• Sonuç bulunamadı

Maddi fiillerde, bir davranışta bulunan kimsenin bu davranışı bir hukuki sonuç bağlanmasına yönelik olmayıp, sadece dış âlemde bir değişiklik yapmağa yöneliktir77. Mesela, bir eşyanın bulunmasında (TMK. m. 769; AMM. m. 186) veya bir ikametgâh tesisinde yerleşme fiilinin varlığı (TMK. m. 19; AMM. m. 27) gibi78. Bu tür işlemlerde dış görünüşe hukuki sonuç bağlandığından, hukuki sonucunun doğması için fiil ehliyetine gerek olmadığı söylenebilir. Ancak doğan hukuki sonuç, fiil ehliyet olmayan kişinin zararına olacaksa, davranışın zararlı sonuçlarından korunması ilkesinin kıyasen uygulanması gerektiği ileri sürülebilir79.

II. HUKUKA AYKIRI FİİLLERDEN SORUMLU OLMA EHLİYETİ Hukuka aykırı fiiller haksız fiil (TBK. m. 49; BK. m. 41; AMM. m. 1096) ve borca aykırılık (TBK. m. 112; BK. m. 96; AMM. m. 442) şeklinde ortaya çıkar80. Haksız fiil söz konusu olduğu durumlarda, hukuk düzeninde yer alan bir genel

76

Kılıçoğlu, Borçlar, s. 39; Esener, s. 8; Zevkliler / Acabey / Gökyayla, s. 127; Dural / Sarı, s.

162; Ayan, Giriş, s. 117; Ayan, s. 85.

77

Schwarz, s. 159; Esener, s. 8; Eren, s. 150; Kılıçoğlu, Borçlar, s. 40; Oğuzman / Barlas, s.

169; Öztan, s. 62; Zevkliler / Acabey / Gökyayla, s. 127; Dural / Sarı, s. 162; Ayan, Giriş, s. 118; Ayan, s. 85.

78

Ayan, s. 85-86; Öztan, s. 62.

79

Oğuzman / Seliçi / Oktay-Özdemir, s. 50 ve 134’de zikir edilen yazarlar; Arpacı, s. 17; Öztan, s. 62.

80

Esener, s. 7; Kılıçoğlu, Borçlar, s. 39; Dural / Sarı, s. 160; Zevkliler / Acabey / Gökyayla, s. 128; Ayan, Giriş, s. 115; Ayan, s. 83; Bilge Öztan, Medeni Hukukun Temel Kavramları, 36. Baskı, Ankara 2012, s. 85.

24

davranış kuralına aykırı bir davranış mevcuttur. Yani hukuka aykırı olarak başkasının şahıs varlığı veya malvarlığı değerlerine zarar verilmektedir81. Borca aykırılıkta ise, kişi taraf olduğu sözleşmeden doğan yükümlüklerini ihlal etmektedir82. Kişinin haksız fiil ve borca aykırı davranışları sonucunda ortaya çıkan zararlardan dolayı sorumlu olabilmesi için hukuka aykırı fiillerden sorumlu tutulabilme ehliyetinin sahip olması gerekir.

III. DAVA EHLİYETİ

Dava ehliyeti, bir kimsenin bizzat veya atayacağı vekil vasıtasıyla mahkemelerde davacı veya davalı olarak bulunma ve yargılama hukukuna ilişkin hakları kullanarak yargılama hukuku işlemlerini bizzat yapabilme iktidarıdır83. Başka bir ifade ile davada, davacı ya da davalı olarak usul işlemleri yapabilme ehliyeti demektir84. Dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usul hukukundaki görünümüdür (HMK. m. 51; AMPM. m. 49).

Dava ehliyeti ile davaya taraf olma ehliyetini birbirine karıştırmamak gerekir. Bu ikincisi, genel olarak bir davada, davacı ya da davalı olma ile ilgilidir. Yani dava ehliyeti fiil ehliyetinin medeni usul hukukundaki büründüğü şekil olduğu gibi davaya

81

M. Kemal Oğuzman / Turgut Öz, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, C. II, 9. Baskı, İstanbul 2012, s. 1; Kılıçoğlu, Borçlar, s. 271; Zevkliler / Acabey / Gökyayla, s. 128; Dural / Sarı, s. 160-161; Ayan, Giriş, s. 115; Ayan, s. 83; Öztan, Temel Kavramları, s. 85.

82

Kılıçoğlu, Borçlar, s. 633; Zevkliler / Acabey / Gökyayla, s. 128; Dural / Sarı, s. 161; Ayan,

Giriş, s. 115; Ayan, s. 83; Öztan, Temel Kavramları, s. 85.

