• Sonuç bulunamadı

1.4. DENİZ YETKİ ALANLARININ SINIRLANDIRILMASINDA

1.4.1. ULUSLARARASI HUKUKUN ASLİ VE YARDIMC

1.4.1.3. Hukukun Genel İlkeleri

1.4.1.3.2. Eşit Uzaklık İlkesi

UAD, sınırlandırma sürecinde uygulanacak hakkaniyet kriterleri, sınırlandırma tespitinin yapılması sonrasında hakkaniyetli bir sonuca ulaşıldığını gösteriyorsa eğer eşit uzaklık yönteminin uygulanabileceğini ifade etmiştir. Dolayısıyla uygulanması zorunlu bir yöntem olmadığı söylenebilir. Divan, bu yöntemin uygulanmasının zorunlu olmadığını, 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi’nin 6.maddesi olan “özel şartlar başka bir sınır hattını mümkün kılmıyorsa…” şeklindeki ifadesi ile ortaya koymuştur.

Bu ilke bağlamında bakıldığında ileride ayrıntılı şekilde anlatılacak olan 1977 tarihli Fransa-İngiltere Manş Denizi Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası’nda, Hakem Mahkemesi, Sözleşme’nin 6. maddesi ile davada uygulanacak yapılageliş kurallarının arasında farkın olmadığını ve eşit uzaklık ilkesinin de zorunlu olmadığını ifade etmiştir. Divan’a göre, özel şartların ve eşit uzaklık yönteminin beraber göz önüne alınması gerektiğini ve somut bir olay çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Ancak Sözleşme’nin 6. maddesinde özel şartların ne olduğu açıklanmamıştır. Dolayısıyla anlaşılıyor ki bu şartlar somut olaya bakılarak bir yorum bulacaktır.109

Eşit uzaklık, kıta sahanlığının sınırlandırılması hususunda 6. madde çerçevesinde doğrudan en iyi çözüme götürecek bir metot değildir. Eşit uzaklığı şarta bağlayan iki durumdan ilki taraflar arasında anlaşma olursa, ikincisi özel şartların varlığı olmalıdır. Dolayısıyla anlaşma yolunun uygulanabilmesinin istinası özel şartların varlığı olmaktadır.

Önemli bir örnek olan 1993 Grönland(Danimarka)-Jan Mayen Adası(Norveç) arasındaki Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası’nda, Divan, kıta sahanlığı ve balıkçılık bölgesini, aslında birbiriyle örtüşen ancak hukuken ayıran iki çizgi ile sınırlandırılmıştır. Burada önemli olan, Divan 6. maddeye atıf yaparak kıyıları karşılıklı devletler arasında yapılacak sınırlandırmada, hakkaniyet ilkeleri düşünülerek sınırlandırmanın yapılmasını ve yapılageliş kurallarının yarattığı etkiler arasında bir farkın

107 Gökalp, age, s.61.

108 Hakan Arıdemir, Münhasır Ekonomik Bölge Tartışmaları Çerçevesinde Devletlerin Açık Denizlerdeki Hakları, İnsan Ve Toplum Bilimleri Araştırma Dergisi, 2018, s.801.

49

olmadığını belirtmiştir. Dolayısıyla Divan 6. madde ile eşit uzaklık yöntemini yapılageliş hukukuna taşımıştır.110

En nihayetinde Divan, 1993 Jan Mayen-Grönland Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası kararında, devletlerin kıyılarının karşılıklı olduğu durumlarda sınırlandırma işleminin, hem teamül hukuku tarafından hem de sözleşmelere dayanan kurallar uyarınca eşit uzaklık yönteminin kullanılması gerektiğini ifade etmiştir. Dolayısıyla özel şartlar göz önünde tutularak hakkaniyete uygun sonuca ulaşmada en doğru yol eşit uzaklık ilkesidir.111

Eşit uzaklık ilkesi hakkında, öncelikle anlaşma ile çözüm yolu tercih edilmelidir, aksi durumda kıyıları karşılıklı olan devletlerin karasularının ölçülmeye başladığı esas hattın her noktası, eşit uzaklıkta orta hattın özel şartlar dahil edilerek belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaştırmıştır. Eşit uzaklık kuralının uygulanması konusunda 1977 tarihli Manş Denizi Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası, eşit uzaklık ilkesinin hem örf ve adet hem de 1958 Cenevre Sözleşmeleri çerçevesinde uygulanması zorunlu bir metot olarak görülmediğini açıklamıştır. Hakem Mahkemesi, eşit uzaklık ilkesinin istisnai durumu ile beraber yani özel şartlar durumuyla beraber düşünülmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Eşit uzaklık kuralının uygulanmasının zorunlu olmadığını öngören 1969 Kuzey Denizi Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davaları’nda Divan, eşit uzaklık yönteminin diğer metotlar karşısında bir üstünlüğü olmadığını belirterek durumu somutlaştırmıştır. Bu davaya atıf yapan Divan, 1982 Tunus-Libya Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası ile aldığı kararda, örf ve adet hukukuna göre yapılacak olan kıta sahanlığı sınırlandırmasında eşit uzaklık yöntemi zorunlu bir metot olarak görülmemektedir. 1982 Tunus-Libya Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası’nda taraflar, eşit uzaklık yönteminin uygulanmasının hakça ilkelerin ihlali olduğunu savunmuş ve başka bir metodun uygulanmasını istemişlerdir. Ancak Divan, bu isteği “eşit uzaklığın hakça sonuçlar doğuracağı durumlarda, tarafların başka yöntemi istemeleri, eşit uzaklık yönteminin uygulanmasından alıkoyamaz” şeklinde ifadesi ile reddetmiştir.112

