• Sonuç bulunamadı

YASA’NIN İLGASI MI, TAMAMLANMASI MI?

Pavlus’un, Musa Yasa’sıyla ilgili bir diğer ve tartışmalı ifadesi ise “ne var ki, her iman edenin aklanması için Mesih, Yasa’nın sonudur (telos nomou) (Rom. 10/4)”801, sözüdür. Bu ifade Tevrat döneminin sonunu ima eder görünmektedir. Ancak telos, hem “son, yok olma”

hem de “hedef, maksat” anlamlarına gelebilir. Birinci anlamda Mesih, bütün insanlığın Tanrı’nın gözünde Yasa’yı yerine getirme vasıtasıyla doğruluğa ulaşma gayretinin yok edilmesi anlamında Yasa’nın sonudur. Bu anlam, Galatayalılar’a Mektup’un Yasa’nın geçici olduğuna dair olan yaklaşımına uygundur.

Romalılar’a Mektup 9/31-33’deki, “Öyleyse ne diyelim? Aklanma peşinde olmayan milletler, imandan gelen aklanmaya kavuştular. Aklanmayı sağlayacak bir yasanın ardından giden İsrail ise, o yasayı yerine getiremedi”, bağlamı arkadan koşma ya da yarış mecazıyla ilgili olduğundan telosun son anlamı tercih edilebilir. Böyle bir takip belli bir hedefi ima eder;

bu yüzden de Romalılar’a Mektup 10/4’deki telos için “hedef/maksad” anlamı tercih edilebilir.

İsrail’in ulaşmaya çalıştığı hedef, şimdi Mesih’e iman vasıtasıyla başarıldı (Rom. 9/30-31).

Aynı şekilde Romalılar’a Mektup 8/2-3’te telos kelimesinin “ortadan kaldırma” anlamında tercümesini gerektirmez. Çünkü Romalılar’a Mektup 8/4, Yasa’nın tam olarak istediği şeyin, bedene göre değil de, Ruh’a göre yürüyen bizlerde tamamlandığını acıkca ifade eder. Bir diğer ifadeyle Tanrı, Yasa’nın gerektirdiği şeyi inayet ve Mesih’e iman vasıtasıyla insanlarda meydana getirdi802.

Mesih’in Şeraiti, ciddi olarak araştırıldığında onun sevgi Yasa’yı olduğu görülür.

Açıkçası Pavlus, On Emir’in 5, 6, 7, 8 emirlerini “komşunu kendin gibi sev” şeklinde özetler ve Mesih’in Yasa’sını, “bu nedenle sevgi, Yasa’nın yerine getirilmesidir” diyerek Musa Yasa’sının yerine Sevgi Yasa’sını koyar (Rom. 13/5-10). Bu aynı zamanda, Mesih tarafından Musa Yasa’sının yerine konan “Ruh’un Yasa’sıdır (Rom. 8/2)”. Pavlus bu terimi, Ruh’un faaliyetini nomos terimiyle tanımlamak için ikisini bir araya getirerek Ruh’un Yasa’sı şeklinde, kullanır803.

Ancak, Yasa bir kurtuluş vasıtası olarak anlaşıldığı müddetçe Mesih, onun sona erişini gösterir804. Çünkü artık amellerle ya da Musa’nun Yasa’sına itaatle kurtuluş mümkün değildir.

Yasa iyi, adil ve hatta onun bir kısım emirleri hıristiyanları için ahlakî rehber olma değerine sahiptir (Kor. I 10). Fakat o, insanlara iyi ve kötü hakkında bilgi verebilmekte ise de, kötüden kaçınmak ve iyilik yapmak ve böylece Tanrı’nın rızasına nail olmak için gereken gücü sağlayamamıştır. Yasa muhteşem olmakla birlikte, Tanrı’nın mükemmel iradesinin vahyi olan Mesih tarafından kaldırılmıştır (Kor. II 3/4-18)805. Hıristiyan olmakla insanın Tanrı önündeki konumu değiştiğinden, evvelce Yasa altında olan kimse artık Mesih’de inayetin ve bu inayetin aklaması altındadır. Tanrıyla birlikte olmanın bir vasıtası, kurtulmanın bir yolu ya da kendi gayretleriyle kurtuluşun bir vasıtası olarak görülen Yasa’nın ortadan kaldırılması, yahudilerle

800 Dawies, a.g.m., IDB, III, 99; Weiss, EArliest Christianity, II, 548. Weiss’e göre, Pavlus’un;

yahudiler Yasa’nın paganlar ise sözde tanrıların esareti altında olduklarından ikisinin aynı konumda yani, dünyanın güçlerine kölelik etmeleri anlamında kabul eder.

