• Sonuç bulunamadı

RICHARD NIXON DÖNEMİ SUUDİ ARABİSTAN-ABD İLİŞKİLERİ

4.3. YUMUŞAMA DÖNEMİ VE RICHARD NIXON BAŞKANLIĞI DÖNEMİNDE SUUDİ ARABİSTAN-ABD İLİŞKİLERİ

4.3.2. RICHARD NIXON DÖNEMİ SUUDİ ARABİSTAN-ABD İLİŞKİLERİ

Nixon başkanlık görevini Johnson’dan devraldıktan sonra, daha önceki yönetimlere nazaran Ortadoğu’ya daha fazla önem vermiştir. Pek tabii bahsi geçen dönemde Suudi Arabistan ve ABD arasında gelişen olumlu ilişkilerin altında başkan ve yardımcılarına sunulan ve karar alma süreçlerine etki eden bilgilerin ve belgelerin önemi çok yüksektir. Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra özellikle ABD çıkarları açısından bölgede önemli yere sahip Suudi Arabistan hakkında birçok istihbarat raporu hazırlanmıştır. CIA’nın 7 Nisan 1970 tarihinde hazırladığı bir istihbarat raporunda; ABD’nin Suudi Arabistan ile siyasi ilişkilere başladığı tarihten raporun hazırlandığı güne kadar ikili ilişkilerin geçmişinde önemli yer tutan noktalara değinilmiştir. Ayrıca tarihsel perspektiften sonra, gelecek siyasi ilişkiler hakkında bir dizi görüş öne sürülmüştür. Ayrıca raporda Ortadoğu’daki sorun alanları ve Suudi Arabistan hükümetinin bu sorunlara vermiş olduğu reflekslere yer verilmiştir.

Nixon’un başkanlığı süresince bilgilendirme amacıyla istihbarat ve dışişleri birimlerince düzenlenmiş beş adet rapor bulunmaktadır. Nixon dönemindeki ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin temelini oluşturan bu raporlara başlıklar halinde değinilecektir. Bu minvalde 21 Kasım 1969 tarihli, Suudi Arabistan’ı inceleyen, ikili ilişkilerde önemli noktaların neler olduğunu açıklayan ve hatta bu noktalardan hareketle karar alıcılara stratejiler öneren rapor önemli bir yer teşkil etmektedir.

Rapor Suudi Arabistan’ı dört başlık altında incelemiş ve ABD hükümetine yardımcı olmak adına üç farklı yol sunmuştur. İlk başlıkta Suudi Arabistan’ın, ABD’ye ekonomik alanda katkılarından bahsedilmiştir. Bu konuda ABD petrol şirketlerinin bölgedeki kazançlarının, Suudi Arabistan’a yapılan askeri alandaki satışların ve ayrıca sivil ticari gelirlerin toplamının yarım milyar doların üstünde

olduğu belirtilmiştir. Ayrıca ABD’nin, Suudi Arabistan’ın jeopolitik konumdan faydalanarak yüksek oranda askeri uçuşların gerçekleştirildiğine ve ABD Deniz Kuvvetlerine bağlı gemilerin Suudi Arabistan limanlarında demirleyebildiğine ve hatta yakıt ikmali yaptıklarına, ayrıca Asya’da bulunan ABD askeri güçlerinin yakıt ihtiyaçlarının %85’inin Suudi Arabistan ve Bahreyn tarafından karşılandığına değinilmiştir. Raporun ikinci başlığında Suudi Arabistan’ın ABD açısından taşıdığı siyasi öneme dikkat çekilmiştir. Kral Faysal’ın özellikle dönemin getirdiği iki kutuplu yapıda ABD tarafında yer alma konusunda güçlü bir iradeye sahip olduğuna ve çok net bir biçimde anti-komünist bir tavır sergilediğine vurgu yapılmıştır. Ayrıca dönemin Mısır Devlet Başkanı Nasır’ın, SSCB ile iyi ilişkiler kurarak bölgede etkin konuma geçmek için bu ilişkiden yararlanmaya çalıştığına, Faysal’ın bu politikaya sert bir biçimde karşı koyduğuna değinilmiştir.183 Raporun ilgili bölümlerinde görülmektedir ki ABD’nin ekonomik, stratejik ve politik çıkarları için bölgede güçlü bir Suudi Arabistan’a ihtiyacı vardır; hele ki SSCB Mısır üzerinden Ortadoğu’da etkin olma amacı güderken. Ancak, Arap-İsrail sorununda Suudi Arabistan’ın, Filistin tezini desteklediği ve desteklemeye devam etmekte olduğu belirtmiştir.

