• Sonuç bulunamadı

2.2. Akıl Yürütme ve Tarih

2.2.7. Tarih’te Kullanılan Akıl Yürütme Biçimleri

Bu kısımda Akıl Yürütme Biçimleri başlığı altında belirtilmiş olan Formal ve İnformal Akıl Yürütmelerin içeriğine ve tarih’te kullanımlarına yer verilmiştir.

a)Formal Akıl Yürütme: Biçimsel mantık, biçimsel düşünme hatta mantıksal düşünme olarak da adlandırılmaktadır. Formal mantık, “Mantığın inceleme konusu olan tutarlılık ile geçerliliğin mantıksal olmayan deyimlerin içeriğine değil de yalnız biçimine bağlı olduğunu vurgulamak amacıyla mantığa verilen ad”, “yalnız biçimsel dillere ilişkin mantık dizgelerini konu edinen mantık bölümü” (Grünberg ve diğerleri, 2003: 13), olarak tanımlanmakta; doğru önermelerden yola çıkarak doğru önermelere varmak için zorunlu olarak çıkarımların dayandırıldığı önermelerin ele alınması gereğini ele alan mantık yasaları olduğu belirtilmektedir (Bochenski, 2008:18; Yaran, 2011).

Formal mantık, çıkarımın biçimi (sentaks) ve doğruluk değeri (semantik) ile uğraşmak zorundadır (Walton, 1990). Piaget (2004:88) formal düşünmenin tümdengelimsel, çıkarımsal olduğunu belirtmekte, formal işlemlerin yalnız varsayımlara ya da önermelere uygulandığını, ilişkiler, sınıflar ve sayılar mantığına karşıt olarak önermeler mantığına dayandığını, somut işlemlerin soyut çevirisini oluşturduğunu dile getirmektedir. Piaget formal işlemler modeli olarak önermeler mantığını kullanmış ve önermeler mantığının sınıflar ve ilişkilerin mantığını ortaya koymada nedenleme amaçlı olarak kullanılabileceğini belirtmiştir. Nitekim formal işlemler, dolayısıyla formal akıl

yürütme, önermeler mantığına dayalı olarak önermelerin sahip olduğu doğru ve yanlış şeklindeki doğruluk değerlerinden hareketle formal işlemler de doğru-yanlış, iyi-kötü şeklinde ikili bir mantık sistemine sahiptir (Commons ve Richards, 2003). Özetle formal akıl yürütme tek yönlü, kurallı, doğruluk değerine sahip akıl yürütme olarak nitelendirilebilir.

Formal akıl yürütme orantılı akıl yürütme, değişkenlerin kontrolü, olasılıklı akıl yürütme, ilişkisel akıl yürütme ve kombinasyonel akıl yürütme gibi bileşenleri olan mantıksal düşünme olarak da ele alınmaktadır (Yenilmez ve diğerleri, 2005). Bu tip ayrım ve bu unsurların kullanımı genellikle fen bilimleri ve matematikte kullanılmaktadır. Tarihte formal düşünme üzerine yapılan önemli araştırmalardan biri Hallam tarafından yapılmıştır. Hallam (1967) 15 yaşına kadar olan deneklerin çoğunun somut seviyede olduklarını, azının ise düşük düzeyde formal düşünme seviyesinde olduklarını; tarih gibi soyut konular üzerine yapılan araştırmalar formal düşünmenin geç gelişimini doğruladığını öne sürmektedir. Ancak düşünmenin gelişimi bölümünde de belirtildiği gibi Piaget’nin sunmuş olduğu bu düşünme gelişiminin geçerli olmadığı da belirtilmektedir. Aksine çocukların çok daha öncesinde formal akıl yürütmeyi gerçekleştirebildikleri vurgulanmaktadır. Bunun yan sıra Piaget’nin yolundan gidenler ise formal akıl yürütmenin yetişkin düşünmesinde kifayetsiz kaldığını dile getirerek formal akıl yürütmenin ötesinde bir akıl yürütme olduğunu dile getirmiş ve postformal akıl yürütme kavramını öne sürmüşlerdir.

