• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: BULGULAR

3.2. Dini Grupların Psiko Sosyal, Dinî ve Manevî Etkisine İlişkin Bulgular

3.2.5. Dinî Grupların İslam’da Kadın Algısına Etkisi

3.2.5.1. Kadının Çalışması ile İlgili Görüşler

Türk toplumunda da kadınlara belirli roller biçilmiştir. Genelde kızlar nazik olma, iffetli ve itaatkâr olma ve erkeklerle okul haricinde çok fazla yakınlaşmama gibi öğretilerle karşılaşır. Ev işlerini kızların yapması küçük yaşlarından itibaren doğal bir durumdur. Ağlamaları erkekler gibi yadırganmaz. Erkeklere kendilerini korumaları öğretilirken kızlara, babaları veya ağabeyleri tarafından korunmaları öğretilir. Evliliğin kızlar için hem biyolojik işlevi hem de sosyoekonomik işlevi vardır. Evlenilecek olan kızların bakire olmaları önemsenmektedir. İyi bir ev hanımının en önemli özelliği ise iyi bir anne olmaktır. Bu da onların çocukları için kendilerini feda etmesi anlamına gelmektedir. Onlara iyi bir anne ve iyi bir ev bakıcısı olmak öğretilmektedir Toplumda kızların okutulması teşvik edilse de yüksek eğitimde kızların okuma oranı düşüktür (Coşar, 1944: 125- 128). Bununla birlikte günümüzde, kadın ve erkek arasında şartların eşitlendiği ve çift kariyerli aile modeline doğru gidildiği bilinmektedir (Bayer, 2013: 125- 126). Ancak buna rağmen kadının çalışması İslamî çevrelerde tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Dinî grupların bu konudaki duruşu da farklılık arz etmektedir. Bu farklılıkların, katılımcıların düşüncelerine de yansıdığı görülmüştür:

Tablo 28: Kadının Çalışmasına Yönelik Bulgular

Dinî Gruplar Çalışmamalı

İhtiyacı Varsa Çalışmalı Her İşte Çalışabilir Erkeklerin Bulunmadığı Ortamda Çalışabilir N İsmailağa 3 4 0 3 10 Menzil 0 6 1 3 10 Gülen 2 3 2 3 10 Rıfaî 0 3 7 0 10 Süleyman 2 3 0 5 10 Toplam 7 19 10 14 50

Kadınların çalışmasına yönelik bulgulara bakıldığında 7 kişi “Çalışmamalı”; 19 kişi “İhtiyacı varsa çalışmalı”; 10 kişi “Her işte çalışabilir” diyen 14 kişi ise “Erkeklerin bulunmadığı ortamda çalışabilir” demiştir. Dinî gruplara mensup olan kadınların kadının çalışmasına yönelik yaklaşımları ağırlıklı olarak “İhtiyacı varsa çalışmalıdır” (19 kişi) şeklindedir.

İsmailağa cemaati ve Menzil tarikatına mensup olanlar çoğunlukla “İhtiyacı varsa çalışmalı” derken Süleyman Efendi tarikatına mensup olanlar (5 kişi) “Erkeklerin bulunmadığı ortamda çalışabilir”; Rifaî tarikatına mensup olanlar ise “Her işte çalışabilir” (7 kişi) demiştir. Gülen cemaatine mensup olanlar ise 3’er kişi ile ağırlıklı olarak “İhtiyacı varsa çalışmalı” ve “Erkeklerin bulunmadığı ortamda çalışabilir” düşüncesindedir.

Kadının çalışması konusunda dinî grup içerisinde farklı yorumlara rastlamak mümkündür. Katılımcılar çoğunlukla kendi tecrübelerinden yola çıkarak kanaatlerini belirtmiştir. Bu nedenle radikal olarak lanse edilen İsmailağa cemaatinde dahi bazı katılımcılar, kadın kesinlikle çalışmamalı derken; bazıları erkeklerin bulunmadığı ortamda çalışılabileceğini belirtmiştir. Bununla birlikte Rifaî tarikatı hariç kadının her işte çalışabileceğine pek sıcak bakılmamıştır. Bu nedenle diğer dinî gruplara göre kadının çalışmasını en fazla destekleyenler Rifaî tarikatına bağlı kadınlar olmuştur. Katılımcıların çoğunluğu, eğer ekonomik anlamda mecburiyet içerisinde ise kadının çalışabileceğini belirmiştir:

“Öğretmenlik boyutunda bence çalışmalı bir kadın. Yani hele ki bu tesettür sorunu yoksa bir kadın çalışmalı, çalışabilir. Sadece evde olmuyor yani… Artık dünya gelişiyor yani...” (G-Selda/38/Y.Okul-Üniversite).

