• Sonuç bulunamadı

ALMAN-TÜRK MİLLETVEKİLLERİ PROFİLİ, SİYASAL KİMLİK VE ELİT OLUŞUMU

A 1980’DEN 2006’YA ALMAN TÜRKLER VE ALMAN-TÜRK MİLLETVEKİLLERİ

C. ALMAN-TÜRK MİLLETVEKİLLERİ PROFİLİ, SİYASAL KİMLİK VE ELİT OLUŞUMU

Türkler, 40 yıl önce vasıfsız işçi ihtiyacını karşılamak üzere Almanya’ya ve Avrupa’ya adım atmışlardı. Ancak zamanla gurbetçiler kendilerine biçilen rollere sığmadılar. Gurbetçi Türklerin çocukları Almanya’da ve Avrupa’da parlamenter oldular.

Almanya’da yaşayan Türkler onlara vatandaşlık hakkı verilince ve seçme seçilme hakkını elde edince Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığından çıkıp bulunduğu ülkelerin vatandaşlığına geçtiler. Türklerin vatandaş ve seçmen oluşunun doğal bir sonucu olarak siyasi partiler seçimlerde Türkleri aday gösterince Türkler de önce ulusal parlamentolarda sonra, federal parlamentolarda daha sonra AB Parlamentolarında görev aldılar.

Türk kökenli milletvekilleri böylece önce yerel bazda, sonra Federal Parlamento olmak üzere siyasi alanda da ön plana çıkmaya başladılar. Yerel düzeyde önce Hakkı Keskin, federal düzeyde ilk milletvekilleri Leyla Onur(SPD) ve Cem

362 Partilerin politikalarına göre değerlendirmeler konusunda ek bilgi için bkz. “Partiler Hangi Görüşleri Savunuyor”,

http://www.arkadasgazetesi.com/haber_detay.asp?busayi=101&menuno=9&haberno=31 363 İbrahim S. Canbolat, Küreselleşen Dünya ve Türkiye, Bursa, 2002, s. 266.

Özdemir(Birlik 90/Yeşiller)364 oldu. Onlar bir kuşağın ilk temsilcileriydiler ve onların açtığı yolda diğerleri de onları takip etti Önce AB Parlamentosunda Ozan Ceyhun(SPD) ve Feleknas Uca(PDS); Vural Öğer(SPD), Federal Parlamentoda Ekin Deligöz (Birlik 90/Yeşiller), Lale Akgün(SPD), Sevim Dağdelen(PDS), Hüseyin Kenan(PDS) milletvekili oldular. Böylece daha önce görev yapanlarla beraber on milletvekili hem Türkiye hem Federal Almanya vekilliği yaptılar365.

Şu anda Alman Federal Parlamentosunda Lale Akgün(SPD), Ekin Deligöz (Birlik 90/Yeşiller), Hakkı Keskin (PDS), Sevim Dağdelen(PDS), Hüseyin Kenan(PDS); AB Parlamentosunda Feleknas Uca(PDS), Vural Öğer(SPD), Cem Özdemir (Birlik 90/Yeşiller) gibi milletvekilleriyle ikinci kuşağın temsilcileri Alman Parlamentosunda ve diğer Avrupa Parlamentolarında yer almaktadırlar. Bunların yanı sıra belediye ve eyalet meclislerinde görev yapan çok sayıda Türk kökenli siyasetçiler bulunmaktadır366.

Bu bölümde çalışmamızın konusu olan bu milletvekillerinin kısaca hangi kuşağa ait oldukları, toplumsal gelişimleri, kişisel özellikleri, kimlik vurguları, Türkiye, Almanya ve içinde yaşadıkları göçmen toplumuna ilişkin görüşleri ve temel özellikleri verilerek milletvekillerine ait birer porte çizilmek istenmektedir. Ardından Siyasal elit ve kimlik oluşumu incelenektir.

