• Sonuç bulunamadı

C. MEVCUT OLDUĞU BİLİNMEYENLER

2. Tabakat ve Rical

Etrâf; Mizzî’nin (742/1341) meşhur eseri Tuhfetü’l-eşrâf bi ma’rifeti’l-etrâf adını taşıyan çalışmasıdır. Mizzî bu eserinde sahabe, tabiîn ve tebeu’t-tâbiîne ait

602

Safedî, A’yanu’l-asr, V, 434; İbn Hacer, Lisanu’l-mizan, VII, 17; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, IV, 216, İbn Fehd, Lahzu’l-elhâz, s. 133

603 Zeylâî, Nasbu’r-râye, I, 293 604 İbn Hacer, İnbâu’l-ğumr, VI, 22

1391 müsnedde mevcut 19.626 hadisi ravilerin isimlerini alfabetik vermek zuretiyle ele almaktadır. Kütüb-i sittedeki bütün hadisler ravilerine göre eserde tedvin edilmiş, musannif tarafından hadisler müsned veya mürsel olmasına göre tasnife tabi

tutulmuştur.605

Moğultay bu kitaba dair tenkitlerini bir araya getirmek için Evhâmü'1-Etrâf’ını yazmıştır. Böylece onun bu konuda ilk tetkiki başlatmış olması sebebiyle önemli bir görevi icra ettiği kanaatini taşımaktayız. Sonraki muhaddislerinden İbn Hacer Askalânî; Mizzî’nin söz konusu eserindeki bazı hataları tashih ve eseri ikmal maksadıyla en-Nüketü'z-zırâf ale’l-Etrâf adlı bir kitap telif etmiştir. Moğultay’ın çalışmasının günümüze ulaştığı bilinmiyor, İbn Hacer’in kitabı ise mevcuttur.

İbn Hacer’in bu eseri ile Moğultay’ın kitabı arasındaki irtibat nedir?

İbn Hacer, Moğultay b. Kılıç’ın çalışmasının ismini Teakkub ale’l-Etraf olarak

zikrederken 606 , en-Nüketü'z-zırâf ale’l-Etrâf’ında ondan “cüz” olarak

bahsetmektedir.607

en-Nüketü'z-zırâf’ın mukaddimesinde verdiği bilgilere göre İbn Hacer, Moğultay b. Kılıç’ın hatalarına dikkat çekmektedir. Esasen, onu böylesi bir çalışmaya iten sebep özellikle Fas bölgesinden bir kısım ilim ehlinin ısrarlı talebi olmuştur. Anlaşılan o ki, İbn Hacer, eserinde konu ile ilgili hem hocası Veliyyüddin Irâkî’nin (826/1422) haşiyelerinden, hem de Moğultay ’ın Evhâmü’l-Etraf’ından

istifade etmiştir.608

Moğultay’ın Etrâf bi tehzibi’l-Etrâf609 adını taşıyan çalışması ile

Evhâmu’l-Etraf’ının aynı olduğu da düşünebilir.

Etraf eserler, ravi adı (sahabi veya tabiî) dikkate alınarak alfabetik olarak hazırlandığından bir manada müsned türü çalışmalar kabul edilebilir. Ancak müsnedlerde hadislerin tamamı yer aldığı halde bu eserlerde rivayetlerin sadece belli bir kısmı verilmektedir. Moğultay’ın etraf çalışmalarını yaptığı zaman, hiç kuşkusuz günümüzdeki mu’cem (concordance) veya miftah türü eserler yoktur. Bu yüzden çalışmasının, rivayetleri bir arada görmek için önemli yeri olduğu düşünebilir.