b)İnformal Akıl Yürütme (Postformal Akıl Yürütme): İnformal akıl yürütme, informal mantık olarak da literatürde yer almaktadır. İnformal mantık, argümanların çalışılması (Hitchcock, 2000) günlük, dilde ortaya konan argümanları analiz edebilen ve değerlendirebilen bir mantık geliştirme girişimi olarak nitelendirilmiştir (SEP, 2011). İnformal mantık alanında önemli çalışmaları olan Govier ve Walton tarafından gündelik söylemlerde, tartışmalarda akıl yürütmenin inşası, eleştirisi, değerlendirilmesi, yorumlanması, analiz edilmesi, akıl yürütme süreçleri, ölçütleri ve standartlarını biçimsel olmadan geliştirmek amacını taşıyan mantığın bir dalı olarak belirtilmiştir (Johnson ve Blair, 2000). Diğer bir ifade ile informal mantığın ağırlıklı amacı, kişisel iletişimde, reklamlar yoluyla ya da devlet ve kurumlarla olan iletişimde, medyadaki haber ve köşe yazılarında, sosyal ve politik yorumlar gibi günlük hayatta kendini

gösteren tartışma ve anlaşmazlıklarda bulunan iddiaları değerlendirebilmek ve açıklayabilmek için kapsamlı bir akıl yürütme durumu oluşturabilmektir (SEP, 2011).

İnformal mantığın tanımlanmasında gündelik söylemlerin, gereksiz ve gerçekdışı olarak görülebilen kısıtlılığı ve sınırlılığından dolayı problem olduğu söylenmektedir (Johnson ve Blair, 2000). Buna göre her ne kadar gündelik ve geleneksel söylemler arasında önemli bir ayrım yoksa da yapay ve doğal dil arasında ayrım söz konusudur ve yapay dil mantığın biçimsel tümdengelimi üzerine odaklanmış iken doğal dil informal mantık üzerine odaklanmıştır.

İnformal mantık, informal akıl yürütme ile mantığın geleneksel vurgularını birleştirmekte; “argümanın rakip tanımlarını, argümanın tanımlanmasını, ispat yükünü, argümanın deneysel bir çalışmasını, tablolaştırılmasını, bilişsel önyargıları, argüman analizinin tarihini, eleştirel soruşturma yöntemlerini, argümanın duyuşsal rolünü ve farklı sosyal bağlamlarda tipik eleştirel değerlendirmelerin örtülü kurallarından birkaç örnek almayı kapsamaktadır (SEP, 2011). İnformal mantık iddialar, inkârlar, geri çekilmeler, sorgulayıcı hamleler vb. gibi konuşma edimi olarak ifade edilmiş olan önermelerin kullanımlarını (çıkarımlar ve şemaların kullanımlarını) yorumlama durumundadır (Walton, 1990). Bunu yaparken formal mantığa göre daha az biçimsellik, daha az ve iddiasız teknik terim kullanmakta, gündelik tartışma ve kanıtlamalara daha fazla vurgu yapmaktadır (Yaran, 2011:14-16).

Hitchcock (2000) informal mantığın yani sorular üzerine çalışmanın yeni olmadığını Aristo’dan beri söz konusu olduğunu ancak son yüz yıl içinde gündelik dil çıkarımlarını analiz etmek ve değerlendirmek konusunda formal mantığa karşı şüpheciliğin yeni olduğunu belirtmektedir. İnformal Mantık terimi ilk defa 1964 yılında kullanılmıştır. İlk olarak dilin mantıktaki rolünü ve mantık yanlışlarına ağırlık veren bir mantık anlayışını, daha sonra formal mantıkta ele alınmayan konu ve kanıt örneklerinin güncelleştirilmesi gerektiğini vurgulayan anlayışı, sonrasında da yazılı veya sözlü tartışmalarda kullanılan kanıtların linguistik ve pragmatik yönlerine ağırlık veren bir mantık türünü ifade eder şekilde kullanılmıştır. Bugünkü kullanımında ise gerek mantıksal kanıtları çözümleme gerekse onları geçerlilik ve sağlamlık kriterlerine göre değerlendirme kuramı olarak, formal mantık ve akıl yürütmenin ilkelerinden

faydalanarak ama onları daha az kullanarak, mantığa daha geniş kapsamlı ve gündelik hayatın gerektirdiği düşünme ve tartışmalarda daha işe yarayacak şekilde yaklaşmayı ifade etmektedir (Yaran, 2011). 1970’te Hamblin ve Kahane, 1990’larda Hansen ve Pinto, Walton ve Brinton tarafından Watts, Whately, Bentham, Mill ve Kant üzerinden informal mantık yapılandırılmıştır (Johnson ve Blair, 2000). İnformal mantığın eğitimdeki önemi Eleştirel Düşünme Hareketi ile hız kazanmıştır. Hareket eğitimin inançların ve varsayımların eleştirel incelenmesi için tekrar çalışılması gerektiğini ve eğitim müfredatında çıkarımın önemini ve çıkarım değerlendirmesini anahtar bir konu olarak değerlendirmiştir (SEP, 2011).

