• Sonuç bulunamadı

C. VEFATI

3. Talebeleri

Moğultay b. Kılıç devrinde Kahire’de dini eğitim alanındaki çalışmaların merkezinde hiç kuşkusuz İslami ilimler gelir. İlim ehli, halkın ve idarecilerin en çok önem verdiği kişilerdir. Ulema bir taraftan camilerde, medreselerde görev yaparken, diğer yandan sosyal hayatın merkezinde ve siyasi hareketliliğin de bir parçası olarak hayat sürmektedir. Camilere, medreselere, saltanatın merkezine (Kal’atü’l-Cebel), Kahire’nin en meşhur kurumlarına, devrin en seçkin alimleri tayin edilmekte, mukriler, hafızlar Kuran tilaveti ile sultanların dikkatlerini çekmektedirler. Öte yandan hankâhlar, ribatlar, zaviyelerde görev yapan tasavvuf ehli de ehli ilim arasından hatta adlî yapının hakimleri de ulema arasından seçilmektedir. Çünkü İslamî ilimler revaçtadır, alimlere de büyük önem atfedilmektedir.

İslam âleminde talip başlangıç eğitimini tamamladıktan sonra, İslami ilimlerin yanı sıra tarih, matematik, edebiyat vb. bilimleri öğrenir. Öte yandan öğrencilerin hocaları ile irtibatları, hocanın ilmî alandaki ünü ile de alakalıdır. Eğer hocası, toplumda ve ümera nezdinde kabul gören biri ve geniş ilişkiler içinde ise, eğitimini başarı ile tamamlayan öğrenci, hayata adım attığı zaman büyük bir imkana sahip olabilir. Önemli bir okulda (medrese) göreve getirilmekle öğrenci, hocasının ve

kendi ilmî mesaisinin değerini arttırabilirdi.344

Bunun bir misali olarak, hocası İbn Seyyidünnâs’ın vefatı ile boşalan “Zahiriye

Medresesi”nde göreve başlatılan Moğultay’ı örnek vermek yerinde olacaktır.345

Büyük bir muhaddisin yerini doldurmak elbette kolay değildir. Hele hele onun makamında ders vermek, hatta o günkü şartlar altında dini ilimlerde oldukça seviyeli

343 Ebnâsî, eş-Şezâ’l-feyyah, I, 64 344

Clot, André, Kölelerin İmparatorluğu, s. 166-167

345 İbn Hacer, Lisanu’l-mizan, VII, 18; İbnü’l-Imâd, eş-Şezerât, VIII, 337; İbn Fehd, Lahzu’l-elhaz, s.

140; Suyûtî, Tabakâtü’l-huffaz, 538; İbn Kutluboğa, Tâcü’t-terâcim, s. 269; İbnü’l Irâkî Ebû Zür’a,

bir toplumda bunu yapabilmek, hatta başarabilmek elbette ki zordur. Moğultay, bu göreve getirilirken öncelikle hocasının ve diğer ilim ehlinin değer verdiği en gözde kişi konumunda olmalıdır. Zira devrin seçkin alimi Celaleddin el-Kazvînî bu göreve getirilirken Moğultay’a tavassut etmektedir. Zahiriyye Medresesi’nde göreve başladıktan sonra halkın, ulemanın ve umeranın hoşnutsuzluğunu çekecek bir hadise zuhur etmemiştir; olsaydı muhakkak kaynaklarımız bundan bahsederdi.

İbn Kâdî Şühbe’nin de (851/1447) ifade ettiği gibi Moğultay b. Kılıç’ın rahle-i tedrisinde yetişenler, ilimde maharet kesbedinceye kadar hocalarının faziletlerinden

istifade etmişler ve onun izini takip etmişlerdir.346

Devrin pek çok ilim talibi, Moğultay ve diğerlerinin şahsında ilme ve salih amele yönelmişler, ilmi asıl kaynağından öğrenip, kendilerini gelecek nesiller tarafından otorite kabul edilecek kişiler olarak hazırlamışlardır. Moğultay’ı yetiştiren İbn Seyyidünnâs, Dimyâtî, Ebû Hayyan Endelûsî, İbn Cemâa gibi tanınmış hocalar bulunduğu gibi, Moğultay’ın da aşağıda görüleceği üzere yetiştirmiş olduğu Bulkînî, Irâkî, İbnü’l-Mülakkin gibi ilimde şöhretli talebeleri olmuştur.