605 Mizzî, Tuhfetü’l-eşrâf, I, 12-15 (Muhakkikin verdiği eserin giriş bilgilerinden ihtisarla) 606

İbn Hacer, Lisanu’l-mizan, VII, 19

607 İbn Hacer, en-Nüketü’z-zırâf, I, 7

608 İbn Hacer, en-Nüketü’z-zırâf, I, 4, 5, 6; ayrıca bkz. Suyûtî, Tabakâtü’l-huffâz, s. 538 609 Moğultay b. Kılıç, İkmâlü tehzibi’l-kemâl, V, 85,86

Mizzî’nin eserine Ebû Zür’a Irâkî ve Zehebi de birer ihtisar yapmış ve hocalarının yanılgıya düşmüş olduğu yerleri açıklamayı hedeflemişlerdir. Ebû Zür’a Irâkî’nin eserinin adı el-Etrâf bi evhâmil’l-Etrâf’tır.

İbn Hacer Askalânî, hocası Mizzî’nin eseri Tuhfetü’l-eşrâf’ta yapmış olduğu hatalar ile eksiklikleri ikmal etmek için en-Nüketü’z-zırâf adlı eserini yazmıştır. İbn Hacer’in bu eseri ile asıl kitap Tuhfe’yi İbn Fehd Mekkî (760/1359) de İşrâf ale’l- cem’ beyne Nüketi’z-zırâf ve Tuhfeti’l-İşrâf adlı eserinde bir araya getirmiştir.610

Ebû Zür’a Irâkî eseri el-Etrâf bi evhâmi’l Etrâf’ta hocasının hatalarını tespit ettikten sonra bunları bir kitap haline getirdiğini; Moğultay b. Kılıç’ın bu konudaki eserine sonradan vâkıf olduğunu ve Mizzî’nin vehme düştüğü yerlerde Moğultay’a

mutâbaat ettiğini zikretmektedir. 611

Moğultay’ın bu eserinin, Mizzî’nin talebelerinden Ebû’l-Fidâ İmâdüddin İsmail b. Muhammed b. Berdis Alâüddin Ba‘lebekkî (786/1384) tarafından Buğyetü’l-erîb fî ihtisâri’t-tehzîb adıyla ihtisar

edildiği de söylenir; ancak kitap mevcut değildir. 612

Kitâbu’l mûdıh

Moğultay’ın başka kaynaklarda zikredilmeyen bu kitabına eserinde atıflar yaptığını görmekteyiz. Harb b. Meymûn Ensarî’nin biyografisini ele alırken, onun Ebû’l Hattab ile karıştırıldığını, bu iki kişinin aynı şahıs olabileceğini, bunu Kitâbu’l- mûdıh’ta geniş olarak ele aldığını zikreder.613

Kitabın bir başka yerinde biraz daha açıklayıcı bilgi vardır. Burada Moğultay, Ali b. Ebî Talha Salim b. Muhârik Hâşimî hakkında bilgi verirken şunları kaydeder: “Mizzi; ‘Hatib el-Bağdadî; Ahmed b. Hanbel, Sevrî’den rivayette bulunan Ali b. Ebî Talha’nın Kufeli değil de Şamlı olduğunu söylerken yanılmıştır’ diyor. Oysa biz bu konuyu Kitâbu’l-mûdıh’ta açıkladık.”

Moğultay daha sonra Hatib el-Bağdadî’nin Kitâbu’l mûdıh li evhâmi Ebî Abdillah Buhârî fi’t-Târihi’l-kebir614

adlı kitabına atıfta bulunur ve şöyle der:

610 bkz: Kettâni, Risâle, (Hadis literatürü, ter. Yusuf Özbek), s. 371, 6 nolu dipnot 611 İbnü’l Irâkî, el-Etrâf bi evhâmi’l-Etrâf, s. 31

612

Mizzî, Tehzîbü’l-kemâl, I, 64 (muhakkikin giriş bilgilerinde); Şenel, Abdülkadir, “İbn Berdis”, DİA, XIX, 370; Kandemir, Yaşar, “Kemâl”, DİA, XXV, 224

