• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: BULGULAR

3.1. Dini Gruplara Yönelme, Katılma ve Bağlanma Nedenleri ile İlgili Bulgular

3.1.1. Dinî Gruplara Yönelme Nedeni

3.1.1.3. Sosyal Nedenler

Araştırmamızda, sosyal çevrenin dinî gruba yönelmede etkili olduğuna dair örnekler görmek mümkündür. Özellikle ailede dinî gruba üye olanların birbirlerini yönlendirdikleri görülmüştür. Aile içerisinde anne ve baba olabildiği gibi kız kardeş, ağabey ya da eşler de birbirlerini gruplara yönlendirebilmektedir:

“Baştan bilmiyorduk tarikatın ne olduğunu. Tarikat deyince bana çok zor ağır bir şey gibi geliyordu. Onun için de korkuyordum. Sonra ablam çok ısrar ediyordu. Mukabeleye gittiğimizde, Ramazan ayında bir vekil vesilesiyle girdim. İyi ki de girmişim. Çok şükür! Elhamdulillah!” (M-Erva/53/Lise ve dengi).

“Annem, babam 35 yaşından sonra falan... Amcamın hanımı trafik kazası geçiriyor. Ölünce, o ölümden ibret alarak cemaate giriyorlar. Anlıyorlar ki bu dünya boş. Akrabalarımızdan birileri vesile oluyor. Onlar da hemen dâhil oluyorlar. Zaten babam, annem girince çocuklar da o şekilde dâhil olmuş oluyor. Hepimiz zaten kurslarda belli bir süre okuduk. Babam da benim cemaate girmemi istedi her zaman için. Üniversite dönemindeyken hatta çok korkmuştu, Nur cemaatine girerim diye. Çünkü kendi cemaatine dâhil olsun istiyor: ‘Aynı fikirde, düşüncede olalım kızım, sen de bu yolda ol.’… O sebepten dolayı…” (S-Tuğçe/26/Y.Okul-Üniversite).

“Peki en önemli etken neydi sizin bu cemaate girmenizde?(Araştırmacı).

En önemlisi neydi? Eşimdi ya aslında, eşimdi. Benim birinci idolüm mü diyeyim, o bunlarla ilgileniyordu.” (G- Selda/38/Y.okul-Üniversite).

“…Babamın hayatı zaten hikâye. Nasıl böyle dönüşüm yaşadı! ... Annem sonradan kapandı. Bir Hoca Efendi vasıtasıyla yani kurstan bırakmadılar. Biraz babam çok

yani çok şeydir; sosyal bir adamdır. Kuvvetlidir çenesi falan o yüzden sonra şehir şehir, ülke ülke dolaştı babam. Yani o kadar kendini geliştirdi. Tabii işte öyle.” (S-Aygül/42/İlköğretim).

“Dedem, babamları kursa sohbetlere götürüyor. Babamı yedi yaşından itibaren götürüyor. Babam o kadar çok bağlanıyor ki… Lokantacılığı bıraktıktan sonra taksi almıştı. Babam taksiyi park eder, kursun inşaatında çalışırmış. Belki onun bu yola bağlı olmasının bizi etkilediğini düşünüyorum.” (S-Merve/24/Lise ve dengi). “Başka dünyevî şeylere hiç heves etmedim. Bir de Almanya’da ekonomik durumumuz çok iyiydi, babamın daireleri vardı; her şeyi vardı. O yüzden Süleyman Efendi Kur’an’a hizmet etmiş, biz de edelim diye bu fikir aklımızda kaldı. Maddî durumumuzun çok iyi olması çok önemli... Babam beni çalıştırmazdı. Bizim kendi yaşıtlarımızda çalışan çok enderdi zaten ve seçme şansımız yoktu bizim.” (S-Feyza/40/İlköğretim).

