• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

4.1. Türkiye’de Göç Olgusu

4.1.1. Cumhuriyet Öncesi Göç Süreci

4.1.3.3. Türkiye’de İç Göç Süreci (1950-1980)

Türkiye’de iç göç olgusu, 1950’li yıllarda başlayarak günümüzde de devam etmekte ve genel anlamda kırdan kente yaşanan göç sürecine karşılık gelmektedir. Diğer yandan iç göç, kırdan kente olabileceği gibi, kent-kent arası ya da kentten kırsal kesime doğru da olabilmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’de yaşanan iç göç vetiresi, 1950’li yıllarla beraber, anlamlı bir sosyal olguya dönüşmeye başlamıştır. Zira Türkiye’nin ABD’den aldığı Marshall yardımları ve Demokrat Parti’nin tarımda güçlenmeyi hedefleyen ekonomi paketleri söz konusu süreci hızlandırmıştır. Traktör kullanımının yaygınlaşması, tarımda modern — diğer bir deyişle, endüstriyel tekniklerin kullanılmaya başlanması ve yarı-feodalleşmiş toprak ağalığının çözülmesi için uygulanan toprak reformları kır nüfusunu arttırmıştır. Artan kır nüfusu ve tarımda makineleşmeyle beraber, zirai işgücüne duyulan ihtiyacın azalması, haberleşme ve ulaşım yollarının gelişmesi kente gerçekleşen göç sürecinde hızlanmaya yol açmıştır.401 Öte yandan, şehir faaliyetlerinin — bilhassa, işgücüne hitap edecek endüstrinin kentlerde istenilen düzeyde gelişememesi, göçle artan nüfusu dengeleyememesiyle sonuçlanmış ve kentlerin iktisadi ve sosyal özelliklerinin kent olma niteliğinden yoksun kalmasına neden olmuştur.402 Buna binaen, sosyo-ekonomik yönden yeterince gelişim gösteremeyen kentlerde, işportacılık, seyyar satıcılık gibi güvencesiz işlerde çalışan prekaryalaşmış403 gruplar ve gecekondulaşma gibi yeni toplumsal aktör ve süreçler ortaya çıkmıştır.

1960 ve 1980 yılları arasında, İstanbul, İzmir, Ankara, Konya ve Adana gibi iş olanakları ve sanayisi gelişmiş iller, yoğun göçler almış ve hızla nüfusu artan bu illerin birçoğu demografik açıdan doyum noktasına ulaşmıştır. Kent hacminin göç eden kişi sayısını karşılayamamasından dolayı, özellikle kırsaldan gelen insanlar, boş arazilere imarsız ve iskânsız evler inşa etmişler ve ayrıca vasıfsız gelen birçok işçi ya ucuz emek karşılığı ağır işlerde çalıştırılmış ya da seyyar satıcılık gibi esnek ve güvencesiz yeni iş

https://ytbweb1.blob.core.windows.net/files/resimler/kitaplar_pdf/Avrupada_yasayan_turkleranketi.pdf, 16 Mart 2021 tarihinde erişildi.

401 İçduygu ve Sirkeci, ‘‘Cumhuriyet Dönemi Türkiye’sinde Göç Hareketleri’’, 251.

402 Hacı Musa Taşdelen, ‘‘Türkiye’de Şehirleşme ve Planlı Dönemde Şehirleşme Politikaları’’, Sosyoloji Konferansları, 21, (1986): 176.

403 Guy Standing, Prekarya: Yeni Tehlikeli Sınıf, çev. Ergin Bulut (İstanbul: İletişim Yayınları, 2014): 18.

132

sahalarında hayatlarını idame ettirmiştir. Bu sebeple, başta İstanbul olmak üzere, Türkiye’nin hızla kentlileşen illerinde, 1970’li yıllarla birlikte, çarpık kentleşme, gecekondulaşma, sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan uyum sağlayamama problemleri gözlemlenmeye başlanmıştır.