613 Moğultay b. Kılıç, İkmâlü tehzibi’l kemal, IV, 26

“Kitâbu’l-mûdıh buradaki Ali olsun veya ismi Ali olan kişileri içine alan (müfredât

türü) bir kitap değildir.” 615

Moğultay eserindeHatib el-Bağdadî’nin Mûdıhu evhâmi’l cem’ı ve’t-tefrîk’ını

kaynak olarak kullandığına göre eseri görmüş de olabilir. 616

Hadis edebiyatında ravinin bilinmesinden ibaret cehalete yol açan aynı raviye ait değişik isim, künye, lakap veya nisbeleri açıklayan; bu konuda düşülen hataları izah etmek üzere yazılan kitaplara Mûdıh denilir. Müfredât ise isim, künye ve

lakapları tek olan veya nadir görülen şahısları ihtiva eden çalışmalardır.617

Bu bilgileri dikkate alarak Moğultay’ın Kitâbu’l-mûdıh çalışmasının nâdir isimler, künyeler, lakapları içine alan bir kitabı olduğunu söyleyebiliriz.

el-Fâsıl beyne’l-Hâfil ve kitabi’l Kâmil

el-Kâmil’in müellifi İbn Adî (365/976) devrin önemli hadîs hafızı ve münekkitlerindendir. Güçlü bir hafızaya sahiptir, hadislerde bulunan gizli kusurlar (illetler) ve hadis ricali konularında otoritedir. Hemen hemen bütün cerh ve ta'dîl âlimleri onun hadis râvileri hakkındaki görüşlerini delil kabul eder. İbn Adî’den önce de elbette zayıf râvileri ele alan eserler yazılmıştır; ancak onlar, el-Kâmil kadar geniş muhtevalı değildir. Nitekim Tâcüddin es-Sübkî, el-Kâmil gibi bir eserin daha önce yazılmadığını söylemiş, onun adına uygun mükemmellikte bir kitap olduğunu belirtmiştir. İbn Adî'den sonraki cerh ve ta'dîl imamları bu eserden nakillerde

bulunmuşlardır.618

Diğer eser ise İbnü'r-Rûmiyye Ebü'l-Abbâs Ahmed b. Muhammed İşbîlî (637/1239) tarafından yazılmış hacimli bir zeyl olan el-Hâfil fî tekmileti’l-Kâmil adlı

kitaptır. İbnü'r-Rûmiyye de muhaddislerin hayatını ve güvenilirlik derecelerini iyi

bilen devrin önde gelen münekkit hadis alimlerinden biridir. İbn Nukta onun sika bir hadis hafızı olduğunu söyler. Kendisinden Bağdat’ta İbnü'd-Dübeysî, Mısır'da İbn

Nukta gibi âlimler faydalanmıştır.619

615 Moğultay b. Kılıç, İkmâlü tehzibi’l kemal, IX, 347 616

a.g.e, II, 229

617 Konu ile ilgili çalışmalar ve geniş bilgi için bkz. Uğur, Müctebâ, Hadis İlimleri Edebiyatı, s. 188 618 Bkz: Başaran, Selman, “İbn Adî”, DİA, XIX, s. 297

Moğultay b. Kılıç’ın el-Vâdıhu’l-mübin’inde de ismen bahsettiği620

ve el-Fâsıl beyne’l- Hâfil ve kitabi’l-Kâmil” adını vermiş olduğu bu eseri, yukarıda adı geçen ricalu’l hadis ilminin önemli alimleri İbn Adî ile İbnü’r-Rûmiyye’nin söz konusu iki eseri üzerine yapılan bir çalışmadır.

Moğultay’ın bu çalışması hakkında kaynaklarda yazma veya matbu herhangi bir nüshası olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Kitabın, el-Hâfil ve el-Kâmil adıyla tanınan iki rical çalışmasının ravileri ile ilgili ikmal niteliğinde olmasını ve mukayeseli bir çalışma niteliği taşımasını muhtemel görüyoruz.