Divan sınırlandırma sürecinde kıyıların bitişik olduğunu ve eşit uzaklık çizgisinin düzenlenmesine gerek ilgili bir koşulun olmadığını ifade etmiştir. Ancak Tunus’un Kerkennah Adaları boyunca karşılıklı hale gelen kıyıların coğrafi konumları gereği adaya yarım etki tanınmıştır.113

Yine 2001 Eritre-

110 Kaya, 2016, s.44.

111 Özbek, 2002, s.50. 112

1982 Tunus-Libya Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası, Paragraf 110. 113 1982 Tunus-Libya Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası, Paragraf 126.

50

Yemen Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası’nda114

taraflar arasında yapılacak sınırlandırma için Mahkeme, “kıyıları karşılıklı olan devletler arasındaki kıta sahanlığı ve MEB sınırlandırmasında eşit uzaklık veya orta hat metodu genel olarak hakça bir sonucun oluşmasını sağlamaktadır. Bu nedenle 1982 BMDHS’nin sınırlandırma hakkındaki hükümleriyle bağdaşır durumdadır”115

şeklindeki açıklaması ile eşit uzaklık yönteminin kullanılmasını uygun bulmuştur. Divan’ın 1982 Tunus-Libya Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası’nda eşit uzaklık hukukuna ilişkin aldığı kararda, hakkaniyete uygun bir çözüm getirmesi durumunda uygulanabilen bir yöntem olduğunu, aksi halde ise başka metotların kullanılmasının zorunlu olduğu sonucuna varmıştır. Dolayısıyla bu karar 1969 Kuzey Deniz Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davaları ve 1982 Tunus-Libya Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası kararları ile tutarlılık göstermektedir.

Bu bağlamda tarafların yaptığı kıta sahanlığı anlaşmaları göstermektedir ki, eşit uzaklık metodu sınırlandırma sürecinde uygulanabilecek pratiktedir. 1969 Kuzey Deniz Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davaları’nda olduğu gibi 1982 Tunus-Libya Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması Davası’nda alınan kararda da eşit uzaklık metodunun, uygulanması zorunlu bir ilke olmamakla beraber diğer yöntemlerden üstün olmadığı tekrar vurgulanmıştır. Dolayısıyla devletlerin anakarasının çok girintili çıkıntılı olmadığı kıyılarda ve devletlerin kıyı uzunluklarının birbiriyle aynı olduğu deniz alanlarının sınırlandırılmasında, hakkaniyete uygun sonuç doğuruyorsa, eşit uzaklık metodunun uygulanması hakça ilkelerin şartı olmaktadır.116

1142001 Eritre-Yemen Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası: Yemen, Kızıldeniz’in doğusunda olup Arap Yarımadası’nda bulunmaktadır. Eritre ise Kızıldeniz’in batısında Afrika kıtasındadır. İki ülkenin uzaklığı kuzeyden güneye doğru birbirine yaklaşmaktadır. Bu coğrafi durumdan dolayı iki ülke arasında mesafe farklılık göstermektedir. Buna bağlı olarak 14o15”00’ enleminin kuzeyindeki sınırlandırma MEB ve kıta sahanlığı için söz konusu olurken güneyinde ise karasuları için bir sınırlandırma söz konusu olmaktadır. Bunun yanında Yemen’in karasuları 12 mil, bitişik bölgesi 24 mil ve MEB’i de 200 mil olarak düzenlenmiştir. Eritre ise karasularını 12 millik genişlik olarak belirlemiştir. Eritre ile Yemen ada, adacık ve kayalıklar üzerinde egemenlik uyuşmazlığına düşmüşlerdir. 1995 yılında Eritre Büyük Haniş Adası’nı, Yemen ise Zukar Adası’nı işgal etmiştir. Bu işgallerin tarafları uyuşmazlığa sürüklemesi sonucu taraflar, 21 Mayıs 1996 tarihinde aralarında imzaladıkları “İlkelere İlişkin Anlaşma” ile iki ülke kıyıları arasındaki ada, adacıkları ve kayalıkları barışçıl yollarlar çözmeyi kararlaştırmıştır. Anlaşmazlıkların büyümesi üzerinde Uluslararası Sürekli Hakem Mahkemesi’ne gidilmiştir. Tarafların 3 Ekim 1996 tarihinde Hakemlik Anlaşması’nı imzalaması ile sorunun iki aşamalı olarak hakem heyeti tarafından çözülmesi istenmiştir. İlk aşamada taraflar arasındaki uyuşmazlığın kapsamı iki tarafın görüşlerine göre belirlenip, ikinci aşamada ülkesel egemenlik ve deniz alanlarına ilişkin sınırların tespitinin yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bknz: Başeren, Sertaç Hami, Ege Sorunları, TÜDAV Yayınları, No:25, Ankara, 2006; Koç, s.120. 115

2001 tarihli Eritre-Yemen Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası, paragraf 131. 116 Gökalp, age, s.155.

51