• Sonuç bulunamadı

Türkiye'nin 145.000 km2'lik Muhtemel Asgari MEB'i ve GKRY Yunanistan

Kaynak: Yaycı, agm, s.25.

383 Başeren, Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Uyuşmazlığı, s.8 384 Yaycı, agm, s. 26.

385 Başeren, Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Uyuşmazlığı, s.7. 386

Başeren, Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Uyuşmazlığı, s.8. 387 Kedikli; Deniz, agm, s.409.

151

Yunanistan’ın savunduğu ve gerçekleştirmeye çalıştığı bu faaliyetler, hakkaniyet ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. Bu bağlamda yukarıda bahsi geçen Adalar, Yunanistan toprağı ile Türkiye kıyıları arasında çizilen ortay hatta göre hukuki tabiriyle “ters tarafta kalan adalar” olmasından dolayı sınırlandırma bakımından hem kıyı oluşturamaz hem de sadece karasularına sahip olabilmektedir. Bu durum uluslararası deniz hukuku bağlamında değerlendirildiğinde, uluslararası mahkemelerin uyuşmazlık davalarında aldığı kararlarda ele alınmıştır. Bu durumun gerekçesi Uluslararası Hakem Mahkemesi’nin 1977 Manş Denizi Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası’nda aldığı kararda açıkça ifade edilmektedir. Bu bağlamda “eşit uzaklık ya da başka herhangi bir sınırlandırma metodunun uygunluğunu coğrafi şartlar belirler.”388

1985 Libya-Malta Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası’nda tarafların kıyıları başlama çizgisini oluşturur”389

ve 1982 Tunus-Libya Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası’nda “kıta denize hakimdir”390

şeklinde aldığı kararlarla coğrafyanın üstünlüğüne vurgu yapmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde de belirtildiği gibi sınırlandırmanın en önemli ölçütü coğrafyadır.

UAD, 2009 Romanya-Ukrayna Yılan(Serpents) Adası Davası Deniz alanlarının Sınırlandırılması Davası’nda, Serpents Adası’na karasuları dışından başka herhangi bir deniz alanının verilmemesini karara bağlamıştır. Divan, ilgili sahil şeridini belirlerken, Ukrayna’ya ait Serpents Adası’nı ilgili kıyı olarak dikkate almamış, sınırlandırma için karşı kıyılar arasında orta hat metodu kullanılmasına karar vermiştir. Bu kararı verirken de ıssız yada kendine özgü ekonomik hayatı olmayan adaların MEB ve kıta sahanlığı olmayacağını düzenleyen 1982 BMDHS’nin 121. maddesi gerekçe olarak gösterilmemiştir. Bu dava Doğu Akdeniz’de MEB ve kıta sahanlığı uyuşmazlıklarında Türkiye’nin Anadolu kıyılarına yakın Yunan Adaları’na kıta sahanlığı tanımamasını öngören savını teyit etmiştir.391

1992 Saint Pierre ve Miquelon Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası’nda, Saint Pierre ve Miquelon Adaları Kanada kara ülkesinin hemen yanında yer almakta ve yakınlarında Fransa’ya ait bir anakara bulunmamaktadır. Mahkeme, bu şartlar altında kısmen çok daha az kıyı şeridine sahip olmasına rağmen, Kanada’nın egemenliğini ihlal etmeyen güney ve güneydoğu kısmında bu adalara millik

388 1977 Manş Denizi Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası, paragraf 96. 389

1985 Libya-Malta Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası, paragraf 47. 390 1982 Tunus-Libya Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası, paragraf 73. 391 Başeren, Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanları Uyuşmazlığı, s.45.

152 bir bölgede tam egemenlik vermiştir.392

Bu adaların Türkiye anakarasının önünü kapatan ve kıyılarını ihlal eden durumu düşünüldüğünde bu adaların yalnızca karasularına sahip olabilme durumları bulunmaktadır. Bu adaların karasuları dışında sahip olacağı alanlar Türkiye’nin güney kıyılarının uzantısının önünü de kesecektir. Dolayısıyla Rodos, Kerpe, Kaşot, Meis Adalarının “ters tarafta kalan adalar” olması durumu sebebiyle yalnızca 6 millik karasular alanı verilebilmektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde yer alan “orantılılık ilkesi” ve “coğrafyanın üstünlüğü” ilkeleri çerçevesinde, Anadolu kıyılarının uzunluğu bu adalarla karşılaştırılamaz derece fazladır. Aynı zamanda bu adalar “kapatmama ilkesi” çerçevesinde de yapılacak bir sınırlandırmada aykırılık teşkil edecektir.393