Hicri yedinci asrın sonu ile başlayan Kahire merkezli bu ilmî hareketlilik, hicri sekizinci ve dokuzuncu asırda kendini daha güçlü şekilde gösterecek, Ebû’l Fida İbn Kesîr (774/1373), Zerkeşî (794/1391), İbn Receb el-Hanbelî, (795/ 1392), Heysemî (807/1404), Sıbt İbnü’l-Acemî (841/1437) İbn Hacer el-Askalânî (852/1448), Aynî (855/1451) vb. alimlerle devam edecektir.

Moğultay b. Kılıç, söz konusu yıllarda Memlûklerin ilim, irfan ve sanatta yükselişe geçtiği yıllar olan Bahrî Memlûkler devrinin bir muhaddisi olmakla önem kazanır. Zira Memlûklerin “Burcî” kabul edilen yılları siyasî yönden oldukça karışık zamanlardır.

Bütün bunları bir araya getirdiğimizde, anlıyoruz ki diğer zamanlarda olduğu gibi Memlûkler devrinde de İslami eğitim sisteminde, bir talebeyi sadece tek hoca ve tek eğitim kurumu yetiştirmemektedir. İlim talibi, bal arısı misali bal alacağı verimli

yerleri arayıp bulmaktadır. Dolayısıyla bir ilim talibi, topyekûn bir İslamî ilim kültürü içinde yetişiyor demektir.

Bunu bir misalle izah etmek gerekirse; Moğultay’ın talebelerinden Ebû Hafs Sirâcüddîn Ömer b. Raslân (805/1403), bir Şafiî fakihi ve müctehididir. 737/1336-37 yıllarında Kahire'ye gelmiştir. O, aynı zamanda Moğultay b. Kılıç’ın hocaları olan Takıyyüddin es-Sübkî, Celâleddin Hatîb el-Kazvînî ve Ebû Hayyân Endelüsî, Yûsuf

b. Abdurrahman Mizzî’den de ilim okumuş ve icazet almıştır.347

Buradan anlıyoruz ki, bir hadis talibinin, aynı zamanda hem yaş hem de ilim itibari ile büyük olan zevattan ilim tahsil ettiğini, hocası olan alimin bir başka yerde talebe hüviyetinde olabildiğini ve böylece o günkü toplumda sürekli bir öğrenme sistemi bulunduğunu, “sürekli öğrenen” de diyebileceğimiz bu sistem içinde, hem talebenin hem hocanın daimi olarak ilmî mesailerde bulunmakta olduğunu ifade edebiliriz. Hatta Moğultay’ın yetiştirdiği alimlerin bir kısmı ilim ve amel cihetiyle ümmete Yüce Allah’ın bir lütfu olmuştur. Nitekim Moğultay b. Kılıç kendisinden sonra İbn Hacer’in de kendi hocaları arasında isimlerini zikrettiği 80 yaşını aşmış, ilimde rehber olan üç büyük İslam alimine hocalık yapmıştır. Bu hususu İbn Hacer eserinde şu sözlerle kaydetmektedir:

