• Sonuç bulunamadı

GAZALİ’DE KAVRAM VE TANIM TEORİSİ

B- TANIM TEORİSİ

7. Tanımın Çeşitleri

Gazali’ye göre tanımın temelde üç çeşidi vardır. Tanımın bu üç çeşidi de “ne/

nedir? (ma?)” sorusunun cevabı olarak ortaya konabilir. Çünkü “ne/nedir? (ma?)”

sorusunun hakkında sorulduğu şeyin, hem lafzi, hem resmi hem de hakiki tanımını yapmak mümkündür.395

7.1. Lafzi (Adsal) Tanım: Sadece sözcüğün açıklanmasının yapıldığı tanım şeklidir. Mesela, Arap dilinde şarap (hamr) anlamına gelen “ukar” sözcüğünü bilmeyen kimsenin “Ukar nedir?” demesi böyledir. Eğer bu şahıs “hamr” sözcüğünü biliyorsa ona “ukar, hamrdır” şeklinde cevap verilir,396 işte bu şekilde verilen cevap lafzi tanımdır. Çünkü lafzi tanımda sadece sözcüğün açıklanması amaçlanır.397

7.2. Resmi (İlintisel/Biçimsel) Tanım: Resmi tanım daha ziyade fıkıh usulü ve kelamda kullanılan bir tanım şeklidir.398 Bir şeyin şeyin hakikatini değil, onun

393 Gazali, Miyaru’l-İlm, s. 269.

394 A.g.e., s. 270.

395 Gazali, Makasıdu’l-Felasife, s. 118.

396 Gazali, el-Mustasfa I, s. 12; Mihakku’n-Nazar, s. 134; Makasıdu’l-Felasife, s. 119.

397 Gazali, el-Mustasfa I, s. 12; Mihakku’n-Nazar, s. 135. Bkz. Diyarbakırlı Said Paşa, Hulasatü’l Mantık, İstanbul, 1315, s. 11.

398 es-Seyyid, Ahmed A.T., a.g.e, s. 198.

biçimsel şeklini tanımlamaya resmi tanım denir. Resmi tanım, sorulan şeyi diğer şeylerden ayıran uygun “cami” ve “mani” niteliklerinin istenmesi ile olur. Bu niteliklerin, sorulan şeyin “ilintisel, ayrılmaz ya da hakikatini ifade eden nitelikler”

olup olmaması fark etmez. Mesela, “Hamr nedir?” diye sorana, “hamr, köpük ile atılan, sonra mayalanmış hale dönüşen ve küpte saklanan sıvıdır” denilmesi böyledir.

Bunun amacı, hakikatine değinmeksizin şarabın ilintisel ve ayrılmaz niteliklerini, kendisini (şarabı) dışarıda bırakmayacak ve ona ait olmayanı da dahil etmeyecek şekilde bir araya getirmektir.399 Gazali’ye göre ayrıca resmi tanım, “gizli olan şeyin açık olan şey ile bilinmesidir” şeklinde de yapılabilir.400

Gazali’ye göre, resmi tanımların en güzeli, en yakın cinsi ortaya konan ve herkesçe bilinen meşhur özelliklerle tamamlanan tanımdır. İnsan hakkında “O, iki ayağı üzerine yürüyen, tırnakları geniş, tabiatıyla gülücü canlıdır” demek gibi.401 Gizli olan özellikler zikredildiği zaman genelde tanım bilgi ifade etmez. Mesela, “iki dik açıya eşit üç açısı olan şekil üçgendir” şeklinde, üçgenin açılarının hususiyeti ile yapılan resm, Gazali’ye göre matematikçilerden başkası için tanım ifade etmez.

Üçgenin şekli hakkında “açılarının toplamı iki dik açıya eşittir” dendiği zaman, bu sadece mühendisler için resmi bir tanım ifade eder. O halde tanım (hadd) bir şeyin mahiyetine delalet eden söz olduğu halde, Resm ilintilerden ve hassalardan oluşan bileşik bir sözdür. Sadece temyizi isteyen bir kimse resm ile yetinebilir.402 Buna göre hakiki tanım (hadd-i tam) ile rasmi tanım birbirlerinden farklıdır. Mantıkçılar hakiki tanımı, hadd-i tam ve hadd-i nakıs olarak ikiye ayırırken resmi tanımı da resmi tam ve resmi nakıs şeklinde ikiye ayırmışlardır.

