• Sonuç bulunamadı

IRAK TÜRKMEN CEPHESİ TÜRKİYE TEMSİLCİLİğİ ENfORMASYON SORuMLuSu ADİL SELBİ

31 AğuSTOS 2010

Ayrıca Kuzey Irak partileri için de bu bölge çok önemliydi. Bu partiler Telafer’i siyasi anlamda ele geçirmeye çalıştılar, ama başarılı olamadılar.

Bütün bu gelişmeler o dönem basına da yansıdı.

İşte bu olaydan sonra Telafer üzerindeki baskı-lar artmaya başladı. Farklı şekillerde bu bölge-de huzursuzluk yaratmaya çalıştılar. Daha son-rasında Şii-Sünni ayrımını körüklediler. Ama Telafer’deki insanlar veya aşiretler aralarındaki mezhep farklılıklarına rağmen uzun zamandır birlikte barışçıl çerçevede yaşamışlardır ve ara-larında ayrıca akrabalık bağıda bulunmaktadır.

Aynı aşiret içerisinde Sünni ve Şii olan insanlar bulunmaktadır. Bundan dolayı yaşanan olaylar arkasında başkalarının olduğuna inanmaktayız.

Çünkü eğer gerçekten böyle bir Şii-Sünni me-selesi olsaydı, bunun yıllar önce ortaya çıkması gerekirdi.

Siz ne zamana kadar Telafer’de öğretmenlik yaptınız?

Ben 2005 yılına kadar orada öğretmenlik yap-tım.

Daha sonrasında ne oldu?

Daha sonra durum daha da kötüleşti. 2004’te Amerika Telafer’de büyük bir askeri operasyon yaptı. Biz bu operasyondan sonra Telafer’e gel-diğimizde durum gerçekten kötüydü. Birçok farklı gruplaşmalar ortaya çıkmıştı. Aynı za-manda Amerika’nın bu bölge üzerindeki baskısı devam ediyordu. Ama en önemlisi 2005 yılına geldiğimizde Telafer bölgesinin tamamen peş-mergenin silahlı birlikleri tarafından kontrol edildiğini gördük. Telafer’den başka şehirlere gitmek iyice zorlaşmıştı. Irak Türkmen Cep-hesi çalışanlarına yönelik suikast saldırıları ol-du ve birçoğu da tutuklandı. Biz Irak Türkmen Cephesi olarak tüm bu yaşananlara rağmen Telafer’de barışı sağlamak mücadele ettik. Kürt yetkililerle ve Amerikalılarla görüştük ama bir sonuç alamadık ve tüm bu yaşananların birileri tarafından planlandığını düşünüyorduk.

2005’ten sonra ne yaptınız?

2005’teki operasyondan sonra artan baskılar nedeniyle Musul şehrine geçtik ve orada geçici bir merkez kurduk.

Siz yalnız mı gittiniz?

Hayır. Tüm ekip olarak Musul’a geçtik.

Peki ailelerinizle birlikte mi gittiniz?

2004’ün Eylül ayından itibaren yaşanan olaylar sebebiyle Telaferliler aileleriyle birlikte göç et-meye başladı.

Ne kadar insan bu süreçte göç etti?

2004 yılı Eylül ayı itibariyle göçler başladı. Daha sonrasında dönenler olsa da 104 aile geri dön-medi.

Peki sizin kaldığınız dönemde Musul’da ne kadar aile vardı?

2005 yılında Irak ordusu tarafından yapılan bas-kılar sonucu birçok insan her şeylerini bıraka-rak çeşitli bölgelere, tanıdıkları veya akrabala-rının yanlarına taşındılar. Bu arada birçok aile de Musul’a göç etti. Tabi bunun altında yatan birçok sebep vardı. Mesela bölgede bir çatışma olsa Amerikan askerleri sebepsiz yere birçok insanı tutukluyordu. Ayrıca diğer siyasi grupla-rında baskıları devam ediyordu. Ama en önemli sebep işsizliğin yaşanan olumsuz olaylara para-lel yükselmesi ve ekonomik hayatın neredeyse tamamen durmasıydı. Su ve elektrik kesintileri oluyordu. Bunun haricinde Telafer’in tamamın askeri anlamda kuşatılmıştı. Giriş ve çıkışlar belli saatlerde mümkündü. Memurların %50’si her gün Musul’a gidip geliyordu. Tüm sebepler-den ötürü Musul’a yoğun bir göç yaşandı. Bizim yaptığımız sayımlarda 5000 aile tespit ettik. Bu 5000 aileden hariç başka bölge ve şehirlere göç edende çok aile oldu. Bu aileler arasında hem Sünni hem Şii olanlar vardı. Burada benim asıl dikkat çekmek istediğin uygulanan yanlış poli-tikalardır. Bu bölgede güvenliği sağlamak adına kontrolü Kürtlere verdiler. Terörü durdurmak için birçok tutuklamalar yaptılar. Arada suikast-larda yaşandı.