Ancak Suudi Arabistan’ın kısa süre içinde radikalleşme ihtimalinin zayıf olduğu öngörüsünde bulunulmuştur. Ayrıca raporda, Filistin meselesinin, gelecekte ABD- Suudi Arabistan ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebileceği uyarısı yapılmıştır.

Çünkü 1947‘den bu yana ABD’nin bu konuya ilişkin tavrı Arap devletlerince İsrail yanlısı olarak değerlendirilmekte ve bu sebeple Suudi Arabistan’a hem bölge devletlerinin hem de kendi vatandaşlarının ABD ile olan ilişkilerinde baskı oluşturduğu düşünülmektedir.184Ayrıca Nixon başkan seçildikten sonra Kral Faysal, ABD Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede, genel olarak ABD-Suudi Arabistan ilişkileri ele alınmış, iki ülke ilişkilerinin olumlu yönlerinden hareketle bunun bölgedeki radikal devletler tarafından Suudi Arabistan’ı yalnızlaştırmaya yönelik bir araç

183Foreign Relations of the United States (FRUS), 21 November 1969, Memorandum From the Chairman in the Inter Departmental Group for Near East and Sount Asia (Sisco) to Chairman of the Rewiev Group (Kissinger), s.419

184Foreign Relations of the United States (FRUS), 21 November 1969, Memorandum From the Chairman in the Inter Departmental Group for Near East and Sount Asia (Sisco) to Chairman of the Rewiev Group (Kissinger), s.420

olarak kullanılmasına yol açabileceği belirtilmiştir.185 Kral, ABD’nin dış politikasını İsrail yanlısı olarak değerlendirmiş, dolayısıyla Arap devletlerinin bu yüzden Sovyetler Birliğine yakınlaştığını ifade etmiştir ve Ortadoğu’da Batı yanlısı olan devletlerin de bölgede yalnızlaşmasına yol açtığı şeklinde bir eleştiri yapmıştır.

Ayrıca Yemen’de yaşanan karışıklık süresince Suudi Arabistan’a yapılan silah sevkiyatının ABD tarafından durdurulması, Suudi Arabistan’ın ABD’nin güvenilir bir devlet olup olmadığını sorgulamasına yol açmıştır. Suud hanedan üyeleri ve yönetici elit, ABD hakkındaki bu tartışmalı fikirlerin gelecekte Suudi Arabistan’ı silah ve petrol konusunda başka ortaklar aramaya itebileceğini savunmuştur.186 Öyle ki Siyasi İşlerden Sorumlu Sekreter Johnson, Savunma Bakan Yardımcısı Packard’a yazdığı mektupta bu önemli durumdan bahsetmiş ve Prens Fahd’ın yapacağı ABD ziyareti öncesinde ABD’nin, Suudi Arabistan petrollerindeki hisselerinin önemine ve kendileri lehine yaratmış olduğu ekonomik avantaja dikkat çekmiştir. Bunun dışında Arap-İsrail geriliminden dolayı ilişkilerin son dönemdeki sorunlu yapısı üzerinde durmuş ve ziyaret esnasında Prens Fahd’a özel ilgi gösterilmesi yönünde talepte bulunmuştur.187 Johnson’un kaleme aldığı bu rapor, Sistemik Uluslararası Politika teorisinde belirtildiği üzere, güç dengesi içinde yeteneği daha fazla olan tarafın ilişkilerde daha fazla kâr edeceği tezini kanıtlamaktadır. Suudi Arabistan’ın askeri, siyasi ve ekonomik alanda yeteneklerini geliştirebilmek ve güvenliğini sağlayabilmek adına yeteneği daha fazla olan ABD’ye ihtiyacı vardır. ABD ise bu durumda siyasi, askeri ve ekonomik alandaki ikili ilişkilerde daha fazla kâr etmektedir ve ABD’li karar alıcılar böylesi bir durumun tehlikeye girmesinin engellenmesi amacı taşımışlardır.