Hâşiye alâ Üsdi’l-ğâbe li’bni’l-Esîr

Moğultay b. Kılıç; bu haşiye çalışmasını İzzüddin İbnü’l Esîr’in (630/1233) Üsdü’l-ğâbe adlı eseri üzerine yapmıştır.

İbn Hacer Askalânî sahabe biyografilerine ayırmış olduğu eseri el-İsabe’de Hâşiye alâ Üsdi’l-ğâbe adlı çalışmayı kaynak göstermekte ve onu müellifin el

yazısından okuduğunu ifade ederek nakillerde bulunmaktadır.621

Kitabü’l-muhadramîn

Moğultay b. Kılıç, bu eserinden Islâhu kitabi İbni’s-Salah adlı çalışmasında

bahsetmektedir.622

Adından da anlışılacağı gibi çalışma muhadramlar hakkındadır. Muhadram; cahiliye devrinde yaşayan, Hazreti Peygamberin (s.a.s) devrini idrak eden fakat

onunla sohbeti bulunmayan Müslümanlara verilen özel bir isimdir.623

Muhadram, Resûl-i Ekrem (s.a.s) döneminde yaşadığı için ashap arasında yer alması gerekirken, Peygamberimizi (s.a.s) mümin sıfatıyla göremediği için de sahabeden sayılamamıştır. Sahabe ile görüştüğü için tabiînden sayılsa da Resûlullah’ın (s.a.s) devrinde yaşadığından muhadramları farklı görenler de olmuştur.

620

Moğultay b. Kılıç, el-Vâdıhu’l-mübin, s.44

621 İbn Hacer, el-İsâbe, I, 377 (544); 485 (829); 648 (1345); IV, 29 (4596); V, 216 (6832) 622Moğultay b. Kılıç, Islâhu kitabi İbni’s-Salah, s. 470

Müslim b. Haccâc'ın (261/874) günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmeyen ve yirmi kadar muhadram râvinin adına yer verilen Kitâbü'l-muhadramîn adlı eseri bu

konuda telif edilmiş ilk eser kabul edilir.624

Hakim Nisabûrî (405/1014), İmam Müslim’in (261/874) kitabını kendi hattıyla

okuduğunu söylemekte ve eserinde 20 kadar muhadramın ismini vermektedir.625

Moğultay b. Kılıç; İbnu’s-Salah’ın, Kitâbü'l-muhadramîn’deki isimlere iki kişi

daha ilave ettiğini açıklar.626

Söz konusu edilen muhadram isimlerin sayısını yüze

çıkardığını, hatta bu konuda bir de kitap telif ettiğini zikreder.627

Moğultay b. Kılıç Kitâbü'l-muhadramîn’in kaybolduğuna dair bir bilgi vermemektedir. Dolayısıyla Müslim’in kitabını kendi devrinde görmüş olmalıdır.

Men urife bi-ümmihî

Gerek Moğultay b. Kılıç’ın kendi eserlerinde628

ve gerekse ondan bahseden

kaynaklarda Men urife bi-ümmihî629 adlı bir çalışma bulunduğundan bahsedilir.

Suyutî Tedrîbu’r-râvi’de müttefik ve müfterik konusunu kısımlara ayırarak açıklarken, annelerine nispet edilerek tanınan ravilere sözü getirir. Bu konuda Moğultay b. Kılıç’ın 63 varak halinde çok güzel bir eser tasnif ettiğini, ancak

kendisinin bunu görme imkanı olmadığını ifade eder.630

Muâhazât alâ kitabi’s-Sikât li’bni Hibban

Moğultay’ın eserlerinde atıf yapmış olduğu bu çalışma, Kitabü’s-sikât’ına sika olmayan ravileri de alması sebebiyle muhaddis İbn Hibban’ı tenkit etmiş olduğu eseridir. 631

Moğultay’ın aynı konuda olduğunu düşündüğümüz bir birine benzer iki çalışması daha vardır. Bunlardan ilki Tenkîhu’l ezhân fî tehzîbi’s-sikât li’bni

624

Efendioğlu Mehmet, “Muhadram”, DİA, XXX, s. 395

625 el-Hâkim, en-Nisabûrî, Marifetü ulûmi’l-hadis, s. 44

626 İbnu’s-Salah’ın ilave ettiği iki kişinin isimleri şöyledir: Ebû Müslim Havlânî (62/682) ve Ahnef b.

