• Sonuç bulunamadı

A. Yaş Küçüklüğü

2. Türkiye Hukukunda Durum

Türk Medeni Kanunu yaş küçüklüğünün ayırt etme gücünü ortadan kaldıran sebep olarak kabul etmiştir. Ancak, kişinin ne zamana kadar ayırt etme gücüne sahip olmayacağı belirtilmemiş. Başka bir deyişle, Türkiye Hukukunda kişinin ayırt etme gücünün sahip olabilmesi için ne bir yaş sınırı, ne de bazı niteliklere sahip olunması gerektiğini kabul edilmemiş. Yani, Türkiye Hukuku bu konuda yukarıda belirtmiş olduğuz üçüncü sistem benimsemiştir.

Türk Medeni Kanunun 13. madde metninin ifadesinden anlaşılıyor ki, yaş küçüklüğü, akla uygun şekilde hareket etme gücünü etkilediği ölçüde ayırt etme gücünün yokluğuna sebep olur47. Yani kişinin hangi yaştan itibaren ayırt etme gücüne sahip olacağı belirtilmemiş; her somut olayda küçüğün ayırt etme gücüne sahip olup olmadığını tespit işini hâkimin takdirine bırakmıştır. Ayırt etme gücü nispi kavram olduğu için hâkim bir taraftan fikri ve bedeni gelişimini ve içinde yaşadığı

44

Osman Kaşıkçı, İslam ve Osmanlı Hukukunda Mecelle, İstanbul 1997, s. 209.

45

Ayrıntılı bilgi için bkz., Ebül’ula Mardini Zade, Hukuku Medeniye Dersleri, Birinci Tabı, C.I (Umumi Zabıtlar Şahsın Hukuku), İstanbul 1928, s. 279; Saymen, s. 90.

46

Sayman, s. 90; Dural / Öğüz, s. 55.

47

41

ortamı, diğer taraftan yapmış olduğu işlemlerin önemini göz önünde tutarak, kişinin ayırt etme gücüne sahip olup olmadığını tayin eder48.

Bir görüşe göre49, her ne kadar Türk Medeni Kanununun 13. maddesinde küçüğün ayırt etme gücüne sahip olması anı belirli bir yaş sınırına dayandırılmasa da, 15 yaşını doldurmuş küçüklerin, ayırt etme gücüne sahip oldukları varsayılmalıdır. Zira Medeni Kanunun birçok maddesinde (eTMK. m. 12, 88, 449; TMK. m. 12, 502), 15 yaşını bitiren küçüklere, ayırt etme gücüne sahip gözüyle bakmaktadır. Yani kanun koyucunun iradesi bu yöndedir50.

Bu görüş, 743 sayılı eski Türk Medeni Kanunun ergin kılınmaya (kazai rüşte) ilişkin 12. madde, evlilik yaşına ilişkin 88. madde ve vesayet yapabilme ehliyetine ilişkin 449. madde hükümlerine dayanmaktaydı. Kanun koyucu söz konusu maddelerin hüküm ifade etmesi için, küçüğün on beş yaşını doldurmuş olma şartını aramıştır; bu durumda 15 yaşını dolduran küçüğün ayırt etme gücüne sahip olduğunu gösterir.

Kanaatimizce, söz konusu maddelerde bazı durumlar için küçüğün 15 yaşının doldurmuş olması şartının aranmış olması, Kanunun ayırt etme gücünün varlığı için 15 yaş sınırı getirdiği anlamına gelmez. Çünkü maddelerde belirtilmiş olan, 15 yaşın doldurulmuş olma şartı, küçüğün ayırt etme gücüne sahip olup olmaması ile ilgili değildir.

743 sayılı Türk Medeni Kanunun 12. maddesi ve bu maddenin karşılığı olan 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunun 12. maddesinde, 15 yaşını bitiren küçüğün, kendi isteği ile ve velisin (ana ve babasının) rızası ile mahkeme tarafından ergin kılınabileceği düzenlenmiştir. Madde de, küçüğün ayırt etme gücüne sahip olması gerektiği konusunda açık bir şart yoktur. Fakat bu durum 15 yaşını doldurmuş küçüğün ayırt etme gücüne sahip olduğu anlamına da gelmemektedir. Çünkü söz

48

Öztan, s. 73. 7.HD. 1981/3667, K. 1981/4492, T. 13.4.1981, 12 yaşındaki küçüğün

taşınmazdaki payını satması halinde, satışın sonuçlarını fark ve temyiz gücüne sahip olmadığını kabul etmek olayların doğal akışına ve yaşam deneylerine uygun düşer; aksi iddia, ispat edilebilir. (Kazancı Bilişim, İçtihat Bilgi Bankası). 4.HD. 11.3.1981, E. 1981/1247, K. 1981/3013 (YKD 1981. C. VII, S. 11, s. 1417-1423).

49

Esat Şener, Kişinin (Şahsın) Hukuku, Ankara 1997, s. 54-55.

50

42

konusu maddenin ifadesinden anlaşılmaktadır ki, küçüğün belirtilen şartlara sahip olması erginlik kararı için yeterli değildir; hâkime karar verip vermemekte takdir yetkisine sahiptir. Bu sebepten de, her 15 yaşını doldurmuş olan küçük ergin kılınmaz, hâkim ayrıca küçüğün ayırt etme gücüne sahip olup olmadığını belirleyecektir. Eğer küçük ayırt etme gücüne sahip değilse, hâkim, talebi kabul etmeyecektir. Yani,15 yaşını dolduran her küçük ayırt etme gücüne sahip değildir; hâkim bu kişilerin ayırt etme gücüne sahip olup olmadığını takdir edecektir. Hâkim onbeş yaşını dolduran küçüğün ayırt etme gücünün var olduğuna kanaat getirirse ergin kılınma konusunda karar verecektir.

