• Sonuç bulunamadı

SUUDİ ARABİSTAN’IN ASKERİ YAPISI

2. SUUDİ ARABİSTAN’IN ÖZNİTELİKLERİ

2.3. SUUDİ ARABİSTAN’IN ASKERİ YAPISI

Suudi Arabistan’ın ordu unsuru, 19. yüzyıldan başlayarak Osmanlı İmparatorluğuna ve Şii birliklere karşı Arap yarımadasında hâkimiyeti sağlamak adına oluşturulan güçlerin oluşturduğu temel üzerine kuruludur. Özellikle 20. Yüzyıl başında Arap yarımadasında Suud ailesinin başarısını sağlayan en önemli unsur

“İhvan” hareketidir. Suudi Arabistan’ın kuruluş döneminde Bedevileri yerleşik hayata geçirmek adına “Hicra” denilen yerleşim yerleri kurmuştur. İhvanlar;

Suudların, Arap Yarımadasını ele geçirmek için yapmış olduğu her eyleme, kendi açılarından ganimet için katılmışlardır. Çünkü Vehhabi öğretisi onlara hem kendi inanışlarının olmadığı yerleri “Dar’ul Harp” olarak gösteriyor ve seferler için dini bir alt yapı oluşturuyor, hem de elde edilen ganimet ise onların geçimlerini sağlamak adına önemli yer tutuyordu.59 Ancak ilerleyen zamanlarda, özellikle Suudi Arabistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra Vehhabilik, Suudi ailesinin devlet yönetimindeki muhafazasının devam etmesi yönünde bir ideolojiye dönmüş, Vehhabiliğin temel fikriyatına aykırı, iç ve dış politik ilişkiler geliştirmesinden dolayı İhvan ve Suudlar arasında çatışma başlamıştır. İbn Suud buna karşı, İngiliz desteğiyle İhvanları yenilgiye uğratmıştır. İbn Suud, hanedan güvenliğini, İhvanlara karşı güvence altına alsa da dışarıya karşı en güçlü askeri birliğinden yoksun duruma düştüğünden hem devlet hem de hanedan güvenliği tehlike altına girmiştir.60

I. Dünya Savaşı sonrasında, savaşa katılan ülkelere bakıldığında ve özellikle uluslararası sistemin anarşik unsuru göz önüne alındığında, her ülkenin ordusuna çok önem verdiği görülmektedir. Ancak Suudi Arabistan’ın ordusunu modernleştirme çabaları ülke içinden bir refleks olarak ortaya çıkmamıştır. Birçok ülke, eğitim seviyesini arttırmak ve askeri gücünü en yukarı taşımak amacıyla vergilendirme sisteminde büyük adımlar atmıştır. Ancak Suudi Arabistan’da süreç bu şekilde işlememiştir. Bölgede diğer devletlerin yaptığı vergilendirme sistemi dışında, yabancı yatırımlarla sağlanan petrol telifleriyle gelir sağlanma yoluna gidilmiştir.

Ulus devletlerin, ordusal alanda bir iz düşümü haline gelen zorunlu askerlik ve onun

59 Ertan Efegil, a.e.m. 107.

60 William Inboden, “The Role of Religion, the Ikhwan and Ibn Saud in the Creation of The Kingdom of Saudi Arabia”, The University of Texas at Austin, 2018, ss:26-27.

yarattığı bütünleştirici hava ile beraber halkın milliyetçi duygularındaki yükseliş, ulus devletlerin özellikle Ortadoğu gibi bir bölgede diğerlerine karşı fark yaratmasına neden olan unsurlar olarak göze çarpmıştır. Bu sebepten ötürü Suudi Arabistan’da zorunlu askerlik sistemi tercih edilmemiştir, çünkü devletin kuruluş zihniyeti, yapısı itibariyle bir tek ailenin hükümranlığında olması dolayısıyla Suud ailesinin üstünlüğünü koruma duygusu yegâne amaç olarak seçilmiştir. Aksi halde milliyetçilik duygusu hanedan güvenliğine en büyük tehdit olarak görülmüştür.

Böylece bir sonraki bölümde ayrıntılı olarak inceleneceği gibi, Soğuk Savaş döneminde, Ortadoğu’da ortaya çıkan bütün savaşlarda Suudi Arabistan müdahil olmaktan geri dururken, savaşın yaratmış olduğu ve savaşa müdahil olan diğer devletlerin etkilendiği negatif etkileri hissetmemiştir. Böylece devlet yapısında, patrimonyal sistemin iyice kökleşmesine sebep olmuştur.61

1930-1940 arası dönemde, Suudi Arabistan kralı Abdülaziz İbn Suud, II.

