• Sonuç bulunamadı

ALMAN-TÜRK MİLLETVEKİLLERİNİN SEÇİLMESİNDEKİ TEMEL ETKENLER

A 1980’DEN 2006’YA ALMAN TÜRKLER VE ALMAN-TÜRK MİLLETVEKİLLERİ

B. ALMAN-TÜRK MİLLETVEKİLLERİNİN SEÇİLMESİNDEKİ TEMEL ETKENLER

Türklerin Siyasi Haklarını Kullanabilme Gücü: Türklerin hala büyük bir

bölümü vatandaşlık değiştirmediği veya değiştiremediği için ancak yerel düzeyde yabancılar meclisi aracılığı ile kararlara katılmaktadır. Bulundukları kentin belediyesine bağlı olarak çalışan Yabancılar Meclisleri’nin sadece danışmanlık fonksiyonları bulunmakta olup, bunlar genelde “Sosyal Daire”lere bağlı olarak çalışmaktadırlar. Günümüzde danışma konseylerinde sınırlı olmakla beraber birtakım siyasi haklar edinmişlerdir. Yerel yönetimlere yol göstermek üzere seçim yolu ile kurulan “Danışma Konseyleri” özellikle okullara, kreşlere, yeşil alanlara ya da ticarethanelere ilişkin ortak çıkarlarını belediye nezdinde temsil etmek üzere “yabancıları” örgütlenmeye yöneltti344. Bu alanlarda adaylık konusunda listeler yapılması doğrudan bir siyasal katılım sağlamamakla beraber siyasetle arasındaki bağı ortaya çıkarmaktadır345. Almanya’da yaşayan ve henüz çifte vatandaşlık statüsünü kazanmamış olan Türklerin siyasal eğilimleri, oy kullanamayacakları bilindiği halde, kamuoyunda izlenmekte ve siyaset alanında bir varlık olarak sayılmaktadır.

Türkler göçmenler vergilerini ödemelerine, hukuk kurallarına uymaklarına, diğer kamu hizmetlerini yerine getirmelerine rağmen ve hükümetlerin her aldığı karardan etkilenmelerine rağmen karar alma sürecinde hala hemen hemen hiçbir söz söyleme hakları bulunmamaktadır.

342 Bunda etkin unsurun “nasıl olsa kararları liderler ve AB Komisyonu alacak “düşüncesidir. Ek bilgi için bkz. Sami Kohen, “AB’de İç Hesaplar”,

http://www.milliyet.com.tr/2004/06/15/yazar/kohen.html.

343 Bahadır Kaleağası, “Avrupa Parlamentosu Seçimleri Avrupa Demokrasisinde Katılım Sorunu”, http://abhaber.com/baha_yorum104.htm

344 Göçmenlerin okullarda, kreşlerde, yeşil alanlarda, ticarethanelerde vb. belediyelerin yetkisi dahilinde bulunan alanlarda kararlarına danışma konseyi aracılığı ile katılırlar. Konseyler onların örgütlenerek temsiline öncülük etmektedir.

Yabancılar Meclislerinin bugüne kadarki çalışmaları, sadece danışmanlık çalışması şeklinde olduğu ve birçok siyasi durumda bu fonksiyona bile sahip olamadıkları için, yeni bir yapılanmayı gerekli kılmaktadır.

Türk göçmenlerin büyük bölümü “çifte vatandaşlık” istiyor. Çünkü Türkiye ile bağlarını kopartmak istemiyorlar. Ancak Almanya vatandaşlık konusunda küçüklere bazı haklar vermesine rağmen bu yeterli bulunmuyor. Zira bu hak ancak 18 yaşına kadar kullanılabiliyor. Siyasi haklarını kullanılması ise bu yaşta henüz elde edilmediğinden bu durum onlar için çok fazla bir şey ifade etmiyor. Siyasi hakların kullanılması ancak Almanya vatandaşlığına geçtiğinde mümkün olabiliyor ve siyasete etki edebiliyor. Bu nedenle Türkler ve Türk milletvekilleri Alman vatandaşlığına girmek durumunda kalmışlardır.

Vatandaşlığa geçmese dahi Türklerin Alman siyasi partilerine ve siyasetine katılımları sürekli bir biçimde artmaya başlamıştır. Vatandaşlığa geçmeyle birlikte ise yaklaşık olarak 600 000 Türk seçmenin 2005 Federal seçimlerinde oy kullandığı tahmin edilmektedir. 150 000 Türk seçmen ise seçim öncesinde ortaya çıkan çifte vatandaşlıktan dolayı oy kullanamamışlardır346. Türklerin özellikle son on beş yılda Alman Federal seçimlerinde oldukça belirleyici rol oynamışlardır. Bunda Türklerin siyasette aktif olmalarının yanı sıra partilerin aldıkları oy sayısının aşağı yukarı çok yakın seyretmesinin rolü büyüktür.

