• Sonuç bulunamadı

2.1. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ve Sonrası

2.1.1.1. Darbenin Gerekçeleri ve Darbenin Nedenleri

2.1.1.1.2. Ekonomik Durum

Bir ülkede siyasi hakimiyet kurmanın yolu ekonomik hakimiyet kurmaktır. Darbe sonrasında da Demirel’in politikasının tersi olmuş ve Batı ile Türkiye ekonomik

alanda yakınlaşmıştır. 21

1974 yılı sonrasında petrol fiyatlarındaki yükselme dünya ekonomisine durgunluk getirmiştir. Türkiye bu süreçte kısa dönemli borçlanarak, ithalat ve milli gelirdeki büyüme hızını sürdürmeye çalışarak krizi atlatmaya çalışmıştır. Kriz üç yıl gecikerek gelmiştir. 1977 yılında dış ticaret göstergeleri bozulmuştur. 1978 ve 1979 yıllarında ithalatta durgunluk yaşanmış, milli hasıladaki büyüme durmuştur. İhracatta

ise artış eğilimi başlamıştır.22 1979 yılının sonuna gelindiğinde ekonomik bunalım

halkı ve sermayedarları etkilemiştir. Ecevit’in istifasıyla hükümet kuran Demirel, istikrar programı hazırlama görevini Turgut Özal’a vermiştir. Özal 24 Ocak Kararları

olarak bilinen istikrar programını hazırlamıştır.23

1978 yılı sonlarında Türkiye’nin 1,5 ayda ödemesi gereken dış borcu 12,4 milyar dolar olarak bildirilmiştir.24

1974 yılında başlayan ekonomik yavaşlamanın etkisini üç yıl sonra siyasi istikrarsızlığın yaşandığı bir dönemde göstermesi ekonomik ve toplumsal krizlerin birarada yaşanmasına neden olmuştur.

Ekonomik krizin etkisi 1980’lere kadar sürmüş, borç yükü olan ülkeleri zor durumda bırakmıştır. Batılı ülkelerin alacaklarını tahsil edemez duruma düşmelerine neden olmuştur. Bu dönemde Türkiye’de tüketim malları bulunamaz hale gelmiştir. Süleyman Demirel’in “70 sente muhtacız” sözü de o dönemi özetlemektedir. Ecevit

hükümeti, kabul ettiği istikrar programını uygulayamamıştır.25

      

21 M. KAYNAK, a.g.e., s.72.

22 Korkut BORATAV, Türkiye İktisat Tarihi 1908-2002, İmge Kitabevi Yayınları, 9. Baskı, Ankara, 2005, s.140-142.

23 K. BORATAV, a.g.e., s.145-147. 24 J. DEVLETOĞLU, a.g.e., s.107.

Türkiye, ABD ve Avrupa için ekonomik ve askeri güvenlik garantisi olmuştur. ABD Ortadoğu petrollerini elinde bulunduran Arap ülkelerine karşı Türkiye’ye yani Ortadoğu’ya açılan pencereye ihtiyaç duymuştur. İngiltere de o dönemde Türkiye’ye

yardım etmek istemiştir.26

2.1.1.1.3.Dış Siyaset

12 Eylül’ün uluslararası alanda bağlantılı olduğu üç durum vardır. Bunlar; 1-1974 yılında petrol krizinin sebep olduğu dünya ekonomik krizi.

2-Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesiyle soğuk savaş sürecinin başlaması ve uluslararası alanda meydana gelen gerginlik.

3-İran İslam Devrimi. 27

12 Eylül, hem Türkiye’nin Yeni Dünya Düzeni’ne dahil edilmesi hem de 24 Ocak kararları olarak bilinen ekonomik programın uygulanabilmesi için hazırlanmış bir

proje olarak görülmektedir.28

12 Eylül askeri darbesi uluslararası sermayenin Türkiye’de etkili olmasını

sağlamıştır.29 Uluslararası sermayenin hedefleri ulus devlet yapılarıyla

çatışmaktadır.30

Uluslararası sermaye ulus devlet yapılarıyla çatıştığından kendi politikalarını uygulayabilecek iktidarları desteklemekte, yeni dünya düzenine entegre olmalarını sağlamaktadır.

Mahir Kaynak’a göre darbeler dış talebe cevap vermektedir ve darbelerin belirlenmiş

bir programı bulunmaktadır.31 Kaynak, Darbeli Demokrasi kitabında 1980

darbesiyle ilgili izlenimlerini şöyle aktarmaktadır:

      

26 J. DEVLETOĞLU, a.g.e., s.145-146. 27 H. AKMAN, “Nabi Yağcı Söyleşisi”, s.32. 28H. AKMAN, “Süleyman Çelebi Söyleşisi”, s.63. 29H. AKMAN, “Muzaffer Oruçoğlu Söyleşisi”, s.165. 30 M. KAYNAK, a.g.e., s.19.

