• Sonuç bulunamadı

1.4.2. Lider ve Parti

1.4.2.1. Siyasi Partiler

1.4.2.1.1. AKP, CHP ve MHP

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Yılmaz iktidar ve muhalefet partileri için şu yorumu yapmaktadır:

      

134 Necati ÖZKAN, “22 Temmuz Ve “Demokrasinin Zaferi”” 17.01.2008,

http://www.tasam.org/tr-TR/Icerik/763/22_temmuz_ve_demokrasinin_zaferi Erişim Tarihi:11 temmuz 2012.

135 Süreyya EVREN, “Kutuplar Eriyor: Siyasette Küyerel Isınma”, Birikim Dergisi, Birikim Yayınları, İstanbul, Mayıs 2009, s.83-85.

136 Nezahat ALTUNTAŞ “Yıldızı Sönmeyen Bir İdeoloji: Milliyetçilik”, Doğu-Batı Dergisi, Sayı:30, Doğu-Batı Yayınları, Ankara, Aralık 2004, s.174.

137 Ömer LAÇİNER, “AKP ve MHP’nin “Kürt Sorunu” Üzerinden Milliyetçilik Mücadelesi”,

“Bizim ana muhalefet partileri bir anlamda tek yemek sunan lokanta gibiler. CHP

sadece laikliği, MHP de sadece milliyetçilik yemeğini pişirdi. Biz buna siyaset çevresinde tek konulu, tek davalı çıkar grubu diyoruz.O tek davaya gönül vermiş insanlar gelip sizin peşinizde dururlar ama başka insanlara da satacak malınız olması lazım. Benim gördüğüm CHP ve MHP’nin en büyük sorunu sundukları menünün tek yemekli olmasıydı. AKP’nin menüsü ise çok daha geniş; içinde biraz dindarlık, muhafazakarlık, politik istikrar, AB, dışa açılma, liberal İslam, medeniyetler buluşması olan eğlenceli bir menü. Yeni açılmış, şık, egzotik bir restoran. Dolayısıyla sadece bu açıdan bakıldığında AKP’nin çok daha geniş bir kitleye hitap etme şansının yüksek olduğunu söyleyebilirim. Kitle partisi olma özelliğini kazanıyor.”138

Partilerin kitle partisi özelliğini kazanmaları sadece insanlara farklı konuları sunmalarıyla açıklanamaz. Yeni dünya düzeni partilere kendi doğrultularında hareket ettikleri sürece, ulusal ve uluslar üstü politikaları birleştirmeleri sayesinde daha geniş bir kitleye hitap etme olanağı sağlamaktadır.

Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay’ın da yorumu şöyledir:

“Türkiye'de politika da bir gölge oyunudur. Bu sebeple, değerlerden ideolojilere, tutumlardan inançlara kadar neredeyse her şey en kötüsünden bir gölge, en iyisinden bir isimden ibarettir. AKP bu doğrultuda başarılı bir gidişat sergiler gibidir. Dolayısıyla, ismi "İslam", uygulamaları "liberal", tutumu "demokrat", yönü "Batı" olan bir politik kimlikle, global kapitalist tüketimciliğin nimetlerini tatmış bir tabana ters gelmesi zor görünmektedir. Bu da şaşırtıcı değil: Postmodern bir darbeden sonra, ancak böyle postmodern bir demokrasi gelebilirdi.”139

İdeolojilerin belirsizleştiği bir zamanda ekonominin tek güç olması partilerin de bağdaşmaz görülen farklı konulardaki farklı tutumlarının bir potada erimesi ve meşru görünmesi sonucunu doğurmaktadır.

Türk siyasetinde muhafazakarlık “Türk milliyetçiliği ile İslam(cılık) arasında bir

sığınma koridorudur.” AKP kültürel olarak muhafazakar ama siyasi olarak değil,

izlediği politikalarda liberal demokrattır.140

      

138 A. ÖZKAN, Siyasal İletişim Stratejileri, s.255.

139 “AKP kimliksizliğe mahkum”, 12.10.2003, http://haber.gazetevatan.com/0/15666/1/Haber Erişim Tarihi:20 Temmuz 2012.

140 Mücahit BİLİCİ, “Muhafazakarlık Neyi Muhafaza Ediyor?”, Karizma Dergisi, Yıl:5 Sayı:17, Timaş Yayınları, İstanbul, Ocak-Şubat-Mart 2004, s.59.

