• Sonuç bulunamadı

Pavlus tarafından kullanılan ve İsa Mesih’in tanrısallığını çağrıştıran bir diğer kavram da Tanrı Oğlu’dur. Rabb’le karşılaştırıldığında Pavlus tarafından kullanımı daha az olsa da (Rom.

704 Brandon, “Kyrios”, CDR, s. 403; Cullmann, The Christology of The New Testament, s. 196-198.

705 Angus, The Environment of EArly Christianity, s. 77.

706 Bultmann, Primitve Christianity in its Contemporoy Settings, s. 158.

707 Bultmann, Primitve Christianity in its Contemporoy Settings, s. 157-59.

708 Prudy, “Paul the Apostle”, IDP, IV, 694, 96;M.A. Seifrir, “In Christ”, DPL, s. 433.

1/3 vd., 9; 8/3; Gal. 4/4 Kor. I 1/9) yine de mektuplarında yer verilen bir sıfattır709. Pavlus’un kullandığı ve İsa’ya verebileceği en önemli, en yüce isimdir710. Ancak bu kullanım, Mesih ve Rab kullanımında olduğu gibi, ilk kez kendisinin ortaya koyduğu bir şey değildir.

Eski Ahid geleneğinde, İsrail711, İsrail milletinin temsilcisi olarak kral712, melekler713 ve daha sonraki zamanlarda doğru insanlar714 Tanrı’nın oğulları715 olarak isimlendirilmekteydi. Bu tür isimlendirmeler onların Tanrı’yla soy ilişkileri olduğu anlamına gelmemekteydi. Zira İsrail’in böyle bir düşünceyi kabul etmesi mümkün değildir. Tanrı’nın oğlu olmak, bir taraftan O’na itaatkar olmak diğer taraftan, tanrısal olarak görevlendirilmek ve söz konusu görevi başka insanlara aktarmak anlamına gelmekteydi716.

Eski Ahid’de bazen, bütün yahudiler ya da bütün insanlar Tanrı’nın çocukları olarak görüldüğünden Tanrı baba olarak tanımlanır. Genelde böyle olmakla birlikte, zaman zaman bu sıfat Tanrı tarafından belli bir maksat için seçilen kimseleri ifade edecek şekilde daraltılmaktaydı. Mezmurlar’da Tanrı’nın Baba, halkının da Onun oğulları olduğu ifade edilir (Mez. 2/7). Bu ifadeye uygun olarak beklenen mesih Süleyman’ın Mezmurları’nda717, -kelime mecazi olarak kullanılarak-, Tanrı’nın Oğlu olarak selamlanır (Sül. Mez. 17)718. Yine Davud’un soyundan gelecek olan, kral da Tanrı’nın oğlu olarak isimlendirilir (Sam II 7/14; Mez. 2/7, 89/26-27).

Helenistik dünyada bu sıfat, krallar, felsefeciler, kahramanlar, mucize yapanlar gibi güçlü ve karizmatik; kendilerinde alışılmışın dışında ve tabiatüstü güçler bulunduğunu ortaya koyan insanlara verilmekteydi. Augustus’tan itibaren önce doğu imparatorluğunda daha sonra Roma’da Roma imparatorları tanrı olarak kabul edilmeye başlandılar. Roma’da tanrılarla insanlar arasındaki ayırım Yahudilikteki kadar büyük değildi. Yarı-tanrı, yarı-insan düşünceleri onlar için mümkündü.

Pavlus Tanrı’nın oğlu sıfatını İsa için birkaç bağlamda kullanır. Bunlardan birinde Pavlus, Tanrı’nın Oğlu sıfatını paganizmden çok Yahudilikteki anlayışı yansıtır şekilde, Mesih’in özel tanrısal hedefleri/maksatları gerçekleştirmek maksadıyla seçildiğini ifade etmek için kullanır719. Ölümüyle bizi Tanrı’yla barıştırır720, kendisi aracılığıyla Tanrı’nın bütün vaatleri gerçekleşir721.