Kays (67/687) (Bkz: İbnu’s-Salah, Ulumü’l-hadis, s. 152)

627

Moğultay b. Kılıç, Islâhu kitabi İbni’s-Salah, s. 470 (Moğultay’ın talebeleri yanında yetişmiş olan Sıbt İbnü’l Acemî de (841/1437) günümüze ulaşan Tezkiretü't-tâlibi'1-mu'allem bi-men yükâlu

innehû muhadram, adlı eserinde 155 muhadram hakkında bilgi vermektedir.) Bkz: Efendioğlu,

Mehmet, “Muhadram”, DİA, XXX, s. 395

628

Moğultay b. Kılıç, el-İnâbe, I, 54 ;

629 bkz. İbnü’l Irâkî Ebû Zür’a, ez-Zeyl ale’l-ıber, I, 71-73 630 Suyûtî, Tedrib, II, 337

Hibban’ıdır. Müellifin rical tenkidine dair eseri İktifâ’da bu çalışmasından

bahsettiğine ve vermiş olduğu bilgide bu eserine isnad ettiğine göre632 Tenkîhu’l

ezhân’ın İbn Hibbân’ın eserindeki ricali hakkında olduğunu söyleyebiliriz. Zira Moğultay, adına es-Sikat dediği halde İbn Hibban’ı, söz konusu eserine sika olmayan ravileri de almakla eleştirmektedir. Nitekim; Asım b. Ömer b. Hafs b. Asım isimli raviyi İbn Hibban’ın bir defasında “es-Sahih”inde, diğer bir keresinde de Kitabu’l- mecrûhîn’de zikretmesini doğru bulmaz. Muâhazât alâ kitâbi’s-sikât’ta bunun neden

bu şekilde olduğunu izah ettiğini açıklayarak İbn Hibban’ı bu eseriyle tenkit eder. 633

Moğultay’ın aynı konudaki diğer çalışmasının adı Nazmu’l mercan fi’l kelâmi alâ sahihi İbni Hibban’dır.634

Muhtasaru İkmâli tehzibi’l-Kemâl

Moğultay’ın talebesi Irâkî’den (806/1403) nakleden oğlu Veliyyüddin Irâki (826/1422); babasının, Moğultay b. Kılıç’ın, Mizzî’nin Tehzibü’l-Kemâl’ine bir ikmal çalışması yaptığını belirtir. Kitabında onun sert ifadeleri bulunduğunu, çalışmasının pek çok faydaları haiz olduğunu ve müellifin daha sonra bu eserini

ihtisar ettiğini nakleder.635 İbn Fehd de (871/1466) bu bilgiye yer verir.636 Anlaşılan

o ki, Moğultay, İkmâlü tehzibi’l-Kemâl’ini kendisi ihtisar etmiştir. Ahzü bi’l-cezm fî zikri mâ fihi hûlife İbn Hazm