İnformal mantıkta ister tümdengelim ister tümevarım olsun tüm kanıtlar için öncüller rasyonel olarak kabul edilebilmekte ve sonuçla ilişkili olup olmadığı sorgulanabilmektedir. Öncüllerin sonuca sağladığı desteğin derecesini veya ağırlığı, hiç yok, zayıf, orta, güçlü ve tümdengelimsel anlamda “geçerli” şeklinde geniş bir yelpazeyi kapsayacak terimlerle ifade edilebilmektedir (Yaran, 2011:17).

İnformal çıkarımın özellikle gündelik dil tümdengelimi dolayısıyla çekici bir teori olduğu iddiasında bulunulmaktadır. Gerekçe olarak informal çıkarımın, çıkarımın en iyi şekilde anlaşılır bir formunu örneklendirerek tüm çıkarımları analiz eden ve değerlendiren bir teori önerdiği, net bir şekilde ayırt edilemeyen tümevarımsal, tümdengelimsel, kondüktif ve abdüktif (literatürde inductive, deductive, conductive ve abductive olarak belirtilmişlerdir) vb. çıkarımlar arasındaki zor olan farklılıkları ortadan kaldırdığı ve sıradan bir çıkarımda çıkarımı netleştiren ve geçerli hale getirmeyi sağlayan gizli öncülleri öne sürerek bunları tanımladığı belirtilmektedir (Groarke, 1999; Akt. SEP, 2011). İnformal mantığın akıl yürütme ve yargılamanın teorik çalışmasına bağlı bir alt disiplin olarak felsefeye katkıda bulunduğu ve bu katkının da kanıtlama ve çıkarımların değerlendirilmesi yoluyla olduğu belirtilmektedir (Hitchcock, 2000).

İnformal mantık üzerine yapılan çalışmalar ile Wellman dedüksiyon ve indüksiyona ek olarak kondüksiyon; Rescher benzer bir ilişki içinde makul akıl yürütme (plausible reasoning); Scriven kanıtlayıcı akıl yürütme (probative reasoning); Walton varsayımsal akıl yürütme (presumptive reasoning) gibi kavramlar (Johnson ve Blair, 2000:96-97) ve sözü edilen çıkarımların yanı sıra son çalışmalarda çıkarımların sadece

sözel değil, aynı zamanda duygusal, içgüdüsel içeriğe sahip olduğu gerekçesi ile duygusal, sanat çalışmaları gibi görsel iletişim unsurları sebebi ile görsel ve sözlü olmayan çıkarımlar gibi kategoriler ortaya atılmıştır (Johnson ve Blair, 2000; SEP, 2011).

Tarihsel gerçeklerin epistemik durumları ve açıklamaları başka bilimlerdeki gibi olmadığı, tarihin yeni olmadığı, tekrar edilemez olduğu, karşılaştırılabilir örnekler içermediği; bu açıdan da tarihsel gerçeklerin sadece kontrol edilebilir olduğu ve doğruluğu yanlışlığı hakkında konuşulamayacağı dile getirilmekte; delillerle desteklenen ya da öne sürülen olayların gerçeğe uygunluğunu garanti edilemeyeceği belirtilmektedir (Shemilt, 1983). Bu nedenle de tarih derslerinde doğru-yanlış diye ikili bir seçenek sunan formal akıl yürütmeden ziyade informal akıl yürütme daha büyük önem arz etmektedir.

Drie ve Boxtel (2008) tarihte kullanılan tarih alanı içindeki akıl yürütmenin informal olduğunu ve formal akıl yürütmenin aksine kötü yapılandırılmış problemlerle ilişkili olduğunu söylemektedirler. Bunun çıkarımlara ve kanıta dayanarak ulaşılmasından ve dolayısıyla sonuçların daha fazla veya daha az ihtimalli olmasından kaynaklandığını belirtmektedir.