Dinî gruplara yönelmede, bireyin ailesi dışında arkadaş/komşu yahut hocaların (yetkili kişilerin) etkisi olabilmektedir:

“Nurcan Abla mutlu ve çok renkli bir hayat yaşardı, yani İslam böyle bir şey olması lazım. Bu kadar özel bir şey, bu kadar kuru olamaz. Nurcan Abla onu (İslam’ı) çok özel yaşadı. Aşkla! Yani o (Nurcan Abla) dedi, ‘Cemalnur Hanım’la görüştürelim.’ diye…” (R- Sinem/22/Y.Okul-Üniversite).

“Yaz döneminde mahallemizde ablamız vardı. Onu örnek almıştım. Yaz tatillerinde gideriz ya Kur’an okumaya. ‘İlkokulu bitirdiğin zaman, seni medreseye götürürüz.’ diyordu. Onun da vesilesi oldu tabi…” (İ-Keriman/34/İlköğretim).

“Hizmet noktasında beni etkilediler… Her konuda çok fedakârlar. Belki aile saadetini ikinci plana atıyorlar, o kadar yani. Allah rızası için çocukla ilgileneceği zamanı arka plana atıyor. Mesela haftada bir koşturmak zorunda... Bu kadının iki-üç tane çocuğu var veya evine alıyor her hafta, bu çok büyük bir fedakârlık, iki-üç sene boyunca mesela.” (F-Gamze/37/Y.Okul-Üniversite).

Bazı katılımcılar için lider, dinî gruba yönelme nedenidir:

“…Meşreple ilgili bir durum, mürşidi sevmekle, insanı sevmekle ilgili bir durum… Yolu bulmuyorsun; önce hocayı, mürşidini buluyorsun; insan sevmediği bir rehberle şehir turunu bile kaldıramaz yani.” (R- Esma/34/Y.Lisans).

Liderin etkisini mistik unsurlarla açıklayanlar olmuştur. Bu kişiler, dinî gruba kendilerinin yönelmediklerini, onları liderin çağırdığını aktarmıştır:

“Afyona gittim, evine kabul edildim. İnanılmaz şeyler yaşadım. Ben buraya kadar geldim, al beni içeri, bak, kapına kadar geldim, diye düşünüyordum. Beni içeri aldılar. Şeyh’e, ‘Öğretmen sana geldi, dua istiyor.’ dediler. Bana dua ettiler. Bunlar yaşandı. İkincisi, insanlar sırayla dizilmişler, şeyhin geçişini izleyecekler. Ben orada kendimden geçtim. Hayatım gözlerimin önünden geçti. Bunun bir adı vardı(?) yaşamışım, tekrar yaşıyorum… Ben böyle şeylere hazırlıklı değildim, gerçekten kendime dua ettirmek için gittim. ‘Bana dua edin.’ dedim. Çocuğum olsun diye ve sağlıklı çocuğum olsun diye gittim.”(M-Bahar/43/Y.Okul-Üniversite). “...Şeyhimi bildiğim için o beni buraya çağırdı, onun kurslarındayım. (S-Behice/21/İlkokul).

“Tuğrul İnançer’in ve Fatih Çıtlak’ın sohbetine gittim. Tam Tuğrul Hoca’ya yaklaşacakken birisine kızdığını gördüm. Benim aradığım insan bu olamaz, diye düşündüm. Oradan çıkıp ağlamaya başladım. Herhalde şeytan beni ele aldı diye düşünüyorum, ağlıyorum. Benim görüşümü değiştirdi, namazımın boş olduğunu ima ediyor. Arkamdan bir ses duydum: “Cemalnur”a git.’ diye. Dönüp baktığımda hiç kimse yoktu. Yanımda da Adıyaman’dan bir kişi vardı, Hatice diye. ‘Duydun mu Hatice Abla? Birisi ‘Cemalnur Sargut’a git.’ dedi.’ diye sordum. ‘Saçmalama! Ben öyle bir şey duymadım. Daha fazla araştırma. Artık iyice kafayı yiyeceksin.’ dedi. Sonra eve gittim, yemek yaptım, bir taraftan düşünüyorum, ‘Kim bu adam?’ diye düşünüyorum. Hiç duymadığım, tanımadığım bir insan. Yemek yapıyordum. Sonra TV’yi açayım, dedim. Baktım, mutasavvıf yazar Cemalnur Sargut!…” (R-Canan/28/Lise ve dengi).

