• Sonuç bulunamadı

AKIL YÜRÜTME VE TASDİK ÇEŞİTLERİ

A. AKIL YÜRÜTME

I- KIYAS

1. Kıyas ve Tanımı

Gazali’nin mantık bölümleri içinde en çok önem verdiği kıyas konusudur.

Bunun sebebi mantığın asıl konusunu kıyasın oluşturması, diğer konuların ise kıyasa yardımcı konumunda olmasıdır. Çünkü kavramlar önermeleri, önermeler de kıyası meydana getirir. Ayrıca kıyas ile doğru bilgilere ulaşılır. Fakat her kıyas ile değil, sadece öncülleri yakini olan kıyaslarla doğru bilgilere ulaşmak mümkündür. Çünkü kıyas formunda olan her kıyas doğru sonuç vermeyebilir. Gazali, doğru sonuç veren kıyası, şer’i bakımdan da gerekli görmektedir. Ona göre böyle kıyasların gerekliliğini sahabe ve sahabenin onun kabulü hakkındaki icmasından öğrenmek mümkündür.

Kıyası inkara davet etmek yanlış, onun ön gördüğü her şey ise doğrudur.9

Gazali, kıyas konusuna kıyasın tanımı ile başlar, çünkü kıyası anlayabilmek, onun tanımını anlamak ve bilmekle olur. Ona göre “kıyas, önermelerden meydana getirilmiş ve bunların kabulü ile zorunlu olarak diğer bir önermeyi sonuç olarak veren sözdür.”10 Aristoteles kıyası, “kıyas bir sözdür ki kendisine bazı şeylerin konulmasıyla, bu verilenlerden başka bir şey, sadece bu veriler dolayısıyla gerekli olarak çıkar” şeklinde tanımlamaktadır.11 Farabi’ye göre ise “kıyas, ortaya konulan bir takım öncüllerden yapılmış olan bir sözdür.” Bu öncüller birleştirildiği zaman onlardan arazi olarak değil, fakat zati olarak ve zorunlu bir şekilde başka bir şey meydana gelir.12

Aristoteles ve İbn Sina, kıyası tam ve nakıs olarak ikiye ayırmaktadırlar, Aristoteles’e göre, sonucun gerekliliğinin apaçık olması için öncüllerde konulmuş olanın dışında hiçbir şeye muhtaç olmayan kıyasa “tam (yetkin) kıyas”; kendileri, gerçekten, konulan terimlerden gerekli olarak çıkan, ama öncüllerde açıkça zikredilmemiş olan bir veya birçok şeye muhtaç olan kıyasa “eksik kıyas” denir.13

9 Gazali, Şifau’l-Ğalil, Bağdat, 1971, s. 309.

10 Gazali, Mihakku’n-Nazar, s. 90; Miyaru’l-İlm, s. 131; Makasıdu’l-Felasife, s. 67; Necmeddin el-Katibi, a.g.e., s. 265.

11 Aristoteles, Organon, Birinci Analitikler, s. 5. Bkz. Broadie, Aletxander, a.g.e., s. 171; Cebr, Ferid, a.g.m., s. 53.

12 Farabi, Kitabu Kıyasi’s-Sağir, s. 59.

13 Aristoteles, a.g.e., aynı yer.

İbn Sina’nın tam ve eksik kıyas tanımları da Aristoteles’in tanımı gibidir.14 Gazali ise

“öncüller bilinen şeylerden olursa burhan (kıyas) “kesin”, zanni şeylerden olursa

“fıkhi” olarak isimlendirilir”15 diyerek kıyası ikiye ayırtmaktadır. Buna göre “kesin kıyas” tam kıyası, “fıkhi kıyas” ise eksik kıyası karşılamaktadır. Ona göre eğer öncüller “memnu” ise (yani müsellem değilse) bunların ispat edilmesi gerekir.

Öncüller kabul edildikten sonra çıkacak olan sonuçtan şüpheye edilemez. Başka bir ifade ile öncülleri doğrulayan herkes, bu öncülleri zihinde hazır tuttuğu ve bunların toplamını hatırında bulundurduğu sürece, sonucu doğrulamaya mecburdur.16

Gazali’ye göre kıyas (burhan), özel bir şartla özel bir biçimde telif edilen, araştırıcının araştırma yoluyla elde etmek istediği kanaati (rey) sonuç olarak veren sözlerden oluşur. Bu sözler, elde edilmek istenen şeyin kendilerinden elde edilmesi amacıyla kıyas kalıbına sokulduğunda, “öncül (mukaddimat)” adını alır. Ona göre kıyas, araştırma ve inceleme yoluyla elde edilmek istenen tasdiki bilgilere ulaştırmaya yarar.17 Ayrıca Gazali kıyası, “hususi bir şartla tanzim edilmiş, özel olarak bir araya getirilmiş, kendisinden hüküm çıkan sözlerden ibarettir”18 şeklinde de tanımlamaktadır.