Milletvekillerinin Siyasal Kimlik ve Elit Oluşumuna Etki Eden Unsurlar:

Bu insanların milletvekili olmalarında bir çok etken bir araya gelmiştir.Bu nedenle siyasal elit ve kimlik oluşumuna geçmeden önce onları diğerlerinden farklı kılan etkenleri, ortak ve farklı yönlerini incelemekte yarar vardır.

Onlarda diğer göçmen çocuklarına benzeyen bir yaşam süreci yaşadılar: Birinci kuşak Türkler Almanya’ya işçi olarak gelmişlerdi. Türkiye onlar için anavatandı ve bir gün oraya döneceklerdi. Bu anlamda bir kimlik sorunları yoktu. Sosyal statüde üst basamaklara tırmanmayı ise Türkiye’de düşünüyorlardı. Sağladıkları ekonomik imkanlar onlara zaten bunu sağlayacaktı. Sosyal çevreyle de

364 Bazı kaynaklar sadece ana-babalarının Türk olduğu milletvekillerini Türk kökenli olarak vermektedir. Onlara göre Leyla Onur annesi Alman olduğu için, Cem Özdemir bir ilktir. 365 Ayrıntılı bilgi için Ek 2’ye bakınız.

bir sorunları yoktu. Önce yurtlarda sonra gettolarda kimlikleri aşınmaya uğramadan Türkiye’ye döneceklerdi. Bu nedenle yaşadığı ülkenin toplumuna kaynaşmak gerekmiyordu. Kalıcı olduklarını anladıklarında da gettolar onlar arasında dayanışmayı sağlayacak ortamlar haline dönüşmüştü. Ancak önce göçmen topluluğun bir süre daha Almanya’da kalması gerekliliği ortaya çıkınca Alman toplumu Almanya’da çalışan işçi ailelerinin “bütünleşmesine” yani çocuk ve eşlerinin Almanya’ya gelmesine izin verdiler.

Derken ikinci ve üçüncü kuşak çocuklar doğdu. Yani ilerde milletvekillerinin de arasından çıkacağı gurup. Çoğunluğu küçük yaşta gelmişti: Leyla Onur, Cem Özdemir, Sevim Dağdelen, Ekin Deligöz, Feleknaz Uca367.

Onların eğitimi Almanya’daki diğer Türk göçmenler gibi en önemli sorunu oluşturuyordu: Türkiye’den belli bir yaşta gelenlerde eğitimi alırken öğrenme bakımından Alman dili bir sorun oluşturabilmekle birlikte kimlik açısından pek fazla bir problem yoktu. Ancak daha küçük yaştakiler ve orada doğanlar eğitimi nasıl alacaktı veya nasıl sosyalleşecekti? Türk dilinde alamayacağı kesindi. Okulların çoğu kilise okuluydu. Acaba çocukları dinsiz olur muydu veya Almanlaşır mıydı? Ailelerin çoğunluğu bununla meşguldü veya bazıları çocukların eğitimleri ile ilgilenmiyordu. Çocuklar ise eğitimle birlikte farklı bir dünyaya adım atıyordu. Bir çoğu arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle iletişim kuramıyordu. İletişim kurduğunda kendilerinin farklı bir özelliği olduğunu anlayabiliyordu ancak bunun ne olduğunu kavrayamıyorlardı. Çocuklar ana-babalarından veya çevrelerinden Türk olduklarını duyuyorlardı. Hatta bu yüzden hakarete, saldırıya uğrayabiliyordu ancak çoğu Türkiye’yi ve Türk kültürünün tanımıyordu. Almanca konuşuyor ve Alman toplumunda yaşıyordu, kendilerinin Alman çocuklarından farkı neydi? 368 Ailelerinin anlattığı kadarıyla Türkiye onlar için bir hayal dünyasıydı. Ailelerin çoğunun eğitimsiz olması ve çoğunluğunu çalıştığından dolayı onlara zaman ayıramaları için kendi kimliklerini kazanabilecekleri dengeli bir ortam yaratmıyordu.

