• Sonuç bulunamadı

B. MEVCUT YAZMA ESERLERİ

5. Diğer Çalışmaları

el-Vâdıhu’l-mübin fî zikri men üstüşhide mine’l-muhıbbîn

Kaynaklar edebiyat, lügat, tarih, gibi farklı yönleri adeta cem eden el-Vâdıhu’l- mübin’in Moğultay b. Kılıç’a ait olduğunu kaydeder. 537

Söz konusu kitaptan

müellifin kendisi de bazı çalışmalarında bahsetmektedir.538

a. Baskıları

Moğultay b. Kılıç’ın el-Vâdıh’ul-mübin’i günümüze ulaşmıştır. Eser üzerinde bilinen ilk çalışma Alman oryantalist Otto Spies tarafından yapılmış olup, Stuttgart’ta 1936 yılında basılmıştır. Ayrıca bir makalesinde bu eseri tanıtarak, onun

bir kısmını Almanca'ya da tercüme etmiştir. 539

Daha sonra el-Vâdıhu’l-mübîn 1997 yılında Beyrut’ta Dârü'l-kütübi'l-

Mısriyye'deki bir nüshası esas alınarak neşredilmiştir.Tezde değerlendirmeye esas

aldığımız kitabın basımı 1426/2005 yılında Dâru’l-kütübi’l-ilmiye tarafından Beyrut’ta gerçekleştirilmiştir. Tahkikini Seyyid Kesrevî Hasen yapmıştır. Eserin esas alındığı nüshanın müstensihi Muhammed b. Ali b. Sûdûn İbrahimî Hanefî olup istinsah tarihi 873/1474’tür.

b. Muhtevası

İlk cildi giriş olmak üzere toplam beş ciltten oluşan çalışma iki bölümden meydana gelmektedir.

Birinci bölümde, Hz. Peygamber'e (s.a.s) veya İbn Abbas'a (r.a) nispet edilen daha önce de geçen “Kim âşık olur, aşkını gizler ve sabrederse, Allah onu bağışlar ve cennete koyar” mealindeki hadisin farklı rivayetleri ele alınarak, bunların sahih veya hasen olduğu ileri sürülmekte, bir kısım âlimlerin bu rivayetin güvenilir sayıldığını belirten ifadelere yer verilmekte, âşıkların halleri ve bazı tanınmış şahsiyetlerin bu konudaki görüşleri zikredilmektedir.

537

İbn Tağriberdî, Menhelü’s-sâfî, XI, 205; Zirikli, el-A’lâm, VII, 275; J.S.Meisami, Paul Starkey,

Encyclopedia of arabic literature, II, 538

538 Moğultay b. Kılıç, İkmâlü tehzibi’l-kemal, VI, 165; el-İ’lâm, I, 447 539 J.S.Meisami, Paul Starkey, Encyclopedia of arabic literature, II, 538

İkinci bölümde ise, sevgilisinden ayrıldığı için ölen âşıkların hikâyeleri, zikredilen kişilerin isimleri esas alınarak yarı alfabetik sırayla anlatılmaktadır. Kuran ayetleri okununca kendinden geçip vefat eden zatların hayatlarından kesitler sunan Moğultay b. Kılıç, gönülleri bir an olsun teskin etmek ve dinlendirmek için yazdığını

söylemektedir.540

Tezin ekler bölümünde kaynaklarını ayrıca zikredeceğimiz bu çalışmada, Moğultay’ın önceki dönemin bazı dil ve belağat alimleri ile çalışmalarından ilham aldığını söylemek mümkündür. Nitekim sıklıkla başvurduğu kaynaklardan Ebû İshak Husrî (413/1022) aşk, sevgi ve muhabbet üzerine yazmış olduğu eserleri ile tanınan bir edibtir. el-Masûn adlı çalışmasından menkıbesi zikredilen aşk ehli 58 kişinin adını verir.541