Örgütsel Destekler: Bu arada, Türk nüfus, kendisini örgütsel olarak da

duyurmaya, azınlık toplumu olarak etkin olmaya da çaba göstermektedir. Örgütsüzlüğün etkinsizlik anlamına geldiği anlaşılmış olmakla birlikte, örgütlerin dağınıklığı da kalıcı ve etkili bir ses çıkarmaya henüz yetmemektedir347. Çatı örgütler kurulmasına rağmen henüz tam anlamıyla baskı unsuru olabilecek düzeye ulaşmamışlardır. Örgüt bazında farklı görüşler bulunmakla birlikte genel olarak Türk milletvekilleri çeşitli nedenlerle desteklenmektedirler. 2005 Federal seçimlerinde örgütler tercihlerini şu şekilde belirtmişlerdi:

346 Almanya 2000 den sonra tekrar çifte vatandaşlıkla Türkiye vatandaşlığını alan kimseleri vatandaşlıktan çıkaracağını açıklamıştı. Derya Sazak, “Almanya Seçimleri”,

http://www.milliyet.com.tr/2002/12/02/yazar/sazak.html.

Türk Alman Ticaret Odası (TD-IHK), seçimler sonrasında hangi hükümet gelirse gelsin köklü reformlara ihtiyaç bulunulacağını, bütün partilere eşit uzaklık ta bulunduğu için herhangi bir tavsiyede bulunamayacağını şeklinde açıklamalar yapıyordu. Bununla birlikte SPD ve PDS’nin Türkiye’nin AB’ne girmesine sıcak baktıklarını da eklemeden geçemiyordu348.

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) ise genel seçimlerde sol partiyi destekleyeceklerini ve Türkiye kökenli seçmenlerin de bu partiyi desteklemelerini istemişlerdi349.

Avrupa Türk İşadamları Derneği (ATİAD), 18 Eylül Almanya seçimleri Türkiye-Almanya ilişkileri, Türkiye-AB ilişkileri ve Almanya’daki Türk toplumu açısından gerçekten büyük bir önem taşımakta olduğunu vurgulayarak mümkün olduğunca Türk milletvekilini seçmeleri tavsiyesinde bulunuyordu. Sağ ve sol partilerinin oy oranlarında birbirine yakın olmasının 600.000 dolayındaki Türk kökenli yurttaşın bu seçimlerde oylarının daha değerli kıldığını, tarafsız bir dernek olarak ancak seçim tercihlerinde Türk milletvekillerini icraatlarına göre seçmelerini önerebileceklerini açıklıyordu350.

Avrupa Türk-İslam Birliği (ATİB) açıklamasında, Türk kökenli oyların tek bir partiye yönlendirmeyi doğru olmadığı düşüncesindeydi. Bir ülkede azınlıkta bulunanların en büyük kozunun oy olduğunu belirterek, Türk azınlığın, ne bazı partilerin gördüğü ve göstermeğe çalıştıkları gibi “günah keçisi”, ne de “çantada keklik” olduğunun altını çiziyordu. Ama her halükarda mevcut demokratik partilerden Türk kökenli veya göçmenlerin haklarını savunan, insan haklarına değer veren adayların seçilmesini, yerine göre parti, yerine göre de aday esas alınarak tercih yapılması gerektiğini tavsiye ediyordu351.

348 “Türk Dernekleri Ne Düşünüyor: Türk Alman Ticaret Odası (TD-IHK)”,

http://www.arkadasgazetesi.com/haber_detay.asp?busayi=101&menuno=9&haberno=35. 349 “Türkiyeli Dernekler Ne Düşünüyor: Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF)”, http://www.arkadasgazetesi.com/haber_detay.asp?busayi=101&menuno=9&haberno=34 350 “Türk Dernekleri Ne Düşünüyor: Avrupa Türk İşadamları Derneği (ATİAD)”,

http://www.arkadasgazetesi.com/haber_detay.asp?busayi=101&menuno=9&haberno=36 351 “Türk Dernekleri Ne Düşünüyor Avrupa Türk-İslâm Birliği (ATİB)”,

İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) ve Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu, mutlaka oy kullanılmasını ancak göçmenlerin sırtından siyaset yaparak Alman toplumunu zehirleyenlere karşı tavır alınmasını istiyordu352.