Peki siz bu dönemde neler yaşadınız, ne gibi sıkıntılarınız vardı? Bize biraz bu konular-dan bahsedebilir misiniz?

Ben kendi adıma konuşmam gerekirse, yaşadığı-mız sıkıntılar büyüktü. Para kazanabileceğimiz noktalar tamamen peşmerge kuvvetleri deneti-mindeydi. Ayrıca biz Irak Türkmen Cephesinde çalıştığımız için isimlerimiz onlarda kayıtlıydı ve sürekli aranmaktaydık. Evimiz tam Telafer Hastanesinin karşısındaydı. Bazen evden dışarı çıkmamıza dahi mani oluyorlardı. Çalışamıyor-duk ve bu durumdan dolayı insanlar göç etmeye başladılar. Bizde bu dönemde göç etmek zorun-da kaldık. Sürekli çatışmalar yaşanıyordu. Bizde o dönemde Hasanköy’de yaşıyorduk ve burada çok kişi yaşanılan çatışmalarda yaralandı veya öldü.

Peki siz bu dönemde nasıl zorluklarla müca-dele ettiniz? Nasıl göç ettiniz? Ailenizi nasıl götürdünüz?

Musul’da ablalarım olduğu için Musul’a göç ettik. Daha sonrasında ailemi de Musul’a getir-dim. O dönemde Telafer’de yaşayanların evle-rini taşıması yasak olduğu için biz ilk başlarda misafir olarak Musul’da kaldık. Bu arada tabiki büyük zorluklar yaşadık. Ama benden daha zor durumda olan binlerce insan vardı. Ben şanslıy-dım, çünkü Musul’da akrabalarım vardı. Ayrıca Musul’daki Irak Türkmen Cephesi üzerinden de birçok bağlantılarım vardı. Telafer’den gelen Türkmenlerle birlikte Irak Türkmen Cephesi için çalışmaya devam ettik. Burada her şeye ye-niden başladık ve bu başlangıç birçok zorlukları da beraberinde getirdi. 2006 yılı Ocak ayında Irak Türkmen Cephesi içindeki seçimlerde ben Musul bölge sorumluluğuna seçildim. Amacı-mız bu bölgede yaşayan Türkmen halkını hak-larını savunmaktı ve bu mücadelemiz sırasında çok kişi yaralandı ve öldü. Çok sayıda şehidimiz bulunmaktadır. Saddam döneminde de Türk-menler hep dürüst yaşamış ve görevlerini yerine getirmiş bir milletir. Saddam dönemi sonrasın-da sonrasın-da biz haklarımızı korumak için çalışmaya devam ettik. Bu çerçevede Türkmen köylerinin meseleleriyle ilgilendik. Birçok projeyi hayata geçirdik. Amacımız Türkmen halkının sesini duyurmak ve meselelerini çözmekti.

Görev sürenizde Musul’da ne gibi faaliyetler-de bulundunuz?

Bu dönemde biz gerçekten çok yoğun çalıştık.

Sürekli halkımızın sorunlarıyla ilgilendik ve bu dönemde Musul’daki teşkilatımız Irak genelin-de en aktif çalışan bölümdü. Gençlerin eğitimi için kurslar açtık. Sürekli konferanslar ve semi-nerler düzenledik. Diğer sivil toplum örgütleri olsun, Musul valiliği olsun birçok farklı kesim-le bağlantılar kurduk ve ortak projekesim-ler ürettik.

2006-2007 arasındaki çalışmalarımız halkımız tarafından da takdirle karşılanıyordu ve ne za-man bir sorunları olsa bize geliyorlardı. Biz de elimizden geldiği kadar onlara yardım etmeye çalışıyorduk.

Peki Türkiye’ye gelişiniz nasıl oldu?

Musul’daki çalışmalarımız diğer gruplarında dikkatini çekti tabiî ki. Bizi kontrol etmeye baş-ladılar. Biz yinede çalışmalarımıza devam ettik ve temsilciliğimizin olmadığı köylerde de tem-silcilikler açmak için çok çaba sarf ettik. Bu ara-da tüm bu baskılara rağmen biz çalışmalarımıza devam ettik. Ayrıca bir radyo kurduk. İl Meclis seçimleri öncesi çalışmalarımızı hızlandırdık.

Tabiî ki bu çalışmalarımızı bozmak için de bir-çok girişim oldu.

Türkiye’ye gelişiniz nasıl oldu? çünkü o dö-nemde çeşitli yollarla Türkiye’ye çok Türk-men geldi.

Bizim Musul’da her sene düzenlediğimiz bir festivalimiz vardı. Biz bunun hazırlığıyla uğra-şırken bazı duyumlar aldık. Bölgedeki yönetim bizim faaliyetlerimizi engellemek veya durdur-mak için hakkımızda bilgi toplamaya başlamıştı.

Bu şekilde üzerimizde baskı kurmaya başladılar.

Bu dönemde Telafer tamamıyla Kürt yöneti-minin kontrolü altındaydı. Ellerindeki silahlı güçler, sahip oldukları parasal kaynaklarla ve destekledikleri siyasi oluşumlarla bizim çalış-malarımızın karşısındaydılar. Yine bu dönemde teşkilatımızda çalışanlar üzerine iftiralara atıldı.

Hatta Musul’da yaşayan üyelerimizin Telafer’de sorun çıkardıkları gibi inanılması güç olan if-tiralar atıldı üzerimize. Bütün çalışmaların ar-kasında eski Musul valisi yardımcısı vardı ve kendisi Kürttü. Tüm Musul bu adamın kontrolü

altındaydı ve vali sadece ismen orada bulunu-yordu. Onun hakkında birçok şikayet olduysa da kimse ona bir şey yapamadı. Onun emriyle hakkımda tutuklama kararı çıkartıldı.

Peki siz ne yaptınız?

9 Temmuz 2007’de evden Irak Türkmen Cep-hesi binasına giderken yolda beni polisler dur-durdu. O bölgenin polis müdürü de ordaydı ve ben kendisini de iyi tanıyordum. Çünkü bizi Musul’da herkes tanırdı ve kimseye bir zararı-mızın olmadığını bilirdi. O bana hakkımda va-linin emriyle tutuklama kararı olduğunu üzüle-rek söyledi. Çünkü kendisi de çok iyi biliyordu ki biz herkese yardım için çalışıyorduk. Ben o dönem valiyi de çok iyi tanırdım ve kendisiyle hep Telafer’den gelen göçmenlerin sorunları hakkında görüşürdüm. Polis müdürü bana gel-memi söyleyince ben şaşırdım. Çünkü normal-de Musul’da parti çalışanları öyle tutuklanmaz.

Eğer haklarında dava açılmışsa veya karar çık-mışsa ancak o zaman tutuklanırdı. Ama benim hakkımda sebepsiz yere tutuklama kararı çık-mıştı. Ben ısrar edince polis müdürü valiyi aradı ve vali ona beni tutuklamasını ve Amerikalılara teslim etmesini söyledi. Bunun üzerine ben çok şaşırdım ama polis müdürü beni tanıdığı için gitmeme göz yumdu ve ben o arada tanıdıkla-rımın yanında kaldım. Daha sonra bizim folk-lor takımımız Yalova’da bir festivale katılacaktı.

Onlarla beraber Suriye üzerinden Türkiye’ye geldim. Bu olay üzerine Musul valisi oldukça si-nirlendi ve ben bu dönemde çok zorluklar çek-tim. Bu arada hep Irak’a geri dönmeyi düşün-düm. Çünkü ailem hala ordaydı.

Bu olaydan sonra orada aileniz üzerine her-hangi bir baskı uygulanmış mı?

Direkt olarak bir baskı oluşmamış ama ailem kardeşlerimin yanında kalırken evimize baskın yapılmış ve evim ve arabamı yakmışlar. Bu olay tam olarak 2007 yılı Ramazan ayında benim tekrar Musul’a geleceğimi söyledikten sonra, gelmeme 2 gün kala oldu.

Peki aileniz nasıl Türkiye’ye geldi?

Ben Türkiye’ye geldikten sonra ailem orada bü-yük zorluklar yaşamışlar. Telafer’den Musul’a gelip yeniden başladığımız hayat bu olaydan sonra tamamen yıkılmış oldu. Sahip olduğumuz her şeyi yakmışlar hatta okula giden çocukları-mın okul çantalarını bile.

Kaç çocuğunuz var?

4 çocuğum var.

çocuklarınızın kaçı o dönemde okula gidi-yordu?

2 tanesi o dönemde okula gidiyorlardı. 2 tanesi henüz okul yaşında değildi. Bu olaydan sonra Irak’a geri dönme fikrimi değiştirdim. Benim-se tek istediğim Irak’ta kalmak ve insanlarıma hizmet etmekti. Ben Türkiye’ye geldikten son-rada beni sürekli aradılar Musul’dan. Onlar da geri dönmemi istiyorlardı. Ben de bu davanın sadece bir kişiye bağlı olmadığını ve Türkiye’de olsam da elimden gelen her şeyi yine yapaca-ğımı söyledim. Daha sonrasında aileme vize aldım ve Irak’taki dostlarımın da yardımıy-la ailem Türkiye’ye geldi. Özellikle biz Teyardımıy-la- Tela-fer’deyken maddi durumumuz gerçekten iyiy-di. Musul’a geldiğimizde biraz zorlukta çeksek, diğer insanlara göre durumumuz çok iyiydi.

Ama Türkiye’ye geldikten sonra yeni bir ha-yat kurduk. Tabiî ki bu da kolay olmadı, çünkü Türkiye’de de sıfırdan hayat kurmak kolay değil.

Her şey Irak’a oranla daha pahallı.

Peki Türkiye’de hangi statü ile kalıyorsunuz?

Burada sadece oturma izniniz mi var ya da çalışma izniniz de mi var?

Ben Türkiye’ye ilk geldiğimde 1 senelik oturma izni aldım. Daha sonra ailem geldiğinde onlara da kendi üzerimden oturma izni çıkarttım.

Oturum iznini nasıl aldınız?

Irak Türkmen Cephesi üzerinden aldık. Çün-kü ben 1998 yılından itibaren bu teşkilat için birçok görev yaptım ve en son Musul bölge so-rumlusuydum. Bundan dolayı da teşkilat içinde tanınan birisiydim.

Yani size bir öncelik tanındı?

Evet. Teşkilat içinde aldığım görevler olsun, hem de Irak’ta yapmış olduğumuz çalışmalar yoluyla herkes bizi tanıyordu. Nasıl çalıştığımızı herkes biliyordu.

Türkiye’de ne gibi sıkıntılar çektiniz?

Beni en çok zorlayan şey Irak’ta alışmış oldu-ğum çalışma düzeninin, yani her zaman yapmış olduğum işleri burada yapamamam ve pasif kalmam oldu. Ayrıca buradaki teşkilatında bize karşı soğuk davranması bizi çok üzdü ama ITC Başkanı Saadettin Ergeç Bey beni hep teselli et-ti ve destek oldu ve bize Irak Türkmen Cephesi üzerinden bir maaş bağladılar. Bizde bu şekilde kendi hayatımızı sürmeye başladık.

Sizinle beraber gelen başka aileler oldu mu?

Veya 2005’te Telafer’de yaşanan olaylardan sonra Türkiye’ye göç eden sizin bildiğiniz ve-ya tanığınız aileler var mı?

Genelde Telafer’den Türkiye’ye gelen fazla ol-madı çünkü Telafer kökenli olup da Türkiye’de yaşayan çok azdı. Birçok insan da bundan do-layı ve oturma izni alamama gibi korkulardan dolayı Türkiye’ye gelmedi veya gelemedi. Ama benim bildiğim 3-4 aile var. Onlar da Birleşmiş Milletler üzerinden sığınma başvurusunda bu-lundular. Benim duyduğum kadarıyla onlar da çok sıkıntı çekiyorlarmış.

Peki aileniz Türkiye’ye uyum sağlayabildi mi?

Temmuz 2007’de ben Türkiye’ye geldim ve ai-lem Kasım 2007’de geldi. 4 çocuğumun 2 tanesi Irak’ta okula gidiyorlardı. Ama Türkiye’de sa-dece bir tanesi okula devam edebildi. Diğer ço-cuğumun evrakları olmadığı için hemen kayıt yaptıramadık. Ama Milli Eğitim Bakanlığının da desteğiyle tüm denklik işlemlerini hallettik.

Çocuklarımın 3-4 ayda okula alışacaklarını söy-lediler. Okula gittikçe Türkçeleri de gelişti.

çocuklarınız başlangıçta çok sıkıntı çektiler mi?

Evet, başlangıçta çok zorluk yaşadılar. Çünkü Türkmen Türkçesi biliyorlardı ama zamanla alıştılar ve şimdi hiçbir sorunları kalmadı. Şuan 3 çocuğum okula gidiyor.

Maddi sıkıntı çektiniz mi?

Hayır, maddi sıkıntımız olmadı.

Peki eşiniz Türkiye’ye uyum sağlayabildi mi?

Eşim sadece Türkmen Türkçesi bildiği için baş-ta o da biraz sorun yaşadı. Ayrıca komşu çevre-siyle de fazla ilişkisi yoktu. Daha sonra çocukla-rın Türkçesi ilerledikçe onun ki daha iyi olmaya başladı. Daha sonra taşındık. Yeni taşındığımız yerde komşularımızda bizimle çok ilgilendi ve bu şekilde eşimde yeni bir çevre edindi ve Türk-çesi daha da gelişti. Hatta onun TürkTürk-çesi belki benimkinden daha iyi olduğunu söyleyebilirim.

Bu şekilde hayatımıza devam ediyoruz. Ben de yeniden Irak Türkmen Cephesi Türkiye temsil-ciliğin de görev almaya başladım.

Şu an ki göreviniz nedir?

İlk önce Telafer-Musul koordinatörlüğü görevi-ni üstlendim ve şu an bu görevimin yanında ida-ri temsilcilikte yapmaktayım. Ayrıca internet si-temiz ile de ilgilenmekteyim ve bunun yanında danışmalıkta yapmaktayım. Benim için önemli olan zaten çalışmak. Ne görev aldığım önemli değil.

Geri dönmeyi düşünüyor musunuz?

Bu soruya cevap vermeden önce söylemek iste-diğim bir şey var. Benim Türkiye’de gözlemle-diğim, buradaki Türkmenlerin farklı çatılar al-tında toplandığı ve farklı çalışmalar yürüttüğü.

Oysa Irak’taki Türkmenler hep birlik içerisinde ve tek ses olma gayreti içindeler. Ayrıca Türk-menleri beklentisi sadece onları dinleyecek bi-risinin olması. Bende sürekli oradaki köylerin ziyaret edilmesi ve halkla diyalog kurulması gerektiğini vurguluyorum. Ama bizim oradaki arkadaşlarımız henüz bunları başarmış değiller.

Benim Türkiye’de bulunduğum süre içerisindeki amaçlarım ilk olarak buradaki görevimi elimden geldiği kadar iyi yapmak ve ikincisi yine elimden geldiği kadar buradan bölgeye yardım gönder-mektir. Amacımız genel olarak Türkmen halkı-nı her alanda desteklemektir. Ben de Türkiye’de bulunduğum bu süre içerisinde Ortadoğu’nun en önemli ülkelerinden birisi olan Türkiye’nin

tecrübelerinden faydalanmak ve yeni şeyler öğ-renmek için mücadele ediyorum. Türkiye’den öğrenebileceğimiz gerçekten çok şeyler var.

Bir gün geri dönmeyi düşünüyor musunuz?

Tabiî ki düşünüyorum. Eğer ortam yeniden mü-sait olursa geri dönerim.

Aileniz bu konuda neler düşünüyor?

Açık konuşmam gerekirse ne eşim ne de çocuk-larım geri dönmek istemiyorlar. Çünkü Türki-ye’deki hayata iyice alıştılar. Yaklaşık 2,5 senedir buradayız ve hepsi burada yeni bir hayata başla-dılar. Irak’ta ise hala ne güvenlik var ne de temel ihtiyaçları gidermek mümkün.

Bu söylediğiniz olumsuzluklar ortadan kalk-sa geri dönmeyi düşünür müsünüz?

Onu şu an bilemem. Gidip görmem lazım.

Özlediğiniz şeyler var mı?

Eşim oradaki akrabalarını, komşularını ve ar-kadaşlarını özlüyor ama çocuklarım tamamen alıştı buraya.

çocuklarınızın Türkmen davasına bakışları nasıl? Onlarda sizin gibi bu dava için çalış-mak istiyorlar mı?

Büyük oğlum benimle hep büroya gelir. Ayrıca evde Türkmen televizyonunu seyrediyorlar ve sürekli gelişmeleri takip ediyorlar.

Türkiye’de faaliyet gösteren diğer Türkmen kuruluşlarıyla görüşüyor musunuz?

Tabiî ki diğer grup ve derneklerle de görüşmek-teyiz.

Peki size karşı tavırları nasıldı? Sizi kabul-lendiler mi?

Bu konuda hayal kırıklığına uğradığımı söyle-mek zorundayım. Bana karşı neden böyle dav-randıklarını bilmiyorum ama Telaferli olduğum için beni kötülediler.  Beni en çok üzense bunun kendi insanımızdan gelmesi. Diğer milletler-de bu durum söz konusu milletler-değil ve ben hayatım boyunca bu dava hizmet etmiş bu dava için

ça-lışmış birisiyim. Burada bu tartışmalar yaşanır-ken bölgedeki insanımız sıkıntı çekmeye devam ediyor ve biz Irak’tayken asla böyle bölgesel bir ayrım yapmadık, ama burada maalesef bu ayrım yapılmaktadır.

Türkmenleri geleceği hakkında ne düşünü-yorsunuz ve Türkmenlerin Türkiye’den bek-lentileri nelerdir?

Ben Irak Türkmen Cephesi adına konuşmam gerekirse, biz Saddam Hüseyin döneminde çalışmalarımıza başladık. Telafer, Musul ve Kerkük’te yoğun çalışmalarımız oldu çünkü Türkmen nüfusu bu bölgelerde yoğun olarak yaşamaktaydı. Ama maalesef Türkmen Cephe-sini genişletemedik. Bunu bir hata olarak kabul edebiliriz. Ama biz hep Türkmen Meclisi’ne bağlı olarak çalıştık ve bu Meclis tüm partileri kontrol eder. Ama meclis bünyesinde çalışanlar maalesef her zaman doğru kararlar alamadı ve aldıkları kararları uygulayamadılar. Biz de Irak Türkmen Cephesi olarak tam organize olama-dık. Ayrıca Meclis içi seçimlerde de başka in-sanlar seçildi. Bunun sebebi de sistemin yanlış olmasıdır. Dava için çalışan insanlar, davayı bilen, insanlarla bağlantısı olanlar bu Meclisin dışında kaldılar.

Gelecekte bu sorunların ortadan kalkacağı hakkında umutlu musunuz?

Ben her zaman umutluydum. Türkmen Cep-hesi olarak halkımızın yaşadığı sorunları orta-dan kaldırmak için hep projeler ürettik. Ama grupların hepsinin birbirini eleştirdiğini gö-rüyorum. En büyük sorun Türkmen milletinin aynı sorunları yaşmasına rağmen bir araya gele-memesi. Eğer amaçlarımıza ulaşmak istiyorsak birlik olmamız lazım. Türkmen Cephesi’nin de yeni ekiplere ve takımlara ihtiyacı var. Sistemi değiştirip parti sistemine geçmemiz lazım. Ta-banı ve sistemi olmayan partiler yok olmaya mahkûmdur.

Peki Türkiye’den ne bekliyorsunuz?

Türkiye’den beklentilerimiz gerçekten çok ve bu güne kadar bize yapılmış olan yardımlar için ne kadar teşekkür etsek azdır. Türkiye’nin Irak ba-rışı için mücadele etmesini ve Türkmen halkının sorunlarını siyasi gündeme taşımasını istiyoruz.

Şimdi isteklerimizi burada saymakla bitiremem.

ORSAM: Bize kendinizle ilgili bilgi verebilir misiniz?

Hüsamettin Türkmen: 1953 Ker-kük doğumluyum. İlk ve ortaokulu Kerkük’te okudum. Gençlik haya-tımda sporla ilgilendim. Irak birin-ci lig takımlarından olan Kerkük Takımında oynadım. Siyasi hayatla

tanışmam ve Türkmen davasıyla ilgilenmem de bu günlere dayanıyor.  1969 senesinde iki defa emniyetle tanıştım. Kerkük’te gençleri

tanışmam ve Türkmen davasıyla ilgilenmem de bu günlere dayanıyor.  1969 senesinde iki defa emniyetle tanıştım. Kerkük’te gençleri