• Sonuç bulunamadı

2.2. Akıl Yürütme ve Tarih

2.2.1. Akıl Yürütmenin Tanımı

Literatürde akıl yürütme, usavurma, muhakeme, çıkarım, kıyas ve dedüksiyon gibi (Özel, 2008:176) pek çok farklı kavramla beraber görülmektedir. Bu kavramlardan usavurma, İngilizce “reasoning” kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Türk Dil Kurumu (2011) tarafından usavurma, “mantık ilkelerine uygun biçimde düşünme ya da bu ilkelerden yararlanarak sorun çözme; düşüncenin, belirli birtakım önermeleri birbirine bağlayarak yeni bir önermeye (sonuca) erişmesi” olarak tanımlanmaktadır (Oğuzkan, 1974). Benzer şekilde Akarsu (1975) usavurmayı, “bilinen ya da doğru olarak kabul edilen belli önermelerden, başka önermeler çıkarma” şeklinde tanımlamaktadır. TDK (2010) muhakeme sözcüğünün karşılığı olarak ise doğrudan “usavurma” tanımını yapmaktadır. Muhakeme kavramı kelimenin kökeni itibariyle “yargılama, hüküm verme” anlamına gelse de felsefi alanda kullanımı usavurma, akıl yürütme anlamındadır. Böylece, usavurma ve muhakeme kavramları doğrudan akıl yürütme ile aynı anlamda kullanılmaktadır.

Develioğlu (2006) muhakemeyi “iki tarafı dinleyip hüküm verme; bir hüküm çıkarmak için bir işi zihinde inceleme; yargılama; uslamlama, usavurma” olarak tanımlamıştır. Çıkarım sözcüğü ise İngilizce’de yer alan “inference” kelimesinin karşıtı olarak kullanılmaktadır (Akarsu, 1975). Akıl yürütme ile eş anlamda kullanılan diğer bir kavram olan çıkarımı, TDK (2010) “belli önermelerin kabul edilen veya gerçek olan doğruluklarından, yanlışlıklarından, başka önermelerin kabul edilen veya gerçek olan doğruluklarını, yanlışlıklarını çıkarma” şeklinde tanımlamıştır. Akarsu (1975) ise çıkarımın “verilmiş bir ya da daha çok önermeden sonuç çıkarma edimi” olduğunu belirtmektedir. Kıyas sözcüğü ise dar anlamlı bir kavram olmasına karşın, akıl yürütmenin tarihsel sürecinde temel öğelerden biri olarak ortaya konulmuş, sadece dedüktif bir akıl yürütme biçimi olmasına rağmen akıl yürütmenin kendisi olarak da

kullanılmıştır. Ancak bu kullanım klasik mantık içeriğinde görülmektedir. Dedüksiyon kavramı da bir çıkarım durumunu ifade etmektedir ve kıyas bu dedüksiyon tarzının içinde yer alan bir unsurdur (Özel, 2008:175). Bazı mantıkçılar mantıkta -özellikle klasik mantıkta- inceleme alanı olarak sadece geçerli akıl yürütmelerin olması gerektiğinden bahsettiği ve geçerli olabilen tek akıl yürütme yolu olarak da dedüksiyonu gördüklerinden bu kavramı akıl yürütme ile eşanlamlı olarak değerlendirmektedirler.

Walton (1990:403) akıl yürütmenin hareket noktası olan, öncüller denen varsayımların verilmesi ve teminat yoluyla bu varsayımlardan bitiş noktası olan sonuçlara doğru bir eylem, bir hareket süreci olduğunu söylemektedir. Öner’e (1998:15) göre, akıl yürütme “hükümler arasında bağ kurarak, zihnin bilinenlerden bilinmeyenleri elde etmesi”dir. Emiroğlu (2004:135) da benzer şekilde “hükümler arasında ilişki kurarak, yeni bir hüküm elde etme”ye akıl yürütme dendiğini belirtmektedir. Özlem (2004:30) ise akıl yürütmeyi “en az iki düşünce arasında, bu düşüncelerden birini öbürünün kanıtlayanı olarak ele alıp buradan bir sonuca ulaşmak” şeklinde tanımlamaktadır. Alatlı (2009:71-72) ise akıl yürütmenin “düşünceleri, bilinçli ve tutarlı olarak, belli bir amaçla bir araya getirme işlemi”, “öncül olarak alınan önermelerden mantıksal çıkarım kurallarına uygun olarak sonuç çıkarma işlemi”, “zihnin hazır veya verili bilgi ya da önermelerden yola çıkarak, verilmeyen başka bir sonucu ulaşması işlemi” olduğunu söyleyerek akıl yürütmenin bir işlem olduğunu vurgulamaktadır.