Moğultay ehli aşktan bahsetmeye geçmeden önce eserin girişinde aşka dair uzunca malumat vermiştir. Peygamber Efendimizin (s.a.s) rakîk bir kalbe sahip olarak yaratıldığı, esasen onun rahmet peygamberi olduğu, ashabının küffara karşı şiddetli ama kendi aralarında çok merhametli olduklarına dair Kuran’dan seçilen ayetler ve ilgili hadislerle başlayan bu giriş kısmı; tasavvufî, felsefî ve psikolojik tahliller içeren pek çok alıntılar ile devam etmektedir.

el-Vâdıhu’l-mübîn; aşıkların, sevenlerin kıssalarını ihtiva eden, sevgi ve aşkı konu edinen, gerçek sevenlerin elemlerini ve aşklarının nedenlerini inceleyen bir çalışmadır. Buradaki aşk, Moğultay’ın mukaddimede ifade ettiği gibi “aşk illetiyle yaşayan ve bu hali üzere ölüp rabbine şehid olarak kavuşan”ın zikredildiği bir

sevgiden kaynaklanmaktadır. 542

c. Önemi

İlk anda edebiyata dair bir çalışma gibi anlaşılsa da el-Vâdıhu’l-mübîn, rivayetlerin ve nakillerin yer aldığı bir kitaptır. Muhaddis kimliği ile Moğultay’ın hadisçiliğine ışık tutması bakımdan bizim için önemlidir. Tezde ikinci bölümde onun bu çalışmasında yer alan bazı hadisleri inceleyeceğiz. Hadis ilmi açısından

540 Moğultay b. Kılıç, el-Vâdıh, s. 25 541 Moğultay b. Kılıç, el-Vâdıh, s. 73 542 Moğultay b. Kılıç, el-Vâdıh, s. 15

dikkatimizi çeken tespitleri ve değerlendirmeleri ele alacağız. Burada eseri tanıtan genel bilgiler üzerinde durmak istiyoruz:

Moğultay’ın bu eseri yazarken ayet ve hadislerden ilham alarak yola çıktığını söyleyebiliriz. Konu ile ilgili olup kullandığı İbn Düreyd el-Ezdî’nin (321/933) el- Emâlî543, Ebû İshak el-Husrî’nin (413/1022) Kitâbu’l-masûn544

, İbn Hazm’ın

(456/1064) Tavku’l –hamâme’sini545 görmüş ve incelemiş olacağını muhtemel

görüyoruz.

Bu eserin batılı İslam araştırmacıları tarafından dikkatle takip edildiğini görmekteyiz. İbn Hazm’ın eserinde olduğu gibi, Moğultay b. Kılıç’ın bu çalışması üzerine ilk tercüme faaliyeti bir müsteşrik yapmıştır; daha önce de ifade ettiğimiz gibi Alman oryantalist Otto Spies tarafından Stuttgart’ta 1936 yılında basılmıştır. Diğer yandan bir başka oryantalist Robert Irwin’in, Moğultay’ı tanıtırken el- Vâdıhu’l-mübin’i öne çıkarttığını görüyoruz. Memlûklere ait literatürü konu edindiği bir makalesinde “ensab ve biyografi alanında Memlûk devrinin önemli bir şahsiyeti

Hanefi mezhebine mensub bir muhaddis” 546

diye tanıtır. 543 Moğultay b. Kılıç, el-Vâdıh, s. 168 544 Moğultay b. Kılıç, el-Vâdıh, s. 78 545 Moğultay b. Kılıç, el-Vâdıh, s. 128, 375

546 Irwin Robert, Mamluk Studies Rewiev, VII, s. 14; J. S. Meisami, Paul Starkey, Encyclopedia of

B. MEVCUT YAZMA ESERLERİ

Moğultay b. Kılıç’ın maalesef pek çok çalışması kayıptır. Bazı kütüphanelerde eksik yazma kitapları bulunmaktadır. Bu bölümde onun mevcut yazma eserlerini kısaca tanıtmak istiyoruz.