Uyum problemlerine yanıt olarak hemşehri dernekleri söz konusu yıllarda ön plana çıkan toplumsal kurumların başında gelmektedir. Bir nevi tampon mekanizma görevi gören ve patronaj ilişkilerin yaygın olduğu bu dernekler, kente yeni taşınan aynı memleketli kişilerin veyahut akraba, eş, dost gibi yakınların uyum problemlerinin azaltılmasına yönelik hemşehriler arası yardımlaşma ve dayanışma kültürünün (mekanik bağ) yaşatılmasını hedeflemektedir. Kıray’ın da işaret ettiği gibi bu tampon mekanizmalar, toplumsal yapı ve oluşumlar arası bütünleşmeyi mümkün kılan yeni fonksiyonel kurumlar meydana getirmekte ve sosyal değişim ve dönüşümün buhransız bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktadır.404

Hemşehri dernekleri, hem ağ-bağ göçmenliğine hem de zincirleme göç olgusuna bir örnek teşkil etmektedir. Her ne kadar bu sivil kuruluşlar politik bir görünüme sahip olmasalar da, zamanla politikleşme eğilimine yatkın olan ve seçim dönemlerinde siyasi partiler için birer oy potansiyeli olarak görülen kurumlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

2019 yılı resmi verilere göre ise Türkiye’de yaklaşık 16 bin hemşehri derneği bulunmakta ve bu dernekler, sahada etkin olan tüm derneklerin %7.2’sini oluşturmaktadır.405 Bu bağlamda, tarihsel açıdan hemşehri derneklerinin 1950’li yıllarla birlikte aktif olarak görülmeye başlandığı ve 1970-1980 yılları arasında, kentlerde yaşanan hızlı nüfus artışına etkiyen temel faktörlerden biri olduğu bilinmektedir.

404 Mübeccel Belik Kıray, Ereğli Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası (Ankara: T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, 1964): 7.

405 T.C. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü, ‘‘Derneklerin Faaliyet Alanlarına Göre Dağılımı’’, https://www.siviltoplum.gov.tr/derneklerin-faaliyet-alanlarina-gore-dagilimi, 15 Mart 2021 tarihinde erişildi.

133

Tablo 3: İllerin Nüfus Büyüklüklerine Göre Değişimi (1970-1980)

İller 1970 Yılı Nüfusu İller 1980 Yılı Nüfusu

İstanbul 3.019.032 İstanbul 4.741.890

Ankara 2.041.658 Ankara 2.854.689

İzmir 1.427.173 İzmir 1.976.763

Konya 1.280.239 Konya 1.562.139

Adana 1.035.377 Adana 1.485.743

Bursa 847.884 Bursa 1.148.492

Samsun 821.183 Samsun 1.008.113

Manisa 805.650 Zonguldak 954.512

Balıkesir 749.669 Manisa 941.941

Zonguldak 743.654 Hatay 856.271

Kaynak: Devlet Planlama Teşkilatı, 2008: 8.

Tablo 3’te de görüldüğü üzere,406 1970-1980 yılları arasında, hızlı nüfus artışının görüldüğü ilk yedi il İstanbul, Ankara, İzmir, Konya, Adana, Bursa ve Samsun’dur. Nüfus artışının ivme kazandığı bu illerde, doğal artışların (doğum yoluyla artış) yanında, kentlerin sanayi siteleri olarak nitelendirilebilecek kasaba-kentlerinde görülen endüstriyel ilerlemeden dolayı iş olanaklarının çeşitliliği ve sağlık, eğitim, barınma gibi sosyal hizmetlerin kırsal bölgelere nazaran gelişkin olması göçe etkiyen temel etkenler arasındadır. Bu faktörler, hem belli illere demografik geçişlerde yoğunluk olmasına hem de illerin içinde bulunan şehir merkezleri arası orantısız nüfus artışlarına neden olmuştur.

