• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: GERİ ÖDEME YÖNTEMLERİ

2.1. Sağlık Hizmetlerinde Geri Ödeme Yöntemlerinin Belirlenmesinde Etkili Olan

2.2.1. Teşvik Mekanizması

Hasta güvenliğini iyileştirmek için bir kısım stratejiler uygulanmaya konmuştur. Bunlar; problemin derecesinin analiz edilmesi, konuya ilişkin medya ilgisi, bazı kurum/kuruluşlar tarafından hasta güvenliğini ölçmek için ölçekler geliştirilmesi, hasta güvenliği uygulamalarının benimsenmesi amacıyla baskı yapılması ve hataların kamuya raporlanması gibi stratejilerdir (Wachter, Foster ve Dudley, 2008: 116). Ayrıca alanyazında sağlık hizmeti sunumunda finansal teşviklerin etkililiği konusunda önemli düzeyde bir ilgi söz konusudur (Flodgren vd., 2011: 3). Zira önlenebilir istenmeyen olaylar ile ilgili iyi performans gösteren kuruluşların finansal olarak teşvik edilmesi ve yeterli performans gösteremeyen kuruluşların ise cezalandırılması sonucu oluşan finansal baskılara hizmeti veren sağlık organizasyonlarının etkili bir şekilde cevap vermeye başladığı bilinmektedir (Kavanagh, 2011: 528).

Finansal teşvikler davranışları değiştirmek amacıyla uygulamaya konulur. Finansal teşviklerin özel bir sonucu maliyet etkinliğini elde etmektir. Maliyet etkinliğini anlamak ise öncelikle finansal teşviklerde değişimi etkileme yollarına dair belirli bir anlayışı gerektirir (Nahra vd., 2006: 52).

Piyasa odaklı yaklaşımda özellikle finansal teşviklerin yaygın olduğu günümüz sağlık sisteminde istenmeyen olayların finansal boyutunu anlamak, hasta güvenliğini sağlamada programların ve finansal teşviklerin düzgün dizaynı açısından kritik önem taşımaktadır (Zhan vd., 2006: 1386). Aynı zamanda etkili bir finansal teşvik mekanizmasının göreceli ve mutlak önemini tanımlamak da önemlidir (Stone vd., 2010: 435).

Son 25-30 yıldan bu yana sağlık bakım organizasyonlarında finansal teşviklerin rolü konusunda gittikçe artan bir ilgi söz konusudur. Başka sektörlerden etkilenen sağlık yöneticileri, özellikle doktorları maliyetleri azaltıcı davranışlara sevk etmek için bir takım finansal teşvikler geliştirmişlerdir. Örgüt teorisi ve sağlık hizmetleri alanında son zamanlarda gerçekleştirilen araştırmalarda bu tarz teşvik mekanizması tasarımlarında üç faktörün önemli olduğu vurgulanmaktadır (Harshbarger’den akt. Roberts vd., 2004: 197): − Yakınlık (Proximity): Hekimin hasta ile ilgili kararı ile bunun ekonomik getirisi arasında ne düzeyde doğrudan bağlantı olduğunu ifade eden bir kavramdır. Kişi başı ödeme yönteminde, hekimin gelirinin tıbbi uygulamalarıyla doğrudan bağlantılı olması, yüksek yakınlık içeren bir teşvik yapısına örnektir.

− Yoğunluk (Intensity): Teşvikin hekimin bireysel olarak karşı karşıya kaldığı şiddetini ifade eder. Yine kişi başı ödemeden örnek verilecek olursa; ödeme kapsamında bulunan hizmetler ne kadar geniş ise potansiyel kayıp veya kazanç miktarı o derece artar.

− Karşılıklı Etkileşim (Interaction): Hekimler arasındaki davranışsal dinamiği ifade eder. Bir hekimin ödemesinin diğerlerinin kararlarına ne derece bağlı olduğu ilgili bir kavramdır.