1. Şerh Çalışmaları

et-Telvîh şerhu’l Câmiı’s-Sahih

Hem Moğultay b. Kılıç’ın547

hem kaynakların adını zikrettiği et-Telvîh’in büyük

bir şerh olduğu ve yirmi cilt olarak telif edildiği ifade edilmektedir.548

Yazma nüshaları

et-Telvîh’in 328 varaktan oluşan hicri 767/1366 tarihli nesih bir yazma nüshası

(sadece 12. cildi) Beyazıd Devlet Kütüphanesi’nde bölümünde kayıtlıdır.549

204 varaktan oluşan aynı istinsah tarihli bir başka eksik nüshası ise “Evkâfu’l Musul”da bulunmaktadır. Fas’ta “Hizânetü Tatvân”da bir eksik nüshasının daha bulunduğu bilinmektedir.550

et-Telvîh”in Süleymaniye’deki nüshası; Buharî’nin Kitabu’s-sulh’unun 2. babı ile başlamakta ve Kitabu’l-enbiya’nın 54. babı ile son bulmaktadır. Buradaki son hadis Üsame (r.a)’den rivayetle gelen “Bir yerde veba çıktığını duyarsanız oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde veba çıkmış ise oradan da ayrılmayınız”551

mealindeki hadistir. 552 Bu hadisten sonra aynı babta Buharî’nin el-Câmiu’s-

Sahih’inde şerhi yapılmamış 14 hadis daha bulunmaktadır.

Bu bilgilerden ortaya çıkan sonuç şudur: Moğultay et-Telvîh’in bu cildinde Kitabu’s-sulh’un ilk babı hariç, Kitabü’ş-şurût, Kitabu’l-vasâyâ, Kitabu’l-cihad ve’s-

547

Moğultay b. Kılıç, Islahu kitabi İbni’s-Salah, s. 59, 108, 428, 440

548 İbn Fehd, Lahzu’l-elhâz, 139; İbnü’l Irâkî Ebû Zür’a, ez-Zeyl ale’l-ıber, I, 72; İbn Hacer, Lisanu’l-

mizan, VII, 17; Katip Çelebi, Keşfü’z-zünûn, I, 534

549 Süleymaniye Kütüphanesi Beyazıd bölümü no:1105 550

Fihrisü’ş-şâmil, I, 411 (nr. 608); II, 967 (nr. 224)

551 Buharî, Enbiya, 50; Tıb, 30; Hıyel, 13; Müslim, Selam, 92 (2218); Tirmizi, Cenaiz, 66; Muvatta,

Câmi’, 23

siyer, Kitâbu’l-farzı’l humus, Kitabu’l-cizye, Kitâbu bed’i’l-halk ile Kitâbu’l- enbiya’nın son 14 hadisi hariç şerhini yapmış olduğu anlaşılmaktadır.

Önemi

et-Telvîh; İbn Haldun’un (806/1405) “Buharî’nin kitabının şerh edilmesi bu

ümmetin üzerine bir borçtur. Bunu gereği gibi şimdiye kadar kimse yapamamıştır”553

diye yakındığı bir devrin mahsulüdür. Moğultay’ın, bundan başka Ebû Davud’un Sünen’i ile İbn Mace’nin Sünen’ine şerh yazdığını biliyoruz. Maalesef Ebû Davud şerhi kayıp, İbn Mâce şerhi eksiktir; sadece beş cild halinde basılmıştır. et-Telvih’in Süleymaniye Kütüphanesinde 12. cildine sahibiz. Bu nüsha üzerinde elde ettiğimiz incelemeyi ikinci bölümde ayrıca değerlendireceğiz.