Hakkı Keskin’in başkanlığını yapan Almanya Türk Toplumu ise AB-Türkiye ilişkileri bakımından SPD ve Yeşilleri; göçmen hakların savunulması açısından Sol Parti’nin açılımlarda bulunduklarını, bundan dolayı tercihlerini bu yönde kullanmalarını belirtiyordu353. Ancak Hakkı Keskin’in Sol Parti’den olması bu örgüte bağlı olanları bu partiye çekiyordu.

Almanya Türk toplumundan Hakkı Keskin’in, DİDF’den Sevim Dağdelen’in ve IGM Metal İş Sendikalarından Hüseyin Kenan Aydın Sol Parti’den aday olarak seçildiler. Bu durum Türklerin giderek örgütlü olarak baskı grubu oluşturduğu veya milletvekillerinin üyesi olduğu örgütü harekete geçirebildiği şeklinde de yorumlanabilir.

Siyasi Partilerin Politikaları: Türkiye söz konusu olduğunda farklı siyasal

eğilimler benimseyen Almanya’daki Türk topluluğu, Almanya’da yabancılar politikası konusunda somut politikalar üreten ve onlara listelerinde yer veren partileri desteklemektedir. Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ve Yeşiller Türklerin ilgi gösterdiği partilerin başında gelmektedir.

1994’de TAM tarafında yapılan bir araştırmaya göre dört farklı uyruk vardı:Türkler, Yunanlar, İtalyanlar ve Eski Yugoslavyalılar. Bu durumda yabancıların yerel seçimlerde önemli bir etkiye sahip olacağını gösteriyordu. Türkler siyasi yaşamla çok yakından ilgiliydiler ve Türklerin çoğu Alman siyasi partilerinden SPD’ yi tercih ediyordu. SPD geleneksel bir işçi partisiydi. Diğer siyasi partilerin aksine göçmenlere karşı yakın davranan bir kimlik sunuyordu. Almanya’nın üye

352 “Türk Dernekleri Ne Düşünüyor Almanya Türk Toplumu (ATT)”,

http://www.arkadasgazetesi.com/haber_detay.asp?busayi=101&menuno=9&haberno=39 353 http://www.tgsh.de/turkce/details.php3?typ=news&idx=60

sayısı açısından 971.000 üye ile en büyük partisini oluşturan SPD’ deki Türk üye sayısı 24.000 civarında olup, tüm üyelerin 22,5 kadarını meydana getirmektedir354.

2005 genel seçimlerinde meclise giren Türklerin siyasal eğilimine bakıldığında çok ilginç ve üzerinde durulması gereken bir tablo ortaya çıkıyor. Hürriyet’in ve diğer pek çok medya organının yaptığı araştırmalara göre Türklerin %75’i, %10 kadarı Yeşillere, %8’ni aldığı tahmine edilen Sol Parti, %6 kadarı Hıristiyan Demokratlara oy verirken, Hür Demokratlara verilen destek ise %1’i bile bulmamış355.

Yani ezici çoğunluğu, SPD’ye oy verdi. Bununla birlikte SPD’den 1 tane, Buna karşın hem Almanya genelinde hem Türkler arasında Türkler Yeşiller’e çok daha az oy aldığı halde 1, halde 1 Türk aday meclise girdi. Ancak Türkler arasında en az oy alan PDS’dir Ancak Doğu Almanya kökenli, eski Komünist partinin devamı olmasına ve Doğu Almanya’da hiç Türk olmamasına rağmen meclise 3 Türk milletvekilinin girmesini sağladı. Hıristiyan Demokratlar ve Hür Demokratlar Türklere karşı olan soğukluklarını yalnızca birer Türk aday gösterdi. Onlarda zaten seçilemedi. Son yıllarda potansiyel varlığından bir şeyler kaybetse de Türk oyların % 63’ünü alabilmektedir356. Almanya’daki Türklerin genel nüfus içindeki oranda aşağı yukarı % 70’ni bu sayıyı oluşturmaktadır.

Sol Parti’nin bu seçimlerde ön plana çıkmasının nedeni göçmenlere yönelik politikalarıdır: herkese eşit hak, göç yasasının reformu, başarılı bir entegrasyon için insan haklarına uyan göç politikası, çifte ve çoğul vatandaşlık, kültürel azınlıkların dernekleri politik partiler için önemli diyalog ve danışma yerleri olduğundan göçmenleri etkileyen tüm kanunların karara bağlanmasından önce bu derneklerin görüşleri alınması ve onların bu süreçte etkinlik hakkı olması, tüm sosyal hizmetlerden eşit yararlanma hakkı, iş ve konut pazarında eşitlik sağlanması357.

