• Sonuç bulunamadı

Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin Ortay Hatta Göre Çizilen Sınırlandırma

Kaynak: Yaycı, agm, s.45.

Bu bağlamda Harita 14’e göre Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de 32o16’18”D ve 27o22’00”D boylamları, bu boylamları arasında kalan Antalya Gazipaşa’dan Muğla Deveboynu Burnu’na kadar Anadolu ile Mısır kıyıları arasında ortay hatla çizilecek alanın kıta sahanlığı ve MEB alanının yüzölçümü yaklaşık 145 bin km2

olarak ölçülmektedir. Bu alan Türkiye’nin tüm kıta sahanlığının yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır. Şayet Yunanistan’ın ve GKRY istediği gibi orta hattın esas alınması durumunda Türkiye’nin 145 bin km2 deniz yetki alanından 71 bin km2’lik alan Yunanistan’a, 33 bin km2’lik alan ise GKRY’e geçmesi beklenmektedir. Türkiye yukarıdaki haritada bugüne kadar Doğu Akdeniz’de muhtemel MEB olarak öngördüğü deniz yetki alanlarını ve ilgili kıyıdaş devletleri düşey hatlar kullanarak belirlemiştir. Dolayısıyla ilgili kıyıdaş devletler olarak sadece Suriye, KKTC ve Mısır’ı dikkate almış ve 145 bin km2’lik bir deniz alanını muhtemel deniz yetki alanı olarak tespit etmiştir.327

327 Yaycı, agm, s. 44.

127

Türkiye’nin Doğu Akdeniz kıyılarının batısında kalan Meis, Rodos, Kaşot ve Çoban adaları, Yunanistan ve Türkiye kıyılarının arasında çizilecek ortay hattın ters tarafında kalmaktadır. Bu sebeple bu adalara karasuları dışında başka bir deniz yetki alanı bırakılmaması gerekmektedir. Sonuç olarak Türkiye, yapacağı muhtemel bir Mısır-Türkiye sınırlandırma anlaşması ile GKRY ve Yunanistan’ın son haritada gösterilen senaryosunu engelleyebilme şansına yakalayabilme ihtimaline sahiptir. Bunun yanında Türkiye ve Mısır deniz yetki alanlarını belirleme sürecinde çok büyük sorunlar yaşamayacağı da, tarafların kıyıları arasında çizilecek olan hattın eşit uzaklık esasına dayalı ortay hat ile belirlenmesi gerektiği sebebiyle açıktır.

Yunanistan iki ülke arasındaki sınırlandırmanın bahsedilen adaları birleştiren hattı esas alarak sınırlandırma işleminin bu hattın kuzeyinden yapılmasını talep etmektedir. Bu durum, Türkiye’nin Antalya Körfezi açıklarında sıkıştırılması anlamına gelmektedir. Zira Yunanistan, Türkiye’ye en yakın adalardan itibaren sınırlandırma hattının başlamasını istemektedir. Bu bağlamda Yunanistan bir takımada devleti olduğunu iddia etmektedir. Bu iddia, uluslararası deniz hukuku bağlamında herhangi bir hukuki sebebe dayanmamaktadır. 1982 BMDHS’nin 46. maddesi gereği “Takımada devleti, tümüyle bir ya da birkaç takımada ile gerektiğinde başka bireysel adalardan oluşan bir ada devletini belirtmektedir”.328

Bu kural çerçevesinde Yunanistan’ın bu tavrı siyasi nitelikte olup, takımada olmanın şartı herhangi bir kıtada anakaraya sahip olmamaktır. UAD’ın 3 Şubat 2009 tarihli Romanya ve Ukrayna Karadeniz Sınırlandırma davasında da verdiği kararda uyuşmazlığa sebep olan Serpents Adası’nın 12 mil karasuları dışında deniz yetki alanına sahip olamayacağı ve bir sınır hattının esas nokta olarak alınamayacağı görüşü Türkiye’nin bu konudaki dayanak noktalarından birini oluşturmaktadır.329 Dolayısıyla her iki devletin kıyıları esas alınarak eşit uzaklık ilkesine dayalı bir ortay hat çizgisi ile sınırlandırma yapılması gerekmektedir. Yunanistan, Türkiye’nin yaklaşık olarak muhtemel MEB sınırı olan 145.000 km2’lik alanı parçalayarak kendine katacağı 71 bin km2’lik ek deniz alanında, uluslararası hukuka göre aykırı bir paylaşımın yapılacağı aşikârdır. Bu yüzden de Girit, Kaşot, Rodos ve Meis hattının Yunanistan’a ait kıyı sınırı olarak kabul edilmesi ve buna yönelik MEB ve kıta sahanlığı sınırlandırması yapmasının aykırılık teşkil ettiğinin farkında