Gettolarda yaşayanlar bir anlamda asimile olmadan gelişebileceği ortam yarabiliyordu. Ancak bu durumda onları getto dışındaki eğitim-sosyal çevre ile ve

367 Ayrıntılı bilgi için EK 2’ye bakınız. 368 Özdemir, a.g.e., s.18.

aile-sosyal çevre arasında gidip gelirken, bir kültürden diğerine geçmek zorunda bırakıyordu369.

Cem Özdemir’e kendisine şu eleştirinin yöneltildiğini belirtiyor. Diğer bazı göçmenlere göre o “tesadüfen Türktü”370.

Eğitim onlar için kimlik ve elit oluşumunda temel kaynakğı oluşturuyordu: Ancak bilinçli bir aile çevresi ve iyi bir eğitimi alabildiği takdirde ise dengeli bir kişilik yaratabiliyordu. İçlerinden çok azının,Leyla Onur ve Lale Akgün gibi, ailesi eğitimliydi ve çocuklarına bilinçli, dengeli bir hayat sunabilmişlerdi371. İyi bir eğitim onların sosyal statüde üst noktalara çıkmasının ilk basamağını oluşturuyordu. Ayrıca ana vatanla-doğduğu vatan arasında bir köprü oluşturabiliyordu. Yazar Salina Scheinhard’ın ifade ettiği gibi onlar için ancak iki ülke birden tam anavatan oluyordu372.

Örgütler onlar için kendileri gibi insanların ortak sorunlarını paylaşabilecekleri ve dile getirebilecekleri bir ortam yaratıyordu: Onların bu toplum için gerekli olduklarını ispatlayacak, belli bir amacı olduğunu ve kendilerini savunacak ortamlar olarak ön plana çıkıyordu. Başlangıçta kültürel örgütler birinci kuşağın isteklerini karşılayacak bir gerekliliği yerine getiriyordu. Ancak ikinci kuşak, “artık bende bu toplumun bir bireyiyim,ben bu toplumda doğdum veya büyüdüm, yabancı değilim, ben bu ülkede kalıcıyım öyleyse niye farklı muamelelere tabi

369 Bu durum daha sonraları entegrasyonda sorun yaratacaktır. Çünkü Türk kültüründen Alman toplumuna geçişte iki kültürü edinmelerinde ilerlemeci bir yapıyı engelliyor. Bir anlama bu süreci kuşaklar tekrar ve tekrar yaşıyor. Bir süre sonra kültür şoku kronikleşmeye, uyum konusunda yapacak bir şey yok diyerek içine kapanmaya hatta şiddete doğru kayabiliyor. Dilek Kolat getto’da yetişen ama başarılı olan bir eyalet milletvekilidir.

370

371 Ayrıntılı bilgi için Ek 2’ye bakınız.

372 “Türk olarak mı yoksa Alman olarak mı tepki veriyorsunuz? (davranıyorsunuz?)”: -Benim manevi gelişimin Alman. Bu ülke bu sistem, bu topluluk, aynı zamanda benim de. Ben bu ülkeyi istiyorum. Almanlarla, tüm yabancılarla barış içinde dostça olmak istiyorum. Ben kendimi bu ülkeye bağlı hissediyorum.

“Ama Türkiye’de niçin bir ev?” -Yazabilmek için düşüneceğim sessiz bir köşeye acil ihtiyacım vardı. Ben sıradan biri olarak belirli bir süre orada olmak istiyorum. Ama ben Almanya’daki vatanımı da terk edemem. Ancak iki ülke birden bana tam anavatan oluyor.

tutuluyorum?” gibi isteklerle ön plana çıktı. Bunun en büyük örneğini ise Sevim Dağdelen, Cem Özdemir, Ekin Deligöz sunmuştur373.

İlk olarak ya ikinci kuşağın içinden çıkmışlar ya da 1980’lerde siyasi nedenlerle gelen gruba dahiller: Birinci grubun aileleri ve kendileri bulundukları ülkeye ilk yerleşmeyi kabullenenlerden oluşmuş. Bu nedenle onlar sürekli geçici bir hayat ikileminden kurtulmuşlar. İkinci grup ise daha göç başlarken Türkiye ile birçok bağını koparmış, Türkiye’ye olan ilgisini sürdürmekle beraber ev sahibi ülkede başlangıçtan itibaren kesin karar vermiş kişiler.

