• Sonuç bulunamadı

Rousseau’ya göre politik bütünün özü, boyun eğme ile özgürlüğün uzlaşmasıdır. Uyruk ve egemen varlık kavramları da bu şekilde yurttaş kavramında

özdeşleşmektedir.187

Türkiye açısından bakıldığında siyasal liderlik, boyun eğme ve özgürlük ekseninde daha çok boyun eğilen bir konumda olmuştur. Seçimlerle başa gelmeleri özgürlükle uzlaşmanın görüntüsü olarak kalmıştır.

Türk kültüründeki itaat, en büyük etkisini liderlikte göstermektedir. Liderin uhrevi niteliği de dikkate alındığında itaat ibadet düzeyine indirgenmekte, itaat ibadetle

özdeşleşmektedir.188 Kültürde itaat ve otorite önemli olmasına rağmen yeterince

içselleştirilmemiştir. İtaat için emir olması gerekir. Otorite de içselleşmediği için       

185 A. YILMAZ, a.g.e., s.163.

186Tulûhan TEKELİOĞLU, “Reklamı politikacılar sevdirdi”, 15 Aralık 1997,

http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1997/12/15/19616.asp Erişim Tarihi:13 Temmuz 2012.

187 Jean Jacques ROUSSEAU, Toplum Sözleşmesi, Çev:Vedat Günyol, Adam Yayınları, 8.Baskı, İstanbul, 2001, s.106.

hafif bir korku yaratması dışında sorun teşkil etmemektedir. Türkiye’de itaatkar ama otoriteyi içselleştirmemiş bir topluluk söz konusu olduğundan, uygun manevralarla

hareket etmeyi becermek başarılı bir liderliğin ölçütü sayılmaktadır.189

Liderlik ve hükmetmek farklı olmasına rağmen, Türkiye’de bu iki kavram arasında önemli bir ayrım yoktur. Yönetim kişinin hakimiyetinde sürdüğünden, grup üyeleri arasında karşılıklı ilişkiler gelişemez. Bu nedenle lider varken sorun olmazken, lider görevden ayrıldığında grup yapısı bütünlüğünü koruyamaz. Özal’dan sonra ANAP’ın, Demirel’den sonra DYP’nin durumu buna örnek verilebilir. Günümüzde

liderlik artık “değişimlerin yönetimi” olarak kabul edilmektedir.190

Liderleri değiştirebilen tek güç karşı koyamadıkları zaman olmaktadır. Zaman da farklılığı değil, benzerliği ortaya çıkarmaktadır. Türkiye’de Menderes, Özal ve Erdoğan üçlemesi yapılırken bunun karşısında Ecevit Kılıçdaroğlu benzerliği gündeme getirilmiştir. Benzer politikaları yürütenler aynı siyasetin devamlılığını sağlamaktadırlar. Değişim yenilik anlamı taşımamaktadır.

Türkiye’de siyasi liderlerin, parti üzerinde denetimlerinin fazla olması iç ve dış siyaset konularında kişisel olarak karar verici olmalarına imkan sağlamaktadır. Parti liderinin kişisel gücü ve parti örgütünün güçsüzlüğü siyasi liderlerin seçim

yenilgilerine rağmen uzun süre aynı konumda kalmalarına neden olmaktadır.191

Siyaset ve liderlik sadece yönetim değil, sorumluluk işidir. Liderlerin iç ve dış siyasette kişisel karar verme ve davranışta bulunma lüksleri yoktur. Verilen kararlar kendisini seçenlerin dışında, seçmeyenleri ve ilerleyen zamanda seçmen olacak nesilleri de etkilemektedir. Uzlaşıya dayanmayan her karar mutlaka bir tarafın çıkarına olmaktadır.

      

189 E. GÖKA, a.g.e., s.114.

190 Sabahat BAYRAK, “Değişen Liderlik Anlayışı ve Türkiye Gerçeği”, 21. Yüzyılda Liderlik

Sempozyumu, Cilt:2, Deniz Harp Okulu Komutanlığı Basım Evi, İstanbul, 1997, s.359-360.