“Bu üç büyük alim; İbnü’l-Mülakkin (804/1401), Bulkînî (805/1402) ve Irakî (806/1403) hicri dokuzuncu asrın başında vefat ettiklerinde geride bırakmış oldukları ilimleri ve hayatları ile herkesi hayrette bırakmışlardır. Eserlerinin çokluğu ile İbnü’l-Mülakkin, Şâfiî mezhebindeki engin bilgisiyle Bulkînî, hadis ilimlerinde Irakî birer sene ara ile vefat etmişlerdir. Onların doğumları da çok manidardır; İbnü’l- Mülakkin 723/1323, Bulkînî 724/1324 ve Irakî de 725/1325 yılında dünyaya

gelmişlerdi.”348

İşte aşağıda Moğultay b. Kılıç’a talebe olma sıfatıyla isimlerini vereceğimiz büyük İslam âlimleri, kendilerinden sonra pek çok ilim ehline, önceki alimlerin rahle-i tedrisinde yetişmiş bir ilim talibi olarak eserleri, fikirleri, ilim, ahlak ve davranışları ile kimi zaman bir talibe rehberlik yapmış, kimi zaman da bir hoca

347 Uzunpostalcı, Mustafa, “Bulkînî Ömer b. Raslân”, DİA, VI, 411 348 İbn Hacer, Mecmau’l-müesses, s. 309

yanında yetişmiş çok değerli kişilerdir. Bir manada kendilerinden öncekilerle daha sonra gelen nesil arasında köprü vazifesi görmüşlerdir. Bu alimlerden her birini incelemek ve belirgin vasıflarını araştırmak elbette ayrı ayrı tez konusudur. Kaldı ki, onların her biri sadece bir ilim dalında da değil, o dönemin en etkili olan pek çok ilmi branşta eserler vermiştir.

Biz burada Moğultay b. Kılıç’tan bahseden kaynaklarda rastladığımız talebelerinin isimlerini vermekle yetiniyoruz:

1. Hüseyn b. Ali b. Seb’ı Ebû Ali Bûsırî el-Kahirî el-Malikî (838/1434) Kimi kaynakların hicri 745 veya 755 olarak doğum yılını kaydettikleri Bûsırî, arz metodu ile Moğultay’tan hadis okumuş ve kendisinden icazet almıştır. O aynı zamanda Ebû Ümâme Nakkâş ve Takıyüddin es-Sübkî’den de ilim tahsil etmiştir. Şeyhûniyye dergahındaki sufiler yanına sıkça uğrardı. Kendisinden pek çok kişi

hadis rivayet etti. Tulunoğlu Camii yakınındaki evinde 838/1434 yılında vefat etti.349

2. Ebû Abdullah Bedreddin Zerkeşî Muhammed b. Bahadır (794/1391) Zerkeşî muhaddis ve aynı zamanda fakih idi. Usul ve dil konularında da şöhretliydi. Halep, Dımaşk gibi devrin pek çok ilim merkezinde bulundu. Kaynaklar onun pek çok konuda faziletli bir kimse olduğunu zikreder. Bir yandan fetva ehli olarak fetva verir, diğer yandan da medreselerde müderrislik görevini icra ederdi. Bunun yanı sıra Karâfe’de Kerimüddin Hankâhı’nda da meşihat görevini de yerine getirmekteydi. Bir işi tamamlayınca diğer işe koyulmak onun en belirgin özelliklerindendi. Ravda, en-Nüket alâ’l-Buharî, Şerhu cem’ı’l-cevâmi’ gibi pek çok eseri vardır.350

Moğultay hakkında, kendisinden “Şeyhimiz”351 diye bahseder. İbn

Kâdî Şühbe, İbn Hacer, İbn Tağriberdî ile Suyûtî, onun, Moğultay’tan sema

metoduyla hadis rivayetinde bulunduğunu nakleder.352

349 İbn Hacer, İnbâu’l-ğumr, VIII, 362; Sehâvî, ed-Dav’ul-lâmî, III, 150 (572); İbnu’l-Imâd, eş-

Şezerât, IX, 330

350

İbnu’l-Imâd, eş-Şezerât, VIII, 573

351 Zerkeşî, en-Nüket, I, 10, 380

352 İbn Şühbe, Tabakatü’ş-şafiiyye, III, 167; İbn Hacer, İnbâü’l-ğumr, III, 138; İbn Tağriberdî, en-