801 Lüteryan rahip “Şimdiyse, önceden tutsağı olduğumuz Yasa karşısında ölerek o Yasa’dan özgür kılındık. Öyle ki, yazılı Yasa’ya bağlı olan eski yaşamda değil de Ruh’un sağladığı yeni yaşamda kulluk edelim “Rom. 7/6’dan haraketle Yasa’nın mutlak anlamda devre dışı kaldığını göstermeye çalışır.Anders Nygren, Commentary on Romans, s. 275 vd’den naklen Ridderbos, Paul: An Outline of His Theology, s. 279.

802 Fitzmyer, Paul and His Theology, s. 80; Fitzmyer, “Pauline Theology”, NJBC, s.1405.

803 Fitzmyer, a.g.e., s. 98-99.

804 Rahner, “Law”, SM, III, 282; Prudy, “Paul The Apostel”, IDP, IV, 701.

805 Witherington, “Christology”, s. 102-3.

Silinmiş: .

Silinmiş: Fitzmyer, “Pauline Theology”

Silinmiş:

Silinmiş: .

milletler arasındaki engeli ortadan kaldırır. Kurtuluşun vasıtası, dirilen Mesih’e iman ise, o zaman, dini hiçbir ayırım yapılmaksızın bu kurtuluş bütün gruplara şamil olabilir806.

Yasa dünyayla olduğu kadar, bedenle de alakalıdır. Kurtuluş, Mesih’in ölümü vasıtasıyla gerçekleşiyorsa, bu aynı zamanda dünyadan, bedenden ve Yasa’dan da kurtuluş anlamına gelir807. Keza, kurtuluş yalnızca İsa Mesih ve ona olan iman vasıtasıyla geliyorsa, o zaman sünnetle ve Yasa’nın emirlerinin gözetilmesi ile gelmiyor demektir808. Pavlus, Mesih’e imanın yalnızca gerekli değil aynı zamanda kurtuluş için yeterli olduğunu kabul ettiğinden, Yasa kadar kutsal bir şeyin fazladan herhangi bir şey emredemeyeceğini düşünür809. Ayrıca, Şam vizyonu Pavlus’da eski şeylerin ortadan kalktığı, yeni şeylerin varlık kazandıkları eskatolojinin işareti olmuştu. Şam vizyonu ile başlayan yeni çağ, Pavlus’a Mesih merkezli yeni bir Yasa ve yeni bir ahlak anlayışı getirmişti810.

Guignebert de, Pavlus’un sünnetin yunanlıların hoşuna gitmeyen bir şey olduğunu, yahudi Yasa’sının onların hayat anlayışlarına ve düşünce tarzlarına uymadığını düşündüğünden, İsa’nın, Yasa’yı, değiştirmek için geldiğini kabul etmede fazla tereddüt etmediğini söyler. Ancak Guignebert, bu yaklaşımın onikiler tarafından kabul edildiğini ve bunun aynı zamanda İseviliğin Yahudilikten ayrılması ve mustakil bir din haline gelmesi anlamına geldiğini de ifade eder811.

Bultmann da, Yasa’nın Pavlus’daki iki tür değerlendirilmesinden söz eder: Bir taraftan ondan ebedi ve Tanrı’nın süregiden iradesi, diğer yandan ise, Mesih’le ortadan kalkan bir şey.

Özellikle bu ikinci anlayış, “Musa’nın Yasa’sı” ve Tanrı’ya kadar gitmeyen, ancak meleki güçlere atfedilen “arizi” yasayla (Gal. 3/19 vd) ilgilidir812.

Yahudi eskatolojik anlayışına göre dünyanın kötülüğü şeytanlardan kaynaklanmaktadır ve meleki varlıklar Tanrı’nın izin vermesiyle kendilerini Tanrı’yla insanlar arasına konuşlandırmışlardır. Bu yüzden de, en basit anlamında kurtuluş, Mesihî krallığın bu duruma bir son vermesidir. Pavlus’a göre, Yasa meleki varlıklar tarafından verildiği ve onunla insanları kendilerine tâbî kılmaya çalıştıkları için Mesih’in ölümüyle bunların güçleri sarsılmıştır ve Yasa’nın üzerinde artık fazla bir güce sahip değildir. Yahudi düşüncesinde, messiyanik hakimiyetin başlamasıyla Yasa sona ererken, Pavlus için, Mesih’in ölümüyle geçersiz kılınır.