Birinci grupta Leyla Onur, Cem Özdemir, Sevim Dağdelen, Ekin Deligöz, Lale Akgün ve Hüseyin Kenan Aydın bulunmaktadır.

Leyla Onur374, Cem Özdemir375 ve Feleknaz Uca376 Almanya’da doğdu, Ekin Deligöz377, Lale Akgün378, Sevim Dağdelen379, Hüseyin Kenan Aydın380 ailelerinin yanında Almanya’ya küçük yaşta geldiler.

İkinci gruba dahil olanlar ise Hakkı Keskin381 ve Ozan Ceyhun’382dur.

Onlarda diğer göçmen çocuklarına benzeyen bir yaşam süreci yaşadılar.Ama hemen hepsi hırslı aktif insanlar: Başlangıçta seçme ve seçilme hakları olmasa dahi çoğunluğu, kendilerini veya çevrelerindekini savunma amacıyla işe girişmişler. Somut isteklerine cevap alabilecekleri, çevrelerindeki siyasi olan veya olmayan örgütler de faaliyet göstermeye başlamışlar. Bu onlara iki şey sağlamış: ilki siyasetin acemiliğini üzerlerinden atmışlar; ikincisi, farklı yönlerden de olsa bir baskı unsuru haline gelmişler. Bu da hem kendilerine hem göçmen toplumuna siyasetin kapılarını

373 Ekin

374 http://www.trd-online.net/ausgabesepoktober.htm 375 “ Cem Özdemir - Politics Beyond Ethnic Terms”,

http://www.bbc.co.uk/education/languages/germany_insideout/berlin3.shtml 376 http://feleknasuca.de

377 Ekin Deligöz, kazandığı burs ile yüksek tahsilini Avusturya’da yapmış. Kendisi ile mail yoluyla yaptığım görüşmeden alınmıştır.Buna bak mailden

378 Görüşme, Lale Akgün, E-Posta, 18 Mart 2004.

379 Recai Aksu, “Garsonluktan Meclise” , http://www.milliyet.com.tr/2005/09/21/siyaset/siy01.html. 380 http://www.bundestag.de/mdb/bio/A/aydinhu0.html;

http://www.kontv.com.tr/index.php?islem=detay&id=2312 381 Yalçın Doğan, “Biz Attık Keskin Şimdi Bundestag’da”,

http://www.hurriyetim.com.tr/yazarlar/yazar/0,,authorid~91@sid~4@nvid~633300,00.asp 382 http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=1428

açmış. Sesleri giderek yükselmeye başlayınca ve bu seslerin kalıcı olduğu anlaşılınca, Almanya Anayasasında da değişiklikler yaparak, “vatandaşlık” kavramını “Cermen ırkından olma” anlayışından kurtarıp, “siyasal yurttaşlık” anlayışına dayalı olarak diğer guruplara da açmış. Böylelikle Almanya’da yaşayan Türklere de vatandaşlık yolu açılmış.383 İşte seslerini yükselten ve toplumdan bir şeyler talep etmeye başlayanlardan birkaç tanesi siyasette adından bahsettirmeye başlamışlar.

Ekin Deligöz politikayla ve göçmenlerle bağını şu şekilde açıklıyor: “Yeşiller Partisi’ne 17 yaşında üye oldum. Barış ve doğa koruma hareketine destek veren bir gençlik grubundaydım. Partiye girdikten sonra belediyede sosyal çalışmalar yaptım. Annemle birlikte Türk kadınları için okuma kursları açtık, yüzme dersleri verdik. Türk öğrencilerin ev ödevlerine yardım kursları düzenledik384.

Leyla Onur ise 1973 yılından itibaren Alman Sosyal Demokrat Partisi’nde (SPD) aktif olarak siyasetin içinde yer aldı. Partiye gençlik kollarından katıldı ve gençlik kollarında çalışan tek kadındı385.Çabasını ise yabancı kadın ve gençlere yardım edebilmek diye açıklıyordu..