Kaynaklar et-Telvih’ten özellikle talebesi İbnü’l-Mulakkin’in çok istifade ettiğini söyler. Onun hem bu eserden, hem de Moğultay’ın hocalarından Ebû

Muhammed Kutbüddîn Halebî’nin (735/1335)554

Şerhu sahîhi'l-Buhârî’sinden çokça

istifa etmek suretiyle bir şerh meydana getirdiğini kaydeder.555 Hatta İbn Hacer’in

verdiği bilgi dikkate alınır ise, İbnü’l-Mulakkın’in eseri, Moğultay’ın eseri kadar olup 20 cildi bulmaktadır. Zira İbnü’l-Mulakkın, hocasının yapmış olduğu şerhe

esasen pek az bir ziyadede bulunmuştur.556 İbnü’l-Mulakkın’in şerhi et-Tevdîh li

şerhi’l-Câmiı’s-Sahih557

günümüze kadar ulaşmış olup Kahire, Berlin, İstanbul, Halep’teki yazma eserler kütüphanelerinin farklı kısımlarında 29 farklı nüshası

bulunmaktadır.558

Şemsüddîn Kirmânî (786/1384) şerhinin mukaddimesinde, özellikle lafızların şerhinde ve manaların izahında Moğultay’ın şerhinden istifade ettiğini, yapılan taliklerin kitabın maksadını ifade etmediğini ve bu sebeple çalışmayı yeterli görmediğini söyler. Moğultay’ı daha ziyade etraf vb. kitapların tamamlayıcısı ve

553 İbn Haldun, el-Iber, I, 441; Sezgin, Buharînin Kaynakları, s. 158 554

Kutbüddin Halebî’nin (735/1335) âlî ve nazil isnadla hadisler yazdığı ve hocalarının sayısının 1000 yahut 1300'ün üzerinde olduğu belirtilir. Kıraat ve hadis alanında döneminin ileri gelenlerinden biridir. Hanefî mezhebine mensup, mütevazi, güzel ahlâklı, dindar bir kişiliğe sahiptir. bkz. Toksarı Ali, “Kutbuddin Halebî”, DİA, XXVI, s. 484

555 Ebû’l Mehâsin, Zeylü tabakâti’l-huffâz li’z-Zehebî s. 14 (Kevserî’nin ta’likinde); Sandıkçı, Kemal,

Sahihi Buharî Üzerine Yapılan Çalışmalar, s. 35

556 İbn Hacer, Mecmau’l-müesses, s. 308; Sehâvî, ed-Dav’u’l-lâmî’, VI, 102 557 Ziriklî, el-A’lâm, V, 57

tashih edeni olarak görür. Kendi şerhinin daha kuşatıcı olduğunu bununla beraber

Moğultay gibi selefi olan alimlerin çalışmalarından istifade ettiğini kaydeder.559

Kamil Miras, Buharî muhtasarı “Tecrid-i Sarih” tercümesinde Aynî ve Kastallanî gibi hadis şarihlerinden iktibasla Moğultay’ın özellikle fıkha dair

konulardaki görüşlerine temas etmektedir.560

2. Hadis İlimleri

İttisâlü muhtelifi'n-nisbe

Moğultay’ın kendi çalışmalarında atıflarda bulunduğu561

eserin müellif hattıyla

mevcut bir nüshası Fas'ta Mektebetü’l-Kettâniyye’de 4183 numarada kayıtlıdır.562

ed-Dürrü’l-manzûm min kelâmi’l-Mustafâ ma’sûm

Moğultay’ın bu çalışmada Kütüb-i sitte hadislerinin ahkama dair olan rivayetlerini cem etmiş ve en sahih olan hadisleri toplamak istemiştir. Kitabını önce ed-Dürrü’l-masûn fî kelâmi’l-Mustafa’l-meymûn adıyla; ancak daha sonra bu çalışmasını ed-Dürrü’l-manzûm min kelâmi’l-Mustafa’l-ma’sûm ismiyle yazdığını

belirtmektedir.563

Takıyyüddîn İbn Fehd’in (871/1466) verdiği bilgiye göre bu kitap kütübi sitte

imamlarının ittifak ettiği ahkama dair hadisleri ihtiva etmektedir. 564

Sehâvî (902/1496) Ebû’l-Mehâsin Yusuf b. Musa b. Şeref Malatî’nin (803/1400) hocası