Gazali’ye göre resm, hadd gibi tam ya da nakıs olabilir. “Nakıs resm (eksik ilintisel tanım)” yakın cinsi ortaya konmayan ve herkesçe bilinen bütün meşhur özellikleri zikredilmeyen tanımdır. Yani korunması gereken bazı niteliklerin terk edilmesiyle tanımlayan, tanımlanan şeyden daha geniş olduğu zaman “nakıs resm (eksik ilintisel tanım)” olarak isimlendirilir. Tanımda bazı zati ayırımların terk

399 Gazali, el-Mustasfa I, s. 12; Mihakku’n-Nazar, s. 134-135; Makasıdu’l-Felasife, s. 119; Miyaru’l-İlm, s. 266.

400 Gazali, Makasıdu’l-Felasife, s. 141.

401 Gazali, el-Mustasfa I, s. 16; Mihakku’n-Nazar, s. 138; Miyaru’l-İlm, s. 267.

402 Gazali, Miyaru’l-İlm, s. 267.

edilmesi ise “nakıs tanım/hadd (eksik özsel tanım)” olarak isimlendirilir.403 İbn Sina tanımı hakiki ve lafzi tanım olmak üzere ikiye ayırmaktadır.404 Ona göre, tanım yapıcı unsurların bütününe şamil olmayıp bazısına şamil olursa, “hadd-i nakıs”

(eksik özsel tanım) olarak isimlendirilir. İnsanı “konuşan cisim” veya “konuşan cevher” şeklinde tanımlamak gibi.405 Farabi’ye göre ise “hadd, öyle bir sözdür ki teşkili “takyid”in teşkili gibi olup, herhangi bir isimle delalet edilen manayı bu mananın kaim olduğu şeylerle anlatır.” Resm ise, “öyle bir sözdür ki teşkili

“takyid”in teşkili gibi olup, herhangi bir isimle manayı o mananın kaim olmadığı aksine, o mananın hallerinin kaim olduğu şeylerle anlatır.”406 Mesela duvar, “taştan veya kerpiçten ya da topraktan, çatı meydana getirmek üzere, dikilmiş olan cisimdir”

dendiğinde duvarın tanımı; duvar, “kapılarının tespit edildiği, kireçten kazıkların tutturulduğu, burçların yapıldığı ve oturanın dayandığı bir cisimdir” dendiğinde duvarın resmi yapılmış olur. Çünkü birincisi duvarın kendisi ile kaim olduğu şeyleri anlatırken ikincisi, duvarın kendisiyle kaim olmadığı şeyleri anlatmaktadır.407

Katibi ise, Risaletu’ş-Şemsiye adlı esrinde tanımı hadd ve resm olarak ikiye ayırmakta, bunların her birinin de “tam ve nakıs” olabileceklerini ifade etmektedir.

Ona göre “tam tanım”, yakın cins ve yakın ayırımdan, “nakıs tanım” yakın ayırım ve uzak cinsten, “tam resm”, yakın cins ve hassadan, “nakıs resm” ise yalnız hassadan veya hassa ve uzak cinsten yapılır.408 Aynı bölümlemeyi son dönem mantıkçılarından Ahmed Cevdet Paşa ve Diyarbakırlı Said Paşa’da da görmekteyiz.409

7.3. Hakiki Tanım: Bir şeyin bütün zati niteliklerini ortaya koyarak onu tanımlamaya “hakiki tanım” denir. Hakiki tanım ile bir şeyin mahiyeti ve zatının hakikati öğrenilir; Mesela, “Hamr nedir?” diye sorana, “hamr, üzümden sıkılarak

403 A.g.e., s. 267. Bkz. Fevzi, Ömer, a.g.e., s. 21-23; Kayacık, Ahmet, Ebheri’nin İsaguci’sinin İlk Şerhleri (Basılmamış Doktora Tezi), Kayseri, 1996, s. 86.

404 Bkz. Yaren, Tahir, a.g.e., s. 47.

405 Bingöl, Abdülkuddus, a.g.e., s. 87.

406 Farabi, Mantık Sanatına Başlamak İsteyen Bir Kimsenin Bilgi Edinmek Zorunda Bulunduğu Bütün Hususlara Dair Olan Bölümler, s. 42.

407 A.g.e., s. 42,43.

408 el-Katibi, Necmeddin, Risaletu’ş-Şemsiye, s. 227.