Bir kısmı ise siyasal örgütlerden ziyade kendilerini bir güç olarak hissedebilecekleri “ekonomi alanına” yöneldiler. Ekonomik güç onların insan olarak kabul edilmesine imkan sağlayabilecekti. Vural Öğer’de bu kesimi temsil edenlerden.

Vural Öğer, kurduğu ilk seyahat şirketi ile 1970’li yılların başında Türkiye’ye uçuşlar düzenlemeye başladı386. 1982 yılında Öger Tours’u kuran ve bugün Alman Focus Dergisi’nin seçtiği “Turizm Sektörünün En Başarılı İlk 10 Yöneticisi” sıralamasında 5. oldu387. Ayrıca Atlas Jet olarak bir de hava yolu şirketi var. Türk ve

383 Kongar, a.g.m.

384 http://arsiv.hurriyetim.com.tr/hur/turk/98/11/11/dizi/01diz.htm

385 Aşağı Saksonya bölgesinin etkili politikacılarından Türk ve Alman yurttaşı olan Leyla Onur’un, 28 yaşında siyasete atıldığında adının Leyla, soyadının Onur olması ençok üyesi olduğu SPD’de merak uyandırmış. Oda her önüne gelene bıkmadan usanmadan çift uyruklu olduğunu anlatmaya çalışmış. http://66.249.93.104/search?q=cache:2ZWU0hPMtdsJ:www.kazete.com.tr/httpdocs/arsiv/2000/2 0/haberler/pol4.html+Leyla+Onur&hl=tr&gl=tr&ct=clnk&cd=9

386 Vural Öğer, Benim Almanya’m Benim Türkiye’m, Altın Kitaplar, İstanbul, 2003, s. 15-25. 387 “Vural Öğer En Başarılı Yönetici”, http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=145977

Almanları daha yakınlaştırmak için 1998 yılında kurulan Türk-Alman Vakfı’nda önemli rol oynadı.

Siyasete özellikle 1990’lı yıllarda başlayan siyasa haklar bahşeden yasalarla atılmışlar ve genellikle sol partilerde yer almışlar: Bunun nedeni ise iki ana başlık altında özetlenebilir: İlki sol partilerin bir ölçüde göçmen kesimlerini koruyan politikalar üretmeleri; hak ve sınıf eşitliğine dayanan, ayrımcılık gözetmeyen ideolojileri. İkincisi, bu partilerde, Türklerin siyasete katılımının desteklenmesi. Üçüncüsü, hemen hepsinin ailesi ve çevresinin solcu örgütlenme deneyimi olması. Hatta bir bölümü 1980 den sonra Almanya’ya göç eden örgütsel faaliyetlerde deneyimli olması388.

Sağ partilerde görev alanlar ise daha çok muhafazakar eğilimlere ve dini inançlarından doğan fikirlere sahipler. Sol ideolojinin ilerlemeci ve devrimci yapısı onlarda tedirginlik yaratıyor. Geleneksel değerleri korumaya ve dayanışmaya önem veriyorlar389.

Siyasal hayata katılmalarında, siyasal hakların tanınmasıyla o toplum içinde önemli bir ağırlığı olan Türk toplumunun oylarını almak isteyen siyasi partiler ve onların (özellikle sol partilerin) çok kültürlü bir politikayı hayata geçirmek istemelerin de rolü büyük.

Genel olarak değerlendirildiğinde hemen hemen bir derneğe üye, hepsi örgütlenme konusunda uzman: Gençlik yıllarından itibaren örgütlenme faaliyetlerinde bulunmuşlar. Ekin Deligöz ve Cem Özdemir, Ozan Ceyhun Yeşiller partisinin, Leyla Onur ise SPD’nin gençlik kollarında. Hakkı Keskin hem Hakkı Keskin, Avrupa Toplumu çatı örgütünün ve bir çok Türk örgütlenmesinin ön saflarında bulunmuş390 hem de SPD’de aktif faaliyet göstermiş. Sevim Dağdelen391

388 Ör. Eski Avrupa Türk Tük Toplumu Hakkı Keskin, Ozan Ceyhun. 389 Görüşme, Nihat Eski ve Bülent Arslan, Mail Aracılığı İle, 26 Mart 2004. 390 İsmail Saymaz, “Türkiye’de Sakıncalı Almanya’da Milletvekili”, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=164701

hem öğrenci temsilciliğinde hem sendikada. Hüseyin Kenan Aydın392 ise hem SPD üyesi, hem sendikalarda yetişmiş hem de sol partinin kurucu üyeleri arasında.