Söz konusu bu gerekçeleri, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri de destekler niteliktedir: Bu verilere göre, Türkiye’de 1950 ve 1980 yılları arasında, kent nüfusu % 28,9 oranında artmıştır.407

406 Tuncer Kocaman, ‘‘Türkiye’de İç Göçler ve Göç Edenlerin Nitelikleri (1965-2000)’’, T.C. Başbakanlık

Devlet Planlama Teşkilatı, Nisan 2008,

https://sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2018/11/Turkiyede_Ic_Gocler_ve_Goc_Edenlerin_Nitelikleri_1965-2000.pdf, 17 Mart 2021 tarihinde erişildi.

407 Türkiye İstatistik Kurumu, ‘‘Türkiye’de Kentleşme Oranı (1927-2019)’’, https://tuikweb.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1067, 16 Mart 2021 tarihinde erişildi.

134

4.1.4. 1980 Yılı ve Sonrasında Türkiye’de Göç Süreci 4.1.4.1. 1980 Yılı ve Sonrasında Türkiye’de İç Göç Süreci

1950’li yıllarla birlikte, Türkiye’de ivme kazanan kentlileşme ve nüfus artışı eğiliminin temel gerekçelerinden biri, şehirler arası yaşanan iç göç olgusudur. Türkiye’de iç göç süreci, ilk sıralarda kırsal kesimden kente ağırlıklı yaşanmaya başlasa da, 1980’li yıllarla beraber, söz konusu sürecin kentten kente, kentten kıra veyahut kırdan kıra şeklinde de çeşitliliğe uğradığı söylenebilmektedir. Öyle ki, 1980-1985 ve 1985-1990 yılları arasında gerçekleşen nüfus hareketleri, bu çeşitlilik için bir kanıt niteliği taşımaktadır.

Tablo 4: 1980-1990 Yılları Arasında Türkiye’de İç Göç Hareketleri

Yıl Aralığı 1980-1985 1985-1990

Şehirden Şehre 1.885.689 2.872.788

Köyden Şehre 378.971 420.246

Şehirden Köye 297.929 378.933

Köyden Köye 322.710 392.935

Toplam 2.885.299 4.064.902

Kaynak: Bal, 1999: 63.

Tablo 4’te de görüldüğü gibi, Türkiye’de 1980-1985 yılları arasında, kentten kente gerçekleşen nüfus hareketlerinde %65.36’lık bir artış yaşanırken, benzer şekilde 1985-1990 yılları arasında da %70.67’lik bir artışla kentten kente yaşanan göç oranında bir yükselme olduğu görülmüştür. Kırsal kesimden kente yaşanan göç hareketlerinde ise 1980-1985 yılları arasında, %13.13’lük bir artış görülürken, 1985-1990 yılları arasında, söz konusu artış oranında bir azalma gözlemlenmiş ve %10.34’lük bir artış yaşanmıştır.

Diğer yandan, kentten kırsal kesime gerçekleşen göç hareketlerinde 1980-1985 yılları arasında, %10.33’lük bir artış olurken, 1990-1995 yılları arasında, artış oranı düşmüş ve bu oran %9.32 olmuştur. Kırsal kesimden diğer kırsal kesime yaşanan göçlerde ise 1980-1985 yılları arasında, %7.27’lik bir artış yaşanırken, 1980-1985-1990 yılları arasında, söz

135

konusu artış oranında bir artma yaşanmış ve oran %9.67 olmuştur.408 Öyle ki, 1980-1990 yılları arasında, Türkiye’de nüfus hareketlerinde yaklaşık 1.5 katlık bir artış yaşanmış ve en fazla artışların görüldüğü iç göç olgusu ise kentten kente gerçekleşmiştir. Kent yaşamına talebin arttığı ve ev inşası için arazi bulmanın zorlaştığı bu süreçte, tek katlı bahçeli gecekondular yerlerini ‘‘apartman gecekondularına’’ bırakmaya başlamış ve

‘‘gecekondu sahipleri ve gecekondu kiracıları’’ şeklinde iki farklı toplumsal yapının meydana geldiği gözlemlenmiştir.409