İbn Hazm’ın hadis anlayışı ile ehli sünnetin hadis ilmine bakışı arasında bilindiği üzere farklar söz konusudur. İbn Hazm; isnadın muttasıl olmasını hadislerin sıhhatinin vazgeçilmez şartı olarak kabul etmekte ve mürsel hadisi delil kabul etmeleri sebebiyle Hanefîler’le Mâlikîler’i ve aynı gerekçeyle Buhârî’deki muallak hadisleri eleştirmektedir. O, iki ve daha fazla ravinin rivayet ettiği hadisi, her tabakada çok sayıda râvi tarafından rivayet edilen hadisler gibi mütevâtir olarak kabul eder. Hadislerin semâ, kıraat, mükâtebe ve münâvele yollarından biriyle öğrenileceğini; icazet, i'lâm, vasiyyet ve vicâde usulleriyle hadis rivayet etmenin doğru olmadığını söylemektedir. İbn Hazm, sahabenin “Şöyle yapmak bize

632 Moğultay b. Kılıç, el-İktifâ, I, 190 633

bkz. Moğultay b. Kılıç, İkmâlü tehzibi’l-kemal, VII, 112; el-İktifâ, II, 5; el-İ’lâm, I, 155; V, 413

634 Moğultay b. Kılıç, el-İ’lâm, III, 60 635 İbnü’l Irâkî, Zeyl ale’l-ıber, s. 72 636 İbn Fehd, Lahzu’l-elhâz, s. 139

emredildi” veya “Şunu yapmak bize yasaklandı” şeklindeki ifadelerine bakarak, o emir veya yasağın kesin biçimde Hz. Peygamber'e (s.a.s) nisbet edilmesini doğru bulmaz. Nitekim Zehebî ve Sehâvî gibi hadis âlimleri, hadis münekkitleri arasında zikrettikleri İbn Hazm’ın yaklaşık 880 râvi hakkında cerh veya ta'dîl hükmü verdiğini tespit etmişler; ancak onun ravi ve hadislerle ilgili eleştirilerinin ihtiyatla

karşılanması gerektiğine dikkat çekmişlerdir.637

İbn Hazm’ın hadis ilmindeki yerine bu şekilde kısaca işaret ettikten sonra, Moğultay’ın, günümüze ulaşmayan Ahzü bi’l-cezm adlı eserinin adından yola çıkarak, İbn Hazm’ın görüşlerine katılmadığı bazı hadislerin rivayetine dair bilgileri tahlil etmiş olabilir diye düşünüyoruz.

Zahid Kevserî’nin de belirttiğine göre hocası Kutbuddin Halebî el-Kıdhu’l- muallâ fi’l kelâmi alâ ba’zı ehâdisi’l-muhalla li’bni Hazm adlı eserini, İbn Hazm’ın Muhallâ adlı kitabında yer alan raviler hakkında yazmıştı. Burada onun bazı sahabilerle güvenilir ravileri, cerh ve tadile yönelik evhamlarını, rivayet etmiş olduğu

kimi rivayetlerin tashih ve illetlerini ortaya koymak istemiştir.638

Bu arada hadisçiliği hakkında yapılan araştırmalarda İbn Hazm’ın, fazla araştırma yapmadan ravileri meçhul olarak nitelendirmekle itham edilen alimlerden biri olarak kabul edildiğini hatırlamakta fayda vardır. Nitekim onun, Endülüs’ün çeşitli merkezleri dışında bir ilim yolculuğu yapmadığı ve bu yüzden de doğuyu ve oralarda yetişmiş alimler hakkında bilgiyi kendisine ulaşan kitaplardan ve şifahî

rivayetlerden elde ettiği söylenmektedir.639

Hiç kuşkusuz, her muhaddisin raviyi cerh ve tadil ederken bir metodu bulunduğu gibi İbn Hazm’ın da kendine özgü bir

yaklaşımı vardır.640

Moğultay b. Kılıç, ravi İsrail b. Yunus b. Ebî İshak Sebîî hakkında malumat verirken, İbn Hazm’ın ondan rivayette bulunan Ebû’l-Anbese’nin meçhul olduğuna dair görüşünü tenkit eder. İbn Hazm’a göre Ebû’l-Anbese zayıftır; Moğultay b. Kılıç ise onun zayıf olmadığı söyler. Onunla ilgili görüşlerini “İbn Hazm’ın âlimlere ters