709 Pavlus, “Tanrı’nın Oğlu” ismini, mesih ve Rab ile karşılaştırıldığında çok az ve “Tanrı’nın Oğlu”

Kor. I 1/3; “kendi oğlu” Kor. I 2/20; Gal. 4/5-7 tarzında kullanır. Bir yerde de, Tanrı’yla aynı özden olduğunu ima eden bir tarzda kullanır. Filip. 2/6-8. Amiot, The Key Concepts of St. Paul, s.

114.

710 Prudy, a.g.m., IDP, IV, 694; W. Douglas Mackenzie, “Jesu Christ”, ERE, VII, 530.

711 HoşEA 11/1. Ayrıca bkz. Çık. 4/22; İşa. 43/6 vd. Eski Ahid’de bu sıfat bazen İsrail ve bazen da teokratik ya da messiyanik kral için kullanılırdır. Bu tarzda kullanıldığında Tanrı’yla metafizik bir ilişkiden ziyade sadece saygın bir konumu, bir taraftan sevgi ve teveccüh diğer yandan ise, itimat ve itaat ilişkisini çağrıştırır. Daha sonraki yahudi literatüründe kelime, çoğu kez mesihin bir sıfatı olarak kullanılır (Enok 105/2; Ezra 7/28, 13/7). Morgon, The The Theology and Religion of Paul, s. 56.

712 Sam. II 7/14; Mez. 2/7.

713 Tek. 6/2; Tes. 32/88.

714 Hik. 2/10-20, 5/1-5.

715 Ziesler, Pauline Religion, s. 41.

716 Ziesler, a.g.e., s. 41; Prudy, “Paul the Apostle”, IDP, IV, 693; Grant, Saint Paul, s. 54.

717 Eski Ahid’de yer alan ve Süleymanın Mezmurları olarak da tasvir edilen iki kitaptan farkı olan eser, sekizinci yüzyıl yahudi siirlerinden oluşan bir koleksiyonudur. Yunanca ve Süryanice versiyonları vardır. Metin Pompey’in Kudüs’ü ele geçirmesine (m.ö 63) ve ölümüne (m.ö 48) dair göndermeleri içerir. Grant, Saint Paul, s. 237.

718 Grant, a,g,e., s. 54.

719 Buradaki yaklaşım Pavlus’un Tanrı’ya Oğlunu hiçbir zaman eşitlemediği ve onları her zaman ayrı telakki ettiği ve muhtemelen ilk dönem anlayışını yansıtan bir yaklaşımdır. Ancak burada yahudi geleneğine uygun okunmaya çalışılan metinler, daha sonraki dönemlerde tamamen –paganist anlamda- anlaşılmaya başlandı ve Hıristiyan tarihindeki tartışmaların her zaman merkezinde yer

Yahudi geçmişi, Tanrı’nın oğlu kullanımında bizatihi tanrısal oğulluğu İsa’ya atfetmesine izin vermez. Yahudilikte olduğu gibi, birine tanrının oğlu demekle, onun özel bir konuma, statüye sahip ve tanrı tarafından tercih edilen biri oluşunu kasteder. Buna uygun olarak, Pavlus’un İsa’ya Tanrı’nın Oğlu şeklindeki göndermesi, onun Tanrı’yla ilişiksi açısından eşsiz bir konuma, statüye ve yakınlığa sahip olduğunu ortaya koyar722.

Pavlus’un erken dönem mektupları, tanrısal Oğulluğu eskatolojik kurtuluş düşüncesiyle ilişkili olarak betimlerler. İkinci gelişinde İsa, Tanrı’nın oğludur (Sel. I 1/10). Tanrı’nın hıristiyanlara olan çağrısı, Oğluyla birlikteliğe yöneliktir. Bu birliktelik Rab İsa Mesih’in gününde gerçeklik kazanacaktır (Kor. I 1/8-9). Beşeriyet tarihi, kemaline Oğul olarak dirilen Mesih Krallığı Tanrı’ya teslim ettiği (Kor. I 15/24) ve evrenin kendisine teslim olduğu Oğul, Tanrı her şeyde olsun diye, kendisini Tanrı’ya teslim edecektir (Kor. I 15/28)723.