328 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, http://denizmevzuat.udhb.gov.tr/dosyam/denizhukuku.pdf, Madde 46: Takımada Devletinden, bütünüyle bir veya birçok takımadadan oluşan ve başka adaları da ihtiva edebilen bir devlet;

Takımadadan, birbirleri ile olan bağları coğrafi, ekonomik ve politik yönden bir bütün oluşturacak derecede sıkı olan veya tarihi açıdan bu şekilde kabul edilen ada kısımları, bunlara bitişik sular ve diğer doğal unsurlar da dahil olmak ¸zere, bir adalar grubu anlaşılır.

128

olan bir Yunanistan bulunmaktadır. Bu farkındalık ile hareket eden Yunanistan, Mısır ile anlaşmaya vararak bu planını gerçekleştirme amacı taşımaktadır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması açısından adaların rolü bu açıdan önem taşımaktadır. Özellikle Yunanistan’a ait olan ve Türkiye kıyılarına yakın bulunan adaların ters taraftaki adalar olması veya başka bir ülkenin kıyılarına yakın adalar olması durumu, 1977 Manş Denizi Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası’nda da görülmektedir. Mahkeme, iki anakara arasında konumlanmış olan adaların, anakaraların gerektirdiği sınırlandırma çizgisi üzerindeki bozucu etkisini arttırdığı ve bu tarz adalara genelde sınırlı bir etki tanındığını ya da tamamen yok sayıldığını ifade etmektedir.330 Buradaki amaç 6. maddede öngörülen “özel durumlar” hükmünün eşit uzaklık ilkesinin neden olacağı hakkaniyete aykırı sonucu ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bu maddeye göre taraflar arasında bir anlaşmaya varılamazsa ve özel şartlar farklı bir sınırın saptanmasını haklı kılmıyorsa, kıta sahanlığı sınırlandırılması eşit uzaklığa göre yapılmaktadır. Eşit uzaklık kıyıları karşılıklı olan anakaralar arasında sınırlandırma yapılırken hakkaniyeti sağlayan en uygun metot olmaktadır.

Türkiye’nin kıyılarının batısındaki Yunan adaları ile Türkiye anakarası arasında çizilecek bir orta hattın ters tarafından kalan adalar olması yapılacak sınırlandırmada bu adalara karasuları dışında bir alanın verilmemesini gerektirmektedir. Bu bağlamda Romanya ve Ukrayna arasındaki Serpents Adası Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası bu durumun çözümüne ilişkin yardımcı olmaktadır. Şöyle ki, Ukrayna, Romanya ve Ukrayna arasında belirlenecek sınırın Romanya anakarası ile Ukrayna’ya ait Serpents Adası arasından geçmesini talep ederken; Romanya Serpents Adası’na 12 millik karasuları dışında başka bir deniz yetki alanının olmadığını ve karasularından ötede bir sınır hattının çizilmesinde esas nokta olarak alınamayacağını ifade etmiştir. Bunu yanında Romanya, Serpents Adası’nın sosyal ve ekonomik koşullara elverişli olmadığına da iddia etmiştir. Bunun sonunda Divan, Serpents Adası’na karasuları dışında bir etki vermemiş ve başlangıç noktasını belirlerken bu adayı esas almamıştır. Bu dava Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de Yunan adaları ve Anadolu kıyıları arasından geçmesi gerektiğini iddia ettiği düşünülürse, UAD’ın bu kararı Yunan adalarına özel durum yarattıklarından dolayı bir alan tanınmamasını sağlamaktadır. UAD verdiği bu kararda deniz alanı sınırlandırmasında hakça bir çözüme ulaşmak için önem taşıyan özel şartlara atıf yapmıştır. Buna göre özellikle adaların varlığı durumunda sınırlandırmaya ilişkin kuralların genel şekilde

129

uygulanamayacağı ve özel şartların her coğrafi bölgede farklılık göstereceği tekrar ifade edilmiştir.331

Dolayısıyla Divan’ın bu kararı Türkiye’nin Antalya Gazipaşa’dan, Muğla Deveboynu Burnu’na kadar uzanan kıyı hattının önünde yer alan ve ters tarafta bulunan Meis, Kaşot, Rodos, Çoban Adaları içinde geçerli olmaktadır. Bu şekilde Türkiye, Doğu Akdeniz’de küçük bir alanda sıkıştırılmış olacaktır.