637 Ünal, İsmail Hakkı, “İbn Hazm/Hadis İlmindeki Yeri”, DİA, XX, s. 58 638 İbn Fehd, Lahzu’l elhâz, s. 14

639

Başaran, Selman, “Tirmizi ve İbn Mâce’yi İbn Hazm’ın Mechul Olarak Vasıflandırması”, Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sy. 2, c. 2, 1987, s. 21

640 Başaran, Selman, “İbn Hazm’a Göre Hadis rivayetinde ‘Mechûl’”, Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi

düştüğü hususlar” diye tercüme edebileceğimiz Ahzü bi’l-cezm’inde ele aldığını zikreder.641

Kitabu’l-muhallel

Bu çalışmanın ricale dair olmasını kuvvetle muhtemel buluyoruz. Moğultay bu kitaptan; Asım b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab Umerî’nin biyografisini verirken bahsetmekte ve Bezzar, İbnu’l-Carud, İbn Sa’d, Ukaylî, gibi alimlerin onu zayıf gösterdiklerini, Buharî’nin de onu “Münkeru’l hadis” kabul ettiğini söylemektedir. Müellif; İbn Hibban ile İbn Şahin’in ise onu Sikât adlı eserlerine almış olmalarına bir mana veremez. “İbn Hibban onun hakkında “lâ yecûzü’l ihticâcu bihi” dediği halde Sikât’ine neden alıyor? İbn Şahin, onu “es-Sikât”ında neden zikrediyor?” diye sorar. Ardından şöyle der: “Biz buradaki hususları

delilleriyle birlikte el-Muhallel adlı kitabımızda izah ettik.”642

Moğultay’ın yine ricale dair el-İktifâ’sında 643

bu çalışmaya atıfta bulunmasından onun ricale dair bir eser olduğu sonucunu çıkartmak mümkündür.

Ref’u’l irtiyâb fi’l kelâm ale’l-Lübâb

Moğultay b. Kılıç’ın zikrettiği644

bu çalışması, adından da anlaşılacağı üzere el- Lübab adlı eser ile ilgilidir. el-Lübâb meşhur ensab kitapları arasında yer alan Sem’ânî’nin (562/1166) Kitâbü’l-Ensâb’ına İzzüddin İbnül Esir Cezerî’nin (630/1232) yazmış olduğu ihtisar çalışması olup el-Lübâb fi ma’rifeti ensâb=el- Lübâb fî tehzibi’l ensab adını taşımaktadır.

3. Siyer-i Nebî

Delâilü’n-nübüvve

Bilindiği üzere Delâilü’n-nübüvve adını taşıyan eserler, peygamberlik müessesesini özellikle Hz. Muhammed'in (s.a.s) peygamberliğini ispatlamak amacıyla kaleme alınan çalışmaların ortak adıdır; bir peygamberin bizzat gösterdiği

641

Moğultay b. Kılıç, İkmâlü tehzibi’l-kemal, II, 129

642 Moğultay b. Kılıç, İkmâlü tehzibi’l-kemal, VII, 112 643 Moğultay b. Kılıç, el-İktifâ, II, 5, 6

veya peygamberliğine alâmet olmak üzere kendisi dışında meydana gelen tabiat üstü olayları konu edinen, peygamberin getirdiği ilkeleri ilmî tahlillere tâbi tutarak bunların ilâhî kaynaklı olduğunu, dolayısıyla o peygamberin de hak peygamber

olduğunu ispatlamayı amaçlayan çalışmalardır.645

Siyer-i Nebî’ye dair çalışmaları ile bilinen Muhammed b. Yusuf Şâmî

Sâlihî’nin (942/1535) eserinde 646

ismini gördüğümüz Moğultay’ın Delâilü’n- nübüvve’sinin mevcudiyeti hakkında bilgimiz yoktur.