Scheweitzer’e göre Pavlus için Yasa, meleki varlıkların hakim olduğu tabii dünyaya aittir. Bu yüzden İsa Mesih’te olanlar hususunda Yasa geçersizdir. Yahudilerin anlayış tarzına göre, eskatoloji ve Yasa bir arada bulunması mümkün olmayan iki olgudur. Çünkü messiyanik çağın semavi özelliği, mutlak bir ahlaka yönelik içsel bir saik olmasından dolayı, tabii dünya için temellendirilmiş olan Yasa’yla uyuşmaz. Yahudi eskatoloji anlayışındaki bu Yasa-eskatoloji uyuşmazlığı sonraki dönem apokaliptik yahudilik tarafından de facto bir durum olarak kabul edilmiştir813.

Daha sonraki yahudi apokaliptik eserlerinde, Yasa’nın gelecek olan krallıkta varlığının sona ereceği iddia edilmemekle birlikte, onlar da, yukarıda ifade edilen Yasa-eskatoloji

806 Witherington, a.g.m., s. 103.

807 Gal. 4/4; Weiss, EArliest Christianity, II, 548.

808 Gal. 16. Rom. 11/6. Hastings, a. g.m., DAC, II, 688.

809 Ziesler, Paul and His Theology, s. 90.

810 Witherington, “Christology”, s. 103.

811 Guignebert, el-Mesihiyye, s. 133.

812 Bultmann, Theology, I, s. 268. Bultmann, meleki güçler kullanımının mitolojik bir kullanım olduğunu ve Pavlus’un bunu Gnostisizm’den aldığını söyler. Bultmann, Primitive Christianity in its Comtemporary Settings, s. 190. Tesniye’nin Yunanca verisiyonuna dayanan bir yahudi geleneğine göre meleksi güçler, Sina’da Yasa’nın verilmesinde aracıydılar. Bu düşünce esasen Yasa’yı daha fazla yüceltmek maksadına yönelik olmasına rağmen, Pavlus bunu Şeriat’in daha az yüce oluşuna ve onun aşağılığına işaret etmek maksadıyla kullanır. Musa gIBi insan olan bir ikinci aracının kullanılmasının da, Yahudi kodunu zayıflatan bir başka unsur olduğunu ileri sürer.

Grant, Saint Paul, s. 49.

813 Schweitzer, Mysticism of Paul the Apostle, s. 192; Sanders, Paul and Palestinian Judaism, s. 477.

Silinmiş: .

Silinmiş: a Silinmiş: i

uyuşmazlığından etkilenmişlerdir. Hiçbir zaman gelecek messiyanik krallıkta Yasa’nın hakimiyetini devam ettireceği ve onun mükemmel bir şekilde Yasa’nın yerine getirildiği bir zaman olacağı ileri sürülmemiştir. Aksine o an, bütün dünyevi sınırlardan kurtulmuş bir ortamdaki yeni bir hayat olarak takdim edilir. Scheweitzer, IV. Ezra ve II. Baruh’daki mesihî kralların, Yasa’nın yerine getirildiği bir krallık olarak betimlenmediğini örnek olarak verir.

Yasa krallığa varma hususunda yardım eder, ancak bu duruma ulaşıldığında ise, insan yeni şartların gereği olarak tabii bir itkiyle Tanrı’nın iradesine uygun bir şekilde hareket eder.

Pavlus’da bu davranış ölçüsünün yerini, onunla zıt olan, diriliş ruhunun ilham ettiği mesiyanik varlık tarzının tabiatüstü karakteriyle uyuşan bir ahlak anlayışı alır814.

Sanders, Schweitzer’in Pavlus’un Yasa’nın geçerliliği anlayışını tartışırken ileri sürdüğü yahudi eskatolojik anlayışı-Yasa uyuşmazlığını desteklemek maksadıyla başvurduğu IV.Ezra ve II. Baruh’un bu konuda destekleyici kaynaklar olmadığı gibi, Pavlus dönemi soferimin (katiplerin) de onun tasvir ettiği gibi düşünmediklerini söyler. Schweitzer, Pavlus’u yahudi apokaliptik düşüncesine uygun olarak açıklamaya çalışır. Ancak, Sanders’e göre, Schweitzer, önce hiçbir dayanağı olmaksızın yukarıda ifade edilen şeyleri yahudi apokakiptizminin bir göstergesi olarak kabul eder, sonra da Pavlus’da bu düşünceyi paylaştığını göstermeye çalışır.

