• Sonuç bulunamadı

Avrupalı toplumlar günlük yaşamda ve eleştirel bir kamuoyunun ve baskı grubunun oluşumunda büyük ölçüde medyadan yararlanırlar. Öte yandan, doğu toplumlarında kamuoyu daha çok kişiler arası iletişim yoluyla gerçekleşmektedir. Bu tür geleneksel yöntemler göç toplumunda da terk edilmemektedir. Bu iletişim şekli de beraberinde tek yönlü bir marjinalleşmeyi ve hakim toplumdan kopmayı beraberinde getirebilir. Burada sorun, siyasi baskı ve ayrımcılık nedeniyle kendi içlerine kapanan toplumların, bu kapanıklıkları nedeniyle, hakim toplumun daha fazla ayrımcı davranış ve tutumlarıyla karşı karşıya kalabilmeleridir. Bunun büyük bir bölümü bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Bu bilgi eksikliği ise medya tarafından doldurulabilir. Radyo, televizyon ve yazılı basının bilgi yayımı yoluyla sosyal ve politik sorunları halletmesi beklemese bile, medyanın gücünün özellikle entegrasyona, kültürler arasında iletişim sağlanması çabalarına yahut siyasi kamuoyunun oluşturulmasına yardımcı olması beklenebilir235.

234 Zeynel Gül, “Almanya Seçimleri ve Sonuçları”, http://www.alevi.com/ueynel_guel+M5a54111be91.html 235 Şen ve Koray, a.g.e., s. 61

Batı Avrupa medya organlarının bu iletişime olumlu katkıda bulunduğunu söylemek zordur. Televizyon ve yazılı basında sık sık işlenen artan İslami kökten dincilik ve yabancılar arasında yükselen suç oranlan gibi yayınlar Avrupa toplumlarını ürkütmekte ve yabancılara karşı önyargılı yapmaktadır. İslam dininin kendine bir yer bulma çabası çeşitli tepkilere yol açabileceği gibi Alman medya organlarının İslam dinini düşman olarak yansıtmaları bunda etkili olabilmektedir. Tepki ve hoşgörüsüzlükle karşılaşıldığında buradaki İslam da radikal ve fanatik yollara sapabilmektedir236.

Öte yandan bu şekilde içine kapanan toplumlar geldikleri geleneksel çevreyi devam ettirmek için daha çok anavatanın kamuoyunu ve medyasını takip ettiği ileri sürülmektedir. Almanya’da da TRT-İnt. TRT ve Alman makamları arasında yapılan anlaşmaya göre, yayınlarının % 30’u Almanya’da üretilmek durumundadır ki Almanya’da yaşayan Türklerin yaklaşık % 57’si bu kanalı izlemektedir. Show TV, Star, ATV, Show, TGRT vb. kanalların yayınlarını uydu kanalıyla izlemek mümkündür237.

Türk toplumunun büyük bir bölümü Avrupa basınını izlemek yerine, Türk ba- sınını tercih etmekledir. Bu tercihin arkasında Almanca’yı ya da diğer Avrupa dillerini bilmemenin yanı sıra Türkiye’ye duyulan yakın ilgi yatmaktadır. Çeşitli araştırmacılar ise bu tutumun entegrasyonu olumsuz etkilediği ve Türk gazetelerinin Almanlara karşı duyulan önyargılar artırdığı görüşündedirler. Şu anda 7 tane günlük ve 2 haftalık Türk gazetesinin Avrupa baskıları bulunmaktadır. Berlin’de telefonla yapılan bir başka araştırmaya göre, Türkler arasında gazete okuyanların % 86’sı Türk gazetelerini okumayı tercih etmektedir238.