“Her darbenin önceden belirlenmiş bir programı vardır mutlaka. Türkiye’de darbeler, ülkeyi yönetenler tarafından yapılır. Darbeler, yönetenlere karşı yapılmış hareketler değildir, hiçbirisi.”32

“Sağcılarla solcular çatışıyorlardı: Ben “darbe yapacaklar” diye ortalıkta dolaşıyordum. Ne Sol’una inandım, ne Sağ’ına. Ve o tarihte darbenin olacağına dair darbeden iki yıl önce rapor verdim. ABD ile Avrupa’nın bu darbede ortak hareket ettiğini söyledim. Geçenlerde bir para kitabı okuyordum: “Hot Money”. Diyor ki: ‘1980 darbesi, NATO’nun himayesinde yapılmıştır. Amacı, Türkiye’yi batı ekonomisi ile birleştirmektir.’ Bu cümle benim 1978 yılında verdiğim raporda aynen yazılmıştır.”33

1974-80 yılları arasında özellikle Latin Amerika ülkelerinde ardı ardına askeri darbeler yaşanmıştır. Alacaklı konumda bulunan ülkelerin alacaklarını tahsil edebilmelerinin en kısa yolu borçlu olan ülkelerde askeri yönetimleri başa getirerek, doğrudan kontrolü sağlamak olmuştur. Bu dönemde Türkiye de borçlu ülkelerden biridir.34

Bülent Ecevit 24 Ocak kararlarıyla ilgili olarak “Bu kararları yürütmek ancak Latin

Amerika tipi diktatörlükler altında olabilir” ifadesini kullanmıştır.35

Farklı iç dinamiklere sahip ülkelerde aynı senaryoların işlemesi de ilginçtir. Uluslararası arenada olan güçlülerin konuşması, zayıfların savaşması durumudur. Türkiye’nin iç veya dış politikasında menfaatlerine aykırı durumlar görenler müdahale için gerekli koşulları hazırlamışlardır. Batı, Türkiye’de, iktidarda bağımsız davranmak isteyenler olduğunda ya da Sovyetler Birliği’yle iyi ilişkiler içinde bulunulduğunda müdahale etme gereği duymuştur. Türkiye 1980’de hem sağ ve sol açısından, ekonomik ve fikir alanlarında bağımsız bir yol izlemiş hem de Sovyetler Birliği ile iyi ilişkiler içinde olmuştur. Batı’nın o dönemde Türkiye’nin durumuyla ilgili şikayetlerinin başlıkları ise şöyledir: “Türkiye artık Osmanlılaşıyor”,

“Türk-      

32 M. KAYNAK, a.g.e., s.13. 33 M. KAYNAK, a.g.e., s.17.

34H. AKMAN, “Nabi Yağcı Söyleşisi”, s.32. 35H. AKMAN, “Aydın Çubukçu Söyleşisi”, s.148.

Sovyet ilişkileri artık onların, NATO’da olup olmadıklarını şüpheye düşürecek kadar ileri bir seviyeye gitti”.36

Türkiye’nin NATO üyesi olması ve İslam ülkeleriyle olan komşuluğu bölgede Türkiye’ye stratejik olarak önemli bir konum sağlamıştır. SSCB’nin Afganistan’ı işgali ve İran İslam Devrimi’nin bölgede güç dengesini değiştirmesi tehdidine karşı, ABD ve Avrupa Türkiye’yi daha kolay kontrol edebilmek için demokratik açılım gibi bir riski ortadan kaldırmak istemiştir. Fakat 12 Mart sonrasında Türkiye’de işçi

hareketleri ve sendika etkin olmaya başlamıştır.37

Türkiye’nin stratejik konumuyla ilgili başka bir tespitte şudur:

“Türkiye’nin stratejik konumuna baktığınızda hür dünyanın, Rusya’nın dibinde en

güçlü ülkesi. Bir taraftan Rusya gitmiş Amerika’nın burnunun dibinde Küba’ya el koymuş, Küba’da kendi düşüncesini hayata geçirmiş. Siz de Rusya’nın burnunun dibindesiniz, Amerika’da burada! Hatta hatırlarsanız, 1978’de Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye bir teklifi vardı, “Şartsız gelin” diyordu. Çünkü jandarmalık yapacaktık.”38

ABD, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a girmesi üzerine, komünizmin Akdeniz’e inmesini istemediği için Türkiye’de “Yeşil Kuşak” projesini desteklemiştir. Ilımlı İslam’ı etkili kılacak Yeşil Kuşak projesi, demokrasi ve sosyalizm için bir set olarak görülmüştür. 39

Yeşil Kuşak projesinin günümüzdeki versiyonu ise Arap Baharı olarak nitelendirilmektedir. Sözde demokrasi, özde şiddet ve sömürge ülkeler üzerinde etkili olmaktadır. Ülkeler arasında tırmandırılan bir gerginlik de söz konusudur.

1979 yılında İran Devrimi’nin yaşanması ABD’nin Yeşil Kuşak projesinin başarısız

olmasına neden olmuştur.40

      

36 M. KAYNAK, a.g.e., 27-28.

37 H. AKMAN, “Nabi Yağcı Söyleşisi”, s.32-33. 38H. AKMAN, “Yaşar Yıldırım Söyleşisi”, s.188. 39 H. AKMAN, “Selim Mahmutoğlu Söyleşisi”, s.44. 40 H. AKMAN, “Aydın Çubukçu Söyleşisi”, s.149.

ABD, Yeşil Kuşak projesinde Afganistan ile İran’da yaşananları ve Suriye ile Irak’taki rejimlerin güven vermemesini tehdit olarak gördüğünde ise Türkiye’de

otoriter bir yönetimi gerekli görmüştür.41

Batılı diplomatlara göre, “İran’da Şah devrilir, Türkiye’de Ortadoğu kaosuna

katılırsa” bölgede karışıklık çıkabilirdi. Eğer İran’daki durum düzelmeyecekse,

Türkiye ekonomisi kesinlikle düzene sokulmalıydı. 42