Gazali, temel de kıyası iki başlık altında ele almaktadır:

1. Kıyasın formu (suret): Sureti, “tertibin özel bir şekline göre öncüllerin bir araya getirilmesi” şeklinde tanımlayan Gazali, bu başlık altında iktirani (yüklemli) kıyas, bu kıyasın üç şekli, istisnalı kıyaslar yani bitişik ve ayrık şartlı kıyasları, hulfi kıyas, tümevarım ve analojiyi ele almaktadır.

2. Kıyasın maddesi: Gazali, kıyasın maddesi bölümünde de kıyası oluşturan öncüller üzerinde durmuştur. Çünkü kıyasın maddesini öncüller oluşturur.19

Gazali’ye göre bir kıyastaki eksiklik ise şu durumlara bağlı olarak oluşur.

a- Öncüller bakımından: Burhandaki yanlışlık bazen bizzat öncüllerden kaynaklanır, çünkü öncüller bazen gerekli şartları taşımayabilir.

14 Bkz. İbn Sina, en-Necat, s. 48.

15 Gazali, el-Mustasfa I, s. 39.

16 A.g.e., aynı yer.

17 Gazali, el-Mustasfa I, s. 29.

18 Gazali, Mihakku’n-Nazar, s. 69; el-Mustasfa I, s. 29.

19 Gazali, Miyaru’l-İlm, s. 130; Mantıkta Suret (biçim) ve madde (içerik) için bkz. Emiroğlu, İ., Mantık Yanlışları, s. 43-47.

b- Nazım ve tertip (düzen ve oluşum) bakımından: Burhandaki yanlışlık bazen de her ne kadar öncüller açık ve kesin doğru (yakini) olsalar bile şekil ve oluşumun keyfiyetinden kaynaklanabilir.

c- Hem öncüller hem de nazım ve tertip bakımından meydana gelen yanlışlık.

Bununla beraber burhanın her iki yönden de aynı anda yanlış olması mümkündür.20 Gazali, kıyasta meydana gelebilecek yanlışlıkları bir evde meydana gelebilecek yanlışlıklara benzeterek açıklar. Ona göre ev, terkip edilmiş bir şeydir, duvarların eğri, tavanın küçük olması gibi yapılış tarzındaki bir sebepten dolayı kendisinde bir eksiklik meydana gelebilir. Bu şekildeki bir ev her ne kadar kerpiç, direkleri ve diğer malzemeleri sağlam olsa bile şekil yönünden bozuk olur. Bazen de ev, dört köşeli yapısı, duvarları ve tavanı itibariyle sağlam fakat, direklerin gevşekliği, kerpiçlerin dağınık olması yönünden kusurlu olabilir. İşte kıyas (burhan), tanım ve terkip edilen bütün şeylerin hükmü böyledir. Yani kusur ya bunların terkip tarzında ya da terkibin dayandırıldığı asılda meydana gelir. Mesela, gömlek için kumaş, sandalye için ağaç, duvar için kerpiç, tavan için direk birer asıl mesabesindedir. Bir bina yapıcısının bina yapabilmesi için her şeyden önce ayrı olan şeyleri yani kerpiç yapmak için su, kum ve çimentoyu özel bir şekil oluşturmak üzere bir araya getirmesi, daha sonra da kerpiçleri bir araya getirip, onları üst üste koyarak ikinci bir şekli meydana getirmesi gerekir. Bütün bileşiklerde (mürekkep) de durum aynıdır.21 Buna göre bir kimsenin kıyası elde edebilmesi için onun medde ve suretini göz önünde bulundurması gerekir, aksi taktirde kıyası oluşturmak mümkün olmaz.

Doğru bir kıyasın oluşabilmesi için doğrulaması ve yanlışlaması yapılabilen en az iki öncülün olması gereklidir. Bir öncülün oluşabilmesi için de en az iki “bilgiye (marifet)” ihtiyaç vardır; bu bilgilerden biri “konu”, diğeri de “yüklem”dir. Böylece kıyas, iki öncülden ve her öncül de biri diğerine nisbet edilen iki bilgiden oluşmuş olur. Her müfret, birer anlamdır ve bunların her biri birer sözcük ile ifade edilir. Bu nedenle önce tekil anlamlara ve kısımlarına, sonra da tekil terimlere ve bunların delalet yönlerine bakmak gerekir. Sözcük ve anlamı tekil olarak anlaşıldıktan sonra, iki mana birleştirilip öncül haline getirilir. Bu öncülün hükmü ve şartlarına

20 Daha fazla bilgi için “Kıyasta Yapılan Yanlışların Yerleri” başlığına bkz.

21 Gazali, a.g.e., s. 71,130; el-Mustasfa I, s. 29; Mihakku’n-Nazar, s. 69.

bakıldıktan sonra, iki öncül bir araya getirilip bunlardan kıyas oluşturulur.22 Gazali’ye göre, bu yolun dışında kıyası bilmek isteyen bir kimse, düzenli yazmayı çok isteyip de güzel yazamayan veya kelimeler yazmayı çok arzulayıp da tek tek harfleri güzel yazamayan kimse gibidir.