1985 yılı itibariyle, Türkiye’de en fazla göç hareketlerinin yaşandığı bölgeler, Marmara, Akdeniz’in kıyı kesimleri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu şeklinde sıralanabilmektedir. Marmara’da yaşanan endüstriyel gelişme ve iş olanakları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki terör olayları ve Akdeniz’deki turizm faaliyetleri söz konusu bölgelere yaşanan göç hareketlerinin temel dinamiğini oluşturmaktadır.410 Öte yandan, 1990 yılı sonrasında gerçekleşen iç göç hareketlerinde, çoğunluklu olarak sosyo-politik olayların da etkili olduğunu ifade etmekte fayda vardır.411 Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde gözlemlenen terör olayları ve aileler arası kan davaları, yöre insanlarının zorunlu ve kitlesel olarak önce Diyarbakır, Van gibi bölgenin büyük çevre illerine, daha sonra ise İstanbul, Bursa, İzmir, Adana ve Mersin gibi Batı ve Orta Anadolu’daki büyükşehirlere göç etmesine neden olmuştur.412 Bu göçlerle beraber, ister kent içi ister kentler arası olsun, 1995-2000 yılları arasında, yaklaşık 6 milyon 700 bin kişinin göç ettiği belirtilmektedir.413 Sonraki beş yıl içinde ise neredeyse 4 buçuk milyon

408 Hüseyin Bal, Kent Sosyolojisi (Ankara: Turhan Kitabevi, 1999): 63.

409 Fikret Adaman ve Çağlar Keyder, Türkiye’de Büyük Kentlerin Gecekondu ve Çöküntü Mahallelerinde Yaşanan Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma (Türkiye: Avrupa Komisyonu’nun Çalışma, Sosyal İşler ve Fırsat Eşitliği Dairesi Raporu, 2006): 21.

410 Ahmet Koyuncu, Kentleşme ve Göç (İstanbul: Hikmetevi Yayınları, 2015): 42-44.

411 Bahattin Akşit, ‘‘İçgöçlerin Nesnel ve Öznel Toplumsal Tarihi Üzerine Gözlemler: Köy Tarafından Bir Bakış’’, Türkiye’de İç Göç Konferansı Bolu-Gerede 6-8 Haziran 1997 içinde (İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, 1998): 28-29.

412 M. Emin Güneş, ‘‘İç Göç Terörizm İlişkisinde Mersin Örneği’’, Akademik İncelemeler Dergisi, 8, no. 2 (2013): 279.

413 Koyuncu, ‘‘Kentleşme ve Göç’’, 44.

136

insanın iç göç hareketi gerçekleştirdiği ifade edilmekte ve göçmen profillerinin daha çok işçi ve memurlardan oluştuğu söylenmektedir.414

2009 resmi verilerine göre, en fazla net göç alan beş il, sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Kocaeli iken,415 en az göç alan ilk beş il ise Kars, Yozgat, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Erzurum’dur.416 Göç alan illere yaşanan nüfus hareketleri daha çok eğitim, sağlık, barınma gibi sosyal olanaklarla ilişkiliyken, endüstriyel ve turizm faaliyetlerinin de sosyo-ekonomik ve kültürel yönden sürece etki ettiği bilinmektedir.

Diğer yandan, göç veren illerin ise çoğunlukla terör olayları ve tarımdan elde edilen gelirin yetersizliği gibi sosyo-politik ve ekonomik olan itici faktörler sebebiyle, göç vermek durumunda kaldığından söz edilebilmektedir.