“Hastanede kadın doğumda, kadın doktor arıyoruz değil mi? Okulda çocuklarımıza bayan öğretmen arıyoruz… Neticede günümüzde kadın, toplumda edebiyle var olmalı.” (S-Feyza/40/İlköğretim).

“Çalışması lazım. Bir yere gittiğimizde nasıl kadın doktor, öğretmen istiyorsak bizim de çocuklarımız gelmese nasıl olacak ?” (S-Ayşe/36/İlköğretim).

“Çalışmalı, etkin olmalı. İnandığı, sevdiği bir şeyi yapmalı.” (R-Aslı/43/Lise ve dengi).

“Kadını sosyal hayatın dışına itmek… Evde olması da olmuyor, bunalıma giriyorlar yani. Evde çocuğuyla karpuz gibi oturması da olmuyor, bunalıma giriyor.” (R-Esma/34/Y.Lisans).

“Kadın kesinlikle çalışmalı, bu en başından Hatice Annemiz’den gelmiş; ticaretle uğraşıyormuş… Bazı kesimler istemiyorlar. Daha çok evinde otur, çocuklarına bak, ev işiyle ilgilen… Maddi kısımdan dolayı çalıştıklarını düşünüyorlar ama çalışmak ibadettir. Çalışarak da imtihanları geçebiliyorsun çünkü hayat imtihanla dolu. Çünkü çalışırken de öyledir; iş hayatında yaşanılan zorluklar, karşına çıkan fırsatlar, bu gibi şeyleri maneviyatla birleştirdiğinde yaşam tarzın daha güzel oluyor.” (R-Filiz/28/Y.Okul-Üniversite).

Çalışmasın diyenlerin gerekçeleri:

“Haramdır, onun bereketi yoktur. Şimdi kızlarım hastanede çalışıyor. Haram! Paralarından bir şeylerini de göremiyoruz ki kazançlarında bir bereketleri yoktur.” (İ- Esra/64/İlköğretim).

“Kariyer sahibi olayım, eşimin eline bakmayayım derken akşama kadar çalışıyorsun. Eve gelip yemeğini yapmıyorsun, çocuğuna bakmıyorsun, gece af edersin eşinle ilgilenmiyorsun. Şimdi burada nerede eşitlik? Otur evinde eşin gelince… Eşin eve gelecek, tartışma da çıkacak. Sen süsleniyorsun, gidiyorsun. Belki o adamın hanımı çirkin, adam da ister istemez meyilleniyor.”(İ- Çiğdem/29/ilköğretim).

“Erkeklerle aynı ortamda olduğu için iyi bakmıyorum. Dinimiz devamlı erkeklerle mülaki olmayı uygun bulmaz. Hem fitneye sebep olacağından hem Allah muhafaza başka şeylere sebep olacağından...” (S-Merve/24/Lise ve dengi).

“Fiziği için, erkekleri baştan çıkartmak için o kadar çok para harcayan kadın var ki. Kadın dışarıda kendisini teşhir ederek, çalışmak zorunda kalıyor… Zorunlu

olmadığı sürece kadının yeri, evi ve çocuğun bakımı olmalı.” (İ-Erva/53/Lise ve dengi).

Kadının çalışmasına olumlu bakmayan ancak maddi durumu yoksa veya çalışılan ortamda erkek yoksa çalışabileceğini belirtenler olmuştur. Ağırlıklı olarak; kadının önceliğinin evi, eşi ve çocuklarının bakımı olması gerektiği savunulmuştur. Bunun nedeni, evin ve çocuğun sorumluluğunun çalışmaktan daha önce geldiğini düşünmeleridir:

“Mesela bizim cemaatten de çok çalışan yoktur. Ancak öyle bir imkânı varsa, erkeksiz bir ortamı varsa... O yüzden de üniversiteyi dışarıdan okumayı tercih ederler. Üniversitede okuyan Süleymancı çok azdır.” (S-Selma/38/Y.Okul-Üniversite).