Hatta 1994 den itibaren Türklerin yüzünün Türkiye’ye dönük olmasını sağlayan gazetelerden rahatsız olan bazı kesimler Türk basını uyuma engel oluyor, Türk- Alman dostluğuna zarar veriyorlar diye rahatsızlıklarını ortaya koymuşlardır239. Ancak bu kesimler Alman medyasında Türk toplumuna yönelik

236 Basın yabancıların görüşünü almadan sorunları tartışmaya açmakta kendilerini savunmalarına izin vermeden kendilerince sonuca bağlamaktadır. Ek bilgi için bkz. Füsun Alver, Basında Yabancı Tasarımı ve Yabancı Düşmanlığı, İstanbul, 2003, s. 265, 319.

237 Alver, a.g.e., s. 322 238 Koray, a.g.e., s. 65 239 Doğan,a.g.m., s. 29.

özgün programlar verilmediğini göz ardı etmektedirler. Bu da bir ölçüde Türklerin Türkçe yayın yapan medyayı takip etmesinin nedeni olarak görülebilir. Çünkü Türkçe yazılı ve görsel medya Almanya’ya yönelik bölgesel yayın yapmakta ve Türklerin siyasi,sosyal ve kültürel sorunlarına yer vermektedir. Bu nedenle büyük bir kesimin ilgisini çekmektedir.

Son yıllarda gözlenen bir gelişme Almanya’daki Türklerin kendi televizyonlarını kurmaları olmuştur. Berlin’de bu şekilde kurulmuş dört Türk özel televizyonu bulunmaktadır. 1986’da yayınlara başlayan Berlin Türkiyem Televizyonu (BTT), Türkisches Fernsehen in Deutschland (TDF), İslami örgüt Avrupa Milli Görüş Teşkilatının resmi organı niteliğindedir. Avrupa Türk Televizyonu (ATT) Berlin’deki en küçük kablolu Türk istasyonudur ve TRT’nin kanalını kullanarak yayın yapmaktadır. TD l Berlin’deki en büyük ve ilk yayına başlayan Türk televizyonudur240.

Göçmen Türklerin bu tercihlerini Türkçe medyanın yardımıyla ayakta tuttukları kültürel kimliklerinin önemli bir bölümünden vazgeçmeden Alman toplumuna uyum sağlamak istiyorlar şeklinde değerlendirmek de mümkündür.

Birinci kuşağın almanca bilmediği için Türkçe medyayı takip etmesi anlaşılabilir durumdur. Ancak Almancayı Türkçe’den daha iyi bilen II. ve III. Kuşak bu durumu iki kültürün iyi yanlarını alabileceği bir şans olarak değerlendirebilir. Kendinden emin olarak hali bu kuşaklarda kendi toplumuna ve köklerine dönüş eğilimi, Türk müziğine ve medyasına yönelme olgusu, ortaya çıkarmıştır. Bu durumun daha da güçleneceği geniş kabul gören bir yaklaşımdır.

Türk medyasının göçmenler arasında bu derece güçlü olması, Alman toplumunun bazı kesimlerini rahatsız etse de, Türk yetkililerin ve siyasetçilerinin Almanya’da yaşayan topluma daha etkin ve hızlı ulaşabilmelerine imkan sağlamaktadır. Bu sayede her ne kadar bazı Türkler dışarıdan bir dikteyi kabul

240 Kanal, gurbetçilerin komünizm ve kapitalizm arasında sıkışarak kendi kültürlerini, dillerini unutmalarını engellemek amacıyla Atalay Özçakır tarafından kuruldu. TD1’in kuruluş yılları, gurbetçilerin Türkiye hasretinin zirveye çıktığı döneme rastlıyor. Başlangıçta TRT destekli yayın yapan TD1, şimdi kendi programlarını üretiyor ve gurbetçilerin sorunlarına eğilen çalışmalara imza atıyor. “Alman medyasındaki Türkler”

etmediklerini ifade etseler ve eleştirseler de; aynı zamanda gelen mesajları eleştirel de olsa büyük bir dikkatle izledikleri şeklin değerlendirilebilir. Örneğin son seçimler de Türk Hükümeti Başbakanı Tayip Erdoğan Türk göçmenleri basın ve medya organları aracılığı ile SPD (Sosyal Demokrat Parti) ve Yeşillere oy vermeye davet etmişti.