Sonuç olarak Türkiye’de iç göç süreci, sosyo-politik, kültürel ve ekonomik etmenlere dayalı ve çok yönlü bir yapıya sahiptir. Bu süreç, genel anlamda, tarımda makineleşmenin sağlanması, büyükşehirlerde iş olanaklarının ve sosyal hizmet çeşitliliğinin artması, ulaşım yollarının gelişmesi ve bazı bölgelerde terör faaliyetlerinin yaşanması gibi olaylarla tetiklenmiş ve kentlerin birtakım yeni toplumsal olgulara ve sorunlara şahit olmasına yol açmıştır. Söz konusu problemler ise kentlerde enformel sektör, çarpık kentleşme, gecekondu ve hemşehri dernekleri gibi yeni toplumsal kurum ve olguların meydana gelmesine neden olmuştur. Günümüz bağlamında, gecekondulaşma ve çarpık kentleşme problemlerine toplu konut projeleri ve kentin mutenalaştırılması (gentrification) gibi çözüm yolları bulunsa da, belli merkezlere alınan yoğun göç hareketlerine dayalı nüfus sayılarındaki artış ve kent içinde aileler arası gelir eşitsizliği, göç sürecini olumsuz yönde etkilemektedir. Dahası, hem iç hem de uluslararası göçle birlikte sayıları artan muhtelif grupların etnik, dini, sosyo-kültürel, politik ve ekonomik farklılıklarından dolayı, zamanla ya bulundukları topluma ya da diğer gruplarla

414 Adıgüzel, ‘‘Göç Sosyolojisi’’, 46.

415 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘‘En Fazla Net Göç Alan 10 İl’’, 2009, https://www.tuik.gov.tr/, 17 Mart 2021 tarihinde erişildi.

416 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘‘En Az Göç Alan 10 İl’’, 2009, https://www.tuik.gov.tr/, 18 Mart 2021 tarihinde erişildi.

137

aralarına sosyal mesafe (social distance)417 koymaları veyahut koymalarına neden olacak dışsal faktörler, kentte toplumsal uyuşmazlık, gettolaşma ve yabancılara karşı konuk-sevmezlik problemlerini ortaya çıkarmaktadır.

4.1.4.2. 1980 Yılı ve Sonrasında Türkiye’den Yurtdışına Yönelen Göçler 1980’li yıllarla birlikte, Avrupa’ya gönderilen emek temelli göçlerin, 12 Eylül darbesinden kaynaklı politik bir hüviyet kazandığını ifade etmekte fayda vardır. Başta Almanya, Fransa ve İngiltere olmak üzere, birçok Türk vatandaşı Avrupa ülkelerine nüfus hareketleri gerçekleştirmiştir. Üçüncü kuşak göçmen çocuklarının dünyaya gelmesi ve göçmen ailelerin Avrupa’da gelecek beklentisinin yükselmesiyle,418 bu göç hareketleri kalıcı bir nitelik kazanmıştır. Diğer yandan, Avrupa dışında bulunan ülkelere de nüfus hareketlerinin gerçekleştiği bilinmektedir. Bu bağlamda, 1981-2005 yılları arasında, Türkiye’nin Avrupa ülkelerine 655.734, Kanada’ya 5125, Avustralya’ya 2040 ve ABD’ye 1513 göçmen gönderdiği belirtilmektedir.419 Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) 2011 verilerine göre420 ise Türk vatandaşlarının veyahut soydaşlarının 4 milyonunun, Avrupa Birliği ülkelerinde, 300 bininin Kuzey Amerika’da, 200 bininin Ortadoğu’da ve 150 bininin Avustralya’da yaşadığı ifade edilmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’den yurtdışına göç istikametleri arasında, Avrupa’ya gerçekleşen nüfus hareketlerinde sayıca anlamlı bir çoğunluk bulunmaktadır. YTB verilerine bakıldığında da, zincirleme göçler, yeni doğumlar ve Avrupa vatandaşlığına geçmeler

417 Emory S. Bogardus, Social Distance (Los Angeles, CA: University of Southern California Press, 1959):

7.

418 Güneş Koç, ‘‘Turks in Austria and Germany: Stereotypes and Xenophobia’’, Turks In Europe: Culture, Identity, Religion içinde, ed. Talip Küçükcan ve Veyis Güngör (Amsterdam: Turkevi Research Centre, 2009): 107.