83

Sabri Şakir Ansay, Hukuk Yargılama Usulleri, 7. Baskı, Ankara 1960, s. 109; Bilge Umar, Medeni Usul Hukukunda Davanın Dinlenme Şartı Olarak Ehliyet, İÜHFM 1963, C. XXIX, S. 3, s. 602; Baki Kuru / Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 20. Baskı, Ankara 2009, s. 246; Ejder Yılmaz, “Çocuk Hakları” Açısından: Çocuğun Davada Temsilinin ve İradesinin Önemi, DEÜHFD 2009, C. 11, Özel Sayı, s. 825; Hakan Pekcanıtez / Oğuz

Atalay / Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, 12. Baskı, Ankara 2011, s. 208; Yavuz Alangonya / Kamil Yıldırım / Nevhis Derem-Yıldırım, Medeni Usul Hukuku Esasları, 7.

Baskı, İstanbul 2009, s. 116; Ergun Önen, Medeni Yargılama Hukuku, Ankara 1979, s. 63;

Akipek / Akıntürk / Ateş Karaman, s. 285.

84

25

taraf olma ehliyeti yani taraf ehliyeti de hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki büründüğü şekildir (HMK. m. 50; AMPM. m. 48)85.

85

Ansay, s. 108; Umar, s. 592-593; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 238; Yılmaz, s. 824; Pekcanıtez / Atalay / Özeks, s. 206; Önen, s. 62.

26 İKİNCİ BÖLÜM FİİL EHLİYETİNİN ŞARTLARI § 5. GENEL OLARAK

Her insanın biyolojik ve psikolojik gelişmesi eşit değildir. Bu nedenle de Türkiye ve Azerbaycan Hukukunda, bir kimsenin fiil ehliyetine sahip olabilmesi için kanun koyucu tarafından öngörülmüş olan bazı şartlara sahip olunması gerekir.

Türkiye Hukukunda fiil ehliyetinin şartları Türk Medeni Kanununun 10 ve 14. maddelerinde belirtilmiştir. Türk Medeni Kanun 10. maddesine göre, “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır”. 14. maddenin metni ise “Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur” şeklindedir.

Türk Medeni Kanununun 10. ve 14. maddelerinin metini birlikte değerlendirildiği zaman, fiil ehliyetinin ikisi olumlu bir olumsuz üç şartının olduğu anlaşılmaktadır. Olumlu şartlar, erginlik ve ayırt etme gücü, olumsuz şart, yani kişide bulunmaması gereken şart ise kısıtlı olmamadır1. Türk Medeni Kanununun 429.

1

Mustafa Dural, Türk Medeni Hukukunda Gerçek Kişiler, 2. Baskı, İstanbul 1984, s. 55-56; Mustafa Dural / Tufan Öğüz, Türk Özel Hukuku C. II, Kişiler Hukuku, 10. Baskı, İstanbul 2010, s. 49; M. Kemal Oğuzman / Özer Seliçi / Saibe Oktay-Özdemir, Kişiler Hukuku (Gerçek ve Tüzel Kişiler), 11. Baskı, İstanbul 2011, s. 51; Jale G. Akipek / Turgut Akıntürk / Derya Ateş Karaman, Türk Medeni Hukuku, Cilt I, Başlangıç Hükümleri Kişiler Hukuku, 8. Baskı, İstanbul 2011, s. 285; Serap Helvacı, Gerçek Kişiler Hukuku, 4. Baskı, İstanbul 2012, s. 50; Ergun Özsunay, Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, 4. Baskı, İstanbul 1979, s. 33; Mehmet

Ayan / Nurşen Ayan, Kişiler Hukuku, 3. Baskı, Konya 2011, s. 22; Abdülkadir Arpacı, Kişiler

Hukuku (Gerçek Kişiler), 2. Baskı, İstanbul 2000, s. 20; Aydın Zevkliler, Kişiler Hukuku Gerçek Kişiler, Ankara 1981, s. 50; Aydın Zevkliler / Beşir Acabey / Emre Gökyayla, Zevkliler Medeni Hukuk (Giriş, Başlangıç Hükümler, Kişiler Hukuku, Aile Hukuku), 5. Baskı, Ankara 1997, s. 236; Aytekin M. Ataay, Şahıslar Hukuku, Birinci Yarım Giriş- Hakiki Şahıslar, İstanbul 1978, s. 64; Bilge Öztan, Şahsın Hukuku Hakiki Şahıslar, 10. Baskı, Ankara 2001, s. 65; Ferid H. Saymen, Türk Medeni Hukuku, C. II, Şahsın Hukuku, 2. Baskı, İstanbul 1960, s.81; Kemaleddin Birsen, Medeni Hukuk Dersleri: Umumiesaslar- Şahsın Hukuku- Aile Hukuku- Miras Hukuku, İstanbul 1963, s. 105; Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Türk Medeni Hukuku, C. I, Cüz. 2, Şahsın Hukuku, 5. Baskı, İstanbul 1956, s. 30; Zahit İmre, Medeni Hukuka Giriş (Temel Kavramlar, Medeni Kanunun Başlangıç Hükümleri ve Hakiki Şahıslar Hukuku), 3. Baskı, İstanbul 1980, s. 365; A. Samim Gönensay, Medeni Hukuk, C. I (Hukuk Hakkında Umumi Malumat-Başlangıç-Şahsın Hukuku), İstanbul 1936, s. 81; Selahattin Sulhi

27

maddesinin hükmü göz önün de tutulursa kendisine yasal danışman tayin edilme tarzında bir kısıtlamaya uğramamış olmasının da, fiil ehliyetinin bir şartı olduğu söylenebilir2.