Moğultay’a bu eseri okuduğunu zikreder.565

Yazma nüshaları

ed-Dürrü’l-manzûm’un yazma bir nüshası Mekke’de Câmiatü Ümmi’l-Kurâ’da bulunmaktadır. Otuz yedi varaktan meydana gelen bu nüshanın ilk sayfası mevcuttur. Burada nâsihin adı Muhammed b. Ahmed b. Ömer b. Muhammed olarak zikredilir.

559

Kirmânî, el-Kevâkibü’d-derârî, I, 159

560 Miras, Kamil, Tecridi Sarih Tercemesi, IV, 237, 275; V, 166, 167, 206, 371; VI, 462; VII, 4, 363,

418

561 Moğultay b. Kılıç, el-İ’lam, II, 589; İkmâlü tehzibi’l-kemal, III, 399 562

Zirikli, el-A’lâm, VII, 275

563 Moğultay b. Kılıç, Islâhu kitabi İbni’s-Salah, s. 111 564 İbn Fehd, Lahzu’l-elhâz, s. 139

Katalogda eserin istinsah tarihin olmadığı kaydedilmiştir.566

Eserin bir başka nüshası

ise Kahire’de (Teymûriyye) Daru’l-Kütüb’tedir ve 2. cildi mevcuttur.567

Önemi

Ahkam denildiğinde dinin hükümlerinin ihtiva eden hadisler akla gelir. Amelî hükümlerin kaynağı olan âyetlere ahkâm âyetleri, aynı türden hadislere ise ahkâm

hadisleri denilmektedir.568

Moğultay; eserin adından da anlaşılacağı üzere bu çalışmasında ahkam hadisleri konu edinmiş olmalıdır. Nitekim bazı kaynaklar onun Kütübi sitte’nin ittifak etmiş olduğu ahkama dair hadisleri “el-Ahkâm” adlı eserinde cem ettiğini

kaydetmektedir.569

3. Siyer-i Nebî

el-Hasâisü’n-nebeviyye

Brockelmann’ın; Moğultay b. Kılıç’ın Hasâisü'l-Mustafâ adıyla Kahire’de

1319/1901 yılında yayımlandığını kaydettiği570

bu eseri maalesef göremedik. Bu yüzden onu “yazma eserleri” bölümünde ayrıca zikretmeyi uygun gördük. Moğultay,

bu eserine Islâhu kitabi İbni’s-Salah’ında atıfta bulunur.571

a. Yazma nüshaları

el-Hasâisü’n-nebeviyye Kahire’deki Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de 4909, Mektebetü’l-Ezheriyye’de 1789, Fas’ta Mektebetü’l-Meğâribe’de ise 93629 numara ile kayıtlıdır.572

Eserin bir de İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi’nde mevcut bir nüshası vardır. Buradaki nüsha 1219/1803 istinsah tarihli olup, 51 varaktan meydana gelen Kitâbu zikri’l-gufrân fî şehri Ramazan adını taşıyan bir risaledir. Hâc Muhammed b. Arif Hâc Mahmûd Eyyûbî tarafından kaleme alınmıştır. Ramazan ayı, faziletleri, Kadir gecesi, Kadir suresinin nüzul sebebi, tefsiri, Ramazan bayramı gecesinin fazileti,