419 Ahmet İçduygu, ‘‘1950’lerden 2000’lere Türkiye’den Yurtdışına Yönelen İşgücü Göçü’’, Türkiye’nin Uluslararası Göç Politikaları 1923-2023: Ulus Devlet Oluşumundan Ulus-Ötesi Dönüşümlere içinde, ed.

Ahmet İçduygu, Sema Erder ve Ömer Faruk Gençkaya (İstanbul: Koç Üniversitesi Araştırma Raporları, 2014): 199.

420 Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), ‘‘Avrupa’da Yaşayan Türkler: Yaz Tatili

Döneminde Türkiye’ye Gelen Türkler Örneği’’, Ekim 2011,

https://ytbweb1.blob.core.windows.net/files/resimler/kitaplar_pdf/Avrupada_yasayan_turkleranketi.pdf, 18 Mart 2021 tarihinde erişildi.

138

vasıtasıyla söz konusu ülkelerde, Türk nüfusunun anlamlı bir şekilde fazla olduğu ve arttığı görülebilmektedir.421

Tablo 5: Avrupa Ülkelerinde Türk Nüfusu

Ülkeler 1984 1995 2003 2006 2011

Almanya 1.552.328 1.965.577 2.053.600 2.052.000 2.502.000

Fransa 144.790 254.000 311.356 423.421 541.000

Hollanda 154.201 252.450 352.000 364.333 384.000 Avusturya 75.000 150.000 134.229 113.365 112.150

Belçika 63.587 90.425 70.701 39.664 160.000

Britanya 28.480 65.000 79.000 80.000 79.000

Danimarka 17.240 34.700 35.232 54.859 55.000

Norveç 3.086 5.577 10.000 15.356 15.000

İsveç 20.900 36.001 38.844 63.580 39.000

İsviçre 48.485 76.662 79.476 73.681 120.000

İtalya - - 10.000 14.124 25.000

İspanya - - - - 6000

Finlandiya - - 3.325 7000 7000

Lihtenştayn - - 809 - 809

Lüksemburg - - 210 - 210

Toplam 2.108.097 2.930.392 3.179.782 3.301.383 3.965.150 Kaynak: YTB, 2011: 3.

Tablo 5’te de görüldüğü üzere, 2011 yılı itibariyle, Avrupa’da en çok Türk göçmen nüfusunun bulunduğu ilk beş ülke, sırasıyla Almanya, Fransa Hollanda, Avusturya ve Belçika’dır. Bu ülkelerdeki göçmen sayılarındaki artış ve azalışların temel sebepleri ise Türk vatandaşlarının Türkiye’ye geri dönmeleri, diğer Avrupa ya da farklı kıtalardaki ülkelere göçmeleri, bulundukları ülkenin vatandaşlığına geçmeleri ve

doğum-421 Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), ‘‘Avrupa’da Yaşayan Türkler: Yaz Tatili

Döneminde Türkiye’ye Gelen Türkler Örneği’’, Ekim 2011,

https://ytbweb1.blob.core.windows.net/files/resimler/kitaplar_pdf/Avrupada_yasayan_turkleranketi.pdf, 15 Mart 2021 tarihinde erişildi.

139

ölüm oranlarıyla ilişkilidir. Ayrıca Erdoğan’ın, Yüksek Seçim Kurulu’nun 2015 yılı yurtdışı seçmen verilerinden yararlanarak ortaya çıkardığı rakamlar da yurtdışında yaşayan Türk göçmenlerinin %85’inin Avrupa’da olduğunu, Avrupa ülkeleri içinde ise Almanya’nın %50, Fransa’nın %11, Hollanda’nın %9, Belçika’nın %5 ve Avusturya’nın

%4’lük bir oranla Türkiye uyruklu vatandaşlara ev sahipliği yaptığını göstermektedir.422 Öte yandan, Türkiye’ye 2000’li yıllarla birlikte, özellikle Almanya’dan yüksek vasıflı veyahut eğitimli insanların gerçekleştirdiği geri işgücü göçleri yaşandığını ve bu sayının, 2006-2012 yılları arasında, yaklaşık 250 bini bulduğunu ifade etmekte fayda vardır.423 2019 resmi verilerine göre ise Türkiye’ye toplamda 677.042 kişinin göç ettiği bilinmekte ve yine, aynı veriler bizlere, 330.289 kişinin Türkiye’den yurtdışına göç ettiğini göstermektedir.424 Bu bağlamda, Türkiye son yıllarda, ekonomi güdümlü bir göç alan ülke konumuna yükselmiştir demek yanlış olmayacaktır.