Saye ve Brush (2002), tarihte formal problem çözme yerine, sosyal bir konu yoluyla akıl yürütmenin bir model inşa etme gibi olduğunu, sosyal durumun modelini inşa etmede diğer bakış açılarının keşfi için dialektik akıl yürütmenin önemli bir faktör olduğunu belirtmektedirler (Akt. Meier, 2009). Meier (2009) da bu fikri destekleyerek dialektik akıl yürütme ve model inşa etme ile çelişkili bakış açılarının ve mantıkların ortaya çıkması ile tarihsel empati ve akıl yürütmenin meydana geleceğini eklemektedir. Ki informal akıl yürütme de bunu sağlamaktadır.

Biçimlerine göre akıl yürütmeler söz konusu olduğunda formal ve informal ifadelerinin yanı sıra postformal (biçim ötesi) kavramına da rastlanmaktadır. Ancak bu kavram diğerleri gibi genel bir akıl yürütme formunu değil, daha özel bir formu ifade etmektedir. Formal kavramı hem felsefe, mantık alan yazınında hem de bilişsel gelişime ilişkin psikoloji alan yazınında karşılaşılan bir kavramdır. İnformal kavramı da biçimsel

olmayan akıl yürütmeyi ifade eder ve mantık alan yazınında, düşünmeye ilişkin alan yazında bahsedilen bir kavramdır. Lakin postformal kavramı mantık alan yazınında yer almamaktadır. Bu kavramla bilişsel gelişime ilişkin literatürde karşılaşılmaktadır. Postformal kavramı, kullanımı yaygınlaşmaya başlamış ve önemsenen bir kavram olmasına karşın henüz tam olarak kabul görmüş bir kavram olmadığı gibi informal akıl yürütmenin özelliklerini taşımaktadır. Bu nedenle bu kavramın içeriğine informal akıl yürütme içinde yer verilmiştir.

c)Postformal Akıl Yürütme: Kuramcılar yetişkinlikte bilişsel gelişimin farklılaştığını kabul etmekte ve yetişkinlikteki bilişsel gelişimi açıklayacak bir evre olarak postformal düşünme kavramını önermektedirler (Jennings, Galupo ve Cartwright, 2009). Yetişkin gelişimi açısından Piaget’nin klasik tanımlamasında insanın akıl yürütmesinin en üst noktası olarak formal işlemler akıl yürütmesi önerilmekte ve bu evreye ergenlikte ulaşıldığı belirtilmektedir. Cartwright ve diğerleri (2009) yetişkinlikteki bilişsel değişimlere ilişkin tanımlamalar ve mekanizmaların ihmal edildiğini belirtmektedir. Knight ve Sutton (2004), deneysel verilerin Piaget’nin kuramının pek çok yönünü desteklediğini, bazı yönlerini desteklemediğini; bu nedenle bazı kuramcıların Piaget’nin kuramını reddettiğini, bazılarının ise Piaget’nin yaklaşımında deneysel bulgulara uyum sağlayacak şekilde değişiklik yaptıklarını ve bunların NeoPiagetian olarak nitelendirildiğini ifade etmektedirler.

Bilişsel gelişim açısından genç yetişkinlikte, genellikle -otuzuncu yaşla birlikte- soyut düşünmenin giderek karmaşıklaştığı, yetişkin düşünmesinin genç öğrenenlerle karşılaştırıldığında gittikçe esnek, dinamik ve bağlamsal temelli ve çok daha etkili olduğu vurgulanmaktadır (Knight ve Sutton, 2004). Bu nedenle farklı bir düşünme şeklinin devreye girdiği belirtilmekte ve bu düşünmenin postformal olduğu söylenmektedir.

Postformal, formal akıl yürütme ile yakından ilgili bir kavramdır. Postformal kavramı, Piaget’nin son evresi olan formal işlemlerden daha karmaşık davranışlarla tanımlanan farklı bir evreyi ifade etmek için kullanılmaktadır ve postformal için formal işlemler öncül durumundadır (Commons ve Richards, 2003). Postformal düşünme, formal işlemler olarak tanımlanan basitçe tek bir mantıksal sistemi dikkate almak

yerine, düşünmenin çoklu mantıksal sistemini koordine etme ve dikkate alma yeteneği, (Piaget ve Inhelder, 1969; Akt. Galupo ve diğerleri, 2010) diğer bir ifade ile düşünmenin çoklu akıl yürütme yeteneği olarak değerlendirilmektedir. Yetişkin düşüncesinin ergen düşüncesinden farklılıklar arz ettiği, dolayısıyla soyut düşünmede yer alan ve akıl yürütmeden farklı, artı bir düşünme olacağı öngörüsüne dayanarak ortaya çıkmıştır (Blouin ve McKelvie, 2012). Kuramcılar postformal düşünmenin formal düşünmeden daha gelişmiş bir form olduğu fikrini paylaşmaktadırlar (Commons ve Richards, 2003; Blouin ve McKelvie, 2012).