3. Ebû Hâmid Muhammed b. Aybek es-Sürûcî el-Hafız (744/1343)353 4. Ebû Hafs Siracüddin Bulkînî Ömer b. Raslân (805/1402)

Kahire'de Amr b. Âs Camii’nde otuz yıl kadar ders veren Bulkînî, ayrıca Tolunoğlu (İbn Tolun) Camii'nde, Berkıyye, Hicâziyye ve benzeri medreselerde fıkıh, tefsir, hadis okutmuş, çeşitli mezheplere mensup birçok ilim ehlinin yetişmesine ya doğrudan veya talebeleri vasıtasıyla katkıda bulunmuş, ayrıca kadılık da yapmıştır. Sufilere vakfedilen Salahiyye Medresesi’nde (Saîdü’s-Süedâ Hankâhı) hadis rivayet ederdi. Onun en tanınmış öğrencileri arasında İbn Hacer Askalânî, Aynî,

Veliyyüddin Irâkî gibi alimler gelmektedir.Kahire’de vefat etmiştir. 354

5. Ebû Hafs Siracüddin İbnü’l-Mülakkin Ömer b. Ali (804/1401)

İbnü’l-Mülakkin Şafiî fakihi, muhaddis ve biyografi alimlerindendir. Kendisi 1000 hadis cüzü dinlediğini söyler. İbn Seyyidünnâs, Halîl b. Keykeldî el-Alâî, Moğultay b. Kılıç, Takıyyüddin es-Sübkî, Cemâleddin İsnevî, İzzeddin İbn Cemâa, Ebû Hayyân Endelüsî, Mizzî ve Zehebî'den icazet almıştır. Talebeleri arasında İbn Hacer Askalânî, Sıbt İbnü'l-Acemî, Takıyyüddin Makrîzî gibi alimler vardır. Kaynaklarda “fakih, imam, şeyh, muhaddis, hafız, allâme” gibi unvanlarla anılan İbnü'l-Mülakkın, genç yaşta tahsile başlaması, geçim sıkıntısı çekmemesi, iyi bir kütüphaneye sahip olması ve uzun süre resmî görev almaması sebebiyle telife erken

dönemde başlamış ve çeşitli konularda yaklaşık 300 kitap yazmıştır.355

Kâdı İbn Şühbe (851/1447) onun, hocası Moğultay b. Kılıç’tan pek çok eseri bizzat yazdığını

nakletmektedir. 356

6. Zeynüddin Ebû Hureyre (Ebû Zeyd) Abdurrahman b. Necmeddin Ömer b. Abdurrahman el- Kıbâî el-Makdisî el-Hanbelî (838/1434)

353

bkz. İbn Hacer, Lisanu’l-mizan, VII, 16; İbn Tağriberdî, en-Nücûm, X, 108; İbnu’l-Imâd, eş-

Şezerât, VIII, 244

354 Makrizî, el-Hıtat, II, 416; Sehâvî, ed-Dav’ul-lâmî, VI, 85 (286); Suyuti, Tabakâtü’l-huffaz, 542;

Husnü’l-muhadara, I, 283; İbnü’l-Imâd, eş-Şezerât, IX, 80, 81

355

İbn Kâdî Şühbe, Tarih, IV, 118; İbn Hacer, Mecmau’l-müesses, s. 307-309; Sehâvî, ed-Dav’ul-lâmî, VI, 100 (330); Suyuti, Tabakâtü’l Huffaz, 542; Husnül-muhadara, I, 367; İbnü’l-ımâd, eş-Şezerât, IX, 71, 72

Hem Moğultay b. Kılıç’tan, hem de onun bazı talebelerinden istifade etmiştir. Kahire’nin doğu tarafında bulunan Kıbâ köyüne nisbetle “el-Kıbâî” olarak da şöhret yapmıştır. Kudüs’teki önemli fukaha arasında ismi zikredilir. İbn Hacer’in hocaları

arasındadır. Beytü’l Makdis’te vefat etmiştir. 357

7. Ebû Muhammed Ebnâsî Burhaneddin İbrahim b. Musa b. Eyyûb el- Kahirî el-Makdisî (802/1399)

Kaynaklar, onun Moğultay b. Kılıç’tan hadis tahric ettiğini söyler. Kahire’deki pek çok medresede dersler vermiştir. Hadis, fıkıh, usul, Arap dili konularında devrin ileri gelenlerindendi. İbn Hacer Askalânî’nin fıkıh ilmine dair müktesabatını ondan

aldığı zikredilir. 358

Ebnâsî (802/1400) eserinde Moğultay’tan, İbnu’s-Salah’ın Ulûmü’l-hadis’ini kıraat ettiğini ve icazet aldığını söyler.”359