566

Fihrisü mahtûtati Câmiati Ümmi’l-Kurâ, II, 65

567 Fihrisü’ş-şâmil, II, 772 (nr. 29)

568 Geniş bilgi için bkz. Özel Ahmet, “Ahkâm”, DİA, I, 550

569 İbn Kâdî Şühbe, Tarih, III, 198; İbn Fehd, Lahzu’l-elhâz, s. 139; İbnü’l-Irâkî Ebû Zür’a, ez-Zeyl

ale’l-ıber, I, 73

570 Brockellmann, GAL, Suplement, II, s. 48

571 Moğultay b. Kılıç, Islâhu kitabi İbni’s-Salah, s. 111

Şevval ayı, Berat gecesi, Beyt-i Makdis ve fazileti, Mescid-i Aksâ’da kılınan namazın fazileti gibi konuları ihtiva etmekte ve ilgili hadisleri ele almaktadır. Risalenin 35-43 varak arası Moğultay b. Kılıç’ın Hasâsü’n-nebî adlı eserinin 8

sayfalık muhtasarıdır. Moğultay’ın çalışması

ةرصتخلما

صئاصلخا

= Hasâisü’l-

muhtasara şeklinde anılır. Hz. Peygamberin (s.a.s) doğumu ile meydana gelen Kisra’nın sarayındaki sütünların yıkılması, Sevr mağarasındaki örümceğin ağ örmesi, inşikâk-ı kamer, İsra, yemeğin bereketlenmesi vb. mucizelerin anlatımı ile devam

eder.

هصئاصخ نم

= Mucizelerinden (biri) denilerek Moğultay’ın kitabından

alıntılar nakledilmiş, rivayetlerde senedler hazfedilmiş, hadislerin kaynakları verilmiştir.573

b. Önemi

Hasâis sözlükte meziyetler ve üstün özellikler anlamına gelen bir kavramdır.574

Hz. Peygambere (s.a.s), Allah'ın lütfettiği özellikleri ifade eden tabir olarak kullanılır. Hasâis aynı zamanda bu konuda yazılmış eserlerin de ortak adıdır. Hasâis müellifleri, Resûl-i Ekrem'e (s.a.s) münhasır kılınan ilâhî hüküm ve lutufları genellikle farzlar, haramlar, mubahlar ve sadece ona lütfedilen üstünlükler olmak üzere gruplara

ayırmaktadırlar.575

4. Rical ve Tabakat

Târîhu selâtîni Mısır ve'ş-Şâm ve'l-Haleb

Adından da anlaşılacağı üzere Moğultay’ın Mısır, Şam ve Haleb şehirlerindeki sultanlarla ile ilgili işlediği bu eserin, yazma nüshasının Berlin Kütüphanesi’nde

9835 numara ile kayıtlı olduğu bilinmektedir.576

573

Moğultay b. Kılıç, Hasâisü’n-nebî, Süleymaniye Kütüphanesi, İbrahim Efendi 428M/4 vr. 42b, 28a

574 İbnu’l-manzûr, Lisanu’l-arab, IV, 109, 110

575 Geniş bilgi için bkz. Ahatlı, Erdinç, “Hasâisü’n-Nebî”, DİA, XVI, 277 576 Şakir Mustafa, et-Târîhu'l-arabî ve’l-müerrihûn, III, 218

5. Diğer Çalışmaları

el-Îsâl fi’l-lüga

Gerek Moğultay’ın577

ve gerekse kaynakların adını zikretmekle iktifa ettiği ve adından lügata dair bir çalışma olduğu anlaşılan eserin, müellifimizin kendi hattıyla

olan yazma nüshasının bir cildi, Fas Hizânetü'r-Rabat’ta (no. 361) bulunmaktadır. 578

Terkü’l mirâ fi’z-ziyade alâ mu’cemi’ş-şuarâ li’l-Merzübânî

Moğultay b. Kılıç, bu kitabından “Terkü’l mirâ” ismiyle söz etmektedir.579

Brockelmann bu eseri Terkü’l-mirâs fi’z-ziyade alâ mu’cemi’ş-şuarâi li’l-Merzübânî

adıyla vermekte ve Berlin’de bulunduğunu söylemektedir.580

Brockelmann’ın Terkü’l-mirâs olarak zabtı doğru olmasa gerektir; zira “Mirâ” kelimesi lugatta “cedel, münazara, tartışma” anlamına gelmekte, kişinin bir

münakaşada son sözü söyleyip şüpheyi gidermesi manasını taşımaktadır.581

Buradan yola çıkarak eserin adının tartışmayı bitiren ve sona erdiren, şüpheyi yok eden anlamında Terkü’l- mirâ olmasının daha doğru olabileceği kanaatindeyiz. Nitekim el-Vâdıhu’l-mübîn’de de kelime “miras” değil “Mirâ” şeklindedir.