191 Sabri SAYARI, “Giriş”, Türkiye’de Liderler ve Demokrasi, Ed:Metin Heper, Sabri Sayarı, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2008, s.11-12.

Liderler topluma konuştukları izlenimi vererek, aslında birbirlerine karşı

konuşmaktadırlar.192 Türk siyasetinde de fikirlerden çok kişilikler çatışmış, bu durum

liderler arasında karşılıklı düşmanlıklara neden olmuştur. Bu düşmanlıklar siyasi bunalımların aşılmasına engel olmuş hatta bazı durumlarda yaşanan bunalımlar

askeri müdahaleyle sonuçlanmıştır.193

Liderlik kişilikten öte konum meselesidir. Kişiliklerin değil, toplumsal statü olarak benimsenen liderlik konumlarının ön planda tutulması gerekmektedir. 1980 askeri darbesi öncesinde parti liderlerinin cumhurbaşkanını seçmek konusunda uzlaşamamaları kişiliklerin çatışmasına örnek verilebilir.

Liderlik konusunda Türkiye için Huntington’un saptamasına da değinmek gerekir.

“Huntington’a göre Batı’nın laik ve demokratik düzeninde yeterince deneyim kazanmış olan Türkiye, artık İslam aleminin lideri olabilir. Ama bunu yapması için, Rusya’da Lenin’in reddedildiğinden daha şiddetle Atatürk’ün mirasını yadsımalıdır. Bu ise ancak hem siyasal hem de dinsel açıdan meşruiyet sahibi olan, üstelik de Atatürk kalibresinde bir lider tarafından gerçekleştirilebilir.”194

1.4.5.1. Referandum Sürecindeki Liderler

Liderlerin parti genel başkanlık süreleri ve partilerinin kuruluş tarihleri birbirinden farklıdır. Bahçeli 1997 yılında, Erdoğan 2001 yılında, Kılıçdaroğlu 2010 yılında parti genel başkanı olmuştur. CHP 9 Eylül 1923 tarihinde kurulmuştur. 1969 yılında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin ismi MHP olarak değiştirilmiştir. AKP 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulmuştur.

Liderlik açısından Erdoğan partinin kurucusu ve genel başkanıdır. Bahçeli ve Kılıçdaroğlu kökleri çok daha öncelere dayanan iki partinin liderliğini yapmaktadır. Liderlik süresi en kısa olan Kılıçdaroğlu’dur.

      

192 Pierre BOURDİEU, “Politikanın Krizi, Entellektüeller, Medya”, Birikim Dergisi, Birikim Yayınları, İstanbul, Aralık 1994-Ocak 1995, s.86.

193 Metin HEPER, “Sonuç”, Türkiye’de Liderler ve Demokrasi, Ed:Metin Heper, Sabri Sayarı, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2008, s.256.

Devlet Bahçeli, MHP’nin karizmatik lideri Alparslan Türkeş’ten sonra liderlik sıkıntısı yaşanacağı düşüncesinin tersine kendini genel başkan olarak kabul ettirmiş

ve Türkeş’in gölgesinde kalmamıştır.195 Hareketli MHP tabanı ile durgun, az

konuşan bir lider olarak Bahçeli’nin liderlik çelişkisi yaratacağı düşünülse de Bahçeli’nin iletişim stratejilerindeki becerisi bunları önlemiştir. İmajını belirleyen konuşma üslubunun üç özelliği vardır; kısa cümleler kurmakta, konuşma

metinlerinde şiirsellik hakim olmakta, ‘biz’ olarak bir anlatım kullanmaktadır.196

Kemal Kılıçdaroğlu, 2002 seçimlerinde CHP İstanbul milletvekili olarak meclise girmiştir. CHP Grup Başkanvekili olduğu dönemde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ile katıldığı tartışma programlarında ortaya koyduğu dosyalardaki yolsuzluk iddiaları ile dikkat çekmiştir.

Deniz Baykal’ın 10 Mayıs 2010 tarihinde genel başkanlıktan istifa etmesi üzerine, 22 Mayıs 2010 tarihinde yapılan kurultayda genel başkan seçilmiştir. Diğer liderler gibi siyasi deneyimi eskilere dayanmamaktadır.