Alanyazında organizasyonel beceri ve hasta güvenliği kültürü geliştirmeye eşit oranda odaklanma sağlanmadan teşvik mekanizması geliştirmenin yeterli faydayı sağlamayacağı tartışılmaktadır. Ancak güçlü bir işletmecilik anlayışı (business case) olması durumunda hasta güvenliği konusunda daha hızlı bir ilerleme kaydedilebileceğine dair bir yaklaşım da söz konusudur. Bunun doğru olduğu varsayılırsa, böyle bir oluşumun tesis edilmesi için 3 yol söz konusu olacaktır: 1) Ödeyici kuruluşların daha güvenli sağlık bakım hizmeti için daha fazla ödemesi. 2) Güvenli uygulamalar konusunda hizmet sağlayıcılar arasındaki rekabetin teşvik edilmesi (örneğin iyileştirilmiş güvenlik uygulamaları daha

fazla hastayı çeker). 3) Güvenli olmayan bakım ve hatalar için daha az ödeme yapılması (Wachter, Foster ve Dudley, 2008: 116).

Geliştirilecek politika, hastaneleri daha yüksek performans gösteren öğrenen organizasyonlar olmaları yönünde ve personeli de tıbbi hataların azaltılmasına yarayan klinik rehberlere daha fazla uyum konusunda teşvik edeceği gibi; yukarıda belirtilen stratejilerin başarıyla sonuçlanması yönünde faydalı olacaktır. Ancak bu hipotetik sonuçların gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu ifade edilmektedir (Maio vd., 2003: vii). Diğer yandan ödemelerdeki kesintilerin ve yapılacak düzenlemelerin hastanelerde daha düşük kalitede hasta bakımına yol açacağına dair bir takım kaygıların mevcut olduğu; ancak araştırma sonuçlarının istikrarlı bir şekilde bu yargıyı desteklemediği bildirilmektedir (Clement, vd., 2007: 131).

Şeffaflık ve finansal olmak üzere iki tip değer bazlı satın alma teşviki söz konusudur. ölçümlerin şeffaflığı tüketicilerin ve başvuranların farklı hastaneler arasında kalite performansına göre seçim yapmasına imkan vermesi açısından önemlidir. Örneğin ABD’de birçok eyalette hastane enfeksiyonlarına dair veriler kamuyla paylaşılmakta ve HKD’ler, süreç ölçümleri ve hasta tatmini ölçümerine dair veriler CMS’nin “Hastane Karşılaştırmaları (Hospital Compare)” web sitesinde erişime açıktır. Verilerin kamuya açık olmasının birçok faydasının yanında ayrıca sağlık tesisinin geliri üzerinde dolaylı olarak derin bir etkisi vardır (Kavanagh, vd. 2012: 388).

Finansal teşvikler de iki kategoriye ayrılabilir: İlki HKD gelişen bir hasta için ödemenin cezalandırmasını gerektirmektedir. İkincisi ise hastanede tedavi edilen hastalar için gerçekleştirilen hizmetlere dair tüm ücret akışının ödüllendirilmesi veya cezalandırılmasına dayalıdır. Seçilecek teşviğin tipi sağlık tesisine yapılacak geri ödeme sisteminin tekil servisler veya paket ödeme şeklinde olup olmadığına göre değişiklik göstermektedir (Kavanagh vd., 2012: 388).

Özel sigorta şirketleri genellikle hastanın aldığı her bir tekil hizmet için ödeme yapmaktadır. Bu sistem kapsamında HKD gelişen hastalar, mortalite oranlarındaki gelirde bir kayıba sebep olacak artışın aksine, hastane için karlı olmaktadır. Etkin finansal teşvikler hem HKD’lerle ilişkili olan sağlık bakım hizmetleri için ödeme yapmamayı hem de hizmet sağlayıcının tüm ücret akışı için ödüllendirme ve cazalandırmayı içermelidir (Kavanagh vd., 2012: 388).