Oysa, Pavlus, Yasa’nın hayat vermediğini, bu yüzden de, onun aklanmayı sağlamadığı (Gal.

3/21); aklanmanın kutsal metinlere imanla elde edileceğini (Gal.3/11; Rom. 4/2, 10/5, 11) söylediğinden dolayı kesinlikle Yasay’la elde edilmeyeceğini ve Yasa’nın günahı, günah olarak bilinmesi ve böylece de iman gelinceye kadar bütün dünyanın mahkumiyet altında olduğu fonksiyonunu icra ettiğini söylemekle birlikte, Pavlus’un yahudi düşüncesine uygun olarak Yasa’nın ilgasını düşündüğü anlamına gelmediği gibi, İsa’nın Mesih olması da, Yasa’nın ilgasının gerekliliğinin sebebi değildir815.

Pavlus’un herkesin çağrıldığı halde kalmasına dair Schweitzer’in yaklaşımının uygun olmadığını söyleyen Sanders, milletleri Yasa’nın emirlerini yerine getirmekten alıkoymasını, çağrıldıkları konumu sürdürmeleri anlamında değil de, Yasa’yı yerine getirmenin Mesih’in bedeninin üyeleri olanları birbirinden ayırdığı (Gal. 2/11-14) için Yasa’yı uygulamamalarını istediği anlamında olduğunu söyler.

Pavlus’un Yasa’ya bakışına Yahudilerin dünyanın sonuna doğru milletlerin Sion dağına gelecekleri beklentilerinin radikalleştirilmesi olarak bakılamaz. Bu beklenti, yahudi Yasa’sına itaat ve Tek Tanrı’ya ibadetle ilgilidir. Kurtuluşa ulaşmanın evrenselleştirilmesi değildir ve kesinlikle Yasa’nın ilgası anlamına gelmemektedir816.

Pavlus’un mektuplarındaki konuyla ilgili ifadelerine dikkat çeken Beker, temel tezi olan

“tutarlı merkez” ve onun şartlara göre yorumlanması yaklaşımından hareketle meseleyi açıklamaya çalışır. Galatya’dakiler iyi bir hıristiyan olmanın ancak Yasa’yı yerine getirmekle mümkün olacağını düşündüklerinden, onları bu yaklaşımdan vazgeçirmeye yönelik olarak Yasa’ya karşı katı bir tutum izler. Yasa’yla imanı birbirinin alternatifi olarak takdim eder.

Yasa, bütün olarak yerine getirilmesi gereğinden, yoksa lanetin gerekeceği ve bunun aynı zamanda da Tanrı’nın inayetinden mahrum kalmak anlamına geleceğini ifade ederek bir anlamda Yasaa’yı yerine getirmenin aklanmak, vaade mazhar olmak bakımından bir fonksiyona sahip olmadığını ortaya koymaya çalışır. Oysa, Romalılar’a Mektup’ta durum bundan tamamen farklıdır. Burada Yasa savunulur. Pavlus Yasa’dan “kutsal, adil/doğru, iyi ve manevi” diye sözeder (Rom. 7/12, 14). Hatta, Yasa’yı yerine getirdiklerinden bile sözeder (Rom. 3/31, 8/4). Galatyada’ki ortam ise Pavlus’u, Yasa’ya tarihte olumsuz bir fonksiyon

814 Schweitzer, a.g.e., s. 192.

815 Sanders, Paul and Palestinian Judaism, s.480.

816 Sanders, a.g.e., s.497. Sanders’in Pavlus’un kurtuluşu evrenselleştirilmesi gIBi bir yaklaşım sonucunun Yasa’nın ilgası olmadığıni söyleyerek sanki Pavlus’un kurtuluşu evrenselleştirmeyi düşünmemektedir gIBi bir sonuç çıkarır ki, mektuplarda açıkça bunun reddi yer alır. En açık örneklerinden birisi Rom. 1/16’dır: Çünkü ben Müjde’den utanmıyorum. Müjde, önce Yahudilerin, sonra da Yahudi olmayanların olmak üzere, iman eden herkesin kurtuluşu için Tanrı’nın gücüdür...”.