Tuhfetü’l cesîme li- İslâmi’s-Seyyide Halime

Bazı kaynakların zikrettiği bilgiye göre, cüz niteliği taşıyan bu eserinde Moğultay b. Kılıç, Peygamberimizin (s.a.s) süt annesi Halime’nin Müslüman olmadığına dair ortaya atılan iddialara cevap vermekte ve hocası Dimyâtî’nin hata

ettiği konuları açıklamaktadır.647

Eser günümüzde kayıptır.

4. Hadis İlimleri

ez-Zeyl alâ kitâbi İbn Nukta

Moğultay b. Kılıç’ın yazmış olduğu bu eser; hadis ilminin önemli konularından biri olan muhtelif ve mu’telif ilmiyle ilgilidir.

Muhtelif ve mu’telif; lakap ve neseblerden yazılış (hat) yönünden aynı, fakat okunuş itibariyle farklı olanlara verilen bir isimdir. Hadiste geçen ravilerin; isim, lakap ve neseplerinin doğru olarak bilinmesi icap eder. Çünkü raviler, adalet ve zabt yönünden birbirlerinden farklı oldukları gibi rivayet etmiş oldukları hadisleri de aynı derecede olmaz. Bu sebeple, bir hadisçinin hadis ravilerinin isimlerini, anıldıkları lakap ve neseplerini, bilhassa yazılış yönünden aynı oldukları halde okunuş ve söyleniş itibariyle farklı olanların ayırt edilmelerini bilmesi ilmî bir zorunluluk kabul edilir.648

645

Yavuz, Şevki Yusuf, “Delâilü’n-nübüvve”, DİA, IX, 115

646 Şâmî, Sübülü’l-hüdâ, I, 330, 347

647 Şâmî, Sübülü’l-hüdâ, I, 382, 383, 384; Bağdatlı, Hediyyetü’l-ârifin, VII, 413 (8174) 648 Koçyiğit, Talat, Hadis Istılahları, s. 336

Geçen ravi adlarının iyi tespit edilebilmesi için pek çok çalışma yapılmıştır. Bu konuda eser veren önemli isimlerden ilki Dârekutnî (385/995) ile halefi Abdülganî b. Saîd (409/1018) olmuştur.

Muhtelif ve mu’telif konusunda yapılan pek çok eser içinde en güzel bulunanı “İbn Mâkûla” diye bilinen Ebû Nasr Alî b. Hibetullâh b. Alî Iclî’nin (475/1082) yapmış olduğu çalışma kabul edilir. Hocası Hatîb Bağdâdî’den sonra “ikinci Hatîb”

diye meşhur olmuştur; eserinin adı İkmâl’dir.649

Moğultay b. Kılıç’ı öne çıkaran en önemli özellik yazdığı ikmal ve istidrakleridir. Bazı kaynaklar, onun okuduğu eserlerde gördüğü hataları düzeltmesini ve onlara ilâvelerde bulunmasını en önemli meşgalesi olarak

zikretmektedir.650

Katip Çelebi, Moğultay b. Kılıç’ın zeyli hakkında “Onun eseri büyük bir zeyldir. O, İbn Nukta’nın kitabında geçen isimlerin çoğuna şairleri ve arapların

neseplerini de eklemiştir” demektedir. 651

İbn Hacer; İbn Nukta’nın İkmâl’i üzerine yapılan çalışmaları değerlendirirken, Moğultay b. Kılıç’ın yazdığı zeyl hakkında şöyle demektedir:

“Onun bu eseri büyük bir zeyldir; ancak içinde pek çok hata, gereksiz bilgi ve

tekrarlar bulunmaktadır.”652

Moğultay b. Kılıç’ın mu’telif ve muhtelif konusuna dair bu çalışması bazı kaynaklarda farklı isimlerle zikredilir.

Sehavi onun, Zeyl alâ kitab-i Ebû Hamid b. Sâbûnî (680/1281) ve Mansur b.