Azerbaycan Hukukunda fiil ehliyetinin şartları, Türkiye Hukukunda olduğu gibi açıkça belirtilmemiştir. Azerbaycan Mülki Mecellesinin “Gerçek kişinin fiil ehliyeti” kenar başlıklı 28/ II. maddesinde “gerçek kişi fiil ehliyetini, erginlik yaşını yani 18 yaşı doldurdukta tam olarak kazanır”. Bu maddeden şöyle bir anlam çıkmaktadır; gerçek kişi fiil ehliyetini kazanmak için bir tek 18 yaşını doldurmuş olması yeterlidir ve bundan başka şarta gerek yoktur. Ancak Mülki Mecellenin fiil ehliyetine ilişkin diğer hükümlerine baktığımız zaman, kolaylıkla anlaşılmaktadır ki, 28/ II madde fiil ehliyetinin kazanılması için gerekli olan şartlardan yalnız bir tanesi belirtmiştir.

Azerbaycan Mülki Mecellesinin 28/ II, 32, 342, 343, 346, 1105, 1106 ve 1107. maddeleri birlikte incelediğimiz zaman anlaşılıyor ki, kişinin fiil ehliyetine sahip olabilmesi için, onsekiz yaşını doldurmuş olmasının yanında ayırt etme gücüne sahip olması ve kısıtlı olmaması da gereklidir.

Azerbaycan Mülki Mecellesinin 28/ II maddesinin hükmü, yetersiz olduğu Mülki Mecellenin diğer hükümlerinden kolaylıkla anlaşılsa da, maddenin metni değiştirilerek “erginlik yaşını (18 yaşa) doldurmuş, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlanmamış kişiler fiil ehliyetine sahiptir” şeklinde verilmesi gerekir.

Göründüğü gibi, Türkiye Hukukunda hem de Azerbaycan Hukukunda bir kimsenin fiil ehliyetine sahip olabilmesi için ikisi olumlu (ergin olmak ve ayırt etme gücüne sahip olmak) bir olumsuz (kısıtlı olmamak) üç şarta sahip olması gerekir.

222; Bülent Köprülü, Medeni Hukukun Genel Prensipleri- Kişiler Hukuku (Gerçek ve Tüzel Kişiler), 2. Baskı, İstanbul 1984, s. 200; Feyzi N. Feyzioğlu / Ümit Doğanay / Aydın Aybay, Medeni Hukuk Dersleri, C. I, 2. Baskı, İstanbul 1973, s. 72; Rona Serozan, Medeni Hukuk, Genel Bölüm, 2. Baskı, İstanbul 2008, s. 175.

2

28 § 6. AYIRT ETME GÜCÜ

I. KAVRAM A. Genel Olarak

Ayırt etme gücü, fiil ehliyetinin olumlu ve doğal olan bir şart olup, kişinin belli bir akli olgunluğa erişmiş olduğunu gösterir. Ayırt etme gücü terimi yeni bir terimdir. Söz konusu terim, hukuk alanında ilk defa İsviçre Medeni Kanunuyla girmiştir. İsviçre Medeni Kanunundan önceki kanunlarda bu terime rastlanmaz3. Alman Medeni Kanunun 104. Paragrafı ile Avusturya Medeni Kanununun 1123. Paragrafından bunu kolaylıkla anlayabiliriz. Bu maddelerde fiil ehliyetinin şartları sayılırken “ayırt etme gücü” terimini kullanılmamıştır. Yani, bu kurum genel bir terim altında belirtilmemiştir. Bunun yerine “akıl hastalığı serbest irade ile serbest irade ile karar vermenin engellenmesi” (BGB § 104/ II) şeklinde tasvir edilmiştir4.

Türk Medeni Kanununda, İsviçre Medeni Kanununda olduğu gibi ayırt etme gücü terimi kullanılmıştır. Bu durumun sebebi Türk Medeni Kanununun İsviçre Medeni Kanunundan iktibas edilmiş olmasıdır5. Buna karşılık, Azerbaycan Mülki Mecellesinde Türk Medeni Kanunda ve İsviçre Medeni Kanunda olduğu gibi bir ayırt etme gücü terimi bulunmamaktadır. Bu durumun sebebi ise, Azerbaycan Mülki Mecellesinin, Almaya, Fransa ve Avusturya gibi ülkelerin Medeni Kanunlarından esinlendiğidir. Bu ülkelerin medeni kanunlarında ayırt etme gücü bulunmamaktadır. Bunun yerine bu kurum tasvir edilerek belirtilmiştir.