yükleyecek derecede radikal bir hermenötiğe götürür. Hatta bu yaklaşımından dolayı, gnostistiklerin ve ahlaki kurallara önem vermeyenlerin elinde köşeye sıkıştırılması sebebiyle, Pavlus’un kendi düşüncesini de tehlikeye sokar (Gal. 5/13-24). Pavlus, burada imanın sonucu olan kutsamayla, Yasa ve onun emirlerini yerine getirmenin sonucu olan laneti birbirinin zıttı şeyler olarak karşılaştırır. Yasa Mesih’i lanetler ve Mesih, iman ve kutsama milletleri de kapsasın diye, Yasa’yı ilga eder. İman ve Yasa arasındaki zıtlık, Habakkuk 2/4 (Gal. 3/11) Levililer 18/5 (Gal. 3/12) ile karşılaştırılarak daha da belirginleştirilir. İman, amele muhaliftir.

Çünkü Tanrı, imanı, kurtuluş tarihinin temeli olarak koymuştur (Gal. 3/11, 12)817.

İbrahim’in tek evladı/soyu olarak Mesih, Yasa’nın geçiciliğine ve istenilmeyen hakimiyetine son verdi. Mesih’e olan kurtarıcı iman, bir gerçek haline gelerek Yasa’nın mahkum edişinin üstesinden geldi. Burada Yasa’nın kurtuluş tarihindeki yerine dair Tanrı’nın olumsuz niyeti açıktır: O, Mesih’te gerçekleşecek olan yeni özgürlük için zorunlu bir sahifedir (Gal.3/29). Bu yüzden de Yasa’ya geri dönüş, Mesih’ten kopma anlamına gelir (Gal. 5/4)818. Galatyadaki yahudicilerin tavırları sebebiyle Pavlus’un, İman İncil’inin zaferinin milletler için de geçerli olabilmesine yönelik çabası, Yasa’nın bütünüyle yoksayılmasını gerektirmiştir.

Pavlusla onların yaklaşımı arasındaki zıtlık, çok belirgindir. Tercih özgürlük-kölelik, Tevrat-Mesih arasındadır (Gal.2/4, 3/2-5, 4/9, 22-26, 5/1-4)819.

Pavlus’un Yasa’nın ilgasını ortaya koymaya çalıştığı yerlerde bunu niçin yaptığına dair Schweitzer bir takım sorular ortaya atar. Schweitzer’in soruları Pavlus’un yaşadıklarının onda bu tür bir sonuca ulaşmaya götürecek bir özelliğe sahip olmadığı, yani onun Şam yolunda yaşadıklarının Yasa ile doğrudan bir bağlantısı olmadığı için sorduğu sorulara yine kendisi cevap verir: Pavlus Mesih’in kurban olarak ölümüne dair Antakya geleneğini yalnızca kabul etmez, onu radikal bir şekilde değiştirir. Ancak Mesih’in ölümünü ve dirilişini Yasa’nın radikal bir sonu olarak yorumlar. Yahudilerin İsa’nın messiyanik konumuyla ilgili hükümlerini tersine döndürür. Onun ölümü Tanrı’nın laneti değil, Tanrı’nın yargısının ve kaybedilmiş bir dünyaya yönelik sevgisinin kurtarıcılığı, Mesih’in ölümünde merkezi bir yere sahiptir. Bu düşüncenin çağrışımları ve sonuçları arasındaki tutarlılık, Pavlus’un incil yorumunun sabit merkezini ve derinliğini oluşturmaktadır. Onun radikalliği, incilin radikal yorumu şeklindeki bir tersine döndürmedir. Pavlus, Mesih’in çarmıha gerilmesini ilk dönem hıristiyanlardan farklı olarak yahudi dokusu için yıkıcı bir sonuca sahip olduğunu gördü. Bu radikallik yahudi Pavlus’daki ve hıristiyan Pavlus’daki sürekli unsuru oluşturmaktadır. Değişen Yahudilik ve incil arasındaki zıtlık değil, fakat onun evrimiydi: bir zamanlar yıkıcı olan şimdi kurtarıcıdır (krz. Gal. 1/23).

Mesih gerçekte, Yasa’nın sonudur (Rom.10/4)820.