Avrupa dışında yaşayan Türk nüfusuna ilişkin en yakın tarihli resmi veriler, 2016 yılında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı Dış İlişkiler ve Yurtdışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü (DİYİH) tarafından ortaya konmuştur.425 Söz konusu bu verilere göre ise ABD’de 203.966, Avustralya’da 82.869, Azerbaycan’da 12.259, Birleşik Arap Emirlikleri’nde 15.000, Cezayir’de kesin olmamakla birlikte 10.000, Kanada’da 60 ila 70 bin civarı, Katar’da 10.000, Kazakistan’da 15.000, Kuveyt’te 4.500, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 118.63, Rusya’da 77.375 ve Suudi Arabistan’da 65.500 Türk vatandaşının bulunduğu ifade edilmektedir. Genel anlamda, Dışişleri Bakanlığı’nın resmi web sitesinde yer alan bilgiler ışığında, bugün yurtdışında yaklaşık 6.5 milyon Türk vatandaşının yaşadığı, bu vatandaşlardan 5.5 milyonunun Batı Avrupa’da bulunduğu ve 1 milyonunun ise diğer ülkelerde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca 20. asrın ortalarında başlayan göçlerle giden vatandaşlardan 3 milyon kişinin Türkiye’ye geri döndüğü ve

422 M. Murat Erdoğan, ‘‘Avrupa’da Türkiye Kökenli Göçmenler ve ‘Euro-Turks-Barometre’

Araştırmaları’’, Göç Araştırmaları Dergisi, 1, no. 1 (2015): 113.

423 Adıgüzel, ‘‘Göç Sosyolojisi’’, 78.

424 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘‘Uluslararası Göç İstatistikleri, 2019’’, 17 Temmuz 2020 No:

33709, https://tuikweb.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=33709, 18 Mart 2021 tarihinde erişildi.

425 T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Dış İlişkiler ve Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü (DİYİH), ‘‘DİYİH 2016 Raporu’’, https://ailevecalisma.gov.tr/media/3592/diyih-2016-raporu.pdf, 18 Mart 2021 tarihinde erişildi.

140

böylelikle, 9.5 milyonluk bir kitleyi ilgilendiren göç hareketinin gerçekleştiği belirtilmektedir.426

4.1.4.3. 1980 Yılı ve Sonrasında Türkiye’ye Yönelen Uluslararası Göç Hareketleri

1980’li yıllar ve sonrasında, Türkiye’ye gelen uluslararası göç hareketleri, genel olarak Bulgaristan, Makedonya, Bosna, Kosova, Afganistan, Türk dil grubuna mensup ülkeler, Sahra altı ve bazı Kuzey Afrika ülkeleri ve Ortadoğu ülkelerinden yaşanmış ve bu göçler, sosyo-kültürel, ekonomik ve politik faktörlere dayalı bir şekilde gerçekleşmiştir. Bununla beraber, söz konusu nüfus hareketlerinden 2011 yılı itibariyle, Suriye’de yaşanan iç savaş sebebiyle, Suriyeliler tarafından Türkiye’ye gerçekleştirilen kitlesel göç hareketleri, çalışma kapsamında ayrıca bir önem arz etmektedir. Öyle ki, bu konu, 1980 yılı sonrasında yaşanan uluslararası göç hareketlerinden bağımsız olarak ayrı bir başlık altında tartışılacaktır.