Özetle uluslararası yargı organlarının verdiği kararlar ışığında sınırlandırma için Adalar coğrafi unsurların başında gelmekte ve etki derecesi nüfusuna, ekonomik durumuna, yaşanılabilir olup olmadığına ve büyüklüğüne göre uluslararası mahkemeler tarafından analiz edilmektedir. Anadolu kıyıları ile Kerpe, Kaşot, Rodos ve Meis adalarının kıyı uzunlukları kıyaslanamaz ölçüde Anadolu yarımadasının kıyılarının lehinedir. Aynı zamanda bahsi geçen adalar, coğrafi konumları sebebiyle zaten kapatmama ilkesine de karşıt bir durum oluşturmaktadır. Öyleyse buna göre Girit, Kaşot, Rodos, Kerpe ve Meis Adalarının bulunduğu hat birleştirilerek, Yunanistan için bir kıyı oluşturması mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla bu adaların Doğu Akdeniz’de MEB ve kıta sahanlığı hakkı bulunmamaktadır.

Doğu Akdeniz’deki Yunanistan’a ait adaların arasında yüzölçümü bakımından Girit Adası önemlidir. Ancak Girit’in sadece 33 km’lik kısmı Doğu Akdeniz deniz alanları sınırlandırması ile alakalıdır. Girit daha çok Libya tarafına doğru dönüktür. Bu bağlamda Girit Adası için yapılacak bir sınırlandırma, Ege Denizi’nde Türkiye-Yunanistan sınırlarının ve Doğu Akdeniz’de de Türkiye-Mısır arasında muhtemel kıta sahanlığı ve MEB sınırının göz önüne alınmasını gerekmektedir.394

2004 yılında Türkiye ve Yunanistan’ın birbirlerine verdiği karşılıklı notada Yunanistan’ın iddialarında Yunanistan, bölgedeki ilgili devlet sıfatıyla kıyıları karşılıklı devletler arasında kıta sahanlığı veya MEB sınırlandırmasının ilgili uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak ortay hatta göre yapılması gerektiğinin tekrarını; bu yöntemin

392

1992 Saint Pierre ve Miquelon Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası, paragraf 1170. 393 Yaycı, agm, s. 24.

153

Kıbrıs Cumhuriyeti ve Mısır’ın arasındaki MEB Sınırlandırma anlaşması da dahil genel devlet uygulamaları ile onaylandığını ifade etmiştir.395

2.7.6. İsrail

İsrail, 1990 yılında karasularının genişliğinin 12 mil olduğunu ve derinliğin işletmeye izin verdiği deniz üstü ve toprak altını da içeren kıta sahanlığı olduğunu bildiren yasayı kabul etmiştir.396

İsrail’in Doğu Akdeniz’de arama çalışmaları, Tethys Deniz Ortaklığı’nın 1999 yılı itibariyle Ashkelon açıklarındaki Noa sahasında gerçekleştirilmesi ile başlamıştır. Haritada 22’de görüldüğü gibi İsrail, ilan ettiği deniz yetki alanlarında 2000’li yıllar itibariyle hidrokarbon yataklarını arama ve işletme ruhsatları vermeye başlamıştır. 2000 yılında Noble Energy tarafından Noa sahasının yanındaki Mari-B adlı doğalgaz sahası keşfedilmiştir. Bu sahalar 43,6 milyar m3 ‘lük bir hidrokarbon potansiyelini ortaya çıkarmıştır. İsrail, 2004 yılında Mari-B sahasını ulusal talepleri gerçekleştirmek adına üretime açmıştır. Ocak 2009 yılında Noble Energy ve İsrail’e ait Delek Group tarafından yapılan araştırmalar sonucu Tamar ve Dalit sahalarını keşfetmiştir. Tamar sahasında doğalgaz rezervinin yaklaşık 283 milyar m3

olduğu tespit edilirken Dalit sahasında yaklaşık 14,1 milyar m3

olduğu açıklanmıştır.397 2010 yılında Tamar ve Dalit sahalarının batısında yaklaşık 509 milyar m3 olduğu sanılan Leviathan sahasının keşfi ile İsrail’in Doğu Akdeniz’de yaklaşık 1 trilyon m3

hidrokarbon rezervine sahip olduğu düşünülmektedir. Bu sahaların çoğunda Noble Energy ve Delek Group faaliyet göstermektedir.398

395 Başeren, Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanları Uyuşmazlığı, s.9. 396 Kaya, 2016, s. 163.

397 “Oil and Gas Exploration in Israel”, Ministry Of Energy, Exploration and Production of Natural Gas and Petroleum, 4 Temmuz 2018, https://www.gov.il/en/departments/general/gas_oil_history, Erişim Tarihi:

06.05.2019.

398 “The Israeli Natural Gas Industry: Where Do We Go Now?”, Pipelines International, 20 Eylül 2016, https://www.pipelinesinternational.com/2016/09/20/israeli-natural-gas-industry-go-now, , ErişimTarihi:06.05.2019.

154