Dünya Savaşı öncesi Ortadoğulu devletlerin ordularında gerçekleştirdikleri önemli değişimler sonucu kendi devlet güvenliği adına orduda gerçekleştirilmesi gereken önemli adımları atma kararı almıştır. 1948 yılında Suudi Arabistan’ın petrol üretimine başlaması sonrası ABD, enerjiye olan bağlılığı dolayısıyla Suudi Arabistan ile ikili ilişkileri geliştirmeye önem vermiştir. ABD ilk olarak askeri anlamda Suudi Arabistan ile ilişkileri başlatma yolunu seçmiştir.1950’li yıllara gelindiğinde Suudi Arabistan, ABD’ye olan bağımlılığı olağanca şiddetiyle hissetmeye başlamıştır.

İmzalanan savunma anlaşmalarının ABD silah endüstrisi tarafından desteklenmesi bunun en önemli göstergesidir. Suudi Arabistan, ABD tarafından askeri güç konusunda desteklenmesine rağmen genel manada güçlü bir modernizasyon gerçekleştirilememiştir. Geliştirilmeye çalışılan ordu, ülkenin genelinin hizmetine verilirken, klasik ordu yapılanmasının dışında bir ordu kurma gereksinimi oluşmuştur. Suud hanedanının, geçmişten aldığı karakterini sürdürmek amacıyla, yani aşiret geleneğinin devamını sağlamak adına “Ulusal Muhafızlar” kurulmuştur.

Genel manada Ortadoğu’da aşiret sistemlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik bir siyaset izlenirken, Suudi Arabistan’da tam tersine aşiret yapısının korunması bir

61Stephanie Cronin, “Tribe, Coups and Princes: Bulding a Modern Army in Saudi Arabia”, Middle Eastern Studies, 2013, Cilt:49, Sayı:1, 2-28.

devlet politikası haline gelmiştir. Bu mantıkla kurulan ordunun, aşiret yapısına, bahsi geçen dönemde ve gelecek yıllarda bir tehdit oluşturmaması için ordu mensupları aşiret üyelerinden seçilmiştir.62

Ulusal Muhafızların kurulmasının başka bir sebebi daha vardır. Bu sebep, ordu içinde ufak da olsa, dönemin yükselişte olan Arap milliyetçiliğinden etkilenen bazı grupların mevcudiyetidir. Ordu içindeki bedevilerden oluşan gruplar içinde Arap milliyetçiliği fikrinin yaygınlaşması, o dönemde her devlette artan darbe tehlikesinin Suudi Arabistan içinde de hissedilmeye başlanmasına neden olmuştur. Bu grupların, ufak bir destekle darbe yapabilme ihtimali Suud hanedanının geleceği açısından yabana atılmayacak kadar önemli bir olasılık olarak görülmüştür. Dolayısıyla hem darbe tehlikesi hem de herhangi bir Ortadoğulu devletin olası saldırması tehlikesine karşı Ulusal Muhafızlar oluşturulmuştur. Ulusal Muhafızlar, eşit sayıda düzenli ordu ve yarı zamanlı düzensiz birliklerden oluşmaktadır. Düzensiz olan birlikler olağanüstü dönemlerde etkin hale getirilecekti. Bu orduya “Najdi” kabilelerinden krala sadık kişiler seçilmiştir. Beyaz Ordu olarak adlandırılan bu orduya asker alımında aşiret reisleri referans görevi görmüş ve güvenlik açısından bir süzgeç rolü üstlenmişlerdir. Böylece bu uygulama aşiretlerin sadakatlerini sağlamada önemli bir odak noktası oluşturmuştur. Ordu, Suud ailesi ve seçkinlerinin güvenliğini sağlayarak, iç düzeni garanti altına alması yönünden önemli bir adım olmuştur.

Ulusal Muhafızların ana görevi, orduyu dolaylı bir şekilde kontrol altına almak ve hanedan üyelerinin güvenliğini sağlamaktır. Bu sebeple, her nasıl ordu etkinliğinin azaltılması için merkeze uzak yerlere konuşlandırılmışsa, Ulusal Muhafızlar da ordunun aksine merkeze yakın bölgelere yerleşmişlerdir. Böylece Suudi yöneticiler iki yapılı bir ordu kurarak denge sağlayabilme konusunda güç elde etmişlerdir.63

62Anthony H. Cordesman “Saudi Military Forces and Development”, Nawaf Obaid Center for Strategic, Erişim Tarihi: 26.12.2020, Url:https://csis-website-prod.s3.amazonaws.com/s3fs-public/legacy_files/files/media/csis/pubs/saudimilforces.pdf.

63Stephanie Cronin, a.e.m, s. 18.