Usavurma ve muhakeme olarak da adlandırılan akıl yürütmenin “bütün etmenleri dikkate alarak düşünüp akılcı bir sonuca ulaşma süreci” olduğunu belirtilmektedir (Aladağ, 2009). Çüçen ve Ertürk (2008:258), akıl yürütmenin akıl yasalarına uygun biçimde önermelerden önermelere varmak; düşünceden başka bir düşünceye ulaşmak, yargıda bulunarak ve usa vurarak çıkarım yapmak olarak tanımlandığını söyleyerek, yargıya “önerme”, akıl yürütmeye “çıkarım” dendiğini bildirmektedirler. İnsanda düşünce sürecinin dinamikleşmesinin temel ilkesinin, aklın düşüncede ortaya çıkan değişik sınıflamalar arasında düzgün ve doğru ilişkileri takip edebilmesi olduğunu ve buna da akıl yürütme denilmektedir (Şen, 2003:22). Beyer (1991) akıl yürütmenin gözlemlenen ya da keşfedilen hipotezlerden ya da sahip olunan inançlardan sonuç çıkarma süreci olduğunu; bir sonuç/çıkarım için (belki de bölük

pörçük) verilmiş olan bir kanıtı getirdiğini; açıkça belirtilmemiş bir varsayımı bulmak, ilişkili olanı olmayandan ayırmak, iddiaları doğrulamak, diğerlerinin iddialarının geçerliliğini tanımlamak vb. gibi pek çok amaç için akıl yürütüldüğünü dile getirmektedir. Akıl yürütmede “kodlama, gösterme, dönüştürme, sıraya dizme, listeleme, inceleme ve geri getirme” gibi insan belleğinin bilişsel işlemleri yer almaktadır (Grunberg ve Morris, 1979: Akt. Ün Açıkgöz, 2003:286).

Akıl yürütme kapasitesinin, insanın çevresinin ve kendinin gereksinimlerini anlamasına; bu anlayış doğrultusunda eylemde bulunmasına ve bu anlayışı başka insanlarla paylaşmasına yardımcı olan bir unsur oluğu söylenmektedir (Çelen 1999). Walton (1990:402) da akıl yürütmenin önermelerden önermelere olduğunu; aldatmak, kanıtlamak, tartışmak, şüphelenmek, ikna etmek, ifade etmek, açıklamak, özür dilemek, makul kılmak vb. gibi pek çok amaç için kullanılabildiğini; amaçsız olabildiği gibi herhangi bilinçli bir eylemin akıl yürütme süreçlerinden etkilendiği ve yapılandırılabildiğini belirtmektedir.

Düşünmenin tanımı ve unsurlarına tekrar bakılacak olursa akıl yürütmenin düşünme için en önemli unsurlardan biri olduğu görülecektir. Akıl yürütme, kanıtlama, ispat denilen bir düşünme işlemi olarak görülmektedir (Özlem, 2004:30). Tek başına bir unsur olarak tanımlanmasının yanında düşünmenin diğer pek çok unsurunun gerçekleşmesinde de akıl yürütme söz konusudur. Bu açıdan akıl yürütme, düşünmenin şekli ne olursa olsun, alanı ne olursa olsun, düşünme süreci içinde var olan ve doğrudan düşünmenin niteliğine etki eden bir faktör konumundadır. Akıl yürütme diğer düşünme türlerinin ve düşünme sürecinin tümünde yer alan bir unsur olarak çok temel bir düşünmedir ve hem düşünmenin bir alt unsuru hem de düşünmeyi kapsayan özel bir kavram olarak nitelendirilebilir. Denilebilir ki akıl yürütme, öncüller, süreç ve sonuç, bilgi, dil, anlam, soru sorma, bireysel farklılıklar gibi özellikleriyle bir bütündür.

Akıl yürütmede genel olarak düşüncenin, düşüncenin sınıflandırılmasında mantığın, mantıkta önermelerden çıkarımların (yeni bilgi üretimi) söz konusudur (Şen, 2003) Yukarıda ifade edildiği üzere temel düşünme olan akıl yürütme, geçerlilik geçersizlik, doğru-yanlış konusunda mesai harcayan ilim dalı mantıktır. Akıl yürütme ve akıl yürütmenin kuralları ile uğraşan ve doğru düşünme konusunda yöntemler, ilkeler

ortaya koyan mantıktır. Dolayısıyla mantığın gelişimi akıl yürütmeye ilişkin değerlendirmelerin de bir gelişimini göstermektedir. Bu nedenle aşağıda genel olarak mantık alanına ilişkin genel bir bilgi sunulmuştur.