4.1.4.3.1. 1980 Yılı ve Sonrasında Türkiye’ye Yönelen Uluslararası Kitlesel Göçler

Bulgaristan’dan Türkiye’ye gerçekleşen nüfus hareketleri, dört göç dalgası şeklinde olmuştur. Bu dalgalardan en sonuncusu ise 1989 yılında, Bulgar hükümetinin Türk kökenli Müslüman Bulgar vatandaşları Türkiye’ye göçe zorlamasıyla cereyan etmiştir. Siyasal, etnik ve kültürel baskı gibi itici faktörlerin yanında, aile birleşmeleri, din ve soy benzerliği gibi çekici faktörlere427 de dayanan bu nüfus hareketleri sonucunda 300 binden fazla Türk, göç etme girişiminde bulunmuş; ancak 73.615 kişi muhtelif gerekçelerle 1989 yılının sonlarına doğru geri dönmüşler428 — deyim yerindeyse, tersine göç gerçekleştirmiştir. Öte yandan, söz konusu geri dönüş rakamlarının zaman geçtikçe

426 T.C. Dışişleri Bakanlığı, ‘‘Yurtdışında Yaşayan Türk Vatandaşları’’, http://www.mfa.gov.tr/yurtdisinda-yasayan-turkler_.tr.mfa, 18 Mart 2021 tarihinde erişildi.

427 Ertuğrul Murat Özgür, Türkiye Nüfus Coğrafyası (Ankara: GMC Basın-Yayın Limited Şirketi, 1998):

57.

428 Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Bulgaristan’dan Türk Göçleri (Ankara: DPT Sosyal Planlama Başkanlığı Hizmete Özel Rapor, 1990): 38.

141

135 bine ulaştığı da belirtilmektedir.429 Bununla birlikte, Bosna, Makedonya ve Kosova’dan da siyasi, dini ve etnik baskılar nedeniyle göçler geldiği bilinmektedir. Resmi verilere göre, 1992-1998 yılları arasında, Bosna’dan yaklaşık 20 bin, Kosova’dan 1999 yılında meydana gelen politik kargaşalar ve toplumsal huzurun bozulması sonucu 17.746 ve 2001 yılında Makedonya’dan 10.500 kadar kişi Türkiye’ye göç etmiştir.430

Afganistan’ın 1979-1989 yılları arasında, Sovyet işgaline maruz kalması da Türkiye’ye Özbek, Kazak, Uygur ve Kırgız gibi Türk kökenli Afgan vatandaşlarının zorunlu göç etmesine neden olmuştur. İlk olarak Pakistan ve İran gibi çevre ülkelere ve daha sonraları, Avrupa ülkelerine geçiş yapabilmek için Türkiye’yi hem bir transit hem de bir hedef ülke olarak gören Afganistanlı insanlar, bulundukları ülkelerde ucuz işgücü kaynağı olarak kullanılmıştır.431 Diğer yandan, işgal sonrası Türkiye’ye 5 bin civarı Afgan kökenli insan göç etse de, 2000’li yıllarda bu sayı, düzensiz nüfus hareketleriyle katlanmıştır.432 Resmi verilerde ise günümüz Türkiye’sinde, 44.871 Afganistan uyruklu kişinin ikamet izni bulunurken,433 6.747 Afgan’ın düzensiz göçmen olarak yakalandığı434 ifade edilmektedir.

İran ve Irak’tan da politik, dini ve etnik sebeplerden dolayı, Türkiye’ye kitlesel göçlerin geldiği bilinmektedir. 1979 İran İslam Devrimi ardından, Azerbaycan Türkü, Fars ve Kürt kökenli birçok insan, Türkiye’yi transit ülke olarak görmüş ve 500 bin ila 1 milyon arası kişi, Türkiye sınırlarına geçiş yapmıştır.435 Ancak bu insanlardan sadece 10

429 Kemal Kirişçi, ‘‘Türkiye’ye Yönelik Göç Hareketlerinin Değerlendirilmesi’’, Bilanço 1923-1998:

429 Kemal Kirişçi, ‘‘Türkiye’ye Yönelik Göç Hareketlerinin Değerlendirilmesi’’, Bilanço 1923-1998: