• Sonuç bulunamadı

RİCHARD NIXON DÖNEMİNDE ORTADOĞU’DAKİ SORUN ALANLARI

4.3. YUMUŞAMA DÖNEMİ VE RICHARD NIXON BAŞKANLIĞI DÖNEMİNDE SUUDİ ARABİSTAN-ABD İLİŞKİLERİ

4.3.1. RİCHARD NIXON DÖNEMİNDE ORTADOĞU’DAKİ SORUN ALANLARI

Ortadoğu’nun II. Dünya Savaşı’ndan sonra dengelerini değiştiren olaylar yukarıda da belirtildiği üzere İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesi ve ardından bölge ülkeleri arasında yaşanan savaşlardır. Bölgede yaşanan bu sorun ABD ve Suudi Arabistan arasında bazen politik çıkmazlar yaratmıştır. Bu çıkmazların aşılması adına Arap-İsrail anlaşmazlığının çözüme kavuşturulması için bir dizi diplomatik görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Nixon başkanlık koltuğuna oturmadan kısa süre evvel Ortadoğu’da bir kez daha Arap-İsrail çatışması yaşanmıştır. Yukarıda da değinildiği üzere 1967 yılında yaşanan bu savaş Ortadoğu barışının oluşumunu daha da zorlaştırmıştır.

Nixon başkan olduktan sonra Vietnam savaşına son vermiş ve Ortadoğu’da barışın sağlanması adına çalışmalara başlamıştır. Zira ABD’nin bu yöndeki adımları Arap devletleri arasında ABD’nin İsrail’e destek verdiği şekilde yorumlanmıştır. Bu konuda ABD başkanının üzerinde düştüğü Arap-İsrail sorunu hem bölge istikrarının sağlanması hem de Suudi Arabistan ilişkilerinin olumlu seyri açısından önemli görülmüştür. ABD’nin bahsi geçen taraflar arasındaki barışı gerçekleştirmek istemesinin temelinde bölgede artan Sovyet nüfuzunu önlemek ve petrolün Batı ittifakı üyelerine akışını güvenli şekilde sağlamak bulunmaktadır. Suudi Arabistan açısından ise bölgesel barışın sağlanması ve kendi hanedan güvenliğinin tesisi önemli görülmekteydi. Zira yukarıda da bahsedildiği üzere Suudi Arabistan’ın iç ve dış politikasını belirleyen en önemli unsur yönetimi kendi tekelinde bulunduran Suud

ailesinin güvenliğini sağlamak olmuştur. Sistemik Uluslararası Politika teorisinde uluslararası yapının anarşik yapısından dolayı devletlerin birinci önceliğinin özellikle yetenekleri kısıtlı olan devletlerin güvenliğini sağlamak adına güçlü devletlerle kurduğu iyi ilişkilere önem atfedilmiştir. Dolayısıyla Ortadoğu’daki barış sürecinin sağlanmasında Suudi Arabistan’ın ABD’ye duyduğu gereksinim bu yönden değerlendirilebilir.

Nixon başkan seçildikten hemen sonra Kral Faysal’ın Suudi Arabistan’da yabancı misyon şefleri için verdiği davete ABD Büyükelçisinin de katılmış ve görüşmenin ana noktalarını Washington’a göndermiştir. Büyükelçi, Washington’a gönderdiği belge iki kısımdan oluşmaktadır. Faysal’ın davet esnasında yaptığı konuşma birinci kısmı oluştururken, davet sonrası Kral Faysal ve ABD Büyükelçisinin ikili görüşmesi ikinci kısmı oluşturmaktadır. Faysal, yaptığı konuşmada yeni gelen hükümetin (Nixon Hükümeti) Arap-İsrail sorununda dengeli bir politika izlemesi gerektiği yönünde talebini iletmiştir. ABD bu sorunu çözme noktasında gerçekleştirmesini istediği ilk adımın İsrail’in amacının ve toprak hedefinin ne olduğu konusunda bilgi edinmesi ve bu bilgilerin kendilerine verilmesini talep etmişlerdir. Özellikle, İsrail’in Kudüs’ten kesinlikle çekilmesi gerektiğini ve bunun kendileri açısından kırmızı çizgi olduğunu belirtmiştir. Kral Faysal ve Büyükelçi arasında yapılan ikili görüşmede konuşulan asıl konu özet olarak, İsrail tehdidi ve artan komünist yayılmacılığı olmuştur. Kral Bölgede artan Siyonist ve komünist tehlikeden önceki ABD yönetimini suçlamıştır. Özellikle Mısır, Suriye gibi devletlerin SSCB ile yakınlaşmasının, Suudi Arabistan gibi ılımlı Ortadoğu devletlerini tehdit ettiğini belirtmiştir. Bu konuda Büyükelçi, Suudi Arabistan’ın varlığı ve durumunun ABD tarafından bilindiğini ve önemsendiğini belirtmiştir. Ayrıca Kral Faysal, ABD’nin bölgede barışı sağlamaya yönelik atacağı ilk adım olarak, İsrail’i 5 Haziran’daki sınırlara çekilmesini sağlaması, Kudüs’ten çıkarılması isteğinde bulunmuştur. Suudi Arabistan’ın özellikle Kudüs konusunda geri adım atmayacak tavırda olduğunu ve bunun sağlanamaması durumunda Suudi Arabistan’ın diğer Arap devletleriyle ortak bir biçimde hareket edeceği kararlılığını göstermiştir. Ayrıca Kral Faysal, İngilizlerin bölgeden çekilmesinden sonra