Raporda geçen üçüncü önemli başlıkta ise, Suudi Arabistan’ın; ekonomik ve sosyal durumu yansıtılmaktadır. Faysal döneminde Suudi petrollerinin üretim miktarının arttırılmasının ülke ekonomisinde büyümeye ve istikrara yol açtığına

185Foreign Relations of the United States (FRUS), Telegram From the Consulate General in Dhahran to the Departman of State, 5 February 1969, s.401.

186Foreign Relations of the United States (FRUS), 21 Kasım 1969, Memorandum From the Chairman in the Interde Dartmental Group for Near East and Sount Asia (Sisco) to Chairman of the Rewiev Group (Kissinger), s.421

187Foreign Relations of the United States (FRUS), Latter From the Under Secretary of State for Political Affairs (Jhonson) to the Deputy Secretary of Defense (Packard), 15 September 1969, s.408.

özellikle petrolden elde edilen gelirler ile iletişim ve ulaşım alanında yatırımların yapıldığına ancak Ürdün’e yapılan yardımlar dolayısıyla istenilen yatırımların tamamının gerçekleştirilemediğine değinilmiştir. Ayrıca bölgede yaşanan çatışmalar ve radikal rejimlerden doğan tehditlerden dolayı kral dış politikaya odaklanamamış ve iç politikada siyasi ve sosyal modernizasyon çabalarına ket vurulmuştur.188

Raporun dördüncü başlığı Suudi Arabistan’ın güvenlik algısı konusundaki yorumları içermektedir. Bölümün hemen başında Suudi Arabistan’a yönelen acil ve önemli bir tehdidin olmadığı belirtmiştir. Özellikle Altı Gün Savaşı sonrası Suudi Arabistan’ın finansal yardımıyla birlikte Nasır’ın Yemen’de bulunan askerlerini geri çekmesinin Filistin sorununda bütüncül bir Arap politikasına neden olabilceği ileri sürülmüştür. Ayrıca bahsi geçen ve 1967’de yaşanan Arap-İsrail savaşında Suudi Arabistan’ın etkin şekilde bulunmamasına karşın Ürdün’ün Güneyinde askeri birlik bulundurduğu ve İsrail’in Suudi Arabistan’a olası bir saldırısı durumunda ABD desteğinin alınamayacağı konusunda genel bir kanının olduğu belirtilmiştir. Bu düşünceden yola çıkılarak Suudi Arabistan’ın silahlı kuvvetlerini daha fazla geliştireceği yönünde bir tahmin ileri sürülmüştür. Bu tahmin, aşağıda da görüleceği üzere, kısa bir süre sonra gerçekliğe kavuşacaktır. Suudi Arabistan yöneticilerine hakim olan ABD’nin güvenilir bir devlet olmadığı fikrinin onları farklı bir yöne itmesi yani farklı bir ortak arama ihtimali zayıf olarak görülmüştür. Bölgede SSCB tehdidinin halen varlığını sürdürmesi, son dönemde ilişkilerin olumlu yönde seyretmesine rağmen Mısır- Suudi Arabistan ikili ilişkilerinin belirsiz geleceği gibi olgular bunun sebepleri arasında sıralanmaktadır. Ancak en önemli unsur, İngiltere’nin körfezden çekilmesinden sonra bölgede yaşanacak güç boşluğunun Suudi Arabistan ve diğer bölge devletlerinde yarattığı belirsizlik olarak görülmektedir. Zira bahsi geçen güç boşluğunun Suudi Arabistan’ı ABD’ye daha da bağımlı hale getireceği öngörülmüştür. Kısaca Suudi Arabistan’ın, ABD’yi, Körfez’de İngiltere’nin yeni varisi olarak gördüğü çıkarımı yapılmıştır.189 Zira Prens

188Foreign Relations of the United States (FRUS), 21 November 1969, Memorandum From the Chairman in the Inter Departmental Group for Near East and Sount Asia (Sisco) to Chairman of the Rewiev Group (Kissinger), s.422.