8. Zeynüddin Ebûbekir b. Hüseyn b. Ömer b. Muhammed Osmânî el- Merâğî el-Mısrî (816/1413)

Ebû’l-Abbas İbnü’ş-Şıhne, Mizzî, Birzâlî, Haccâr gibi hocalarınının yanı sıra Moğultay’tan da icazet alan Merâğî, Halep ve Kahire’de bulundu. İbnü’l-Hüseyn Merâğî olarak tanınır. Hocalarının pek çoğundan rivayetiyle teferrüd etmiştir. Nitekim İbn Hacer, onun kırk hocasından kırk ayrı rivayeti tahric etmiştir. 809/1406 yılında Medine’de kadılık görevlerinin yanı sıra hitabet ve imametlik görevlerini de icra etmekteydi. Ömrünün 50 yılını Medine’de geçirdiği söylenir. Ravza-i şerif’te hadis rivayet ederdi. Medine’de vefat etti; Bakî mezarlığına defnedildi. Hocası Moğultay b. Kılıç’ın ez-Zehrü’l-bâsim’ini ihtisar etmiş ve ona er-Revâihu’z-zehr

adını vermiştir. 360

9. Ebû’l-Abbas Şihabüddin Ahmed b. Receb el-Bağdadî el-Hanbelî (774/1372)

357 Sehâvî, ed-Dav’ul-lâmî, IV, 114 (302); İbnü’l-Imâd, eş-Şezerât, IX, 331

358 İbn Kâdî Şühbe, Tarih, IV, 108; İbn Hacer, İnbâu’l-ğumr, IV, 144; Sehâvî, ed-Dav’ul-lâmî, I, 172;

İbnü’l-Imâd, eş-Şezerât, IX, 27

359 Ebnâsî, eş-Şezâ’l-feyyah, I, 64

360 İbn Şühbe, Tabakatü’ş-şafiiyye, III, 167; Sehâvî, ed-Dav’ul-lâmî, XI, 28-30 (80); İbnü’l-Imâd, eş-

Şihâbüddin İbn Receb Hanbelî (774/1372), meşhur muhaddis İbn Receb Hanbelî’nin (795/1392) babasıdır. Aslen Bağdatlı olup Kahire’ye ilim için hicret etmiştir.361

Yaklaşık 400-500 şeyhten hadis semaında bulunmuştur. İbn Teymiyye, Mizzî, Birzâlî, Zehebî, Ebû Hayyan Endelûsî onun en meşhur hadis şeyhleri arasında yer alır. Kaynaklarda bu zatın kendisine ait olduğu söylenilen tek eseri “el-Müntekâ” adlı kitabıdır.362

el-Müntekâ adlı bu eserinde o, kendisinden hadis semaında bulunduğu hocaları hakkında (Meşyeha) bilgi vermektedir. Muhakkik Kenderî’nin eserin girişinde verdiği bilgiye göre el-Müntekâ, müellifin oğlu Ebû’l-Ferec Zeynüddin İbn Receb

Hanbelî’nin (795/1392) kendi hattıyla gelen rivayet esas alınarak basılmıştır.363