Terkü’l-mirâ’nın, Merzübânî’nin Mu’cemü’ş-şuarâ’sı üzerine yapılan ziyadelikleri konu aldığı anlaşılmaktadır. Mu’cemü’ş-şuarâ’yı neşreden Abdüssettar Ahmed Ferec, girişte kitabın aslının Berlin’deki nüsha olduğunu ve istinsahının Moğultay b. Kılıç tarafından yapıldığını kaydetmektedir. O, söz konusu edilen cüz’ün sonunda yer alan şu malumata eserin giriş bilgilerinde yer vermektedir:

“Ebû Ubeydullah Merzübânî’nin Mu’cemü’ş-şuarâ’sı eseri şânı yüce Rabbine muhtaç Moğultay b. Kılıç’ın kalemiyle burada tamam olmuştur. Allah her ikisini ve bütün Müslümanları bağışlasın: Hicri 738 yılı Rebîülâhir ayının 13. Cuma günü, Zahiriyye Medresesi, Kahire… Nüshanın tamamı Muhammed b. Ali b. Yusuf b. Ziyâ

577 Moğultay b. Kılıç, el-İ’lâm, II, 175 578

Zirikli, el-A’lâm, VII, 275

579 Moğultay b. Kılıç, el-Vâdıh, s. 198 580 Brockelmann, GAL, Supplement, II, 48 581 İbn Manzur, Lisanu’l-arab, XIII, s. 90

Rıdâ (Radıyyüddin) Şâtıbî tarafından tashih edilmiştir. Hâmiş’te “Tı” harfi ile buna

işaret ettim. Allah ona merhamet etsin. Onu ve bütün Müslümanları bağışlasın…”582

Moğultay’ın, yapmış olduğu istinsahta hâmiş olarak tespitlerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Eserin musahhihi Şâtıbî, lügat ilminde devrin en önemli imamıdır ve hicri 684 yılında vefat etmiştir. Merzübânî (384/994) rivayetleri ile Moğultay’ın önem verdiği ve eserlerinden istifade ettiği alimlerden biri olmuştur. Merzübânî mutezilî olmakla suçlanmış ise de, Hattâbî ve İbnü’l Cevzî gibi hadisçiler; bu inanca sahip olmakla hadis rivayetinde gayri sika olacağı manası taşımayacağına hükmetmişlerdir. Nitekim Moğultay, onun rivayetleri ile ilgilenmiş ama mutezilî olduğu için onu medhü sena etmemiştir. Moğultay’ın görüşleri nedeniyle Mutezile’yi tenkit ettiği görülür.583

a. Yazması (Baskısı)

Ebû Ubeydullâh Merzübânî Mu’cemü’ş-şuarâ’sında 5000 kadar Arap şairinin biyografisine alfabetik olarak yer vermektedir. Ne yazık ki ikinci cüzü zamanımıza ulaşmıştır. Kitabın iki baskısı gerçekleştirilmiştir. İlk baskısı Kahire’de 1354/1934 yılında Mektebetü’l-Kudüs tarafından yapılmış, ta’lik ve tashihini müsteşrik Fritz