AKP’nin kendini ideolojik anlamda muhafazakar demokrat olarak adlandırmasının somut bir sınıfsal tabanı bulunmaktadır. Bu da kültürel olarak muhafazakar, siyasi olarak milliyetçi, ekonomik olarak da liberal yeni orta sınıftır. Bu muhafazakarlık söyleminin de üç adresi vardır; seçmen kitlesi, dış kamuoyu ve Kemalist merkez. Dış kamuoyuna muhafazakarlığın meşruiyet sorunu olmayan batılı bir ideoloji olduğu,

Kemalist merkeze de siyasal İslam’la ilgimiz yok mesajı verilmektedir. 141

İdeolojinin varlığını sürdürmesi için nesnel gerçeklerin üzerini örtmesi gerektiğinden, maskelemesi ya da çelişkilerin görünmesini engellemek için toplumsal rızayı kazanmak adına meşrulaştırması gerekmektedir.

Özal döneminde başlayan neoliberal dönüşüm AKP’nin iktidara gelmesiyle tamamlanmaktadır. Bu süreç İslam’ın küresel kapitalizmle bir araya gelmesi olarak da görülebilir. AKP’nin iktidara gelmesini Büyük Ortadoğu Projesiyle de

ilişkilendirmek gerekir.142

Milli Görüş Hareketi 1970’lerden 1990’lara kadar Batı/Avrupa karşıtıyken AKP bu

çizgiden farklılaşan bir parti olmuştur.143 AKP’nin dini temele dayanan siyasi

söylemden uzaklaşması, Refah Partisi kapatıldıktan sonra İslamcı akımın liberal

demokrasiyle uzlaşmasıdır. Partide sistemle barışıklık yönelimi vardır.144

AKP’nin seçim beyannamesindeki söylemleri de politikalarının temelini yansıtmaktadır:

“Küreselleşme ve bilgi toplumuna dönük gelişmeler, geleneksel devlet ve yönetim yaklaşımlarını büyük ölçüde geçersiz hale getirmektedir. Devletin toplum üzerindeki

      

141 Ahmet YILDIZ, “Muhafazakarlığın Yerlileştirilmesi ya da AKP’nin Yeni Muhafazakar

Demokratlığı”, Karizma Dergisi, Yıl:5 Sayı:17, Timaş Yayınları, İstanbul, Ocak-Şubat-Mart 2004, s.55.

142 İlhan UZGEL, “AKP: Neoliberal Dönüşümün Yeni Aktörü”,

httpwww.mulkiyedergi.orgindex.phpoption=com_rokdownloads&view=file&Itemid=2&id=1061akp-neoliberal-doenueuemuen-yeni-aktoerue-ilhan-uzgel Erişim Tarihi:10 Ağustos 2011.

143 Burhanettin DURAN, “AKP ve Dönüşümün Aracı Olarak Politika”, AK Parti ve Toplumsal

Değişimin Yeni Aktörleri, Ed:Hakan Yavuz, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2010, s.334.

144 Ülkü DOĞANAY, “AKP’nin Demokrasi Söylemi ve Muhafazakarlık: Muhafazakar Demokrasiye Eleştirel Bir Bakış”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, Ocak-Mart 2007, s.68.

geleneksel kontrol ve müdahalesi azalmakta, yerel ve uluslar üstü düzeylerde çok aktörlü politikalar oluşturulmaktadır.”145

CHP ise küreselleşme sürecinde tehdit hisseden kesimin sözcüsü olmuştur. CHP tarafından temsil edilen kesim, fazla sermayesi olmayan, modernist-okumuş küçük

burjuva olarak adlandırılmaktadır.146

CHP parti programında küreselleşmeyle ilgili şu ifadelere yer vermiştir:

“Ekonomik krizler yerel ve ulusal nitelikten çıkarak hızla diğer ülkelere yayılmaktadır. Ulusların kaderi ve dünya ekonomisinin geleceği küresel sermayenin risk iştahına emanet edilemeyecek kadar önemlidir.”147

Partilerin programlarında yansıttıkları görüşler politikalarının temelini oluşturmakta ve liderlerin söylemlerinde tekrarlanarak güç kazanmaktadır. Bu söylemler

referandum gibi seçim dönemlerinde de gündeme getirilmektedir. 

CHP ideolojisinin temel dayanaklarını da parti programında şöyle sıralamıştır:

“Atatürk’ün modernleşme devrimi ve altı ok ilkeleri, Sosyal demokrasinin evrensel kuralları ve Anadolu ve Trakya’nın tarihsel ve felsefi birikimi.” 148 

Kendisini sosyal demokrat kitle partisi olarak tanımlayan CHP, dış politikadaki tavrını da şu sözlerle yansıtmaktadır:

“Bu dönemde CHP’nin barış, özgürlük ve adalet konularındaki duyarlılıkları dış politika yaklaşımına da yansımıştır. Nitekim CHP’nin Irak Savaşı ve 1 Mart Tezkeresi sorunlarında aldığı pozisyon, Sosyalist Enternasyonel’in politikalarıyla uyumluluk gösterdiği gibi, dünya çapında büyük destek görmüştür.”149   

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Milliyet gazetesine parti kurultayı sonrası yaptığı açıklamada yer alan şu ifadeler de önemlidir:

      

145 http://www.akparti.org.tr/tbmm/tbmmgrup/SEÇİM%20beyanname-KISALTILMIŞ Erişim Tarihi:20 Temmuz 2012.