Ancak Pavlus, yahudilikteki ‘bir ağaca asılan herkese lanet olsun’ ifadesini nasıl tersine,

‘Mesih bizim için lanet olarak bizi Yasa’nın lanetinden kurtardı” şekline (Gal. 3/13) dönüştürdü? Mesih’in ölümü niçin yalnızca Yasa’nın lanetini tersine döndürmedi de, aynı zamanda “Yasa’nın sonunu” da gösterdi? Schweitzer, Mesih vizyonunun bizatihi Yasa’nın ilgasıyla bir ilişkisinin olmadığını diğer hıristiyanların İsa’nın ölümünden ve dirilişinden aynı sonucu çıkarmadıklarını821 düşünür. Ancak Beker, Schweitzer’in bu son ifadesinin yanıltıcı olabileceğini, çünkü, Pavlus’un Mesih’in ölümünü Tevrat’ın geçerliliği meselesiyle ilişkilendiren ilk hıristiyan olmadığını söyler. Diğer hirıstiyanlar da, Pavlus’un kendisine has olduğu düşünülen Mesih’in ölümünün, Yasa’nın geçerliliğiyle ilişkilendirilmesi ve İncil’in milletlere açılması gibi iki konuda da ondan daha önce bu fikirleri ileri sürmüşlerdi822.

Filistin-Yahudi-Hıristiyanlığı, Yasa’nın hakimiyetini kabullenmeyi sürdürdüler.

Helenistik-yahudi-Hıristyanlığı de, İsa’nın ölümü ve Yasa arasındaki uygunsuzluğu aşırı şekilde vurgulamazlar. Kendilerini, Yasa’yı ortadan kaldırmaksızın bağımsızlaşıyor olarak

817 Beker, Paul the Apostle, s.53,54.

818 Beker, Paul The Apostle, s. 57.

819 Beker, a.g.e., s. 57.

820 Schweitzer, Paul and His İnterpreters, s. 105; Beker, a.g.e., s. 184-85.

821 Schweitzer, The Mysticism of Paul The Apostle., s. 105

822 Beker, Paul The Apostle, s.185.

düşündüler ve bu yüzden de Yasa’nın asgari şartlarını milletler tarafından kabulünü gerekli gördüler. Bunlara karşılık Pavlus, meseleyi her iki durumda da radikalleştirdi. Hıristiyanların Mesih olarak kabul ettikleri İsa’yı Tevrat lanetliyorsa o zaman İsa, yalnızca sahte Mesih değil aynı zamanda deccaldir de. Sahte bir mesih Yahudilik içinde can sıkıcı olmakla birlikte, hoş görülebilir bir şeydir. Ancak Tevrat’a saldıran bir deccalin, yok edilmesi gerekir. Tevrat ve çarmıha gerilmiş bir mesih kaçınılmaz olarak birbirleriyle çatışır. Bu noktada hiçbir uzlaşma söz konusu değildir. Çünkü, eğer ‘ağaca asılan’ gerçekten mesih ise, ağaca asılmayla Tevrat’ın sonu gelmiş olur. Bizatihi Tanrı Tevrat’ın yerini alır ve onu ilga eder. Bu durumda Mesih’in dirilişi, yalnızca İsa’nın mesihlik iddiasının teyidi değil, fakat aynı zamanda Tanrı’nın İsa’nın ölümünü teyididir de. Çünkü olay, Tanrı’nın hedefi içinde yer alır. Diğer milletleri ayıran ve yahudilere ayrıcalıklar sağlayan Halakaik anlamda duvar olan Tevrat’ın hakimiyeti, bir kenara bırakılmış olabilir. Tanrı’nın doğruluğu/adilliği Yasa dışında tecelli etmiştir (Rom. 3/21) ve

“Mesih ‘Yasa’nın sonu’dur” (Rom.10/4) (Gal. 2/20) sözü, bunu özlü bir şekilde ifade eder:

“Tanrı için yaşayayım diye, Yasa aracılığıyla Yasa karşısında öldüm”; “Yasa aracılığıyla öldüm” yani, onun hakkımdaki hükmü aracılığıyla; “Yasa karşısında öldüm” yani, Mesih benim için öldü ve ben Mesih’le öldüm, öyle ki, Yasa’nın hükmü ve onun hakimiyeti artık bana uygulanmasın. Mesih hem Yasa’nın iddialarını yerine getirdi ve hem de Yasa’yı lağvetti ta ki, Tanrı için, Tanrı’yla Yasa bağımsız mahrem bir ilişkinin hakimiyetinde yaşayabileyim. Pavlus şu sonuca ulaşır: “Mesih’le birlikte çarmıha gerildim” (Gal. 2/20a). Bu ifade hem Mesih’in kurban olarak ölümünü (kendini benim için veren Tanrı oğlu) hem de Yasa’nın ölümünü çağrıştırır823.