Bu eskatolojik bağlamda, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olarak isimlendirilmesi, Davud soyundan gelecek olan kralın Eski Ahid’e yer aldığı bağlama benzer yerlerde bulunur (Sam. II 7/12-14’un bir yansıması olan Rom. 1/3-4). Yahudi messiyanik krallık beklentilerine uygun olarak İsa’yı Tanrı’nın Oğlu olarak vasıflar. Ancak, Pavlus’un Tanrı Oğlu anlayışının taşıdığı dirilmesi, Tanrı’nın oğlu olması, tanrısal gücü ve otoriteyi uygulayan biri şeklindeki özellikleri yahudi mesiyanik anlayışında yoktur.

Pavlus, Galatyalılara Mektup’uyla kendisinin yaşadığı tabiatüstü tecrübe vasıtasıyla hıristiyanların Tanrı’nın oğlu olarak dirilen Mesih’le olan yakın ilişkilerinin altını çizmeye başlar. Kendi Hıristiyan oluşuna Baba’nın ‘Oğlunu onda ifşa etmesi’ şeklinde gönderme yapar (Gal. 1/169). Kendi hayatının Oğul olarak Mesih’le ilişkisi ile belirlendiğini düşünür (Gal.

2/20). Mesih Tanrı’nın oğlu olarak insanlar için ölerek onlara olan sevgisini ortaya koymuştur.

Ayrıca, Pavlus için, Baba’nın kendi oğlunu göndermesiyle gerçekleştirilen kurtuluş, inananların oğul olması gibi bir maksada sahiptir (Gal. 4/4-6) 724.

Farklı metinler, oğul oluş anının farklı zamanlarda olacağını ifade ettikleri gibi, bazıları da onun doğumundan önce var olduğunu gösterir. Filipeliler’e Mektup 2/6-11 bunlardan biri ve en önemlisidir: “Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama yüceliğinden soyunarak kul özünü aldı ve insan benzeyişinde doğdu...”

aldı. Yukarıdaki metinlerden İsa’nın tanrısallığı ve varlık öncesi özelliklerinin ortaya konulması tarzındaki bir okuma için bkz. Amiot, a.g.e., s. 91-92. Amiot bu yaklaşımın temel dayanaklarından birisi olan Rom. 9/5’teki “Büyük atalar onların atalarıdır. Mesih de bedence onlardandır. O, herşeyin üzerinde hüküm süren sonsuza dek övülecek Tanrı’dır” ifadelerini Mesih’in tanrı oluşu iddiasını zora sokacak diye Tanrı’ya atfedilmesini kabul etmez. Amiot, The Key Concepts of St. Paul, s. 92, 10 nolu dipnot. Pavlus’un buradaki kullandığı sıfatın Tanrı’ya mı yaksa Mesih’e atfedileceği hususunda, Hıristiyan tarihinde farklı yorumlar yapılmıştır. Bunlardan, Origen, İskenderiyeli Cyrill, Diodorus, Photius Tanrı’nın sıfatı olarak kabul ederken, Sociunus Mesih’e işaret ettiğini kabul eder. Eresmus ise, bazen berine bazen de diğerine gönderme yapıyor olarak yorumlar. Tarihi süreç içindeki bu yaklaşımları nakleden, Sanday ve HEAdman, gramer, bağlam ve Pavlus’un düşünceleri esas alınarak, bu yaklaşımlardan birincisinin tercih edilmesinin daha uygun olduğunu söyler. William Sanday & Arthur Headlam, Critical and Exegetical Commentar on The Epistle to The Romans, s. 234, 283. İsa’nın tanrısallığını ima edecek metinler Pavlus’un mektuplarında çok az iken, Pastoral olarak bilenen ve Pavlus’a atfedilen mektuplarda bu konu oldukça yoğun bir şekilde işlenir. Örnek olarak bkz. Titus 2/13.