Kıyası düşünen kimsenin, kıyas bölündüğünde onun öncülleri, öncülleri düşünen kimsenin, öncülleri oluşturan “konu” ve “yüklemi”, konu ve yüklemi düşünen kimsenin de kendisiyle “konu” ve “yüklemin” tamamlandığı tekil manaları düşünmesi gerekir. Ayrıca öncülleri düşünen kimsenin, onların şartlarını da göz önünde bulundurması gerekir.23 Ancak Gazali’ye göre, kıyasın öncüllerinin doğru olması değil, aksine önermeler kabul edildiğinde onlardan sonucun çıkması kıyasın şartlarındandır. Önermeler, çoğu zaman kabul edilmeleri gerekmeyen sözlerden oluşabilir, buna göre kıyas, sonucun geçerli olması yönüyle isimlendirilmelidir.24

Gazali, terimleri, Mihakku’n-Nazar adlı esrinde onların anlamlarını ve önermeleri kıyasa bir hazırlık olarak ele alarak bu anlamda kıyası üç kısma ayırmaktadır:

Birincisi: Sevabık (öncelik) konusu ile ilgilidir. Yani ilk önce terimler, sonra anlamlar ve daha sonrada tek tek özlerin (müfretlerin) anlamlarını bir araya getirerek öncül oluşturmaya uygun doğrulayıcı bir ilim oluncaya kadar onlar üzerinde inceleme yapmaktır.

İkincisi: Öncüllerin oluşumunun niteliği üzerinde incelemedir. Böylece öncüllerden kıyasın sağlam şekilleri meydana getirilir. Bunun kıyasa nisbeti, kumaşın gömleğe nisbeti gibidir.

Üçüncüsü: Levahık (ekler) ile ilgilidir. Tanım ve şartlarını inceler.25 Gazali’nin kullandığı kıyas şekilleri:

Gazali’nin ele aldığı bütün kıyas şekilleri üzerinde duracağız. Ancak burada Gazali’nin el-Kıstasu’l-Mustakim adlı eserindeki kıyas şekillerine dikkat çekmek istiyoruz. Çünkü onun bu eserdeki kıyas şekillerini ele alış tarzı, form olarak olmasa da içerik ve isimlendirme bakımından diğer eserlerindeki alış tarzından farklıdır. En

22 Gazali, el-Mustasfa I, s. 29; Mihakku’n-Nazar, s. 70; Miyaru’l-İlm, s. 70.

23 Gazali, Miyaru’l-İlm, s. 70-71.

24 A.g.e., s. 131.

25 Gazali, Mihakku’n-Nazar, s. 70.

bariz faklılık ta mantığın Kur’an kaynaklı olduğunun ifade edilmesi ve bu görüşün ayetlerle desteklenmesidir. Gazali’ye göre doğru ile yanlışı ortaya çıkaran ölçülerin en doğrusu ve en adili olan kıstasu’l mustakim, Allah’ın Kuran’da indirdiği ve onunla peygamberlerine ölçmeyi öğrettiği beş ölçüdür.26 Gazali’nin söz konusu eserinde, Kur’an ölçüleri olarak da isimlendirdiği ve Miyaru’l-İlm’de de kıyas çeşit ve şekilleri27 dediği bu ölçüleri şöyle sıralamak mümkündür:

1. Mizan-ı Teadül: Gazali’nin mizan-ı teadül dediği kıyas, klasik mantıktaki iktirani kıyası karşılamaktadır. M. Okumuş’un iddiasına göre Gazali’nin ele aldığı bu kıyas türü klasik mantıkta yüklemli kesin ve şartlı kesin kıyası lkarşılamaktadır.28 Oysa Gazali, böyle bir ayırıma gitmemektedir. Gazali, mizanı teadülü, iktirani kıyasın ve mizan-ı teadülün üç şeklini de iktirani kıyasın üç şeklinin karşılığı olarak ele almaktadır. Şöyle ki;

a- Mizan-ı Ekber; İktirani kıyasın birinci şekli, b- Mizan-ı Evsat; İktirani kıyasın ikinci şekli,

c- Mizan-ı Asgar; İktirani kıyasın üçüncü şekli’nin karşılığıdır.

2. Mizan-ı Telazüm: Bu isimlendirme klasik mantıkta bitişik şartlı kıyasa karşılık gelmektedir. Bu kıyas türünün öncüllerinden biri bitişik şartlı diğeri ise yüklemli önermeden oluşur.