Arkadaş etkisi olumsuz anlamda dinî gruba yönelmeye neden olabilmektedir. Bir katılımcının, lisedeki arkadaş ortamından duyduğu rahatsızlık ve annesinin teşviki üzerine Rifaî tarikatına yönelmesinde etkili olmuştur.

“Maddiyatın çok fazla önem kazandığı ailelerin çocuklarından bahsediyoruz. Onların yaşam tarzı, benim yaşam tarzım değildi. Her zaman için onlara duacıyım, çünkü onlar o şekilde davranmasaydı… Bugün burada olamazdım.” (R-Nagihan/18/Lise ve dengi).

Üniversiteye hazırlık dershanelerinin ve üniversite ortamlarının da dinî grubu tanımada ve yönelmede etkisi olduğu tespit edilmistir. Ağırlıklı olarak Gülen cemaati bu

ortamlarda öne çıksa da farklı cemaatlerden de örnekler bulabilmek mümkündür. Yılmaz’a göre (2015: 75) cemaate ait dershaneler ve okullar sadece eğitim kurumları olarak değil gönüllülerin cemaatle bağlarını sağladıkları ve hizmet şuurunu edindikleri yerdir:

“FEM’e sadece başarısı yüzünden gittim, ama çok daha fazlasını buldum. Yani Allah’a çok şükür!” (G-Hatice/30/Y.Okul-Üniversite).

“Üniversiteye kayıt için gelmiştik… Aslında ben yanlışlıkla cemaate girmiş oldum, bu şekilde başlanmış oldu; işte ‘Yakınlarda bir … yurdu var, fiyatı da çok uygunmuş.’ falan filan, böyle…”(G-Hacer/23/Y.Okul-Üniversite).

“Mirac Kandili sohbeti vardı, yurt bayağı kalabalıktı. Hoca Hanım, ‘Yurtta misafirlerimiz var. Onları öne alalım.’ dedi. Genelde böyle bir şey yoktur ve ben o anki manevi havadan, sohbetlerden, okunan Kur’an’dan o kadar etkilendim ki, benim gerçekten cemaate o adımı atmış olmam o gün.” (S-Suzan/26/Y.Okul-Üniversite).

“Gönderemeyiz dediler. Yatılı konusunda bilgileri yoktu. Kız çocuğusun sonuçta, gelip irdeleme araştırma da yapamıyorlar. Ablalar olduğu için babamın görme ihtimali yoktu. On beş gün açlık grevine girdim. Çok ağladım. ‘Ben gideceğim!’ dedim. O abla geldi, çok konuştu. Fatih’e göndermediler. Fatih’ten bir hoca kurs açtı, Abla da aileme, ‘Bari buraya gönderin.’ dedi. Burada bir yıl okudum. Sonra da Fatih’e geçtim.” (İ-Keriman/34/İlköğretim).

Rifaî tarikatına bağlı olan 10 kişiden 6’sı, televizyon aracılığı ile Cemalnur Sargut’u tanımış ve bu dinî gruba dâhil olmuşlardır:

“Bir TV programında gördüm. TRT’de Cemalnur Hoca’mız iki haftada bir sohbet yapıyordu. Orada gördüm, konuşması çok hoşuma gitti. Çok bunalımlı bir dönemdeydim; maddi sıkıntılar, ailemizden gelen sıkıntılar vardı ve arayış içerisindeydim.” (R-Filiz/28/Y.Okul-Üniversite).

R-Filiz’in dinî gruba yönelmesinin ana nedeni ailevî problemler olup, televizyonda

Cemalnur Sargut’u izlemesi problemlerinden kaynaklı arayışının bir neticesi olmuştur. Bazı katılımcılar için boş zamanı değerlendirme isteği, onları tarikata yöneltebilmektedir:

“Menzile girdim. Burada tanıştık. Arkadaşlar vardı, ‘Zaman geçmesin.’ dedim boş boş… Evde ne yapacağım? Sıkılıyor insan, ortam istiyor.” (M-Yaren/45/İlköğretim).