Alfabetik olan eserde Şihabüddin İbn Receb Hanbelî’nin hocalarına dair bilgiler yer almaktadır. Moğultay b. Kılıç’ın biyografisi ve çalışmaları hakkında bilgi veren kaynakların İbn Receb Hanbelî’ye atfettikleri “Moğultay’ın yüzden fazla eseri

olduğu” hakkındaki malumat364, tarih itibarıyla düşünülürse ise en yakın kaynak

olmasından dolayı muhtemelen burada verilen bilgiye dayanıyor olmalıdır. el- Müntekâ’da, zikredildiğine göre, Şihabüddin İbn Receb Hanbelî, bu görüşünü yakın dostu Saîd Zühlî’ye isnad etmektedir. Sema yoluyla hadis okuduğu Moğultay’ın

müellif nüshası olan bir hadis cüzünde bu eserleri gördüğünü söyler.365

10. Ebû’l-Abbas et-Tunbuzî el-Kahirî Bedreddin Ahmed b. Ömer b. Muhammed (809/1406)

Fıkıh, tefsir, hadis, usul, Arap dili, meânî, beyan gibi konularda devrin ileri gelen alimlerindendi. Vermiş olduğu fetvaları, yapmış olduğu dersleri ve vaazları ile tanındı. İlimlerde arif, fıkıhta mahir Arap lisanında çok fasîh idi. Hayatı boyunca hiç evlenmedi. Kaynaklara göre Ebû’l-Abbas et-Tunbuzî, Moğultay’a kıraat metodu ile

361 İbnü’l Imâd, eş-Şezerât, VIII, 396

362 Şihâbü’d-din İbn Receb Hanbelî, el-Müntekâ, s. 15 (Tahkik edenin giriş bilgileri); İbn Hacer, ed-

Dürerü’l-kâmine, I, 79 (364)

363

Şihâbü’d-din İbn Receb Hanbelî, el-Müntekâ, s. 14

364 İbn Fehd, Lahzu’l-elhâz, s. 141; İbnü’l-Imâd, eş-Şezerât, VIII, 337; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine,

IV, 216; Suyûtî, Tedrib, s. I, 174 (1 Numaralı dipnot); Serkis, Mu’cem, 1768, 1769

759/1358 yılında hadis cüzü okumuştur. İsnevî (772/1370) ve Bulkînî (805/1402) ile

de sıkı bir beraberliği vardı.366

11. Ebû’l-Bekâ Kemaleddin Demîrî Muhammed b. Musa b. İsa b. Ali (808/1405)

Şeyhülislam lakabı ile anılan Ebü'1-Beka Kemâlüddîn Demîrî; fıkıh, tefsir, hadis ve Arap dilinin önemli şahsiyetlerindendir. Pek çok eseri vardır. Doğu’da ve Batı’da büyük şöhret kazanan “Hayâtü'I-hayevân” adlı meşhur eseri; hayvanlarla ilgili hadisler, şerî ahkam, darb-ı meseller ve onların rüya ile ilgili ilişkilerini ihtiva eden bir nevi zooloji eseri olmakla beraber, ansiklopedik bir özellik de arz etmektedir.

367

Demîrî, aynı zamanda hadis ve fıkıh âlimidir. Moğultay’ın talebelerinden İbnü'1-Mülakkın ve Bulkinî gibi tanınmış âlimlerden ders almıştır. Tefsir, hadis, fıkıh ve fıkıh usulünde, dil ve edebiyat ilimlerinde mütehassıstır, sufi meşreptir, zühd ve takvası dolayısıyla Kahire'de mensubu olduğu Dârü saîdi's-süedâ (Salâhiyye Hankahı) dervişleri arasında büyük bir şöhret kazanmıştı. Ezher’de ve Baybars Hankâh’ında dersler vermiş, Mekke-i Mükerreme gibi çok farklı yerlerde uzun yıllar eğitim öğretim faaliyetlerinde bulunmuştur. Mekke’de kaldığı yıllarda ibadete düşkünlüğünden ve kerametlerinden çokça bahsedilir. Moğultay’ın Islahu kitâb’İbni’s-Salâh adlı eserini hicri 795/1392 yılında istinsah da eden368

