• Sonuç bulunamadı

Türkiye için Olabilecek En Kötü Durum

Kaynak: Yaycı, agm, s.56.

Türkiye, Doğu Akdeniz’de muhtemel MEB ve kıta sahanlığının sınırlandırılmasında karşılaşabileceği en kötü durum sonuçları yukarıdaki haritada görüldüğü üzere Yunanistan ve GKRY ile sınırlandırma anlaşmasına varmasıdır. Türkiye’nin bu durumu göz önünde bulundurarak, bu ihtimali yaşamadan önce deniz yetki alanlarının sınırlarını tespit edip ilan etmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda Türkiye, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması hususunda benimsediği hakkaniyet ilkelerini ve sınırlandırmanın anlaşma yoluyla yapılması prensibinin ışığında kıyı devletleri ile anlaşmaya gitmelidir. Bu anlaşmaların gerçekleşmesi enerji güvenlikleri açısından diğer kıyıdaş devletlerinin de menfaatine olacağı Harita 15’de görülmektedir.332

Ancak taraflar açısından ülke çıkarlarına ve hukuki boyuta uygun olan bu tarz bir anlaşma siyasi

331

Uğur Bayıllıoğlu, Uluslararası Adalet Divanının Romanya ile Ukrayna Arasındaki Deniz Alanı

Sınırlandırmasında Serpents Adasının Etkisine İlişkin Tespitleri, Çankaya University Journal of Law, 2010, s.35.

130 meseleler sebebiyle yapılamamaktadır.333

İki taraf nezdinde siyasi boyut bir kenara bırakılarak sınırlandırma girişimlerinin başlaması önem teşkil etmektedir. Bu bağlamda Mısır, deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusunda Türkiye için önemli bir konumda yer almaktadır.

2.7.2. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)

1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu anlaşmaları ve onların bir parçası olan anayasa, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların eşit statüde olduğunu ifade etmektedir. Bu durum, KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları uyuşmazlığına yönelik görüşlerinin temel çerçevesini oluşturmaktadır.334

KKTC’nin genişliğini 12 mil olarak kabul ettiği karasuları alanı bulunmaktadır. Aynı zamanda karasularının bittiği yerden Kıbrıs Adası’nın doğal uzantısının dış sınırının 200 mile kadar uzanmadığı yerlerde karasularını ölçülmeye başladığı esas hatlardan itibaren 200 mile kadar uzanan su alanlarını ve toprak altlarını kıta sahanlığı olarak kabul eden 14 Kasım 2005 “Deniz Yetki Alanları Yasası” bulunmaktadır.335

GKRY’nin kendi

333

Cavid Abdullahzade, “Doğu Akdeniz’de Mısır’la Anlaşma Şart”, Yayıma hazırlayan Sertaç Hami Başeren; Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanlarında Hukuk ve Siyaset, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 2013, s. 349.

334

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’na göre:

Adada Türkler ve Rumlar olmak üzere iki cemaat vardır ve bunları temsil eden iki cemaat meclisi bütün işlerde ortak hareket edilmesini sağlayacaktır. Yasama Meclisi kurulacak ve bu meclisin % 70 üyesi Rum cemaati, %30 üyesi Türk cemaati arasından olacaktır.

İdare yöntemi “Başkanlık Sistemi” olacak, Cumhurbaşkanı Rum tarafından, Cumhurbaşkanı yardımcısı ise Türk tarafından seçilecektir ve yürütme yetkisi ikisinde olacaktır ve ayrıca 7’si Rum, 3’ü Türk olmak üzere kurulan bir hükümete sahip olacaklardır.

Bakanlar Kurulu’nda kararlar mutlak çoğunlukla alınacak, Cumhurbaşkanı ve yardımcısının veto hakkı bulunacaktır. İdare ve belediyelerde % 70 Rum, % 30 Türk oranı muhafaza edilecek ancak yüzde yüze yakın Türk ve Rum cemaatlerinin oluşturduğu mahallelerin idaresi o cemaatin memurlarına ait olacaktır. Ayrıca beş şehirde beş Türk belediyesi kurulacaktır.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ordusunun % 40’ ı Türk, % 60’ ı Rumlardan, emniyet kuvvetlerinin ise % 30’u Türk, % 70 ‘i Rumlardan oluşacaktır.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçe ve Rumca olacak, Türkiye ve Yunanistan’ın milli ve mahalli bayramları adadaki cemaatlerce kutlanabilecektir.