Postformal düşünmenin iki aşaması olduğu ki bunlardan ilkinin daha çok üniversite öğrencileri gibi geç ergenlik veya genç yetişkinlikte baskın olan göreceli düşünme; diğerinin ise daha çok orta yaş ve geç yetişkinlikte baskın olan diyalektik düşünme olduğu belirtilmektedir (Wu ve Chiou, 2008; Blouin ve McKelvie, 2012). Postformal düşünmeye ilişkin yapılan araştırmalarda postformal düşünmenin paradoks, çoklu yöntem, parametre ayarları, problemi tanımlama, süreç-ürün değişimi, metateori değişimi, çoklu nedensellik, çoklu çözümler, çoklu hedefler ve pragmatizm gibi farklı işlemlere sahip olduğu dile getirilmiştir (Sinnott, 1984; Akt. Cartwright ve diğerleri, 2009).

Postformal düşünme, yetişkinlikteki nesnel ve öznel akıl yürütme biçimlerinin bütünleşmesi olarak görülmektedir (Galupo ve diğerleri, 2010). Yetişkinlikteki gelişimsel süreç çok boyutlu, bağlamsal ve bütünsel olarak değerlendirilmektedir (Kallio ve Pirtilla-Backman, 2003). Denilebilir ki postformal düşünme, ergenlik sonrasında ve yetişkinlerde aranılan bir düşünme, akıl yürütme biçimidir. Nitekim postformal düşünce teorilerinin ergenlik sonrası ve hatta yetişkinlikte meydana gelen bilişsel değişimleri belirleyebilmek için ortaya konulduğu, postformal düşünmenin literatürde yetişkin gelişimi içinde yer aldığı (Galupo ve diğerleri, 2010; Commons ve Richards, 2003); NeoPiagetian olarak tanımlanan ve Vygotskian öğrenme yaklaşımlarından etkilenen bir çalışma konusu olduğu (Kallio ve Pirtilla-Beckman, 2003) belirtilmektedir.

Yetişkinler belli bir durumda düşünmenin çoklu mantıksal sistemlerini yansıtma yeteneğini geliştirdiklerinde, böyle bir durumda kullanacakları mantıksal sistemi

seçmek zorunda olduklarını anlamaya da başlamaktadırlar. Bu nedenle postformal teoriler yetişkinlikteki bilişsel değişimde rol oynayan önemli bir faktör olarak sosyal ortamları ve bağlamları vurgulamakta, bilişsel gelişimin, farklılıkların müzakere edildiği sosyal etkileşimlerce desteklendiğini ileri sürmektedirler (Galupo ve diğerleri, 2010). Düşünmenin en üst düzeyinde yetişkinler, karmaşık problemlerin çözümü için gereken soyut işlemlerin sistematik mantıksal düşünmesini izlemenin yanı sıra mantıksal düşünmelerinin altında yatan seçim ve yorumlarını da anlamaktadırlar ve yetişkinlerin soyut fikir sistemiyle etkileşimi ve yorumlanması için birey olarak kendi rolünü dikkate aldığına da inanılmaktadır (Labouvie-Vief, 1992; Akt. Knight ve Sutton, 2004). Postformal düşünme, tutarsızlık sürecine izin vermekte, karmaşıklığı barındırmakta, paradoks içeren ilişkileri kabul edebilmektedir. Postformal düşünmeye ilişkin görüşler eğitim ortamına, özellikle öğretmenlerin eğitimine uygulanmıştır (Blouin ve McKelvie, 2012).