189Foreign Relations of the United States (FRUS), 21 November 1969, Memorandum From the Chairman in the Inter Departmental Group for Near East and Sount Asia (Sisco) to Chairman of the Rewiev Group (Kissinger), s.423.

Fahd’ın Washington ziyaretinde, bu duruma atıfta bulunularak ABD’nin İngiltere sonrası bölgedeki istikrarı sağlama adına varlığının çok daha önemli olduğunun altı çizilmiştir.190 Suudi Arabistan’ın, ABD’ye olan bağlılığı ayrıca savunma harcamalarına bakıldığında da görebilir. Çünkü raporda Suudi Arabistan’ın ABD’den yıllık olarak 62 Milyon Dolar silah satın aldığıa böylelikle aslında Suudi Arabistan’ın güvenliği konusunda ABD’nin sahip olduğu etkin role atıf yapılmıştır. Yukarıda da değinildiği üzere güç dengesi içinde yeteneği daha gelişmiş tarafın ilişkilerdeki elde ettiği kârın diğer taraftan daha fazla olacağı öngörülmüştür. Waltz böylesi bir durumda yetenekli tarafın diğerinden daha fazla elde ettiği geliri, diğerinin güvenliğine veya daha fazla bağımlı olması yönünde kullanabileceğini belirtmiştir.

Bu durumda, Yemen ve İsrail sorunları konusunda ABD’nin Suudi Arabistan aleyhine tavır sergilemesinin Suudi Arabistan’ı farklı yollar ve farklı ortaklar aramaya itebilmesi ihtimali üzerinde durulmuştur. Teoride bu durum yeteneği daha az olan tarafın güç dengesi içinde daha fazla pay alabilme adına yeteneklerini geliştirmesi gerekliliği şeklinde yorumlanmıştır. Gelecek bölümlerde Suudi Arabistan’ın yeteneklerini geliştirmek adına izlediği yollar ele alınacaktır.

Raporun ilk bölümü ve ilk bölümünün üç başlığında Suudi Arabistan ile ilişkilerin önemli noktalarına atıf yapılırken ikinci bölümde ABD karar alıcılarına iki strateji önerisi sunulmuştur. Bu stratejilerden ilki, ABD’nin ekonomik ve siyasi çıkarlarından dolayı Suudi Arabistan’ın en üst düzeyde korunması prensibine dayanmaktadır. Böylesi bir stratejinin belirlenmesinde şu amaçlar göz önünde bulundurulmuştur:

1. Suudi Arabistan petrolünün, ABD’nin Batılı müttefikleri ve Japonya’ya yönelik akışının düzenli olarak devamının temini.

2. Suudi Arabistan’da bulunan ABD yatırımlarının korunması ve geliştirilmesi.

190Foreign Relations of the United States (FRUS), Memorandum Of Conversation, 14 Octobar 1974, s.

416.

3. ABD ordusunun Suudi Arabistan’da sahip olduğu uçuş imkânı ve deniz kuvvetlerinin yakıt ikmal avantajının sürdürülmesi.191

Sıralanan bu üç sebep ve hatta komünist yayılmacılığına karşı tavrı, rapora göre, diğer bölge devletleriyle karşılaştırıldığında Suudi Arabistan’ı çok önemli bir konuma oturtmaktadır. Dolayısıyla her ne olursa olsun ABD çıkarları açısından Suudi Arabistan devletinin güvenliği ön planda gelmektedir. Ayrıca ilişkilerin geleceği konusunda içeren Ulusal İstihbarat Tahmini belgesinde, Suud ailesinin muhafazası konusunda yorumlar ve tahminler içeren ABD yönetiminin her şeyi yapması gerektiği, aksi halde olası bir yönetim değişikliğinde Suudi Arabistan’da yönetime geçebilecek radikal bir rejimin, ABD’nin bölgesel çıkarlarına aykırı olacağı dile getirilmiştir.192 Tezin ele aldığı teoriye göre, ABD’nin böylesi bir politika izlemesi Kendine Yardım ilkesinin bir uzantısıdır. Zira ABD’nin özniteliklerinin Suudi Arabistan’ın özniteliklerinden daha gelişmiş ve uzmanlaşmış olması, siyasi ve ekonomik alandaki anlaşmalarda ABD’nin Suudi Arabistan’a nazaran daha fazla kâr etmesini sağlamaktadır. Böylece Suudi Arabistan üzerindeki

“Status-quo” sunu devam ettirmek istemektedir.