Yüksek Anayasa Mahkemesinin bir üyesi Türk olacaktır.

Ayrıntılı bilgi için Bknz: http://www.mfa.gov.tr/kibris-cumhuriyetinin-temel-yapisi-_zurih_11-subat- 1959_.tr.mfa, Erişim Tarihi:30.07.2019

24 Nisan 2004 Kıbrıs Türk Devleti Anayasası’na göre:

Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin siyasi eşitlik, iki kesimlilik ve eşit statü temeline dayalı iki Kurucu Devletinden biridir. Kıbrıslı Türklerin ayrı kimliğini ve iki bölgeli bir ortaklık içindeki eşit siyasi statüyü temsil eder. Kıbrıs Türk Devleti, insan hakları, demokrasi, temsili cumhuriyet yönetimi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir Devlettir.

Madde 8: Hükümetin her düzeydeki tüm tasarrufları orantılılık ve iyi niyet ilkelerine uygun olmalıdır. Madde 15: Devlet sınırları içinde ikamet eden Kıbrıslı Rumların haklarını korur. Bknz: http://www.mfa.gov.tr/annan-plani-ile-kurulmasi-ongorulen-kibris-turk-kurucu-devleti_nin-anayasasi.tr.mfa, Erişim Tarihi.30.07.2019.

131

başına Mısır’la yaptığı MEB anlaşmasına tepki vererek, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, üçüncü taraflarla yapılan görüşmelerde kendisinin de görüşmelerde yer alması gerektiğini bildirirken, GKRY’nin işbirliğinde bulunduğu petrol şirketlerinin yetkililerine ve yabancı temsilcilere bölgede bulunan rezervlerden %50 pay almasının gerekliliğini de vurgulamıştır.336

2001 yılında GKRY ve Suriye’nin temsilcilerinin bir araya gelmesi üzerine, KKTC deniz alanlarının sınırlandırılması hakkında kendi bulunduğu konumu daha detaylı olarak vurgulamıştır. KKTC, Kıbrıs Adası’nın etrafında yapılacak olan herhangi bir sınırlandırmayı kendi hakları gözetilmediği sürece kabul etmediğini ve etmeyeceğini savunmuştur. Ardından beyan ettiği açıklamada yapılacak sınırlandırmanın Uluslararası Hukuka uygun şekilde, Türkiye ve bölgedeki tüm kıyıdaş devletlerin katılımıyla anlaşma yoluyla yapılması gerektiğini ifade etmiştir. KKTC, zaten bu sınırlandırmanın kendisi olmadan yapılamaması gerektiğini ve Rum Yönetimi’nin adanın tek sahibi gibi anlaşma yapma yetkisinin de olmadığını ifadelerine eklemiştir. Yapılan bu açıklamaya takiben KKTC, GKRY’nin davranışlarının devamı halinde kendi haklarını gerektiği gibi savunacağını da bildirmiştir. Bu bağlamda KKTC uygulamada kıta sahanlığı ile ilgili haklarını korumakta ve kullanmaktadır.337

Ayrıca ABD’nin GKRY büyükelçisi 2009 yılında bir açıklama yaparak, Amerikalı bir şirketin yakın zamanda bölgede petrol arama çalışmalarını yapacağını ilan etmiştir. Bunu takiben KKTC, ABD Büyükelçisi’ni kınamıştır. GKRY, ilan ettiği alanlarda yaptığı arama çalışmalarının sahip olduğu egemenlik hakkından doğan bir sonuç olduğunu savunmuştur. GKRY’nin mevcut politikaları ve uygulamaları, KKTC’nin haklarını da ihlal etmektedir. Zira ihaleye açılan parsellerin yüzölçümü 55 bin km2’lik bir alanı kapsamaktadır. Bu alandan, Türkiye’nin 7 bin km2’lik deniz yetki alanı çıkarıldığında geriye kalan 48 bin km2’lik alan KKTC’ye ait deniz yetki alanlarını oluşturmaktadır.338

GKRY’nin ilan ettiği alanlardan 12. parsel olan Afrodit sahasında, 2011 yılında Noble Energy şirketinin sondaj çalışmalarına başlayacağını duyurması sonrasında KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun özel temsilcisi Kudret Özersay, bu durumun olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirtmiştir. Rum Yönetimi’nin sondaj çalışmalarını durdurmadığı takdirde kendisi de anlaşmalar yapmaktan çekinmeyeceğini ve hidrokarbon kaynakları aramaya bağlayacağını bildirmiştir.