Krenkow gerçekleştirmiştir. Bu çalışma Âmidî’nin (371/981)584

el-Mü’telif ve’l- muhtelif’i ile birlikte basılmıştır. İlk 198 sayfası Âmidî’nin el-Mü’telif ve’l-muhtelif’i, 200 ile 556 sayfaları arasındaki kısmı da Merzübânî’nin Mu’cemü’ş-şuarâ’sıdır. Diğer baskı Abdüssettar Ahmed Ferec’in tahkiki ile Dâru ihyâi’l-kütübi’l- arabiyye 1379/1960 yılında Kahire’de gerçekleştirilmiştir. Her iki basım, Kahire’de Daru’l- kütüb’ün “Tarih” kısmında 5149 numara ile kayıt altına alınan Berlin’deki nüshanın aynısıdır.585

b. Önemi

582 Merzübânî, Mu’cemü’ş-şuarâ, s. 516 (Kahire, 1354/1934 , thk.Fritz Krenkow) 583 bkz. Moğultay b. Kılıç, el-İ’lâm, I, 232, 380

584 Ebû'l-Kâsım Hasen b. Bişr b. Yahya Âmidî (371/981) Arap dili ve edebiyatı münekkitlerindendir.

Eseri el-Mü’telif ve'l-muhtelif’in en önemli özelliği; belli bir sahada, meşhur adları, aynı olan şahısları birbirinden ayırmak maksadıyla yazmasıdır. bkz. Durmuş, İsmail, “Âmidî”, DİA, III, 55- 56

Moğultay, Merzübânî’nin eseri hakkında; “ziyade” niteliğinde bir çalışması

bulunduğunu ve adının Terkü’l-mirâ olduğunu belirtmektedir.586

Bir başka yerde bu

çalışmasının bir nevi istidrak olduğunu görmekteyiz.587

Eserin Berlin’de Brockelmann tarafından Terkü’l-mirâs adıyla tespit

edilmesi588, Mu’cemü’ş-şuarâ’nın ilk baskısının Berlin’deki nüshanın fotokopisinden

Kahire’de 1354/1934 yılında ta’lik ve tashihini yapılarak müsteşrik Fritz Krenkow

neşredilmesi589

ve bu nüshanın sonunda Moğultay tarafından kalem alındığını gösteren “Merzübânî’nin Mu’cemü’ş-şuarâ’sı eseri şânı yüce Rabbine muhtaç

Moğultay b. Kılıç’ın kalemiyle burada tamam olmuştur…”590

şeklinde bir ibarenin yer alması Terkü’l-mirâ ile Mu’cemü’ş-şuarâ arasında irtibat olduğunu göstermektedir. Ancak bu konuda İslam Ansiklopesi’ninin yukarıda adı geçen müelliflerle ile ilgili maddelerinde yaptığımız tetkiklerde eserin Moğultay b. Kılıç ile irtibatından bahsedildiğini göremedik.

Öte yandan İbn Hacer’in, adı geçen çalışmada musahhih Rıdâ (Radıyyüddin) Şâtıbî’nin (684/1285) görüşlerine (Terkü’l-mirâ hâmişinde) kıymet verdiği de anlaşılmaktadır. Mesela Sahabi Cessâme b. Kays’ın (r.a) annesi, Ebû Süfyan’ın kızkardeşi Fâhıte binti Harb’tir. Nebi (s.a.s) ile birlikte Merzübânî’ye göre Huneyn’de bulunmuştur. Moğultay hâmişte Huneyn değil de Hayber Vak’ası diye

düzeltmiştir.591

İbn Hacer bunu dikkate almış, Fâhıte binti Harb’in Hayber

Vak’as’ında bulunduğunu söylemiştir.592

586 Moğultay b. Kılıç, el-Vâdıh, s. 198 587 Moğultay b. Kılıç, el-Vâdıh, s. 215 588 Brockelmann, GAL, Supplement, II, 48 589

Sâmerrâî, Mu’cemü’ş-şuarâ li’l-Merzübânî, s. 8

590 Merzübânî, Mu’cemü’ş-şuarâ, s. 516 (Kahire, 1354/ , thk.Fritz Krenkow) 591 Merzübânî, Mu’cemü’ş-şuarâ, s. 253