354 Faruk Şen, “ Turkish Communities in Western Europe”, Turkey Between East and West: New Challanges For A Rising Regional Power, (Ed. Vojtech Mastny and R. Craig) , Oxford, 1996, s. 342.

355 http://senerakturk.blogspot.com/2005/09/almanyada-meclise-5-trk-temsilci-girdi.html 356 http://www.merhaba.info, Sayı: 258.

CDU’ya ve CSU’ya oy veren az sayıda Türk ise bu partilerin dini ve muhafazakar değerleri koruduğu görüşündedirler358. Bu partilere oy vermemelerindeki temel unsurlardan biriside Türk, yabancı ve Türkiye düşmanlığı yapmalarıdır.

4. Türkiye Faktörü

Türklerin Türkiye ile ilgili üzerinde durdukları iki konu vardır. İlki, Türkiye’nin hangi partiyi desteklemeleri gerektiği konusunda verdiği referanslardır. İkincisi, partilerin ve milletvekillerinin Türkler ve Türkiye ilgili politikaları tercihleridir.

İlk olarak, Almanya’daki Türkler medya ve iletişim olanakları sayesinde artık Türkiye ile daha yakından ilgilenme imkanı bulunmakta. Türkiye’deki siyasi partileri ve gelişmeleri yakından izlemektedirler. Seçmenler üzerinde Türkiye medyası, siyasi partileri ve hükümetinin oldukça büyük etkisi bulunmaktadır. Bilindiği üzere Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan hem basın açıklamaları hem de Almanya’da yaptıkları toplantılarda SPD ve Yeşilleri desteklemelerini istemişti359. Yine seçim öncesinde CHP’li Mustafa Sarıgül ve genel başkan Deniz Baykal SDP ve Yeşiller lehinde faaliyet göstermişlerdi360. AB seçimleri öncesinde Türk kökenli milletvekillerinin “Siyaset Meydanı”na katılarak kendilerini tanıtmaları ve oy istemeleri Türk medyasının Almanya’daki Türklerin nasıl anavatanı dikkatle izlediklerinin bir göstergesidir361.

Son seçimlerde başa baş giden SDP ve Yeşiller, Türkiye’nin AB üyeliğini desteklerlerken; CDU/CSU ittifakının Türkiye karşıtı bir politika izlemiştir. Önceki

358 Görüşme, Nihat Eski, E-Posta, 25 Mart 2004. 359 Funda Özkan, “Alman Partileri Türk Turunda” ,

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=163785&tarih=10/09/2005

360 Türkiye’de iktidar-muhalefet ilişkisi içerisinde politika yapan CHP ile AKP’lilerin SPD’yi desteklemede birleşmeleri de başka önemli bir nokta. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta yaptığı açıklamada açıkça Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin SPD’ye oy vermesini istemişti. Ek bilgi için bkz. Yücel Özdemir, “SPD’nin Umudu İthal Propaganda”,

http://www.evrensel.de/2005/08/23.htm; Ozan Ceyhun Sarıgül’ü de Türk seçmenleri nezdinde SPD’ye sempati kazandırmak için Frankfurt’a çağırdığını söylüyor. Funda Özkan, “Alman Partileri Türk Turunda” , http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=163785&tarih=10/09/2005 361 Ali Kırca, Siyaset Meydanı, ATV, 10 Haziran 2004.

yıllarda da politikaları fazla bir değişiklik göstermemiştir362. İkinci olarak, Almanya’daki Türk toplumu Türkiye’nin AB’ne girmesini özellikle iki nedenden dolayı istemektedirler. İlki, kendilerine ilişkindir: Türkiye AB’ye girdiğinde hala alman vatandaşlığına geçmeyenler vatandaşlıklarını değiştirmeden AB vatandaşı olarak oy kullanabilecekler. Böylece diğer AB vatandaşlarının yararlandığı bütün haklardan yararlanabilecekler. Yabancı, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeyecekler. Tek vatandaşlık sistemi nedeniyle Alman vatandaşlığına geçenler ise Türkiye ile bir anlamda bağlarının kopmuş hissediyorlar. Türkiye’ye yabancı pasaportuyla girmek istemiyorlar363. Üçüncü bir neden Türkiye’nin her açıdan gelişmesini istiyorlar ve her hangi bir nedenle Türkiye’nin dışlanmasını kabullenemiyorlar.

C. ALMAN-TÜRK MİLLETVEKİLLERİ PROFİLİ, SİYASAL