409 Bkz. Ahmed Cevdet Paşa, Mi’yar-ı Sedat, Mantık Metinleri 2 içinde, İstanbul, 1988, s. 36-38.

Diyarbakırlı Said Paşa, a.g.e, s. 11-12.

elde edilen sarhoş edici içkidir” denmesi böyledir. Bu tanım, şarabın hakikatini ortaya koyar.410 Bu tür tanımda, tanımı yapılan şeyin tüm özsel niteliklerinin zikredilmesi gerekir. Mesela, canlının tanımı sorulduğunda “canlı, duyarlı cisimdir”

denirse özsel bir niteliği söylenmiş olur. Fakat bu nitelik, cem’ ve men’ hususunda yeterli olmakla birlikte yine de eksiktir. Bu cevaba bir de “irade ile hareket eden”

ifadesinin eklenmesi gerekir. Çünkü akıl, canlının hakikatinin özünü, ancak bu iki temel özelliğin toplamıyla idrak edebilir. Bir şeyi diğer şeylerden ayırabilecek bir biçim oluşturmak isteyen kişi ise, canlının tanımında, ayrıca “cisim” demese de

“duyarlı” demekle yetinir.411 Hakiki tanımda, tanımlanan şeyin hakikatinin ve özünün tasavvur edilebilmesi için bütün özsel nitelikleri belirtilmelidir.412

Gazali’ye göre hakiki tanımda tanımlanan şeyin bütün özsel nitelikleri zikredileceğinden tanımlayan tanımlananı, tanımlanan da tanımlayanı tam olarak karşılar. Çünkü nitelikler tanımlanan şeyi, tanımlanan şey de nitelikleri tam olarak ifade eder. Diğer tanım türlerinde bu özellik tam olarak gerçekleşmez.413 Dolayısıyla hakiki tanım hadd-i tam olarak kabul edilen tanım şeklidir.

Lafzi ve resmi tanımı yapmak hakiki tanıma göre daha kolaydır. Çünkü bu tür tanımları “ukar” sözcüğünü “hamr” sözcüğü ile, “ilim” sözcüğünü “ma’rifet”

sözcüğü ile değiştirerek yapmak mümkündür. Asıl zor ve derin olan, hakiki tanımdır, çünkü hakiki tanımda, mahiyete dahil olan şeyleri zikretmek gerekir. Şeyin mahiyetini ortaya koyan da zaten budur.414

Gazali’ye göre, bir şeyin birden çok tanımı yapılabilir. Mesela, lafzi tanım bin tane bile olabilir. Çünkü bu tanım, bir şey için konulmuş olan isimlerin çokluğuna bağlıdır, isimlerin çokluğu ise dilden dile ve milletten millete göre değişir. Resmi tanımın da birden fazla olması mümkündür. Çünkü bir tek şeyin ilinti ve ayrılmazları çok olabilir. Ancak hakiki tanımın birden çok olması tasavvur olunamaz. Çünkü özsel nitelikler belli ve özeldir. Bunlar zikredilmezse, tanım hakiki tanım olmaz.

Sözkonusu nitelikler yanında başka şeyler de zikredilse, bu başka şeyler kuru

410 Gazali, el-Mustasfa I, s. 12; Mihakku’n-Nazar, s. 135; Makasıdu’l-Felasife, s. 119.

411 Gazali, el-Mustasfa I, s. 13; Mihakku’n-Nazar, s. 134,135.

412 Gazali, el-Mustasfa I, s. 14. Gazali, hakiki tanımın en güzel örneklerini 300’e yakın kavramın tanımını verdiği Miyaru’l İlm adlı eserinde ortaya koymaktadır. Bkz. Miyaru’l-İlm, s.273. vd.

413 Bkz. Gazali, Miyaru’l-İlm, s. 266.

414 Gazali, el-Mustasfa I, s. 15.

kalabalık olur.415 Bu nedenle, müteradif terimlerin (eş anlamlı) değişik olması mümkün olsa da, hakiki tanım birden fazla olmaz. Mesela “hadis”in tanımında

“yokluktan sonra var olan”, “yok iken olan”, “öncesi yokluk olan mevcut” veya

“yokluktan var edilen” gibi şeyler söylenebilir. Tüm bu ifadeler, müteradif hükmünde olup, hepsinin bir tek anlamı vardır.416

Gazali zikrettiğimiz tanım çeşitlerine ilaveten, hadd isminin kendisiyle ifade edildiği tanım çeşitlerinden de söz eder. Ona göre bu tür tanımları teşkik yani bakış açısına göre beş madde halinde sıralamak mümkündür.

1. İsmin anlamını açıklayan tanım.

2. Zat yönüyle yapılan burhanın sonucu olan tanım.