Bir kısmı toplumsal alanda ön plana çıkmış kişiler : Leyla Onur, 1989 yılları arasında Braunschweig yerel parlamentosunda belediye meclis üyeliği ve belediye başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Parti Genel Merkezi’nin isteği üzerine Avrupa Parlamentosu üyeliğine aday olarak milletvekili seçildi. 1989-1994 döneminde Avrupa Parlamentosu üyeliğinde bulundu. Ancak seçim bölgesinde 12 yıldır Hıristiyan Demokratlar’a karşı SPD’nin tek bir milletvekili bile çıkaramaması parti genel başkanını rahatsız ediyordu. SPD Genel Başkanının ısrarı üzerine 1994’de genel seçimlere girerek 12 yıl aradan sonra bölgesinde partisine ilk kez seçim kazandırdı. Aynı seçim bölgesinden 1998’de açık ara farkla tekrar milletvekili seçildi393.

Vural Öğer, Hamburg’un en şık semtinde yaşamakta, Almanya’nın en büyük beşinci seyahat acentesinin sahibi sıfatıyla bir çok Alman ve yabancıyı istihdam etmekte ve binlerce insanı seyahat ettirmekte394.

Feleknaz Uca, Celle Kürdistan Yezidiler Birliği başkanlığını yürüten Abdullah Uca’nın kızı395

Hakkı Keskin, İki Türkün Nazi yanlısı gençler tarafından öldürülmesinin ardından Türkiye Göçmenler Birliği kuruluşunda Hamburg ve Umgebung Türkiye Gömenler Birliğinin kuruluşuna önderlik etti396.

Çoğunluğu dil problemleri olmayan, toplumsal iletişimi sağlamada yararlı olacak sosyal pedogoji, psikoloji alanlarında veya siyaset bilimi alanlarında eğitim almışlardır: Ekin Deligöz, Almanca ve Türkçe dışında İngilizce, Fransızca da

392 http://www.sabah.com.tr/2005/09/19/dun97.html,

http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2005/09/050919_germany_turks.shtml 393 http://www.chp.org.tr/index.php?module=reports&page=list_sub_reports&report_id=28& 3.302003

394 Cüneyt Muharremoğlu, “Almanya’da Türk Olmak”, http://www.havovwo.nl/havo/htu/bestanden/htu04itb.pdf;

Hakkı Keskin, “ 2002 yılına girerken”, http://www.tgsh.de/turkce/details.php3?typ=news&idx=55 395 http://feleknasuca.de

biliyor. Üniversite mezunu397. Vural Öğer altı dil biliyor.398 Cem Özdemir, Hakkı Keskin sosyal pedogoji; Leyla Onur, Sevim Dağdelen siyaset bilimi alanında eğitim almış399.

Büyük bir bölümü ya medya ve basına ilişkin işlerde çalışmışlar: Feleknaz Uca, sahibi olduğu Lalis dergisi’nin de editörü400. Ekin Deligöz’ün Merhaba adını verdikleri aylık bir dergileri ve radyo yayınları 401. Sevim Dağdelen’in gazeteci kimliği ile Avrupa çapında aylık olarak yayınlanan Gençliğin Sesi adlı gençlik dergisinin redaksiyonunda ve Evrensel gazetesinde de çalışmaları var402.