Cullmann için ise Yasa varlığını devam ettirmektedir. Hz. İsa bile Dağ Vaazında yeni bir Yasa getirdiğini değil, eski Yasa’nın gelecek olan Tanrı’nın Krallığı ışığında nasıl tamamlanmış olduğunu gösterir. Kurtuluş tarihinin ilerleyen ve gelişen bir özelliğe sahip olmasından dolayı, her zaman yeni bir takım durumlar ortaya çıkar. Eski Yasa’nın yeniden uygulanmasının ve kurtuluş tarihinin yeni “emirler” tarafından belirlenmesinin anlamı budur.

Pavlusçulukta, Tanrı’nın iradesinin formulasyonu olarak Yasa ilga edilmez. Ancak o, imanla elde edilen ve yalnızca komşularımızı sevmeye zorlayan ruh vasıtasıyla ilk kez radikal olarak yerine getirilmiştir. Pavlus’un Yasa’ya karşı olan zor anlaşılan tutumu, onun bütün olarak kurtuluş anlayışı ile belirlenir. Tanrı’nın değişmez planı ile kurtuluş tarihinin şarta bağlı özelliklerinin yan yana konulması, onun Yasa’ya yaklaşımında açıkça görülür. Yasa, emir olarak geçerliliğini devam ettirmektedir (Rom. 7/12, “kutsal, iyi, adil”). Ancak insan saygılı, imani bir tavırla Yasa’ya teslim olmadığından, kendi gücüyle onun emirlerini yerine getirme yeteneğini kabulde başarısız olmasından ve bunu yaratıcıyı ve yaratığı birbirine benzeterek bunu, asli beşeri günah şeklinde işlemesinden, Mesih’in nihai kurtarıcı draması ortaya çıkar.

Mesih’in yaşadığı drama, bu günahı telafi eder veya günahın kefareti olur. Mesih’de yaşanan bu olaya imanla, Ruh alınır ve Ruh, inananların Yasa’yı yerine getirmelerini mümkün kılar (Rom.3/21 vd.). Bu yüzden emir olarak Yasa var olmaya devam etmekle birlikte, tanrısal kurtuluş planı Eski Ahid’inkinden Yeni Ahid’inkine doğru geliştiğinden her şey onun emirlerinin yerini aldığında ilga edilir. Mesela, sünnet, eski ahidin bir alameti olarak geçerliliğe sahip ve imanın varlığına (Rom. 4) işaret etmesine rağmen, yeni ahitte imanın varlığının alameti vaftizle verilen Ruh olunca, sünnetin alamet oluşu ilga edilmiştir. Tanrı’nın iradesinin formulasyonu olarak Yasa devam eder, ancak artık o, Tanrı’nın iradesini gerçekleştirmenin bir aracı değildir824.

Mektuplarını polemik ortamında yazmış olmasından kaynaklanan Yasa’ya yönelik olumlu tavrının sebebi, Yasa’yı yok saydığında yahudilerin Pavlus’a kapılarını tamamen kapamaları tehlikesinin olmasıydı825. Ancak bu farklı yaklaşımları mektuplarında birbiriyle çelişik gibi görünen ifadelerin yer almasını doğurduğu gibi, Yasa’ya karşı tavrının net olarak ortaya konulmasını da güçleştirmiştir. Yasa’ya karşı tavrını açıkladığı mektuplarının da

Mektuplarını polemik ortamında yazmış olmasından kaynaklanan Yasa’ya yönelik olumlu tavrının sebebi, Yasa’yı yok saydığında yahudilerin Pavlus’a kapılarını tamamen kapamaları tehlikesinin olmasıydı825. Ancak bu farklı yaklaşımları mektuplarında birbiriyle çelişik gibi görünen ifadelerin yer almasını doğurduğu gibi, Yasa’ya karşı tavrının net olarak ortaya konulmasını da güçleştirmiştir. Yasa’ya karşı tavrını açıkladığı mektuplarının da