Suudi Arabistan’nın kendisine yönelik olası bir dış tehdidin varlığı halinde ABD’ye büyük oranda bağımlı olduğu belirtilmiştir. Suudi Arabistan bahsi geçen dönemde İsrail’den, SSCB’den ve Mısır’dan yüksek oranda tehdit algılamaktadır.

Raporun ilgili bölümünde Suudi Arabistan’ın Silahlı Kuvvetleri açısından güçsüz olduğu ve olası dış kaynaklı bir tehditte ülkesini koruyabilecek yetenekten yoksun olduğu vurgulanmıştır. Dolayısıyla Birleşik Devletlerin karar vericilerine ABD çıkarları adına Suudi Arabistan’ın rejim, hanedan ve devlet güvenliğinin korunması konusunda aktif rol almasının gerekliliği önerilmiştir. Suudi Arabistan’ın güvenlik konusunda ABD’ye olan bu bağımlılığı Sistemik Uluslararası Politika Teorisi çerçevesinde “Ardına Takılma” olarak nitelendirilebilir. Çünkü Suudi Arabistan’ın yaptığı tek şey güçlü devletin ardına takılarak onun gücünden yararlanma yoluna gitmek olmuştur. Waltz bu durumu güç dengesi içinde güçsüz devletin, blok içinde

191Foreign Relations of the United States (FRUS), , Memorandum From the Chairman in the Interdepartmental Group for Near East and Sount Asia (Sisco) to Chairman of the Rewiev Group (Kissinger), 21 November 1969, s.425

192Foreign Relations of the United States (FRUS), National Intelligence Estimate, 7 April 1970, s.451.

güçlü bir devlete yanaşarak kendi güvenliğini ve yeteneklerini geliştirme amacı olarak tanımlamıştır. Suudi Arabistan’ın monarşik devlet yapısı; SSCB ve radikal Arap devletlerinin Suud ailesine yönelik muhalif tavrı göz önünde bulundurulduğunda Suudi Arabistan’ın rejim ve aile güvenliği konusunda ABD’ye bağımlılığını temellendirmek kolaylaşacaktır. Böylelikle Suudi Arabistan yukarıda da belirtildiği üzere teori özelinde, Ardına Takılan (Bandwagon) bir devlet görüntüsü çizmiştir.

ABD’nin ülke çıkarı konusunda Ortadoğu’da kendine en fayda sağlayabilecek devletin Suudi Arabistan olduğu, raporun önceki bölümlerinde yer almıştır. Bu bilgilerden yola çıkılarak bölgede düzenin ve istikrarın sağlanması adına ABD’nin, Suudi Arabistan’a bir dizi misyon yüklemesi konusunda strateji sunulmuştur. Suudi Arabistan’ın devlet yapısı ve devlet öncelik meselesinde Suud hanedanının devamının öncelikli konu olması, ABD ve Suudi Arabistan’ı bölgedeki statükonun devam etmesi yönünde ortak paydada buluşturmuştur. Buradan hareketle, Suudi Arabistan’ın bölgede aktif ve barışçıl bir politika coğrafyanın geleceği adına önem arz etmektedir. İngiltere’nin bölgeden çekileceğini duyurması özellikle körfezin güvenliği konusunda İran ve Suudi Arabistan’ın ABD ile ortak çalışma yürütmesine neden olmuştur. Bu strateji ABD’nin İran ve Suudi Arabistan’dan oluşan iki ayaklı politikasının temelini oluşturacaktır. Ayrıca Suudi Arabistan’ın komşu ülkesi olan Yemen’de yaşanan iç çatışmada aktif görev üstlenmesi, ABD’nin bu ülke ile ilişkilerinde olumlu etki yaparak özellikle Yemen’de Mısır’ın yeniden etkin olabilmesinin önünü kesmiştir.193