336 Kaya, 2007, s.47.

337 Sertaç Hami Başeren, “Doğu Akdeniz Kıta Sahanlığı Uyuşmazlığı Üzerine Bir Değerlendirme”, Ege Kıta Sahanlığı ve İlişkili Sorunlar Sempozyumu, İstanbul, 2002, ,s.110.

132

Doğu Akdeniz’e kıyıdaş devletler olan Suriye 19 Kasım 2003 tarihinde, Lübnan 19 Ekim 2010 tarihinde, İsrail ise 12 Temmuz 2011 tarihinde MEB ilanında bulunmuştur. GKRY ise Kıbrıs Cumhuriyeti adına 2 Nisan 2004 tarihinde 200 millik MEB ilanı gerçekleştirmiştir. GKRY’nin KKTC ve Türkiye’nin bölgedeki haklarını ve uluslararası deniz hukukunun getirdiği yükümlülükleri yok sayarak Mısır, Lübnan ve İsrail ile MEB sınırlandırma anlaşması yapması hakkaniyet ilkelerine aykırı sonuçlar doğurmuştur. Yapılan bu anlaşmalar sonucunda GKRY MEB alanını 13 adet parsele bölerek arama faaliyetleri için ihale süreci başlatmıştır. Buna göre 3 Ağustos 2011 tarihinde Türkiye Dışişleri bakanlığı ve 5 Ağustos 2011 tarihinde KKTC cumhurbaşkanlığı tarafından tepki gösterilmiştir. Ancak GKRY 19 Eylül 2011 tarihinde tüm uyarılara rağmen çalışmalara başlamıştır. Buna göre 2, 3, 9 ve 11. parselleri ihaleye açmıştır.339

Bu duruma göre KKTC’nin ihaleye çıkarılan bu parsellerden 11 numaralı parsel hariç hepsinde KKTC’nin hakkı bulunmaktadır. 2. ve 9. parseller, KKTC’de TPAO’ya kendi alanında arama ruhsatı verdiği F ve G ruhsat sahaları ile çakışmaktadır. Geri kalan 1, 4, 5, 6 ve 7 numaralı parseller ise tamamen Türkiye’nin deniz yetki alanları ile çakışmaktadır.340

KKTC’nin tüm ikazlarına rağmen, GKRY’nin Akdeniz’de petrol aramaya devam etmesi ve art arda ilan ettiği parselleri ihaleye çıkarması sonucu KKTC ve Türkiye 21 Eylül 2011 tarihinde “Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Antlaşması”341

imzalamışlardır. Harita 16’da görüldüğü üzere anlaşmaya göre KKTC ve Türkiye kıta sahanlıklarını uluslararası hukuka uygun ve hakkaniyet ilkelerine bağlı olarak tespit edilmiş olup iki devlet arasında yapılan sınırlandırma eşit uzaklık ilkesine göre belirlenmiştir. Anadolu ile Afrika arasında eşit hat belirlenmiş; Meis Adası’na sahip olmasına rağmen Yunanistan’a bir hak tanınmamıştır. Türkiye ile KKTC arasında çizilen sınır çizgisi Kıbrıs Adası’nın kuzeydoğusunda Karpaz’dan başlamakta, Güneybatısına kadar gitmektedir.342

339

Kedikli; Deniz, agm, s.409. 340 Kedikli; Deniz, agm, s.409.

341“Türkiye ile KKTC arasında 21 Eylül 2011 tarihli Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması” , http://www.mfa.gov.tr/no_-216_-21-eylul-2011-turkiye-_-kktc-kita-sahanligi-sinirlandirma-anlasmasi- imzalanmasina-iliskin-disisleri-bakanligi-basin-ac_.tr.mfa, Erişim Tarihi: 30.07.2019

133

Harita 16: Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında Kıta Sahanlığı Sınırlandırılması