Körfez’de yaşanan güç boşluğundan dolayı, kontrolün sağlanması adına İran ile özel olarak ikili diyalogun geliştirileceği konusunda bilgi vermiştir.180

İsrail sorununun konuşulduğu diğer görüşme ise Prens Fahd’ın ABD ziyaretinde gerçekleşmiştir. Fahd, ABD’nin Arap-İsrail sorununda ABD’nin adil taleplerinin Araplar tarafından olumlu şekilde karşılanacağını ve barışın sağlanması durumunda SSCB’nin bölgedeki etkin siyasetinin son bulacağını belirtmiştir. Ayrıca Fahd, ABD’nin İsrail’e yapacağı her türlü yardımda özellikle silah yardımında bölgenin istikrarının bozulacağı, sonucunda ABD ile iyi ilişkilere sahip olan Suudi Arabistan’ın bölgede yalnızlaşabileceği tehlikesi üzerinde durmuştur.181 Ayrıca Bakan Rogers’in 1971 yılında Kral Faysal ile yaptığı görüşmelerde; Kral, Prens Fahd’ın ABD ziyaretinde değindiği konulara paralel şekilde aynı konular üzerinde durmuştur. Kralın, Ortadoğu politikasını “Siyonist-komünist” komplocu politikalara karşı kurmuş olduğu gözlemlenmiştir. Barış şartı olarak; İsrail, Mısır ve Ürdün’ün kendi aralarında mutabık kaldıkları her türlü anlaşmaya razı olacaklarını söylemiştir.

Sadece Kudüs konusunda İsrail’in bahsi geçen yerden çekilmesi gerektiği ve bunun bir anlaşma şartı olarak öne sürüldüğü bilgisi verilmiştir.182

II. Dünya Savaşı sonrası başlayan Arap-İsrail sorunu küresel çapta bir sorun haline gelerek Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB açısından Ortadoğu üzerinde politik çıkarlar temeline indirgenmiştir. Bu anlaşmazlığın temelinde sadece dini hassasiyetlerin olduğunu belirtmek yanlış olacaktır. Zira görülmüştür ki, farklı iki Hıristiyan topluma sahip SSCB ve ABD, farklı taraflara destek vermişlerdir. Suudi Arabistan ise bu soruna hanedan güvenliği ve devlet çıkarı özelinde yaklaşmıştır.

Arap-İsrail sorununun yarattığı çatışma ortamı kendi güvenliği açısından ABD’ye bütünüyle bağlılık hisseden Suudi Arabistan açısından büyük bir sorun teşkil etmiştir. Zira radikal hükümetler tarafından, ABD ile aralarında olan yakın ilişki sebebiyle, Suudi Arabistan’ın yalnızlaştırılması tehlikesini ortaya çıkarmıştır.

180Foreign Relations of the United States (FRUS), Telegram From the Consulate General in Dhahran to the Department of States, 5 Şubat 1969, ss.400-402.

181Foreign Relation of the United States (FRUS), Memorandum of Conversation, 13 Ekim 1969, ss.411-412.

182Foreign Relations of the United States (FRUS), Memorandum From the Presendt’s Deputy Assistant For National Sacurity Affeirs (Haig) to Presedent Nixon, 5 May1971, ss.478-479.

Yalnızlaştırılma tehlikesi gelecek bölümlerde görüleceği üzere Suudi Arabistan’ın Ardına Takılan bir devlet yapısından kurtulmak amacıyla daha bağımsız ve yeteneklerini geliştirmiş bir devlet yaratma arzusu çerçevesinde Suudi Arabistan’ı motive edici bir unsur olarak karşımıza çıkacaktır.

4.3.2.RICHARD NIXON DÖNEMİ SUUDİ ARABİSTAN-ABD