sağlayacak kadar kitlesizleştirici olabilir. Böyle bir kitlesizleştirme, yeni medyayı yüz yüze kişilerarası iletişime benzetir ama yüz yüze değillerdir. Yeni iletişim teknolojilerinin yüksek düzeyde kitlesizleştirilmesi, bu bağlamda en azından kitle iletişim araçlarının tersi olduğu anlamına gelir. Kitlesizleştirme, kitle iletişim sistemlerinin genellikle mesaj üreticisinden, medya tüketicisine taşınması demektir,

3- Eşzamansız Olabilme: Yeni iletişim teknolojileri aynı zamanda eşzamansız olabilir, bu da birey için uygun bir zamanda mesajın gönderilme ya da alınma imkânıdır. Yeni iletişim sistemlerinde, katılımcıların aynı anda iletişimde olmasına gerek yoktur. Bilgisayar temelli iletişimin eşzamansız olma durumu genelde iletişim sürecini etkileyen bir değişken olan zamanla başa çıkma becerisine sahiptir.”

Terim olarak belli bir teknoloji ya da teknolojiler grubunu tanımlamaktan çok, bir gelişmeyi ifade eden yeni iletişim teknolojilerinin desteklediği elektronik mesaj sistemi, telefon konuşmasının aksine iki kişinin telefonda birbirine ulaşamama sorununu çözer. Bu anlamda yeni iletişim teknolojilerinin insanlara sağladığı en büyük yararlardan biri, insanların zaman üzerinde denetim kurabilmesine yardımcı olmasıdır (Gates, 1999: 70). Bunların yanı sıra teknoloji, uygulamalı amaçlar gerçekleştirilmesi için örgütlenen bilgidir. 19. yüzyılın sonlarında uygarlık tarihinin en önemli değişim ve dönüşüm süreci olarak kabul edilen sanayi devrimi ve beraberinde getirdiği yeni teknolojiler, içinde bulunduğumuz yüzyılın “İletişim Toplumu” veya “Bilgi Toplumu” olarak anılan bir çağ olmasının temellerini atmıştır (Özçağlayan, 1998: 20). Belli bir dönemde hakim olan iletişim teknolojisinde meydana gelen değişiklikler, o dönemde egemen olan yaşamı çeşitli biçimlerde etkilemektedir (Kaplan, 1992: 2). İletişim teknolojilerinin günümüzde geldiği son noktayı anlayabilmek için, çağımıza kadar yaşanan teknoloji temelli iletişimdeki değişikliklere bakmak gerekir.