Demîrî,

Kahire’de vefat etmiştir. 369

12. Zeynüddin Ebû’l-Fadl Irâkî (806/1403)

Ebü'1-Fadl Zeynüddîn Irâkî, önce kıraat ilmine ilgi duymakta iken daha sonra 752/1351 yılından itibaren tamamen hadis ilmine yönelerek zamanını okuma, okutma ve yazmaya hasretmiştir. İbnü’s-Salâh’tan itibaren uzunca bir süre ihmal edilmiş olan hadis imlâ meclislerini yeniden canlandırdı. Kahire'de hem talebe yetiştirdi hem hatiplik yaptı. Hocası İzzeddin İbn Cemâa onu Mısır'ın hadis otoritesi

366

Sehâvî, ed-Dav’u’l-lâmî, II, 56 (161); İbnü’l-Imâd, eş- Şezerât, IX, 124

367 Yiğit, İsmail, Memlûkler, s. 344

368 Moğultay b. Kılıç, Islâhu kitâbi İbni’s-Salah, s. 582

sayarken, İbn Hacer de hadis ilmini ondan daha iyi bilen bir kimseyi görmediğini

belirtir. Süyûtî’ye göre Irâkî, hicri sekizinci yüzyılın müceddidir. 370

13. Ebû’l-Meâlî Abdullah b. Ahmed b. Ali b. Muhammed b. Bedr el- Uryânî (810/1407)

Kaynaklar 752/1351 yılında dünyaya gelen bu alimin, Moğultay’ın ancak son yıllarında kendisine mülâki olduğunu söyler. Ebû’l-Meâlî devrin pek çok aliminden

hadis semaında bulunmuş ve dönemin meşhur sufileri ile de irtibatı olmuştur. 371

14. Cemâlüddin Yusuf b. Musa b. Muhammed b. Ahmed b. Abdullah el- Malatî el-Hanefî (803/1400)

Aslen Malatyalı olan Ebû’l-Mehâsin İbnü’ş-Şeref, Mısır’a gelince Kıvâmüddin İtkânî, Alâeddin Türkmânî, İbn Hişâm Nahvî, İzzeddin İbn Cemâa’dan dersler aldı. Devrin önemli fakihleri arasında yer aldı. Mısır Hanefî kadılığı yaptı. Halep’te bulundu. Moğultay b. Kılıç'tan sema yoluyla hadis rivayet etti ve ondan 760/1358

yılında es-Sîretü’n-nebeviye ile ed-Dürrü’-l-manzûm eserlerini okudu. 372

Dönemin önemli vezirlerinden Sargatmış Nâsırî (759/1357) tarafından Hanefi fakihlerine tahsis edilmiş ve daha sonra bir vakfa bağışlanmış “Sarkatmışiyye

Medresesi”nde ders verdi. 373

Bedreddin Aynî başta olmak üzere birçok talebe

yetiştirmiştir. Kahire’de vefat etti.374

15. Ebûbekir Dücvî Takıyyüddin Muhammed b. Muhammed b. Abdurrahman b. Haydere Kahirî (809/1406)

Nil nehri kenarındaki Dücve köyüne nispet edilen Dücvî, Arap dili ve edebiyatında olduğu kadar tarih, garibu’l-hadis ve hadis ilminde de meşhur olmuştur. İbn Hacer Askalânî’nin kendisinden ders aldığı Dücvî, Müslim’in Sahih’ini rivayet

370 bkz. İbn Tağriberdî, Menhelü’s-sâfî, 245, 247; Sehâvî, ed-Dav’u’l-lâmî, IV, 171; Suyuti

Tabakâtü’l-huffaz, 543; İbnü’l-Imâd, eş-Şezerât, IX, 78

371 Sehâvî, ed-Dav’u’l-lâmî, V, 8; İbnü’l-Imâd, eş-Şezerât, IX, 132 372

İbn Kâdî Şühbe, Tarih, IV, 118; İbn Tağriberdî, en-Nücûm, XIII, 24; Sehâvî, ed-Dav’u’l-lâmî, X, 335