“Evlendim, buraya geldim, Ümraniye’ye taşındım. Kimsem yok. İlk, cemaati tanıdım. Hemen ne oldu? İşte hatim grupları ayarlandı. Arkadaş grubu oluştu.” (S-Tuğçe/26/Y.Okul-Üniversite).

“Boş zamanımı değerlendiriyorum. Bir eğlence mi desem, nasıl?... Yani elimden geldiği kadar, Allah’a yakın olmayı öğretti.” (M-Zehra/46/İlköğretim).

Katılımcılara, dinî gruba girmeden önce araştırma yapıp yapmadıkları sorulmuş, bazıları, dinî gruba girmeden önce araştırma yaptıklarını, farklı dinî grupları inceleyip sorguladıklarını ifade etmiştir.

“Beş yıl çok sorguladım. Eşim cemaatte, ben de cemaate adım atayım gibi bir şey olmadı. Biraz fazla sorguladığım için beş yılımı aldı, kayıp beş yıl diyebiliriz ama nasip.” (S- Suzan/26/Y.Okul-Üniversite).

“Ben daldan dala kondum, kalbim diğerleriyle mutmain olmadı. En son bu cemaatle karşılaşınca, kitabı da okuyunca tamam dedim aradığım bu.” (İ- Erva/53/Lise ve dengi).

Ancak katılımcıların çoğunluğu yöneldikleri dinî bir gruplar hakkında herhangi bir araştırma yapmamıştır:

“İnan ki hiç (araştırma) yapmadım. Direkt gittim. Kafamda sorular vardı, onları sordum.” (R- Deniz/25/Y.Lisans).

“Araştırma niye yapmadım? Zaten eşimdi benim için birinci öncelik. Hani o ne diyorsa doğrudur, o nerede bulunuyorsa doğru yerdedir… Nihayetinde hani yol Allah’ın yolu.”(G- Selda/38/Y.Okul-Üniversite).

“Yani tabii ki ben bir gruba dâhil olacaksam en başta onu tanımalıyım, bilmeliyim ve zaten annem vasıtasıyla ben tanıdım bu grubu… En doğru karar gönülden gelen oluyor. Ben gönlümdeki bu şeyi hissettiğim an zaten kararımı vermiş oldum.” (R-Nagihan/18/Lise ve dengi).

“Hocalarımız da zaten önemini bilmeden, araştırma yapmadan girmeyiniz, dediler.

Aslıda yine hocalarımıza sorarak… ‘Ne yapmalıyız, ne gibi görevimiz var?’ diye sorduk.” (İ- Çiğdem/29/İlköğretim).

“Çok da araştırmadım. Sadece dedikleri yere bir telefonum yetti. Anında randevu verildi. Anında derken, bir süre vardı. İşte bu şekilde tanıştık, görüştük, karşılaştık. Yüce Rabbim nasip etti. Elhamdulillah! Derslere gelmeme izin aldım. Benden sonra da işte akabinde kızım başladı, derken eşim başladı. Üçümüz birlikte bu yolda, inşallah, layık olmaya çalışırız.” (R-Şerife/47/Lise ve dengi).

“Cemaat işi akıl işi değildir. Gönül işi, hakikaten akıl doyamaz. Zaten akıl da aciz kalır. Tasavvuf gönül işidir. Öncelikle zaten tasavvufun varlığını tam manasıyla hazmetmen lazım ki cemaate giresin, tarikata giresin...” (S-Tuğçe/26/Y.Okul- Üniversite).

Görüldüğü üzere görüşme yaptığımız katılımcıların çoğu, dinî gruplar hakkında ayrıntılı bir araştırma yapmamıştır. Bununla birlikte sosyal nedenler dinî gruplara yönelmede daha etkili olmuştur.