“Çalışmamasından yanayım ama çok zor durumdadır; burada da şeriatı çiğnemeden, erkeklerle aynı odada bulunmadan, kendisini günaha sokmayacak şekilde, tesettürünü koruyacak şekilde olmalı. Namazını kılıyordur, erkek yoktur; çalışabilir.” (M-Keriman/34/İlköğretim).

“Bence bir kadın eşini mutlu etmeli, kendini evde yetiştirmeli, mutlaka gittiği bir STK olmalı yani onlarla irtibatlı olmalı. Kendini manevi anlamda geliştirmeli, kitap okumalı, evladını yetiştirmeli, kendisini yetiştirmeli. Kapıyı açan kocasına, eşi olmalı, bayan olmalı. Ama cemaat anlamında baktığınız zaman değil mi ki bu evlatlara bir şeyler yapılması lazım. Şimdi her aile bunu yapamayacağı için, bir yerlerde birileri daha fazla bir şey yapması lazım. O yüzden benim burada olmam lazım.” (G-Hatice/30/Y.Okul-Üniversite).

“Zorda değilse çalışmamalı. Erkeklerle yolculukta işte çalışmalısın ama mecbursan, geçimini sağlamalıysa...” (M-Zeliha/44/İlköğretim).

“Kadınların çalışması gerek ama çalıştığı zaman da çok şey eksik kalıyor evde. Çünkü kadının çok yükü var. Çocuklarından eksik kalıyorsun, evden eksik kalıyorsun. Bana göre çalışmamalı ama hayat şartları, mecbur çalışıyoruz, çalışabilir tabii.” (M-Yaren/45/İlköğretim).

“Erkeklerin olmadığı ortamda olabilir. Mesela İsmek’te çalışan öğretmenler var, bu olabilir.” (S-Merve/24/Lise ve dengi).

“Helaldir ama kendisine dikkat edecek, helal dairesinde çalışacak. Mesela mübarekler de sıcak bakıyorlar. Doktor olacaklarsa okusunlar diyor. Kızlar helal

daire içerisinde okusunlar. Bizim de üniversitemiz, hastanemiz, okullarımız var. Menzil izin veriyor.” (M-Melek/58/Lise ve dengi).

“Ahiret, başka hiçbir şey değil. Çünkü bizim kurslarımızda maddi ilimlere çok önem vermezler. Bilirsiniz, az çok duymuşsunuzdur manevi ilimlerdir.” (S-Aygül/42/İlköğretim).

“Şahsen kadının çalışmasının tek getirisinin para olduğuna inanıyorum. Götürdüklerini düşünmüyorum. Çevre derseniz, herkes maddi çıkar peşinde. Dostluklar binde bir çıkar ama kadının en büyük sorumluluğu, çocuğunu dinine layık bir şekilde yetiştirmektir. Çocuğu başkasına emanet edersen, senin doğrularınla karşındaki kişinin doğruları bambaşka olur. Anne sevgisi olmadan çocuk büyüyebilir mi? Ama çok muhtaç kalırsınız, dilenmek yerine çalışmanız gerekir. Çalışmanın da hani rahat yerler olabilir. Hem atölyeler var, dikiş dikebilirsiniz, bulaşık yıkarsınız, mesleğiniz vardır, özel şirkette muhasebede çalışırsınız. Farklı türleri var ama pek taraftarı değilim.” (S-Suzan/26/Y.Okul-Üniversite).

“…En güzel ibadet çocuk yetiştirmek, çocuk bakmak, evinde eşine yemek yapmak; bunlar birer ibadet. Ben gerçekten bir ev kadınını, tamamıyla en büyük profesör görüyorum. Birçok ilmi yapmış görüyorum. Sen hem muhasebecisin, hem aşçısın, hem eğitimcisin. Yani annelik çok mükemmel bir meslek .” (İ-Derya/48/İlköğretim). Rifaî tarikatına ve Gülen cemaatine mensup olan katılımcıların, kadının çalışmasına karşı yaklaşımı diğer dinî gruplara göre daha destekleyici görünmektedir. Bunda eğitim seviyelerinin yüksek olması ve grupların destekleyici bakış açıları etkili olduğu söylenebilir.