• Sonuç bulunamadı

IRAK ALEVİ-BEKTAŞİ fEDERASYONu BAŞKANI ABBAS BEYATLI

MAHMuT KASAPOğLu

16. IRAK ALEVİ-BEKTAŞİ fEDERASYONu BAŞKANI ABBAS BEYATLI

1 EYLÜL 2010

ORSAM: Abbas Bey bize biraz kendinizi tanıtır mısınız?

Abbas Bayatlı: İsmin Abbas Ba-yatlı. Telafer doğumluyum. İlko-kul ve liseyi Telafer’de bitirdim.

Daha sonra Sağlık Enstitüsü’nde okudum. 1975 ile 1978 arası, Er-bil Hastanesi’nde çalıştım. Sonra askere gönderildim. 23 ay askerlik

yaptım. Hemen sonra İngiltere’ye gittim. Orada bir trafik kazası geçirdim. Aynı zamanda ora-da okudum. Bussiness English Institute’ora-da

İn-gilizce eğitimi aldım. İngiltere’de Katar’dan gelenlere çeviri yapar-dım. Daha sonra Iraklı bir turizm şirketinde de çeviri işini yaptım.

1983 başında Irak’a döndüm.

Döndükten sonra bir kontratla Japon şirketinde çeviri işi yapma-ya başladım. Musul’dan güneyde bizden uzakta kibrit asidi çıkaran bir fabrika kurdular. Ondan son-ra 1984’te Musul Bason-rajı yapımında çalışan bir Alman-İtalyan şirketi ile tanıştım. Benimle ça-lışmak istediler. Musul Barajı’nı yapan

Alman-İtalyan ortak şirketi ile çalışmaya başladım. Bu şirketle 1991’e kadar çalıştım. O zaman Körfez Savaşı yaşandı. O zaman yabancı şirketlerin hepsi Irak’ı bıraktı. Irak ambargo altına girdi.

O zaman Irak’ta kaldım ve özel işlerle uğraş-tım. “Boş durmayayım, resmi çevirmenlik ya-payım” dedim ve Musul Üniversitesi’ne gittim.

1996’da Birleşmiş Milletler’den 986 Sayılı Karar çıktı. Bu karar “Gıda Karşılığı Petrol” kararıydı.

Evraklarımı topladım, BM ile hemen sözleşme yaptık. 2003’e kadar BM ile bu konuda çalıştık.

2003’ten Irak’a sonra sivil örgütler geldi. “World Vision International” isimli sivil örgüt benimle çalışmak istedi. Bu şirketin finansmanı da BM tarafından karşılanıyordu. Onlarla da çalıştım.

2004 Eylül ayında, Musul’da ofisimize terörist baskın gerçekleştirildi. Müdürümüz öldürüldü, bir adamımız yaralandı. Ana ofis Ürdün’deydi.

Oraya çağırıldık ve bir süre orada kaldık. 5-6 ay sonra güvenli diyerek beni Erbil’e gönderdi-ler. 2006’nın Şubat ayına kadar orada çalıştım.

Sonra sözleşmem bitti. Benim doğum yerim Erbil olmadığı için orada çalışamıyordum. Beni Ürdün’e gönderdiler orada da çalışamıyordum.

O zaman 2006’da Bağdat yanıyordu. Sonra Irak’a döndüm. Benim oğlum Ankara’da oku-yordu. 2007 Aralık ayında onun yanına geldim ve burada kaldım. Ankara, Çankaya’da Birleş-miş Milletlere bağlı Human Resources Deve-lopment çevirmen arıyordu, bu örgüt ile çalış-tım. Bu örgüt ile istişarelerde bulunduk. 2008’de Irak’a döndüm. 2008’den sonra Irak’taydım hep.

BM’ye bağlı bir örgütte çalıştınız. Bu sivil toplum örgütü neler yaptı?