Genel Başkan olduktan kısa bir süre sonra yaptığı şu açıklama da ilginçtir: ‘Halk yeni

CHP’yi tanısın. Gücünü bir yerlerden alanlar bu partiden değildir. Ben gücümü halktan alıyorum, partideki korku imparatorluğunu yıktık.’ 197

Kılıçdaroğlu, referandumdan kısa bir süre önce parti genel başkanlığına seçilmiştir. Recep Tayyip Erdoğan’ın popülerliği ve partinin geçmişinin kısa olması partinin merkezileşmesine neden olmuştur. Merkezileşme partinin kurumsallaşmasına katkı sağlamıştır.198

      

195 N. YILDIZ, a.g.e., s.131-132. 196 N. YILDIZ, a.g.e., s.133-135.

197 “Kılıçdaroğlu Önder Sav'a meydan okudu”,http://www.milliyet.com.tr/kilicdaroglu-onder-sav-a-meydan-okudu/siyaset/sondakika/03.11.2010/1309775/default.htm Erişim Tarihi:1 Ağustos 2012. 198 Sultan TEPE, “İslami Eğilimli Bir Parti Olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Değişim Vaatleri, Çelişkileri ve Sınırları”, AK Parti ve Toplumsal Değişimin Yeni Aktörleri, Ed:Hakan Yavuz, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2010, s.155-156.

Erdoğan’ın söylemi zamanla merkeze kayma iddiası taşımaya başlamıştır. Halkın elit siyasetçilerin zıddı bir karakteri desteklemelerinin nedeni de, Erdoğan’da kendilerini bulmalarıdır.199

AK Parti’nin seçim kampanyasını yürüten Arter Reklam Ajansı sahibi Erol Olçak, 2002 seçimlerinde liderin karizmatik kişiliğine dikkat çektiklerini belirterek, uyguladıkları stratejiyi şöyle açıklamıştır: “Bu kampanyanın başarısı için üç temel

unsuru kullandık. Birincisi halkla bütünleşmiş bir lider, ikincisi iyi bir program, üçüncüsü iyi bir ekip. AK Parti bunlara fazlası ile sahipti. Özellikle yeni kurulan bir partinin söyleminin ve biçimsel formatının tutması çok önemlidir. Toplumun algısı liderin mesajına açıktı. Stratejik iletişim planımızın birinci öğesi liderin kendisiydi. Erdoğan çok yüksek bir siyasal marka ve toplumun kabulüne açık bir lider. AK Parti'nin kurumsal iletişimi bu şemsiyenin altında gerçekleşti... Liderin karizması, halkla bütünleşme biçimi ve AK Parti'nin kurumsal dinamiği tek başına iktidarı getirdi.”200

Erdoğan’ın söylemi geniş bir kitleyi hedef aldığından, konular siyasi olarak

tartışılmamakta, halkla dertleşme şeklinde gerçekleşmektedir.201

Erdoğan televizyon programlarına tek başına katılmamaktadır. Böyle bir ortamda siyasi mesajlar daha net verilirken iletişim kazalarının olma ihtimali de azaltılmaktadır.202

İlk AKP hükümetinde başbakan yardımcılığı yapmış olan Ertuğrul Yalçınbayır’a

göre parti içi demokrasi ‘fırça (atma) demokrasisi’ haline gelmiştir.203

      

199 N. YILDIZ, a.g.e., s.137-138.

200“İktidar karizmanın ucundaydı” http://arsiv.sabah.com.tr/2002/11/07/s0507.html Erişim Tarihi:12 Temmuz 2012.

201 V. POLAT, a.g.e., s.219.

202 Zeynep KARAHAN USLU, “Siyasetin Sıcak Temas Alanı Seçimler; 22 Temmuz ve AK Parti”,

Siyasetin İletişimi, Ed:Abdullah Özkan, Tasam Yayınları, İstanbul, 2009, s.108.

İKİNCİ BÖLÜM

2.12 EYLÜL 1980 ASKERİ DARBESİ VE SONRASINDA MEDYA,