720 “Zira eğer düşman iken, Oğlunun ölümü vasıtasıyla Allah ile barıştıksa , barışmış olarak onun hayatı ile daha ziyade kurtulacağız” Rom. 5/10. Ayrıca bkz. Kor. I 1/13 vd.

721 “Çünkü Tanrı’nın ne kadar vaatleri varsa ondadır” Kor. I 1/20.

722 Hurtado, “Son of God”, DPL, s. 903.

723 Stanley, Christ’s Resurrection in Pauline Soteriology, s. 266..

724 Gal. 4/4 vd. Morgan, Tanrı’nın Oğlu oluşunu hem varlık öncesi durumunda hem de bir kul formuna sahip olduğu zamanda devam ettirdiğini (Rom.5/10, 8/32 ve Rom. 8/3) kabul eder.

Adaptionist bir kristolojisinin hiçbir izinin Pavlus’da yok olduğunu söyler. Keza Morgon, Mesih’in Tanrı’nın Oğlu oluşunu Ruh’a bağlanamayacağını, çünkü Pavlus’da böyle bir yaklaşmın olmadığını ifade eder. Morgon, The The Theology and Religion of Paul, s. 57, 58.

Silinmiş: o

Bazıları, buradaki ifadelerin Mesih’in tanrısal bir varlık oluşunu değil, onu Adem’le karşılaştırdığını söylemelerine rağmen, çoğu kimse, Filipeliler’e Mektup 2/6-7’nin Mesih’in varlık öncesi oluşuna inancı yansıttığını kabul eder. Bu da, oğulluk vasfını ya da ismini dirilişle kazanmış olsa bile, bu özü doğuştan getirdiğini ortaya koyar, derler725.

Pavlus İncil’ini, oğluyla ilgili olarak Tanrı’nın İncil’i (Rom. 1/1-3) ya da basitçe “Oğulun İncil’i” (Rom. 1/9) şeklinde isimlendirir. Bizim adımıza ölen Tanrı Oğul olan Mesih’tir; biz Tanrı’yla O’nun Oğulunun ölümüyle barıştık; Tanrı enkarne olan oğlunun kutsal beşeriyeti sayesinde günahı mahkum etti. Mesih’in ölümünün Pavlus için temel önemi, onun Tanrı’nın Oğlu olarak ölmesinde yatar. Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olarak dirilişi hıristiyan kaderinin modelini belirler726.

Pavlus, Mesih ve Tanrı’yı açık bir şekilde özdeşleştirmekten kaçınır. Daha sonrakilerin onun yaptığını düşündükleri şekilde hiçbir zaman, ontolojik olarak ikisinin aynı şey olduklarını ilan etmez. Ancak Pavlus, Mesih’in doğasının tanrısal olduğunu, ayrı bir ilah değil fakat Tanrı’nın tanrısallığını paylaştığını söyler (Filip. 2/6). Selenikliler’e I. Mektup 3/11’de ise Tanrı’ya ve İsa’ya aynı ve tek kelime ile gönderme yapar; bir ilahın tasvirinin iki yolu olsa da727.

Tanrı ile Tanrı Oğlunun bir ve aynı olma anlamına gelen ifadelerin yanısıra, onların arasını ayıran yeteri kadar metin de vardır. İkisinin statüsünü eşitler görünen Filipelilere Mektup 2/10-11’in son ifadesi Mesih’in statüsünün Tanrı’nın yüceltmesine matuf olduğunu ortaya koyan bir sözle biter. İkisinin arasını ayıran en net ifadelerden biri Korintliler’e I.

Mektup 7/5-6’dır. “Yerde ya da gökte ilah diye adlandırılanlar varsa da -nitekim birçok ‘ilahlar’

ve ‘rabbler’ vardır- bizim için tek bir Tanrı Baba vardır. O her şeyin kaynağıdır ve biz O’nun için yaşarız. Tek bir Rab vardır, O da İsa Mesih’tir. Her şey O’nun aracılığıyla yaratıldı, biz de O’nun aracılığıyla yaşarız”728.