146 Yüksel TAŞKIN, “Asabiye’nin Haşarı Çocuğu AKP Barış Çubuğunu Uzatırken…”, Birikim

Dergisi, Birikim Yayınları, İstanbul, Ağustos-Eylül 2007, s.70.

147 http://www.chp.org.tr/wp-content/uploads/chpprogram.pdf Erişim Tarihi:29 Temmuz 2012. 148 http://www.chp.org.tr/wp-content/uploads/chpprogram.pdf Erişim Tarihi:29 Temmuz 2012. 149 http://www.chp.org.tr/?page_id=67&page=21 Erişim Tarihi:29 Temmuz 2012.

“CHP’nin batıdaki imajı şöyleydi; ‘AKP değişim ve dönüşüm yapmak istiyor ama CHP muhafazakar, tutucu. AKP’nin dinamizmini engelliyor.’ Şimdi roller tamamen değişti. Değişimi dönüşümü isteyen biziz. Statükonun temel aktörü ise AKP.”150

Bugün CHP’ye göre modern ve ilerici olan AKP’nin ileride değişen koşullarla CHP’nin tutuculuk koltuğuna yeniden oturabileceğine dair görüşler

bulunmaktadır.151

Türkiye’de siyaset, iktidarın kendi konumunu koruma isteğiyle statüko yanlısı bir tavır takınması, muhalefetin de bu statükoyu yıkmak için muhalif bir çizgi izlemesi sonucunu doğurmuştur. Değişime karşı olmak ya da değişimi savunmak partilerin politikalarından değil, iktidar ve muhalefet konumlarından etkilenerek şekil almıştır. CHP’yi muhalefette yeterince sert bulmayan ve CHP’nin söylemlerini karmaşık olarak niteleyen gençlerin MHP’ye kayabileceği ve MHP’nin ana muhalefet olabileceği de öngörülmektedir. ‘CHP’li Baba ve MHP’li çocuklar’ tablosu çizilmektedir.152

MHP’nin parti programında da küreselleşme konusunda şu ifadeler yer almaktadır:

“Bölgesinde lider ülke olarak Türkiye; Kafkasya -Balkanlar - Orta Doğu üçgeninde iş birliğinin geliştirilmesini ve istikrarın hâkim olmasını sağlayacak bir dış politika takip edecek, bölgeyi istikrarsızlaştıran, kan ve gözyaşı getiren hiçbir küresel projenin içinde yer almayacaktır.”153 

MHP bu düşüncelerinin ekseninde dünya ekonomisiyle bütünleşme hakkında da parti programında şu ifadeleri dile getirmiştir: “Dışa açık ve rekabetçi bir yapı içerisinde

dünya ekonomisi ile bütünleşilerek, bölgesel ve küresel gelişmelerin önde gelen belirleyicileri arasında yer alınmasını; bilgi çağının gereği olarak bilgi üretiminin desteklenmesi, bilgiye hızlı ve kolay ulaşımın sağlanması suretiyle bilginin en etkin tarzda kullanımının gerçekleştirilmesini; kolay ve spekülatif kazanç sağlayan ranta dayalı bir tüketim ekonomisi yerine, teknolojik gelişmeyi, yenilikçiliği, verimliliği ve

      

150“ Oy da gelmesin ama cenaze de gelmesin”,http://siyaset.milliyet.com.tr/oy-da-gelmesin-ama-cenaze-de-gelmesin/siyaset/siyasetdetay/20.07.2012/1569396/default.htm Erişim Tarihi:20 Temmuz 2012.

151 Çetin GÜRER, “Aydınlanmanın Diyalektiği Türkiye ve Seçimler”, Birikim Dergisi, Birikim Yayınları, İstanbul, Ağustos-Eylül 2007, s.129.

152Y. TAŞKIN, a.g.e., s.71.

153 http://www.mhp.org.tr/usr_img/_mhp2007/kitaplar/mhp_parti_programi_2009_opt.pdf Erişim Tarihi:29 Temmuz 2012.

istihdamı esas alan bir üretim ekonomisinin oluşturulmasını gerekli görmekteyiz.”

154

İlerleyen süreçte yeni dünya düzenine entegre olma yolunda partilerin attığı adımlar ve bu adımda liderlerin vereceği kararlar etkili olacağından partilerin küreselleşme ve ekonomi konularındaki hedefleri ve politikaları önemli olmaktadır. Bu politikaların uygulanması iç siyasetteki değişikliklerle somutluk kazanacağından yapılan seçimlerin ve referandumların sonuçları da, politikaların uygulanabilirliğinin derecesi hakkında ipucu verecektir.