Kallio ve Liitos (2009; Akt. Blouin ve McKelvie, 2012) postformal düşünmenin benliğin gelişimini ve hatta manevi gelişimi içerdiğini söylemişlerdir. Jennings, Galupo ve Cartwright (2009) postformal kompleks düşünme ile ölümün kabulü arasındaki ilişkiyi test ettikleri araştırmalarında olduğu gibi maneviyata ilişkin yapılan araştırmaların yetişkin bilişsel gelişimine yöneldiğini vurgulamaktadırlar. Nitekim Sinnott (1998; 259) maneviyatın insanların formal işlemler aşamasındaki mantığına aykırı olduğunu; çünkü maneviyatın postformal düşünmede varolan ve bireylere birbiriyle çelişen ve eşzamanlı ortaya çıkan bir mantık gerektirdiğini öne sürmektedir (Jennings, Galupo ve Cartwright, 2009).

Postformal düşüncenin ilişkili olduğu unsurları test etmeye yönelik Griffin ve Diğerleri’nin (2009) yaptığı dört çalışma sonrasında postformal düşüncenin açık olma, vicdan, dürüstlük gibi faktörlerle ve kendinden farklı olanlara karşı olumlu tutum ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu ilişkiyi Galupo ve diğerleri (2010) tarafından yapılan araştırma desteklemektedir. Araştırmada postformal düşünmenin cinsiyet, etnik köken, sosyal sınıf, cinsel eğilim ve yaş bakımından farklılık arz eden hetorejen nitelikteki sosyal ortamlarda daha çok ortaya çıktığı saptanmıştır.

Formal düşünme/akıl yürütmede kesinlik, iki değerlilik söz konusudur. Oysa postformal akıl yürütme, karşıtlıkların olduğu, kesinliğin olmadığı, çok değerliliği barındıran bir akıl yürütme olarak değerlendirilmektedir. Formal akıl yürütme ergenlik döneminde baskın iken, postformal akıl yürütme daha sonraki gelişim dönemlerinde baskın duruma gelmektedir. Formal düşünen bireyler eğer eski görüşleri hatalı ise fikirlerini değiştirme eğilimde iken, diyalektik düşünen, postformal düşünen bireyler düşünmelerindeki bu değişimi doğal, kabul edilebilir ve değerli olarak görmektedirler (Wu ve Chiou, 2008). Formal ve postformal arasındaki farklılık noktaları formal ve informal arasındaki farklılıklarla aynı doğrultudadır. Daha önce de ifade edildiği gibi postformal düşünme informal düşünme, mantık, akıl yürütmenin unsurlarını içermektedir. Gerek informal gerekse postformal düşünmede çoklu bir düşünme, bağlamsallaştırma, dialektik düşünme önemlidir. Aslında farklı adlarla anılan iki düşünme ve akıl yürütme şeklinin aynı olduğu söylenebilir. İnformal akıl yürütme formal akıl yürütmenin kesin ve belli bir biçimde süregiden yapısının olmadığı, biçimin olmadığı, iki değerli akıl yürütme yerine çok değerli akıl yürütmenin yapıldığı durumları ifade etmektedir. Keza postformal akıl yürütmenin içeriğinde de bu vardır.

Postformal kavramı gelişim psikologları tarafından ortaya konmuş, informal gibi mantık alanında ortaya atılmış bir kavram olmaktan ziyade, bilişsel gelişime dikkat kesilenlerce ortaya atılan bir kavram olma özelliği taşımaktadır. Dolayısıyla farklı alanlarda kullanılmasına rağmen aynı tarz düşünme ve akıl yürütme tarzını ifade etmektedirler. Nitekim bir akıl yürütmenin informal mi yoksa postformal mi olduğuna karar vermek mümkün görünmemektedir; çünkü informal bir akıl yürütme aynı zamanda postformal bir akıl yürütme olmaktadır.

Postformal düşünme bilişsel gelişimin beşinci aşaması olarak ortaya atılmış ancak sonrasında Merchand, Kallio, Liitos gibi kuramcılar postformal düşünmenin bu şekilde görülemeyeceğini, hatta bu kavram yerine “yetişkin bilişi” kavramının tercih edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir (Blouin ve McKelvie, 2012). “metasistematik” düşünme olarak da ele alındığı görülmektedir (Commons ve diğerleri, 1989; Akt. Knight ve Sutton, 2004). Bu açılardan postformal kavramının tam olarak kabul edilmiş bir kavram olmadığı gibi literatürde yerini sağlamlaştırmış bir kavram da değildir. Ancak yine de yadsınamamakta, ifade ettiği düşünme ve akıl yürütmeler dikkate değer

bulunmakta, araştırmalar bu tür düşünmeleri inceleyerek açıklama amacı taşımaktadırlar.