Birçoğu kadın, çocuk, azınlık veya göçmenlik konusunda uzman ya da bu konularda çalışmalar yapmış: Leyla Onur, SPD’nin gençlik kolu içinde “kentteki yabancılar için neler yapılabilir “diye bir grup kurdu. Temel amacını ise şu şekilde açıklıyordu: “Benim asıl partiye girmemdeki amacım şuydu; yerel parlamentoda uzun süre çalışan Hıristiyan Demokrat Parti’den bir hanım arkadaş ile birlikte Türk kadınlarına müşavirlik hizmeti vermek, onlara yardım etmek sorunlarına çözüm aramaktı. Onun için partiye girdim. Kadınlardan gelen istekleri ısrarla takip ettim. Bu bana partide kısa zamanda tanınmamı sağladı”403.

Ekin Deligöz, uyum, göçmenler ve Türk toplumu konusundaki ayrıntılı çalışmalarıyla dikkat çekti404. İlk kez 1998 yılında da milletvekili seçilmişti. Geçtiğimiz dönemde Alman Parlamentosu’nda sosyal politika, yabancılar, çocuklar, aile, kadın, ilgili komisyonlarda görev aldı. Deligöz, Türklerin evlenerek getirdikleri eşlerine kolaylık sağlayan ve çocuk haklarının kapsamını genişleten yasaların çıkmasına sağladığı katkılarla tanınıyor405.

397 Arzu Çakır,” Genç, Türk ve Kadın!” ,

http://arsiv.hurriyetim.com.tr/hur/turk/98/11/11/dizi/01diz.htm 398 http://arsiv.hurriyetim.com.tr/hur/turk/00/10/03/dizi/01diz.htm 399 Ayrıntılı bilgi için Ek 2’ye bakınız.

400 http://feleknas-uca.iqnaut.net/ 401 http://arsiv.hurriyetim.com.tr/hur/turk/98/11/11/dizi/01diz.htm 402 http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2005/09/050919_germany_turks.shtml 403 http://66.249.93.104/search?q=cache:2ZWU0hPMtdsJ:www.kazete.com.tr/httpdocs/arsiv/2000/2 0/haberler/pol4.html+Leyla+Onur&hl=tr&gl=tr&ct=clnk&cd=9 404 http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=2464 405 www.ekin.de; http://www.bundestag.de/mdb/bio/D/deligek0.html

Lale Akgün, ailelere psikolojik destek veren bir merkezde psikolog olarak çalışırken yabancı düşmanlığının arttığı sıralarda özellikle Solingen olayında hem Alman hem de yabancı ailelere danışmanlık yaptı. 1997 yılında da Solingen’deki göç merkezine yönetici oldu406. Göç,uyum ve psiko-sosyal etkileri” ile ilgili bir dizi bilimsel yazı ve makaleleri bulunmakta407.

Türkiye ile de yakından ilgileniyorlar: Ayrıca bu insanlar gösteren bu insanlar bulundukları ülke ile Türkiye arasında birtakım bağlılıklar da yaratabilmektedirler. Hem Türk kökenli olduklarının bilincindeler, hem içinde bulundukları ülke ve insanlarıyla ortak çalışmalar yapmanın, diyalogu geliştirmenin bilincindeler. Ama Türkiye’nin kalkınması, gelişmiş ülkeler seviyesine çıkması, Türkiye’nin Avrupa Birliğine alınması için çalışmalar yapmaktalar. Türkiye’deki siyasi çekişmelerle pek fazla ilgilenmiyorlar. Kendi ülkeleri başta olmak üzere diğer İslam ülkelerinde de çağdaş değerlerin, demokrasi, insan hakları, sivil toplum vb. gelişmesini , yerleşmesini düşünüyorlar.

Türkiye’de CHP ile yakından ilgilenen Onur, bir röportajda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğinden öte Türkiye’nin demokratikleşmesi için büyük önem taşıdığının altını çiziyordu408.

Türkiye’de yaşamamasına karşın Türkiye’ye çok yakın olduğunu belirten Ekin Deligöz, Partisinin ve kendinin Türkiye’nin AB’ye yakınlaştırılmasına ve Almanya’daki Türklerin sorunlarına büyük önem verdiğini belirtiyor. Deligöz,