Raporun ikinci bölümünün son başlığı olan İkinci strateji bölümünde, Suudi Arabistan ile ilişkilerin düzenli ve sağlıklı şekilde nasıl devam edeceği hakkında fikirler öne sürülmüştür. Özellikle monarşi yönetimine sahip bir devlet ile ilişkilerin düzenli şekilde yürütülmesi için karar alıcılar ile diyalog en önemli yeri teşkil etmektedir. Raporda, Kral Faysalın sağlık durumunun iyi olduğu dolayısıyla hem onunla hem de yakın çevresiyle ilişkilere özen gösterilmesi için gerekli bazı uyarılar

193Foreign Relations of the United States (FRUS), 21 November 1969, Memorandum From the Chairman in the Inter Departmental Group for Near East and Sount Asia (Sisco) to Chairman of the Rewiev Group (Kissinger), s.426.

yer almıştır. ABD’nin yayınladığı diğer belgelerde de hanedan üyelerinin sağlık durumları üzerine birçok rapor hazırlanmış ve bir sonraki liderin kim olacağı yönünde öngörüde bulunulmuştur. Bunlardan biri de CIA tarafından hazırlanan belgedir. Belgede, Kral Faysal sonrasında aile içinde bir karışıklık çıkabileceği ve ordudaki muhaliflerin bu fırsattan yararlanarak bir darbeyle yönetimi değiştirebileceği olasılığına yer verilmiştir.194 Bölge ilişkilerini derinden etkileyen Arap-İsrail anlaşmazlığına bir çözüm bulunamaması halinde Suudi Arabistan ve ABD ilişkilerinin çıkmaza girebileceği öne sürülerek ABD’nin Suudi Arabistan’daki yatırımlarını güvence altına alması gerekliliği üzerinde durulmuştur. Varlıkların korunması ve özellikle ilişkilerin kötüleşmesi halinde bir dizi strateji belirlenmiştir.

Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür:

1. Suudi Arabistan’a karşı oluşabilecek tehditlerde ya da saldırılarda, Suudi Arabistan’ın toprak bütünlüğüne olan ilgimiz kuvvetli şekilde gösterilmelidir.

2. Suudi Arabistan’ın korunması adına açık uçlu her türlü taahhütten kaçınılmalı ancak verilen taahhütlere uyulmalıdır.

3. Ortadoğu’da Suudi Arabistan ile her alanda aynı düşünce paydaşında bulunamasak da Kral Faysal ve yardımcılarıyla sıkı ilişkilere devam edilmelidir.

4. İsrail’in Tiran’dan195 çekilmesi için baskı yapılmalıdır.

5. Körfezin güvenliği konusunda İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi adına çalışmalara devam edilmelidir.

6. Suudi Arabistan’ın isteği üzerine askeri alanda ayrıntılı çalışmalar yürüterek, gelecekte ihtiyaçları ölçüsünde tavsiyelerde bulunulmalıdır. Böylelikle Suudi Arabistan silahlı kuvvetlerinde her anlamda temel taşının Birleşik Devletlerin olmasının devam ettirilmesi sağlanacaktır.

7. Gelecekte çok yüksek oranda olmayacak şekilde askeri alanda orta düzeyde krediler verilmeye devam edilmelidir.196

194Foreign Relations of the United States (FRUS), Memorandum Prepared in the Central Intelligence Agancy, 15 July 1971, ss.490-491.

195 Kaynakta 1967 yılında İsrail tarafından işgal edilen yerin ismi olarak geçmektedir.

196Foreign Relations of the United States (FRUS), 21 November 1969, Memorandum From the Chairman in the Inter Departmental Group for Near East and Sount Asia (Sisco) to Chairman of the Rewiev Group (Kissinger), s.430.

4.3.3.SUUDİ ARABİSTAN’IN KAYNAKLARININ VE ETKİN DIŞ