743 sayılı eski Türk Medeni Kanunun 88. maddesinin meni şu şekildedir: “Erkek on yedi, kadın on beş yaşını ikmal etmedikçe evlenemez. Şu kadar ki hâkim, fevkalade hallerde ve pek mühim sebebe mebni on beş yaşını ikmal etmiş olan bir erkeğin veya on dört yaşını bitirmiş olan bir kadının evlenmesine müsaade edebilir”. Maddenin ifadesinden görüldüğü gibi, burada belirtilmiş olan yaş sınırı, küçüğün ayırt etme gücüne sahip olması ile bir ilişkisi yoktur. Çünkü evlenme yaşı, kanun koyucu tarafından toplumun sosyal, kültürel, ekonomik ve geleneksel ihtiyaçları dikkate alınarak saptanmaktadır51, yoksa kişinin ayırt etme gücüne sahip olup olmamasına göre değil. Bu sebepten de, evlilik yaşı sınır ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Ve hatta bir ülke belli bir zaman dilimde kabul edilmiş evlenme yaş, bir süre sonra değişmektedir. Mesela, 743 sayılı eski Türk Medeni Kanunun 88. maddesinin ilk metninde evlenme yaşını erkek için onsekiz, kadın için ise onyedi yaş olarak kabul edilmişti. Ancak, 15.6.1938 tarihli 3453 sayılı kanunla yapılan değişik sonucunda söz konusu madde yukarıda belirtmiş olduğumuz metin haline geldi. Evlilik yaşı konusunda toplumun değişen ihtiyaçları 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu hazırlanması sırasında da etkisi göstermiştir. 1.1.2002 tarihli 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu toplumun yeni ihtiyaçlarını dikkate alarak, 743 sayılı eski Türk Medeni Kanunun 88. maddesinin karşılığı olan 124. maddesinde evlenme yaşını, erkek ve kadın için onyedi yaş olarak belirlemiştir.

51

43

Söz konusu görüşün isabetsiz olduğunu gösteren bir diğer nede, evlenme yaşının erkek ve kadın için farklı yaş sınırlarının belirlenmiş olması ve Kanunda belirtilmiş olan bazı nedenlerden dolayı evlilik yaşı sınırının değişebilmesidir. Çünkü söz konusu görüşe göre, kanun, küçüğün ayırt etme gücüne sahip olabilmesi için onbeş yaş sınırı belirlemiştir.

Söz konusu görüşün esaslandığı diğeri bir hüküm ise, vasiyet yapma ehliyetini düzenleyen 743 sayılı eski Türk Medeni Kanunun 449. maddesidir. Madde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 502. maddesine tekabül etmektedir. Söz konusu madde ifadesine göre, “Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve onbeş yaşını doldurmuş olmak gerekir”. Maddeden de görüldüğü gibi, kişinin vasiyet yapması için onbeş yaşını doldurmuş olmasının yanında ayırt etme gücüne sahip olması şartını aramıştır.

Öğretide, Kanunun küçüğün ergin olmadan vasiyetname yapma imkânı tanımasının iki sebebi olduğunu belirtilmiştir. Bunlardan biricisi, vasiyetname yapmanın, mutlak kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olması ve bu sebepten de kanuni temsilcinin vasiyetname yapmasına izin verilmemektedir. Kanun koyucu, buradan hareket ederek, henüz erginliğini kazanmamış kimselere de bu haktan yararlanmak imkânı vermek için, vasiyetname yapma yaşını 15’e indirmiştir52. İkinci sebep ise, vasiyetnameler, bir taraflı ölüme bağlı tasarruf oldukları için, miras bırakanın ölümüne kadar geri alınabileceklerinden, kanun koyucu ergiliği aramamakta bir tehlike görmemiş53.

Küçüğün vasiyetname yapabilmesi içi, aran ikinci şart, ayırt etme gücüdür. Kanun koyucunun, 15 yaş şartından sonra küçüğün ayırt etme gücüne de sahip olması gerektiğini belirtmek suretiyle, bu yaşta olan küçüklerin ayırt etme gücünün sahip olduklarını karine olarak kabul ettiğini değil, aksine bu yaşta olanlarının ayırt etme gücüne sahip olmadıkları karine olarak kabul edilmiştir. Yani onbeş yaşını dolduran küçüğün ayırt etme gücüne sahip olmayacağı, hâkim tarafından küçüğün

52

Mustafa Dural / Turgut Öz, Türk Özel Hukuku, C. IV, Miras Hukuku, 5. Baskı, İstanbul 2011, s. 56; Ali Naim İnan / Şeref Ertaş / Hakan Albaş, İnan Türk Medeni Hukuku, Miras Hukuku, 5. Baskı, Ankara 2004, s. 164; Mehmet Ayan, Miras Hukuku, 5. Baskı, Konya 2009, s. 74.

53

44

durumu göz önüne alınarak ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı belirleneceği anlaşılmaktadır. Eğer Kanun onbeş yaşını doldurmuş küçüğü ayırt etme gücüne sahip olduğunu kabul etmiş olsaydı, onbeş yaş şartının yanında ayrıca ayırt etme gücüne sahip olma şartı aramazdı.

Türkiye Hukukunda ayırt etme gücünün hangi yaştan kazanılacağı hususunda bir ölçü koymaktan kaçınmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 13. maddesinde, onsekiz yaşına kadar olan kişilerin kural olarak, ayırt etme gücüne sahip olmayacağını, hâkimin her olayın özelliklerine göre küçüğün ayırt etme gücüne sahip olup olmadığını tespit edeceğini düzenlenmiştir.