Sivil toplum örgütü çok şey yaptı. Söyledi-ğim yıl ambargo olduktan sonra pek çok gı-da maddesi azalmıştı. BM besin maddelerini dağıtması için tayin etti. Kişi başı 9 kilo un, 2 kilo pirinç, 1 kilo yağ, 250 gram çay dağı-tırdı. Biz gözcü konumundaydık. Depolara Basra’dan, İskenderun’dan, Türkiye’den ne ka-dar gıda geldiğini takip ederdik. Vekillere ve-rirdik. Her vekilde 200-300 aile vardı. Aileler de onlardan alırdı. Biz bu sistemi idare ettik.

2008 itibariyle Irak’ta bir federasyon kurma çalışması yaptığınızı biliyoruz. Bu konuda bir şeyler söyleyebilir misiniz?

2007’de Hacı Bektaş’a gittim. Baktım Bektaşiler’in bir federasyounları var. Herkes bu çardak, bu isim altında toplanıyor. Böyle bir şey Irak’ta yoktur. Bu konuda bir federas-yon yapmak güzel olur diye düşündüm. Irak’ta, Musul’da, Musul civarında, Kerkük civarında, hangi kavimden, hangi milletten olursa olsun Bektaşi bölgelerini dolaştım ve danıştım. Onla-rın büyük insanlarıyla, pirleriyle oturdum. Yap-mak istediğim şey hakkında istişarelerde bulun-dum. Çok fazla insan olumlu cevap verdi. 50-60 kişi ile bir kuruluş grubu topladık. Evrakları, is-tenilen belgeleri hazırladım. Bir federasyon kur-mak için yapılması gerekenleri okudum. Gerekli evrakları, kağıtları toparlayıp, iç tüzüğü hazırla-dık. Kim başkan olacak, kim maliyeden mesul olacak gibi bilgiler yazıldı. Dilekçeyi Telafer’den Musul’a, Musul’dan Bağdat’a gönderdik. İçişleri Bakanlığı’na ulaşmış ve beklemektedir. Ben bu konuda çalışalı bir buçuk sene olmuş.

Bunları yaparken zorluklarla karşılaştınız mı?

Çok zorluk vardı. Birincisi, federasyon kurmak için İçişleri Bakanlığı’ndan sertifika temin etmek biraz zor. İkincisi, Irak’ın güvenlik sorunundan dolayı Kerkük’ü, Musul civarını dolaşmak biraz zordu; ama sonunda tedbir alarak hallettik.

Bu federasyonla neler yapmayı amaçlıyorsu-nuz? Amacınız nedir?

Çok güzel bir soru. Birinci amacımız Iraklı Bek-taşileri bir araya toplamak için bir yer bulmak.

İkinci olarak, Irak’ta yaşayan Bektaşilerin büyük çoğunluğu Türkmen; ama Türkmenler farklı partilerde ve dağınık çalışıyorlar. Ben Bektaşi-liğin ruhi bir şey olduğunu düşündüm. Bu ruhi şey insanları çok yakın hale getirebilir.

Bektaşilik ile milliyetçiliği aynı kefeye koy-dunuz yani.

Evet. Aynı kefeye koydum. Bektaşilik nasıl tanımlanır? İnsanlar Bektaşi olur, Ehli Bey-ti sever; ama milliyeBey-ti farklıdır. Türkmen, Şe-bek, Kakai, Arap olabilir; ama Bektaşidir.

Devlet yönetimi size nasıl bakıyor? Hükümet ile hiç görüştünüz mü?

Resmi bir görüşme olmadı; ama Telafer İlçe Meclisi ile görüştüğümüzde hepsi bize destek verdi. Musul’da ise destek görmedik; ama izin verdiler. Evraklarımız Bağdat’a yetişti. Şimdi Bağdat’ta durmaktadır.

Yani bir katkı yok.

Şu ana kadar bir katkı yok. Hükümet kurulduk-tan sonra orada İçişleri Bakanı bir şeyler sorabi-lir. Çağırıp bana amacımı sorabisorabi-lir. Ben sistemi yazılı olarak verdim. Ben eminim ki bilgi almak için soru sorarlar. İzin verirler mi vermezler mi bilmiyorum. Orada bakanlıkta çalışan arkadaş-larım ise yardımcı olacaklarına dair söz verdiler.

Gelecek dönemde kimlerle görüşmeyi plan-lıyorsunuz? Siyasi partilerden destek istiyor musunuz?

Gelecek dönem için planımız var. İlk olarak Necef’teki mercilerle, ikinci olarak orada bulu-nan partiler ile görüşeceğiz. Irak’taki partilerle, mecliste olsun, İslami olsun, hizip olsun bu ko-nuda aydınlatıp desteklerini isteyeceğiz.

Gelecekteki planınızda bir siyasi örgüt ya da parti kurmak var mı? Yoksa bir federasyon olarak kalmak mı istiyorsunuz?

Bu güzel bir soru. Şu anda biz sadece fe-derasyon kurmak istiyoruz; ama birkaç se-ne sonra düşünülmesi mümkündür. Bu fe-derasyon içerisinde bir aday gösterilebilir.

Kazanırsa parlamentoda haklarımızı iste-meye çalışır. Ama bu uzun zaman alabilir.

Siz hem bir Bektaşi hem de bir Türkmen olarak iki taraflı Türkiye’ye bağlısınız. Hacı Bektaş Veli Dergahı Türkiye’de ve siz soydaş olarak Türksünüz. Bu anlamda Türkiye’den beklentileriniz nelerdir?

Türkiye bize her zaman destek verdi. Biz fe-derasyon olarak Hem Türk hem Bektaşi ol-duğumuzdan dolayı özellikle manevi destek bekliyoruz. Başka bir destek de olursa çok memnun oluruz. Türkiye’nin gücü çoktur. İs-tedikleri konularda bize yardım edebilirler.

Buraya 20 kişilik bir ekiple geldiğinizi biliyo-ruz. Bu ekibin buraya geliş amacı neydi? Siz neler yaptınız?

Buraya 20 kişi olarak geldik. Bunun 15’i Türk-mendir. Türkmeneli’nden, Telafer, Kerkük, Ta-zehurmatu, Tuzhurmatu, Tavuk, Şebek Bek-taşilerinden, Kakailerden gelenler var. Biz bu-rada siyasi partilerle görüştük. Büyük Birlik Partisi (BBP) ile görüştük. Adalet ve Kalkınma Partisinden (AK Parti) Ömer Çelik ile görüş-tük. Alevi Bektaşi Federasyonu ile görüşgörüş-tük.

Alevi Enstitüsü’nde gelecek dönem Bektaşile-rin sorunları, olaylar, ilişkiler üzeBektaşile-rine bir kon-ferans toplanacak. Hacı Bektaş Törenleri’ne katıldık. Orada çok insan gördük. Fransa’dan, Almanya’dan gelen Bektaşiler ile güzel bir 2 gün gerçirdik. Burada insanlarla tanışmamız çok iyi oldu. Bizim ilişkimiz şu an çok güzel bir durum-da diye düşnüyorum. Her zaman söyleyeceğim.

Bizi bu yola sevk eden ORSAM olmuştur. OR-SAM olmasa biz böyle bir işe hiç girişemezdik.

Sayın Hasan Kanbolat ile Ankara’ya, Türkiye’ye geçtiğimizde telefonla konuştuk. Daha sonra ORSAM’da bir toplantı yaptık. ORSAM Or-tadoğu Uzmanı Sayın Bilgay Duman bize çok yardımcı oldu. Bu görüşmelerin hepsini düzen-ledi. Adım adım gittiğimiz her yerde bize çok yardımcı oldu. Kendilerine çok teşekkür ederiz.

ORSAM’ın başkanına ve çalışan elemanlarına bizden selam olsun.

Biz de sizlere çok teşekkür ediyoruz.

ORSAM: Öncelikle bize kendi-nizi biraz tanıtır mısınız?

İsmet Abdülmecid: İsmim İsmet Abdülmecid Bekir Kölemen. 1945 Kerkük doğumluyum. Annem ve babam Türkmen. İlkokulu, Orta-okulu ve liseyi Kerkük’te bitirdim.

Ondan sonra Bağdat’ta 1967’de

Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. 1973’te hukukta master aldım. Ondan sonra 1979’da hu-kukta doktora aldım. Önce Maliye Bakanlığı’nda çalıştım. Sonra Adalet Bakanlığı’na geçtim. Ge-nel Müdür oldum. İdari ve Kanuni Daire Başka-nı oldum. Uzun bir müddet sonra, DaBaşka-nıştay’da müsteşar oldum. 2003’ten sonra Danıştay Baş-kan Yardımcısı oldum. 2006’da Danıştay Başka-nı oldum. 01. 04. 2007’de kendi isteğimle emekli oldum. Tabi Bağdat’ta normal bir hayat olmadı-ğı için emekli oldum. Danıştay’da benim arka-daşlarım var, şu ana kadar görevdeler ama ha-yat çok zor, çok tehlikeli. Adalet Bakanlığı’nda çok patlamalar oldu. Orada Danıştay Adalet Bakanlığı’na ait. Türkiye’deki gibi bağımsız de-ğil. Şimdi bağımsızdır, ama şu an için Adalet Bakanlığı’nın içinde sayılır. Aynı binada. 2- 3 kere binada patlamalar oldu.

Peki göreviniz boyunca ne sıkıntılar yaşadı-nız?

Sıkıntılar çok. 2003’ten önce okulda okurken, hatta Saddam rejimi gelmeden önce de biz Türkmenler çok sıkıntılar çektik. 1968’den son-ra, yani bu Baas rejimi geldikten sonson-ra, sıkıntı-lar yavaş yavaş artmaya başladı. Benim hayatım Bağdat’ta geçti. Kerkük’e gelirdim. Akrabalarım, annem, babam, ablalarım, ağabeyim, amcalarım hepsi oradalar. Ama Bağdat’ta yine de sıkıntıla-rı hissederdim, görürdüm. Bir de Türkmence

konuşmak çok zordu. Türkmen-lerin yeni ad seçerken, yani yeni doğduklarında nüfus kaydı yapı-lırken, Timur, Cengiz, Aydın gibi Türk isimlerini koyması yasaktı.

Hep Arapça isimler yazılırdı. On-dan sonra, aşiret lakapları var, yani soyadı. Bunların Türkmence olan-larını nüfustan silerlerdi. Sonra da isimleri Türkmence yazılmış olan okullar vardı, 1970 yılında alınan kararla bunlar da ortadan kaldırıldı. Okulların adları değiştirildi, caddele-rin, mahallelecaddele-rin, köylerin isimleri de değiştiril-di.

Siz bir Türkmen olarak görevinizde sıkıntı çektiniz mi?

Ben görev yaparken hukukçu olduğum için bir-çok araştırmalarım var, kitaplarım var. Şimdiye kadar 22 hukuk kitabı yazdım. Onun için bana Adalet Bakanlığı’nda görev verirlerdi. Zorluk çekerdim, hissederdim, ama ben işime baktı-ğım için bana çok fazla dokunmazlardı. Ada-let Bakanlığı’nda dergiler çıkardı ben onların başyazarıydım. Tabi ben Adalet Bakanlığı’nda olduğum için, gece gündüz işle uğraşıyordum;

ama yine de tehditlere uğradım. Yani Adalet Bakanlığı’nın içinden, yaptığım işlere yön ver-mek için yüksek makamlarından bana tehdit gelirdi. Ama ben kanuna bağlıydım. Kanuna bağlı olduğum için Adalet Bakanlığı daima beni desteklerdi. Yani onlara beni sindirmeleri için fırsat vermezdim.

Peki elinize ne gibi Türkmen davalar geldi?

Türkmenlerle ilişkili bir şeyler yapabildiniz mi?

C. BÜROKRATLAR

1. IRAK DANIŞTAY ESKİ BAŞKANI