373 Makrizî, el-Hıtat, II, 404

etmekle meşhurdu. Moğultay’dan hadis tahdis eden Dücvî’den, Zeylâî ve Irâkî gibi

pek çok fakih ve muhaddis hep faziletle söz etmiştir.375

16. Ebûl Hasan Nureddin Heysemî Ali b. Ebûbekir b. Süleyman b. Ömer İbnu’s-Salih (807/1405)

Heysemî, Moğultay b. Kılıç’ın talebesi ise de en çok istifade ettiği alim, kendisinden on beş yaş büyük olan Zeynüddin lrâki'dir. O, Irâkî’nin birçok kitabını, hatta derslerde birlikte takip ettikleri eserleri dahi ondan bir kere daha okumuş, imlâ meclislerinde yazdırdığı hadisleri kaydetmiş ve Irâkî’nin bütün eserlerini istinsah etmiştir. Irâki hayatta olduğu sürece Heysemî onun şahsına ve hadis alanındaki otoritesine olan saygısından dolayı hadis rivayetinden kaçınmıştır. İbn Hacer Askalânî ve Aynî gibi isimler başta olmak üzere pek çok talebe ondan ders almıştır.

Heysemî Kahire’de vefat etmiştir.376

17. Kadı Musa b. Muhammed b. Muhammed Ebûbekir b. Cümu’a el- Halebî Şerefüddin Ensarî Şafiî (803/1400)

Kaynaklarda İbn Cümu’a el-Halebî adıyla zikredilen ve Haleb kadısı olarak meşhur Şerefüddin Ensarî; Şihâbüddin Erzaî, İsnevî, Bulkînî ve Moğultay b. Kılıç gibi devrin hadis alimleri yanında yetişti. Ardından Haleb’e gitti. Oradaki Esediyye ve Asrûniyye medreselerinde hadis okuttu. Fazilet sahibi, dini ilimlerde kâmil, haya sahibi bir alim olarak tanındı. Kaynaklar, onun, bir ramazan ayının üçüncü gününde

Haleb’te vefat ettiğini söyler. 377

18. Kâdı’l-kudât Ebû’l-Fidâ Mecdüddin Kinânî Hanefî İsmail b. İbrahim b. Muhammed b. Ali b. Musa Bülbeysî (802/1399)

Zeylâî’nin yakın öğrencileri arasında yer alıyordu. Hadisin yanı sıra nahiv, kıraat, fıkıh, ferâiz ve hesab konularında tanındı. Moğultay b. Kılıç ve Türkmânî gibi alimlerden hadis tahric etti. Bunun yanı sıra Ruşâtî’nin (466/1073) ensaba dair

375 İbn Hacer, Lisanu’l-mizan, VII, 17; Sehâvî, ed-Dav’ul-lâmî, IX, 91; İbnü’l-Imâd, eş-Şezerât, IX,

129

376

İbn Fehd, Lahzu’l-elhâz, 239; Sehâvî, ed-Dav’u’l-lâmî, V, 200; Suyuti, Tabakâtü’l-huffaz, 545; İbnü’l-Imâd, eş-Şezerât, IX, 105

377 İbn Hacer, İnbâü’l-ğumr, IV, 343; İbn Tağriberdî, Menhelü’s-sâfî, XI, 312; Sehâvî, ed-Dav’u’l-

İktibâsu’l-envâr kitabını ihtisar ederek İbnü’l Esîr’in ziyadeleri ile birlikte 797/1394 yılında yazmıştır. Eserin adı Kabesü’l-envar telhîsü iktibâsi’l-envâr’dır. Bülbeysî, Kahire’de Hanefi mezhebinin kadı’l-kudatı olarak görev almış, 802/1399 yılının

rebîülevvel ayının başında bu şehirde vefat etmiştir. 378

19. Mülûk binti Ali Huseynî

Bu alime muhaddis, Moğultay b. Kılıç’ın hanımıydı. Kocasından hadis rivayetine dair icazet almıştı. Hadis kıraatinde bulunmuş ve sema metodu ile

Moğultay’dan hadis rivayet etmiştir. 379

20. Cemâlüddin Ebûbekir Abdullah b. Muğaltay

Kaynaklarda hakkında malumat verilmediği ancak muahhar eserlerden el-